Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/9 E. 2020/470 K. 13.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/9 Esas
KARAR NO : 2020/470

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/09/2019
KARAR TARİHİ : 13/10/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle;“…Bankası tarafından borçlu aleyhinde İstanbul …İcra Müdürlüğünün (eski … Y. esas …) sayılı dosyası ile Genel Kredi Sözleşmesi, Zeytinburnu …Noterliğinin 01.09.2009 tarih, … yevmiye no.lu 29.12.2009 tarih, … yevmiye sayılı İhtarname banka defter ve kayıtları dayanak alınmak sureti ile icra takibi başlatıldığını, daha sonrasının da takip konusu alacak … Bankası tarafından davacı …’a 21.11.2012 tarihinde temlik edildiğini, takip dosyası ile ilgili borçlu …’e ödeme emri tebliğ edildiği, takibin kesinleştiği, akabinde takip borçlusu adına kayıtlı Yozgat Merkez, Aşağı Nohutlu Mah … Ada,…Parsel, A Blok 2.Kat … no.lu bağımsız bölüm no.lu taşınmaz kaydı üzerine haciz konulduğu ve satış işlemlerine başlandığı, bu kapsamda borçlu adına kayıtlı hacizli taşınmaz ile ilgili kıymet takdiri işlemleri yapıldığı, bu işlemler sırasında davalı borçlu tarafından İstanbul …İcra Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile usulsüz tebligat iddiası ile şikayette bulunulduğu, 29.07.2013 tarihinde takip dosyası alacak ile ilgili borca ve yetkiye dair itirazda bulunulduğu, İstanbul …İcra Hukuk Mahkemesince… esas sayılı dosya üzerinden ilk aşama da şikayetin reddine karar verildiği, davalı borçlu yanca yapılan temyiz itirazı sonrasında Yargıtay 12.HD 2015/2055 E, 2015/10266 K sayılı ilamı ile yerel Mahkeme kararı bozulduğu ve bozma sonrası … e sayılı dosyası üzerinden davalı borçlu yanın usulsüz tebligat iddiası ile yapmış olduğu şikayet kabul edildiği, 26.07.2013 tarihi takipten haberdar olduğu olarak kabul edildiğini, karar Yargıtay HK Mahkeme Kararını 03.07.2018 tarihinde onandığını, takip dosyasına konu genel kredi sözleşmesi incelendiğinde ve takip borçlularının birden fazla oluşu da dikkate alındığında yetkili İcra Dairelerinin İstanbul İcra Daireleri olduğu ve yetkili İcra Müdürlüğünde takibin başlatıldığının görüleceği, ileride telafisi imkansız zararlara mahal verilmesini ve alacağın semeresiz bırakılmaması için Yozgat Merkez … bağımsız bölüm üzerine tedbiren ihtiyati haciz Şerhi Konulmasına karar verilmesi ile davalı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi ile davalıların % 20 den az olmamak üzere İcra inkar tazminatına mahkum edilmesi talep edilmiştir.
