Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/380 E. 2021/212 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/380 Esas
KARAR NO : 2021/212

DAVA : Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/02/2015
KARAR TARİHİ : 04/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili tarafından sunulan 06/02/2015 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacının 35 yıldır iş hayatında olup, iş hayatı başından beri yurt içi / yurt dışı bankalar ile çalışmış saygın bir iş adamı olduğunu, yaklaşık 2011 yılından beri … ile çalıştığını, 13 Mayıs 2013 yılında, …Özel Bankacılık Müdürünün arayarak ofisine davet ettiğini ve adı “Opsiyon (Nakavt)” olan özel türev işlemlerinden bahsedildiği, yanlış bilgilendirme, yanlış yönlendirme ve hiçbir risk bildirimi yapılmadan davacının bu Opsiyon Türev işlemine dahil edilmeye mecbur bırakıldığını, Banka Müdürü’nün yanlış yönlendirmesi ile sözlü olarak peki diyen davacı 14.05.2013’de telefonla aranarak opsiyon işlemini Amerikan Doları kur limiti 1,90 üzerinden yapıldığını, ek primin de müvekkil hesabına geçeceğini söylediklerini, davacı şubeye gittiğinde 1.000.000 USD’lık işlem yapıldığından haberdar olduğunu, rakam üzerinden görüşme yapmadığı beyanı ile sözleşmeyi imzalamak istememiş ise de herhangi bir risk bulunmadığı ve 14.05.2013 tarihli telefon görüşmesine istinaden yapmış olduklarını, kendilerine güvenilmesini istediklerini, davacıya 1.000.000 EURO’luk aynı tür işlem önerdiklerini, şubeye giden davacıya 500.000 EURO’luk işlem yaptıklarını ve zaten yakında EUR’nun nakavt olacağını söylediklerini, S 2014 yılında döviz kurlarının yükselmesi sebebiyle telefonla aranan davacıdan teminat yetersizliği nedeniyle 200.000 TL yatırılması gerektiği bildirilmiş, davacı çaresiz bu teminatı yatırdığı, vade bitiminde, parasının eksiksiz alacağını beklerken, telefonla aranarak “Anaparanın ancak %30’unun ödenebileceğini, bakiyeye ise … hâzinesi tarafından el konulacağı” ifade edildiği, kur zararını önlemek veya azaltmak adına hiçbir girişim veya öneride bulunulmadığı, diğer bankaların müşterilerine yapmış olduğu çözüm önerilerine rağmen, davalı banka hiçbir çaba harcamadığı, bütün bu işlemlerin neden ve nasıl geliştiğine ilişkin banka müdüründen yazı istendiği, en başında verilmesi gereken yazılı belge ancak bu aşamada verildiği, teminat talebi ile birlikte en başından beri söylenmesi gereken “Türev işlemlerinin en tehlikeli noktasının yani kaldıraç sisteminin operativ olacağı” belirtildiği, yani en başından beri prosedürel olarak eksik ve yanlış gelişen olaylar, daha sonra banka müdürü tarafından verilen yazılı evrakla tamamlanmaya çalışıldığı, davacı…’nın hiç aklında olmamasına ve …’dan buna ilişkin talebi olmamasına rağmen; tamamen yanlış bilgilendirme, yanlış yönlendirme ve hiçbir bildirimi yapmadan davacı bu Opsiyon Türev işlemlerine dahil olmaya mecbur bırakıldığı, 1.000.000 Dolarlık Opsiyon/Nakavt işlemlerinden 170.502,11 TL ve 500.000 EURO’luk Opsiyon Nakavt işlemlerinden ise 150.000,00 TL olmak üzere toplam 320.502,11 TL parasına … hâzinesi tarafından el konulduğunu, ifade edilerek…Kurumu Müdür ve görevlileri tarafından aldatılmak suretiyle yatırım yapılmaya mecbur bırakılan davacının uğradığı zarar ve ziyanın tazmini için 320.502,11-TL tazminatın dava tarihinden geçerli olacak reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline, karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili tarafından sunulan 16/09/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; iş bu davada Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu ve Yargıtay kararına karşı direnme kararı verilmesinin yerinde olduğunu, davacı tarafın, yanıltılmak suretiyle, davalı banka şube müdür ve personelleri tarafından yapılan yanlış bilgilendirme ve yönlendirmeler sonucunda zarara uğratıldığı yönündeki iddiaları tamamen mesnetsiz ve iyiniyetten uzak olduğu, davalı banka dava konusu işlemde tüm yükümlülüklerini yerine getirdiği, standart opsiyon işlem kurallarına uygun olarak işlemi sonuçlandırdığı, dava konusu opsiyon işlemine ilişkin tüm detay bilgiler davacı tarafça imzalanan işlem dekontunda (İşlem Sonuç Formu) yer aldığı, davacı …’nın dava konusu şikâyeti, davalı banka Teftiş Kurulu’nun görevlendirdiği müfettiş tarafından incelendiği ve bu inceleme sonucunda düzenlenen 02.09.2016 tarih ve 43/43 sayılı Teftiş raporunda aşağıdaki hususlar tespit edildiği, söz konusu opsiyon işlemlerinin gerçekleştiği 15.05.2013 ve 30.05.2013 tarihlerinde … ile … Bankacılık Müşteri İlişkileri Yönetici Yardımcısı … arasında geçen telefon görüşmelerinde …’ya dava konusu opsiyon işlemleri hakkında bilgi verildiği, müşteri bilgisi ve onayı ile gerçekleşen dava konusu opsiyon işlemlerine ait işlem Sonuç Formları ve Rehin Sözleşmelerinin … tarafından imzalandığı, sözleşme vadesi içerisinde TL’nin Euro ve USD para birimleri karşısındaki değer kaybı nedeniyle …’nın taşıdığı pozisyonları için tutulan başlangıç teminatının yetersiz kaldığı, işlem teminatına 07.02.2014 tarihinde ilave 581.408,88TL rehin alındığı, teminat tamamlama işlemi ile opsiyon sözleşmelerinin canlı tutulduğu ve müşteriye teminat yükümlülüğü hakkında gerekli bilgilerin verildiği,… tarafından imzalanan sözleşmelerde müşterinin tezgahüstü türev araç işlemleri sonucunda, karşılaşılması muhtemel zararın miktarının çok yüksek tutarda olabileceğinin, müşterinin işlem başlangıcında sayısal olarak ortaya konulamayan miktarda zarara maruz kalabileceğinin açık bir şekilde ifade edildiği , Yargıtay Bozma Kararına direnilmesi yönünde karar verilmesi, haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddi, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLER: 31/07/2012 tarihli Opsiyonlu Döviz Mevduatı ve Opsiyon İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi, 15/05/2013 ve 30/05/2013 tarihli rehin sözleşmeleri, Özel Bankacılık Hizmetleri Genel Kredi Sözleşmesi, Sermaye Piyasası Kurulu kayıtları, davalı … kayıtları, işlem sonuç formları, …Teftiş Kurulu’nun 02/09/2016 tarih ve … sayılı teftiş raporu, tanık beyanları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı.
Davacı tanığı … talimat mahkemesindeki ifadesinde; “Ben bir dış ticaret firmasında finans ve muhasebe müdürü olarak çalışıyordum. Çalıştığım şirketin sahibi ile bu nakavt işlemleri ile ilgili olarak banka müdürü olan …lerin yanına gittik. Şube müdürü bize çok para kazandıracağını söyledi. Bize işlemin herhangi bir riskinden bahsetmedi. Şirket sahibi …bu işlemle ilgili olarak para yatırdı. Para yatırırken bende yanındaydım. Aradan bir ay geçtikten sonra döviz kurları yükseldiğinden bahisle bizden yeniden para yatırmamızı istediler. Ödemediğimiz zaman paranın tamamen gideceğini ve bu nedenle icra takibi başlatılacağını söyledi. Ben … ile birlikte bir hafta on gün sonra …’in yanına gittik… …’ya işlemin hiçbir riskinin olmadığını, çok para kazandıracağını rahat olmasını ve kendisine güvenmesini söyledi. …’da 320,000-Tl ödedi, daha sonra da para ödediğini biliyorum….dan da döviz yükseldiği için para yatırmasını istediler. Ben ödeme yapıp yapmadığın bilmiyorum. … kurlar düzeldiğinde artık para istemeyeceklerini söylediler. Aradan 1 yıl geçtikten sonra bankanın müşterine 15-20 bin Tl civarında ödeme yaptıklarını biliyorum. Yatırdığımız paraları bize iade etmediler.Benim bilgim ve görgüm bundan ibarettir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı…, talimat mahkemesindeki ifadesinde;” Ben 2013 yılında … adana özel bankacılık şubesinde müşteri ilişkileri yönetici yardımcısı olarak görev yapıyordum. … banka müdürü olarak yapıyordu. Dava dilekçesinde bahsedilen işlemler opsiyon-türev(kaldıraçlı )işlemlerdir. Müşterinin 1 milyon doları olmasa bile bu tutarda işlem yapılabiliyordu. Söz konusu işlemin riskini bizde bilmiyorduk. İlk kez yapılıyordu. Bizde işlemin riskini yaptıktan sonra öğrendik. Bu işlemin yapılabilmesi için SPK’dan türev lisansının alınmış olması lazımdı. Benim türev lisansımda yoktur. …bankacılık genel müdür yardımcısı şubeleri ziyaret etti, bizim şubemize de geldi. Bize bu işlemlerin ve döviz kurunun arkasında olduğunu müşteri içinde banka içinde çok karlı olduğunu söyledi. Bu işlemleri yapmamızı söyledi. davacı maksimum 2 bin Euro karşılığında tahminime göre 400,000,-Tl kaybetmiştir. Davacı şube müdürümüz ile görüştü benim ile de görüştü. İşlemi ben önerdim. Ben yaptım. Böyle bir sonucu olacağını bilseydim yapmazdım. Söz konusu olaylardan sonra zaten şubede kapatılmıştır. İşlem süreci bir yıllık bir süreçti. Araya gezi olayları girince dövir kurları çok yükseldi. Banka genel müdürlüğü bize müşteriyi zarara uğratmayacağını ve işlemlerin uzatılacağını söyledi. Davacı yönünden bir milyon dolarlık bir işlem yapılmıştır ama %16-20 arasında teminat alınmıştır. Ancak döviz yükselince banka teminat miktarını artırdı. 17-25 aralık olaylarından sonra döviz çok yükseldi, işlem kompanse edilemedi, genel müdürlükte buna müşterilere söylemememizi söyledi. Bu türden çok sayıda işlem yapıldı. Davacının zararı iddia ettiği meblağ davacıya ödenmedi, çünkü işlemler kendi imzası ve onayıyla yapıldı ancak bu işlemlerin riskini bizde bilmiyorduk. Artık bu tür işlemlerde yapılmamaktadır. Bildiğim kadarıyla başka bankalarda bu işlemi yaptılar ama müşterileri bize zarara uğramadıklarını söylediler. Eğer ben sonucunu bilseydim işlemi yapmazdım. Bu işlemlerle ilgili olarak Cumhuriyet savcılıklarına suç duyurusunda bulunduklarını biliyorum. Benim bilgim ve görgüm bundan ibarettir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Görevsiz Mahkemede düzenlenen 04/03/2017 tarihli Bankacı bilirkişi raporuna göre; davacının davalı bankada yapılan işlemlerden dolayı 170.509,00-TL ve 144.790,00-TL zarar ettiğini, bloke konulan hesapların tasarruf mevduatı hesapları olması, yapılan işlemlerin tüketici olma unsurlarını taşıması nedeniyle işlemin mesleki ve ticari yapılmadığını, dava konusu işlemlerin tüketici işlemi kapsamında kaldığı belirtilmiştir.
Bankacı Bilirkişi …tarafından sunulan 04/06/2020 tarihli bilirkişi raporuna göre; Davacı yanın davalı banka ile imzalamış olduğu Tezgah üstü Türev Araçlarına ilişkin Çerçeve Sözleşmesi kapsamında davacı …’nın;
Ref. No.su … olan 1.000.000,00 USD. Lik işlemde; vade bitimi 14.05.2014 tarihinde; 170.500,00 TL zarar,
Ref. No.su … olan 500.000,00 EUR. Lik işlemde; vade bitimi 30.05.2014 Tarihi itibariyle 150.000,00 TL zarar etmiş olduğunun tespit edildiği,
Dava konusu opsiyon işlemlerine ilişkin emir talimatlar ile çerçeve sözleşmelerinde yer alan bilgiler birlikte değerlendirildiğinde; Davacının hukuka aykırı olarak yönlendirildiği, kendisine karşı bilgilendirme yükümlülüğünün tam ve gereği gibi yerine getirilmediği, kendisinden bilgilerin gizlendiği iddiaları, açık ve net biçimde tespit edilemediğinden kabul edilemeyeceği gibi nihai hukuki taktirin sayın mahkemeye ait olduğu, davalı bankanın her bir işlem bazında müşteriye opsiyon işlemleri ve bu işlemlerde karşılaşılabilecek riskler hakkında bilgi verme yükümlülüğünün bulunamadığı, davalı bankanın sorumluluğuna gidilebilmesi için, davalı banka çalışanının hukuka aykırı işlem yaparak ve davacıyı yanlış yönlendirerek davacının zararına sebebiyet verdiğinin kanıtlanamadığı, davacının bu yönde herhangi bir somut kanıt ileri süremediği, ancak, yukarıdaki tespitlerimiz karşısında sayın mahkemenizce davacı zararlarının tazmininden davalı bankanın sorumlu olduğu ve iadesi gerektiğine ilişkin hukuki görüş ve kanaate varılır ise; toplam 320.502,11 TL. ya dava 06.02.2015 tarihinden itibaren davacı talebi ile bağlı olarak reeskont faizi uygulanması gerektiği bildirilmiştir.
