Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/478 E. 2021/17 K. 08.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/478 Esas
KARAR NO : 2021/17
DAVA :Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/09/2020
KARAR TARİHİ : 18/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; müvekkil …’nın uzun yıllardır gıda sektöründe faaliyet gösteren basiretli bir tacir, diğer müvekkili şirketin de gıda sektörü başta olmak üzere olmak üzere birçok sektörde faaliyet gösteren şirket olduğunu, müvekkil şirket ile davalı şirket arasında, 21.05.2019 tarihinde yapılan tarafların açıkça imzasını ve kabul beyanlarını içerir eser sözleşmesi gereğince tarafların müvekkil şirkete ait unlu mamullerinin tadilatı ve dekorasyonu için anlaştığını, müvekkil şirketin davalı tarafla yaptığı sözleşme doğrultusunda başlangıçta … mevkinde … Pafta … Nolu arsa niteliğindeki taşınmazı 150.000 TL’lik kısmı için devretmiş ayrıca 20.000 TL nakit ödediğini, daha sonra 15.10.2019 tarihli 13.000 bedelli bononun bedeli de davalıya ödendiğini, işin kalan 89.000 TL’si için de bono teslim ettiğini, bunun üzerine ticari faaliyetlerine devam edebilmek için müvekkil şirket bedellerini kendisi karşılayıp davalının yapmakla yükümlü olduğu fakat yerine getirmediği işlerin bir kısmını yaptırdığını, davalı tarafın yaptığı işler ise kendilerinin taahhüt ettiği vasıflara aykırı olarak çok düşük nitelikli malzeme ve işçilikle yapıldığını, davalı taraf, sözleşmenin kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirip söz konusu unlu mamüllerini müvekkil şirkete teslim etmediği gibi ödeme alma amacıyla sözleşmeye dayanarak verilen kambiyo senetleri için icra takibi yoluna başvurmuş ve müvekkil şirkete defalarca hacze geldiğini, müvekkil şirket haciz baskısına dayanamayıp bahsi geçen 2 icra dosyası için taahhütname imzalamak zorunda bırakıldığını, haksız durum sebebiyle, müvekkilimizin telafisi imkansız maddi ve manevi zararlara uğradığı açık olduğundan, davaya konu kambiyo senetlerinin ödenmesini engeller mahiyette ve icra takibi neticesinde müvekkilin uğrayacağı muhtemel zararların engellenmesi için İhtiyat-i Tedbir Kararı verilmesini ve dava konusu senetlerin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekilinin mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafça sunulan sözleşme ile takiplere konu bonoların ilişkisinin olmadığını, Davalı şirkete defalarca hacze gidildiği ve bu baskı nedeniyle İcra İflas Kanunu 111. madde uyarınca ödeme taahhüdünde bulunulduğu iddiası mesnetsiz olduğunu, dava konusu icra takipleri incelendiğinde, icra takiplerinin, bonoların vadelerinin sona ermesinden çok sonra ve taraflar arası görüşmeler neticesinde, ödeme yapılmasına yönelik ümidin kalmadığı durumunda başlatıldığını, icra takiplerinin başlatılmasının ardından dahi herhangi bir haciz işlemi yapılmaksızın ödeme yapılmasının beklenildiğini, davacıların ödeme yapmayacaklarını açıkça beyan etmelerinin ardından davacı şahsa 14.08.2020 tarihinde yalnızca 1 kere, davacı şirkete 18.09.2020 tarihinde yalnızca 1 kere haciz yapılmak üzere işlem yapıldığı görüldüğünü, bu yönüyle müvekkili şirketin kötü niyetli olduğu iddiası tamamen haksız olup, verilen bunca süreye rağmen davacılar tarafından ödeme yapılmaması kötü niyetin davacılar üzerinde olduğunu gösterdiğini, müvekkili Şirketin işbu dava konusu icra takiplerinin dayanağı bonolarla ilgisi bulunmayan sözleşmeden doğan bütün yükümlülükleri yerine getirdiğini, davacı tarafça, … Mevki … Pafta … Nolu arsa niteliğindeki taşınmazın 150.000-TL’lik kısmının devredildiği iddia edilmiş ise de bu bilgilere sahip bir taşınmaz müvekkili şirkete devredilmiş olmadığını, belirtilen sebepler tahtında, davacıların haksız ve yersiz davalarının reddine,%40’den az olmamak koşuluyla icra inkar tazminatının davalılardan alınarak taraflarına verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: … İcra Müdürlüğü’nün 2020/… E sayılı dosyası
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacı şirketin davalı tarafından aleyhinde açılan icra takibinde haciz baskısına dayanamadığından taahhütname vermiş ise de davalının sözleşmede taahhüt ettiği edimlerini, yerine getirmediğinden davalıya borçlu olmadığının tespiti talepli menfi tespit davasıdır.
Davalı vekili 31/10/2010 tarihli cevap dilekçesinde davaya konu takipte davacıların bizzat İcra Müdürlüğünde icra dosyasındaki taahhüdü haciz sırasında değil tamamen kendi ihtiyari ile verdiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
… İcra Dairesi’nin 2020/… esas sayılı icra dosyası dosya arasına alınmıştır. Söz konusu icra dosyasının incelenmesinde alacaklının davalı … A.Ş. olduğu, borçluların davacılar … Ltd. Şti. İle … olduğu, takibe konu alacakların 3 farklı bonodan kaynaklandığı ve toplam 37.607,00 TL olduğu, takibin kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile yapıldığı, takibe konu senetlerde keşideci olarak davalıların imzasının bulunduğu görülmüştür. İcra dosyası içerisinde bulunan 18/09/2020 tarihli taahhütnamede davacı borçlu … ile diğer davacı borçlu şirketin sahibi … ‘nın “Borcu aynen kabul ediyorum. Dosyada belirtilen aşağıda dökümü yapılan; borcumun tamamını, faiz, icra giderleri ve vekalet ücreti gibi tüm ferileriye birlikte aşağıda belirttiğim vade ve miktarlarda tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ödemeyi kabul ve taahhüt ediyorum.” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde her ne kadar davacılar vekili müvekkillerinin borçlu olmadığının tespiti için dava açmış ise de, davacıların takipten sonra kendi iradeleri ile haciz baskısı olmadan icra dairesine giderek borcu kabul ettiği görülmüştür. Davacıların “Borcu aynen kabul ediyorum.” şeklinde davacıların imzası ile tasdik ettiği, İcra Dairesindeki kabule ilişkin bu beyan kendilerini bağlar. Yukarıda yapılan açıklamalar ve Yargıtay’ın bu konudaki yerleşik içtihatları birlikte değerlendirildiğinde davacılar n açmış olduğu menfi tespit davasının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1- Davanın REDDİNE,
2- Alınması gerekli olan 59,30 TL peşin harcın başlangıçta alınan 1.519,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.46,60 TL harcın davacılara iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürrlükte bulunan A.A.Ü.T. gereği maktu 12.370,00 TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalıya verilmesine,
6-Karar kesinleştikten sonra artan gider avansının davacıya ve davalıya İADESİNE, Davacı ve davalı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan kısmın “Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik”in 207. maddesi uyarınca davacının bildireceği İBAN numarasına, İBAN numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan gider avansında kalan paradan karşılanmak üzere PTT vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürünce davacı tarafa iadesine,
7-Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 216/1 maddesi uyarınca taraflardan birinin talebi olmadıkça gerekçeli kararın tebliğe çıkarılmamasına.
Dair verilen karar; kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesine istinafı kabil olmak üzere, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne okunarak, alenen ve usulen tefhim olundu. 18/01/2021

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı