Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/488 E. 2020/689 K. 16.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/488
KARAR NO : 2020/689

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/09/2019
KARAR TARİHİ : 16/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili tarafından sunulan 24/09/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın davalı firma ile zeytin alımı hususunda anlaşma yaptığını ve toplamda 169.205,00.-TL tutarında ürünü 15/08/2018 tarih ve… seri ve sıra nolu irsaliyeli fatura ile müvekkiline teslim ettiğini, müvekkili şirket ise bu ürünlerin bir kısmının karşılığı olarak davalı şirkete 50.000.-TL tutarında çek verdiğini, müvekkili tarafından 18.316,00-TL tutarında zeytinin piyasada satıldığını ve elinde 150.889,50.-TL tutarında zeytin kaldığını, kalan zeytinlerin davalıya 17/12/2018 tarihinde irsaliyeli fatura İle iade edildiğini, ancak davalı şirket İade aldığı ürünlerden 37.190,50.-TL’sinin bozuk olduğunu iddia ederek 50.000.-TL tutanndaki çeki İade etmediğini, çekin daha sonra 3. şahıslara ciro edildiği ve karşılığının ödendiğini, bu durumda müvekkilinin sattığı tutarın çek bedelinden düşülmesi sonucunda davalıdan 31.684,00.-TL alacaklı durumda olduğunu beyanla davalı şirket nezdinde bulunan 31.684,00.-TL tutarındaki alacağın cevabi ihtarnamenin gönderildiği tarih olan 08/01/2019 tarihinden itibaren işletilecek faiz, masraf ve avukatlık ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili 20/03/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin müvekkil şirket yetkilisinin tebliğ esnasında orada bulunup bulunmadığı sorulmadan, araştırılmadan bu hususların tebliğ mazbatasına derç edilmeden sigortalı bir çalışana bırakılmasının usulsüz olduğunu, dava dilekçesinin tebliğ tarihinin 13/03/2020 tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğini, davalı tarafından davalı adına düzenlenen … numaralı ve 169.205,00 TL bedelli faturaya konu ürünlerin eksiksiz olarak davacıya teslim edildiğini, davacıya teslim edilen bu ürünlerde herhangi bir kusur bulunmadığını, davacının kendisine teslim edilen zeytin ürünlerinde herhangi bir ayıp itirazının da bulunmadığını, davacının davalıya ürün satışı yapmış gibi ayıp ihbarının süresinde olmadığını iddia ederek mahkemeyi yanıltmaya çalıştığını, dava konusu zeytin ürünlerini davacıya satanın müvekkil olduğunu, davacının bu ürünlerin bir kısmının müvekkil şirkete iade ettiğini, ancak bir kısım ürünlerde bozuk ve kusur olması nedeniyle müvekkil şirket tarafından kabul edilmediğini, ihtilaf konusu ürünlerin davalı tarafından kabul edilmediğinden ayıp ihbarının bulunmasını gerektirir bir konu bulunmadığını, davacının müvekkile gönderdiği ihtarnamede ürünlerin indirilme aşamasında bozuk, küflü patlak olduğuna dair kendi elemanın imzaladığı tutanakla ikrar ettiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER : 20/05/2019 tarihli Arubulucu tutanağı, Erzurum … Noterliği’nin 08/01/2019 tarih ve … yevmiyeli ihtarnamesi, Kadıköy … Noterliği’nin 26/12/2018 tarih ve … yevmiyeli ihtarnamesi, faturalar, tarafların ticari defter ve kayıtları, bilirkişi raporu, taraflarca sunulan belgeler ve tüm dosya kapsamı mevcuttur.
Mali müşavir bilirkişi… tarafından düzenlenen 28/02/2020 tarihli kök raporunda özetle;”Davacı tarafından ibraz edilen ticari defterlerin tetkikinde; Davalı ile olan ticari münasebetini …lu hesapta …kart kodunda takip etmekte olduğu, davalı tarafından düzenlenen 18/08/2018 tarihli, … seri nolu, 169.205,50.-TL’lik irsaliydi faturayı ticari defterlerine davalıyı alacaklandıracak şekilde kaydetmiş olduğu, davalıya cari hesaba mahsuben vermiş olduğu 20/02/2019 vadeli 50.000.-TL’lik çeki ise davalıyı borçlandıracak şekilde kaydetmiş olduğu, davalıya düzenlemiş olduğu 07/12/2018 (17/12/2018) tarihli,… seri nolu, 150.889,50.-TL lik irsaliydi faturayı ise aynı tarihte “satın alma iade” açıklaması ile davalıyı borçlandıracak şekilde ticari defterlerine kaydetmiş olduğunun görüldüğü, davacı, fatura üzerinde her ne kadar 07/12/2018 tarihi mevcut olsa da bu durumun bir sistem hatası olduğu, faturanın orijinal düzenlenme tarihinin 17/12/2018 tarihi olduğunu beyan etmiş olduğu, buna göre davacı davalıdan kendi defterlerinde dava tarihi itibariyle 31.684.00.-TL alacaklı durumda olduğu, davacı vekili tarafından dosyaya sunulan delil listesi ekindeki belgelerin tetkikinde; davalı tarafından davacıya 18/08/2018 tarihli, … seri nolu, çeşitli tür ve miktarlarda zeytin ve nakliye gelirleri açıklamalı, 169.205,50.-TL lik irsaliyeli faturanın düzenlenmiş olduğu, davacı tarafından ise davalıya 20/02/2019 vadeli, Ödeme yeri Erzurum olan, … Portföy numaralı, 50.000,00.-TL lik çekin keşide edildiği, davacı tarafından satılamayan ürünlerin 07/12/2018 (17/12/2018) tarihli, … seri nolu, 150.889,50.-TL lik irsaliyeli fatura İle birlikte… plakalı araç sürücüsü… tarafından davalıya iade edildiği, davalı tarafından davacıya, Kadıköy … Noterliğinin 26/12/2018 tarihli,… yevmiye nolu ihtarnamesi ile:”… faturaya konu ürünlerin 21/12/2018 tarihinde müvekkili şirketin depo görevlisi tarafından teslim alındığını, araçtan indirilen ürünlerden 175 teneke “yağlı siyah zeytin” ve 124 teneke “vesil zeytin” grubu ürünün patlak, küflü, susuz, yağsız ve kullanılamaz durumda olduğunu, kullanılamaz durumda olan ürünlerin ayrıntılı dökümünün fatura üzerinde işaretlenerek nakliyeci tarafından imzalandığı ve ayrıca bu durumun tutanak, ile belgelendiğini, bu ürünlerin müvekkili şirket depo görevlisi tarafından teslim alınmayarak iade edildiğini, müvekkili şirketin yetkilisinin şehir dışında olması nedeniyle bu durumu 26/12/2018 tarihinde öğrendiğini, kullanılamaz durumda olan ürünlerin toplam bedelinin KDV dahil 37.190.50.-TL olduğunu, düzenlenen faturadan kullanılamaz olan ürünlerin çıkartılarak yeniden fatura tanzim etmesi ve müvekkilinin uğradığı zararı karşılaması vedahi zayi olmaması için ihtiyaten depoya taşının ürünlerin teslim alması yada imhasını talep etmesini” ihbar ve ihtar ettiğinin görüldüğü, 21/12/2018 tarihinde davalı tarafından Hasar Tespit Tutanağı düzenlenerek, davacının nakliyeci ile göndermiş olduğu ürünlerden 175 teneke yağlı siyah zeytin ve 124 teneke yeşil zeytinin nakliyecinin imzası ile teslim alınmış olduğunun anlaşıldığı, akabinde davacı tarafından davalıya Erzurum … Noterliğinin 08/01/2019 tarihli …yevmiye nolu ihtarnamesi gönderilerek “..davalı şirket sahibi…’in kalan … teneke zeytini geri alacağını. 50.000.-TL lik çekin iade edileceğini, müvekkili şirketin iade alacağı olan 31.684.00.-TL lik kısmın ödeneceğini beyan edildiğini, ancak 299 teneke ürünün küflendiği ve kullanamaz duruma geldiği beyan edilerek teslim alınmadığının taraflarına ihtarname ile bildirildiği, söz konusu ürünlerin şirketlerinin deposunda 1220 teneke ürün ile birlikte kaldığını sorun olsa hepsinin zayi olması gerektiğini, basit bir teslim tutanağı ile tespit yapıldığını hiçbir teknik rapora dayanmayan bu tutanağın kabul edilemeyeceğini, söz konusu zeytinlerin son kullanma tarihinin 2020 yılı olduğunu, davalının yetkili yöneticisi tarafından imzalanan 17/08/2018 tarihli taahhüt ve sözleşme evrakında da ürünlerin küflenmesi, bozulması ve hasarlı olması durumunda bu malların nakliye ücretsiz iade alınacağının taahhüt edildiğini, bu nedenle 50.000- TL lik çekten kalan 31.684.00.-Th nin taraflarına ödenmesinin” talep edildiğinin görüldüğü, davacının iddia ettiği 17/08/2018 tarihli taahhüt ve sözleşme evrakına dosyanın tetkikinde rastlanılmamış olduğu, davalı tarafından söz konusu malların teslimi ile ilgili 21/12/2018 tarihli hasar tespit tutanağı başlıklı evrakın dosyaya sunulduğu, davalı tarafından davacıya 169.205,50.-TL lik irsaliyeli faturanın düzenlenmiş olduğu, davacı tarafından ise davalıya 20/02/2019 vadeli, 50.000,00-TL lik çekin keşide edildiği, akabinde davacının satamadığı ürünleri davalıya 07/12/2018 (17/12/2018) tarihli, … seri nolu, 150.889,50.-TL’ lik irsaliydi fatura ile birlikte iade ettiği, davacı, davalıdan almış olduğu ürünlerden 169.205,50.-TL – 150.889,50-TL = 18.316.00.-TL lik ürünü sattığı ve kalan ürünleri davalıya iade ettiği, buna göre keşide etmiş olduğu 50.000-TL lik çekin satmış olduğu ürünlerden tenzili ile davalıdan (50.000.-TL-18.316.00.-TL = ) 31.684,00.-TL alacaklı olduğu iddiasında olduğu, davalı ise iade aldığı ürünlerden ” …175 teneke “yağlı siyah zeytin” ve l24 teneke “yeşil zeytin” grubu ürünün patlak, küflü, susuz, yağsız ve kullanılamaz durumda olduğu, bu ürünlerin toplam tutarının KDV dahil 37.190.50.-TL olduğu iddiasında olduğu, davacı yanın asıl alacak yanında faiz talebinde de bulunmuş olduğu, mahkemece davacının faiz talebinin kabulü halinde dava tarihi itibariyle 2.023,44.-TL faiz talep edebileceğinin hesaplandığı, taraflar arasında yazılı bir sözleşmeye dosyanın tetkikinde rastlanılmadığı, davacının kendi defterlerinde davalıdan dava tarihi itibariyle 31.684,00.-TL alacaklı durumda olduğu, davacı talebinin kabulü halinde davalıdan, 31.684,00.-TL Asıl Alacak ve 2.023,44.-TL Faiz olmak üzere toplam 33.707,44.-TL talep edebileceği, davalımn ayıp iddiasının kabulü halinde ise yukarıda arz edildiği üzere, bu sefer davalının davacıdan 4.746,00.-TL alacaklı duruma geçtiği, ” şekline görüş beyan etmiştir.
