Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/428 E. 2021/780 K. 28.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/428 Esas
KARAR NO : 2021/780
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/12/2018
KARAR TARİHİ : 28/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili tarafından sunulan 26/12/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile davalı şirket arasında 30.07.2018, 03.08.2018 ve 07.08.2018 tarihlerinde ayrı ayrı 10’ar adet çift katlı semi treyler satışı ve teslimini içeren satış sözleşmeleri akdedildiğini, akdedilen satış sözleşmelerine konu satış bedelleri de yine sözleşmede belirlendiği ve taraflarca kabul edildiğini, taşıt satışlarının döviz üzerinden kararlaştırılamayacağına ilişkin düzenlemenin yürürlüğe girmesinin akabinde müvekkilleri tarafından davada şirkete yapılan makul ve hakkaniyete uygun teklif davalı tarafından iyi niyete aykırı şekilde kabul görmediğini, 85 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı kapsamında tarafların anlaşması esas olup Türk Lirası üzerinden anlaşma sağlanabileceği iyi niyetle davalıya bildirilmesine rağmen davalı şirket tarafından bu taleplerinin kabul edilmediğini, davalının açık tehdidi karşısında müvekkilleri şirket tarafından mecburi olarak davalı şirket arzusuna göre faturalar kesildiyse de bu durumun kabulünün mümkün olmadığını, davalı şirkete ihtaren bildirildiğini, faturaların davalının arzusuna göre düzenlendiği davalı şirketin faturalar haricinde 30.07.2018, 03.08.2018 ve 07.08.2018 tarihli satış sözleşmelerinden kaynaklanan 23.11.2018 tarihi itibariyle bakiye 386.192 TL daha borcu olduğunu, verilen sürede ödenmemesi halinde alacağın tahsili için yasal yollara başvurulacağının ihtaren bildirildiğini beyanla öngörülemeyecek zararların davalı şirket tarafından müvekkillerine yükleneceği tehdidi karşısında müvekkillerinin öngörülemeyecek zararlara rücuen muhatap olmaması için müvekkilleri tarafından eksik kesilmek zorunda bırakılan faturalardan ve taraflar arasında akdedilen satış sözleşmelerinden doğan 386.192,00-TL’nin fatura kesim tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte taraflarına ödenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili tarafından sunulan 05/03/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; sözleşmedeki yetki şartı gereği İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, taraflar arasındaki satışa konu yarı römork cinsi aracın eser niteliğinde olmadığını, sözleşme ve tescil belgesine göre taşıt vasfında olduğunu, söz konusu sözleşme konusu taşıtların bedellerinin faturada belirtildiği üzere TL cinsi ödemelerinin yapıldığını, davacı şirkete borçlarının kalmadığını bu nedenle haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: 03/08/2018, 07/08/2018, 30/07/2018 tarihli satış sözleşmeleri, faturalar, dekontlar, araç tescil belgeleri, Maliye Bakanlığı kayıtları, mail yazışmaları, … Noterliği’nin 23/11/2018 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ve tebliğ şerhi, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı.
Mali Müşavir Bilirkişi … ile İnşaat Mühendisi Bilirkişi … tarafından sunulan 26/06/2020 tarihli bilirkişi raporuna göre;
1-Davacı ile davalı arasında akdedilen sözleşme tarihi 30.07.2018 tarihi olduğu, Cumhurbaşkanlığı Türk parasını koruma kanunu ile ilgili kararnamesinin yürürlüğe giriş tarihinin 13.09.2018 tarihi olduğu, dolayısıyla kararnamenin sözleşmeden 43 gün sonra yürürlüğe girdiği ve Cumhurbaşkanlığı kararnamesi geriye doğru işlemeyeceğinden söz konusu dava ile ilgili anlaşmazlıkların ancak 30.07.2018 tarihindeki sözleşmenin hükümleri kapsamında değerlendirilebileceği,
2-Cumhurbaşkanlığı CİMER Bakan yardımcısının davacı tarafa yazdığı cevabi yazıda 32 sayılı kararın 8 maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten önce Akdedilmiş bulunan sözleşmelerde anılan geçici madde hükmünden istisnadır hükmü bulunmakta olduğundan Taraflar arası sözleşmenin geçerli olduğu,
3-Bu durumda davacı yanın söz konusu faturaları, her biri 190.405,54 TL olmak üzere 5.712.166,20 TL bedelle değil, her biri 33.541,00 Euro olmak üzere 1.006.230,00 Euro bedelle düzenlemiş olması gerektiği, davalı yanın, bu tutarın 251.556,00 Euroluk kısmını peşinat olarak ödediği anlaşıldığından, davacı yanın bakiye alacak bedeli 754.674,00 Euro olup, faturaların Euro olarak düzenlenmesi ve davalı yan TL ödemelerinin de mahsup edilmesi sonucunda, davacı yanın alacak bakiyesinin, 28.12.2018 Dava tarihi itibarıyla 51.9991,30 Euro karşılığı 312.909,64 TL olacağı,
4-Davacı tarafın iddiaları ve taleplerinin30.09.2018 tarihli Cumhurbaşkanlığı kararnamesine göre dava edildiği, bu nedenle geçerli olan taraflar arası 30.07.2018 tarihli sözleşme kapsamında yapılan değerlendirmede davacının taleplerinin yerinde olmadığı bildirilmiştir.
Mali Müşavir Bilirkişi … ile Makine Mühendisi Bilirkişi … tarafından sunulan 25/02/2021 tarihli bilirkişi raporuna göre;
a)Dava konusunun, dava konusunun, davacı şirket tarafından davalı şirkete 30.07.2018, 03.08.2018 ve 07.08.2018 ayrı ayrı 10’ar adet çift katlı treyler satışı yapıldığını, söz konusu satış nedeniyle kur farkından dolayı Toplam 386.192,00 TL alacaklarının davalıdan tahsil edilmesi talebinden ibaret olduğu,
b)Davacının 2018 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu,
c)Davacı yanın davalı ile aralarındaki ticari ilişkiye ait muhasebe hareketlerini … numaralı ” … ” ve … numaralı ” … ” hesaplarında takip ettiği, hesaplarda davacı yanın davalı yana keşide ettiği faturalar ile bunlara ilişkin tahsilatlar ve virman işlemlerinin kayıt altına alındığı görüldüğü, dava konusu ihtilaf, kümülatif cari hesap borç/alacak bakiyesinden kaynaklı olmayıp, münhasıran 30.07.2018, 03.08.2018 ve 07.08.2018 tarihli sözleşmeler kapsamında doğan alacağın tahsili talebi olduğundan cari hesap yönünden inceleme yapılmadığı,
d)Davalının 2018 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu,
e)Davalı yanın 2018 yılı ticari defterlerinde davacı ile aralarındaki ticari ilişkiye ait muhasebe hareketlerini … ve … numaralı “… ” alt hesaplarında takip ettiği, anılan hesaplarda, davacı yanın keşide ettiği faturalarla, bunlara ilişkin ödeme ve virman işlemlerinin kayıt altına alındığı görüldüğü, dava konusu ihtilaf, kümülatif cari hesap borç/alacak bakiyesinden kaynaklı olmayıp, münhasıran 30.07.2018, 03.08.2018 ve 07.08.2018 tarihli sözleşmeler kapsamında doğan alacağın tahsili talebi olduğundan cari hesap yönünden inceleme yapılmadığı,
f)Dava dosyasında davacı yan tarafından sözleşme gereğince davalı yana hepsi 23.11.2018 tarihli ve her biri 190.405,54 TL bedelli toplam 30 adet (30 x 190.405,54 TL =) 5.712.166,20 TL fatura keşide edildiği, buna karşılık davalı yan tarafından davacı yana; 09.08.2018 tarihinde 118756 sıra numarası ile 83.852,00 Euro, (sözleşme gereği peşinat) 10.08.2018 tarihinde 2231 dekont numarası ile 83.852,00 Euro, (sözleşme gereği peşinat)10.08.2018 tarihinde 2204 dekont numarası ile 83.852,00 Euro, (sözleşme gereği peşinat) 26.11.2018 tarihinde … sıra numarası ile 1.396.775,80 TL, 27.11.2018 tarihinde … sıra numarası ile 1.396.775,80 TL, 28.11.2018 tarihinde … sıra numarası ile 1.396.775,80 TL, olmak üzere toplamda 5.172.165,40 TL tutarlı ödeme yaptığı,
g)Fatura tarihlerindeki kur dikkate alınarak yapılan hesaplama da davacı yanın bakiye alacağının 386.192,14 TL olduğu hesap edildiği,
h)Teknik Yönden Yapılan incelmelerde; satışı yapılıp teslim edilen semi treylerlerin teknik şartnamesine uygun olarak üretilip teslim edildiği, teknik yönden herhangi bir eksiklik bulunmadığı bildirilmiştir.
Sözleşme Uzmanı Bilirkişi … tarafından düzenlenen 30/06/2021 tarihli bilirkişi raporuna göre; davacının talebinin yerinde olmadığı, davacının iddia ve talep ettiği gibi bir alacağının bulunmadığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanı, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava, davacı tarafça davalı aleyhine açılan taraflar arasındaki satış sözleşmesine konu bedellerin Türk Lirası üzerinden eksik ödenmesinden dolayı Euro bedeli üzerinden ödenmesi gerektiğinden bahisle bakiye alacak istemine ilişkindir.
Davacı taraf satış sözleşmesine konu olan bedelleri euro döviz cinsi üzerinden belirlenen yarı römork cinsi araçların taşıt değil eser niteliğinde olduğunu, 85 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı kapsamında bedelinin davalının isteği üzerine TL’ye çevrilerek ödenmiş ise de söz konusu araçların eser niteliğinde olması ve eser sözleşmelerinin dövizle satış yasağına ilişkin kararname kapsamına girmemesi ve sözleşmedeki Euro bedeli üzerinden eksik ödeme yapılmasından dolayı davalı şirketin faturalar haricinde 30.07.2018, 03.08.2018 ve 07.08.2018 tarihli satış sözleşmelerinden kaynaklanan 23.11.2018 tarihi itibariyle bakiye 386.192 TL daha borçlu olduğundan dolayı alacak istemiyle dava açılmıştır.
Davalı taraf ise dava konusu araçların eser niteliğinde olmadığını, taşıt cinsi araç olduğunu, davacı tarafça düzenlenen faturalarda belirlenen TL üzerinden bedellerinin ödendiğini, bakiye borcun olmadığını bu nedenle haksız açılan davanın reddini talep etmiştir.
Dava konusu ihtilaf taraflar arasındaki satış sözleşmesine konu araçların taşıt mı eser mi olduğu ve araçların bedellerinin Cumhurbaşkanlığı kararnamesi kapsamında dövizle belirlenip belirlenemeyeceği, bedellerin TL olarak ödenmesi nedeniyle davacının davalıdan bakiye alacağı olup olmadığı hususlarına ilişkindir.
Eldeki dava … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/06/2019 tarih, 2018/… E.-2019/… sayılı kararıyla verilen yetkisizlik kararı üzerine mahkememize tevzi olmuştur.
Mali Müşavir Bilirkişi … ile İnşaat Mühendisi Bilirkişi … tarafından sunulan 26/06/2020 tarihli bilirkişi raporuna göre;
1-Davacı ile davalı arasında akdedilen sözleşme tarihi 30.07.2018 tarihi olduğu, Cumhurbaşkanlığı Türk parasını koruma kanunu ile ilgili kararnamesinin yürürlüğe giriş tarihinin 13.09.2018 tarihi olduğu, dolayısıyla kararnamenin sözleşmeden 43 gün sonra yürürlüğe girdiği ve Cumhurbaşkanlığı kararnamesi geriye doğru işlemeyeceğinden söz konusu dava ile ilgili anlaşmazlıkların ancak 30.07.2018 tarihindeki sözleşmenin hükümleri kapsamında değerlendirilebileceği,
2-Cumhurbaşkanlığı CİMER Bakan yardımcısının davacı tarafa yazdığı cevabi yazıda 32 sayılı kararın 8 maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten önce Akdedilmiş bulunan sözleşmelerde anılan geçici madde hükmünden istisnadır hükmü bulunmakta olduğundan Taraflar arası sözleşmenin geçerli olduğu,
3-Bu durumda davacı yanın söz konusu faturaları, her biri 190.405,54 TL olmak üzere 5.712.166,20 TL bedelle değil, her biri 33.541,00 Euro olmak üzere 1.006.230,00 Euro bedelle düzenlemiş olması gerektiği, davalı yanın, bu tutarın 251.556,00 Euroluk kısmını peşinat olarak ödediği anlaşıldığından, davacı yanın bakiye alacak bedeli 754.674,00 Euro olup, faturaların Euro olarak düzenlenmesi ve davalı yan TL ödemelerinin de mahsup edilmesi sonucunda, davacı yanın alacak bakiyesinin, 28.12.2018 Dava tarihi itibarıyla 51.9991,30 Euro karşılığı 312.909,64 TL olacağı,
4-Davacı tarafın iddiaları ve taleplerinin30.09.2018 tarihli Cumhurbaşkanlığı kararnamesine göre dava edildiği, bu nedenle geçerli olan taraflar arası 30.07.2018 tarihli sözleşme kapsamında yapılan değerlendirmede davacının taleplerinin yerinde olmadığı bildirilmiştir.
Mali Müşavir Bilirkişi … ile Makine Mühendisi Bilirkişi … tarafından sunulan 25/02/2021 tarihli bilirkişi raporuna göre;
a)Dava konusunun, dava konusunun, davacı şirket tarafından davalı şirkete 30.07.2018, 03.08.2018 ve 07.08.2018 ayrı ayrı 10’ar adet çift katlı treyler satışı yapıldığını, söz konusu satış nedeniyle kur farkından dolayı Toplam 386.192,00 TL alacaklarının davalıdan tahsil edilmesi talebinden ibaret olduğu,
b)Davacının 2018 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu,
c)Davacı yanın davalı ile aralarındaki ticari ilişkiye ait muhasebe hareketlerini … ” … ” ve … numaralı ” … ” hesaplarında takip ettiği, hesaplarda davacı yanın davalı yana keşide ettiği faturalar ile bunlara ilişkin tahsilatlar ve virman işlemlerinin kayıt altına alındığı görüldüğü, dava konusu ihtilaf, kümülatif cari hesap borç/alacak bakiyesinden kaynaklı olmayıp, münhasıran 30.07.2018, 03.08.2018 ve 07.08.2018 tarihli sözleşmeler kapsamında doğan alacağın tahsili talebi olduğundan cari hesap yönünden inceleme yapılmadığı,
d)Davalının 2018 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu,
e)Davalı yanın 2018 yılı ticari defterlerinde davacı ile aralarındaki ticari ilişkiye ait muhasebe hareketlerini … numaralı “satıcılar” alt hesaplarında takip ettiği, anılan hesaplarda, davacı yanın keşide ettiği faturalarla, bunlara ilişkin ödeme ve virman işlemlerinin kayıt altına alındığı görüldüğü, dava konusu ihtilaf, kümülatif cari hesap borç/alacak bakiyesinden kaynaklı olmayıp, münhasıran 30.07.2018, 03.08.2018 ve 07.08.2018 tarihli sözleşmeler kapsamında doğan alacağın tahsili talebi olduğundan cari hesap yönünden inceleme yapılmadığı,
f)Dava dosyasında davacı yan tarafından sözleşme gereğince davalı yana hepsi 23.11.2018 tarihli ve her biri 190.405,54 TL bedelli toplam 30 adet (30 x 190.405,54 TL =) 5.712.166,20 TL fatura keşide edildiği, buna karşılık davalı yan tarafından davacı yana; 09.08.2018 tarihinde … sıra numarası ile 83.852,00 Euro, (sözleşme gereği peşinat) 10.08.2018 tarihinde … dekont numarası ile 83.852,00 Euro, (sözleşme gereği peşinat)10.08.2018 tarihinde … dekont numarası ile 83.852,00 Euro, (sözleşme gereği peşinat) 26.11.2018 tarihinde … sıra numarası ile 1.396.775,80 TL, 27.11.2018 tarihinde … sıra numarası ile 1.396.775,80 TL, 28.11.2018 tarihinde … sıra numarası ile 1.396.775,80 TL, olmak üzere toplamda 5.172.165,40 TL tutarlı ödeme yaptığı,
g)Fatura tarihlerindeki kur dikkate alınarak yapılan hesaplama da davacı yanın bakiye alacağının 386.192,14 TL olduğu hesap edildiği,
h)Teknik Yönden Yapılan incelmelerde; satışı yapılıp teslim edilen semi treylerlerin teknik şartnamesine uygun olarak üretilip teslim edildiği, teknik yönden herhangi bir eksiklik bulunmadığı bildirilmiştir.
Sözleşme Uzmanı Bilirkişi … tarafından düzenlenen 30/06/2021 tarihli bilirkişi raporuna göre; davacının talebinin yerinde olmadığı, davacının iddia ve talep ettiği gibi bir alacağının bulunmadığı bildirilmiştir.
13/09/2018 tarihli Resmi Gazetede Yayımlanan Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Savılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar;
Madde 1- 7/8/1989 tarihli ve 32 sayılı Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında
Kararın 4 üncü maddesine aşağıdaki bent eklenmiştir.
“g) Türkiye’de yerleşik kişilerin, Bakanlıkça” belirlenen haller dışında, kendi aralarındaki menkul ve gayrimenkul alım satım, taşıt ve finansal kiralama dâhil her türlümenkul ve gayrimenkul kiralama, leasing ile iş, hizmet ve eser sözleşmelerinde sözleşme bedeli ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülükleri döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılamaz.”
Madde 2- Aynı Karara aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“Geçici Madde 8 – Bu Kararın 4 üncü maddesinin (g) bendinin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün içinde, söz konusu bentte belirtilen ve daha önce akdedilmiş yürürlükteki sözleşmelerdeki döviz cinsinden kararlaştırılmış bulunan bedeller, Bakanlıkça belirlenen haller dışında; Türk parası olarak taraflarca yeniden belirlenir.” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Mahkememizce yargılama sırasında toplanan deliller kapsamında, davacı tarafça taraflar arasındaki satış sözleşmesi kapsamında yarı römork cinsi araçların yapımı tamamlanıp davalıya teslim edildiği, sözleşmede bedeli Euro olarak kararlaştırılmasına rağmen Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi kapsamında dövizle satış yasağından dolayı araçların bedelinin davacı tarafça TL üzerinden fatura edilerek davalı tarafça yapılan ödeme kapsamında devir ve satışının yapıldığı, davacı tarafça söz konusu araçların eser niteliğinde olması ve dövizle satışına engel durum olmamasından dolayı bakiye araç bedellerinin ödenmesi istemiyle dava açılmış ise de, dava konusu satış sözleşmesi kapsamında davacı tarafça imalatı yapılan yarı römork cinsi araçların eser niteliğinde olmadığı, davacı tarafın dorse diye tabir edilen yarı römork ve römork cinsi araç imalatı yapan bir firma olduğu, davalının da taşımacılık sektöründe faaliyet gösterdiği, bu haliyle davalının taşımacılık sektöründeki işlev ve ihtiyacı kapsamında farklı özelliklere haiz römork siparişi vermesinin olağan bir durum olduğu, aracın sipariş üzerine üretilmesinin aracı eser niteliğine getirmeyeceği açık olup, taraflar arasındaki sözleşme ve resmi tescil belgeleri kapsamında dava konusu araçların yarı römork cinsi taşıt vasfına haiz olduğu tartışmasız olup, davacı tarafın araçların eser niteliğine haiz olduğu iddiası yerinde bulunmadığı gibi 32 sayılı Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında Kararın 4 üncü maddesine eklenen bent kapsamında eser sözleşmelerinin de bulunduğu belirtilmiştir. Bu kapsamda taraflarca taşıt vasfına haiz yarı römork cinsi araçların bedeli satış sözleşmesinde döviz cinsi üzerinden kararlaştırılmış ve her ne kadar satış sözleşmesi tarihleri 03/08/2018, 07/08/2018, 30/07/2018 tarihli olup, dövizle satış yasağına ilişkin kararnamenin yürürlük tarihi 13/09/2018 olsa da, sözleşme tarihlerinin kararname tarihinden önce olması nedeniyle kararnamenin geriye yürütülemeyeceği düşünülse de, yukarıda anılan 13/09/2018 yürürlük tarihli Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Savılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karara eklenen Geçici Madde 8 ile ” daha önce akdedilmiş yürürlükteki sözleşmelerdeki döviz cinsinden kararlaştırılmış bulunan bedeller, Bakanlıkça belirlenen haller dışında; Türk parası olarak taraflarca yeniden belirlenir” düzenlemesi kapsamında satış sözleşmeleri önceki tarihli olsa da kararnamenin yürürlük tarihi olan 13/09/2018 tarihi itibariyle sözleşmeye konu araçların satışının ve devrinin yapılmamış olması nedeniyle taraflar arasındaki sözleşmelerin yürürlükte olan ve devam eden sözleşme niteliğinde olmasından dolayı sözleşmedeki bedellerin TL olarak yeniden belirlenmesi gerektiği, davalı tarafça davacı tarafından TL üzerinden düzenlenen fatura bedellerinin ödendiği ve bakiye borcun bulunmadığı açıktır.
Bu nedenlerle bilirkişi raporları ve sözleşme uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen bilirkişi raporundaki tespitler ve dosya kapsamındaki deliller kapsamında davacı tarafça eksik ödeme iddiasında bulunularak davalının isteği ve tehdidi nedeniyle TL üzerinden ödeme kabul edildiği belirtilmiş ise de davalı tarafça davacı tarafın iradesini etkileyecek, hataya uğratacak nitelikte tehdit içeren bir eyleminin bulunmadığı gibi davacının iradesini fesada uğratan bir halinde söz konusu olmadığı, tarafların basiretli tacir sıfatına haiz olmaları ve kararname kapsamında belirlenen TL üzerinden satış gereği aralarındaki yürürlükte olan satış sözleşmeleri kapsamında kararnamenin yürürlük tarihinden sonra yapılan noter satışı ve devir işlemi gerçekleştirilerek, dava konusu taşıtlara ilişkin tarafların serbest iradesi kapsamında davacı tarafça TL üzerinden düzenlenen fatura bedellerinin ödenmiş olması, davalının bakiye alacağının bulunmaması nedeniyle davacı tarafça ispatlanamayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı tarafça açılan DAVANIN REDDİNE,
2- Davacı tarafça yatırılan peşin harçtan maktu 59,30-TL karar harcının mahsubu ile fazla yatırılan 6.560,01-TL peşin harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
3- Davacı tarafça yargılama sırasında yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı tarafça yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5- Davalı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 35.483,44-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6- Davacı tarafça yatırılan gider avansının karar tebliğ işlemleri tamamlandıktan ve karar kesinleştikten sonra kullanılmayan kısmının davacı tarafa resen iadesine,
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe ile İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.28/10/2021

Başkan …
e-imza *

Üye …
e-imza *

Üye …
e-imza *

Katip …
e-imza *

* Bu evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.