Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/460 E. 2023/822 K. 06.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/286 Esas
KARAR NO : 2023/796
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 06/07/2020
KARAR TARİHİ : 01/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan 06/07/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı … şirketi tarafından … numaralı ZMMS poliçesi ile teminat altında olan … plakalı aracın 20/07/2019 günü davacının eşinin kullandığı araç içinde yolcu konumunda iken meydana gelen tek taraflı trafik kazasında ağır yaralandığını ve malul kaldığını, dava öncesi davalı … şirketine yazılı başvuru yapılmış olmasına karşın herhangi ödeme yapılmadığını belirterek, 20/07/2019 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeni ile davacının ağır yaralandığı ve malul kaldığı belirtilerek, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 50,00 TL geçici iş göremezlik, 50,00 TL daimi (sürekli) iş göremezlik ve 50,00’TL bakıcı giderleri olmak üzere toplam şimdilik 150,00 TL maddi zararın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı … şirketinden tahsiline, yargılama giderlerinin davalının üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan 10/09/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; 20/07/2019 tarihinde … plakalı aracın davalı … şirketi nezdinde teminat altında olduğunu, sorumluluklarının sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve azami teminat limiti ile sınırlı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydı ile önceliklerle dava konusu kazada kusur durumunun tespitinin gerektiğini, hatır taşıması ve müterafık kusur indirimlerinin yapılmasını talep ettiklerini, geçici iş göremezlik ve bakıcı giderlerinden sorumlu olmadıklarını 611 sayılı yassa ve Genel Şartlar gereği işbu zararlardan SGK’nın sorumlu olduğunu, eksik evrak ile başvuru yapıldığından temerrüdün oluşmadığını, ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğinin belirterek, davanın reddi ile yargılama giderlerinin davacının üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Tarafların bildirdiği deliller toplanmış, Hasar dosyası, Poliçe, Hastane evrakları, Kaza tespit tutanağı, SGK dökümleri, … Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/… esas sayılı dosyası uyap ortamından incelenmiş, maluliyete ve kusura ilişki ATK raporları ve hesap raporu alınmıştır.
… Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/… esas sayılı dosyasının incelenmesinde; sanık dava dışı … … hakkında taksirle ölüme sebep olma suçundan ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verildiği, dosyanın istinaf edilmeden kesinleştiği görülmüştür.
Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan 30/01/2023 tarihli rapora göre; Kişinin tüm vücut engellilik oranının %17 (yüzde on yedi) olduğu, İyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 6 (altı) aya kadar uzayabileceği, Kişinin sürekli ya da geçici süreyle başka birisinin bakımına muhtaç durumda olmadığının görüş ve kanaatine varılmıştır.
Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan 17/04/2023 tarihli rapora göre; Sürücü … …’ın %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu raporlanmıştır.
Sigortacı bilirkişi … tarafından hazırlanan 01/06/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; 6 ay süre ile geçici iş göremezlik zararının 12.317,81 TL olduğu, SGK tarafından davacıya rücuya tabi geçici iş göremezlik ödemesi yapılmadığı, (17. Hukuk Dairesi 2019/6271 E. , 2020/8104 K. 03.12.2020 tarihli kararı dahilinde tedavi giderleri sağlık giderleri teminatından karşılanabileceği) zararının 870.545,50 TL olduğu, Davalı … şirketinin sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve azami işbu zararın 390.000,00 TL’si ile (ZMMS poliçesi teminat limiti) sınırlı sorumluluğunun bulunduğu, kişinin sürekli yada geçici süreyle bir başkasının bakıma muhtaç durumda olmadığının oy birliği ile ATK- … Adli Tıp ihtisas Kurulu raporunda mütalaa olunduğunun görüş ve kanaatine varılmıştır.
HUKUKİ NİTELENDİRME ve GEREKÇE
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat (geçici/sürekli iş göremezlik, bakıcı giderleri ) istemine ilişkindir. Mahkememiz görevli ve yetkilidir. İncelenen sigorta kayıtları ve tutanaklara göre tarafların dava ve taraf ehliyeti vardır. Haksız fiilin meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıllık genel zaman aşımı süresi içerisinde davanın açılması gerekmekte olup olayımızda sürenin dolmadığı anlaşılmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden 20/07/2019 tarihinde … plakalı araç sürücüsü dava dışı … …’ın kaplama içerisinde seyir etmesi gerekirken yola gereken dikkati vermeyerek yol dışı kaldığı olayda %100 oranında kusurlu olduğu, davacının bir etkisi bulunmadığından kusursuz olduğu değerlendirilmiştir.
… plakalı aracın dava dışı … adına kayıtlı aracın 20/08/2018-20/08/2019 tarihleri arasında geçerli olmak üzere davalı … şirketi tarafından düzenlenen poliçe ile sigortalandığı, poliçede vefat/maluliyet tazminatı için belirlenen teminat limitinin 360.000,00TL olsa da kaza tarihi 20/07/2019 olup 01/07/2019 tarihi itibari ile teminat limiti 390.000,00TL ye yükseltildiğinden ek prim ödemesine gerek olmaksızın bu limitler dahilinde sorumluluk belirleneceğinden bu miktar dikkate alınmıştır.
Türk Borçlar Kanunun 49 maddesi gereğince; ”Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde yasal düzenleme bulunmmaktadır.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (Fikret Eren, Borçlar Hukuku, 9. Bası, s. 631 vd.; Ahmet Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku, Genişletilmiş 10. Baskı, s. 264 vd). 2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanunun 85.maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı KTK’nun 91. maddesiyle de; işletenin Aynı Kanunun 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.
Hemen belirtmelidir ki, işletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının ve güvence hesabının 91.maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir.
Öyle ise, hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğundan, uyuşmazlığın bu çerçevede ele alınıp, çözümlenmesi gerekmektedir.
Davacı taraf tam teselsülde olduğu gibi, zararının tümünün tazminini müteselsil borçluların hepsinden isteyebileceği gibi, birisinden de isteyebilir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 145. maddesi (T.B.K. 166. md.) hükmüne göre, sorumlulardan birinin zararı ödemesi halinde, diğerleri bu oranda borçtan kurtulurlar. Ancak müteselsil borçluların borçtan tamamen veya kısmen kurtulabilmeleri, alacaklının bilfiil tatmin edilmiş olması halinde söz konusudur. Bunun aksinin kabul edilebilmesi için ya alacaklının teselsülden açıkça feragat etmiş olması yahut da böyle bir feragatin durumdan kesin olarak anlaşılması lazımdır. Yine, Borçlar Kanunu’nun 147. maddesinde (T.B.K. 166.), rücu hakkından yararlanan müteselsil borçlulardan her birinin ödediği miktar oranında alacaklının haklarına halef olacağı ve alacaklının diğerleri zararına, müteselsil borçlulardan birinin durumunu iyileştirdiği takdirde bu fiilin neticelerini şahsen tahammül edeceği düzenlenmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun ceza hukuku ile ilişkisinde kenar başlıklı 74.maddesi “ Hâkim zarar verenin kusurunun olup olmadığını, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken ceza hukukunun sorumluluk ile ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararı ile de bağlı değildir. Aynı şekilde ceza hâkiminin kusurunun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da hukuk hâkimini bağlamaz” şeklinde düzenlenmiştir. Hukuk hakimi ceza mahkemesince verilen, suçun fail tarafından işlenmediği yönündeki kesin olgu saptayan beraat kararı ile bağlıdır çünkü yargısal bir kararla maddi bir olgu tespit edilmiştir. Ancak hukuk hakimi ceza mahkemesince yapılan kusurun takdiri ve zarar miktarının tayini kararı ile bağlı değildir. Çünkü ceza hukukunda asıl kusur çeşidi kasttır. Taksir ancak kanunda yazılı olduğu sürece sorumluluk oluşmaktadır. Hukuk mahkemesinde ise kusurun her çeşidinde sorumluluk söz konusu olabilmektedir. Yargıtay 21.Hukuk Dairesi’nin 17/04/2003 tarihli 2003/3586 Esas ve 2003/3516 Karar sayılı kararında “Borçlar Kanununun 53.maddesi gereğine göre hukuk hâkimi ceza dosyasında alınan kusur raporu ile bağlı olmayıp kesinleşen maddi olgularla karar vermek durumundadır. Dolayısıyla mahkememizce, yargılama için gerekli incelemeler yapılıp, raporlar alındıktan sonra sırf ceza yargılamasındaki dosyanın kesinleşmesinin beklenmesi, mevcut davanın daha da uzamasına ve makul bir sürede yargılanmayı içeren adil yargılanma hakkının ihlaline neden olacaktır. Geç oluşan adalet, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği pek çok kararında da yerinde görülmemekte ve devletler bu sebepten tazminata mahkum edilebilmektedir. Bütün bu nedenlerden dolayı hukuk hakiminin ceza yargılamasının sonucunun, her şart ve koşulda beklenmesi zorunluluğu şeklindeki bir algının adil yargılanma hakkı ihlaline sebebiyet vereceği düşüncesiyle gerekli araştırmalar yapılıp raporlar alınmış, alınan raporlar arasında da herhangi bir çelişki doğmadığı ve ceza dosyasında da ceza verilmesine yer olmadığına karar verildiğinden, yaşanan olayın şartlarına göre kusur oranının tespiti mahkemeye ait olduğundan mahkememizce toplanan deliler ışığında … plakalı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu anlaşılmakla tazminat hesaplaması yapılmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde; maddi ve manevi tazminat talepli açılan davada davacı, … plakalı araç sürücüsü dava dışı … …’ın kusurlu eylemi nedeniyle trafik kazasına sebebiyet vermesi sonucu sigortacısı olan davalıya husumet yöneltmiştir. Yapılan incelemelerde, davacının iş bu trafik kazası geçirerek iş göremez durumuna düştüğü, bu kaza sonucu çalışamayarak tedavi görmek durumunda kaldığı, davacının gelir durumuna dair bir kayıt sunulmadığından asgari ücret üzerinden hesaplama yapılmış olup sgk tarafından yapılan bir ödemenin bulunmadığı yapılan yazışmalar sonucu anlaşılmıştır. Davalı taraflarca müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi yapılması talep edilmiş ise de kaza tespit tutanaklarından veya dosyada bulunan belgelerden müterafik kusur olarak değerlendirilecek (emniyet kemeri takmaması gibi) dair bir delil bulunmaması nedeni ile müterafik kusur indirimi yapılmamış ancak hatır taşımacılığı indiriminden yolcunun bulunduğu araç sürücüsü, işleteni ve sigortacısı yararlanabileceğinden hatır indirimi yapılmıştır. Kaza sonrası davacının 6 ay süre ile iyileşme süresi olduğu görülmekle davacının bakıma muhtaç olmadığı tespit edildiğinden buna ilişkin talep kabul edilmemiştir. Dosya kapsamına uygun denetime elverişli bilirkişi hükme esas alınmış ve trafik kazalarından kaynaklanan tazminat davalarında sorumluluk Borçlar Hukuku yönünden haksız fiil sorumluluğu olup zarar ve dolayısıyla da tazminat alacağı olay anında ortaya çıktığı için haksız fillerde temerrüt olay tarihinde gerçekleşmekte ise de sigorta yönünden başvuru yapıldıktan 8 iş günü sonrası temerrüt gerçekleşeceğinden dosya kapsamında başvurunun tebliğ edildiğine dair tebligat parçası sunulmadığından hüküm altına alınması gereken tazminata dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. (kabul oranı: % 99,99 )
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılmış bulunan MADDÎ TAZMİNAT DAVASININ KISMEN KABULÜNE, 12.317,81TL geçici iş göremezlik ve 870.545,50TL sürekli iş göremezlik olmak üzere toplam 882.863,31TL den davalı tarafın hatır taşıması def’i de nazara alınarak, takdiren indirim yapılmak suretiyle, toplam 706.290,64TL maddî tazminattan davalı sigortanın vefat/sakatlık tazminatı için teminat limiti 390.000,00TL* olduğundan, toplam 390.000,00TL tazminatın davalının temerrüt tarihi olan 06/07/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 26.640,90TL nispi karar harcından peşin ve ıslah harcın mahsubu ile bakiye kalan 25.201,50TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı tarafça yatırılan 1.439,40-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 5.949,20-TL yargılama giderinin kabul oranına göre 5.948,60TL sinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, artan kısmının üzerinde bırakılmasına
5-Davacı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 60.500,00TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-Davalı yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen kısım üzerinden hesaplanan 50,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00TL’nin 1.319,87TL sinin davalıdan, 0,13TL sinin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
8-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 01/12/2023

Katip …
e-imza *

Hakim …
e-imza *

Tashih Şerhi: Kısa kararda sehven davalı sigortanın vefat/sakatlık tazminatı için teminat limiti 360.000,00TL olduğu yazılmış ise de dosya kapsamında bilirkişi raporu ile de belirlendiği üzere limitin 390.000,00TL olduğu, onbinler basamağından sehven yazım yanlışı yapıldığı anlaşıldığından davalı sigortanın vefat/sakatlık tazminatı için teminat limiti 390.000,00TL şeklinde tashihine karar verilmiştir.
Bu belge 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İmza ile imzalanmıştır.