Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/366 E. 2021/164 K. 19.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/366 Esas
KARAR NO : 2021/164

DAVA : İtirazın İptali (Hisse Satış Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/08/2020
KARAR TARİHİ : 19/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hisse Satış Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili mahkememize verdiği 12/08/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin davalı borçludan olan alacağının tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takibe başlandığını, ödeme emrinin davalı borçluya tebliğ edildiğini ve davalı borçlunun da icra takibine haksız ve yersiz olarak itirazda bulunarak takibi durduğunu, davalı borçlunun itirazının taraflarına tebliğ edilmediğini, taraflar arasında yapılan 13/05/2015 tarihli münferit hisse satış sözleşmesinin cezai hüküm başlıklı 8.1 maddesinde “taraflardan biri bu sözleşme kapsamındaki yükümlülüğünü yerine getirmezse diğer tarafa cezai şart ödeyeceği” belirtildiğini, taraflar arasında yapılan 13/05/2015 tarihli hisse satış sözleşmesinin 9.2 maddesinde de “taraflardan biri bu sözleşme kapsamındaki yükümlülüğünü yerine getirmezse ihlal eden tarafın diğer tarafa cezai şart ödeyeceği” belirtildiğini, davalı tarafın hisse satış bedelini ödemediğini, … Anonim Şirketini geliştirmek için yapılandırma yapmadığını, projenin geliştirilmesi için şirkete kredi niteliğinde borç verilmediğini, genel kurul toplanmadığını, sözleşmedeki yükümlülükleri yerine getirmediğini, bu nedenle kararlaştırılan cezai şartı davalı tarafın ödemekle yükümlü olduğunu beyanla davalı borçlunun haksız ve yersiz olarak yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına, borçlunun takip konusu borcu takip dosyasında belirtilen faiziyle beraber ödemeye, davalı borçlunun takip konusu borcun %20’sinde aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili mahkememize verdiği 30/12/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki dava itirazın iptali davası olduğunu, icra takibi dayanağı yapılan sözleşme olduğunu, davacı tarafından dosya kapsamına sunulan ve dayanak sözleşme olarak 13.05.2015 tarihli “hisse satış sözleşmesine” de ayrıca dayanıldığı görüldüğünü, davacıların davaya konu sözleşmeler evvelinde… AŞ’nin tüm hisselerinin sahibi ve ortakları olduklarını, adı geçen şirketin tek faaliyet konusu ve mal varlığı…santrali projesi olduğunu, şirketin sözleşmenin imzası anında… Enerji Santrali kuruluşu için hiçbir lisans, izin vs sahibi olmadığını, sadece bu amaca yönelik kurulmuş bir şirket var olduğunu, proje tasarlandığı, … ölçümü yapmaya karar verildiğini, yeterli sermayesi olduğu takdirde başvuru dosyasını, bilimsel verilerini hazırlayacak,… nezdinde başvuru yapacak, kabul görürse… nezdindeki diğer başvuru yapan firmalarla birlikte ihaleye girecek, ihaleyi kazanırsa ön lisan sahibi olacağını, ön lisan sahibi olarak da mevzuatın öngördüğü yükümlülükleri (sermaye şartı vs)yerine getirirse lisans sahibi olacak, … santralini inşa edebileceğini, davacı tarafça sözleşmenin uygulanmadığı maddeler bulunduğunu, ifası mümkün olmayan icap edilen koşullara havi olmayan sözleşmenin cezai şart hükmü müvekkili aleyhine gelişen ve sözleşme ahlakına aykırı bir durum olduğunu, cezai şartın muaccel olabilmesi için ihtar öneli olduğunu belirttiklerini, davacının buna uymadığını, şirketin kendi organı (Genel Kurul Kararı) … projesinin yapılmasından cayıldığı, davacının bu genel kurul kararına muhalefet etmediği, tutanağa şerh düşmediği, Genel Kurul Kararına Karşı iptal davası ikame etmediğini belirtmiştik. Hal böyleyken 2. Sözleşmenin ifa imkanı kalmadığını, davacıların yersiz, mesnetsiz ve yetersiz bir dava ikame ettiklerini beyanla davacıya dava dilekçesindeki taleplerinin 13.05.2015 tarihli münferit hisse satış sözleşmesindeki hangi hükümlerinin ihlal edildiği hususunda izah ettirilmesi, Davanın Teminat, Hak düşürücü süre, Tahkim, Görev ve yetki, Zaman aşımı itirazlarımız nazara alınarak usulden reddi, Usule ilişkin itirazlarımız yerinde görülmediği halde; Yersiz ve hasız davanın reddi, Aksi kanaatte olunması halinde; Taraflar arası akdedilen sözleşmedeki cezai şart maddesinin butlanı, aksi kanaatte olunması halinde; Taraflar arası akdedilen sözleşmedeki cezai şart maddesinin takdiren tenzilini, haksız icra takibi nedeni ile davacıların alacağın %20’sinden az olmamak kaydı ile icra inkar tazminata mahkum edilmesi, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacılar üzerine müştereken ve müteselsilen bırakılması, davalıların reddedilen dava bakımından AAÜT gereğince avukatlık ücretini müştereken ve müteselsilen ödemesi, yönünde hüküm kurulmasını talep etmiştir.
DELİLLER: 13/05/2015 tarihli hisse satış sözleşmesi, 13/05/2015 tarihli münferit hisse satış sözleşmesi, …Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtları, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı icra dosyası, arabulucu tutanağı ve sarf kararı ile tüm dosya kapsamı.
İstanbul … İcra Dairesi’nin… esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; alacaklı davacılar tarafından borçlu davalı şirket aleyhine, hisse satış sözleşmesinden kaynaklanan toplam 2.500.000,00-€(Euro) cezai şart alacağına ilişkin adi takip yoluyla icra takibi başlatıldığı, borçlu davalı tarafa ödeme emrinin 06/09/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu davalı tarafından 13/09/2018 tarihinde süresinde yapılan borca itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği ve icra takibinin derdest olduğu anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanı, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava, davacılar tarafından davalı şirket aleyhine açılan taraflar arasındaki hisse satış sözleşmesinden kaynaklı cezai şart alacağına ilişkin başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacılar tarafından davalı ile aralarındaki 13/05/2015 tarihli hisse satış sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüklerin davalı tarafça yerine getirilmediği, bu nedenle sözleşmede 9.2 maddesinde “taraflardan biri bu sözleşme kapsamındaki yükümlülüğünü yerine getirmezse ihlal eden tarafın diğer tarafa cezai şart ödeyeceği” düzenlemesi karşısında davalının ödemesi gereken cezai şart alacağına ilişkin başlattıkları icra takibine davalı tarafça yapılan haksız itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf ise davanın öncelikle teminat, hak düşürücü süre, tahkim, görev ve yetki, zaman aşımı itirazları nazara alınarak usulden reddine, usule ilişkin itirazları yerinde görülmediği takdirde yersiz ve hasız davanın reddine, aksi kanaatte olunması halinde; taraflar arası akdedilen sözleşmedeki cezai şart maddesinin butlanı veya taraflar arası akdedilen sözleşmedeki cezai şart maddesinin takdiren tenzilini, haksız icra takibi nedeni ile davacıların alacağın %20’sinden az olmamak kaydı ile icra inkar tazminata mahkum edilerek davanın reddini talep etmiştir.
İstanbul … İcra Dairesi’ne yazılan müzekkereye cevap var, … esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; alacaklı davacılar tarafından borçlu davalı şirket aleyhine, hisse satış sözleşmesinden kaynaklanan toplam 2.500.000,00-€(Euro) cezai şart alacağına ilişkin adi takip yoluyla icra takibi başlatıldığı, borçlu davalı tarafa ödeme emrinin 06/09/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu davalı tarafından 13/09/2018 tarihinde süresinde yapılan borca itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği ve icra takibinin derdest olduğu anlaşılmıştır.

Taraflar arasındaki ihtilaf konusu 13/05/2015 tarihli hisse satış sözleşmesinin 10. maddesine göre; sözleşmenin İngiltere kanunlarına tabi olduğu ve bu sözleşmenin uygulanmasından doğacak her türlü ihtilaf vukunda Londra Mahkemelerinin yetkili olduğu belirtilmiştir.
HMK’nın 115/1 maddesi gereğince Mahkemeler dava şartının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.
Davalı tarafça sunulan cevap dilekçesinde tahkim ilk itirazında bulunulmuş ve bu husus da bir dava şartı ise de; davalı tarafa dava dilekçesinin tebliğine ilişkin yurt dışı tebligat parçası dönmediğinden dava dilekçesinin davalıya tebliğ tarihi belirlenemediğinden ilk itirazın süresinde yapılıp yapılmadığı tespit edilememiş bu yüzden davalı tarafın tahkim ilk itirazı hakkında bir değerlendirme yapılamamıştır.
İtirazın iptali davasında dava koşullarından biri yetkili icra dairesinde yapılmış icra takibi bulunması ve borçluya yetkili icra dairesinden ödeme emri tebliğ edilmiş olmasıdır.
İcra takibinde yetki İİK 50. maddede düzenlenmiş olup, İİK 50. madde icra takibinde yetki hususunda HMK’ ya gönderme yapmıştır. İİK. 50. maddesi yollaması ile uygulanacak olan HMK’ nın 6. maddesine göre; genel yetkili mahkeme davalı gerçek veya tüzel kişinin dava açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.
HMK’nın 10. maddesine göre de; sözleşmeden doğan davalar sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.
TBK’nın 89. maddesinde, aksine bir anlaşma yoksa, para borçlarının, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edileceği düzenlenmiştir,
HMK’nın 17. maddesine göre; tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.
Somut olayda, davacı alacaklılar tarafından taraflar arasındaki 13/05/2015 tarihli hisse satış sözleşmesinden kaynaklı cezai şart alacağına ilişkin başlatılan icra takibine yönelik davalının haksız olan itirazının iptaline karar verilmesini talep etmiş olup, davalı borçlu tarafça icra takibine yönelik süresinde yapılan itirazla akdedilen sözleşme gereğince ihtilafa İngiliz hukukunun uygulanması gerektiği ve İngiliz Mahkemelerinin yetkili olduğu yönünde itirazda bulunulmuştur. Davalı borçlu tarafça İstanbul icra dairelerinin yetkili olmadığı, yetki sözleşmesi gereği İngiliz Mahkemelerinin yetkili olduğunu ifadeyle hem yetki itirazında bulunmuş, hem de borçlu olmadığını bildirerek borca da itiraz etmiştir. Bu itiraz nedeniyle takip durmuştur. Alacaklı davacılar ise hem yetkiye hem de borca itiraz edilmesi karşısında genel mahkemede itirazın iptali davası açmak yolunu seçerek eldeki davayı açmıştır. Davacı bu davayı İstanbul’da açmakla, davalı tarafın takibin yetkisiz icra dairesinde yapıldığına yönelik yetki itirazını kabul etmeyerek, İstanbul icra daireleri ve mahkemelerinin yetkili olduğu noktalarına dayanmıştır.
Öncelikle, ilamsız takipte borçlunun icra dairesinin yetkisine ve borca birlikte itirazı nedeniyle takibin durması karşısında yasa; bunu kabul etmeyen alacaklıya takibin devamını sağlamak için iki yol tanımıştır. Bunlardan birisi İcra İflas Yasasının 68 ve 69. maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemek, diğeri ise aynı yasanın 67. maddesi gereğince mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptalini istemektir. Her iki halde de gerek mahkeme gerek tetkik mercii takibe yapılan itiraz nedenleri hakkındaki incelemesinde bu nedenler içinde varsa yetki itirazını öncelikle incelemek ve karar vermek zorundadır. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, itirazın iptali davasında mahkeme icra dairesinin yetkisine yapılan itirazı tetkik merciinin yerine geçerek çözümleyecektir. Bu nedenle mahkemenin İcra İflas Kanununun 50/2. maddesi hükmü doğrultusunda tetkik mercii gibi önce icra dairesinin yetkisine karşı yapılan itirazı inceleyip kesin olarak sonuçlandırması gerekir. Öte yandan sayılanlardan önce bir itirazın iptali davasının görülebilmesi için, usulüne uygun şekilde yetkili yerde yapılmış geçerli, ayakta bulunan bir icra takibinin varlığı şarttır. Ortada geçerli bir takibin bulunmadığı durumlarda, itirazın iptali davasının görülebilmesine usulen olanak yoktur. İcra dairesinin yetkisine itiraz edildiği ve bu itirazın olumlu veya olumsuz sonuçlandırılmadığı hallerde geçerli bir takibin bulunamayacağı açıktır. O halde bu husus İİK’nın 67. maddesi uyarınca bir dava şartıdır ve dava şartları da mahkemece re’sen gözetilmek zorundadır.
Bu kapsamda mahkememizce Tetkik Mercii yerine geçilerek öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik borçlu itirazı hakkında inceleme yapmak, yetkisiz olduğu kabul edilirse geçerli icra takibi bulunmadığından davanın reddine karar vermek gerekecektir. Bu durumda gerek icra dosyası kapsamında ve gerekse eldeki dava dosyamızda ihtilaf konusu olan 13/05/2015 tarihli hisse satış sözleşmesinin 10. maddesine göre; sözleşmenin İngiltere kanunlarına tabi olduğu ve bu sözleşmenin uygulanmasından doğacak her türlü ihtilaf vukunda Londra Mahkemelerinin yetkili olduğu belirtilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşme de HMK’nın 17. maddesi gereğince yetki şartı konulduğundan sözleşme de belirlenen icra dairesinde takibin başlatılması gerekmektedir. 13/05/2015 tarihli hisse satış sözleşmesinin tarafları da tacir olduklarından TTK’nın 7. maddesi gereğince sözleşmede ki yetki şartı davacılar içinde geçerli olup, davalı borçlu tarafça icra takibine yönelik yetki itirazının da süresinde ve usulüne uygun yapıldığı anlaşılmakla, davacı alacaklı tarafından yapılan icra takibinin yetkisiz icra dairesinde yapıldığı sonucuna varılmaktadır. O halde yapılan takibin yetkisiz icra dairesinde yapıldığının kabulü karşısında geçerli bir icra takibinden söz edilemeyeceğinden, yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir icra takibi dava şartı bulunmadığından açılan davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı tarafça açılan dava hakkında, itirazın iptaline konu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün…esas sayılı icra takibinin yetkisiz icra dairesinde başlatılmış olması nedeniyle İİK 67. maddesi gereğince ortada geçerli bir icra takibi bulunmadığından HMK 114/2 dava şartı eksikliğinden HMK 155/2 maddesi gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2- Davacı tarafça yatırılan peşin harçtan maktu 59,30-TL karar harcının mahsubu ile fazla yatırılan 302.768,59-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
3- Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
4- Davacı tarafça yargılama sırasında yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5- Davalı tarafça yargılama sırasında yapılan gider bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6- Davalı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7- Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar tebliğ işlemleri tamamlandıktan ve karar kesinleştikten sonra kullanılmayan kısmının davacı tarafa resen iadesine,
Dair; tarafların yokluğunda HMk 138/1 uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize sunulacak bir dilekçe ile İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.19/02/2021

Başkan …
e-imza *
Üye …
e-imza *
Üye …
e-imza *
Katip …
e-imza *

* Bu evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.