Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/153 E. 2021/343 K. 13.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/153 Esas
KARAR NO : 2021/343
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/03/2020
KARAR TARİHİ : 13/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; Davalı aleyhine üyesi bulunduğu müvekkil kooperatife, aidat ve kooperatif genel kurul kararlarıyla üyelerden toplanmasına karar verilen ara ödemelerin ödenmemesi sonucu oluşan borç nedeniyle, … İcra Müdürlüğünün 2019/… esas sayılı icra dosyası ile ilamsız icra takibi başlatılmış, davalı borçlu vekili aracığıyla tüm borca ve ferilerine haksız itiraz ederek icra takibinin durmasına sebebiyet vermiş, taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözülmesi için arabuluculuk kanun yoluna başvurulmuş, taraflar arasında yapılan müzakereler sonucu anlaşma sağlanamamış, davalı kooperatif üyesinin müvekkil kooperatife üyelikten kaynaklanan birikmiş borcu bulunduğunu, icra dosyasına sundukları borç döküm belgesinde, davalı kooperatif üyesinin borcunun ayrıntıları net olarak listelenmiş, üyelik hak ve vecibelerini yerine getirmeyen ve bu çerçevede kooperatife borçlu olan üyelerin borçlarına aylık %5 gecikme faizi uygulanacağı yönünde müvekkili olan kooperatif genel kurullarında alınan kararlar doğrultusunda, üyelerin asıl alacaklarına aylık %5 gecikme faizi uygulanmış, yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı-borçlunun … İcra Müdürlüğü’nün 2019/… esas sayılı dosya borcuna, faiz oranına, beyanlarına ve tüm feri’lere ilişkin itirazının iptaline, dosya konusu alacağımızın fertleri ile birlikte tahsili için takibin devamına, alacağımızın %20’den aşağı olmamak üzere icra-inkar tazminatının davalı-borçludan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekilinin mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; Kooperatif ile ortağı arasında parasal yükümlülükler ile ilgili uyuşmazlıklarda 818 sayılı bk’nın 126/4. maddesi hükmü gereğince zamanaşımı süresi 5 yıl olduğu, bu süre borcun muaccel olduğu tarihten başladığını, bu durumda mahkemece, takip konusu alacağın bir kısmının açıklanan ilkeler doğrultusunda takip tarihine kadar 5 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra istendiği, kooperatifin borçları için, kooperatif tüzel kişiliğinin kendi malvarlığı varken üyelerini ek yükümlülük altına sokmasının hukuka aykırı oluşu ve hukuka uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş bir alacağın olmaması; takibe konu edilen borcun tahakkuk sebebi hukuka aykırı olduğunu, borcun tahakkukuna ilişkin kooperatif genel kurulunda, üyelere ek yükümlülükler kararlaştırılmasına ilişkin kooperatif ana sözleşmesinde aranan nispette (3/4) bir toplanma ve dolayısı ile karar yeter sayısı bulunmadığını, davacı yapı kooperatifinin kendi tüzel kişiliği adına malvarlığı bulunduğunu, kooperatiflerinin kendi malvarlığı tüketilmeksizin, üyelere ek maddi sorumluluk yüklenmesinde hukuka uyarlık olmadığını, kooperatifin üçüncü kişi müteahhite bahsekonu borcunu tamamen karşılayabilecek seviyede malvarlığı (gayrimenkulleri vs) bulunduğunu tüzel kişiliğe ait bahsekonu malvarlığının kaynağı da yine üyeler olduğundan, üçüncü kişilere karşı olan borçlarda tüketilmesi gereken ilk kaynak olduğunu, bu kaynaktan yararlanmak yerine, üyelere yeni borç tahakkuk ettirilmesi yargıtay’ın bu konudaki içtihatları da gözetildiğinde esas olarak da haksız olduğunu, davacı yanın basiret yükümlülüğü altında olan bir yapı kooperatifi olması, uzun yıllardır devam eden bu kooperatifin (son gk kararı ile süresi 40 yıla uzatılmış) üyeleri ile işbu davadakine benzer birçok uyuşmazlık yaşamış olması, kendisine ait malvarlığı olduğunu, kooperatif borçlarını üyelere yansıtmaya çalışmasının korunacak yanı bulunmaması gibi sebeplerle, davanın esastan reddine karar verilmesini, takibin haksız ve kötü niyetli olması karşısında davalının %20’den aşağı olmamak kaydıyla tazminata mahkum edilmesi, davacının diğer tüm taleplerinin reddi ile yargılama harç ve giderlerinin karşı yana tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER: …. İcra Müdürlüğü 2019/… esas sayılı icra dosyası, arabuluculuk son tutanağı aslı, davacı tarafça sunulan toplu gönderi tevdi listesi, 2017 yılı olağanüstü genel kurul tutanağı, bakanlık temsilcisi raporu, kooperatif ortak cetveli, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre; dava davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine kooperatif üyeliğinden kaynaklı İİK 67 maddesi kapsamında açılan itirazın iptali davasıdır.
Davacı taraf dava dilekçesi ile davalı aleyhine üyesi olduğu kooperatif aidat ve kooperatif genel kurul kararlarıyla üyelerden toplanması gereken ara ödemelerin ödenmemesi nedeniyle icra takibi başlatıldığını, davalı tarafça icra takibine yapılan itirazın iptali ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf cevap dilekçesi ile zamanaşımı definde bulundukları, davacı kooperatifin kendi malvarlığı varken üyelerinin ek yükümlülük altına alınmamasının hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddine ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
… İcra Müdürlüğü 2019/… E. Sayılı icra dosyasının gönderildiği ve dosya arasına alındığı anlaşıldı.
… İcra Müdürlüğü 2019/… E. Sayılı icra dosyasının incelemesinde; davacı/alacaklı tarafından davalı/borçlu aleyhine 23.920,00 TL asıl alacak ve 8.412,00 TL gecikme faizi olmak üzere toplam 32.332,00 TL borcun ödenmesi amacıyla 25/03/2019 tarihinde icra takibi başlatıldığı, borçluya çıkartılan ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği ve borçlunun icra takibine itiraz ettiği, takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili zamanaşımı definde bulunmuşsa da davacı tarafça icra takibine sunulan borç dökümü ile 2013-2018 yılları arasında alacak iddiasında bulunulduğu, bilirkişi incelemesi sonucu alınacak rapor ile zamanaşımına uğrayan kısım varsa belirlenebileceği anlaşılmakla davalı vekilinin zamanaşımı defi konusunda karar verilmemiştir.
Mahkememizin 07/07/2020 tarihli celsesi 8 no lu ara kararı gereği dosya içerisindeki deliller ve kooperatif kayıtları incelenip davacının davalıdan takip konusu alacağının bulunup bulunmadığı varsa miktarının tespiti için asıl alacak ve ferileri ile birlikte hesaplama yapılması yönünden bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiği, dosyanın bilirkişiye verildiği, bilirkişinin 05/10/2020 tarihli ön raporunda “Kooperatifin kuruluşu ve kuruluşundan itibaren alınan kararlar ve resmi gazete kayıtları, yıllık aidat ödemeleri ve gecikmeler için uygulanan faizlerle ilgili alınan kararlar ve resmi gazete ilanları, 567 üye numaralı … için üyelikten çıkış ile ilgili yapılan işlemler (gönderilen ihtar, alınan yönetim kurulu kararı, tebliğleri vs), Ekim 2009 tarihinden 25/03/2019 icra takip tarihine kadar üye aidatlarının ödendiği banka hesap ekstreleri, kooperatifin Ekim 2009 tarihinden itibaren üye aidatlarının detaylı görülebildiği defter kayıtlarının” eksik olduğu ve talep edildiği, davacı tarafça sunulmaması nedeniyle inceleme yapılmadığı ve bilirkişi ön raporunun hazırlandığı anlaşılmıştır. Mahkememizin 01/12/2020 tarihli celsesinde davacı vekilinin belgelerin kapsamlı olması ve fiziki olarak sunulamaması nedeniyle yerinde inceleme talep ettiği, 1 no lu ara kararı ile bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verildiği, davacı vekiline yerinde inceleme yapılamaması nedeniyle mevcut delil durumuna göre karar verileceğinin ihtar edildiği, dosyanın yeniden bilirkişiye verildiği, bilirkişinin düzenlediği 21/02/2021 tarihli raporuyla raporun tanzim tarihine kadar gerekli belgelerin incelenmek üzere bilirkişiye tevdi edilmediği yerinde inceleme yapamadığı anlaşılmıştır. Davacı vekili tarafından tekrar kooperatif kayıtlarını sunmak üzere süre talebinde bulunulmuşsa da davacı tarafa kesin süre verildiği, davacı vekilinin kooperafit kayıtlarının kapsamlı olması nedeniyle yerinde inceleme talep ettiği, ancak bilirkişiye söz konusu evrakları ulaştırmadığı ve bilirkişinin yerinde inceleme yapamadığı, ayrıca delillerin dava ve cevap dilekçesi ile birlikte dosyaya sunulması gerektiği anlaşılmakla reddine karar verilmiştir.
İtirazın iptali davası yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. İspat yükü kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda ön görülen istisnalar dışında karşı taraf kanuni karinenin aksini ispat edebilir. (HMK m.190). İtirazın iptali davasında ispat yükü kural olarak davacı alacaklıdadır. Ancak borçlunun itirazındaki beyana göre ispat yükü yer değiştirebilir. Borçlu itirazın iptali davasına karşı vereceği cevapta ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olduğu itiraz sebepleri ile bağlı değildir, borçlu her türlü borca itirazını ödeme emrine itirazından bağımsız olarak ileri sürebilir.
Davacı taraf verilen kesin süre içerisinde bilirkişi ön raporunda belirtilen iddiasını ispat için zorunlu olan belgeleri sunmadığı ve bilirkişinin yerinde incelemesi için hazır etmediği de anlaşıldığından ve alacağın var olup olmadığının tespiti de mümkün olmadığından davanın davacı tarafça ispatlanamaması nedeniyle davanın reddine, davalının kötü niyet tazminatı talebi yönünden davacının kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden, davalının kötüniyet tazminatı talebi haklı görülmeyerek, talebin reddine dair oluşan vicdani kanıya göre aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafça davalı aleyhine açılan davanın REDDİNE,
2-Şartları oluşmadığından kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 339,69-TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 280,39-TL’nin davacıya iadesine,
4-Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 7. Madde gereğince hesap olunan 4.849,80- TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6- Taraflarca yatırılan artan gider avansının karar kesinleştiğinde bakiye kısmının yatıran tarafa re’sen iadesine,
7-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı davacı tarafın yokluğunda HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 13/04/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır