Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/177 E. 2023/347 K. 05.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/177 Esas
KARAR NO : 2023/347
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/03/2021
KARAR TARİHİ : 05/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili tarafından sunulan 18/03/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; .. Davacı şirketin dava dışı Ulaştırma Bakanlığı ile imzaladığı … Projesi sözleşmesi ile birlikte MEB’in miktarı sözleşmede belirtilen ve teknik özellikleri teknik şartnamelerde düzenlenen malzemelerin satın alınması ihale dokümanı ile bu sözleşmede belirlenen şartlar dahilinde yüklenici tarafından temini ve teslimi, kurulumu ve garanti süresi boyunca bakım onarım hizmetinin verilmesi işini üstlendiğini, üstlenilen işi davacı tarafından 06.12.2013 tarihli sözleşmeyle davalı şirkete verildiğini, davalı şirketin üstlenmiş olduğu sorumluluklarını yerine getirmediğini ve garanti koşullarına uygun olarak vermediği bakım ve onarım hizmetleri sebebiyle davacı şirketin Ulaştırma Bakanlığına 310.280,91 TL ceza bedeli ödemesine sebep olduğunu, davacı şirkete gelen Bakanlık talebinin mail ortamında davalı şirkete iletilmesi neticesinde davalı şirketin 06.12.2013 tarihli sözleşmenin 2. Maddesi c2 bendinde atıf yapılan … projesi sözleşmesi eki olan teknik şartnamenin 8. Maddesi gereği garanti kapsamındaki sorumluluklarını yerine getirmediğini, bu nedenle de davalı şirket tarafından zamanında verilmeyen servis hizmeti nedeniyle davacı şirketin ceza bedeli ödemek zorunda kaldığını, ödemek zorunda kalınan ceza bedelinin tek sorumlusu davalı şirket olduğunu, izah edilen nedenlerle ihale kurumu tarafından davacı şirkete kesilen ceza bedelinin ve iş bu ceza bedelinin ödenme tarihi olan 07.09.2020 tarihinden itibaren işlemiş işleyecek ticari temerrüt faizinin davalıdan rücuen tahsiline karar verilmesini…” talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP : Davalı vekili tarafından sunulan 05/05/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; ..Sözleşmeye göre davalının süresinde proje kapsamındaki yazıcılara servis hizmeti verdiğini, davacı tarafın delil olarak dayandığı 06.12.2013 tarihli sözleşmeye göre davalının bakım onarım servis süresi 4 yılla sınırlı olduğunu, garanti kapsamı 4 yıl olduğunu, davalının 4 yıl boyunca üzerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirdiğini, bunun sonucu olarak da 48 adet senedin 47 tanesi davalıya iade edildiğini, davacı tarafından bizzat ibra edildiğini, davalının davacıya karşı hiçbir hukuki ve fiili sorumluluğu bulunmadığını, davacının iade tarafından kendisine gönderilen ödeme talebine ilişkin bir itiraza dava yoluna başvurmadığını, davalı şirketin davacının başvurmadığı ve kullanmadığı kanuni hakları nedeniyle hiçbir sorumluluk taşımadığını, bu nedenle söz konusu tutarı davalı şirketten talep edemeyeceğini, davacının nasıl hesaplandığı bile belli olmayan bu ceza koşulunu ödemiş olması tamamen kendi kararı olduğunu, açıklanan nedenlerle dava ve talebin tümüyle reddine karar verilmesini….” talep etmiştir.
DELİLLER : Davacıya keşide edilen 02.09.2020 Tarih ve … Yevmiye nolu ihtarname, 22/08/2022 Tarihli bilirkişi raporu, 14/04/2023 Tarihli bilirkişi ek raporu ve tüm dosya kapsamı.
