Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/416 E. 2022/6 K. 07.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/416 Esas
KARAR NO : 2022/6
DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)
DAVA TARİHİ : 02/09/2020
KARAR TARİHİ : 07/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Müvekkili banka nezdinde bulunan … … numaralı …
… Sanayi Ticaret Ltd. Şti. Firması yetkilisi … …’nın
03.06.2020 tarihinde müvekkili banka … Şubesi nezdindeki … numaralı
hesabından 7.900,00- TL tutarında para çekme talebinde bulunmuşsa da müvekkil banka
personeli tarafından nakit çekim işlemi sırasında sehven hesaba para yatırma işlemi
yapılmış ve bununla birlikte davalı müşteri firmaya da ayrıca fiziken 7.900,00- TL ödeme
gerçekleştirilmiş olup söz konusu uyuşmazlığın çözümü için firma yetkilileri ile görüşmeler yapılmasına rağmen bir netice elde edilemediğini, davalının haksız kazanç sağlamak
suretiyle sebepsiz zenginleşmiş olduğu tutarın zenginleşme tarihinden itibaren işleyecek
temerrüt faizi ile birlikte tahsilini talep ettiklerini, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, açıklanan nedenlere borçlunun itirazının iptaline,
% 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : … T.A.Ş. Genel Müdürlüğü’nden gelen müzekkere cevabı, 21.08.2020 tarihli arabuluculuk son tutanağı, 17.07.2020 tarihli Teftiş Kurulu Raporu ve ekleri, 03.06.2020 tarihli … T.A.Ş. … Şubesi kamera kayıtları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava , davacı tarafça bankacılık işlemlerine dayalı olarak sehven yapılan ödemenin sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında davalıdan tahsiline yönelik alacak davasıdır.
Davacı taraf, davalı şirketin yetkilisi olan … …’nın 03.06.2020 tarihinde müvekkil banka … şubesi nezdindeki … numaralı hesabından 7.900,00-TL tutarında para çekme talebinde bulunması üzerine banka personeli tarafından nakit çekim işlemi yerine sehven hesaba para yatırma işleminin yapılması ve bununla birlikte davalı firma yetkilisine de fiziken 7.900,00-TL ödemenin yapılması nedeniyle sebepsiz zenginleşen davalıdan meydana gelen zararın 03.06.2020 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı tarafa çıkarılan tebligatın davalıya usul ve yasaya uygun şekilde tebliğ edilmesine rağmen davalı taraf davaya cevap vermeyerek ve duruşmalara katılmayarak HMK 128. maddesi gereğince davacının iddialarının tamamını inkar etmiş sayılmıştır.
Dava, hukuki niteliği itibariyle sebepsiz zenginleşme iddiasına dayalı alacak istemine ilişkin olup Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 77 ve devamı maddelerine dayanmaktadır.
6098 sayılı TBK m.77 uyarınca “Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür.
Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olur.” denilmektedir.
Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir. TBK’nın 77 ve devamı maddelerindeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme; bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.04.2011 tarih ve 2010/3-727 E. ve 2011/75 K; Dairemizin 12.03.2014 gün ve 2013/8037 E., 2014/1827 K.; 07.09.2015 tarih ve 2014/9969 E., 2015/5634 K; 19.10.2015 tarih ve 2014/9196 E., 2015/6667 K. sayılı ilamlarında açıklandığı üzere; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ve 818 sayılı Borçlar Kanunu’ndaki sebepsiz zenginleşmeye ilişkin maddelerdeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır.
Bütün bu açıklamalara göre, sebepsiz zenginleşme alacaklıya, ikinci derecede (tali nitelikte) bir dava hakkı temin eder. Malvarlığındaki azalmanın başka asli nitelikteki davalarla önlenmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme davası gündeme gelemez. Nitekim, sözleşmeden doğan bir hukuki ilişkinin bulunduğu hallerde taraflar sebepsiz zenginleşmeye dayanan bir talepte bulunamazlar.
Sebepsiz zenginleşmede 818 sayılı BK döneminde sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olup olmaması ayrımı yapılmadan, ( 6098 sayılı TBK’nın 117/2. maddesinde ise sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olmaması halinde) haksız iktisap tarihinden itibaren temerrüt faizi istenebilir ise de, somut olayda, sözleşmenin uygulanmasından kaynaklanan alacağın tahsili kapsamında talep edilen bedele borçlunun bir ihtar ile temerrüde düşürüldüğü tarihten itibaren faiz istenebilir. Bu durumda, davacı vekilince, davadan önce davalının miktar ve ödeme talebi içeren bir ihtarname ile temerrüde düşürüldüğünün iddia edilmediği ve ihtarname sunulmadığı gözetilerek, kabulüne karar verilen alacağa dava tarihinden itibaren temerrüt faizi yürütülmesi gerekirken, ödeme tarihlerinden itibaren faiz yürütülmesi doğru değildir. Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 13/11/2015 tarih, 2015/3608 esas ve 2015/7299 karar sayılı ilamı.
Dosya davacının iddiaları değerlendirilmek üzere bankacılık konusunda uzman bilirkişiye tevdii edilmiş, düzenlenen raporda; Davalı … Ticaret Ltd. Şti. (…) ‘nin Davacı Banka … Şubesi nezdindeki … No’lu mevduat hesabından 03.06.2020 tarihinde Saat 12:22:38′ tarihinde Şirket elemanı … …’ya — 7.900,- TL nakit para ödeme işlemi yapılmış olup, bu esnada Banka elemanı tarafından sistemde sehven para yatırma dekontu üretilerek — adı geçene imzalatıldığı. ve — 7.900,- TL’nin ödendiği, Davalı Şirketin hesabından çıkış (tediye) yapılması gereken 7.900,- TL’ nin aksine hesaba giriş (tahsilat) yapılarak 15.800,- TL tutarında Şirket hesabında kaydi para yaratıldığı ve tediye fişi yerine sehven tahsil fişi kesilmek suretiyle hesapta kaydi olarak yaratılan bu paranın da … yetkilisi tarafından çekilmek suretiyle 15.800,- TL tutarında Davacı Banka zararının oluştuğu, davacı Bankanın, Davalı tarafından haksız yere iktisap edildiği düşünülen, kendisine ait olmayan bir parayı, diğer bir ifadeyle Davacı Banka nezdindeki hesabında kayden yaratılmış olan ve kendisine ait olmayan bir para olan 15.800,- TL’yi 03.06.2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte talep edebileceği, hususları belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dosya kapsamında düzenlenen bilirkişi raporu Mahkememizce denetime elverişli ve hukuka uygun olduğu kabul edilerek hükme esas alınmış ve düzenlene rapor doğrultusunda davacının iddiasını ispat ettiği kanaatiyle davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın KABULÜNE; 15.800,00-TL tutarındaki miktarın sebepsiz zenginleşme tarihi olan 03/06/2020 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine.
2-Alınması gerekli olan 1.079,30 TL peşin harcın başlangıçta alınan 269,83 TL harçtan mahsubu ile bakiye 809,47 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 269,83 TL peşin harç, 54,40 TL başvuru harcı, 800,00 TL bilirkişi ücreti, 1.209,23 TL tebligat-posta gideri olmak üzere toplam TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereği 5.100,00 -TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00 TL’nin davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı 07/01/2022

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza