Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/68 E. 2021/214 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/68 Esas
KARAR NO : 2021/214

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/01/2020
KARAR TARİHİ : 04/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili tarafından sunulan 30/01/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin davalıdan olan alacağı nedeniyle davalı aleyhine Bakırköy … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasıyla yapılan takip, borçlunun itirazı üzerine durduğunu, borçlunun sözkonusu takipte yetkiye, borca faize ve ferilere itiraz ettiğini, yetki itirazı üzerine dosya yetkili İstanbul İcra Dairelerine gönderilmiş ve borçluya İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyadan ödeme emri gönderildiğini, borçlunun takibi sürüncemede bırakarak, alacağın tahsilini imkansız hale getirecek şekilde eylemde bulunduğunu, davalının Bakırköy … Noterliği 21.05.2019 tarih ve …yevmiye nolu ihtarnamede belirtilen cari hesap borcunu ödemediğini, borçlunun birçok borcunu ödemekten kaçınması, mallarını kaçırma şüphesi olduğuna ilişkin duyumlarda bulunduğundan, alacağın ve masrafın güvence altına alınması ve yapılan takibin sonuçsuz kalmaması için sayın mahkemeye ihtiyati haciz talebiyle başvurma zorunluluğu doğduğunu, yaklaşık ispat kuralı bakımından belirtmek gerekirse; davalının müvekkili şirkete e mail adresinden mutabakat gönderdiğini, yani kendi kayıtlarıyla da borcu kabul ettiği anlaşıldığını, bu sebeple borçlunun yalnızca taşınır malları ( araçlar ) ile banka hesaplarındaki hak ve alacaklar yönünden sınırlı olmak üzere ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ettiklerini, müvekkilinin alacaklı olduğu ticari kayıtlarla sabit olduğunu, o kadar ki borçlu şirketten taraflarına mutabakat mektubu gönderildiğini, ancak devamında iletişime geçilmiş olunmasına rağmen çabalarının sonuçsuz kaldığını, taraflarınca arabuluculuğa başvurulduğunu, taleplerinin ve mutabakat mektubundan burada da bahsedilmesine rağmen davalının ödeme yapmayacağını belirttiğini beyanla borçlunun haksız olan itirazının iptaline, takibin devamına, % 20 icra inkar tazminatı ile yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili tarafından sunulan 30/06/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafça, müvekkili firma tarafından takibin sürüncemede bırakarak, alacağın tahsilini imkansız hale getirilmeye çalışıldığı kendileri tarafından gönderilen ve tebliğ edilen Bakırköy … Noterliği 21.05.2019 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamede belirtilen cari hesap borcunu ödemediği iddia ettiğini, söz konusu iddiaların tamamen gerçek dışı olduğunu, zira müvekkilinin takibi sürüncemede bırakmaya çalışmadığını aksine, İİK tarafından tanınan kanuni haklarını kullandığını ve takibe itiraz ettiğini, müvekkili firmanın kanuni haklarını kullanılmasında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını, alacağı ispat etmesi gereken davacının kendisi olduğunu, bu nedenle müvekillinin alacağı alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik davranışlarda bulunduğu iddialarının kabul edilir yanı olmadığını, davacı tarafça gönderilen ihtarname içeriği ve içeriğinde belirtilen cari hesap bakiye borcu müvekkili tarafından kabul edilmediğini, zira kabul edilmeyen bir borcun ödenmesi, karşı taraftan beklenilmemesinin gayet olağan bir durum olduğunu, davacı tarafın gerek ihtarname içeriğinde ki gerekse icra takibinde belirtilen alacağını yazılı delilleri ile ispat etmesi gerektiğini, ayrıca davacı tarafın, taraflar arasında ki ticari ilişkiyi, iddia ettiği cari hesap alacağının kaynağı olan ticari ilişkisinin varlığını ispat etmesi gerektiğini, davacı tarafın müvekkili firma ile aralarında peşin ödeme anlaşması olduğunu iddia ettiğini ve fakat söz konusu iddiasına ilişkin hiçbir delil bilgi veya belge sunamadığını, davacı tarafın gerek davasını dayandırdığı ihtarname gerekse dava dilekçesine göre, müvekkilinin olduğunu iddia ettiği akaryakıt alacağını ispat etmesi, belirtilen bedelde akaryakıtı müvekkilinin satın aldığını, aradaki ticari ilişkiyi ve akaryakıtın müvekkili firmaya tam ve eksiksiz olarak teslim ettiğini ispat etmesi gerekli olduğunu, davacı tarafın henüz söz konusu iddialarını ispatlayacak bir delil sunamadığını, davacı tarafın iddia ettiği vadesi olmayan ve ödenmeyen faturalar tek başına alacağın ispat etmeye yeterli olmadığını, davacının faturanın sebebinin haklı ve hukuka uygun olduğunu, taraflar arasında ki ticari ilişkinin varlığını ve faturanın içeriğine ilişkin kendi edimlerini yerine getirdiğini ispat etmesi gerektiğini, taraflar arasında karşılık imzalanan ve geçerli herhangi bir ticari sözleşme bulunmadığını ve ayrıca davacının dayanak olarak kullanıldığı cari hesap özetine ilişkin cari hesap sözleşmeside bulunmadığını, davacı tarafın iddia ettiği alacak hiçbir senede veya sözleşmeye dayanmadığından müvekkili firma tarafından kabulü mümkün olmadığını, davacı taraf ile müvekkili firma arasında yazılı ve geçerli cari hesap sözleşmesi mevcut olmadığını, bu nedenle davacı tarafın cari hesaptan kaynaklı alacak iddiasının kabulü mümkün olmadığını, müvekkili firmanın uzun yıllardır taşımacılık sektöründe faaliyet göstermekte olan kendi çevresinde ve hatta uluslararası alanda ciddi itibar sahibi bir firma olduğunu, varlığı kesin olarak kanıtlanamayan ve karşı tarafça iddia edilen bir alacağa ilişkin icra takibine maruz kalması bile tek başına itibarını ciddi sarsacak bir durum olup, aynı zamanda haciz baskısı altında bulunmak müvekkili firma için kabul edilebilecek bir husus olmadığını, bu nedenle varlığı ispat edilemeyen bir alacağa ilişkin tamamen İİK tarafından düzenlenen usul ve şartlara uygun olarak icra takibine itiraz etmesi ve takibin durmasının sağlanarak davacı tarafa alacağını hukuki yollarla ispat etmesi yolunun tanınmasında herhangi hukuka aykırılık ve kötü niyet bulunmamakta olup, davacının müvekkil firmanın kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi taleplerinin dikkate alınmaması gerektiğini beyanla davacının davasının reddine, davacı aleyhine İKK 67/2 gereğince haksız talep edilen meblağın %20’den aşağı olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına hükmedilmesi ve yargılama giderinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası, mutabakat mektubu, Bakırköy… Noterliği’nin 21.05.2019 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ve tebliğ şerhi, Vergi Dairesi kayıtları Ba/Bs formları, bilirkişi raporu, arabulucu tutanağı, arabulucu sarf kararı ve tüm dosya kapsamı.
İstanbul… İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; alacaklı … tarafından borçlu … aleyhine, tedarik edilen akaryakıt bedelinden kaynaklı 389.581,47-TL toplam alacağa ilişkin adi takip yoluyla icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçlu şirkete elektronik tebliğ yoluyla 20/10/2019 tarihinde tebliğ edildiği, borca itiraz dilekçesinin 17/10/2019 tarihinde sunulduğu bu haliyle takibe itirazın süresinde olduğu anlaşılmıştır.
Mali Müşavir Bilirkişi … tarafından düzenlenen 11/01/2021 bilirkişi raporuna göre; Davacı şirketin 2019 yılına ait ibraz ettiği ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, kayıtların düzenli ve yasalara uygun tutulduğu, ticari defterlerin HMK 222 maddesi uyarınca sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, Davalı şirketin 2019 yılına ait ibraz ettiği ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, kayıtların düzenli ve yasalara uygun tutulduğu, ticari defterlerin HMK 222 maddesi uyarınca sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, Davacı şirketin sahibi lehine delil niteliğine haiz ticari defterlerine göre Davalı şirketten 370.515,37 TL alacaklı olduğu, Davalı şirketin Gelir İdaresi Başkanlığından alınan yevmiye defteri görüntülerinde davaya konu faturaların Davalı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, İcra takibine konu alacağın Davacı şirket tarafından Davalı şirkete düzenlenen yukarıda detayları verilmiş 6 adet faturadan kaynaklandığı, faturalara konu malın Davalı şirkete verildiğine dair sevk irsaliyelerinin mevcut olduğu, irsaliyelerde Davalı şirket adına teslim alan kısımlarında imza/isim görülmediği ancak dosya kapsamında bulunan Davalı şirkete ait BA formlarında ilgili faturalara konu malın alındığına dair beyanda bulunduğu, Davacı şirketin Davalı şirkete 21.05.2019 tarihinde borcun ödenmesi hususunda ihtarname düzenlediği, ilgili ihtarnamenin Davalı şirkete 27.05.2019 tarihinde tebliğ edildiği, Davalı şirketin temerrüde düşürüldüğü, Davacı şirketin Davalı şirketten 370.515,37 TL asıl alacağa 18.263,32 TL işlemiş faiz talebinde bulunabileceği tespit edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre; dava; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine cari hesaptan kaynaklanan alacağa ilişkin başlatılan icra takibine yönelik İİK 67 maddesi kapsamında açılan itirazın iptali davasıdır.
Davacı taraf, davalı ili aralarındaki ticari ilişkiden doğan alacağa ilişkin başlatılan icra takibine davalı borçlu tarafça yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, kötüniyetli karşı tarafın icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı tarafça dava konusu alacağa ilişkin ihtiyati haciz talep edilmiş, mahkememizce 17/02/2020 tarihli ara karar ile ihtiyati haciz koşulları oluşmadığından davacı tarafın ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş ve bu karara itiraz edilmemiştir.
Davalı taraf, davacı taraf ile müvekkili firma arasında yazılı ve geçerli cari hesap sözleşmesi mevcut olmadığını, bu nedenle davacı tarafın cari hesaptan kaynaklı alacak iddiasının kabulü mümkün olmadığından davanın reddine ve kötüniyetli alacaklı tarafın kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İstanbul … İcra Dairesi’nin… esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; alacaklı … tarafından borçlu … aleyhine, tedarik edilen akaryakıt bedelinden kaynaklı 389.581,47-TL toplam alacağa ilişkin adi takip yoluyla icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçlu şirkete elektronik tebliğ yoluyla 20/10/2019 tarihinde tebliğ edildiği, borca itiraz dilekçesinin 17/10/2019 tarihinde sunulduğu bu haliyle takibe itirazın süresinde olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce davaya konu icra takip dosyası celp edilerek incelenmiş ve tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde mali müşavir tarafından bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
Mali Müşavir Bilirkişi …tarafından düzenlenen 11/01/2021 bilirkişi raporuna göre; icra takibine konu alacağın davacı şirket tarafından davalı şirkete düzenlenen yukarıda detayları verilmiş 6 adet faturadan kaynaklandığı, faturalara konu malın davalı şirkete verildiğine dair sevk irsaliyelerinin mevcut olduğu, irsaliyelerde davalı şirket adına teslim alan kısımlarında imza/isim görülmediği ancak dosya kapsamında bulunan davalı şirkete ait BA formlarında ilgili faturalara konu malın alındığına dair beyanda bulunduğu, davacı şirketin davalı şirkete 21.05.2019 tarihinde borcun ödenmesi hususunda ihtarname düzenlediği, ilgili ihtarnamenin davalı şirkete 27.05.2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı şirketin temerrüde düşürüldüğü, davacı şirketin davalı şirketten 370.515,37 TL asıl alacağa 18.263,32 TL işlemiş faiz talebinde bulunabileceği tespit edilmiştir.
Dava zorunlu arabuluculuğa tabi davalardan olup davacı tarafça dosyaya sunulan 29/11/2019 tarihli arabuluculuk son anlaşmazlık tutanağı ile davacı tarafça zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve tarafların müzakereler sonucunda anlaşamadıkları anlaşılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 89. maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip, bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek, hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme, cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddede cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığından TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır. Somut olayda, taraflar arasında açık hesap ilişkisi mevcuttur. Açık hesap ilişkisi, önceki borçların tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın, hesaplaşma yaptıkları anlaşılmakla, taraflar arasındaki hukuku ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümler uygulanamaz (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.03.2018 tarih, 2017/19-1634E. 2018/633K. sayılı ilamı).
davacı şirket ile davalı şirket arasında akaryakıt satımından kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, şirketler arasında yazılı cari hesap sözleşmesi bulunmasa da açık hesap ilişkisi kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına satılan akaryakıta ilişkin faturalar düzenlendiği, davalı tarafça davacı şirket ile aralarında cari hesap veya ticari ilişki bulunmadığına ilişkin itirazda bulunulmuş ise de, vergi kayıtları kapsamında davalı şirkete ait BA formlarında ilgili faturalara konu malın alındığına dair beyanda bulunulması nedeniyle davalının aralarında ticari ilişki olmadığına yönelik itirazının geçersiz ve haksız olduğu, bu haliyle davacı ve davalı tarafın ticari defter ve kayıtları, faturalar, noter ihtarı ile davacı şirket ile davalı şirket arasında akaryakıt satımından kaynaklı olarak ticari ilişkiye dayanan açık hesap ilişkisi kapsamında davacı tarafın davalıdan alacaklı olduğu anlaşılmakla, düzenlenen uzman bilirkişi raporunun da mahkememizce dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli bulunması nedeniyle dava konusu icra takibinden dolayı davacı tarafın davalıdan takip tarihi itibariyle 370.515,37-TL alacaklı olduğu, davalıya gönderilen ihtarnamenin 23/05/2019 tarihinde tebliğ edildiği ve ihtarnamede verilen süre sonunda davalının 27/05/2019 tarihinde temerrüte düştüğü bu nedenle davacının 18.263,32-TL işlemiş faiz talebinin yerinde ve haklı olduğu sabit olup, davalı tarafça söz konusu borcun olmadığına veya ödendiğine dair dosya kapsamına herhangi bir delil sunulmadığından davacı tarafça alacağın varlığı yukarıda izah edilen nedenlerle ispatlandığından dolayı davalı tarafça icra takibine yapılan itirazın iptaline, takibin kaldığı yerden devamına, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine, ayrıca alacağın likit ve takibe itirazın haksız olması nedeniyle asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının borçlu davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı tarafça açılan DAVANIN KISMEN KABULÜ ile; davacı tarafça davalı aleyhine başlatılan İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyasındaki;
a) Davalı tarafından 370.515,37-TL asıl alacak ve 18.263,32-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 388.778,69-TL alacağa yönelik yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, takibin belirtilen miktar üzerinden takip talebindeki şartlarla kaldığı yerden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
b) Asıl alacağın (370.515,37-TL’nin) %20’si oranında icra inkar tazminatının borçlu davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
2- Davacı tarafça dava açılırken ve icraya yatırılan peşin harcın alınması gereken 26.557,47-TL harçtan mahsubu ile bakiye 20.229,99-TL karar harcının borçlu davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
3- Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davadaki haklılık durumuna göre 1.317,28-TL’sinin davalıdan, bakiye 2,72-TL’sinin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
4- Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 54,40-TL başvurma harcı, 4.379,57-TL peşin harç olmak üzere toplam 4.433,97-TL harç giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5- Davacı tarafça yargılamanın yürütülmesi nedeniyle yapılan 14 adet tebligat-posta gideri 87,00-TL, bilirkişi ücreti 800,00-TL olmak üzere toplam 887,00-TL yargılama giderinin davanın kabul ve red durumuna göre 885,17-TL’sinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6- Davacı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen nispi 35.664,51-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
7- Davalı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen nispi 802,78-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
8- Taraflarca yatırılan gider avansının karar tebliğ işlemleri tamamlandıktan ve karar kesinleştikten sonra kullanılmayan kısmının yatıran ilgili tarafa resen iadesine,
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe ile İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
04/03/2021

Başkan …
e-imza *
Üye …
e-imza *
Üye …
e-imza *
Katip …
e-imza *

* Bu evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.