Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/659 E. 2020/575 K. 10.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/659 Esas
KARAR NO : 2020/575
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/10/2019
KARAR TARİHİ : 10/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin … Stadı yenileme projesi enerji nakil hattı çekilmesi işlerinin yapılması işine karşılık davalı şirket ile 699.120,50.-TL bedel alacağına dair anlaşmış olduğunu, bu işe ilişkin 01/04/2016 tarihli … seri nolu faturanın düzenlendiğini, işbu fatura bedelinin müvekkili şirkete ödenmemesi üzerine söz konusu faturaya karşı vade farkı faturası tanzim edildiğini, 22/10/2018 tarihinde tanzim edilen 43.460,98.-TL lik faturanın ödenmemesi üzerine ise davalı şirket aleyhine …. İcra Müdürlüğünün 2018/… E. sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalının itirazları üzerine takibin durdurulduğunu beyanla neticeten itirazın iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalı borçlu adını kayıtlı menkul ve gayrimenkullerin üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları ile bankalardaki mevduatları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesi yönünde beyan ve talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekilinin mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirketin müvekkili şirketin stadı yenileme çalışmalarında sözleşme ile görev almış taşeron şirketlerden biri olduğunu, takibe konu etmiş olduğu vade farkı faturasını haksız şekilde düzenlemiş olduğunu ve söz konusu faturanın davacı şirkete iade edildiğini, davacı taraf her ne kadar müvekkilinin kayıtlarının incelenmesi halinde davanın sübuta ereceğini iddia etmiş ise de öncelikle araştırılması gereken konunun davacının vade farkı faturası kesebilmesinin mümkün olup olmadığı olduğunu, bilindiği üzere vade farkı istenebilmesi için taraflar arasında böyle bir anlaşmanın ya da taraflar arasında böyle bir uygulamanın olması gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşmede de vade farkına ilişkin herhangi bir hükmün olmadığını beyanla neticeten davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine, davacı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa bırakılmasına karar verilmesi yönünde beyan ve talep etmiştir.
DELİLLER: …. İcra Müdürlüğü 2018/42250 esas sayılı icra dosyası, … seri numaralı 01/04/2016 tarihli 699.120,50 TL bedelli fatura fotokopisi, … seri numaralı 22/10/2018 tarihli 43.460,98 TL bedelli fatura fotokopisi, davacı ve davalı ticari defter ve kayıtları, taraflar arasında düzenlenen sözleşme, bilirkişi raporu, arabuluculuk son tutanak aslı ve tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre; dava davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine vade farkı faturasından kaynaklanan alacak nedeniyle İİK 67 maddesi kapsamında açılan itirazın iptali davasıdır.
Davacı taraf davalı ile … Stadı yenileme projesi enerji nakil hattı çekilmesi işlerinin yapılması işine karşılık 699.120,50 TL bedel alacağına ilişkin anlaşıldığını, 01.04.2016 tarihli fatura tanzim edildiğini, faturaya karşı 43.460,98 TL tutarlı 04/12/2018 tarihli vade farkı faturası tanzim edildiğini, faturanın ödenmediğini, bu nedenle başlattığı icra takibine borçlu davalının haksız itirazının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf davacının vade farkı talep edebilmesi için taraflar arasında vade farkına ilişkin bir sözleşme bulunması ya da taraflar arasında buna yönelik teamül bulunması gerektiğini, buna ilişkin sözleşme hükmü ve teamül bulunmadığını belirterek davanın reddine ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
…. İcra Müdürlüğünün 2018/… E. Sayılı icra dosyasının gönderildiği ve dosya arasına alındığı anlaşıldı.
