Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/625 E. 2020/282 K. 14.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/625 Esas
KARAR NO:2020/282

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :30/09/2019
KARAR TARİHİ:14/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle;Davacının, davalıdan olan alacağının tahsili için 18/04/2019 tarihinde … icra dairesinde … esas sayılı dosya ile takibe başlandığını, Ödeme emrinin davalıya 22/04/2019 tarihinde tebliğ edildiğini ve davalının da süresinde icra takibine haksız ve yersiz olarak itirazda bulunarak takibi durdurduğunu, ayrıca davalı tarafından yapılmış olan itiraz ve dairece düzenlenmiş tensip zaptının taraflarına tebliğe çıkarılmadığını, Dilekçe ekinde açıkça sunulmuş olduğu üzere davacı ile davalı firma arasında sözleşme akdedildiğini ve söz konusu olan sözleşme gereğince seyahat planları yapıldığını ve uçak biletlerinin alındığını, Dilekçe ekinde sunulmuş olan otel rezervasyonları ve uçak bilet faturaları gereğince davalı firmanın davacı alacaklıya borçlu olduğu ve herhangi bir ödeme yapmadığı, davacı tarafından sözleşme gereğince gerekli hizmetlerin alındığı ve bu hizmetlere ilişkin her aşamanın davalı firmaya mail yolu ile iletildiği hususunda niza mevcut olmadığını, Davalı firmanın yalnızca takibi durdurmak ve icra dosyası ile umulmak istenen yararın önüne geçmek amacı ile iş bu haksız ve mesnetsiz itirazı yaptığını, davalı tarafın itirazlarını herhangi bir gerekçe ile gerekçelendirmediğini yalnızca borç dayanağına itiraz ettiklerini bildirdiklerini, dilekçe ekinde sunulmuş olan yazışmalar, faturalar ve rezervasyon bilgileri hususunda en ufacık bir kuşku mevcut olmadığını, Davacı alacağının likid ve muayyen olduğunu, sunulacak olan belgeler ile bu durumun sabit olduğunu, davalı firmanın muhasebe kayıtları inceleneceği zaman açıkça bu durumun ortaya çıkacağını, davalı firmanın haksız itirazları karşısında sayın mahkemeden %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına davalı firmanın hükmedilmesini talep ettiklerini, Duran icra takibine devam edebilmek için iş bu davanın açılması zarureti hasıl olduğunu, Dilekçe ekinde sunulmuş olan açık fatura ve proforma fatura gereğincede …, …, …, …, …, … isimli şahıslara Uçak bileti, Konaklama, yurt dışı vize bedeli, seyahat sigortası ve … HİZMET BEDELİ adı altında söz konusu olan bedellerin ödenmesi hususunda fatura düzenlendiğini, ancak ne var ki söz konusu bedelin ödenmediği gibi haksız olarak icra takibine itiraz edildiğini, Davalı firma ile davacı arasında yapılan sözleşme gereğince davalı firmanın davacı firmaya borçlu olup tahsili gerektiğini, iş bu sebeple haksız itirazın iptalini talep yapmalarının zaruri olduğunu, Yukarıda arz ve izah edilen sebeplerle talebin kabulü ile, davalının haksız ve yersiz olarak yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına, davalının % 20 den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine, mahkeme masrafları ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekilinin süresinde olmayan mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle;
Davacının, davalı şirkete otel rezervasyon ve uçak biletleme hizmeti verdiğini ve sunmuş olduğu hizmetinden doğan cari hesap ilişkisinde kalan alacağının söz konusu olduğunu iddiasıyla …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlattığını, söz konusu takibe süresi içerisinde yapmış oldukları itiraz neticesinde davacının, Sayın Mahkemesi huzurunda her türlü yasal dayanaktan yoksun işbu davayı ikame ettiğini, davalı şirkete ise öncelikle dava dilekçesi tebliğ edilmiş olup ancak dilekçede ek olarak gösterilen hiçbir evrakın davalı şirkete iletilmediğini, Öncelikle işbu dilekçe ile, davacı tarafın gerek yasada belirlenen gerekse sayın mahkeme tarafından tensip ara kararı, ön inceleme tutanağı ve takip eden diğer tüm ara kararlar ile yükümlü olduğu, olacağı süreli-kesin süreli işlerinin süresi içinde yerine getirmemesi nedeniyle ve/veya getirilmemesi halinde davacı tarafa bu işin yürütümü için yeni ve/veya ek bir süre verilmesine, davacı tarafın bu anlamdaki her türlü talebine, kesin süre bitiminden sonra yerine getirilen her türlü adli iş ve işleme muvafakat etmediklerini, bu beyanın yargılamanın her aşamasında göz önünde bulundurulmasını talep ettiklerini, Dava dilekçesi ve delil listesinin HMK’nın emredici hükümleri gereğince usulüne uygun olmadığını, Yasaların emredici hükmü gereği davacının dava dilekçesindeki iddia ve beyanlarını ispat ile mükellef olup delillerini sunması gerektiği halde, dava dilekçesi içinde, davaya konu somut olayı ve taleplerini ispatlayan yeterli belge veya evraklar sunulmadığını, Davalı şirketin, davaya konu otel rezervasyon-seyahat-biletleme işinin tarafı olmadığını, bu sebeple davacıya herhangi bir borcu olmadığını, davacı ile davalı arasında bir ticari ilişki bulunmadığını, Davacının gerek dava dilekçesinde gerekse sunmuş olduğu beyanlarda davaya konu edilen hizmetinden dolayı davalı şirketin kendisine borçlu olduğunu iddia ettiğini, davacının dava dilekçesinde, davalı ile aralarında cari hesap ilişkisinin olduğunu, davalı şirkete turizm seyahat hizmeti verdiğini iddia ve beyan ettiğini, davacının bu iddia ve beyanlarının asılsız ve afakî iddia ve beyanlar olduğunu, davacının davalı şirketle aralarında cari hesap ilişkisi olduğunu -yazılı cari hesap sözleşmesi- sunmak sureti ile ispat etmesi gerekmekte iken salt cari hesap ilişkisinin var olduğunu iddia etmenin bu cari hesap alacağının doğduğunu ispata yetmediğini, TTK’nın emredici hükümleri gereği davacı tarafın davalı şirketle akdetmiş olduğu yazılı bir cari hesap sözleşmesini dosyaya sunması gerektiğini, taraflar arasında ki cari hesabın mevcudiyetinin ancak ve ancak yazılı bir – cari hesap sözleşmesi-nin varlığına bağlı olduğunu, ortada davacı ile davalı şirket tarafından yapılmış bir cari hesap sözleşmesi yok iken davacı tarafın bu cari hesap ilişkisine dayanarak kendine bir alacak yaratmasının hukuken mümkün olmamakla birlikte dava konusu bir borcun oluşmayacağının da en açık göstergesi olduğunu, taraflar arasında e-mail ile kurulan bir anlaşmanın söz konusu olmadığını, davacının, davalıya hizmeti sunduğu iddiasını ispat edecek belgelerini dosyaya ibraz edemediğini, konaklama ve seyahat işine ilişkin detay bilgi vermekten özellikle imtina eden davacı tarafın muhatabının davalı şirket değil uçak bileti satın alan ve adlarına rezervasyon yapılan şahıslar olduğunu, Davacının sunmuş olduğu faturaların, taraflar arasında davaya konu hukuki ilişkiyi ispata medar nitelikte olmadığını, Davacı tarafça davalı şirket ile aralarında faturadan kaynaklı bir cari hesap ilişkisinin mevcut bulunduğunu kesilen faturalardan dolayı kaynaklanan borçların devam ettiğini iddia ettiğini, davacı tarafça tamamen mahkemeyi yanıltmaya yönelik beyanlar ile haksız alacak taleplerini bir şekilde kabul ettirme amacına giriştiğini, Faturanın taraflardan birini borç altına sokabilmesi için, borç doğurucu bir hukuki işlemin bulunması gerektiğini, faturanın bir akit olmayıp, ihdası muteber bir borç ilişkisinin varlığına bağlı olduğunu, TTK madde 23 hükmünün düzenlediği ve madde metninden de anlaşıldığı üzere, faturanın, onu teslim alan muhatabı bağlaması için sözleşme ile yüklenilen edimin yerine getirilmiş olmasının şart olduğunu, Somut olayda taraflar arasında davaya konu edilen hukuki bir işlem bulunmadığını, davacının her ne kadar sunmuş olduğunu iddia ettiği hizmeti, fatura ile ispat etmeye çalışmakta ise de, ne fatura ihdası ne de faturanın karşı yana tebliği, faturanın işaret ettiği hizmetin verilmiş olduğuna dair kesin karine teşkil edeceğini, fatura verenin ayrıca hizmeti verdiğini de ispat etmesi gerektiğini, ne var ki davacının hizmeti verdiğini ispat edemediğini, bu bağlamda, davacının davalı adına fatura düzenlemek suretiyle alacaklı olduğu