Davalı tarafça bilirkişi raporuna itiraz edilmiş, davalının ticari kayıtlarının incelenmesi için ek rapor alınmak üzere dosya bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Mali müşavir bilirkişi … tarafından düzenlenen 28/10/2020 tarihli ek raporunda özetle;”Davalı tarafından ibraz edilen ticari kayıtlarının tetkikinde, davacıya düzenlenen 169.205,50-TL bedelli faturanın ve davacı tarafınan yapılan 50.000-TL’lik ödemenin kayıtlı olduğu, 2019 yılında ise herhangi bir hareket olmadığı, davacı tarafından davalıya düzenlenen 150.889,50-TL bedelli iade faturasının ise davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, buna göre davalının kendi ticari defterlerinde dava tarihi itibariyle davacıdan 119.205,50-TL alacaklı durumda olduğu, tarafların ticari kayıtları arasındaki farkın 150.889,50-TL olduğu, bu farkın davacı tarafından düzenlenen ancak davalı tarafından kabul edilmeyen 150.889,50-TL bedelli iade faturasından kaynaklandığının tespit edildiği, davacının kendi defterlerinde davalıdan dava tarihi itibariyle 31.684.00.-TL alacaklı olduğu, davalının ise kendi defterlerinde davacıdan dava tarihi itibari ile 119.205.50-TL alacaklı olduğu, buna göre taraflar arasındaki farkın (31.684,00+ 119.205,50=) 150.889,50.-TL olduğu, işbu farkın; davacı tarafından davalıya düzenlenen ancak davalı tarafından kabul edilmeyen 150.889,50.-TL bedelli iade faturasında kaynaklandığı, davacı tarafından davalıdan toplamda 169.025,00.-TL bedelli ürünler alındığı, alınan ürünler karşılığında davalıya 50.000,00.-TL bedelli çek verildiği, alınan zeytinlerin 18.316,00.-TL’lik kısmının davacı tarafından satıldığı, bu tutarın 50.000,00.-TL’lik çek bedelinden tenzili sonrasında ise davacının (50.000,00 – 18.316,00 =) 31.684,00.-TL’lik alacak iddiasında olduğu, satılan 18.316,00.-TL’lik tutar dışında kalan (169.025,00 – 18.316,00 =) 150.889,50.-TL yönünden ise davacı tarafından davalıya iade faturası düzenlendiği, davalı tarafından davacıya gönderilen Kadıköy … Noterliğinin 26/12/2018 tarihli ve… yevmiye numaralı ihtarnamesinin tetkikinde, davalı tarafından kabul edilmeyen ve hasarlı/bozuk olduğu iddia edilen ürünlerin toplam bedelinin KDV hariç 36.430,00.-TL olduğunun anlaşıldığı, davacı talebinin kabulü halinde davalıdan, (50.000,00 — 18.316,00 =) 31.684,00.-TL Asıl Alacak ve 2.000,00.-TL İşlemiş Faiz olmak üzere toplam 33.684,00.-TL talep edebileceği, davalının ayıp iddiasının kabulü halinde ise yukarıda arz edildiği üzere, bu sefer davalının davacıdan (36.430,00—31.684,00—) 4.746,00.-TL alacaklı duruma geçtiği,” şeklinde görüş bildirmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre; dava; davacı tarafından davalı aleyhine ticari ilişkiden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkin alacak davasıdır.
Davacı taraf, davalı ile aralarındaki anlaşmaya istinaden aldığı 169.205,00-TL tutarında ürünün kendilerine teslim edildiğini, bu ürünlerin bir kısmının karşılığı olarak davalıya 50.000-TL bedelli çek verildiğini, 18.316,00-TL tutarında ürünün piyasada satılarak kalan 150.889,00-TL tutarında ürünün davalıya iade edildiğini beyanla 50.000-TL tutarlı çekten piyasada satışı yapılan 18.316,00-TL tutarındaki satışın mahsubu ile 31.684,00-TL alacağın cevabi ihtarnamenin gönderildiği tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili talep etmiştir.
Davalı taraf, 169.205,00-TL’lik ürünün davacıya eksiksiz olarak teslim edildiğini, davacının 150.889,50-TL bedelli ürünü iade ettiğini, ancak iade edilen ürünlerden bir kısmının patlak, küflü, susuz, yağsız ve kullanılamaz durumda olduğunu bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava dilekçesi, tensip zaptı, tevzi formu ve ön inceleme duruşma gününün 11/11/2019 tarihinde davalı şirkete tebliğ edildiği görülmüş, davalı tarafça 18/12/2019 tarihli ön inceleme duruşmasına katılım sağlanmaması üzerine yokluğunda ön inceleme aşamasının tamamlanarak tahkikat aşamasına geçildiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin 20/03/2020 tarihinde cevap dilekçesi sunduğu, dava dilekçesinin usulsüz tebliğ edildiğini, davadan 13/03/2020 tarihinde haberdar olduklarını beyan ettiği görülmüştür. Dava dilekçesinin davalıya tebliğ edildiği tebligat parçasının incelenmesinde; tebligatın tüzel kişinin işyeri adresine çıkarıldığı, davalının hükmü şahıs olması nedeniyle tebligatın tüzel kişinin yetkili temsilcisine yapılması gerektiği, tüzel kişinin temsilcisi işyerinde bulunmadığı takdirde tebligatın tüzel kişinin o yerde sürekli çalışan memur ve müstahdemlerine yapılması gerektiği, ancak tebligat zarfının incelenmesinde; “Tüzel kişiliğin temsilcisi tebliğ anında adresinde bulunmaması , ….. olmaması sebebiyle daimi işçisi/memuru/amiri … . İmzasına …. Tarihinde tebliğ edilmiştir” kaşeli matbu şerhi ile 11/11/2019 tarihinde şirket çalışanı Elif Kahraman imzasına tebliğ edildiği, TK 12,13. maddelerine göre tüzel kişinin yetkilisinin tebligat sırasında bulunmaması halinde tüzel kişinin temsilcisinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu tür işlerle görevlendirilmiş bir kişiye tebligatın yapılması, bu kişilerinde bulunmaması halinde bu hususun tebliğ mazbatasında belirtilerek diğer bir memur veya müsdahdeme tebligat yapılabileceğinin belirtilmiş olmasına rağmen ” tüzel kişinin yetkilisinden sonra gelen bir kimse veya evrak memuru gibi esasen bu tür işlerle görevli kimselere ulaşıp ulaşılmadığı, ulaşılmamışsa bunun nedeni belirtilmeden tebligatın yapıldığı, bu hali ile tebligatın usulsüz olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin cevap dilekçesinin süresinde olduğunun kabulüne karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Davalı vekilinin 24/06/2020 tarihli duruşmada, yokluklarında yapılan uyuşmazlık tespitine bir diyeceklerinin olmadığını ve davacı ile sulh olma ihtimallerinin bulunmadığını beyan ettiği, bu hali ön inceleme aşamasındaki eksikliklerin tamamlandığı anlaşılmakla usul ekonomisi gereği davaya kalınan aşamadan devam edilmesine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Mali Müşavir…tarafından düzenlenen 28/02/2020 tarihli bilirkişi raporuna göre; davacının kendi defterlerinde davalıdan dava tarihi itibari ile 31.684,00-TL alacaklı durumda olduğu, davalının ayıp iddiasının kabulü halinde davalının davacıdan 4.746,00-TL alacaklı duruma geçtiği tespit edilmiştir.
Mali Müşavir … tarafından düzenlenen 27/10/2020 tarihli bilirkişi ek raporuna göre; davacının kendi defterlerine göre dava tarihi itibari ile 31.684,00-TL alacaklı olduğu, davalının ise kendi defterlerinde dava tarihi itibari ile 119.205,50-TL alacaklı olduğu, tarafların defterleri arasındaki farkın 150.889,00-TL olduğu, bu farkın davacı tarafından davalıya düzenlenen ancak davalı tarafından kabul edilmeyen 150.889,00-TL bedelli iade faturasından kaynaklandığı, davacının talebinin kabulü halinde 31.684,00-TL asıl alacak ve 2.000-TL işlemiş faiz talep edebileceği, davalının ayıp iddiasının kabulü halinde davalının davacıdan 4.746,00-TL alacaklı duruma geçtiği tespit edilmiştir.
