Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/113 E. 2022/45 K. 18.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/113 Esas
KARAR NO : 2022/45

DAVA : Tazminat (Emanet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/02/2021
KARAR TARİHİ : 18/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Emanet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; Davacının 15/02/2013 tarihinde vefat eden miras bırakan … TC Kimlik Nolu …’nın 1/8 oranında mirasçısı olduğu, miras bırakanın, halka açık ve hisse senetleri borsaya kote edilmiş … TİCARET A.Ş. hem nama yazılı hem de hamiline pay sahibi olduğunu, … ‘nun davacının miras bırakanı …’na ait eski ticaret ünvanı … A.Ş.’deki, nama ve hamiline yazılı hisselerini kayden izlenmesine rağmen hisse senetlerinin teslim edilmemesi gerekçe gösterilerek …’ne devrettiğini davalı …’dan söz konusu hisse senetlerinin …’ye mi yoksa ihraççı şirkete mi devredildiğinin, devredilmişse devir tarihlerinin bildirilmesi talep edilmesine rağmen Davalı ..’nın bu sorulara cevap vermeyip, sadece ilgili hisselerinin dava dışı …’ye devredildiği bilgisinin paylaşıldığı, bu sebeple Davalı …’nın davacının miras bırakanına ait kaç adet nama kaç adet hamiline yazılı hisse senedi hakkında hangi tarihte hangi işlem yaptığı hakkında bilgi sahibi olunamadığı, davalı …’nın Anayasal güvencesi bulunan kanunların geriye yürümezliği ilkesini şu suretle ihlal ettiğini, Alıntı yapılan 6362 sayılı SPK md 13/4 üncü fıkrasının “Kayden izlenmeye başladığı tarihi izleyen yedinci yılın sonuna kadar teslim edilmeyen sermaye piyasası araçları …’ye intikal eder. Bunların üzerindeki sınırlı ayni haklar kendiliğinden sona ermiş sayılır. Bunlar …’nin hesabına geçmesinden itibaren üç ay içinde satılır.” şeklindeki dördüncü, beşinci ve altıncı cümlelerin Anayasa Mahkemesi’nin 22/10/2015 tarihli ve E.: 2015/29, K.: 2015/95 sayılı Kararı ile iptal edildiği, davalı …’nın davacının miras bırakanına ait hissseleri …’ye devrederek Anayasa’nın 35 inci maddesindeki mülkiyet hakkının dokunulmazlığı ilkesini ihlal ettiğini, davalı … tarafından Anayasa md 35’e aykırı bir şekilde …’ye devredilen hisselerden davacının miras payına düşenler kadar azalma olduğunu, davacının malvarlığındaki azalmanın ancak ve ancak miras payına düşen … hisselerinin bedelli bedelsiz hisse getiriler ve kar payları ile birlikte iadesi mümkün olacağını, davacının miras payına düşen hisselerin davalı tarafından temin edilip davacıya iade edilmemesi halinde, davacının mülkiyet hakkının ihlali ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 1 No’lu Ek Protokolün 1. Maddesine aykırılığın devam edileceğini beyan ederek; müvekkilinin miras bırakanına ait … Ticaret A.Ş.’deki nama ve hamiline yazılı hisselerin TTK md 416 hükmüne aykırı olarak davalı …’dan dava dışı …’ne devrinin şekle ayrılık sebebiyle geçersizliğinin ve müvekkilinin pay sahipliği sıfatının ve miktarının tespitini, aynı tazmin taleplerinin reddi halinde bedelli bedelsiz tüm hisselerin yasal ve akdi bütün getirilere ile birlikte ödeme tarihindeki …cari değeri üzerinden yasal ana para ve temerrüt faizi ile birlikte nakdi tazminine, 741,11 TL noter ihtar masrafı başta olmak üzere vekalet ücreti dahil tüm yargılama giderlerinin davalı şirkette yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekilinin mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; 13.02.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun’un 157 inci maddesi ile 2499 sayılı mülga Sermaye Piyasası Kanunu’nun geçici 6 ıncı maddesine eklenen 4 üncü fıkra ile “her bir sermaye piyasası aracının … tarafından kayden izlenmesine başlandığı tarihi izleyen yedinci yılın sonuna kadar teslim edilmemesi halinde, söz konusu olan hisse senetleri ise ihraçcıya kanunen intikal edeceği, bu durumda paydan doğan hakların, hisse senetlerinin ihraçcıya intikal tarihinde kendiliğinden sona ermiş sayılacağını, teslim edilmemiş diğer sermaye piyasası araçlarından doğan hakların ise, bu tarihte zamanaşımına uğrayacağı” hükmü altına