iddiasının davalı açısından herhangi bir bağlayıcılığı olmayacağını, bu hususun Yargıtay müstakar nitelikli kararlarında da vurgulandığını, Faturanın, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin -ifa aşamasına-dair düzenlenen bir belge özelliği taşıdığını, dolaysıyla sadece faturanın tanzim edilmiş bulunması, faturanın içeriğinin doğru ve haklı olduğu anlamına gelmediğini, aynı zamanda faturanın muhataba tebliği ve fatura konusu emtianın da yine muhataba teslimi olgularının faturayı tanzim eden tacir tarafından hukuken geçerli deliller aracılığıyla tespit edilmesi gerektiğini, ancak bu husustaki ispat yükü yerine getirildiği takdire faturalara istinaden bir alacak iddiasının ispat edilmesi mümkün ve geçerli kabul edilebileceğini, Faturanın tek başına alacağın kanıtı olmadığını, faturanın dayanağı temel ilişkinin ispatı gerektiğini, ayrıca tek yanlı olarak düzenlenen faturanın faturayı düzenleyen davacı tarafın kendi ticari defterlerine kayıt edilmiş olması da alacağının varlığını ispatlamayacağını, Netice itibari ile davalışirket ile davalı şirket arasında hukuki bir ilişki bulunmadığını, dosya münderecatından anlaşılacağı üzere davacının da taraflar arasında hukuki bir ilişkinin var olduğunu ispat edemediğini, sunulan fatura ve kayıtların da hukuki ilişkinin var olduğunu ispata medar nitelikte olmadığını, bu sebeple ispat edilmeyen işbu davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, Hiç bir surette davayı kabul etmemek kayıt ve şartı ile muayyen belirlenebilir likit bir alacak olayda söz konusu olmadığını, Davalının her hangi bir borcu olmadığını belirtmekle birlikte, davacının iddia etmiş olduğu alacağın likit (muayyen) belirlenebilir bir alacak olmadığını, ancak ve ancak yargılama ve bilirkişi incelemesi neticesinde alacağın mevcut olup olmadığının tespit edilebileceğini, bu anlamda davalının bilinebilir, belirlenebilir bir borcun varlığı söz konusu olmadığından likit bir alacaktan bahsedilemeyeceğini, bu sebeple davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiğini, Yargıtay 15.Hukuk Dairesi’nin 03.04.2002 tarihli 2001/5490 Esas ve 2002/1558 Karar sayılı “itirazın iptaline ilişkin davalarda icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için alacağın likit (muayyen) olması gerekir. Somut olayda, yanlar arasında alacak tutarını gösteren yazılı bir sözleşme olmadığından alacağın miktarı bilirkişi incelemesiyle ortaya çıkmış, yani muhakemeyi gerektirmiştir. Bu haliyle alacağın likit olmadığı sabittir.” şeklinde ki kararının da davacının icra inkar tazminatı isteminin hiçbir şekilde yerinde olmadığını gösterdiğini, Hiçbir surette davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için alacağın var ve likit olduğu varsayımında dahi davacının talep etmiş olduğu %20 icra inkar tazminatının hiçbir yasal dayanağı bulunmadığını, işbu nedenle bu talebin ayrıca reddini talep ettiklerini, Sonuç olarak davalı şirket ile davacı şirket arasında hukuki bir ilişki bulunmadığını, sunulan fatura ve kayıtların da hukuki ilişkinin var olduğunu ispat edecek mahiyette olmadığını, taraflar arasında ne taşımaya ilişkin bir sözleşme nede cari hesap kaydı tutulmasına dair yazılı bir sözleşme yapıldığını, tek taraflı keşide edilen bir ihtarname ve fatura suretleri ile alacağın ispat olunamayacağının açıkça ortada olduğunu, bu nedenle ispat edilemeyen davanın reddini talep ettiklerini, bu nedenle davacı tarafça ispat edilemeyen işbu haksız ve dayanaksız davanın reddine, haksız ve kötüniyetli davacının aleyhine %20’dan aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ile vekâlet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-…. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası
2-Davacının ticari defter ve kayıtları
3-Bilirkişi raporu
4-23/01/2019 tarihli … numaralı 23.267,17 TL tutarlı fatura, mail yazışmaları ve uçak biletleri
5-Arabuluculuk son tutanak aslı,
6-Taraf beyanları ve dilekçeleri ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, faturalardan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (229. md.). Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır (231/5. md.). 6102 sayılı TTK’da da fatura konusunda hükümler vardır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” (6102 Sayılı TTK 21/1) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
Faturanın onu teslim alan kişiyi borç altına sokabilmesi için taraflar arasında borç doğurucu bir ilişkinin varlığı ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatap tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya sekiz günde itiraz edilmemiş olması onu borç altına sokmaz. Ancak TTK 21/2 maddesi uyarınca , faturalara 8 gün içerisinde itiraz edilmediği takdirde faturadaki gösterilen bu bedeli kabul edilmiş sayılır.
Fatura tek başına alacağın kanıtı değildir. Faturanın dayanağı olan temel ilişkinin ispatı gerekir. Tek yanlı düzenlenen faturanın, düzenleyen tarafın kendi ticari defterlerine kayıt edilmiş olması alacağın varlığını ispatlamaz.
Faturalarda belirtilen malların davalı alıcıya teslim edildiği iddiasını davacı ispatla yükümlüdür. Fatura içeriğindeki malların davalıya teslimi dayanak belgelerle kanıtlanmadığı sürece ticari defterler tek başına malın teslim edildiğini ispata yeterli değildir.
Bu açıklamalar ışığında davacı ve davalının sunmuş oldukları tüm deliller dosya içerisine alınmış, icra dosyası getirtilerek incelenmiş, tüm deliller toplandıktan sonra alanında uzman mali bilirkişiden rapor alınmıştır.
İcra takip dosyasının incelenmesinde; …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı icra dosyasının incelemesinde; davalı/alacaklı tarafından davacı/borçlu aleyhine faturaya dayalı 23.323,74 TL asıl alacak ve 1.059,15 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 24.382,89 TL borcun ödenmesi amacıyla 18/04/2019 tarihinde icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçluya 25/04/2019 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun ödeme emrine 24/04/2019 tarihinde itiraz ettiği, icra takibinin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Mali bilirkişinin 10/03/2020 tarihli 9 sayfadan ibaret raporunda özetle; davacı şirketin 2018 yılına ait ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarının yasal sürelerde yaptırıldığı, 2018 yılı defterlerinin HMK 222. Maddesi çerçevesinde davacı lehine delil teşkil edeceği, 2019 yılına ait ticari defterlerinin açılış onaylarının yasal sürelerde yaptırıldığı, 2019 yılı yevmiye defterinin inceleme tarihinde kapanış tasdik süresinin henüz dolmadığı, 2019 yılı envanter defterinin yazdırılmadığı, bu nedenle 2019 yılı ticari defterlerinin davacı lehine delil teşkil edemeyeceği, davacı tarafın davalı tarafa 23/01/2019 tarihinde … sıra numaralı 23.323,74 TL bedelli fatura düzenlediği ve ticari defterlerine alacak olarak kaydettiği, davacı tarafın davalı taraftan 04/01/2019 tarihinde 10.000,00 TL ve 15/01/2019 tarihinde 5.000,00 TL olmak üzere toplam 15.000,00 TL tahsilat yaptığı, davacının davalı taraftan 8.323,74 TL alacağının olduğu, davalı tarafın inceleme için ticari defter, kayıt ve belge ibraz etmediği, kargo belgelerine göre davacı tarafın içeriği olan evrağı MNG Kargo aracılığı ile davalı tarafa gönderdiği ve kargonun 01/02/2020 tarihinde teslim edildiği bilgisinin bulunmadığı, faiz konusunda başka anlaşma bulunmaması halinde TTK 1530. Maddesi uyarınca faturanın borçlu tarafa tebliğinden itibaren 30 gün sonrasından itibaren faizin işletilmeye başlanması gerektiği, davacı tarafın takip tarihi itibariyle 94,41 TL işlemiş faiz alacağının olduğu, icra inkar tazminatının Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu şeklinde rapor hazırlanmıştır.