Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/652 E. 2021/811 K. 12.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/652 Esas
KARAR NO : 2021/811
DAVA : Tazminat (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
DAVA TARİHİ : 17/12/2020
KARAR TARİHİ : 12/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; müvekkili … A.Ş’nin ulusal ve uluslararası düzeyde farklı alanlarda faaliyet gösteren ticari işletmeci olduğunu, diğer müvekkillerinin ise bu grubun parçaların olan, hepsinin farklı alanlarda faaliyet gösteren şirketler olduğunu, müvekkillerinin üç hissedar olup, hissedarlar …, … ve … olduğunu, …’ın 2017 yılında vefat ettiğini, …’ın çocukları … ve … olmak üzere iki mirasçısı bulunduğunu, müvekkillerinin, …’ın vefatı üzerine, … mirasçılarının şirketlere ortak olarak katılmak ve pay defterlerine yazılmak üzere başvurmaları üzerine TTK madde 493’ten doğan, “müteveffaya ait payları gerçek değeriyle devralma” hakkını kullandığını, müteveffa …’a ait hisselerin mirasçılara intikaline onay vermediğini ve gerçek değeri karşılığında bu hisseleri devralacağını ihtar ettiğini ve bağımsız değerleme kuruluşlarınca tespit edilen değerleri kendilerine bildirdiğini, dava devam ederken mirasçıların …unvanlı bir bağımsız denetim şirketinden değerleme raporu aldıklarını, müvekkil şirketlerin bilgisi ve onayı olmadan, müvekkil şirketler ile ilgili hazırlanan raporun hiçbir hükmü olmadığını, raporu kabul etmediklerini, davalıların mevzuata aykırı şekilde rapor düzenlenmesi işini organize ettiklerini, gizli ve özel hazırlanan raporun müvekkil şirketlerin bilgisi olmadan onayları dışında üçüncü kişilere verildiğini, bu üçüncü kişiler tarafından değerleme raporu oluşturulduğunu, raporun davalı …’ın talebi üzerine hazırlandığının anlaşıldığını, davalıların eylemleriyle zarar arasında uygun bir illiyet bağı olduğunu, müvekkili şirketlerin uğradığı ve uğrayacağı, üçüncü kişilere ibrazına kesinlikle muvafakat etmediklerini, telafisi imkansız zararların önlenmesi amacıyla, davalı denetim kuruluşu tarafından düzenlenen raporun dolaşımının ve müvekkil şirketler dışında üçüncü kişilere sunulmasının engellenmesi yönünde, HMK 389 ve devamı hükümleri uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmesini, söz konusu haksız ve hukuka aykırı rapor ile raporun değerlendirmelerin haksız, kötü niyetli ve hukuka aykırı şekilde mevzuata ykırı şekilde hazırlandığının, raporun müvekkil şirketlerin talebi, onayı olmadan hazırlandığının, geçersiz ve hükümsüz olduğunun tespitine, her bir davacı şirket için 10.000 TL maddi tazminatın (toplam 70.000 TL), ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılar tarafından müştereken ve müteselsilen ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle;
Davacılar tarafından “ Geçersizliğinin ve Hükümsüzlüğünün Tespiti” talep edilen raporda bir değer bulunduğundan ve konusu ve değeri belli olan davalar nispi harca tabi olduğundan dolayı, davacı yana eksik harcı tamamlaması için süre verilmesi gerektiğini, aksi halde davanın esasına girilmeksizin usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacıların huzurdaki davada, diğer davalı … tarafından hazırlanan değerleme raporunun “geçersiz ve hükümsüz olduğunun tespitini” talep ettiklerini, ancak öncelikle, davacıların eda davası açması gerekirken tespit davası açmalarında hukuki yararları bulunmadığından,
akabinde de davacıların bu şekilde bir dava ve talepte bulunmalarının, yasal mevzuatta hiçbir karşılığı ve dayanağı bulunmadığından, huzurdaki davanın HMK 114/1-h uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, huzurdaki davanın konusunun taraflarca görülmekte olan bir başka davaya delil olarak unulan raporun geçersizliğin tespitini oluşturduğunu, müvekkili tarafından diğer davalı