alındığını, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nu yürürlükten kaldıran 6362 sayılı Kanun’un 13’üncü maddesinin dördüncü fıkrasında benzer bir düzenleme getirilerek “Kayden izlenmeye başladığı tarihi izleyen yedinci yılın sonuna kadar teslim edilmeyen sermaye piyasası araçları …’ye intikal eder. Bunların üzerindeki sınırlı ayni haklar kendiliğinden sona ermiş sayılır. Bunlar …’nin hesabına geçmesinden itibaren üç ay içinde satılır.” denildiğini, pay sahiplerinden, gerek 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununu geçici 6 ncı maddesi gerek 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 13 üncü maddesi uyarınca fiziki hisse senetlerini ihraçcıya teslim edenlerin hak sahipliği … sisteminde ihraçcılarca bildirildiği ve bu kişilerin hesaplarında kayden izlenmeye başlandığını, süresinde teslim edilmediği için hak sahibi adına kaydileştirilmeyen sermaye tutarlarının ise toplu olarak …’ye kanunen intikal ettiği, söz konusu olayda da yasada belirlenen süre içinde teslim edilerek kaydileştirilmeyen hisse senetlerinin temsil ettiği ortaklık hakkının …’ye kanunen intikal ettiği, davalı şirketin bu payları intikal ettirip ettirmeme yetkisi bulunmadığını, Sermaye Piyasası Kanununun 2499 sayılı yasa yürürlükteyken 6111 sayılı yasa ile geçici 6 ncı maddesine eklenen fıkrası ile, gerek 6362 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin 4 üncü fıkrası ile 7 yıllık hak düşürücü sürenin hisse senetlerinin kaydileştirme tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı hususunun açıkca düzenlendiği, ülkemizde kaydi sisteme 2499 sayılı Sermaye Pİyasası Kanununun 10/A maddesi uyarınca Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) 06.10.2004 tarihinde almış olduğu karar uyarınca 28.11.2005 tarihinde geçildiği (Ek-SPK Bülteni). Bu tarih itibariyle …işlem gören tüm şirketlerin SPK’nın anılan kararı doğrultusunda toplu olarak kaydi sisteme geçildiğini, davacı tarafın hak düşürücü sürenin … tarafından kanunların geriye yürümezliği ilkesinin ihlali ile 30.12.2012 yerine hatalı olarak 2005 tarihinden başlatıldığı iddiasının hiç bir hukuki dayanağı bulunmadığını, hak düşürücü sürenin 28.11.2005 tarihinden başlatılmasının yasa koyucunun iradesi olup, bu konuda …’ya sorumluluk yüklenemeyeceğini, …’nın yasa koyucu ya da düzenleyici ve denetleyici otorite olmadığı ve yürürlükteki Kanun maddelerine uymakla mükellef bir kuruluş olduğunu, davacının dava dilekçesinde belirtilen iddialarının aksine davalı kurum tarafından yasa düzenlemesinin geriye yürütülmediğini, Düzenleyici kurum olan Sermaye Piyasası Kurulu tarafından çeşitli ulusal gazetelerde yayımlanan duyurularda da “2005 yılı itibariyle Merkezi Kayıt Kuruluşu nezdinde kayden izlenmeye başlanan hisse senetlerini kaydileştirmeyen yatırımcılar tüm haklarını 31.12.2012 tarihinden itibaren kaybedeceklerdir.” denilerek yasal düzenlemede hak düşürücü sürenin hangi tarihten itibaren işlemeye başlayacağının açıklağa kavuşturulduğu, kanunun emredici hükmü uyarınca bu sürenin 28.11.2005 tarihinde başlanıp ve 31.12.2012 tarihinde sona erdiğini beyan ederek; dava konusu olayla ilgisi olmayan Davalı …’nın davalı olarak gösterilmesinin usul kurallarıma uymadığınu, husumet yokluğundan esasa girilmeden elbirliği mülkiyetine konu hisse senetlerinin davacının kendine iadesini talep etme hakkının bulunmaması nedeniyle reddi ile avukatlık ücreti ile her türlü yargılama harç ve giderinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Nama ve hamiline yazılı hisse senedi fotokopileri, … 2008-2020 dönemine ait Genel Kurul Defter suretleri, haziran cetvelleri, 07.09.2016 tarihli 29824 sayılı Resmi Gazete örneği, 23.08.2012 tarihli SPK duyursunu içeren gazete ilanı sureti,2004/42 sayılı SPK bülteni, mirascılık belgesi sureti, Bakırköy 41. Noterliği 01/12/2020 tarih ve 19442 yevmiye no’lu ihtarname sureti, ihtarname cevabı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre; dava; davacının mirasbırakanından intikal eden …Ticaret A.