Borçlar hukukunda uzman bilirkişi … tarafından hazırlanan 22/08/2022 Tarihli bilirkişi heyeti raporunda; “…Dava konusunun, taraflar arasında akdedilen 06.12.2013 tarihli sözleşme kapsamında davalı şirketin … Projesi kapsamında sorumlu olduğu hizmetlerinin sözleşme koşullarına uygun olarak vermediği iddiası ile dava dışı Bakanlık tarafından davacı şirkete kesilen 310.280,91 TL tutarındaki cezanın davalı şirketten rücuen tahsili talebinden ibaret olduğu, Taraflar arasında 06.12.2013 tarihli Sözleşme akdedildiği, Davacı tarafın flash bellek içerisinde sunduğu taraflar arasındaki e-mail yazışmaları ile geç servis hizmeti olarak adlandırılan ve zamanında verilmeyen hizmetler olarak listelenen excel tablosuna aktarılmış veriler bir bütün olarak incelendiğinde, davaya konu edilen cezai işlem tutarının teknik şartnamenin 8.4. maddesine dayandırılarak hesaplandığı, yani garanti kapsamındaki cihazın onarım talebinin geldiği açılış tarihi ile işlemlerin sağlandığı kapanış tarihi arasındaki farkın alınarak aşılan her takvim günü kadar arızalı A3 veya A4 çok fonksiyonlu yazıcıların ihale birim bedelinin (A4 çok fonksiyonlu yazıcılar için 2043 TL’dir, A3 çok fonksiyonlu yazıcılar için 2817 TL’dir) %1 i oranında cezai işlem uygulandığı tespit edildiği, cezai işlem uygulanan hizmetlere konu olan cihazların garanti süresinin en az 4 yıl olduğu, cihazların kurulumları tamamlanarak her bir cihaz yönünden garanti süresinin başlatılması tarihine ilişkin bir bilgiye ulaşılamadığından, söz konusu cihazlar için talep edilen hizmetlerin garanti süresi içerisindeyken yapılıp yapılmadığının tespiti yapılamadığı, bu bağlamnda bu husus yönünden bir değerlendirmeye gidilemediği, Davalının, sözleşmeyle üstlendiği edime ya da davacının verdiği emir ya da talimata aykırı davrandığını gösterir bir evrak dosyaya mübrez olmadığı; teminat olarak verilen 48 senedin 47 sinin davalıya iade edildiği, davacının iade tarafından kendisine gönderilen ödeme talebine ilişkin bir itiraza dava yoluna başvurmaması – sebepleriyle, davacıya idare tarafından kesilen cezanın reklamasyon yoluyla davalıya yansıtılamayacağı kanaatine ulaşıldığı, İdare tarafından kesilen cezanın reklamasyon yoluyla yansıtılabileceği kanaatinde olunması halinde, davacının 310.280,91 TL asıl ve 29.786,97 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 340.067,88 TL alacaklı olacağı…” sonuç ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
Nitelikli Hesaplama Uzmanı bilirkişi …, Borçlar hukukunda uzman bilirkişi Doç. Dr. … tarafından hazırlanan 14/04/2023 Tarihli bilirkişi heyeti Ek raporunda; “…Davacı tarafın 1 adet flash bellek içerisinde dosyaya sunduğu bakanlığın “geç servis hizmeti” olarak zamanında verilmeyen hizmetlere ilişkin davacı yana kestiği cezaya esas teşkil eden veriler incelendiğinde; ilgili veri sütunlarında ürünlerin hangi kısım / yıl ve paket kapsamında olduğu bilgisine yer verilmediği, oysa ürünlerin garanti başlangıç ve bitiş tarihlerinin yukarıda da belirtildiği üzere yıl/kısım ve paket bazında değiştiği, bu bağlamda cezaya konu edilen çağrı kayıtları ile garanti başlangıç ve bitiş tarihleri verisinin karşılaştırılarak tüm hizmetler yönünden hizmetin garanti süresinde talep edilip edilmediğinin tespiti yapılamadığı, Kök ve ek rapordaki teknik inceleme bu ceza tutarının davalıya yansıtılıp yansıtılmayacağı hususunda önem arz ettiği, teminat olarak verilen 48 senedin 47 sinin davalıya iade edilmesi, davalının davacı tarafından ibra edilmesi, davacının iade tarafından kendisine gönderilen ödeme talebine ilişkin bir itiraza dava yoluna başvurmaması hususları davalının sözleşmeden doğan borcunu gereği gibi ifa ettiği kanaati oluşturduğu, Sayın Mahkemenin, idare tarafından kesilen cezanın reklamasyon yoluyla yansıtılabileceği kanaatinde olması halinde, davacının 310.280,91-TL asıl ve 29.786,97-TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 340.067,88 TL alacaklı olduğu..”sonuç ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava, davacı şirketin dava dışı ihale kurumu Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Haberleşme Müdürlüğü ile imzaladığı sözleşme uyarınca davacıya kesilen ve davacı tarafça ödenen 310.280,91-TL tutarındaki ceza bedelinin taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince davalıdan rücuen tazminine ilişkin alacak davasıdır.
Davacı şirket taraflar arasındaki sözleşme nedeniyle davalının garanti sorumluluğu gereğince üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini ileri sürerek davalının kusurlu davranışları nedeniyle davacının ihale kurumdan kesilen ve davacı tarafça ödenen ceza bedelinden davalının sorumlu olduğunu ileri sürmektedir.
Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenleme ve “ispat yükü”ne ilişkin açıklama yapılmasında yarar vardır.
İspat, bir olayın veya hukuksal durumun varlığı veya yokluğu hakkında hâkimde kanaat uyandırmak için girişilen, ispat yükü üzerinde olan tarafın deliller vasıtasıyla yürüttüğü inandırma faaliyetidir.
İddia ve savunmaya dayanak gösterilen ve mahkemenin karar vermesinde etkili olacak olgulardan hangisinin kim tarafından ispat edileceği hususu ispat yükü kavramıyla ilgilidir. İspat yükünün ne şekilde dağılacağına ilişkin genel kural 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre: “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguları ispatla yükümlüdür”.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlığını taşıyan 190/1. maddesinde, ispat yükünün belirlenmesine ilişkin temel kural vurgulanmış; ikinci fıkrada ise, karinelerin varlığı hâlinde ispat yükünün nasıl belirleneceği düzenlenmiştir. Buna göre “(1)İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir”.
İspat yükü üzerine düşen taraf ancak ispata “elverişli” deliller ile iddiasının haklılığını kanıtlayabilir. Kanun koyucu HMK’nın 200. maddesinde belli miktarın üzerindeki uyuşmazlıklar yönünden bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukukî işlemlerin senetle ispatını zorunlu kılmış ve bu miktar dâhilinde kalan bir alacağın takdiri delillerle ispatına imkân vermemiştir. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.09.2021 tarihli ve 2017/(19)11-936 E., 2021/1090K.sayılı kararında da değinilmiştir.
TMK.’nun 6.maddesi gereğince “Kural olarak, herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür.” hükmü getirilmiştir.
Davacı gerekli bakım ve onarımın yapılmadığını ileri sürerek hizmetin garanti süresi içerisinde verildiğini ve HMk ‘nın ispat kuralı çerçevesinde iddialarını ispat ile mükelleftir.
Yapılan yargılama çerçevesinde konusunda uzman bilirkişilerden oluşturulan heyetten alınan ek ve kök rapor ile , ayrıntılı olarak yapılan teknik incelemede ; Davacı tarafın 1 adet flash bellek içerisinde dosyaya sunduğu bakanlığın “geç servis hizmeti” olarak zamanında verilmeyen hizmetlere ilişkin davacı yana kestiği cezaya esas teşkil eden veriler incelendiğinde; ilgili veri sütunlarında ürünlerin hangi kısım / yıl ve paket kapsamında olduğu bilgisine yer verilmediği, oysa ürünlerin garanti başlangıç ve bitiş tarihlerinin yukarıda da belirtildiği üzere yıl/kısım ve paket bazında değiştiği, bu bağlamda cezaya konu edilen çağrı kayıtları ile garanti başlangıç ve bitiş tarihleri verisinin karşılaştırılarak tüm hizmetler yönünden hizmetin garanti süresinde talep edilip edilmediğinin tespiti yapılamadığı bildirilmiştir. Hizmetin garanti süresi içerisinde talep edildiğini davacı ispatlamalıdır. Sözleşmede garanti süresi 4 yıl olarak belirlenmiştir. Ayrıca davacı tarafça sözleşme gereği teminat olarak verilen 47 adet senedin davalıya iade edildiği de sabittir. Bu senetler kadar da davalının ibra edildiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafça hizmetlerin garanti süresi içerisinde verilip-verilmediği usulüne uygun deliller ile ispatlanamamıştır. Davacı gönderilen ödeme talebine de herhangi bir itirazda bulunulmamıştır.
Tüm dosya kapsamındaki deliller, bilirkişi kök ve ek raporu değerlendirilerek davalının sözleşmeden doğan borcunu gereği gibi yerine getirdiği, davacının hizmetin garanti süresinde talep edilip-edilmediğini ispatlayamadığı anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmek gerekmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 179,90-TL nispi karar harcından peşin yatırılan 5.298,83-TL harcın mahsubu ile artan 5.118,93-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
3-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 46.439,33-TL vekalet ücretinin davacı tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
7-Davacı tarafça yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı ve davalı vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe ile İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/05/2023

Katip …
e-imza*

Hakim …
e-imza*

Bu belge 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İmza ile imzalanmıştır.