…’ ya hazırlatılan raporun, hem görülmekte olan davada mahkemece kurulan ara karar gereği hem de HMK 293 kapsamında “uzman görüş” niteliğinde hazırlattırıldığını, 6100 sayılı HMK’ nun “ uzman görüşü” başlıklı 293. maddesinde belirtildiği üzere tarafların dava konusu olayla ilgili olarak uzmanından “ bilimsel mütalaa” alabildiğini, ayrıca hakimin resen veya talep üzerine kendisinden rapor alınan uzman kişiyi davet ederek dinlenmesine karar verebildiğini, Yüksek Mahkeme içtihatlarında da belirtildiği üzere davacıların ancak ve ancak işbu raporun sunulduğu davada rapora itiraz edebilme haklarının olduğunu, bu rapor ile ilgili değerlendirme yapabilecek nihai mercinin de, işbu raporların halihazırda delil olarak sunulduğu ilgili mahkemeler olduğunu, sayın mahkemenin bu rapor hakkında herhangi bir
değerlendirme yapmasının, hem yasal mevzuat hem de yukarıda yer vermiş oldukları yerleşik Yargıtay içtihatları gereğince hukuken mümkün olmadığını, geçersizliğin tespitinin talep edildiği rapora karşı, davacılar tarafından itiraz haklarının, zaten raporun sunulduğu mahkemelere karşı ileri sürülmüş olduğunun göz önüne alınması durumunda bu konuda herhangi bir değerlendirme ve karar vermesinin de hukuken mümkün olmadığını, davacı şirketlerin değerleme davasına, şirketler ile ilgili güncel evraklar sunmadığından değerleme raporunun, müvekkilinin elinde bulunan belgelere göre yapıldığını, müvekkilinin şirket ortağı sıfatıyla, elinde bulunan tüm bilgi ve belgeler ile daha önceden dava dışı … şirketi tarafından yapılan değerleme raporunun bir diğer davalı … firmasına vererek şirketin gerçek değerini hesaplattırdığını, davacı şirketler ile ilgili bilgi ve belgelerin müvekkili tarafından, davacı şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan rahmetli babası …’dan temin edildiğini, müvekkili tarafından üçüncü kişi ve kurumlara gönderilen ihtarnameler sebebiyle davacı şirketler tarafından açılan “haksız rekabet sebebiyle maddi ve manevi tazminat” davasının kesin olarak reddine karar verildiğini, işbu davada verilen karar ile de, müvekkili tarafından gönderilen ihtarnamelerin “hak arama hürriyeti kapsamında” kaldığını ve tamamen bilgilendirme amaçlı olduğu hususunun da sabit hale geldiğini, müvekkilinin herhangi bir kusurlu veya hukuka aykırı davranışı olmaması, müvekkili hissedarın miras hakkına kavuşmak adına, sahibi olduğu şirketlerin gerçek değerinin tespiti amacıyla değerleme raporu hazırlatması sebebiyle davacı şirketlerin maddi veya manevi olarak herhangi bir zarara uğramasının hukuken mümkün olmaması ve müvekkili tarafından dava konusu raporun devam eden dava dosyalarına sunulmasının konusunun haksız fiil teşkil etmediğinin kesinleşmiş mahkeme ilamı ile sabit olması sebebiyle davacıların maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, davacıların haksız ve mesnetsiz davasının tüm talepler yönünden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Vekilinin cevap dilekçesinde özetle; dava konusu olayla ilgili olarak … ve … kardeşlerin babaları …’ın vefatı üzerine merhumun sahip olduğu … / Şirketler Grubu’ nun hisselerinin 1/3‘ünün mirasçısı olduklarını, terekede yer alan … Grubunun hisselerinin ilgili şirketlerin pay defterlerine yazılması için ilgili şirketlere başvurduklarını, şirketlerin Türk Ticaret Kanunu 493 ve 494. Maddelerini
işleterek … ve …’a hisseleri satın alma teklifinde bulunduğunu, ancak şirketler tarafından teklif edilen hisse bedelinin düşük olmasından hareketle hisse değerlerinin tespiti için dava açtıklarını ve davaların derdest olduğunu belirterek … Denetim’e … Grubu şirketlerinin “varlık değerinin“ tespiti için başvurduklarını, … ve … ile müvekkili şirket arasında 30.07.2018 tarihli “Hisse Değerleme Sözleşmesi” imzalandığını, …’in davacılar ile doğrudan ya da dolaylı bir ilgisi ve davalı sıfatı bulunmadığını, diğer davalı taraf ile bir değerleme hizmeti kapsamında sözleşme ile bağıtlanmış bir değerleme raporu hazırlama hizmeti bulunduğunu, yükümlülüklerinin kendilerine sunulan bilgiler kapsamında rapor hazırlamak olup, o raporun nasıl ve nerede kullanılacağı ile ilgili bir tasarrufu yetkisi bulunmadığını, raporda müşterilen, raporu sadece mahkeme ve kamu kuruluşlarına yasal talep olması halinde sunabileceğinin açıkca yazılı olduğunu, davacı şirketlerden … A.Ş. tarafından …’e 08.07.2019 tarihinde ve
