Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/639 E. 2022/20 K. 11.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/639 Esas
KARAR NO : 2022/20
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/10/2019
KARAR TARİHİ : 11/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; Davalı sigorta şirketi ile imzalamış olduğu 13.09.2011 ve devamında 25.07.2016 tarihli acentelik sözleşmeleriyle, dava sigorta şirketinin acenteliğini yaptığı. taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin davalı taraça …. Noterliğinin 24.05.2018 tarih ve … yevmiye nolu fesih bildirim ihbarnamesi ile 13.09.2018 tarihi itibariyle tek taraflı ve haksız olarak feshedildiği, yine …. Noterliğinin 18.09.2018 tarih, … yevmiye nolu fesihname/azilnamesi ile 13.09.2018 tarihi itibariyle acentelikle ilgili tüm yetkilerinden azledildiği, davalı şirket tarafından feshe ilişkin her hangi bir gerekçe ileri sürülmediği. Fesih işleminin, TTK. nın 121. Madde ye dayandırıldığı. bu haliyle haklı bir gerekçe ile yapılan haklı bir gerekçe ileri sürülmediği, 6102 Sayılı TTK’ nın 122. Maddesindeki yasal düzenlemelere istinaden denkleştirme istemine ilişkin tazminat taleplerinin olduğu. Acentenin denkleştirme talebinin acentenin aracılık faaliyetleri ile yarattığı ve sözleşmenin bitiminde davalıya kalan müşteri çevresi için davacıya ödenmesi gerekli parasal karşılıktan kaynaklandığı. sözleşmenin sona ermesinden sonra acentenin oluşturmuş olduğu müşteri çevresinden herhangi bir karşılık ödemeden yararlanmaya devam ettiği, ortaya çıkan bu dengesizliğin giderilmesi düşüncesinin denkleştirme talebinin temelini oluşturan hakkaniyet kavramının da esasını oluşturduğu. TTK. nın 122/2 maddesi uyarınca acentenin son 5 yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamayacağı, Kanunu’nun açık hükmü gereği üst sınırın tespitinde acenteye yapılan komisyon ve diğer ödemelerin birlikte dikkate alınacağı, acentenin komisyon dışında ürünlerin nakliyesi, muhafazası, bakımı, bedellerinin tahsili ve diğer organizasyon görevleri karşılığı aldığı ücretlerinde hesaplamada dikkate alınacağı. Acentelik faaliyeti karşılığında davalıdan aldığı bütün ücretlerin üst sınırının hesaplanmasında göz önünde bulundurulacağı, tespit edilecek rakamın üst sınır olması nedeniyle tüm ödemlerin hesaplamaya dâhil edilmesi, davacının, acentelik sözleşmesinin devamı esnasında davalı sigorta şirketi adına yaklaşık 9.159.684 TL Prim üretimi yaptığı, bu üretime karşılık komisyon ve diğer hak kazandığı alacakların toplamının yaklaşık 1.270.400 TL yi bulduğu öne sürülerek haksız ve usulsüz fesih nedeniyle denkleştirme isteminden kaynaklı tazminat olarak ilerde arttırılmak üzere şimdilik 10.000’TL nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekilinin mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; TTK m. 122 uyarınca denkleştirme tazminatı ödenebilmesi için aranan koşulların oluşmadığı; denkleştirme tazminatı istenebilmesi için taraflar arasındaki sözleşmenin feshedilmiş olması ve acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde edilmesi gerektiği; tarafların defter ve kayıtları üzerinde yapılacak bir inceleme ile de sabit olacağı üzere davacı acentenin davalı sigorta şirketinden ağırlıklı olarak Zorunlu Sigorta Poliçelerinden olan Trafik Sigorta Poliçesi kestiği; davacının müşterilerine ilişkin poliçelerin davalı sigorta şirketi tarafından otomatik olarak yenilenmediği; davacı acentenin müşterilerine başka sigorta şirketleri aracılığı ile poliçe tanzimi yapabildiği; müvekkili sigorta şirketinin, sözleşmenin feshinden sonra acentenin bulduğu müşteriler sayesinde önemli menfaatler elde etmediği; hatta sözleşme ilişkisini 3 ay sonra etkili olacak şekilde fesih ederek acentenin bu süre içerisinde portföyünü aktarmasına, yeni poliçelerini başka sigorta şirketlerinden tanzim etmesine olanak tanındığı; tüm bunların yanında davacı acentenin münhasır bir acente olmadığı; zira acentenin yıllardır başka sigorta şirketlerinin de poliçelerini düzenlediği; bu halde münhasır bir acente olmayan davacının portföyündeki müşterilerinin poliçesini diğer sigorta şirketlerinden yenilemesinin pek tabi mümkün olduğu; herhangi bir kâr kaybı olmasının mümkün olmadığı öne sürülerek davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
DELİLLER: Arabuluculuk son tutanağı, taraflar arasında yapılan acentelik sözleşmesi sureti, … Noterliğinin 24.05.2018 tarih ve … yevmiye nolu fesih bildirim ihbarnamesi, … Noterliğinin 18.09.2018 tarih, … yevmiye nolu fesihname/azilnamesi, tramer poliçe detaylarını içeren evrak suretleri, davacı ve davalı ticari defter ve kayıtları, bilirkişi kök ve ek raporları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre;Dava, sigorta acentelik sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle portföy tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
Genel olarak portföy tazminatı, acentelik sözleşmesi sona erdikten sonra, bu ilişki devamı boyunca acentenin kişisel gayretiyle yarattığı müşteri çevresinden akidinin halen yararlanması, acentenin ise yararlanmaması nedeniyle uğradığı kaybın karşılığıdır. Somut olaydan sonra yargılama sırasında yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 122. maddesinde açıkça “denkleştirme istemi” olarak tanımlanan, doktrinde de “müşteri tazminatı”, “portföy tazminatı”, “portföy akçesi” olarak da ifade edilen bu tür tazminat, mülga 6762 sayılı TTK’nın sigorta hükümlerinde açıkça düzenlenmemiştir.
Acentenin portföy tazminatı talep edebilmesi için dört koşulun gerçekleşmesi gerekir: 1-Acentelik sözleşmesinin denkleştirme talep edecek şekilde sona ermiş olması, 2-Acentelik sözleşmesi sona erdikten sonra müvekkilin, acentenin çabasıyla oluşturulan yeni müşteri çevresinden önemli menfaatler elde etmeye devam etmesi, 3-Sözleşmenin sona ermiş olması nedeniyle acentenin, müvekkiline devrettiği yeni müşteri çevresinden gelir elde etme imkanını kaybetmiş olması, 4-Acenteye denkleştirme ödenmesinin hakkaniyete uygun (hakkaniyetin bir gereği) olması ( Özge Ayan, Acentenin Denkleştirme Talep Hakkı, Seçkin Yayınları, Ankara 2008, s. 146 vd; Arslan Kaya, Ticaret Kanunu Şerhi- Birinci Kitap Ticari İşletme- Yedinci Kısım-Acentelik, 2. Basım, İstanbul 2016, s.247 vd).
Bu açıklamaya göre, öncelikle bu dört koşulun gerçekleşip gerçekleşmediği tespit edilmelidir. Bundan sonra, koşulları varsa, alacağın hesaplanmasına geçilmelidir.
Denkleştirme alacağının hesaplanma şekli konusunda mevzuatta bir formül verilmemiştir. Bu durumda karşılaştırmalı hukuktan ve 6102 sayılı TTK’nın 122. maddesindeki düzenlemeden ve Yargıtay uygulamasından hareketle bir hesaplama yöntemi uygulanmalıdır.
Denkleştirme talebinin temelinde, acentenin (olayımızda bayinin) kendi çabasıyla oluşturduğu yeni müşteri çevresinin, sözleşme ilişkisi sona erdiğinde müvekkile devredilmiş olması ve bu yeni müşteri çevresinin ekonomik bir değerinin olması yatmaktadır. Bu nedenle, öncelikle oluşturulan yeni müşteri çevresinin tespiti yapılmalıdır. Acentenin göreve başladığı tarihte mevcut olan müşteri çevresi hariç, yeni oluşturulan müşteri çevresi belirlenmelidir.
Bundan sonra hesaplama üç aşamada yapılır:
Birinci aşamada, acentenin kendi çabasıyla kazandırdığı yeni müşteri çevresinden müvekkilin elde ettiği/ elde etmesi muhtemel menfaatler/gelirler hesaplanır. Daha sonra, acentenin yeni müşteri çevresiyle işlem yapamayacak olması nedeniyle uğradığı gelir kaybı hesaplanır. Bu kayıp, acentelik sözleşmesi devam etseydi, acentenin temel edimleri karşılığında elde edeceği ücret (provizyon) gelirleridir. Burada temel bir kural vardır: Müvekkilin menfaati, acentenin ücret kaybı kadardır. Bu nedenle, müvekkilin elde edeceği menfaatin, acentenin gelir kaybı kadar olduğu ilkesinden hareketle, öncelikle acentenin gelir kaybının hesaplanması uygun olacaktır. Bu hesaplama yapılırken, acentenin temel ediminin karşılığı olan ücretler esas alınmalı ve maliyetler düşüldükten sonraki net gelir esas alınmalıdır. Acenteye arızi olarak ödenen ücretler bu hesaplamada dikkate alınmamalıdır. Acentenin bir yıllık gelir kaybı bulunmalıdır.
Gerek müvekkilin elde edeceği menfaat miktarının gerekse acentenin yoksun kaldığı toplam gelir miktarının hesaplanabilmesi için, yeni müşteri çevresinin müvekkille ne kadar süreyle ticari ilişkide bulunacağının, somut olayın özelliklerine göre tahmin edilmesi gerekir.
Daha sonra, işin niteliğine ve acentelik ilişkisinin devam ettiği süredeki veriler dikkate alınarak, yıllık müşteri kayıp oranı belirlenir. Yeni müşterilerle müvekkilin tahmini ilişki süresi esas alınarak her yıl için belirlenen miktarlardan, müşteri kayıp oranında indirim yapılır. Her yıl için bulunan zararlar toplanır.
Bulunan bu ham alacak üzerinden, acentenin denkleştirme alacağını peşin olarak alacağı düşünülerek, faiz indirimi yapılır ve birinci aşamadaki ham alacak bulunur.
İkinci aşamada hakkaniyet denetimi yapılır. Bu aşamada üst sınır dikkate alınmaz. Somut olayın özelliklerine göre, hakkaniyet ilkesi gereğince alacak tutarında indirim veya artırım yapılabilir. Örneğin, müvekkilin markasının tanınmışlığı yeni müşteri çevresinin oluşumunda etkili olmuşsa, alacak miktarından uygun bir oranda indirim yapılmalıdır. Acente olağanüstü çaba göstermiş, önemli reklam ve tanıtım çalışmaları yapmışsa alacak miktarı hakkaniyet gereği artırılabilir. Hakkaniyet ölçüsü de uygulanarak, acentenin denkleştirme alacağı hesaplanmış olur.
Üçüncü aşamada, hesaplanan denkleştirme alacağının, yasal üst sınırı aşıp aşmadığı denetlenir. Eğer üst sınırın altındaysa hesaplanan alacağa aynen hükmedilir; üst sınırı aşıyorsa, alacak tutarı üst sınıra indirilerek hüküm altına alınır. Denkleştirme talebinin üst sınırı, 6102 sayılı TTK’nın 122/2. maddesinde şöyle tanımlanmıştır: “Tazminat, acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz. Sözleşme ilişkisi daha kısa bir süre devam etmişse, faaliyetin devamı sırasındaki ortalama esas alınır”. Üst sınırın hesaplanmasında, ilk basamaktaki hesaplamadan farklı olarak, acentenin her türlü geliri hesaplamaya dahil edilmeli ve bürüt gelir esas alınmalıdır. Üst sınır acentenin alacak talebini sınırlayan bir düzenleme olduğundan, hesaplamanın bu şekilde yapılması hakkaniyete uygun olacaktır. Yukarıda açıklandığı üzere, hesaplama aşamalarla yapılmalı ve üst sınır denetimi en son yapılmalıdır. (emsal nitelikte İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 2018/1472 E. 2019/1598 K. Sayılı ilamı)
Davalı vekilinin hak düşürücü süreye yönelik itirazlarının, davalı tarafından davacı tarafa gönderilen ihtarnamede davacı acentenin yetkilerinin 13/09/2018 tarihi itibariyle sonlandırıldığı, sözleşmenin bu tarihte sona erdiği anlaşılmakla; davanın TTK 122 maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmakla itirazının reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce alınan 19/10/2020 tarihli mali müşavir ve sigortacı bilirkişiden alınan bilirkişi raporunda davalı sigorta şirketinin haklı bir fesih sebebine dayanmadığı, fesihten sonra da poliçe yenilenmesi yapılmış olduğundan sigorta şirketi tarafından sunulan excell tablolarının kabulü halinde 172 adet poliçenin yenilenmesi nedeniyle sigorta şirketince karşılanıp karşılanmadığı hususunda takdirin Mahkemede olduğu, sunulan listelerde taraflarca yenilenen poliçeler dışında daha önce poliçe yaptıran sigortalının fesihten sonra başka bir tür poliçeyi sigorta şirketinden yaptırıp yaptırmadığının belli olmadığını, dosya içeriği belgelerden davacının taraflar arasındaki münakit acentelik sözleşmesine aykırı davrandığını gösterir bir belge bulunmadığını 6 yıllık net komisyon bedelinin 1.255.383,44 TL olduğu, mevzuat kapsamında kıyasen 5 yıllık ortalamanın 209.230,57 TL olacağı şeklinde rapor düzenlenmiştir. TTK 122 maddesindeki üst sınır belirtilmek suretiyle hesaplama yapıldığı anlaşılmakla raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmakla heyete hesaplama konusunda uzman bilirkişinin eklenmesiyle alınan 17/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda 6102 Sayılı TTK 122/2 maddesi gereğince yapılan hesaplamada 5 yıllık üst sınırdaki net komisyon bedelinin 254.969,87 TL olarak tespit edildiği , önceki görevlendirilen bilirkişi heyetinin tespit etmiş oldukları 6 yıllık komisyon toplamının 5 yıllık tutarını hesaplayarak denkleştirme rakamının 1.255.383,44 TL üzerinden 209.230,57 TL olacağı hususunun tespit edildiğini, denkleştirme tazminatının tüm bilirkişiler tarafından bu şekilde tespit edildiğini, hakkaniyet indirimi konusundaki takdirin Mahkemeye ait olduğu, davacı acenteliğin devamı sürecinde davalı şirkete tanzim etmiş olduğu poliçeler ile acenteliğinin fesihten sonra da davalıya kazandırmış olduğu müşterilerinin poliçelerinin davalının diğer çalışan acentelerinde sigortalarının yenilenmiş olması ve özellikle önemli bir makina kırılması poliçesinin halen davalı şirkette farklı bir acente tarafından devam edilmesi sonucu davalının davacı acentenin davalı şirkete kazandırmış olduğu müşterilerden önemli ölçüde menfaat sağladığı ve sağlamaya devam ettiği hususunda rapor düzenlendiği anlaşılmıştır. Düzenlenen 19/10/2020 tarihli ve17/03/2021 tarihli bilirkişi raporlarında hesaplama konusunda TTK 122 maddesindeki üst sınır belirtilmek suretiyle yetinildiği, emsal içtihatlarda ve yukarıdaki açıklamalarda belirtildiği şekilde hesaplama yapılmadığı ve hesaplanan tutarların da birbirinden farklı olduğu anlaşılmakla raporların hükme ve denetime elverişli olmadığı anlaşılmakla; 6100 sayılı Yasanın 266.maddesi gereğince; iddia, savunma,sunulan deliller, tarafların iddia ve savunmaları, dosyaya sunulan tüm bilgi ve belgeler ile tarafların ticari defter ve kayıtları, sözleşme ve sözleşme fesih ihtarı incelenerek, acentelik sözleşmesinin fesih koşullarının oluşup oluşmadığı, davacı tarafın sözleşmeyi feshinin haklı olup olmadığı, sözleşmenin feshinde davacının kusurunun bulunup bulunmadığı, taraf defterlerinin usulüne uygun tutulup tutulmadığı, onayların bulunup bulunulmadığı, taraf ticari defter ve kayıtlarındaki davacının acente olduğu dönemdeki poliçelerin tespiti ile yıl bazlı olmak üzere davacının düzenlemiş olduğu poliçeler ile o yıl içerisinde iptal edilen poliçe tutarının çıkarılması suretiyle ile bulunacak net poliçe pirim tutarının ne kadar olduğu, davacının poliçe ürettiği müşterilerden hangileri ile davalı sigorta şirketinin daha önceki dönemlerde poliçe düzenlediği, bu halde davacı tarafından davalıya yeni kazandırılan müşterilerin tespit edilerek, yeni kazandırılan müşterilerin ne kadarının davalı ile fesihten sonra devam ettiği, davalının bu şekilde yeni müşteriler sayesinde önemli menfaat elde edip etmediği, sigorta acentesinin ahdettiği yeni ya da yeni sayılabilecek sigorta sözleşmelerinin sayısı ve bu sözleşmeler dolayısıyla elde edilen prim miktarının ne kadar olduğu, hakkaniyet ilkesi gereği portföy tazminatı verilmesinin gerekip gerekmediği, davacının münhasır yetkili olup olmadığı, davacının talep ettiği denkleştirme tazminat alacağının TTK madde 122 ve Sigortacılık Kanunun madde 23 ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 2018/1472 E. 2019/1598 K. Sayılı ilamında belirtilen hesaplama ilkeleri doğrultusunda denkleştirme alacağının hesaplanması konusunda dosyanın denkleştirme tazminatı konusunda uzman mali müşavir bilirkişiye tevdine karar verildiği, hesaplama konusunda uzman mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen 14/09/2021 tarihli bilirkişi raporunda sigorta şirketi tarafından yapılan feshin haklı sebep gösterilmesi şart olmayan üç ay önceden ihbar yoluyla olağan fesih olduğu, böylece fesihte acentenin kusuru söz konusu olmadığından diğer koşulların da varlığı halinde davacı acentenin denkleştirme ödemesine hak kazanacağı, 2017 yılı net karının, her yıl %20 azaltılarak ve bugünkü değer faktörü ile indirgenerek hesaplanan portföy tazminatının 15.981,74 TL, denkleştirme istemi üst sınırının 254.969,87 TL olduğu şeklinde rapor düzenlenmiştir. Düzenlenen bilirkişi raporunda 2017 yılı net karının, her yıl %20 azaltılarak ve bugünkü değer faktörü ile indirgenerek hesaplanan portföy tazminatı hesaplamasının denetime elverişli olduğu, davalının önemli menfaat elde edip etmediği, sigorta acentesinin ahdettiği yeni ya da yeni sayılabilecek sigorta sözleşmelerinin sayısı ve bu sözleşmeler dolayısıyla elde edilen prim miktarının ne kadar olduğu, sözleşmenin sona ermiş olması nedeniyle davacı acentenin, devrettiği yeni müşteri çevresinden gelir elde etme imkanının bulunup bulunmadığı hususlarında değerlendirmeye yer verilmediği anlaşılmakla belirtilen hususlarda ek rapor alınmasına karar verilmiş ve hesaplama konusunda uzman mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen 23/11/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda davacının %92,87 oranındaki trafik sigortalarının acente müşterilerinden önemli menfaatler elde etmediği, trafik sigorta poliçeleri özelliği itibariyle devamlılık arz etmeyen poliçelerden olduğu, bu özelliklerinden dolayı davalı firmaya belirleyici menfaat sağlamadığı, acentenin 170 adet poliçeden elde edebileceği net komisyon tutarının 15.213,31 TL olduğu, bu poliçelerin 12 adeti sağlık sigorta poliçesi, 143 adeti zorunlu karayolu mali mesuliyet trafik sigortası, 15 adeti kasko poliçesi olduğu, toplam 170 poliçeden trafik ve kasko poliçelerinin toplamının, toplam poliçenin %93’üne tekabül ettiği” şeklinde rapor düzenlendiği anlaşılmıştır.
Davacı acentenin davalıdan denkleştirme tazminatı talep edebilmesi için acentelik sözleşmesi sona erdikten sonra sigorta şirketinin acentenin çabasıyla oluşturulan yeni müşteri çevresinden önemli menfaatler elde etmeye devam etmesinin arandığı, Mahkememizce denetime elverişli olup hükme esas alınan 23/11/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda da belirtildiği üzere davacının %92,87 oranındaki trafik sigortalarının acente müşterilerinden önemli menfaatler elde etmediği, bu poliçelerin 12 adeti sağlık sigorta poliçesi, 143 adeti zorunlu karayolu mali mesuliyet trafik sigortası, 15 adeti kasko poliçesi olduğu, toplam 170 poliçeden trafik ve kasko poliçelerinin toplamının, toplam poliçenin %93’üne tekabül ettiği, trafik sigorta poliçeleri özelliği itibariyle devamlılık arz etmeyen poliçelerden olduğu, bu özelliklerinden dolayı davalı firmaya belirleyici menfaat sağlamadığının tespit edildiği, alınan bilirkişi raporlarında poliçe sayılarının birbiriyle örtüştüğü, Mahkememizce alınan 17/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda önemli bir makina kırılması poliçesinin halen davalı şirkette farklı bir acente tarafından devam edilmesi sonucu davalının davacı acentenin davalı şirkete kazandırmış olduğu müşterilerden önemli ölçüde menfaat sağladığı ve sağlamaya devam ettiği hususunda görüş belirtilmişse de tek bir poliçe nedeniyle kanunun aradığı anlamda önemli menfaat sağlandığından söz edilemeyeceğinden rapordaki görüş benimsenmemiş, Mahkememizce hesaplama ve teknik veriler bakımından denetime elverişli olan 23/11/2021 tarihli bilirkişi ek raporu hükme esas alınmış ve denkleştirme tazminatı talep edilmesi için önemli menfaat koşulu sağlanmadığından davacı tarafça açılan davanın reddine dair oluşan vicdani kanıya göre aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafça davalı aleyhine açılan davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan 170,78 peşin harç ve 3.403,00-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 3.573,78-TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 3.493,08-TL harcın davacıya iadesine,
3-Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince reddolunan miktar üzerinden hesap olunan 23.096,17- TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 2.600,00TL bilirkişi ücreti ve 40,00 TL tebligat masrafı olmak üzere toplam 2.640,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6- Taraflarca yatırılan artan gider avansının karar kesinleştiğinde bakiye kısmının yatıran tarafa re’sen iadesine,
7-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
Dair, davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 11/01/2022

Katip …
e-imzalı*

Hakim …
e-imzalı*