Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2019/46 Esas
KARAR NO :2021/485
DAVA:İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ:04/09/2019
KARAR TARİHİ:15/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket, davalı … Ltd. Şti.’ nin Lojistik Hizmet işlemlerini yaptığını, müvekkil şirketin davalı borçlu şirketten olan cari hesap alacağı tutarı toplam 46.423,94 TL alacağını temin için davalı borçlu aleyhine … İcra Müdürlüğü … esas sayılı takip dosyası ile ilamsız takip yapıldığını, söz konusu takibe borçlu “ alacaklı tarafa müvekkilin herhangi bir borcu bulunmadığından ” gerekçesi ile itiraz etmiş ve takibin durdurulduğunu, davalı tarafın bu itirazı haksız olduğu gibi cari hesap ve ticari defterler incelendiğinde görüleceği üzere davalı borçlu tamamen kötü niyetli ve zaman kazanmaya yönelik olarak itirazda bulunduğunu, dava konusu olay … Başvuru tarihi ve … Başvuru Numarası ile Arabuluculuk Bürosuna müraacaat edilmiş ancak … Arabuluculuk Numarası ile taraflar arasında Anlaşma sağlanamadığını, davalı Borçlunun … İcra Müd…. esas sayılı takip dosyasına yaptığı İtirazın İptali ile Takibin Devamına, %20’den aşağı olmamak üzere İcra İnkar Tazminatına hükmedilmesine, mahkeme masraf ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekilinin mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf haksız ve dayanaksız şekilde müvekkil şirketi borçlu konumuna sokmaya çalıştığını ortada borçluluğu meydana getiren hukuki bir işlem mevcut olmadığını, davacı yan, gerek dava dilekçesinde gerekse sunmuş olduğu beyanlarda davaya konu edilen taşıma hizmetinden dolayı müvekkil şirketin borçlu olduğunu iddia ettiğini, davacı yan dava dilekçesinde, müvekkil şirket ile aralarında cari hesap ilişkisinin olduğunu ve lojistik hizmeti verdiğini iddia ve beyan ettiğini, davacı yanın bu iddia ve beyanları asılsız ve afakî iddia ve beyanlar olduğunu, davacı yanın müvekkili şirketlerle aralarında cari hesap ilişkisi olduğunu yazılı cari hesap sözleşmesi sunmak sureti ile ispat etmesi gerekmekte iken salt cari hesap ilişkisinin var olduğunu iddia etmek bu cari hesap alacağının doğduğunu ispata yetmediğini, TTK’nın emredici hükümleri gereği davacı tarafın müvekkil şirketle akdetmiş olduğu yazılı bir cari hesap sözleşmesini dosyaya sunması gerektiğini, taraflar arasında ki cari hesabın mevcudiyeti ancak ve ancak yazılı bir cari hesap sözleşmesinin varlığına bağlı olduğunu, ortada davacı ile müvekkil şirket tarafından yapılmış bir cari hesap sözleşmesi yok iken davacı tarafın bu cari hesap ilişkisine dayanarak kendine bir alacak yaratması hukuken mümkün olmamakla birlikte dava konusu bir borcun oluşmayacağının da en açık göstergesi olduğunu, taraflar arasında e-mail talimatı veya yazılı olarak kurulan bir anlaşma söz konusu olmadığını, nitekim davacı yan, müvekkil şirkete taşıma hizmeti sunduğu iddiasını ispat edecek taşıma belgelerini dosyaya ibraz edemediğini, taşıma işine ilişkin detay bilgi vermekten özellikle imtina eden davacı taraf taşımanın hangi güzergahlar arasında olduğu,neyin taşındığını,yurtiçi veya yurtdışı taşıma işi mi yapıldığına dair hiçbir evrakı dosyaya sunmadığını, delil olarak bildirmemiş ve taraflarına tebliğ etmediklerini, oysa anılan belgeler, müvekkili şirketin davaya konu taşıma hizmetinin tarafı olmadığını ispat edeceğini, nitekim hem ttk.m. 768 hükümleri uyarınca taraflar bir taşıma senedi düzenleyebileceklerini, bu taşıma senedinde taşıma sözleşmesine ilişkin birçok bilginin yanında taşıyıcı ve gönderilen tarafından imza altına alındığını, müvekkil ile davacı arasında hukuki bir ilişki mevcut olmadığını, davacı tarafın doğmuş herhangi bir karayolu taşıma ücreti alacağı bulunmadığını, davacının sunmuş olduğu müvekkil şirket adına kesilmiş faturalar, taraflar arasında davaya konu hukuki ilişkiyi ispata medar nitelikte olmadığını, fatura tek başına alacağın kanıtı olmadığını, ayrıca tek yanlı olarak düzenlenen faturanın faturayı düzenleyen davacı tarafın kendi ticari defterlerine kayıt edilmiş olması da alacağının varlığını ispatlayamayacağını, öncelikle usuli itirazlarının değerlendirilmesine ve davanın usulden reddine, davacı tarafça ispat edilemeyen işbu haksız ve dayanaksız davanın reddine, haksız ve kötüniyetli davacının aleyhine %20’dan aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ile vekâlet ücretinin davacı yana yükletilmesine,
karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLER: … İcra Müdürlüğü … esas sayılı icra dosyası, arabuluculuk son tutanağı aslı, davacı tarafın ticari defter ve kayıtları, faturalar, dekontlar, taşıma evrakları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre;Dava, fatura alacağından kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (229. md.). Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır (231/5. md.). 6102 sayılı TTK’da da fatura konusunda hükümler vardır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” (6102 Sayılı TTK 21/1) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
Faturanın onu teslim alan kişiyi borç altına sokabilmesi için taraflar arasında borç doğurucu bir ilişkinin varlığı ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatap tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya sekiz günde itiraz edilmemiş olması onu borç altına sokmaz. Ancak TTK 21/2 maddesi uyarınca , faturalara 8 gün içerisinde itiraz edilmediği takdirde faturadaki gösterilen bu bedeli kabul edilmiş sayılır.
Fatura tek başına alacağın kanıtı değildir. Faturanın dayanağı olan temel ilişkinin ispatı gerekir. Tek yanlı düzenlenen faturanın, düzenleyen tarafın kendi ticari defterlerine kayıt edilmiş olması alacağın varlığını ispatlamaz.
Faturalarda belirtilen malların davalı alıcıya teslim edildiği iddiasını davacı ispatla yükümlüdür. Fatura içeriğindeki malların davalıya teslimi dayanak belgelerle kanıtlanmadığı sürece ticari defterler tek başına malın teslim edildiğini ispata yeterli değildir.
Yemin delili 6100 sayılı HMK’nın 225 ve devamı maddelerde düzenlenmiştir. Yemin kesin delillerdendir. Yemin deliline dayanan taraf, iddia veya savunmasının diğer delillerle ispatlanmamış olması nedeniyle bu delile sıra gelmiş olduğunu başka türlü bilemeyeceğinden; mahkeme, yemin teklif etmek hakkı bulunduğunu istek sahibine hatırlatmakla yükümlüdür. Şu durumda kural olarak, yemin teklifi hakkı kullandırılmadan karar verilemez.
… İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı icra dosyasının incelemesinde; alacaklı … tarafından borçlu …Tic. A.Ş aleyhine 31/03/2019 tarihli cari hesap alacağına dayalı olarak 46.423,94 TL asıl alacak ve 591,91 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 47.015,85 TL borcun ödenmesi amacıyla 21/05/2019 tarihinde icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçluya 25/05/2019 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun icra takibine itiraz ettiği ve takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Davalı tarafa ticari defter ve kayıtlarını Mahkememizce belirlenen inceleme gününde sunması için ihtaratlı tebligat yapıldığı ancak davalının ticari defter ve kayıtlarını sunmadığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde Mali Müşavir Bilirkişi tarafından 10/02/2020 tarihinde düzenlenen bilirkişi raporuna göre; “davacının ibraz edilen ticari defterlerinde dava konusu yapılan faturaların usulüne uygun olarak kayıtlı olduğu, 21.05.2019 takip tarihi itibariyle takip konusu faturaların cari hesap bakiyesinden dolayı davalıdan 46.423,94.-TL alacağı olduğu, uyuşmazlık konusu faturalarda yer alan hizmetleri davalıya verildiğinin tespit edilmesi uzmanlık alanımızın dışında olduğu, bu konuda konusunda ( lojistik, taşıma ) uzmanı görüş alınması gerektiği, davacının dava konusu faturalardan dolayı davalıdan alacaklı olup, olmadığı alacaklı ise ne kadar alacaklı olduğu hususu fatura içeriğindeki hizmetin verilip, verilmediği konusunda taşıma lojistik uzmanından görüş alınması ortaya çıkacaktır. Bu konuda taşıma lojistik Uzmanı bir bilirkişinin görüşünün alınmasının Sayın mahkemenin takdirinde olacağı” şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Davacının dava konusu faturalardan dolayı alacaklı olup olmadığı alacaklı ise ne kadar alacaklı olduğu, fatura içeriğindeki hizmetlerin verilip verilmediği hususunda rapor hazırlamak üzere dosyanın taşıma alanında uzman bilirkişiye verildiği, taşıma alanında uzman bilirkişinin 08/12/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “alacak mesnedi olduğu tespit edilen 12 adet faturalar bakımından konusu işlerin sabit olmadığı, alacak mesnedi gösterilen yedi (7) adet fatura bakımından ise konusu işlerin sözleşme bilgileri içerecek şekilde faturalarda açıkça belirtildiği, bu işlere ilişkin somut bir itiraz olmadığı, bu nedenle konu işleri ispata elverişli faturalar olarak değerlendirilebileceği, ayrıca iş görme süreçlerine dair bir takım ek evrak ile de konu işlerin teyit edildiği, mali müşavir bilirkişi tarafından alacak mesnedi olarak belirlenen 19 adet faturadan yedi (7) adedine konu alacak toplamının 41.791,13 TL hesaplandığı, davacının giriştiği takip bakımından taraflar arasında TTK hükümlerine tabi bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığı, alacağın faturalara dayandığı, davacı tarafından ibraz edilen ticari defterlerin usulüne uygun bir şekilde açılış kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı, ticari defterlerinin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu” şeklinde rapor düzenlenmiştir. Taşıma alanında uzman bilirkişinin 15/02/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; “Sayın mahkeme görevlendirmesi gözetilerek davacı vekili itirazları incelenmiş, ekte sunulan USB bellek içeriği kayıtlar kontrol edilmiş ve irdelenmiş olup sonuç olarak, KÖK raporda tespit edilen miktardan farklı olarak; davacının bakiye ödenmeyen alacağının 44.176,56 TL miktarında olduğu, davacı itirazında yer alan iki adet taşıma ile ilgili, iki adet ardiye hizmeti ile ilgili faturaların ise taraflar arası akdi ilişkide ifa edilmesi ve davalının bu işlerden sorumlu olduğu somut dayanakları ile ortaya konulmadığı” şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; taraflar arasında taşıma sözleşmesinden kaynaklı ticari ilişki bulunduğu, davacının faturaya dayalı alacağının tahsili istemiyle icra dosyasında takip yaptığı, davalının yasal süresi içerisinde yaptığı itiraz üzerine takibin durmasına karar verildiği, davacının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacının takip konusu faturaların cari hesap bakiyesinden dolayı davalıdan 46.423,94.