…. İcra Müdürlüğünün 2018/… E. Sayılı icra dosyasının incelemesinde; davacı/alacaklı tarafından davalı/borçlu aleyhine 43.921,79 TL borcun ödenmesi amacıyla 05/12/2018 tarihinde icra takibi başlatıldığı, borçluya çıkartılan ödeme emrinin 10/12/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 14/12/2018 tarihinde icra takibine itiraz ettiği, takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında davacı ve davalı ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi neticesinde Mali Müşavir Bilirkişi tarafından 08/07/2020 tarihinde düzenlenen bilirkişi raporuna göre; “davacı defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu, davalı defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu ve defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulmuş olduğu, taraflar arasında 07/03/2016 tarihli bir … Stadı Yenileme Projesi Enerji Hattı Çekilmesi İşleri Sözleşmesi akdedilmiş olduğu, sözleşmenin altında davalı şirketin kaşesi ile üzerinde bir imzanın, davacı şirketin unvanının altında da imzaların mevcut olduğu, taşeron Sözleşmesinin konusunun :”…… Stadı Yenileme Projesi kapsamında, ……. stadyuma, ……… Enerji hattının çekilmesi işlerinin, bütün dokümanlara ve bunlara atıfta bulunan tüm şartnameler ile T.C. mevzuatındaki tüm yasal ve idari düzenlemelere uygun şekilde yapılması işleri…” olduğu, sözleşmede davalı şirketin işveren, davacı adi ortaklığın ise taşeron olduğu, işin, yer teslim tutanağının imzalanması ile başlayarak 15 gün süre içinde tamamlanacağının kararlaştırılmış olduğu, iş bedelinin 442.140.-TL + KDV olduğu, davalıya düzenlenen faturaların bu hesabın borcuna kaydetmiş olduğu, davalı tarafından yapılan ödemeleri ise bu hesabın alacağına kaydetmiş olduğu, bu hesabın takip tarihi itibariyle 43.460,98.-TL BORÇ bakiyesi vermiş olduğu, buna göre davacı, kendi defterlerinde davalıdan takip tarihi itibariyle 43.460,98.-TL alacaklı durumda olduğu, davalı ticari defter ve kayıtlarının incelenmesinde davacı tarafından düzenlenen takibe ve davaya konu faturaya ilişkin davalı ticari defterlerinde herhangi bir kayda rastlanılmadığı, bu hesabın takip tarihi itibariyle herhangi bir borç alacak bakiyesi vermemiş olduğu, taraflar arasındaki fark 43.460,98.-TL olup, bu farkın oluşma sebebi davacının ticari defterlerinde kayıtlı, ancak davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmayan 22/10/2018 tarihli “… nolu Faturaya İstinaden Vade Farkı ” açıklamalı KDV Dahil 43.460,98.-TL lik faturadan kaynaklanmakta olduğu, dosyada mevcut taraflar arasında akdedilen sözleşmeye bakıldığında vade farkı işlemine ilişkin herhangi bir maddenin mevcut olmadığı, bununla birlikte taraflar arasındaki önceki dönemlerdeki ticari ilişkide de vade farkı uygulamasına ilişkin herhangi bir kayda rastlanılmadığından, davacının “..sözleşme kapsamında şifahen 90 günlük vade konusunda anlaşma sağlandığı…” iddiasının ispata muhtaç olduğu, davacının vade farkı iddialarının Sayın Mahkemece kabulü halinde davacının davalıdan fatura bedeli olan 43.460,98.-TL talep edebileceği” şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih 2001/1 esas, 2003/1 karar sayılı kararına göre, “vade farkı istenebilmesi için taraflar arasında bu konuda yazılı bir sözleşme ya da teamül halini almış fiili bir uygulamanın mevcudiyetinin kanıtlanması gerekmektedir. Mal bedeline ilişkin faturaya vadesinde ödenmediği takdirde vade farkı uygulanacağına ilişkin şerh düşülmesi ve faturaya süresinde itiraz edilmemesi vade farkı istenebilmesine olanak vermez. Mahkemece, vade farkı faturasına ilişkin uyuşmazlığın yukarıda belirtilen içtihat çerçevesinde tartışılıp değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir…” denilmiştir.
Vade farkı istenebileceğine ilişkin şart, sözleşme ilişkisi kurulurken ya da daha sonradan tarafların ortak iradeleri ile kararlaştırılabileceği gibi sözleşme ilişkisinin devamı sırasında ticari teamül biçiminde de ortaya çıkabilir (HGK., 02.10.2013 gün ve 2013/19-199 E., 2013/1418 K.).
Vade farkı istenebilmesi için taraflar arasında bu konuda yazılı bir sözleşme bulunması veya teamül halini almış fiili bir uygulamanın mevcut olması gerekir. Vade farkı alacağını ihtiva eden bir fatura düzenlenip davalı tarafa tebliğ edilmesi ve süresinde bu faturaya itiraz edilmemiş olması yukarıda belirtilen şartların gerçekleştirilmemesi halinde tek başına vade farkı istenebileceği sonucunu doğurmaz. (Yargıtay 19. HD 2016/13496 E. 2017/7273 K.)
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; davacı taraf davalı aleyhine vade farkı faturasından kaynaklı olarak … İcra Müdürlüğünün 2018/… E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatmış ve davalı borçlu tarafından icra takibine itiraz edilmesi üzerine itirazın iptali davası açılmışsa da; somut olayda; tarafların kabulündeki sözleşme hükümlerinde davacı tarafından davalıdan zamanında ödenmeyen fatura için vade farkı talebinde bulunulabileceğine dair bir düzenleme olmadığı gibi, taraflar arasında süregelen ticari ilişkide defter kayıtlarına göre böyle bir uygulama ile teamülün oluştuğu da davacı tarafından kanıtlanamamış olduğu anlaşılmakla davacı tarafça davalı aleyhine açılan davanın reddi ile, somut olayda kötüniyet tazminatı koşulları oluşmadığından kötüniyet tazminatının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafça davalı aleyhine açılan davanın REDDİNE,
2- Şartları oluşmadığından kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre alınması gereken 54,40 TL harcın peşin alınan 522,61-TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 468,21-TL’nin davacıya iadesine,
4-Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 7. Madde gereğince hesap olunan 6.449,93- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6- Taraflarca yatırılan artan gider avansının karar kesinleştiğinde bakiye kısmının yatıran tarafa resen iadesine,
7-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 10/11/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır