Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/605 E. 2020/480 K. 13.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/605 Esas
KARAR NO : 2020/480
DAVA : Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 30/09/2019
KARAR TARİHİ : 13/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle;Davacı şirket ile Davalı şirket arasında ticari ilişki mevcut olduğunu, bu ticari ilişkiden kaynaklanan fatura alacakları sebebi ile davalı tarafından davacı şirket aleyhine …. İcra Müdürlüğü 2019/… E. Sayısı ile icra takibi başlatıldığını, başlatılan icra takibine karşılık olarak davacı şirket tarafından haciz tehdidi sebebi ile Mayıs ayı içerisinde gerekli ödemenin yapıldığını, davacı şirket tarafından bir yandan da davalı şirketin hesabına sehven mükerrer ödeme gerçekleştirildiğini, sehven yapılan bu ödemeye ilişkin dekontların işbu dava dilekçesi ekinde Sayın Mahkemeye sunulduğunu, sehven gerçekleştirilen bu ödeme bakımından davalı şirket ile defalarca görüşüldüğünü ancak yapılan görüşmelerin sonuçsuz kaldığını, davacı şirkete iade ödeme yapılmadığını, akabinde arabuluculuk uyuşmazlık çözüm yöntemine başvurulduğunu, 05.08.2019 tarihinde gerçekleştirilen son oturumda uzlaşma sağlanamadığını, buna ilişkin son tutanağın dilekçe ekinde Sayın Mahkemeye sunulduğunu, davacı şirketin, davalıya karşı icra takibine konu faturalar dışında başkaca borcu bulunmamakla birlikte, davalının haksız olarak kendisine yapılan mükerrer ödemeyi iade etmemekte ısrarcı davrandığını, sebepsiz zenginleştiğini, sebepsiz zenginleşme Türk Borçlar Kanunu’nun madde 77-82 arasında düzenlendiğini, TBK madde 77 uyarınca; haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. Sebepsiz zenginleşmeden söz edebilmek için öncelikle bir kimsenin malvarlığında bir çoğalmanın meydana gelmesi gerekir. Diğer taraftan bir başka kimsenin malvarlığı azalmalı ve zenginleşme ile fakirleşme arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Aynı zamanda bu zenginleşmenin “haklı bir sebep olmaksızın gerçekleşmesi” gerektiğini, Türk Borçlar Kanunu’ nda bulunan açık düzenleme gereğince davalı şirket hesaplarına sehven ödenen mükerrer ödemenin davacı şirkete iadesinin gerektiğinin açık olduğunu, davacı şirketin, davalıya başkaca borcu olmadığının ticari defter ve kayıtlardan açıkça görüleceğini, bu sebeple sehven yapılan ödemenin tespiti ve iadesine karar verilmesi için davacı şirket defter ve kayıtlarının incelenmesine karar verilmesini Sayın Mahkemeden talep ettiklerini, diğer yandan davalı şirketin mali durumunun kötü olduğunun da taraflarınca bilindiğini, hal böyle iken davacı şirketin alacağını tahsil edememe ihtimali kuvvetle muhtemel olduğunu, HMK’nın 389. maddesinde ihtiyati tedbir kurumunun aşağıdaki şekilde tanımlandığını,”Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” bu sebeple davalı şirketin menkul ve gayrimenkulleri üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep etme zarureti doğduğunu, davacı şirketin, davalının sebepsiz zenginleşmesi sebebi ile fakirleştiğini, sehven ödenen tutarı ihtiyacı doğduğunda kullanamadığını, bu sebeple dava tarihinden itibaren bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faiziyle birlikte alacağın davalıdan tahsilini talep ettiklerini, ileri sürerek davalı şirket hesabına sehven ödenen 16.163,01 TL’ nin ödemenin yapıldığını ve 31.05.2019 tarihinden itibaren bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı şirkete ödenmesine karar verilmesini, sehven davalı hesabına yapılan mükerrer ödemenin bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizi ile davalıdan alınarak davacı şirkete verilmesine ve işbu dava sonuçlanıncaya kadar davalının menkul ve gayrimenkulleri üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, dava masraf ve vekâlet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa usul ve yasaya uygun tebligat yapılmasına rağmen davaya cevap vermemiş ve duruşmalara katılmamıştır.