-TL alacağı olduğu, faturaların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı tarafça ticari defterlerinin inceleme gününde ibraz edilmediği, taşıma alanında uzman bilirkişinin 15/02/2021 tarihli ek raporunda belirtildiği üzere dosyaya sunulan taşıma evrakları, faturalar, flash bellek incelendiğinde davacının bakiye ödenmeyen alacağının 44.176,56 TL miktarında olduğu, davacı itirazında yer alan iki adet taşıma ile ilgili, iki adet ardiye hizmeti ile ilgili faturaların ise taraflar arası akdi ilişkide ifa edilmesi ve davalının bu işlerden sorumlu olduğu somut dayanakları ile ortaya konulmadığının tespit edildiği, davacı tarafından ardiye hizmetine konu 23/10/2017 tarihli … numaralı 1.064,81 TL tutarlı fatura ve 20/10/2017 tarihli HD-033587 numaralı 1.120,41 TL fatura yönünden yemin deliline dayanıldığı, yemin muhtırasının davalı şirkete tebliğ edildiği ancak yemin için tayin olunan gün ve saatte gelen olmadığı böylece davalının yemine konu olan ticari ilişki ve faturada adı geçen hizmeti aldığını ikrar etmiş sayıldığı anlaşılmakla; düzenlenen bilirkişi raporları dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli olmakla davacı yanın davalı yandan takip tarihi itibariyle (44.176,56+1064,81+1.120,41 TL=46.361,78-TL) TL alacaklı olduğu Mahkememizce kabul edilerek; davacı tarafça açılan davanın kısmen kabulü ile; Davacı tarafın başlattığı …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında borçlu davalı tarafından 46.361,78-TL asıl alacağa yönelik yapılan itirazın iptaline, takibin takip talebindeki şartlarla kaldığı yerden devamına, somut olayda davacının davalıyı takip tarihinden önce temerrüde düşürmediğinden temerrüt şartları oluşmadığından işlemiş faiz talebinin reddine, asıl alacak likit olmakla hükmolunan asıl alacağın %20’si(9.272,36-TL) oranında icra inkar tazminatının borçlu davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine dair oluşan vicdani kanıya göre aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunun 18/A maddesi 11.fıkrasında yer alan “taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmez.” düzenlemesi gereğince dosyada bulunan tarihli arabuluculuk son tutanağın incelemesinde davalı tarafın mazeret göstermeksizin arabuluculuk görüşmesine katılmadığı anlaşıldığından lehine vekalet ücreti hükmedilmemiş ve yargılama giderlerinin tamamının davalı tarafa yükletilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davacı tarafça açılan DAVANIN KISMEN KABULÜ ile;
a) Davacı tarafın başlattığı …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında borçlu davalı tarafından 46.361,78-TL asıl alacağa yönelik yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, takibin takip talebindeki şartlarla kaldığı yerden devamına, temerrüt koşulları oluşmadığından faize yönelik ve fazlaya ilişkin istemin reddine,
b) Hükmolunan asıl alacağın %20’si( 9.272,36-TL) oranında icra inkar tazminatının borçlu davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
2-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 3.166,97-TL nisbi karar harcından peşin yatırılan 557,73-TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 2.609,24-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-)Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 6.827,03-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-)Davacı tarafça yatırılan 44,40-TL başvuru ve 557,73-TL peşin olmak üzere toplam 602,13-TL harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-)Davacı tarafından yatırılan 1.500,00-TL Bilirkişi ücreti ve 93,20-TL posta giderinden ibaret toplam 1.593,20-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-)Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
7-)Taraflarca yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.15/06/2021
Katip …
e-imzalıdır
Hakim …
e-imzalıdır