Davalı taraf yapılan tebligata rağmen süresi içerisinde cevap dilekçesi sunmamış, Mahkememize sunmuş olduğu 24/03/2020 tarihli dilekçesi Mahkememizce beyan dilekçesi olarak kabul edilerek beyan dilekçesinde özetle; öncelikle davacı tarafın kendisi hakkında mahkememize itirazın iptali davası açabilmesi için hakkında yasal olarak yetkili ve görevli icra müdürlüğünde icra takip dosyası açması gerektiğini, kendisi hakkında dava konusu edilen alacak miktarı yönünden herhangi bir yetkili ve görevli icra müdürlüğünde açılmış icra takibinin olmadığını, bu nedenle mahkememizin hakkındaki davada yetkili olmadığı için yetki itirazında bulunduğunu, bu davada yetkili ve görevli … Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesi gerektiğini, ayrıca davacının dava konusu ettiği İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı icra dosyası ise ilk esası … esas olduğu, açılan davanın konusunu teşkil eden … bankası kredi sözleşmesine konu olan icra takip dosyasının … esas olduğu, bu bağlamdaki icra dosyasına takibe yasal süresi içinde itiraz ettikleri için icra takibinin durduğunu, alacaklı banka tarafından icra takibine konu olan … esas sayılı icra dosyasındaki alacak 21.11.2012 tarihinde davacıya temlik edildiğini, alacaklı davacı ise icra dosyasındaki alacak miktarını temlik aldıktan sonra tekrardan davalı olarak kendisine herhangi bir icra takibi yapmadığını, dava konusu olan alacağı temlik aldıktan sonrada 2012 tarihinden itibaren hakkında itirazın iptali davası açabilmesi için İ.İ.K. 67. Maddesine göre genel mahkemelerde 1 yıl içerisinde itirazın iptali davası açması gerekirken yasal süre içerisinde dava açmadığı için zaman aşımı itirazında bulunduğunu, davacı icra takibini ve itirazın iptali davasını kefil olarak değil de 3. Şahıs sıfatı ile ödediğini iddia ediyorsa, olayların akışına bakılarak davacı kredi borcunu alacaklı bankaya 3.şahıs olarak değil de kefil olarak ödediğini, ancak hileyi şeriye yaparak kredi borcunu temlik almış gibi gösterip aynı dosya için temlik yapıp davalıya 3. Kişi gibi icra takibi ve itirazın iptali davası açma cihetine gittiğini, bunun sebebi de alacağın tahsili noktasında tahsil kabiliyeti olan kendisine kefil olarak borcun tamamından sorumlu tutmak yolunu tercih ettiğini, böyle bir durumda muvazaalı şekilde işlem yapılarak icra dosyası borçlusu kefili dosyayı temlik alıp hakkındaki davada 3. Şahıs konumuna geçtiğini, bu şekilde kefil sıfatını gizlediğini, kanuna karşı açıkça hile teşkil ettiği için yapılan işlem hakkındaki davanın da reddinin gerektiğini, ayrıca … bankasından olan kredi de, arkadaşı … bankadan kredi kullanacağını kendisine ait apartmanı olmasına rağmen tapularının çıkmadığından kendi dairesini ipotek verip 100.000,00 TL kredi kullanmak için ricada bulunduğunu, kendisi “ben de bir buçuk yıla kadar İstanbul’u terk edip memleketime iş yeri inşaatı yapma projesinin olduğunu” söyleyip karşı tarafında ” o zamana kadar ben kredi borcumu öderim tapunu sana teslim ederim” deyip sözünün tuttuğunu, bankaya olan borcunuda ödeyip tapusunun üzerindeki ipoteği kaldırdığını, davalı asil dairesini satıp memleketine gittiğini, yatırımını memleketine yaptığını, daha sonra … ile … kendi aralarında konuşup başka bir tapu vererek kredi kullanma kararı aldıklarını, ortak kredi çekip aralarında ödeme anlaşmazlığına düştüklerini, bir şekilde ödemeyi yapıp tapuyu haciz olmaktan kurtarmışlar daha sonra … bu dosyayı bankadan alıp dosyayı icra mahkemesine verip dava ettiğini, kendisinin sadece verdiği tapuya kefil olduğunu ve borcunun ödendiğini, banka müdürünün, davalı asil tarafın okumadan imzaladığı ve bu imzalar sonucu davacı şirketlere kefil yaptığını beyan etmiş, bu sonuçla yetki itirazının kabulü ile yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili … Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesini, davacının teminatsız olarak ihtiyati haciz talebinin hukuki dayanaktan yoksun olduğu için reddine, mahkememiz aksi kanaatte ise davanın öncelikle usul itirazlarının nedeni ile reddine, mahkememiz aksi kanaatte ise esastan davanın reddine, davacının haksız ve kötü niyetli açtığı dava nedeni ile %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazimatına mahkum edilmesini talep etmiştir,
DELİLLER: İstanbul … İcra Müdürlüğü’ne ait… esas sayılı dosya, İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesi… E. Sayılı dosyası, davacı ile dava dışı…Bankası arasında düzenlenen Temlik sözleşmesi, genel kredi sözleşmesi, ihtarname, bilirkişi raporu, arabuluculuk son tutanak aslı ve tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre; dava davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine İİK 67 maddesi kapsamında açılan itirazın iptali davasıdır.
Davacı taraf …Bankası A.Ş tarafından davalı borçlu aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün… E. (…) sayılı dosyası ile genel kredi sözleşmesinden kaynaklı icra takibi yapıldığını, takip konusu alacağın Halk Bankası tarafından davacıya 21/11/2012 tarihinde temlik edildiğini, borçlu davalı tarafından icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini ve davalı borçlu aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, davalıya ait taşınmaz üzerine ihtiyati haciz şerhi konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf 24/03/2020 tarihli beyan dilekçesi ile icra takibinin ve davanın yetkili yerde açılmadığını, dosyanın yetkili ve görevli … Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesi gerektiğini, davacının alacağı temlik aldıktan sonra hakkında icra takibi başlatmadığını, kefalet miktarı belirtilmediği için adi kefalet olarak kabul edilip diğer kefillere müracaat hakkının olmaması gerektiğini, rücuen alacak talebinin zamanaşımına uğradığını, davacının kredi borcunu bankaya 3. Kişi olarak değil de kefil olarak ödediğini, iradesi dışında kredi sözleşmesine kefil olarak imza attırıldığını, kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğunu, borcunun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesinin … E. Sayılı dosyasının UYAP üzerinden gönderildiği, dosyanın incelemesinde Mahkemenin davalının usulsüz tebligata yönelik şikayetini kabul ederek 16/07/2013 tarihini takipten haberdar olduğu tarih olarak kabul ettiği, Mahkeme ilamının Yargıtay incelemesinden geçerek onandığı anlaşılmıştır.
İstanbul … İcra Müdürlüğünün (… E.)…E. Sayılı icra dosyasının gönderildiği ve dosya arasına alındığı anlaşıldı.
İstanbul … İcra Müdürlüğünün (… E.)…E. Sayılı icra dosyasının incelemesinde; … Bankası A.Ş tarafından genel kredi sözleşmesine dayalı olarak borçlu ve kefillere yönelik 26/01/2010 tarihinde ilamsız icra yoluyla takip başlatıldığı, 21/11/2012 tarihinde alacağın temliki sözleşmesi ile davacı … tarafından alacağın temlik alındığı, 29/07/2013 tarihinde davalı/borçlu …’in icra takibine ve yetkisine itiraz ettiği, icra dairesi tarafından itirazın süresinde olmaması nedeniyle itirazın reddine ve takibin devamına karar verildiği, davalı …’in icra mahkemesine şikayet yoluna başvurduğu, İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesinin …E. … K. Sayılı ilamı ile usulsüz tebligat şikayetinin reddine karar verildiği, İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesinin …E. … K. Sayılı ilamı ile şikayetin kabulü ile satışın durdurulmasına karar verildiği, İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesinin… E…. K. Sayılı kararının temyiz edildiği, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2015/2055 E. 2015/10266 K. Sayılı ilamı ile bozulmasına karar verildiği, bozma sonrası bozma ilamına uyularak İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesinin… E…. K. Sayılı ilamı ile ödeme emri tebligatının usulsüz olması nedeniyle tebliğ tarihinin 26/07/2013 tarihi olarak düzeltilmesine, takibin devamı yönündeki kararın kaldırılarak takibin durdurulmasına karar verildiği, verilen hükmün onandığı anlaşılmıştır.
6098 sayılı T.B.K’nun 596. (Eski 818 sayılı BK 496.) maddesinde; “Kefil, alacaklıya ifada bulunduğu ölçüde, onun haklarına halef olur…” hükmüne yer verilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 183/1. maddesine göre; Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir. Aynı Kanun’un 184/1.maddesi ile alacağın devrinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmış olması koşuluna bağlanmıştır.
Alacağın temliki, bir alacağın alacaklı tarafından bir başka kimseye devredilmesidir. Bu suretle borç münasebetinde alacaklının şahsında bir değişiklik vuku bulmakta, eski alacaklının (temlik edenin) yerini yeni alacaklı (temellük eden) almaktadır. Aynı zamanda, temlik edilen alacak eski alacaklının malvarlığından çıkarak yeni alacaklının mamelekine dâhil olmakta, alacağı talep etmek hakkı da yeni alacaklıya intikâl etmektedir. Alacağın temliki ile asıl haktan ayrı yalnız başına başkasına devredilemeyen dava hakkı da devredilmiş olur. Bu anlamda davada taraf sıfatı da temlik alanda olmaktadır (Y. 3. H.D. 2016/13540 E. ve 2017/1715 K. Sayılı emsal ilamı).
Somut uyuşmazlıkta; dava dışı … Bankası ile davacı arasında 21/11/2012 tarihinde yazılı olarak yapılan alacağın temlik sözleşmesi ile TBK’nın 183. vd. maddeleri hükümleri uyarınca borçlu ve kefiller aleyhine başlatılan icra dosyalarını temlik bedeli ile sınırlı olarak ve tahsilde tekerrür olmamak üzere temlik aldığı, bu durumda dava dışı bankanın hak ve alacaklarını hukuken geçerli temlik sözleşmesi ile alan davacı, taraf sıfatını kazanmıştır.
Davalı taraf icra dairesinin yetkisine itiraz etmişse de genel kredi sözleşmesinde belirlenen yetki sözleşmesi ve kredinin çekildiği yer… Şubesi olduğu dikkate alınarak icra dairesinin yetkisine itirazın reddine karar verilmiş, davalı taraf Mahkemenin yetkisine itiraz etmişse de süresi içerisinde cevap dilekçesi sunulmadığından süresinde yapılmayan yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce yargılama sırasında taraf delilleri toplanmış, davacı tarafça sunulan genel kredi sözleşmesi, kat ihtarnamesi, tebliğ evrakları dosyamız arasına alınmış ve dosya kapsamı itibariyle Bankacı bilirkişiden alınan rapora göre; “dava dışı…Ltd Şti ile dava dışı banka … Şubesi arasında, 10/10/2007 tarihinde 1.000.000 TL’lik genel kredi sözleşmesi imzalandığı, sözleşmeyi davalı … ile …, …,… ve …Ltd Şti şirketinin müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, davalı …’in müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğu, dava dışı bankanın 21/01/2017 tarihinden itibaren Türk Lirası ticari krediler için uygulanacak azami akdi faiz oranının yıllık %36 olarak belirlendiği, temerrüt faiz oranı, tüm TL krediler için TC Merkez Bankasına bildirilen en yüksek ticari kredi faiz oranının %100 fazlasıyla uygulanacağı belirtildiğinden, yıllık %36 olan azami kredi faiz oranına %100 fazlası ilave edilmek suretiyle temerrüt faiz oranı, yıllık %72 olarak tespit edildiği, söz konusu kredi tutarının 01/09/2009 tarihinde hesabın kat edildiği, dava dışı banka kayıtlarında yapılan incelemede davacının toplam 149.838,00 TL tutarı dava dışı bankaya ödemek suretiyle borcu tasfiye ettiği, davacının icra dosyasını bu tutarla sınırlı olarak temlik alması ve takipteki tüm haklara sahip olduğu dikkate alınarak ilk ödeme tarihi olan 13/04/2012 tarihinden itibaren yaptığı ödemeler söz konusu kredi için takipte talep edilen yıllık %72 oranı üzerinden faiz yürütülmesi gerektiği, davacı taraf takip talebinde yer alan asıl alacak, faiz ve gider vergisi toplam 197.288,99 TL tutarı talep etmiş olup davacı tarafın temlik aldığı tutar 149.838,00 TL olduğundan bu tutara sadece işlemiş faiz hesap edilmesi gerekmekte olup ödeme emrinde % 5 gider vergisi talep edilmişse de davacı taraf banka ve finans kurumu olmadığından gider vergisi olan banka sigorta muamele vergisinin mükellefi olmadığı, davacının 149.838,00 TL asıl alacağına taksilerin ödenmeye başlandığı 13.04.2012 tarihinden itibaren yıllık % 72 temerrüt faiz oranı üzerinden dava tarihine kadar toplam 766.536,74 TL işlemiş faiz hesaplandığı, dava tarihinden sonra da asıl alacak 149.838,00 TL.nin ödenmesine kadar yıllık % 72,00 oranı üzerinden temerrüt faizi yürütülebileceği, davacı taraf Banka olmadığından İşlemiş faize % 5 BSMV hesaplanmaması gerektiği ” şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Toplanan deliller, icra dosyası ve düzenlenen bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasında dava dışı borçlu şirket ile davacı arasında ticari kredi sözleşmesinin varlığı ve davalı borçlunun bu kredi sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı hususunda ihtilaf olmayıp, ihtilafın davalının müteselsil kefil sıfatıyla takibe konu borçtan sorumlu olup olmadığı hususundan kaynaklandığı anlaşılmıştır.
Dava konusu alacağa ilişkin taraflar arasında akdedilen kredi sözleşmesinin ticari kredi olması ve dava dışı şirketin ve davalının davacı bankanın ticari müşterisi olması nedeniyle her iki tarafın ticari işiyle ilgili olması nedeniyle dava konusu ihtilafı çözmeye mahkememiz görevlidir.
Davalı tarafından takibe itirazında borca ve faize yönelik itirazda bulunarak borçlu olmadığını ileri sürmüşse de, dava dışı borçlu şirketin asıl borçlu olarak davalının dava konusu kredi sözleşmesini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, kredi ve kefalet ilişkisinin kurulduğu açık olup, takip konusu borcun davalı yönünden kefil sıfatıyla Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklandığı, davalının kefil olarak attığı imzaya yönelik itirazının bulunmadığı, müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan ve hesaplanan kefalet tutarı kapsamında borçtan sorumlu olduğu davacı tarafın dosyaya sunduğu genel kredi sözleşmesi, ticaret sicil kayıtları ve yapılan bilirkişi incelemesi ile sabit olmakla davalı tarafın itiraz ettiği miktar yönünden borcunun bulunmadığına ilişkin soyut iddia dışında takip konusu borcun doğmadığına ve itfa edildiğini ilişkin her hangi bir ispata yarar delil ibraz edememiştir. Bu haliyle davacı tarafın takip konusu genel kredi sözleşmesinden dolayı davalıdan bilirkişi tarafından tespit edilen miktar ve faiz oranı yönünden alacaklı olduğunu ispat ettiği anlaşılmakla, düzenlenen uzman bilirkişi raporunun da mahkememizce dosya kapsamına uygun olması ve denetime elverişli bulunması nedeniyle hükme esas alınarak davacı tarafın davalıdan takip konusu genel kredi sözleşmesinden dolayı davacının dava dışı banka ile düzenlediği temlik sözleşmesi uyarınca temlik aldığı 149.838,00 TL olduğundan bu tutar üzerinden 149.838,00 TL asıl alacağına taksitlerin ödenmeye başlandığı 13.04.2012 tarihinden itibaren yıllık % 72 temerrüt faiz oranı üzerinden temerrüt faizi işlemesi gerektiği, davacı taraf banka ve finans kurumu olmadığından gider vergisi olan banka sigorta muamele vergisinin mükellefi olmadığı bu nedenle bsmv talep edemeyeceği anlaşıldığından düzenlenen bilirkişi raporu dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli olduğundan davacı tarafın davalı borçlu hakkında başlattığı icra takibi haklı olup, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile; davalının İstanbul… İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile, takibin 149.838,00 TL asıl alacak üzerinden taksitlerin ödenmeye başlandığı 13.04.2012 tarihinden itibaren yıllık % 72 temerrüt faiz oranı üzerinden aynen devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, asıl alacağın %20’si (29.967,60 TL) oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dair oluşan vicdani kanıya göre aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile,
1-Davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile, takibin 149.838,00 TL asıl alacak üzerinden taksitlerin ödenmeye başlandığı 13.04.2012 tarihinden itibaren yıllık % 72 temerrüt faiz oranı üzerinden aynen devamına,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Asıl alacağın %20’si (29.967,60 TL) oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 10.235,43-TL nispi karar harcından peşin yatırılan 3.369,21-TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 6.866,22-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 18.184,61-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafça yatırılan 3.369,21-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 44,40-TL başvuru, 6,40-TL vekalet harcı, 700-TL Bilirkişi ücreti ve 220,20-TL posta giderinden ibaret toplam 971,00-TL yargılama giderinin kabul ve red oranları dikkate alınarak 737,37-TL sinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davacı taraf üzerinde bırakılmasına;
6-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk giderine ait sarf karar düzenlenmediğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı tarafça yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı asilinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 13/10/2020 14:35:08

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

¸e-imzalı ¸e-imzalı