DELİLLER:
…. İcra Müdürlüğünün 2019/… E. Sayılı icra dosyası, ödeme dekontları, faturalar, davacı ticari defter ve kayıtları, bilirkişi raporu, arabuluculuk son tutanak aslı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre; dava, davacı tarafça faturalara dayalı olarak sehven yapılan ödemenin sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında davalıdan tahsiline yönelik alacak davasıdır.
Davacı vekili dava dilekçesinde davalı tarafından fatura alacakları sebebiyle … İcra Müdürlüğünün 2019/… E. Sayılı icra dosyasıyla icra takibi yapıldığını, haciz tehdidi ile gerekli ödemelerin yapıldığını, ayrıca müvekkili şirket tarafından davalı şirket hesabına sehven mükerrer ödemelerin gerçekleştiğini belirterek davalı şirket hesabına sehven ödenen 16.163,01 TL’nin ödemenin yapıldığı 31/05/2019 tarihinden itibaren bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkili şirkete ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı tarafa usul ve yasaya uygun tebligat yapılmasına rağmen davaya cevap vermemiş ve duruşmalara katılmamıştır.
Mahkememizce 24/01/2020 tarihi olarak belirlenen gününde ticari defter incelemesi yapıldığı, davacı ve davalının ticari defterlerini sunduğu, mahkememizce yapılan yargılama sırasında yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde Mali Müşavir Bilirkişi tarafından düzenlenen bilirkişi raporuna göre; “davacı ticari defterlerinin HMK 222. Maddesi çerçevesinde lehine delil teşkil edeceği, davalı tarafından inceleme için ticari defter kayıt ve belge ibraz etmediği, davalı tarafın davacı taraf adına 2018 yılında 12 adet toplamı 17.453,00 TL. fatura düzenlediği, davalı tarafın …. İcra Müdürlüğü 2019/… Esas sayılı dosyası ile davacı taraftan 17.453,00 TL. fatura alacağı ve 2.696,10 TL. işlemiş faiz olmak üzere toplam 20.149,10 TL. alacak talebinde bulunduğu, davacı tarafın 22.05.2019 tarihinde … aracılığı ile …. İcra Dairesi hesabına “2019/…” açıklamalı 25.190,07 TL. ödeme yaptığı, davacı tarafın 31.05.2019 tarihinde alacaklı … IBAN numaralı banka hesabına 16.163,01 TL. ödeme yaptığı ve davalı taraf hesaplarına alacak kaydettiği, davacı tarafın incelenen ticari defter kayıt ve belgelerine göre, davacı tarafın davalı taraftan 30.09.2019 dava tarihi itibarı ile 16.163,01 TL. alacaklı olduğu” şeklinde rapor hazırlanmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.04.2011 tarih ve 2010/3-727 E. ve 2011/75 K; Dairemizin 12.03.2014 gün ve 2013/8037 E., 2014/1827 K.; 07.09.2015 tarih ve 2014/9969 E., 2015/5634 K; 19.10.2015 tarih ve 2014/9196 E., 2015/6667 K. sayılı ilamlarında açıklandığı üzere; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ve 818 sayılı Borçlar Kanunu’ndaki sebepsiz zenginleşmeye ilişkin maddelerdeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır.
Hukuki işlemin borç doğurmasının nedeni irade açıklamasıdır. Sebepsiz zenginleşmenin borç doğurmasının nedeni kişinin iradesi dışında malvarlığında bir eksilmenin meydana gelmesidir. Bunun sonucu olarak, taraflar arasında malvarlıkları arasındaki değişim bir sözleşmeye, tarafların açıkladıkları iradeye dayanırsa, sebepsizlikten ve sebepsiz zenginleşmeden sözedilemez.
Hukuki işlemlerden ve bunun en yaygın türü olan sözleşmeden doğan borçlarda, borçlunun borcunu anlaşmaya uygun olarak yerine getirmesi gerekir. Borçlu anlaşmaya uygun hareket etmezse, alacaklı borca aykırılık hükümlerini işletir ve mümkün ise borcun aynen ifasını, değilse doğan zararının giderilmesini talep eder.
Bütün bu açıklamalara göre, sebepsiz zenginleşme alacaklıya, ikinci derecede (tali nitelikte) bir dava hakkı temin eder. Malvarlığındaki azalmanın başka asli nitelikteki davalarla önlenmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme davası gündeme gelemez. Nitekim, sözleşmeden doğan bir hukuki ilişkinin bulunduğu hallerde taraflar sebepsiz zenginleşmeye dayanan bir talepte bulunamazlar.