Ş’deki nama ve hamiline yazılı hisselerinin … devrinin usul ve yasaya uygun olup olmadığı, 7 yıllık sürenin hangi tarihten itibaren başlayacağı, Anayasa Mahkemesinin iptal kararının tamamlanmış işlemlere uygulanıp uygulanmayacağı, davacının hisselerin devrinden kaynaklı olarak aynı ve nakdi tazmin koşullarının oluşup oluşmadığından ibaret olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin miras bırakanı …’ndan intikal eden …A.Ş’deki nama ve hamiline yazılı hisselerinin kayden izlenmesine rağmen hisse senetlerinin teslim edilmemesi gerekçe gösterilerek …’ne devredildiğini, söz konusu yasal düzenlemenin Anayasa Mahkemesinin 22/10/2015 tarih ve 2015/29 E. 2015/95 K. Sayılı kararı ile iptal edildiğini, 7 yıllık sürenin yasanın yürürlüğe girdiği tarih olan 30/12/2012 tarihinden itibaren başlatılması gerektiğini, kanunların geriye yürümezliği ilkesinin ihlal edildiğini belirterek müvekkiline miras bırakandan intikal eden nama ve hamiline yazılı hisselerin, dağıtılan bedelsiz hisseler ile kar paylarının yasal ve akdi getirilerinin tespit edilerek aynen tazmini, reddedilmesi halinde nakdi tazminine, noter masrafı, vekalet ücreti ve yargılama giderinin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kaydileştirilmeyen hisse senetlerinin … kanunen intikal ettirilmiş olduğunu, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra mülkiyeti … intikal eden sermaye piyasası araçlarının hak sahiplerine yapılacak ödemelere ilişkin usul ve esasların düzenlendiğini ve … tarafından ödeme yapılacağının belirtildiğini bu nedenle davacının Yatırımcı Tazmin Merkezine başvurması gerektiğini belirterek davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2499 Sayılı mülga SPK’dan sonra 30/12/2012 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6362 Sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun Sermaye piyasası araçlarının kaydileştirilmesi başlıklı 13. maddesinin dördüncü fıkrası “ Kaydileştirilmesine karar verilen sermaye piyasası araçlarının Kurulca belirlenen esaslar çerçevesinde teslimi zorunludur. Teslim edilen sermaye piyasası araçları kendiliğinden hükümsüz hâle gelir. Teslim edilmeyen sermaye piyasası araçları ise kaydileştirilme kararından sonra borsada işlem göremez, aracı kurumlarca bu sermaye piyasası araçlarının alım satımına aracılık edilemez ve katılma belgelerinin geri alımı yapılamaz. Kayden izlenmeye başladığı tarihi izleyen yedinci yılın sonuna kadar teslim edilmeyen sermaye piyasası araçları …’ye intikal eder. Bunların üzerindeki sınırlı ayni haklar kendiliğinden sona ermiş sayılır. Bunlar …’nin hesabına geçmesinden itibaren üç ay içinde satılır.” düzenlemesinin bulunduğu, 6362 Sayılı Kanunun 13. Maddesinin 4. fıkra hükmü ile Kaydileştirilmenin başladığı 28.11.2005 tarihinden itibaren 7 yıl içinde teslim edilmeyen pay senetlerinin mülkiyetinin …’ne (…) devrinin öngörüldüğü, fakat; ilgili Kanun hükmünün Anayasa Mahkemesi’nin 22.10.2015 tarih ve E.2015/29, K.2015/95 sayılı kararı ile iptal edildiği, sözkonusu Kanun hükmünün iptali neticesinde, kayden izlenmeye başlandığı tarihi izleyen yedinci yılın sonuna kadar teslim edilmediği için mülkiyeti …’ye intikal eden sermaye piyasası araçlarının “6362 Sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 13 üncü Maddesinin Dördüncü Fıkrasının Kısmen İptali Üzerine … Tarafından Yatırımcılara Yapılacak Ödemelere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” çerçevesinde hak sahiplerine … tarafından iadesinin yapılmasının söz konusu olduğu, bu iadelerin hangi hüküm ve koşullarda yapılacağı da sözkonusu düzenlemelerle belirlendiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında özel uzmanlık alanı olduğundan yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde SPK uzmanı Bilirkişi tarafından 09/10/2020 tarihinde düzenlenen bilirkişi raporuna göre;”Davalı …’nın kaydileştirmeye ilişkin tüm işlemlerinin ilgili yasal düzenlemeler ve Sermaye Piyasası Kurul Kararları çerçevesinde gerçekleştirdiği, kaydileştirmeye ilişkin takvimin Sermaye Piyasası Kurul Kararı ve yürürlükteki Sermaye Piyasası Kanunu hükümleriyle belirlendiği