Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/285 E. 2022/763 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/285 Esas
KARAR NO : 2022/763

DAVA : Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/03/2019
KARAR TARİHİ : 21/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle;Davacı ile davalı …Kargo şirketi arasında 01/11/2014 tarihinde akdedilen acentelik sözleşmesi , davacı lehine ağırlaştırıldığından katlanılamaz hale geldiğini, 01/05/2014 tarihinde acente olan… rahmetli olduğundan 21/09/2014 tarihinde eşi – davacı …’nın fiilen acenteliği devraldığını, 31/12/2018 tarihinde acente sözleşmesinin fesh edildiği ve acentenin devrediğini, öncelikle acentelik ilişkisi öncesi ve devamında davacıdna alınan 46.000 TL teminat mektubunun davacıya iadesini, bloke edilen acentelik ilişkisinen doğan 6.750 TL ‘nin dava tarihi itibaren işleyecek ticari faiziyle tahsili , taksız talep ve tahsilatlar için fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 200.000 TL’nin davalıdan dava tarihi itibariyle işleyecek ticari faiziyle tahsili ve 51 aylık faaliyet sonucu alınan yıllık komisyon veya diğer ödeme ortalamasının ticari defter, belge gelir belgelerin fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 50.000 TL’sinin davalıdan alınarak davacı acenteye verilmesini, avukatlık ücreti, dava harçları ve yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; davacının sözleşmenin feshine dair iddialarının kabulü mümkün olmayıp haklı nedene fesih söz konusu olmadığını, davacının eşi veysi avcı ile müvekkil şirket arasında acentelik sözleşmesi imzalanmış olup veysi avcı vefat etmiştirdavacı mihriban avcı ile müvekkil şirket arasında 01.11.2014 tarihinde acentelik sözleşmesi imzalandığını, cari hesap sözleşmesi acentelik sözleşmesi’nin eki niteliğinde olup sistemde değişiklik olduğu takdirde ve her yıl hak ediş oranları için imzalandığını, davacı söz konusu sözleşme kapsamında müvekkil şirketin “Çiçekçiler” acentesi olarak faaliyetini yürüttüğünü, davacı tarafından acentelik sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği iddiasında bulunulmuş ise de belirtilen iddiaların hiçbirinin haklı nedenle feshi doğuracak nedenler olmadığının açık olduğunu, zira davacıdan yapılan tüm kesintilerin davacıya yapılan ödemelerin taraflar arasında akdedilen sözleşmelerden kaynaklı olduğu açık ve nettir davacıdan yapılan kesintiler haklı olarak ve taraflar arasında akdedilen sözleşmeler kapsamında gerçekleştirildiğini, davacı ile müvekkil şirket arasında mutabakat bulunmakta olup davacının bu mutabakatlara rağmen dava konusu taleplerde bulunmasının mümkün olmadığını, acentenin sözleşmeyi haklı nedenle sona erdirmiş olma durumu bulunmamakta olup salt bu sebeple dahi bu talebin incelemeye alınmaksızın reddi gerekmektedir. Davacının denkleştirme tazminatı adı altındaki talebinin herhangi bir hukuksal ve sözleşmesel dayanağı bulunmadığını, öte yandan kaldı ki …Kargo markası ile ticaret hayatına rakiplerinden bir adım önde başlayarak iş yapan ve belli kar marjına sahip olan davacının kendisi olduğunu, müvekkil şirketin davacının herhangi bir katkısı sebebiyle yarar sağlaması/sağlamaya devam etmesi gibi bir husus söz konusu olmadığını, müşterilerin kazanılmasında gerek müvekkil şirket markası, şirket ve satış politikaları, gerekse de müvekkil şirket satış yöneticilerinin katkısı bulunduğunu, müşterilerin davacı acenteye gitmesi…olması sebebi ile değil …Kargo olması sebebiyle olduğunu, bu minvalde de denkleştirme tazminatına hak kazanmasının mümkün olmadığını, müvekkil şirket tarafından ödenen hakedişler, yapılan mahsuplar, kesilen faturaların tamamı taraflar imzalanan sözleşmeler kapsamında usulüne uygun olarak yapıldığını, davacının müvekkil şirketten hak ve alacağı bulunmamakta haksız ve mesnetsiz açılan işbu davanın reddi gerektiğini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : 31.01.2019 tarihli dava şartı arabuluculuk son tutanağı, Yalova… Noterliğinin 24/12/2018 tarih ve … numaralı ihtarname, acentelik sözleşmesi, taraflar arasında imzalanmış olan 01/05/2014 tarihli ve 01/11/2014 tarihli Acentelik Sözleşmesi, Ticari Ünvan ve Marka Kullanım Anlaşması, taraflar arasında yapılmış olan mutabakat formları, cari hesap, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava, acentelik sözleşmesine istinaden yürütülen faaliyetler nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
İstanbul Anadolu … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/02/2020 tarih …Esas …karar sayılı yetkisizlik kararı üzerine, dosya mahkememizin yukardaki esasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır.