Sebepsiz zenginleşmede 818 sayılı BK döneminde sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olup olmaması ayrımı yapılmadan, ( 6098 sayılı TBK’nın 117/2. maddesinde ise sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olmaması halinde) haksız iktisap tarihinden itibaren temerrüt faizi istenebilir ise de, somut olayda, sözleşmenin uygulanmasından kaynaklanan alacağın tahsili kapsamında talep edilen bedele borçlunun bir ihtar ile temerrüde düşürüldüğü tarihten itibaren faiz istenebilir. Bu durumda, davacı vekilince, davadan önce davalının miktar ve ödeme talebi içeren bir ihtarname ile temerrüde düşürüldüğünün iddia edilmediği ve ihtarname sunulmadığı gözetilerek, kabulüne karar verilen alacağa dava tarihinden itibaren temerrüt faizi yürütülmesi gerekirken, ödeme tarihlerinden itibaren faiz yürütülmesi doğru değildir. Yargıtay … Hukuk Dairesinin 13/11/2015 tarih, 2015/… esas ve 2015/… karar sayılı ilamı.
Öte yandan, tarafların tacir olduğu, davaya konu alacağın ise tacirler arası sözleşmeden kaynaklandığı, davalı tacirin borcunun faizin doğduğu tarihte yürürlükte bulunan Yasa uyarınca ticari nitelik gösterdiği, bu davanın aynı Kanun uyarınca ticari dava olduğu, tacirler arası bu sözleşmenin aynı Kanun’un 3. maddesi uyarınca ticari iş niteliğinde bulunduğu, tacirin ticari işlerde temerrüt faizi oranını düzenleyen 3095 sayılı Kanun’un 2/2. madde hükmü uyarınca avans oranında faiz isteme hakkını haiz olduğu gözetilerek, avans faizine hükmedilmesi gerekir. Yargıtay … Hukuk Dairesinin 06/11/2014 tarih, 2014/… esas ve 2014/… karar sayılı ilamı.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; taraflar arasında fatura alacağından kaynaklı ticari ilişkinin bulunduğu, davalı tarafın …. İcra Müdürlüğü 2019/… Esas sayılı dosyası ile davacı taraftan 17.453,00 TL. fatura alacağı ve 2.696,10 TL. işlemiş faiz olmak üzere toplam 20.149,10 TL. alacak talebinde bulunduğu, dosya kapsamına sunulan ödeme dekontlarından ve davacı ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi neticesinde davacı tarafın 22.05.2019 tarihinde … aracılığı ile …. İcra Dairesi hesabına “2019/…” açıklamalı 25.190,07 TL. ödeme yaptığı, davacı tarafın 31.05.2019 tarihinde alacaklı … IBAN numaralı banka hesabına 16.163,01 TL. ödeme yaptığı ve davalı taraf hesaplarına alacak kaydettiği, davacı tarafın incelenen ticari defter kayıt ve belgelerine göre, davacı tarafın davalı taraftan 30.09.2019 dava tarihi itibarı ile 16.163,01 TL. alacaklı olduğu, davalı tarafından ticari defter ve kayıtlarının ibraz edilmediği, davacının davalı şirketin hesabına göndermiş olduğu para sebepsiz zenginleşme teşkil edeceğinden talep yerinde görülmekle davanın kabulü ile dava tarihinden önce davalıyı temerrüde düşürecek bilgi ve belge dosyada bulunmadığından tarafların tacir olduğu ve işin ticari iş olduğu gözetilerek; 16.163,01 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Yasa’nın 2/2 maddesi gereğince değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan   tahsili ile davacıya verilmesine,  karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ ile
1- 16.163,01 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Yasa’nın 2/2 maddesi gereğince değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 
2-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 1.104,10-TL nisbi karar harcından peşin yatırılan 276,03-TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 828,07-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-)Davacı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 3.400-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-)Davacı tarafça yatırılan 276,03-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-)Davacı tarafından yatırılan 44,40-TL başvuru, 6,40-TL vekalet harcı, 700-TL Bilirkişi ücreti ve 140,70-TL posta giderinden ibaret toplam 891,50-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-)Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320-TL’nin davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
7-)Taraflarca yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 13/10/2020

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı