Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/3 E. 2022/73 K. 01.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
“Açılmamış sayılmasına”
ESAS NO : 2020/3 Esas
KARAR NO : 2022/73
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/01/2020
KARAR TARİHİ : 01/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; Davalı … San. ve Tic. A.Ş. nin müvekkili şirketten 24.02.2018 tanzim tarihli sözleşme imzalanmak suretiyle toplam 17.818.- USD karşılığı cihaz -donanım satın aldığını, söz konusu cihazların teslimi ve kurulumunun müvekkili şirket tarafından gecikmeden yapıldığını, ancak düzenlenen sözleşme ve faturalara konu borcun bir miktarının, davalı şirket tarafından akde aykırı olarak kendi belirlediği tarihler ve miktarlarla peyderpey ödenmiş ise de, kalan 2.483,49 USD tutarındaki bakiye borcun hala ödenmediğini, davalının USD üzerinden hesaplanan ve sözleşmeye bağlanan borcunu, sözleşmede belirlenen sürede ödememesinin, müvekkilini kur farkları nedeniyle zarara soktuğunu, bu itibarla müvekkilinin kalan bakiye alacağına, davalının uzun süren temerrüdü neticesi uğramış olduğu kur farkı alacağının da ekli olduğunu, davalının bakiye borcu ödemekte uzun direnişi nedeniyle, hakkında ….İcra Müdürlüğü’nün 2019/… E. sayılı dosyasıyla faturaya dayalı olarak 2.483,49 USD nin takip tarihi olan 04.09.2019 karşılığı gelen toplam 14.336,19 TL’nin tahsili amacıyla ilamsız takip yapıldığını, davalının borca itiraz ederek takibi durdurduğunu, müvekkili tarafından 10.10.2019 tarihinde Arabuluculuğa başvurulmuş ise de, anlaşma sağlanamadığını, davalı şirketin faturalara yasal süresi içinde itiraz etmemek suretiyle faturaların münderecatını kabul etmiş olduğundan borçlu olmadığını ileri süremeyeceğini, aynı şekilde dava konusu borcun, tarafların aralarında gerçekleştirmiş oldukları satış sözleşmesiyle sabit bir borç olduğunu, bu yönüyle davalı yanın itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu iddia ederek, borçlunun icra takibine yaptığı itirazının iptaline ve takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekilinin mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile müvekkili şirket arasında akdedilen 24.02.2018 tarihli sözleşme ile; davacıdan bilgi işlem/hardware ve teknik destek ve kurulum adı altında hizmet alınacağının ve ilgili kurulum sağlandıktan müvekkili şirket tarafından ödemenin gerçekleştirileceğinin kararlaştırıldığı, sözleşme ile hizmetin karşılığı olarak belirlenen toplam bedel 17.818,00.-USD (KDV dahil) TL’ye çevrilmek suretiyle 67.603,28-TL olarak tespit ve tayin edilmiş olup, müvekkili şirket tarafından sözleşmenin akdedildiği tarihte 10.000,00-TL elden ödeme yapıldığını, ayrıca sözleşme ile açıkça belirtildiği üzere; her ne kadar USD üzerinden bedel belirlenmişse de; sözleşmenin 3. Maddesi uyarınca ” hesaplarda bugünün TCMB kuru baz alınacaktır.” dendiğini, davacının her ne kadar satış kuru farkından dolayı, bakiye alacağın mevcut olduğunu iddia ederek, davalı müvekkili şirket aleyhine icra takibi başlatmışsa da bu hususa ilişkin iddiaları sözleşmeye aykırılık teşkil etmiş olup taraflarınca ilgili ödeme emrine karşı itirazda bulunulduğunu, dava dilekçesinde; sözleşme uyarınca yapılan ödemelerin müvekkili şirket tarafından akde aykırı olarak kendi belirlediği tarihlerde peyder pey ödendiği iddiasının da gerçek dışı olduğunu, şöyle ki; sözleşmenin 5. maddesi gereğince, ödemelerin tamamının kurulumun tamamlanmasını müteakip yapılması taraflarca kararlaştırılmış olup ödeme şekli, dönemi veya taksit tutarı hakkında herhangi bir mutabakata varılmadığını, ayrıca -ödemenin akde uygun olarak yapıldığına ilişkin beyanlarına halel gelmemek kaydıyla- ödemenin akde uygun olarak gerçekleştirilmemesi bir an için düşünülse dahi bu hususun herhangi bir yaptırıma/sözleşmenin feshine geç ödeme nedeniyle kur farkı ödenmesine neden olacağına ilişkin de herhangi bir sözleşme hükmüne yer verilmediğini, bu nedenle kurun, sözleşme tarihinde sabitleneceğine ilişkin varılan sözleşmesel mutabakata rağmen davacı tarafça kur farkı faturası ile lehine alacak doğduğu iddiası ile müvekkili şirkete başvurmasının dahi kötü niyetinin göstergesi olduğunu, ayrıca davacının dava dilekçesinde müvekkili şirketin temerrüde düştüğünü ve kur farkından kaynaklı zararın meydana geldiğini belirtmişse de gerek sözleşmenin ilgili 3. Maddesi gereğince gerekse de ödemelerin tamamının gerçekleşmesi ile müvekkilinin davacı şirkete karşı herhangi bir sorumluluğu kalmadığını, davacı yanca dava dilekçesinde, sözleşmesel ilişkiden kaynaklı olarak müvekkili şirketin davacıya bakiye 2.483,49-USD borcu kaldığı iddia edilerek işbu alacağın ilamsız icraya konu edildiği belirtilmiş ise de takip tarihindeki döviz kuru dikkate alınarak takip tutarının belirlenmesinin hata barındırdığını, zira taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 3. Maddesi gereğince 24.02.2018 tarihli kurun sabitlenmesinin kararlaştırıldığını, bu nedenle, kesinlikle aleyhe kabul anlamına gelmemek kaydı ile bir an için müvekkili şirketin davacıya 2.483,49-USD borcu olduğu düşünülse dahi bu tutarın 14.336,19-TL üzerinden icraya konu edilmesinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, dava dilekçesinde müvekkili şirketin yasal süre içerisinde faturaya itiraz etmemesi nedeniyle fatura münderecatının kabul edildiğine ilişkin beyanda bulunulmuşsa da bu hususun bir karine olduğunu, sözleşmenin içeriğinde kur sabitlenmiş olduğu halde faturanın kur farkı faturası olarak düzenlenmesinin dahi, faturanın içeriğinin kabul edilmemiş olduğunun ispatı niteliğinde olduğunu, davacı tarafça, kötü niyetli olarak müvekkili şirket aleyhine ilamsız icra yoluyla … İcra Müdürlüğü’nün 2019/… E. Sayılı dosyası üzerinden yapılan haksız takibe ilişkin olarak, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. Maddesi uyarınca takip miktarı alacağın %20’sinden az olmamak üzere müvekkili şirkete kötü niyet tazminatı ödenmesine karar verilmesini talep etme zorunluluğu hâsıl olduğunu iddia ederek, davanın reddine, haksız icra takibi nedeniyle davacı tarafın takip miktarının %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak müvekkili şirkete ödenmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekâlet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: … İcra Müdürlüğü 2019/… esas sayılı icra dosyası, arabuluculuk son tutanağı, 24/02/2018 tanzim tarihli satış sözleşmesi sureti, 15/02/2018 tarihli sevk irsaliyesi sureti, 17/05/2018 tanzim tarihli ve 25/02/2019 tanzim tarihli e-arşiv faturaları sureti, bilirkişi kök raporları, bilirkişi ek raporu ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre; Dava, İİK 67 maddesi gereği itirazın iptali istemine ilişkin olup; dosyanın ilk kez 21/05/2021 tarihinde takip edilmemesi nedeniyle işlemden kaldırılmasına karar verildiği, davacı vekili tarafından dosyanın yenilenmesi üzerine yargılamaya devam edildiği, davacı vekilinin duruşma gün ve saatinden haberdar olmasına rağmen 01/02/2022 tarihli celseye gelmediği anlaşılmıştır.
Dava değeri itibariyle basit yargılama usulüne tabi olup, HMK 320/4. maddesi uyarınca basit yargılama usulüne tabi davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, açılmamış sayılmasına karar verilir.
Bu nedenle HMK 320/4 maddesi bir kere işlemden kaldırılmasına karar verilmiş dosyanın yenilenmesinden sonra takipsiz bırakma hâlinde davanın açılmamış sayılmasını düzenlediğinden HMK 320/4 ve HMK 150/6 maddesi uyarınca iki kez takipsiz bırakma nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanacağı üzere;
1-Davalı tarafça davanın takip edilmediği daha önceden mahkememizin 21/05/2021 tarihli celsesinde dosyanın işlemden kaldırıldığı ve basit yargılama usulüne tabii olduğu anlaşılmakla sadece 1 kez işlemden kaldırılabileceğinden HMK 150/6 maddesi gereğince DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre alınması gereken 80,70-TL harçtan peşin alınan ‭244,83-TL harcın mahsubu ile bakiye fazlaca yatan 164,13-TL’nin davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca maktu 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
5-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansının karar tebliğ işlemleri tamamlandıktan ve karar kesinleştikten sonra kullanılmayan kısmının taraflara resen iadesine,
Dair, HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda karar verildi. 01/02/2022

Katip …
e-imzalı*

Hakim …
e-imzalı*