Davacı taraf, acentelik faaliyetlerinin yürütülmesinden kaynaklandığını iddia ettiği; sair sebeplerle bloke edilen davacı tarafa ödenmeyen bedellere ilişkin tazminat, portföy tazminatı, acentelik süresi boyunca faturalardan ve haksız talep ve tahsilatlara ilişkin tazmini taleplerinde bulunmuştur.
Davalı taraf, davacının bütün taleplerinin zaman aşımına uğradığını, sözleşmeyi haklı neden göstermeden davacının feshettiğini, davacıdan yapılan kesintilerin haklı nedenle ve taraflar arasında imzalanan sözleşme kapsamına uygun olarak gerçekleştirildiğini, taraflar arasında yapılan ödemeler ve kesintilere ilişkin mutabakatların yapıldığını, kira bedelleri ile hakedişlerin sözleşmeye uygun olarak ödendiğini, denkleştirme tazminatı talebinin haklı nedenle fesih gerçekleşmediği için mümkün olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava zorunlu arabuluculuğa tabi davalardan olup davacı tarafça dosyaya sunulan 31/09/2019 tarihli arabuluculuk son anlaşmazlık tutanağı ile davacı tarafça zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve tarafların anlaşamadığı anlaşılmıştır.
Genel olarak portföy tazminatı, acentelik sözleşmesi sona erdikten sonra, bu ilişki devamı boyunca acentenin kişisel gayretiyle yarattığı müşteri çevresinden akidinin halen yararlanması, acentenin ise yararlanmaması nedeniyle uğradığı kaybın karşılığıdır.
Acentenin portföy tazminatı talep edebilmesi için dört koşulun gerçekleşmesi gerekir: 1-Acentelik sözleşmesinin denkleştirme talep edecek şekilde sona ermiş olması, 2-Acentelik sözleşmesi sona erdikten sonra müvekkilin, acentenin çabasıyla oluşturulan yeni müşteri çevresinden önemli menfaatler elde etmeye devam etmesi, 3-Sözleşmenin sona ermiş olması nedeniyle acentenin, müvekkiline devrettiği yeni müşteri çevresinden gelir elde etme imkanını kaybetmiş olması, 4-Acenteye denkleştirme ödenmesinin hakkaniyete uygun (hakkaniyetin bir gereği) olması ( Özge Ayan, Acentenin Denkleştirme Talep Hakkı, Seçkin Yayınları, Ankara 2008, s. 146 vd; Arslan Kaya, Ticaret Kanunu Şerhi- Birinci Kitap Ticari İşletme- Yedinci Kısım-Acentelik, 2. Basım, İstanbul 2016, s.247 vd).
Bu açıklamaya göre, öncelikle bu dört koşulun gerçekleşip gerçekleşmediği tespit edilmelidir. Bundan sonra, koşulları varsa, alacağın hesaplanmasına geçilmelidir.
Denkleştirme alacağının hesaplanma şekli konusunda mevzuatta bir formül verilmemiştir. Bu durumda karşılaştırmalı hukuktan ve 6102 sayılı TTK’nın 122. maddesindeki düzenlemeden ve Yargıtay uygulamasından hareketle bir hesaplama yöntemi uygulanmalıdır.
Denkleştirme talebinin temelinde, acentenin (olayımızda bayinin) kendi çabasıyla oluşturduğu yeni müşteri çevresinin, sözleşme ilişkisi sona erdiğinde müvekkile devredilmiş olması ve bu yeni müşteri çevresinin ekonomik bir değerinin olması yatmaktadır. Bu nedenle, öncelikle oluşturulan yeni müşteri çevresinin tespiti yapılmalıdır. Acentenin göreve başladığı tarihte mevcut olan müşteri çevresi hariç, yeni oluşturulan müşteri çevresi belirlenmelidir.
Bundan sonra hesaplama üç aşamada yapılır:
Birinci aşamada, acentenin kendi çabasıyla kazandırdığı yeni müşteri çevresinden müvekkilin elde ettiği/ elde etmesi muhtemel menfaatler/gelirler hesaplanır. Daha sonra, acentenin yeni müşteri çevresiyle işlem yapamayacak olması nedeniyle uğradığı gelir kaybı hesaplanır. Bu kayıp, acentelik sözleşmesi devam etseydi, acentenin temel edimleri karşılığında elde edeceği ücret (provizyon) gelirleridir. Burada temel bir kural vardır: Müvekkilin menfaati, acentenin ücret kaybı kadardır. Bu nedenle, müvekkilin elde edeceği menfaatin, acentenin gelir kaybı kadar olduğu ilkesinden hareketle, öncelikle acentenin gelir kaybının hesaplanması uygun olacaktır. Bu hesaplama yapılırken, acentenin temel ediminin karşılığı olan ücretler esas alınmalı ve maliyetler düşüldükten sonraki net gelir esas alınmalıdır. Acenteye arızi olarak ödenen ücretler bu hesaplamada dikkate alınmamalıdır. Acentenin bir yıllık gelir kaybı bulunmalıdır.
Gerek müvekkilin elde edeceği menfaat miktarının gerekse acentenin yoksun kaldığı toplam gelir miktarının hesaplanabilmesi için, yeni müşteri çevresinin müvekkille ne kadar süreyle ticari ilişkide bulunacağının, somut olayın özelliklerine göre tahmin edilmesi gerekir.
Daha sonra, işin niteliğine ve acentelik ilişkisinin devam ettiği süredeki veriler dikkate alınarak, yıllık müşteri kayıp oranı belirlenir. Yeni müşterilerle müvekkilin tahmini ilişki süresi esas alınarak her yıl için belirlenen miktarlardan, müşteri kayıp oranında indirim yapılır. Her yıl için bulunan zararlar toplanır.
Bulunan bu ham alacak üzerinden, acentenin denkleştirme alacağını peşin olarak alacağı düşünülerek, faiz indirimi yapılır ve birinci aşamadaki ham alacak bulunur.
İkinci aşamada hakkaniyet denetimi yapılır. Bu aşamada üst sınır dikkate alınmaz. Somut olayın özelliklerine göre, hakkaniyet ilkesi gereğince alacak tutarında indirim veya artırım yapılabilir. Örneğin, müvekkilin markasının tanınmışlığı yeni müşteri çevresinin oluşumunda etkili olmuşsa, alacak miktarından uygun bir oranda indirim yapılmalıdır. Acente olağanüstü çaba göstermiş, önemli reklam ve tanıtım çalışmaları yapmışsa alacak miktarı hakkaniyet gereği artırılabilir. Hakkaniyet ölçüsü de uygulanarak, acentenin denkleştirme alacağı hesaplanmış olur.
Üçüncü aşamada, hesaplanan denkleştirme alacağının, yasal üst sınırı aşıp aşmadığı denetlenir. Eğer üst sınırın altındaysa hesaplanan alacağa aynen hükmedilir; üst sınırı aşıyorsa, alacak tutarı üst sınıra indirilerek hüküm altına alınır. Denkleştirme talebinin üst sınırı, 6102 sayılı TTK’nın 122/2. maddesinde şöyle tanımlanmıştır: “Tazminat, acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz. Sözleşme ilişkisi daha kısa bir süre devam etmişse, faaliyetin devamı sırasındaki ortalama esas alınır”. Üst sınırın hesaplanmasında, ilk basamaktaki hesaplamadan farklı olarak, acentenin her türlü geliri hesaplamaya dahil edilmeli ve bürüt gelir esas alınmalıdır. Üst sınır acentenin alacak talebini sınırlayan bir düzenleme olduğundan, hesaplamanın bu şekilde yapılması hakkaniyete uygun olacaktır. Yukarıda açıklandığı üzere, hesaplama aşamalarla yapılmalı ve üst sınır denetimi en son yapılmalıdır. (emsal nitelikte İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 2018/1472 E. 2019/1598 K. Sayılı ilamı)