Davacı tarafça dosyaya sunulan ihtarnameler incelenmiş;
Davalı tarafça davacıya gönderilen Kadıköy… Noterliği’nin 26/12/2018 tarihli ve … yevmiyeli ihtarnamesi ile “ihtarname ekinde aslı iade edilen irsaliyeli faturanın 21/12/2018 tarihinde davacının gönderdiği ürünleri getiren nakliyeci tarafından davalının depo görevlisi olarak çalışan personele teslim edildiği, fatura ve içeriğine yasal süresi içinde itiraz ederek iade ettiklerini, davacının ayarladığı nakliyecinin faturaya konu edilen bir kısım ürünü davalının depo çalışanına teslim ettiğini, araçtan indirilen ürünlerden 175 teneke siyah zeytin ve 124 teneke yeşil zeytinin patlak, küflü, susuz, yağsız ve kullanılamaz durumda olduğu, nakliyecinin ürünleri depo önüne bırakması üzerine ihtiyaten depo içine taşındığı, kullanılamaz durumda olan ürünlerin toplam bedelinin KDV dahil 37.190,50-TL olduğu, davacının ilgili faturayı iptal ederek kullanılamaz durumda olan ürünleri faturadan çıkarıp yeniden fatura tanzim etmesi ve davalının uğradığı zararı karşılamasını, zayi olmaması için ihtiyaten depoya taşınan ürünleri teslim almak yahut ürünlerin imhasını talep ediyorsa iradesini davalıya bildirmesini” ihtar ettiği görülmüştür.
Davacı tarafça davalıya gönderilen Erzurum … Noterliği’nin 08/01/2019 tarihli ve … yevmiyeli ihtarnamesi ile “davacı ile davalı arasında zeytin alımı hususunda anlaşma yapıldığı, ürünlerin fiyatlarının piyasadaki rakip ürünlerin fiyatlarının aşırı üzerinde olması sebebiyle satışında sıkıntılar yaşanınca gönderilen malların 1220 tenekesinin …beyin talebiyle geri alınacağı, davacı tarafça mal karşılığı verilen 50.000-TL bedelli çekin iade edileceği, davacının alacağı olan 31.684,00-TL nin mahsubu ile arada kalan 18.316,00-TL’nin davalıya ödeneceği, çekin üçüncü kişiye ciro edilmesi halinde ise çekin vade tarihinden 5 sonrası için 31.684,00-TL için çek keşide edilerek davacıya gönderileceği hususunda anlaşma sağlandığı, davacı tarafça 17/12/2017 tarihli ve 150.889,50-TL bedelli irsaliyeli fatura ile malların gönderildiği, 4 gün sonra davalı şirket yetkilisi …’ın davacı şirket yetkilisini arayarak malların geldiğini indirme işleminin yapıldığını, bir sorun olursa arayacaklarını beyan ettiği, aradan bir hafta geçince davalının ihtarname keşide ettiğini, ihtarnamede gönderilen ürünlerin 299 tenekesinin patlak, küflü, susuz, yağsız, kullanılamaz olduğu şeklinde tespitlerde bulunulduğu, iade edilen bu 299 tenekelik kısmına ne olduğunun anlaşılamadığını, nakliyeci şoförün bir an önce ayrılmak istemesi nedeniyle basit, gerekçesiz sözde bir tespit tutanağını tek başına imzaladığını, kaldıki davalının yetkili yöneticisi tarafından imzalanan 17/08/2018 tarihli taahhüt ve sözleşme evrakında da ürünlerin küflenmesi bozulması ve hasarlı olması durumunda bu malların nakliye ücretsiz iade alınacağı taahhüdünde bulunmuş olduğu, taşıma esnasında devrilme, parçalanma, patlama gibi bir zarar geldiği ileri sürülmesi halinde zararı tazmin etme sorumluluğunun nakliye firmasında olacağı, taşıma işinin sigortalandığı, davacıya bilgi verilmesi yetkili şahıslarca hasar tespiti yapılması ya da davacıyı haberdar edip sigorta şirketine ihbarda bulunulmuş olması halinde zarar tazmini imkanı varken sırf davacıya yapılacak geri ödeme miktarınca zarar tespiti yapılarak fatura iadesi yapıldığı, öncelikle 50.000-TL bedelli çekin iadesi, çekin cirolanmış olması halinde iadeden kaynaklanan 31.684,00-TL’nin ödenmesini” ihtar ettiği görülmüştür.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, düzenlenen bilirkişi ek raporu, toplanıp değerlendirilen delillere göre; davalı tarafça 15/08/2018 tarihl… numaralı irsaliyeli fatura ile 169.205,50-TL bedelli ürünün davacıya gönderildiği, davacı tarafça bu ürünlere karşılık olarak 50.000-TL bedelli çekin davalıya teslim edildiği, davacı tarafça 07/12/2018 tarihli … numaralı irsaliyeli fatura ile 150.889,50-TL bedelli ürünün davalıya satınalma iade faturası açıklaması ile gönderildiği, davalı tarafça iade olarak gönderilen ürünlerin 37.190,50-TL’lik kısmının ayıplı olduğu iddiası ile 07/12/2018 tarihli 150.889,50-TL bedelli faturanın davacıya iade edildiği anlaşılmıştır.