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; taraflar arasında seyahat planlarının yapılması ve uçak biletlerinin alınması şeklinde ticari ilişki bulunduğu, davacının faturaya dayalı alacağının tahsili istemiyle icra dosyasında takip yaptığı, davalının yasal süresi içerisinde yaptığı itiraz üzerine takibin durmasına karar verildiği, davacının alacağına dayanak olan faturanın davalıya tebliğ edildiği, faturaya itiraz olmadığı, davacının ticari defterlerini usulüne uygun tutulduğu, faturanın davacının ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu, davacının ticari defter ve kayıtlarına göre yapılan ödemeler de düşülmek suretiyle takip konusu faturadan kaynaklı 8.323,74 TL alacağının bulunduğu, davalı taraf ticari defterlerini dosyaya sunmadığı gibi davacı şirkete borçlarının bulunmadığı yönünde icra takibinde itirazda bulunmuş ise de taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, buna ilişkin faturaların düzenlendiği ve davacı tarafından dosyaya sunulan e-mail yazışmalarından ve uçak biletlerinden anlaşılacağı üzere faturaya konu hizmetin verildiği sabit olup, davalı tarafça borcu bulunmadığı hususunda ispata yarar delil ibraz edememiştir. Bu haliyle takip tarihi itibariyle davacının davalıdan, takip talebinin dayanağı olan faturadan kaynaklı olarak 8.323,74 TL alacaklı olduğu, düzenlenen uzman bilirkişi raporunun da mahkememizce dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli bulunması nedeniyle davacı tarafın davalıdan takip konusu faturadan dolayı 8.323,74 TL alacağının bulunduğu tespit edilmiştir.
Davacı tarafın başlattığıİstanbul 14. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra dosyasına yönelik borçlu davalı tarafından 8.323,74 TL asıl alacak yönünden itirazın iptaline, takibin takip talebindeki şartlarla kaldığı yerden devamına, her ne kadar takipten önce işlemiş faiz talep edilmişse de; somut olayda davacının davalıyı takip tarihinden önce temerrüde düşürmediğinden temerrüt şartları oluşmadığından işlemiş faiz talebinin reddine, fazlaya ilişkin istemin reddine, ayrıca alacağın likit olması nedeniyle takibe haksız itiraz eden borçlu davalı aleyhine hükmolunan asıl alacağın %20’si (1.664,74 TL) oranında icra inkar tazminatı yüklenmesine dair oluşan vicdani kanıya göre aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR:Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1- Davacı tarafça açılan DAVANIN KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ ile;
a) Davacı tarafın başlattığı …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında borçlu davalı tarafından 8.323,74 TL asıl alacak yönünden İTİRAZIN İPTALİNE, takibin takip talebindeki şartlarla kaldığı yerden devamına, fazlaya ve faize ilişkin istemin reddine,
b) Hükmolunan asıl alacağın %20’si(1.664,74 TL) oranında icra inkar tazminatının borçlu davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 568,59-TL nispi karar harcından peşin yatırılan 364,51-TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 204,08-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-)Davacı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 3.400-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-)Davalı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 3.400-TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
5-)Davacı tarafça yatırılan 364,51-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-)Davacı tarafından yatırılan 44,40-TL başvuru, 6,40-TL vekalet harcı, 700-TL Bilirkişi ücreti ve 40,70-TL posta giderinden ibaret toplam 791,50-TL yargılama giderinin kabul ve red oranları dikkate alınarak 231,27-TL sinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davacı taraf üzerinde bırakılmasına;
7-)Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin kabul ve red oranları dikkate alınarak 385,70-TL sinin davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine, 934,30 TL’sinin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
8-)Davacı tarafça yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 14/07/2020

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)