ve bu kapsamda Kanunun emredici hükümleri uyarınca Davalı …’nın hak düşürücü süreleri gözeterek ve söz konusu Kaydileştirme Süreci esnasında yürürlükte olan yasal düzenlemelere uygun olarak kaydileştirme sürecini tamamladığını ve yine ilgili yasal düzenleme uyarınca hak düşürücü sürenin sonunda teslim edilerek kaydileştirilmeyen hisse senetlerinin temsil ettiği ortaklık haklarının …’ye intikal ettiği, dolayısıyla Davacının ya da halefi olduğu miras bırakanının, Kaydileştirme Takvimi olan 28.11.2005-31.12.2012 tarihleri arasında herhangi bir kaydileştirme talebinde. bulunmadığı için talep tarihinin dava tarihi olan 18.02.2021 olduğu her ne kadar Anayasa Mahkemesince Kaydileştirme takvimine ilişkin hüküm kısmen iptal edilmiş olsa da sözkonusu iptali müteakiben Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yapılan düzenleme uyarınca bu kapsmadaki hak sahiplerine … tarafından iade yapılması hususları düzenlendiğinden Davacı’nın işbu dava kapsamındaki tazmin taleplerinin muhatabının yukarıda belirtilen Sermaye Piyasası düzenlemeleri kapsamında …’nin olduğu ve dosyadaki mübrez belgeler kapsamında Davacının tazmin talep tutarının hesaplanmasının mümkün olmadığı” şeklinde rapor düzenlendiği anlaşılmıştır.
Sermaye Piyasası Kurulu’nun 28.10.2005 tarih ve 43/1318 sayılı kararı ile “Borsada işlem gören hisse senetlerinin kaydileştirilmesi tarihi 28.11.2005 tarihi” olarak belirlendiği, Mülga 2499 Sayılı SPK’nu ve yürürlükteki 6362 Sayılı SPK uyarınca da 6362 Sayılı Sermaye Piyasası Kanunun 13. Maddesinin 4. fıkra hükmü ile Kaydileştirilmenin başladığı 28.11.2005 tarihinden itibaren 7 yıl içinde teslim edilmeyen pay senetlerinin mülkiyetinin …’ne devrinin öngörüldüğü, bu nedenle düzenleme gereğince teslim etme süresinin 7 yıllık süre sonu olan 31/12/2012 tarihinde son bulduğu, davacı tarafından yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 7 yıllık sürenin başlaması gerektiği yönünde itirazda bulunmuşsa da kanuni düzenleme gereğince kaydileştirme tarihinden itibaren 7 yıllık sürenin başlayacağının düzenlendiği ve aksi yönde bir yasal düzenlemenin bulunmadığı anlaşılmakla kanuni düzenleme gereğince …intikal etmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, 6362 Sayılı Sermaye Piyasası Kanunun 13. Maddesinin 4. Fıkrasının Anayasa Mahkemesi’nin 22.10.2015 tarih ve E.2015/29, K.2015/95 sayılı kararı ile iptal edildiği, Anayasanın 153/5 maddesi gereğince iptal kararlarının geriye yürümeyeceğinin düzenlendiği bu nedenle iptal kararından önce tamamlanmış işlemlere etkisinin bulunmadığı, iptal kararından sonra kayden izlenmeye başlandığı tarihi izleyen yedinci yılın sonuna kadar teslim edilmediği için mülkiyeti … intikal eden sermaye piyasası araçlarının “6362 Sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 13 üncü Maddesinin Dördüncü Fıkrasının Kısmen İptali Üzerine … tarafından Yatırımcılara Yapılacak Ödemelere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” çerçevesinde hak sahiplerine …tarafından iadesinin yapılmasının mümkün olduğunun düzenlendiği, düzenlenen bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli olduğu, davacının dava konusu tazmin taleplerinin muhatabının …olduğu ve davalıya husumet yöneltilemeyeceğinden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine dair oluşan vicdani kanıya göre aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı tarafça açılan DAVANIN pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan 59,30-TL harçtan mahsubu ile eksik kalan 21,40-TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 7. Madde gereğince hesap olunan 2.633,00- TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6- Taraflarca yatırılan artan gider avansının karar kesinleştiğinde bakiye kısmının yatıran tarafa re’sen iadesine,
7-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320-TL’nin davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
Dair, davacı, davalı vekili ve ihbar olunan vekilinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı 18/01/2022

Katip
e-imzalı*

Hakim
e-imzalı*