Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/923 E. 2021/67 K. 19.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/923 Esas
KARAR NO : 2021/67

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/10/2019
KARAR TARİHİ : 19/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından müvekkil şirket tesislerine verilen hasar bilgileri; 05/09/2018 tarihinde Tuna mah…. sok. no:.. ESENLER/İSTANBUL adresinde davalılar tarafından yapılan çalışma sırasında müvekkil şirkete ait tesislere hasar verildiği, müvekkil şirket personelince arızanın giderilmesi ve enerji verilmesine müteakip hasara maruz kalan tesislerin onarımı için kullanılan malzeme ve işçilik gibi bedelleri kapsayan hasar bedeli olan KDV dahil 4.707,26 -TL hasar verenler aleyhine tahakkuk ettirildiği, Davalı tarafından hasar bedellerinin ödenmemesi üzerine borçlular aleyhine 4.707,26 -TL hasar bedeli 105,62 -TL işlemiş faizi olmak üzere toplam 4.812,88 -TL’nin tahsili amacıyla İstanbul .. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyası ile ilamsız takip yapılmış ve borçluya ödeme emri gönderildiği, davalı ödeme emrini tebellüğ ettikten sonra, borca, faize, vekalet ücretine, diğer borçlu ise borca, yetkiye, faize ve ferilerine itiraz ederek takibin durdurulmasını talep ettiği, borçlular borca itiraz ederek takibi durdurmuş ise de, borçluların itirazının haksız ve dayanaksız olduğu, icra takibine konu olan alacağın dayanağı hasar bedeli olduğu, söz konusu hasarlar sebebiyle borç tahakkuku ve akabinde de icra takibine geçildiği, borçluların haksız fiilden kaynaklı müvekkil kuruma vermiş oldukları zararı henüz tazmin etmediği, hasar bedeli alacağına ilişkin icra takibine de kötü niyetle itiraz ettiği, söz konusu tutanaklar ekte olup, incelendiğinde davalıların tüm itirazlarının haksız olduğunun ortaya çıkacağı, yukarıda açıklanan nedenlerle, borçlunun itirazının iptaline ve hükmoluncak meblağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminat ödemeye hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı…A.Ş. vekilinin mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde belirtiği müvekkilin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığı, davayı kabul anlamına gelmemek üzere davacı tarafın zararı mevcut olsa dahi söz konusu zarar müvekkil şirketin yaptığı çalışmalar sonucu ortaya çıkmadığı, bu konuda yeterli delil bulunmadığı, ayrıca davacı taraf müvekkil şirketin İstanbul…İcra Müdürlüğü … e, Sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine süresi içinde yapılan itirazın haksız ve dayanaksız yapıldığını ifade ettiği, bu aşamada karşı tarafın dava dilekçesinde, ödeme emrine itirazın haksız ve dayanaksız olduğu yönündeki iddiasına itiraz edip, yukarıda açıklandığı üzere kötü niyetli olmayıp haklı ve yerinde itiraz olduğunu, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
CEVAP:Davalı … A.Ş. vekilinin mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; Davalı vekilinin dilekçesinde, İ.İ.K’nin 67. Maddesi icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nin 66. Maddesine göre itiraz üzerinde duran takibin devamının amaçlandığı, taleplerin reddi gerektiği, müvekkil şirketin davalıyı zarara uğratan bir eylemi ve işlemi bulunmadığı, davacı her zaman tek taraflı olarak düzenlenen delillere dayanarak alacak talebi ileri sürdüğü, bu zamana kadar müvekkil şirketten oluşan zarar için sözlü yada yazılı talepte bulunmadığı, talep edilen miktann fahiş bir bedel olduğu, gerçekten önce davacının zarar gördüğü ardından zararın giderimi için yapılan masrafı ispat etmesi gerektiği, davaya konu kazı alanında 2018 yılı … içme Suyu ve atık su yapım, Bakım ve Onanın işi olup … nezdinde çalışmaların halen devam ettiğini,, davaya konun hasar tarihi 05/09/2018 olduğu, bu dönemde Pusula İnşaat tarafından çalışmaların sürdüğü, davanın hasar tarihi itibariyle işin yapımını üstlenen … Ltd.Şti.’nin davaya dahil edilmesi gerektiğini, husumet yokluğundan davanın reddine, esastan reddine, davanın…Ltd.Şti, … A.Ş , …Sigorta A.Ş’ye ihbarına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
CEVAP:Davalı … vekilinin mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; … tarafından bahsi geçen yer ve tarihte bir çalışma yapılmadığı, kaldı ki müteahhit firmanın müvekkil idareye ait olduğu var sayılsa bile zararı kabul etmemekle birlikte müvekkil idare ile yüklenici firma arasında bağımlılık ilişkisi bulunmadığından müvekkil idarenin hasardan sorumlu tutulamıyacağı da Yargıtay içtihatlarından olduğu, müvekkil idarenin mütehaitin çalıştırdığı elemanlara hiçbir şekilde talimat vermesi, onları seçmesi ve denetlemesi söz konusu olmayıp bu görevler müteahhit firmaya ait olduğu, müteahhit firma işi kendi elemanları ile yaptığı, öncelikle dava konusu hasarın meydana gelmesinde davacının karşılıklı kusur durumunun da araştırılması gerektiği, haksız fiilden kaynaklanan davalarda ancak yasal faiz istenir, meydana gelen hasarın sebebi ve gerçek hasar miktarının öncelikle mahkeme tarafından tespitinin gerektiği, bu nedenle öncelikle borç likit olmadığından icra inkar tazminat talebinin reddi gerektiği, davanın usul ve esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLER:
İstanbul … İcra Dairesinin… E. Sayılı dosyası, hasar tespit ve hasar keşif tutanakları, …Daire Başkanlığı müzekkere cevabı, arabuluculuk son tutanak aslı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre; dava hukuksal niteliği itibariyle, davalı borçlular tarafından gerçekleştirilen haksız eylem neticesinde davacı şirketin tesislerinde oluşan zararın tazmini için başlatılan icra takibine vaki olmuş itirazın İİK’nın 67/1. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık 05/09/2018 tarihinde davalılar …İnşaat tarafından gerçekleştirilen alt yapı çalışmaları nedeniyle oluşan zarar arasında uygun illiyet bağı olup olmadığı, diğer davalı …’nin sorumlu olup olmadığı, var ise tespit edilen zarar kalemlerinin davalının haksız fiiline nazaran kadri maruf olup olmadığı, itirazın iptali ve icra inkar tazminatı koşullarının oluşup oluşmadığı konularında toplanmaktadır.
Görev itirazı yönünden;Türk Ticaret Yasası’nın 18. maddesinde; kendi kuruluş yasaları gereğince özel hukuk hükümlerine göre idare edilmek veya ticari biçimde işletilmek üzere devlet, vilayet, belediye gibi kamu tüzel kişileri tarafından kurulan teşekkül ve müesseselerin tacir sayılacakları belirtilmiş; aynı Yasa’nın 12/11. maddesinde de, su, gaz, elektrik dağıtma, telefon, radyo ile haberleşme ve yayın yapma gibi işlerle uğraşan müesseselerin ticarethane sayılacakları düzenleme altına alınmıştır. 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Yasa gereğince İSKİ Genel Müdürlüğü’nün genel kurul, yönetim kurulu ve genel müdürlük ile yönetileceği; denetçileri aracılığı ile denetleneceği yıllık çalışma ve yatırımlarının bilançolarda belirlenerek genel kurulun onayına sunulacağı ve bütçesinin kamu iktisadi teşebbüslerinde uygulanan bütçe formülüne göre düzenleneceği belirtilmiştir. Belirtilen yasal düzenlemeler gereğince davalı İSKİ’nin 2560 sayılı Yasa kapsamında bir kamu kurumu olduğu ve kamu hizmeti yaptığı ancak, çalışmalarının özel hukuk hükümlerine bağlı bulunduğu ve tacir sıfatını taşıdığı kabul edilmelidir. Davalının, haksız eylem niteliğindeki tutumundan kaynaklanan uyuşmazlığın da, adli yargı yerinde çözümlenmesi gerekir. Bu yöndeki yargısal uygulamalar yerleşiktir. (Hukuk Genel Kurulu’nun 21/09/1983 gün ve 1980/11-2721, 1983/823; 29/11/1995 gün ve 1995/11-647, 1995/1043 sayılı kararları). Açıklanan nedenlerle davalı… vekilinin görev itirazının dava konusunun haksız fiilden kaynaklanması ve TTK 4/1 maddesi gereğince Mahkememiz görevli olduğundan itirazı öninceleme duruşması ile reddedilerek yargılamaya devam olunmuştur.
İcra takip dosyasının incelenmesinde; davacının İstanbul.. İcra Dairesinin… E. sayılı takip dosyasında 05/12/2018 tarihinde haksız fiilden kaynaklanan 4.707,26 TL asıl alacak ve 105,62 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 4.812,88 TL üzerinden davalılara yönelik icra takibinin yapıldığı, davalıların icra takibine itiraz ettikleri, icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, durdurma kararının alacaklı vekiline tebliğ edilmediği , dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Elektrik mühendisi bilirkişinin 07/12/2020 tarihli 11 sayfadan ibaret raporunda özetle;… koordinesinde yürütülmekte olan iş kapsamında “Tuna mah. … sok. No:.. Esenler/İSTANBUL” adresinde 05/09/2018 tarihinde…A.Ş.’nin; altyapı sisteminin hasara uğratılması akabinde…A.Ş. Yetkililerince hasar tespit tutanağı tanzim edildiği ve akabinde Kullanılan Malzeme ve işçilikle ilgili olarak Hasar ve Giderilme Detayı düzenlendiği, hasar nedeniyle davacının maddi zarar talebinin 4.707,26 TL olduğu, hasar nedeniyle hasarın onarımı için kullanılan emtiaların kullanılması gerekli ve hasar onarım bedelinin haddi layığında olduğu, talep edilen tutarın makul tutarlar içinde ve…Elk. birim fiyatlarına uygun olduğu, davacının kendi adamları tarafından yaptırılmış ise işçilik ve araç personel bedelinin hasara dahil edilemeyeceği (65,11 TL+865,32 TL=930,43 TL) aksi durumda söz konusu bedelinin hasara dahil edilebileceği, dava dosyasında bu husus ile ilgili bir bilgi bulunmadığından takdir mahkemenin olduğu, davalı koordinesinde yürütülmekte olan iş kapsamında alt yapı müsaadesi alınmadan çalışmaya başlandığı, çalışmaya başlamadan önce gözcü talep edilmediği, alt yapı çalışma izni alınmış olsa idi ilgili belediyece bölgede alt yapısı olabilecek kuruluşlara yönlendirilerek kazı yapılacak bölgede alt yapı olan kuruluşlar haberdar edilebileceği, davacının kablo kazı derinliği yeter şartını sağlamadan kablo dösemesi nedeniyle; kusurlu olduğu, davalının kılavuz talep etmeden kazı çalışmalarına başlaması nedeniyle; kusurlu olduğu ve Yargıtay 3. Hukuk dairesinin E.2007/16515 ve K.2007/17740 sayılı 22/11/2007 tarihli içtihatı gereği; Davalıların müştereken ve mütelselsilen sorumlu tutulmaları gerektiği şeklinde rapor hazırlamışlardır.
05/09/2018 tarihinde “Tuna mah. … sok. No:.. Esenler/İSTANBUL” adresinde İSKİ koordinesinde yürütülmekte olan ve davalılar… İnşaat tarafından gerçekleştirilen çalışma esnasında davacıya ait kablonun kopartılması sonucunda hasarın meydana geldiği anlaşılmıştır.
15/06/2006 tarih ve 26199 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Büyükşehir Belediyeleri Koordinasyon Merkezleri Yönetmeliği” nin 4. Maddesinde tanımlandığı üzere “altyapı” kavramı “içme suyu kanalizasyon projeleri, elektrik doğalgaz, telefon, kablolu televizyon bağlantı hatları gibi telekomünikasyon projeleri hafif yaylı toplu taşıma ve metro projeleri, termal ısınma ve enerji besleme projeleri ve benzerleri gibi raylı toplu taşıma sistemleri ile yollar ve kaplamaları” ifade etmekte ve kazı çalışmalarına başlanılmadan alt yapı kazı müsaadesi alınması zarureti olduğu, yüklenicinin kazıyla ilgili belediyeden alt yapı kazı müsaadesi almadan ve bölgede alt yapısı olabilecek kurumdan gözcü talep etmeden, alt yapı araştırması yapmadan kazıya başlanılmış olması nedeniyle kabloya hasar verildiğinin anlaşıldığı, davalının kazı sonucunda verilen hasardan dolayı kusurlu olduğu, Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliğinin 58/6-11-13 maddeleri ve Elektrik Dağıtım Şebekeleri Enerji Kabloları Montaj (Uygulama) Usul ve Esasları Bölüm II Madde 2/b’ye göre kablo kanalının derinliğinin 80 cm olması, dip genişliğinin 40 cm olması, ağız genişliğinin 60 cm olması gerektiğinin belirtildiği ve bilirkişi raporunda kabloların kazı derinliği yeter şartını sağlamadan döşendiği bu nedenle davacının kusurlu olduğu belirtilmişse de bu konuda dosyada delil bulunmadığı, Mahkememizce kazı yerinde keşfe gidilse dahi kazı çalışmasından sonra hasarın davacı tarafça giderildiği ve yeni kablonun döşendiği anlaşıldığından kazı sonrasındaki gerçek durumu ortaya çıkarmayacağı ve böylece ispatlanamadığı anlaşılmakla davalıların kusurlu olduğu Mahkememizce kabul edilmiştir.
Yukarıda anlatılan gerekçelerle yüklenici şirketlerin kazı çalışmalarına başlanılmadan alt yapı kazı müsaadesi alınması zarureti olduğu, yüklenicinin kazıyla ilgili belediyeden alt yapı kazı müsaadesi almadan ve bölgede alt yapısı olabilecek kurumdan gözcü talep etmeden, alt yapı araştırması yapmadan kazıya başlanılmış olması ve çalışmalar sırasında kazı çalışması yapanın daha dikkatli olması, çalışmalarını ona göre yönlendirmesi ve gerekiyorsa elle kazı yapması gerektiğinden , meydana gelen olayda davalıların kazı yaparken dikkatsiz çalıştığı ve gereken tedbirleri almadığı anlaşıldığından davalıların kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar davalı … vekilince müvekkiline husumet düşmeyeceği iddia edilmiş ise de bilirkişi raporlarında belirtildiği ve davalı… tarafından aksi iddia edilmeyen açıklamaya göre benzer olaylarda taraflar arasında düzenlenen TİP sözleşmelerinin ve eki şartnamelerin ilgili maddeleri ile yüklenici firma tarafından yapılacak çalışmalar esnasında verilecek her türlü hasarlardan yüklenicinin sorumlu olacağı hükmü getirilmiş ise de işveren konumunda olan …’nin yüklenici firma tarafından yapılan işlerin yönetmelik ve şartnamelere uygun olarak yapılmasını denetlemek ve kontrol etmekle gözetim ve denetim yetkisi bulunmaktadır. Bu itibarla davalı…meydana gelen zarardan TBK. 66 Maddesi anlamında müteselsilen sorumludur. Zira… tarafından yüklenicisine kazı çalışması yapılacağı sırada davacı şirketten altyapı tesislerine dair projeler ve refakatçi personel istenmemiştir.
Malzeme Bedeli Yönünden:
Davacı tarafından talep edilen malzeme bedellerin, piyasa fiyatlarına uygun olduğu, davacının davalılardan 104,38 TL malzeme bedeli talep edebileceği Mahkememizce kabul edilmiştir.
Araç- Personel ve Montaj Bedeli Yönünden
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08/12/2010 tarih 2010/7-530 E. 2010/636 K. Sayılı ilamında da belirtildiği üzere; haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında kural olarak gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Zarar gören ancak haksız fiil sebebiyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlularından isteyebilir. Zarar görenin zararı giderebilmek için kendi çalıştırdığı işçilerine ödediği ücretler genel idare giderleri olup, haksız fiil meydana gelmese dahi ödenmesi gereken giderlerdir. Bunların zarar ile ilgisi bulunmamaktadır. Özel olarak adam tutulup çalıştırıldığı kanıtlanmadıkça haksız fiil meydana gelmeseydi dahi yapılacak bu nitelikteki giderler zarar kapsamına dahil edilemez. Davacı taraf bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesinde onarım işlemlerinin İşletme Müdürlüğünün komutasında olan AOB (Arıza Onarım ve Bakım) birimi tarafından gerçekleştirildiğini ve dilekçesi ekinde hizmet alım sözleşmesini sunmuşsa da sözleşmenin incelemesinde götürü bedel usulü ile anlaşıldığı yani sözleşmede belirtilen bedelin önceden ödendiği her bir gerçekleştirilen hasar için ayrı ücret çıkarılmadığı yani dava konusu hasar gerçekleşmese dahi söz konusu sözleşme bedelinin davacı şirket tarafından yüklenici şirkete ödeneceği anlaşılmakla haksız fiillerde gerçek zarar ilkesinin benimsendiği bu anlamda gerçek zarar olarak nitelendirilemeyeceği anlaşılmakla montaj ve araç ve personel gideri olan (65,11 TL+865,32 TL=930,43 TL) hasar bedeline dahil edilemeyeceği Mahkememizce kabul edilmiştir.
Dağıtılamayan Enerji Bedeli Yönünden
Yargıtay 4. HD’nin 2015/10383 E. 2015/12692 K., Yargıtay 3. HD 2012/19781 E. 2012/24032 K.) Sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere;” tüketilmeyen elektrik santrallerde otomatik olarak üretilmeyip ancak kullanıldığı anda üretilerek enerji nakil hatları üzerinden dağıtılan bir enerji türüdür. Kullanılan enerji miktarı günün değişik saatlerinde farklı olduğundan kesinti (inkıta) süresi belirlenemez ve bu sebeple de satılamayan enerji bedeline hükmedilemez.”
“Hasar nedeniyle enerji nakil enerjisinin beslediği mahalde bir miktar elektrik kesintisinin olduğu muhakkaktır. Davacı elektrik enerjisi üreten bir şirket değildir, sadece dağıtımını yapmaktadır. Dolayısıyla kesinti nedeniyle henüz üreticiden bir elektrik almamıştır. Öte yandan mesken ve işyerlerine kullanılan elektrik miktarı günün değişik saatlerinde farklılık göstermektedir. Kablodaki hasar nedeniyle bir mahaldeki kesintinin hasar görmeyen enerji nakil hattından beslenmesi olanağı da mevcuttur. Kullanılan enerjinin kesinti süresinin kesin olarak belirlenmesinin mümkün olmadığı dikkate alındığında satılamayan enerji bedeli talep edilmesi usul ve yasaya uygun değildir.”(… BAM 4. HD… E. … K.)
Bilirkişi raporunda her ne kadar dağıtılamayan enerji bedeli yönünden davacının talep edilebileceği belirtilmişse de yukarıda belirtilen içtihatlar gereğince gerçek zarar ilkesine göre davacının dağıtılamayan enerji bedeli olan 909,17 TL’nin hasar bedeline dahil edilemeyeceği Mahkememizce kabul edilmiştir.
Eşik Kesinti Süresi Aşım Bedeli Yönünden
Bilirkişi raporunda her ne kadar eşik kesinti süresi aşım bedeli yönünden davacının talep edilebileceği belirtilmişse de Elektrik Dağıtımı Ve Perakende Satışına İlişkin Hizmet Kalitesi Yönetmeliğine göre, abonelerin, yıllık eşik değerlerin aşılmasında veya günlük süreleri aşan kesintilerde dağıtım şirketi tarafından ilgili kullanıcıya tazminat ödenmesi gerekmektedir. Yani, sözü geçen yönetmelik, davacı şirketin abonelere tazminat ödemesine ilişkindir. Bu nedenle, davacı şirketin eşik kesinti süresi aşım bedelini davalıdan talep edebilmesi için sözü geçen bedeli ilgili kullanıcılara ödediğini somut belgelerle kanıtlaması gerekmektedir. Dosyada bu konuda bilgi ve belge bulunmadığı ve ispatlanamadığı anlaşılmakla gerçek zarar ilkesi gereğince eşik kesinti süresi aşım bedeli olan 1.197,05 TL’nin hasar bedeline dahil edilemeyeceği Mahkememizce kabul edilmiştir.
Etüd Koordinasyon Bedeli Yönünden
Davacı tarafça sunulan Hasar keşif özetinde, Etüt koordinasyon bedelinin firmanın/yüklenici şirketin kendi personelince karşılandığı dava dosyasında görüldüğünden etüd koordinasyon bedeli olan 848,17 TL’nin hasar bedeline dahil edilemeyeceği Mahkememizce kabul edilmiştir.
Sonuç itibariyle malzeme bedelinin talep edebileceği, malzeme bedeli 104,38 TL ve 18,78 TL KDV olduğu, toplam 123,16 TL asıl alacaktan davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu anlaşılmıştır.
Faiz yönünden; Dava konusu hasar haksız fiil şeklinde gerçekleşmiş olup, haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Faiz bu tarihten itibaren başlayacaktır. 3095 sayılı Yasa’nın 2/3. maddesi uyarınca, gerçek veya tüzel kişi tacirler arasında, haksız eylem dahil her türlü nedenden kaynaklanan alacaklarda, istek halinde T.C.Merkez Bankası’nın kısa vadeli kredilere uyguladığı avans faizi oranında temerrüt faizine hükmedilmesi gerekmekte olup, davacı vekili tarafından yasal faiz talep edildiği görülmüştür. Bilirkişi raporunda her ne kadar faiz hesaplaması yapılmamışsa da bu yönden usul ekonomisi ilkesi gereği ve dava değeri dikkate alınarak tekrar ek rapor alınması gerek görülmemiş ve Mahkememizce faiz hesaplaması yapılmıştır. Haksız fiilin gerçekleştiği tarih 05/09/2018, takip tarihi 05/12/2018 olmakla aradan 91 gün geçtiğinden, davacı taraf takip talebinde yasal faiz talep etmiş olmakla 123,16x91x9/36500=2,76 TL işlemiş faiz bulunmuştur.
İcra İnkar Tazminatı talebi yönünden; uyuşmazlığın haksız fiile dayalı olduğu tartışmasızdır. Diğer bir anlatımla alacak likit olmayıp kimin ne kadar ve hangi sebeple sorumlu bulunduğu yargılamayı gerektirdiğinden davacı tarafın şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile davacı tarafından davalılar aleyhine başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı takip dosyasına davalılar tarafından yöneltilen itirazının kısmen iptaline, takibin 123,16 TL asıl alacak, 2,76-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 125,92 TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren, yasal faizi işletilmesine, fazlaya dair istemin reddine,
2-Alacak niteliği itibari ile likit ve belirlenebilir olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 59,30-TL nisbi karar harcından peşin yatırılan 82,20-TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 22,90-TL harcın davacıya iadesi’ne
4-Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 125,92-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-Davalılar lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara eşit şekilde verilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan 59,30-TL peşin harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan 44,40-TL başvuru, 6,40-TL vekalet harcı, 700,00-TL Bilirkişi ücreti ve 377,60-TL posta giderinden ibaret toplam 1.128,40-TL yargılama giderinin kabul ve red oranları dikkate alınarak 29,45-TL sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davacı taraf üzerinde bırakılmasına;
8-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri düzenlenmediğinden bu konuda bu aşamada karar verilmesine yer olmadığına,
9-Taraflarca yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı ve davalılar vekillerinin yüzüne karşı kabul edilen ve reddedilen kısım itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/01/2021

Katip
¸e-imzalı

Hakim
¸e-imzalı