Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/804 E. 2021/187 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/804 Esas
KARAR NO : 2021/187

DAVA : İtirazın İptali (Sermaye Artırımı Katılım Bedelinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/10/2019
KARAR TARİHİ : 25/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Sermaye Artırımı Katılım Bedelinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili tarafından sunulan 09/10/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin… alım satım işi ile iştigal ettiğini, davalı şirket yetkililerinin iknası üzerine Sermaye Piyasası Kanunu’na tabi halka açık bir şirket olan davalı şirketin yapacağı sermaye artırımına katılmak üzere, 01.06.2018 tarihinde 70.000,00 TL, 06.06.2018 tarihinde 100.000,00 TL, 08.06.2018 tarihinde 20.000,00 TL ve 18.06.2018 tarihinde 310.000,00 TL olmak üzere toplam 500.000,00 TL ödeme yaptığını, davacı davalı şirkete ödeme yaptıktan sonra, davalı şirketin Sermaye Piyasası Kurulu (SPK)’na sermaye artırımı için başvurduğu, ancak SPK’nın sermaye artırımı başvurusunu reddettiğini, davalı şirketin… açıklamasında davacıya olan 500.000,00 TL muaccel borç karşılığında sermaye koyma borçlarından mahsup edileceğinin belirtildiğini, davacının yatırmış olduğu tutarların kendisine ödenmesi için defalarca talep etmesine rağmen ödeme yapılmayınca İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında icra takibi başlattığı, davalı tarafça bu takibe itiraz edildiği, arabuluculuk görüşmesinde anlaşma sağlanamadığını, davalının itirazlarının haksız olduğunu, davalının zaman kazanmak amacıyla itiraz ettiğini, davalının kayıtlarında davacının alacaklı olduğuna ilişkin kayıtların mevcut olduğunu, davalının Kamuyu Aydınlatma Platformu (KAP)’ta yapmış olduğu açıklamalarda davacının şirketten muaccel alacağı olduğunu belirttiğini, davalının yaptığı faize itirazı da kabul etmedikleri, ödenen tutarların gününden itibaren yasal faiz işletildiği, diğer ücretlerin tamamının yasal ücretler olduğunu beyanla davalının yapmış olduğu haksız itirazın iptali ile takibin devamına, itirazın haksız olması sebebiyle % 20 icra inkar itirazına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili tarafından sunulan 09/01/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının muaccel bir alacağı bulunmadığı gibi halen yürürlükte olan bir sözleşmeye dayalı olarak açılan davanın dava şartı eksikliği gözetilerek reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın, dava dilekçesinde de ifade edildiği üzere, kendi özgür iradesi ile tahsisli sermaye artırımına katılmak suretiyle halka açık olarak borsada işlem gören müvekkil şirkete yatırım yaptığını, taraflar arasındaki bu yatırım ilişkisinde herhangi bir vade belirlenmediği gibi işin niteliği gereği bu yatırım işleminin dava dışı Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından onaylanması gerektiğinden kesin vade niteliğinde bir tarih belirlenmesinin mümkün olmadığını, davalının kendi üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiği halde SPK tarafından tahsisli sermaye artırım taleplerinin reddedildiğini, davacı tarafın, tahsisli sermaye artırımına konu bedelin iadesi için doğrudan icra takibi başlattığını, Borçlar Kanunu 117. Maddesinde yer alan “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer” hükmü gereği temerrüdün gerçekleşebilmesi için alacaklı tarafın ihtarının gerektiğini, mevcut uyuşmazlık açısından muaccel hale gelmiş bir borçtan dahi söz edilmesinin mümkün olmadığını, zira davalının sermaye artırımı için gerekli başvuruları yaptığını, bu başvurunun SPK tarafından reddi üzerine gerekli görüşmeler sağlanarak sermaye artırımı için yeniden başvuru yapıldığını, bu hususun SPK’dan celp edilen dosyalardan da kolaylıkla anlaşılmakta olduğunu, davalının halihazırda davacıya sermaye artırım bedeline yönelik göndermiş olduğu bedelin iadesi yükümlülüğüne ilişkin hukuki sebebin bulunmadığını, zira taraflar arasındaki akdi ilişki gereği sermaye artırımının gerçekleştirilmesi için kesin vade niteliğinde bir tarih öngörülmediğini, davalı şirketin temerrüdüne yol açacak herhangi bir bildirim de yapılmadığını, bu bildirimin yapılmış olması durumunda dahi Borçlar Kanunu 123. maddesi kapsamında borcun ifası uygun süre verilmesi gerekirken doğrudan icra takibine başvurulması ve dava açılmasının henüz ayakta olan ve feshedilmemiş bir sözleşmeye dayalı bir talebin ileri sürüldüğünü göstermekte olduğunu, Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarının henüz ayakta olan bir sözleşmeye dayalı iade taleplerinin ileri sürülmesi halinde dava şartı yokluğu gözetilerek davanın reddine karar verilmesi yönünde olduğunu, taraflar arasındaki yatırım ilişkisine yönelik sözleşmenin halen ayakta olduğunu, taraflarca feshedilmediğini, davacının muaccel bir alacağı bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafça SPK Başkanlığı’na sunulan 27.11.2019 tarih ve 18034 yevmiye numaralı beyan nazara alınarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, dilekçeleri ekinde sunulan Eyüpsultan … Noterliği’nin 27.11.2019 tarih ve …yevmiye numarası ile tasdikli dilekçe incelendiğinde, davacı …’ın Sermaye Piyasası Kurulu Başkanlığı’na sunmuş olduğu dilekçe ile tahsisli sermaye artırımına katılmak üzere ödediği bedele karşılık sermaye artırımına katılacağını beyan ettiğinin görüldüğünü, bu çerçevede yakın bir tarihte sonuçlanacağını düşündükleri işlemlerin SPK nezdinde devam ettiğini, onaylanması halinde de davacıya ödemiş olduğu bedeller karşılığında hisse senetlerinin kaydedileceğinin malum olduğunu, bu sürecin sonuçlanmasının sadece müvekkilin iradesine bağlı olmadığını, bu sürecin sonuçlanmasının da davalının menfaatine olduğunu, zira tahsisli sermaye artırımında yer alan alacak tutarlarına karşılık bilançoda karşılık ayırmak zorunda kalınmakta olduğu ve sermayeye dönüşecek bu alacaklar dolayısıyla bilançoda şirket zarar ediyor gibi görünse de bu engel aşıldığında kar eden bir şirket haline geleceğini, davacı kadar bu işlemlerin tamamlanmasında davalı şirketin de menfaati olduğu, SPK nezdinde tahsisli sermaye artırımı sürecinin başarı ile sonuçlanması için ciddi emek ve mesai harcandığını, hala SPK nezdinde işlemler devam ederken davacı tarafça ödenen bedelin iadesinin talep edilmesinin çelişkili bir davranış olduğunu, zira halihazırda SPK’ya yapılan başvurularda davacı adına kaydedilecek hisse senetlerine yer verildiğini, huzurdaki davanın kabulüne karar verilmiş olma ihtimalinde, davacının hem ödemiş olduğu bedeli iade alacağı hem de davalının kontrolünden çıkmış durumda olan sermaye artırım süreci sonuçlandığında davacı adına hisse senetlerinin kaydedileceğini, hiçbir bedel ödemeksizin tahsisli sermaye artırımından faydalanması gibi bir durumun söz konusu olacağını, davacının hem ödediği bedeli iadeye yönelik huzurdaki davayı açmasın hem de SPK nezdinde yürütülen tahsisli sermaye artırımına katılacağı yönünde beyanda bulunmasının mümkün olmadığını, taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin halen devam etmesi nedeniyle de bu davanın görülebilmesinin mümkün olmadığını beyanla davacının davasının reddine, davacı aleyhine İKK 67/2 gereğince haksız talep edilen meblağın %20’den aşağı olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına hükmedilmesi ve yargılama giderinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası, ödeme dekontları, …kayıtları, Sermaye Piyasası Kurulu kayıtları ile 12/11/2019 tarihli ve 03/12/2020 tarihli yazıları, Merkezi Kayıt Kuruluşu kayıtları, faiz hesap tabloları, bilirkişi raporu, arabulucu tutanağı ve sarf kararı ile tüm dosya kapsamı.
İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; alacaklı … tarafından borçlu … A.Ş. aleyhine sermaye bedelinden kaynaklanan toplam 500.000,00-TL asıl alacak ve toplam 14.570,14-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 514.570,14-TL alacağa ilişkin başlatılan adi takip yoluyla icra takibine karşı borçlu tarafından yapılan itirazın süresinde olduğu anlaşılmıştır.
SPK Uzmanı… tarafından düzenlenen 21/07/2020 tarihli bilirkişi raporuna göre; Huzurdaki davaya konu icra takip talebinin tarihi 09.10.2018 ve huzurdaki davanın tarihi 09.10.2019 olduğu, icra takip talebinin bir ödeme ihtarı niteliğinde olduğu tartışmasız olduğu, bu çerçevede Davacı son olarak 18.06.2018 tarihindeki ödemesiyle toplamı 500.000,00 TL’ye ulaşan ve her bir ödeme için ayrı ayrı “Sermaye Arttırımı Katılım Bedeli” açıklamasını banka dekontunun Açıklama kısmına yazdırarak ödemeler yapıldığı, Davacının her bir ödemedeki ortak iradesi Davalı şirketin yapacağı sermaye artırımı yoluyla çıkarılacak payların bedeli olarak ödeme yaptığı, davacı SPK’ya hitaben imzaladığı, Davalı şirketin benzer şekilde tahsisli sermaye artırımı için para topladığı dava dışı diğer kişilerce imzalanan beyanlarla içeriği aynı olan taahhüt metnindeki “… A.Ş.’nin çıkarılmış sermayesinin artırılması nedeniyle ihraç edilecek olan ve …A.Ş.’nden 500.000-TL olan nakit ve muaccel alacağıma karşılık gelen tutarı, sermaye koyma borcuna mahsup etmek suretiyle ihraç edilecek paylar karşılığında sermaye artırımına katılacağımı kabul, beyan ve taahhüt ederim.” beyanı SPK tarafından istenen satın alma taahhüdü niteliğinde olduğu, Sermaye artırımı kuralları hem TTK bakımından ve hem de SPKn ve SPK ikincil düzenlemeleri bakımından, artırım kararı (esas sermayeli şirketlerde genel kurul kararı, kayıtlı sermayeli şirketlerde genel kurulca belirlenen kayıtlı sermaye tavanına kadar yönetim kurulu kararı) alınmadan önce mevcut pay sahiplerinden ya da yeni ve muhtemel pay sahiplerinden para toplanmasına izin verilmemediği, davalı şirket gibi halka açık şirketler bakımından, izahname veya ihraç belgesi ile duyurulan talep toplama tarihleri arasında paylar teslim edilerek tam olarak ve nakden (SPK uygulamasında aynî sermaye, kural olarak, yoktur) tahsil edilerek sermaye artırımına karşılık gelen pay bedellerinin tahsili gerçekleştirildiği, SPK’ya verilen davacı beyanının bir taahhüt mahiyetinde olması ve davalı şirkete “sermaye artırımına katılmak” amaçlı verdiği paraları nakit ve muaccel alacağıma karşılık gelen tutarı, sermaye koyma borcuna mahsup etmek suretiyle şeklinde mevcut alacağına mahsuben bir taahhütte bulunduğu izlenimi verecek mahiyette beyan etmesi Mahkemenin takdirinde olduğu, Ayrıca SPK’ya tabi ve halka açık olan davalı şirketin gerçekte yetkisi ve hakkı olmadığı tarihlerde sermaye artırım bedeli olarak para toplaması SPKn’nun ve SPK’nın düzen kurallarına aykırı olduğu, davacının yatırdığı paraların sermaye artırımına katılma bedeli olarak yatırılmış olması, paraların toplanmasının üzerinden halen 2 tam yıldan fazla bir süre, dava tarihi itibariyle 1 tam yıl ve 4 tam aydan daha fazla bir süre, icra takip talebi tarihi itibariyle 4 tam aydan daha fazla bir süre geçmiş olmasına rağmen davalı şirket tarafından sermaye artırımı işlemlerinin tamamlanmamasının, SPK’ya yapılan başvuru kapsamında tespit edilen eksikliklerin tamamlanması için SPK tarafından verilen süre ve ayrıca davalı şirketin talebi üzerine uzatılan sürede de eksikliklerin tamamlanarak SPK’daki dosyanın tekemmül ettirilmemesinin takdiri ve genel hükümler çerçevesinde değerlendirilmesi yetkisi Mahkemeye ait olduğu tespit edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre; dava; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu şirket aleyhine davalı şirkete ödenen sermaye artırım katılım bedeli alacağına ilişkin başlatılan icra takibine yönelik İİK 67 maddesi kapsamında açılan itirazın iptali davasıdır.
Davacı taraf, davalı şirkete sermaye artırımı nedeniyle hissedar olabilmek için ödediği bedelin sermaye artırımının gerçekleştirilememesi nedeniyle iadesine yönelik başlattığı icra takibine davalı borçlu tarafça yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, kötüniyetli karşı tarafın icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf, davacı tarafın tahsisli sermaye artırımına katılmak için bedel gereken bedeli ödediğini buna ilişkin Sermaye Piyasası Kurulu nezdinde gerekli başvuruların yapıldığını ve sürecin devam ettiğini davalı şirketin herhangi bir kusurunun olmadığını, davanı kabulü halinde davacının hem ödediği bedeli geri alacağını hem de bedel ödemen davalı şirket hissedarı olacağını bu nedenle davanın reddine ve kötüniyetli alacaklı tarafın kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; alacaklı … tarafından borçlu… Holding A.Ş. aleyhine sermaye bedelinden kaynaklanan toplam 500.000,00-TL asıl alacak ve toplam 14.570,14-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 514.570,14-TL alacağa ilişkin başlatılan adi takip yoluyla icra takibine karşı yapılan itirazın süresinde olduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasında davacı tarafça davalı şirkete sermaye katılım bedeli ödendiğine ilişkin ihtilaf olmayıp, dava konusu ihtilaf davacı tarafça ödenen sermaye artırım katılım bedelinin davacı tarafından iadesi talebinin haklı olup olmadığı, iade koşulları oluştuysa iade edilmesi gereken bedel ve varsa faizine ilişkindir.
Davacı tarafça dava dilekçesi ekinde sunulan davalının itirazına uğramayan banka dekontları, celp edilen banka kayıtları ve SPK kayıtları ile davacı tarafından davalı şirketin sermaye artırımına katılmak için 01.06.2018 tarihinde 70.000,00-TL, 06.06.2018 tarihinde 100.000,00-TL, 08.06.2018 tarihinde 20.000,00-TL ve 18.06.2018 tarihinde 310.000,00-TL olmak üzere toplam 500.000,00-TL ödeme yapıldığı sabittir.
Mahkememizce davalı şirketin sermaye artırımına ilişkin başvurusunun sonuçlanıp sonuçlanmadığına ilişkin yazılan müzekkere cevabına göre, SPK’nın 14/05/2020 tarih ve 633 sayılı kararı ile; davalı şirketin sermaye artırımına ilişkin ihraç belgesinin onaylanması talebinin olumsuz karşılandığına karar verildiği bildirilmiştir.
SPK Uzmanı … tarafından düzenlenen 21/07/2020 tarihli bilirkişi raporuna göre; SPK’ya verilen davacı beyanının bir taahhüt mahiyetinde olması ve davalı şirkete “sermaye artırımına katılmak” amaçlı verdiği paraları nakit ve muaccel alacağıma karşılık gelen tutarı, sermaye koyma borcuna mahsup etmek suretiyle şeklinde mevcut alacağına mahsuben bir taahhütte bulunduğu izlenimi verecek mahiyette beyan etmesi Mahkemenin takdirinde olduğu, ayrıca SPK’ya tabi ve halka açık olan davalı şirketin gerçekte yetkisi ve hakkı olmadığı tarihlerde sermaye artırım bedeli olarak para toplaması SPKn’nun ve SPK’nın düzen kurallarına aykırı olduğu, davacının yatırdığı paraların sermaye artırımına katılma bedeli olarak yatırılmış olması, paraların toplanmasının üzerinden halen 2 tam yıldan fazla bir süre, dava tarihi itibariyle 1 tam yıl ve 4 tam aydan daha fazla bir süre, icra takip talebi tarihi itibariyle 4 tam aydan daha fazla bir süre geçmiş olmasına rağmen davalı şirket tarafından sermaye artırımı işlemlerinin tamamlanmamasının, SPK’ya yapılan başvuru kapsamında tespit edilen eksikliklerin tamamlanması için SPK tarafından verilen süre ve ayrıca davalı şirketin talebi üzerine uzatılan sürede de eksikliklerin tamamlanarak SPK’daki dosyanın tekemmül ettirilmemesinin takdiri ve genel hükümler çerçevesinde değerlendirilmesi yetkisi Mahkemeye ait olduğu tespit edilmiştir.
Somut olayda davacı tarafça davalı şirketin sermaye artırımına katılmak suretiyle hissedar olmak için farklı tarihlerde toplam 500.000,00-TL ödendiği ancak davalı şirket tarafından sermaye artırımına ilişkin SPK’ya yapılan başvurunun üzerinden icra takip tarihinde 4 aydan, bilirkişi rapor tarihinde 2 yıldan fazla süre geçmesine rağmen olumlu şekilde sonuçlanmadığı, yargılama aşamasında da SPK’ya yazılan ilk müzekkereye inceleme sürecinin devam ettiğinin bildirildiği ve bu sürecin sonuçlanmasının beklenildiği, en son yazılan müzekkere cevabına göre, SPK’nın 14/05/2020 tarih ve 633 sayılı kararı ile; davalı şirketin sermaye artırımına ilişkin ihraç belgesinin onaylanması talebinin olumsuz karşılandığına karar verildiğinin bildirildiği anlaşılmış, davacı tarafça davalı şirketin sermaye artırımına katılmak için Sermaye Piyasası Kurulu Başkanlığı’na hitaben sunduğu 25/09/2019 tarihli dilekçe ile “davalı şirketten 500.000,00-TL olan nakit ve muaccel alacağıma karşılık gelen tutarı, sermaye koyma borcuna mahsup etmek suretiyle ihraç edilecek paylar karşılığında sermaye artırımına katılacağımı kabul, beyan ve taahhüt ederim” şeklinde taahhütte bulunduğu, bu taahhütün davalı şirketin sermaye artırımını gerçekleştirebilmesi amacıyla SPK’ya verildiği tartışmasız olup, dilekçenin SPK işlemlerine esas olmak üzere usulen düzenlediği ve dilekçe içeriğine göre de davalı şirketten 500.000,00-TL olan nakit ve muaccel alacağıma karşılık gelen tutar olarak belirtilmesi ve bedelin ödenmiş olması karşısında davalı açısından davacıyı bağlayan bir taahhüt olmadığı gibi söz konusu ödenen bedelin geri istenilmeyeceği veya sermaye artırımına katılmaktan vazgeçilmeyeceğine ilişkin bir taahhüt niteliğinde olmadığı açık olup, davalı şirket tarafından makul süre içerisinde sermaye artırımının gerçekleştirilememesi, düzenlenen dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli bulunan bilirkişi raporu ile de SPK’ya tabi ve halka açık olan davalı şirketin gerçekte yetkisi ve hakkı olmadığı tarihlerde sermaye artırım bedeli olarak para toplamasının Sermaye Piyasası Kanununa ve Sermaye Piyasası Kurallarına aykırı olduğunun tespiti karşısında ve davalı şirketin sermaye artırımına ilişkin başvurusunun SPK tarafından sermaye artırımına ilişkin işlemlerin mevzuata uygun olmaması nedeniyle reddedildiği ve bu nedenle davalı şirketin sermaye artırımını gerçekleştirememesi nedeniyle üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediği, bu haliyle davacı tarafça davalı şirketin sermaye artırımına katılmak amacıyla ödenen takip konusu bedel olan toplam 500.000,00-TL’yi davalı şirketten ödediği tarihlerden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte geri istemesinin haklı nedene dayandığı ve yapılan hesaplama ile takip talebindeki asıl alacak miktarlarının ödendiği tarihlerden takip tarihine kadar işlemiş yasal faiz miktarlarının doğru olduğu anlaşıldığından davacı tarafça başlatılan icra takibine borçlu davalı tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin kaldığı yerden devamına ayrıca alacağın likit ve takibe itirazın haksız olması nedeniyle asıl alacağın (500.000,00-TL’nin) %20’si oranında icra inkar tazminatının borçlu davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı tarafça açılan DAVANIN KABULÜ ile; Davacı tarafın başlattığı İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün…Esas sayılı icra dosyasında;
a) Borçlu davalı tarafından yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, takibin borçlu davalı yönünden tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla takip talebinde belirtilen şartlarla kaldığı yerden devamına,
b) Asıl alacağın (500.000,00-TL’nin) %20’si oranında icra inkar tazminatının borçlu davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
2- Davacı tarafça dava açılırken ve icraya yatırılan peşin harcın alınması gereken 35.150,28-TL harçtan mahsubu ile bakiye 26.362,70-TL karar harcının borçlu davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
3- Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin haksız çıkan taraf olan davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
4- Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 44,40-TL başvurma harcı, 6.214,73-TL peşin harç olmak üzere toplam 6.259,13-TL harç giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5- Davacı tarafça yargılamanın yürütülmesi nedeniyle yapılan 22 adet tebligat-posta gideri 171,80-TL, bilirkişi ücreti 1.000,00-TL olmak üzere toplam 1.171,80-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6- Davacı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen nisbi 42.778,51-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
7- Davacı tarafça yatırılan gider avansının karar tebliğ işlemleri tamamlandıktan ve karar kesinleştikten sonra kullanılmayan kısmının davacı tarafa resen iadesine,
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe ile İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
25/02/2021

Başkan …
e-imza *
Üye …
e-imza *
Üye …
e-imza *
Katip …
e-imza *

* Bu evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.