25.07.2019 tarihinde iki ihtarname gönderildiğini, raporun hazırlandığı bilgilerine eriştikleri belirtmek suretiyle raporun kullanılmaması, sunulmaması çoğaltılmaması ve yayılmaması taleplerinde bulunulduğunu, iki ihtarnameye cevaben, … tarafından raporların hangi amaçla ve hangi kapsamda olduğu, hangi bilgi ve belgelere dayanarak hazırlandığı, mahyeti ve kullanımının raporun içeriğinde detayları ile belirtildiğini, … ve … ile 30.07.2018 tarihinde hisse değerleme sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 2.maddesinde sözleşmenin konusu, 3.maddesinde de hizmetin ifa şekli ve zamanının belirtildiğini, buna göre grup şirketlerin hisse değerinin sözleşmede belirtilen esaslara ve uluslar arası değerleme standartlarına göre tespit edilmesi ve bu kapsamda hazırlanacak değerleme raporunun sunulmasının hizmetin ana edimini oluşturduğunu, sözleşmede değerleme yöntemlerinin uygulanmasında gerekli bilgilerin ve belgelerin temin edilmesi sorumluluğunun müşterilerde olduğunun açık olarak
belirtildiğini, müvekkili şirketin, … ve …’ın isteği üzerine hazırlanan değerleme raporunu, mahkeme ve kamu kurumlarına sunmak üzere hazırlanan sınırlı ve kesin olmayan değerlemeler içeren bir uzman raporu olduğunu, öngörülen gizlilik esasına göre hazırlanan sınırlı değerleme raporunun müşteriler tarafından üçüncü kişiler ile paylaşılması halinde, bu fiili müvekkili şirketin gerçekleştirmediğini, iş bu sebeplerle de davanın müvekkili şirket bakımından reddinin gerektiğini, müvekkili tarafından hazırlanan raporun uzman görüşü olduğunu, mahkemeye sunulmak üzere isteğe bağlı olarak sınırlı bilgi ve belge ile hazırlanan değerleme uzman görüş raporunun hukuka uygun olduğunun yukarıda detaylarıyla açıklandığını, işbu raporun 3. kişi ve kurumlarla paylaşılması fiili dolayısıyla bir zarar oluşmuş ise, bu fiile müvekkili şirket arasında illiyet bağı, kusur ve sorumluluk bulunmadığının açık olduğunu, sonuç olarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir
DELİLLER : 25.11.2020 tarihli arabuluculuk anlaşma tutanağı, 17.06.2019 tarihli … Grubu Değerleme Raporu, 14.07.2021 tarhli bilirkişi raporu,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı … Tarafından hazırlanan 17/06/2019 tarihli Değerleme Raporunun mevzuata aykırı şekilde hazırlandığının, geçersiz ve hükümsüz olduğunun tespiti ve söz konusu raporun haksız, kötü niyetli, hukuka aykırı şekilde mevzuata aykırı olarak üçüncü kişiler ile paylaşılması nedeniyle uğranılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı taraf; davalı … … A.Ş. tarafından hazırlanan ve diğer davalı tarafından mevzuata aykırı şekilde muhtelif kurum ve kuruluşlara ibraz edilen değerleme raporunun geçersiz ve hükümsüz olduğunun tespitini, söz konusu değerleme raporunun mevzuata aykırı, haksız ve kötü niyetli şekilde üçüncü kişilerle paylaşılması nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararın tazminini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf; geçersizliği talep edilen değerleme raporunun halihazırda devam etmekte olan … Asliye Ticaret Mahkemesinin ara kararı doğrultusunda uzman görüşü olarak hazırlatıldığından , davacı şirketin değerleme davasına şirketler ile ilgili güncel evrak sunmadığından , müvekkil tarafından miras yoluyla temin edilen evraklar doğrultusunda diğer davalı bağımsız denetim şirketi tarafından raporun hazırlandığı, müvekkilin herhangi bir kusurlu veya hukuka aykırı davranışı olmaması, müvekkil hissedarın miras hakkına kavuşmak adına sahibi olduğu şirketin gerçek değerinin tespiti amacıyla değerleme raporu hazırlatması sebebiyle davanın uğrayacağı maddi ve manevi olarak herhangi bir zarar uğramasının mümkün olmaması nedeniyle haksız açılan davanın reddini talep etmiştir.
Dava zorunlu arabuluculuğa tabi davalardan olup davacı tarafça dosyaya sunulan 25/11/2020 tarihli arabuluculuk son anlaşmazlık tutanağı ile davacı tarafça zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve tarafların anlaşamadığı anlaşılmıştır.
Bağımsız Denetçi Bilirkişi …, Mali Müşavir … tarafından düzenlenen 14/07/2021 tarihli bilirkişi raporuna göre; davanın, davalı … ve dava dışı …
… vekili tarafından, huzurdaki davanın davacıları muhataplar; … Anonim Şirketi, …, … Ticaret Limited Şirketi, …, … Anonim Şirketi, … ve dava dışı muhataplar … Anonim Şirketi, … Ltd, … Ltd, …, … ve …’e … Noterliği aracılığıyla 25.12.2017 tarih … yevmiye numaralı ihtarname keşide edildiğini, söz konusu ihtarnamelerde özetle, davalı … ve dava dışı …’a T.T.K madde 493 (4) ve 596 (2) kapsamında payları gerçek değerinden satın alarak, …’a ait şirket paylarının mirasçılara intikaline onay vermemeye ve mirasçıları pay defterine yazmamaya karar verildiğinin ihtar edildiği, davalı … ve dava dışı … ile davalı … arasında 30.07.2018 tarihinde Hisse Değerleme Sözleşmesi akdedildiğini, iş bu sözleşme ile …’nce 17.06.2019 tarihli … Değerleme Raporu hazırlandığını, söz konusu ihtarnamede özetle; muhataplardan davalı … A.Ş. veya dava dışı … A.Ş. veya dava dışı … A.Ş.’nin müvekkili şirket’in herhangi bir bilgisi veya dahli olmaksızın, müvekkili şirkete ait gerçek dışı bir değerleme içeren bir rapor hazırladığı bilgisine haiz olduğunu, işbu ihtarnameye, ihtara muhataplardan 2 sıralı davalı … A.Ş. ile dava dışı … A.Ş. ve yine dava dışı … A.Ş. vekili tarafından … Noterliği aracılığıyla 17.07.2019 tarih … yevmiye numaralı ihtarname ile cevap verildiğini, söz konusu cevabı ihtarnamede özetle; ihtarnamenin diğer muhatapları olan … ve …’ın …’ın müşterisi olduğunu, aralarındaki sözleşme çerçevesinde müvekkili şirketin üzerine düşen edim ve yükümlülüklerini yasal mevzuat hükümleri gözetilmek suretiyle ve hukuka uygun olarak yerine getirdiğini, söz konusu sözleşmenin tarafı olmayan … A.Ş.’nin ise sözleşme ilişkisinin nispiliği ilkesi bakımından ilgisiz üçüncü kişi konumunda olduğunu, davacı … A.Ş. vekili tarafından … Noterliği aracılığıyla 25.07.2019 tarih … yevmiye numaralı ihtarname ile cevap verildiği, söz konusu cevabı ihtarnamede, …’ın güncel olmayan verilere dayalı bir rapor hazırlanmasına ilişkin sorumluluğunu, bilgilerin güncelliğinden müşterilerinin sorumlu
olduğu beyanına dayanarak ve müvekkili şirkete “üçüncü kişi” olarak hitap ederek ortadan kaldıramayacağının açık ve net olduğunun ihtar edildiğini, davalı … tarafından taraflarına gönderilen … Noterliği’nin 05.10.2020 tarih ve … yevmiye numaralı bilgilendirme yazısında …’ın müvekkili keşideci … A.Ş. ve bağlı grup şirketlerde pay sahibi sıfatına haiz olduğuna ve bu şirketlerde muris …’a ait olan payların mülkiyetine mirasçı kardeşi ile birlikte sahip olduğuna ilişkin mesnetsiz iddialar öne sürdüğünü, çeşitli değer tespiti davaları açtığını, devam eden davalarda … A.Ş.’nin bilirkişi olarak seçildiğine dair beyanda bulunduğunu, bilirkişi ücretinin müvekkili keşideci tarafından yatırılmasına karar verildiğini, raporun, davalı … ve dava dışı … ve davalı … arasında akdedilen 30.07.2018 tarihli sözleşmeye istinaden, … Grubu’nun varlık değerini tespit etmek üzere düzenlendiğini, değerlemesi yapılan grubun, uygun bir pazarlamanın ardından birbirinden bağımsız istekli bir alıcıyla istekli bir satıcı arasında herhangi bir zorlama olmaksızın bilgili, basiretli ve iyi niyetli bir şekilde hareket ettikleri bir anlaşma çerçevesinde değerleme tarihinde el değiştirmesi gereken tahmini tutar olduğu görüşüne yer verildiğinin görüldüğünü, dava konusu raporun, davalı … ve dava dışı … ve davalı … arasında akdedilen 30.07.2018 tarihli Hisse Değerleme Sözleşmesine istinaden üzere düzenlendiğini, Dava konusu raporun Değerleme Raporu olduğunu, dava konusu … Grubu 17.06.2019 tarihli Değerleme Raporu’nun Türk Ticaret Kanunu uyarınca finansal tabloları ile yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunun denetimi olmadığını, Bağımsız Denetim Yönetmeliği’ne tabi bir denetim raporu olmadığını, raporun amacının, davalı … ve dava dışı …’a ve Mahkemelere alacakları kararlarda yardımcı olacak bağımsız değerleme görüşü sunmak olduğunu, raporun, dava konusu somut olayla ilgili olarak, uzman mütalaası olabileceği, kanaatine ve sonucuna varıldığı tespit edilmiştir.
Nitelikli Hesap Uzmanı Bilirkişi … tarafından düzenlenen 14/07/2021 tarihli bilirkişi raporuna göre: T.C. … Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2018/… E, 2020/… K, sayılı 02.09.2020
tarihli kesinleşen kararının da ihtarnamelere dayalı haksız rekabetten kaynaklanan tazminat davası olduğu ve davacının açtığı tazminat davasının Anayasa ile güvence altına alınmış olan hak arama hürriyeti kapsamında kaldığı, davalılar tarafından bankalara gönderilen ihtarnamelerdeki beyan ve ifadelerde gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamaların yer almadığı, davacı şirketlerin mallarını, ürünlerini, faaliyetlerini, ticari hayatını veya ticari işlerini gereksiz yere incitici mahiyet taşımadığı, dava konusu yapılan metinlerde belirtilen hususların uyarıcı, bilgi verici mahiyette fiilen yaşanan olayların aktarılmasından ibaret
olduğu, ayrıca davalıların davacı şirketler grubunun hissedarlarından olan babalarından kendilerine intikal eden payları yani kendi mal varlıklarını koruma refleksi ile hareket ettikleri, davalıların gönderdiği ihtarname ve yazılarda yer alan açıklamaların şirket ortağı olan murislerinin vefatı sonrasında oluşan fiili ve hukuki durum ile yaşanan süreç hakkında bilgilendirme ve uyarma amaçlı olduğu, ifadelerde haksız rekabet teşkil eden ve davacı şirketleri kötüleyici – zarara uğratıcı herhangi bir beyanın yer almadığı, bu yönüyle davacıların TTK.’nun 55. ve devamı maddeleri çerçevesinde haksız rekabet teşkil edici herhangi bir eylem, fiil veya beyanlarının bulunmadığı, sonuç olarak; dava konusu ihtarname ve yazıların TTK anlamında haksız rekabet teşkil etmediği, böylelikle maddi ve manevi tazminat şartlarının oluşmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ve karar 16.12.2020 tarihinde kesinleşmiştir.
Dava konusu olayda davalı … hisse bedeli davaları nedeniyle diğer davalıdan miras yoluyla hissedar olduğu şirketlerin değerlerinin belirlenmesini talep ederek uzman görüşü almış ve dosyalara sunmuştur. Ayrıca davacı şirketlerde miras yoluyla hissedar olduğunu, şirketlerin diğer ortakları ile hisselerin satın alınması konusunda yapılmış herhangi bir anlaşma bulunmadığını, yasal sürecin devam ettiğini, şahsı ve muris babası …’a ait hisselerin intikali noktasında yaşanan ihtilaflar ile ilgili olarak üçüncü kişiler tarafından yapılabilecek “hisselerimi sattığım ve benzeri gibi” yanıltıcı ve gerçek dışı ifadelere hiçbir şekilde itibar edilmemesini, yaşanan hukuki süreç ile ilgili olarak bilgi alınması ihtiyacının duyulması halinde şahsı … ile iletişime geçilebileceğini ve bu hususta gerekli bilgilendirmenin tarafınca yapılabileceğini, babasının pay sahibi olduğu şirketlerde halen mirasçı olarak kendisi ve kardeşi adına payların miras yoluyla intikali sürecinin devam ettiğini ve diğer hissedarların veya şirket tüzel kişiliklerinin muris …’dan kendisine ve kardeşine miras kalan paylar yönünden hiçbir şekilde bankalar ve/veya başkaca bir kurum nezdinde herhangi bir tasarrufta bulunma hakkının olmadığı yönünde noterden bilgilendirme yazısı gönderdiği,
Huzurdaki davada, davacının uğradığını bildirdiği maddi zararının kaynağına, miktarına dair somut bir veri veya belge sunulmadığı, davalıların hangi eylem ve faaliyetleri ile davacıların hangi zararı gördüklerine dair dosyada delil ve açıklama bulunmadığı görülmüş olup, davacının uğradığını iddia ettiği zarara ve miktarına dair somut bir veri bulunmadığından, hesaplamaya yarar veri olmadan afaki maddi zarar hesaplaması yapılamayacağı, davacının uğradığını iddia ettiği maddi zararı somut verilerle ispatlaması gerektiği, davacıların manevi tazminat talebi hususunda ise manevi tazminatın takdirinin tamamen mahkemenin yetkisinde olduğu değerlendirilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları,ihtranameler, düzenlenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dosya içerisine alınan dava konusu Değerleme Raporunun incelenmesinde , raporun davalılar ve dava dışı … arasında düzenlenen 30.07.2018 tarihli sözleşmeye istinaden … Grubu’nun varlık değerini tespit etmek üzere düzenlendiği, raporun amacının davalı … ve dava dışı …’a ve mahkemelere alacakları kararlarda yardımcı olacak bağımsız değerleme görüşü sunmak olduğu, değerleme tarihinin 31/12/2018 olarak belirlendiği, raporun dayandığı değerleme standardının varlık değeri olduğu, değerlemesi yapılan grubun uygun bir pazarlamanın ardından birbirinden bağımsız istekli bir alıcıyla istekli bir satıcı arasında herhangi bir zorlama olmaksızın bilgili, basiretli ve iyi niyetli bir şekilde hareket ettikleri bir anlaşma çerçevesinde değerlendirme tarihinde el değiştirmesi gereken tahmini tutar olduğu görüşüne yer verildiği, raporun Türk Ticaret Kanunu uyarınca finansal tabloları ile yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunun denetimi olmadığı, raporun Bağımsız Denetim Yönetmeliği’ne tabi bir denetim raporu olmadığı, raporun sadece somut olayla ilgili olarak uzman mütalaası olabileceği anlaşıldığından ve yine dosya kapsamında davacının mevcut düzenlenen değerleme raporu nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığı veya uğrama ihtimalinin olacağına ilişkin herhangi bir delil olmadığı anlaşıldığından sübut bulmayan davanın reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 59,30 TL nin peşin alınan 2.390,85 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 2.331,55 TL’nin davacılara iadesine,
3-Davacılar tarafınca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürrlükte bulunan A.A.Ü.T. gereği hesaplanan 17.250,00 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalılara verilmesine,
6-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.400,00 TL’nin davacılardan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar usulen okundu, anlatıldı. 12/11/2021

Katip … Hakim …
¸e-imzalı ¸e-imzalı