Davacı, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını, malların kendisine konsinye olarak gönderildiğini, ürünlerdeki ayıbın ne olduğunun anlaşılamadığını, bu nedenlerle davalıya teslim ettiği çek bedelinden satışını yaptığı ürün bedelinin mahsubu ile iadeden kaynaklanan 31.684,00-TL’nin ihtarname tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmektedir.
Davalı taraf, dava konusu ürünlerin mülkiyetinin davacıya geçmiş olduğunu, kendilerinin malın satıcısı olması nedeniyle TTK’da düzenlenen ayıp ihbarı süresinin kendilerine uygulanamayacağını, iade ürünlerin kullanılamaz durumda olanların iade faturada işaretlenerek davacının kendi nakliyecesine imzalatıldığı, ayıplı iade ürünün zayi olmaması için depolarına taşındığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce taraflara tüm delillerini bildirmesi için verilen kesin süre içerisinde taraflarca ticari defter ve kayıtlarının sunulduğu, mali müşavir bilirkişi tarafından yapılan incelemede; davacının talebinin kabulü halinde 31.684,00-TL asıl alacak ve 2.000-TL işlemiş faiz talep edebileceği, davalının ayıp iddiasının kabulü halinde davalının davacıdan 4.746,00-TL alacaklı duruma geçtiği tespit edilmiştir.
“Bir davada çekişmeli olguların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği konusuna, ispat yükü denir.
Her iki taraf da ispat yükünün kime düştüğünü gözetmeden delil göstermişler ise bu halde hâkimin ispat yükünün hangi tarafa düştüğünü araştırmasına gerek yoktur. Çünkü hâkim, ilk önce tarafların gösterdikleri delilleri incelemekle yükümlüdür.
İki tarafın (veya bir tarafın) gösterdiği deliller ile davaya ilişkin bütün çekişmeli olgular aydınlanmış ise yine ispat yükünün hangi tarafa düştüğünü araştırmakta bir yarar yoktur. Buna karşılık, gösterilen delillerin hâkime dava hakkında tam bir kanaat vermemesi halinde, ispat yükünün hangi tarafa düştüğünün tespit edilmesinde yarar vardır.
Delillerin davayı etkileyecek çekişmeli hususlarda gösterileceği ve ispat faaliyetinin çekişmeli vakıalar için söz konusu olduğu hususu göz önünde bulundurulmalıdır (1086 sayılı HUMK m. 238/1; 6100 sayılı HMK m.187/1).
Türk Medeni Kanunun 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” denilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel bir düzenleme getirilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
İspat yükü ilk önce kural olarak davacıya düşer; yani davacı davasını dayandırdığı olguları ispat etmelidir. Hâkimin kendisine ispat yükü düştüğünü bildirdiği taraf, uyuşmazlık konusu olguyu ispat edemezse davayı kaybeder. O taraf davacı ise davası reddedilir, davalı ise mahkûm edilir.
Kendisine ispat yükü düşmeyen taraf, karşı (kendisine ispat yükü düşen) tarafın iddiasını (olguyu) ispat etmesini bekleyebilir. Kendisine ispat yükü düşen taraf iddiasını ispat edemezse, diğer (kendisine ispat yükü düşmeyen) tarafın onun iddiasının aksini (hilafını) ispat etmesine gerek yoktur; o olgu ispat edilmemiş (yani dava bakımından yok) sayılır.(HGK’nun 24/05/2017 tarih, 2017/19-1633 Esas, 2017/1013 Karar sayılı kararı).
Somut uyuşmazlıkta öncelikle davacı tarafından davalıya iade edilen ürünlerin ayıplı olup olmadıkları, ayıplı olmaları halinde ayıbın niteliğinin ne olduğu ve bu ayıp nedeniyle davacının sorumlu tutulup tutulamayacağı hususlarının aydınlatılması gerekmetedir.
Davalı tarafça noter aracılığı ile davacıya iade edilen uyuşmazlık konusu 07/12/2018 tarihli irsaliyeli fatura aslı incelendiğinde, iade edilen ürünlerin davacı tarafından nakliyeciye eksiksiz olarak teslim edildiğine dair nakliyeci … tarafından faturanın alt kısmının imzalandığı, aynı faturanın ön yüzünde “yükleme hatasından dolayı aşağıdaki ürünler kullanılamaz haldı teslim alınmıştır” açıklamasının yer aldığı ve bir kısım ürünlerin listelendiği, davalı tarafça gönderilen ihtarname ekinde yer verilen fatura suretinde ise bu açıklamanın üst kısmında “aşağıda dökümü yapılan 175 teneke siyah zeytin 124 teneke sulu yeşil zeytin kullanılamaz ve hasarlı patlak olarak… AŞ Teslim edildi” açıklamasının da yer aldığı ve bu açıklamanın yanında nakliyeci şoförün ad-soyad ve imzasına yer verildiği görülmüştür. Yine davalı tarafça gönderilen ihtarname ekinde yer alan hasar tespit tutanağı başlıklı 21/12/2018 tarihli tutanakta “.. Faturaya not alınan ürünler yükleme hatasından ve/veya firmanın depolama koşullarından dolayı hasarlı (patlak, küflü, susuz, yağsız) ve kullanılamaz şekilde.. Tarafımızdan teslim alınmıştır” açıklamasının yer aldığı görülmüştür.
Her ne kadar davalı tarafça iade edilen ürünlerin 37.190,50-TL’lik kısmının ayıplı olduğu iddia edilmiş ise de; sadece nakliyeci şoförün imzasına yer verilen hasar tespit tutanağında ürünlerin ayıbı ile ilgili olarak hasarlı, patlak, küflü, susuz, yağsız ve kullanılamaz gibi genel ifadelere yer verildiği, sunulan belgelerden ürünlerdeki ayıbın niteliğinin ve miktarının ne olduğunun tam olarak tespitinin mümkün olmadığı, davalı tarafça ürünlerin ayıplı olduğu ve bu ayıbın davacının kusurundan kaynaklandığı hususunun ispat olunamadığı, davacı tarafın kendisine teslim olunan 169.205,50-TL bedelli ürün için davalı tarafa 50.000-TL’yi çek aracılığı ile ödediği, 18.316,00-TL’lik ürünün davacı tarafça piyasada satıldığı, sonrasında 150.889,50-TL bedelli ürünün davalıya iade edildiği, iade edilen ürünler nedeniyle davalıdan 31.684,00-TL alacaklı olduğunu ispatlamış olduğu anlaşılmakla, oluşan vicdani kanaate göre davacının davasının kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Erzurum … Noterliği’nin 10/06/2020 tarihli cevap yazısı ile davacı tarafça davalıya gönderilen 08/01/2019 tarihli ve… yevmiyeli ihtarnamenin 11/01/2019 tarihinde tebliğ edildiğinin bildirildiği, bu hali ile davalı tarafın 11/01/2019 tarihinde temerrüte düştüğü tespit olunmuş, ancak tefhim edilen hükümde sehven temerrüt tarihi 11/09/2019 olarak belirtilmiş, 6100 sayılı HMK 298/2 maddesi gereğince gerekçeli kararda tefhim edildiği şekilde belirtilmesi gerektiğinden aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KABULÜ ile 31.684,00-TL’nin 11/09/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 2.164,33-TL nispi karar harcından peşin yatırılan541,09-TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 1.623,24-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320-TL’nin davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Davacı tarafça yatırılan 541,09-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 44,40-TL başvuru harcı, 205,20-TL tebligat-posta masrafı, 600,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 849,60-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 4.752,60-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan gider avansının karar tebliğ işlemleri tamamlandıktan ve karar kesinleştikten sonra kullanılmayan kısmının yatıran ilgili tarafa resen iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.16/12/2020

Katip …
e-imza *

Hakim …
e-imza *