Davacı yanın ticari defterlerinin incelenmesi için Yalova Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılmış, talimat mahkemesince düzenlenen 17/05/2021 tarihli mali müşavir bilirkişiden alınan bilirkişi raporunda ” Davacı tarafın ticari defterlerini usulüne uygun olarak tuttuğu, ticari defterlerin davacı tarafın lehine delil olma vasfına haiz olduğu, dökümü yapılan kalemlere istinaden davalı şirket tarafından düzenlenen fatura bedellerinin davacı yanın hak edişlerinden mahsup edilerek tahsil edildiği, davacı tarafın ticari kayıtlarına göre 31.12.2018 tarihi itibariyle davalı şirketten 166.522,50-TL alacaklı olduğu” şeklinde rapor düzenlendiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce alınan 11/10/2021 tarihli taşımacılık, borçlar mevzuatı konusunda nitelikli hesap uzmanı ve mali müşevir bilirkişiden alınan bilirkişi raporunda ” davalı şirketin ticari defterlerinin usulüne uygun şekilde tutulduğu, bu haliyle lehine delil olarak kullanılabileceği, davalı yan cari hesap ekstresi incelendiğinde, davacı yan ile aralarında herhangi bir borç alacak ilişkisi kalmadığı. cari hesap bakiyesinin O (sıfır) olduğu, taraflar arasında aşağıda belirtilen tarih ve tularlarda mutabakat formları düzenlendiği ve belirtilen dönemler için tarafların bakiyede mutabık kaldıkları, davacı yanın haksız olarak müvekkiline yansıtıldığını belirttiği ve talep ettiği kesintilerin. davalı yan tarafından savlandığına nazaran, taratlar arasında akdedilmiş olan Acentelik Sözleşmesi. Cari Hesap Sözleşmesi ve Ticari Unvan ve Marka Kullanım Anlaşmasının ilgili maddelerine dayandırılarak talep edildiği ve davadaki davacı talebi yönünden. (Rapor içinde yer bulan anlatımlar bütününe göre). Sayın Mahkemece gerek görülürse, TTK md. 122/2 hükmüne göre portföy tazminatı hesap yapılması amacıyla ortalama komisyon ile ödemelerin bulunması için de bu Rapor’un 27. sayfasında (yıllar içindeki işlem rakamlarıyla alakalı…) muhasebesel döküm yapıldığı da ifade olunarak, nihai takdirin münhasıran yüce Mahkemeye ait bulunduğu kanaatine varıldığı,” şeklinde rapor düzenlendiği anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun şekilde tebliğ edilmiş, tarafların bilirkişi raporuna karşı itirazları ve beyanları doğrultusunda dosya ek rapor düzenlenmesi için bilirkişiye tevdi edilmiş, Mahkememizce alınan 14/03/2022 tarihli taşımacılık, borçlar mevzuatı konusunda nitelikli hesap uzmanı ve mali müşevir bilirkişiden alınan bilirkişi EK raporunda ” Muhasebesel inceleme kapsamında görüldüğüne nazaran; Cari Hesap Sözleşmesi, Acentelik Sözleşmesi nin eki niteliğinde olup sistemde değişiklik olduğu takdirde ve her yıl hak ediş oranları için imzalanmış olduğu, davacının söz konusu sözleşme kapsamında, davalı şirketin “Çiçekçiler” acentesi olarak faaliyetini yürütmüş olduğu, Kök Rapor’da belirtildiği üzere, taraflar aralarındaki sözleşmeler kapsamında Cari Hesap ilişkisi çerçevesinde hesap mutabakatı yapmak suretiyle ticari ilişki sürdürülmüş, muhasebesel perspektifle görüldüğüne nazaran ve hukuki takdir yüce mahkemeye ait kalarak; ticari ilişki sürer iken yapılan kesintiler ile ilgili davacının dosya içeriğinde herhangi bir itirazının görülmediği, sunul verilerden yapılan ınuhasebesel çıkarımına göre, somut durumun hukuki tavsifi de yüce Mahkemeye ait kalarak; bu aşamada davalı tarafın, davacıdan yapmış olduğu kesintilerin taraflar arasında akdedilen sözleşmeler kapsamında gerçekleştirildiği, davacı île davalı şirket arasında mutabakatların bulunmakta olup (mutabakatların listesi Kök Raporda detaylıca yazılmıştır) davacının bu mutabakatlar karşısında, dava konusu taleplerde bulunamayacağının düşünülebileceği, mahkemenin TTK. m. 122/2 hükmü gereği portföy (denkleştirme) tazminatı yönünden davacının alacaklı olduğu yönünde karar vermesi durumunda davacının talep edebileceği portföy tazminatı hesaplaması muhasebesel perspektifle hesaplandığında 2014 ila 2018 yılları arası hakediş ödemelerinin ortalaması 57.533,41 TL olduğu; genel manada TTK md 121 hükmü ve denkleştirme istemini doğrudan düzenleyen TTK md, 122 hükmü gereği, [dava yanları arasındaki ilişkinin ne kadar sürdüğüne dair nihai tespit yüce Mahkemeye ait kalarak,,,] acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamayacağı belirtildiğinden yüce Mahkemeniz TTK, m 122/2 hükmü gereği, portföy [denkleştirme] tazminatı yönünden davacının alacaklı olduğu yönünde karar vermesi durumunda; davacının talep edebileceği portföy tazminat tutarının (bu konuda teorik anlatım idn bkz: Prof. Dr. Sabih Arkan, Ticari İşletme Hukuku, Ankara 2018, 24. tıpkı basım, sh. 238 vd.) 57.533,41 TL olabileceğinin düşünülebileceği, bu alana dair takdir makamının mezkûr veçhile ve münhasıran muhterem yargı makamı olduğu sonuç vc kanaatine varılmıştır.” şeklinde rapor düzenlendiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki acentelik sözleşmesi, cari hesap sözleşmesi ve tarafların ticari kayıtlarının incelenmesi neticesinde, davalı tarafından yapılan kesinti, yansıtma ve uygulamaların sözleşmelere uygun olduğu, bu yönde düzenlenen dosya kapsamına uygun denetime ve kanaat edinmeye elverişli bilirkişi heyet raporu ve ek raporu hükme esas alınarak davacının dava konusu tazminat taleplerinin yerinde olmadığı, davacı acentenin davalıdan denkleştirme tazminatı talep edebilmesi için acentelik sözleşmesi sona erdikten sonra sigorta şirketinin acentenin çabasıyla oluşturulan yeni müşteri çevresinden önemli menfaatler elde etmeye devam etmesinin arandığı, Mahkememizce denetime elverişli olup hükme esas alınan 14/03/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda da belirtildiği üzere davacının portföy tazminatı hesaplaması muhasebesel perspektifle hesaplandığında 2014 ila 2018 yılları arası hakediş ödemelerinin ortalaması 57.533,41 TL olduğu; genel manada TTK md 121 hükmü ve denkleştirme istemini doğrudan düzenleyen TTK md, 122 hükmü gereği, acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamayacağı belirtildiğinden TTK md. 122/2 hükmü gereği, portföy [denkleştirme] tazminatı yönünden davacının alacaklı olduğu yönünde karar vermesi durumunda; davacının talep edebileceği portföy tazminat tutarının 57.533,41 TL olabileceğinin düzenlendiği, mahkemece bilirkişi ek raporu hükme esas alınmış ve denkleştirme tazminatı talep edilmesi için önemli menfaat koşulu sağlandığından davacı tarafça açılan davanın kısmen kabulüne karar verilerek 50.000,00-TL’lik denkleştirme tazminatı talebin kabulüne , diğer alacaklar yönünden ispatlanamayan fazlaya ilişkin taleplerin reddine reddine dair oluşan vicdani kanıya göre aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafça davalı aleyhine açılan davanın KISMEN KABULÜ ile 50.000,00-TL müşteri portföyü tazminatının (denkleştirme tazminatı) dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Fazlaya ilişkin istemin Reddine,
3-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 3.415,50-TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 969,15-TL’nin yatıran tarafa iadesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T (madde-13 İkinci Kısım İkinci Bülüm) göre hesaplanan 9.200,00-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre red edilen kısım üzerinden hesaplanan 22.922,00-TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından (yapılan yatırılan harçtan/harçlardan iadesine karar verilen kısım düşüldükten sonra kalan); 3.415,50 TL Harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan; 3.200,00-TL Bilirkişi ücreti, 937,50-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 4.137,50-TL yargılama giderinin kabul red oranı dikkate alınarak 805,74-TL lik kısmanın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise Davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin kabul red oranı dikkate alınarak 1.062,94 TL’nin davacıdan, 257,06-TL’nin davalıdan tahsil edilerek Hazineye gelir kaydedilmesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı 21/12/2022

Katip
¸e-imzalı

Hakim
¸e-imzalı