Bankacı Bilirkişi … ile SPK Uzmanı Bilirkişi… tarafından sunulan 11/11/2019 tarihli bilirkişi raporuna göre; Davalı banka ile davacı arasındaki kurulmuş olan Çerçeve Sözleşmeleri’nin ve Opsiyon Sözleşmeleri’nin, Sermaye Piyasası mevzuatına tabi olmayan tezgahüstü piyasalarda tarafların serbest iradeleri ile hukuken geçerli olarak kurulmuş olan sözleşmeler oldukları, davalı banka ile davacı arasındaki kurulmuş olan davaya konu Opsiyon Sözleşmeleri’nin, yüksek risk barındıran, sonuçları önceden tahmin edilemeyen, talih ve tesadüfe dayalı işlemler oldukları ve müşterilerin de opsiyon işlemlerinin yüksek risk içeren, talih ve tesadüfe dayalı olan yapısının doğal ve çok sık karşılaşılan bir sonucu olarak oluşan zararı taşımakla yükümlü oldukları, davalı banka ile davacı arasındaki -tezgahüstü piyasalarda gerçekleştirilen ve Sermaye Piyasası mevzuatına tabi olmayan- davalara konu opsiyon işlemlerini ve hisse senedi işlemlerini yapmadan önce müşteriler ile imzaladığı Çerçeve Sözleşmeler’de bu işlemlerinin taşıdığı riskleri çok açık ve anlaşılır ifadelerle birkaç kez vurgulayarak, davacıyı bu riskler konusunda yeteri ölçüde uyardığı, davacının, davalı banka ile imzaladıkları Çerçeve Sözleşmeler’de yer alan ve birkaç kez vurgulanan risk uyarılarını anlayabilecek kapasitede ve döviz ve sermaye piyasalarındaki önceden öngörülmesi olanaksız oynaklık ve değişkenlik konusunda bilgi sahibi olduğu, davaya konu türev işlemlerine ilişkin olarak davalı banka ile davacılar arasındaki Çerçeve Sözleşmeleri’nin ve Opsiyon Sözleşmeleri’nde, davalı bankanın eksik veya hatalı bilgi vermediği, davalı bankanın özen yükümlülüğünü ihlal ettiğinin -diğer bir ifadeyle- sözleşmelere aykırı davrandığının kabul edilemeyeceği, davacının, daha önce yaptıkları ve kar ettikleri türev işlemlerinin hukuken geçerliliğine hiçbir itirazda bulunmayıp, elde ettikleri kârları davalı bankadan tahsil ederek -ya da zararı tazmin ederek-, davalı banka ile aralarındaki türev işlemlerin sözleşmesinin hukuken geçerli olduğunu kabul ettikten sonra, daha sonra aynı şekilde kurulan ve zarar ettikleri türev sözleşmelerinin ve işlemlerinin hukuken geçersiz olduğunu iddia etmelerinin çelişkili davranış oluşturduğu ve bu nedenle de bu iddianın hukuken korunamayacağı, davacının, davalı bankadan herhangi bir hukuki sebebe dayanarak bu zararlarının tazminini talep edemeyecekleri, türev işlemlerinin yüksek risk içeren, talih ve tesadüfe dayalı olan yapısının doğal ve çok sık karşılaşılan bir sonucu olarak üstlendikleri riskten kaynaklanan zararlarını bizzat taşımakla yükümlü olduğu, davacının iddia ettiği şekilde, davalı tarafın hukuka aykırı şekilde ve haksız fiil niteliğinde ispatlanmış hile emare ve olgusu tespit edilemediğinden haksız fiil nedeniyle davalıdan herhangi bir talepte bulunamayacağı, davalının özen ve sadakat borcunu yerine getirmeyerek sözleşme süresince özensizlik sonucu (emirleri vaktinde yerine getirmeyerek-sahip olduğu mesleki bilgisi ile bağdaşmayan öneri de bulunma, araştırma ve inceleme yükümlülüğü ihlal sonucu eksik veya yanlış bilgi aktarmak gibi) davacının zararına sebebiyet verdiğine ilişkin somut veri bulunmadığı, aynı formda aracı kurumların yorumlarının, öneri tavsiyelerinin eksik olabileceği veya onay gerektirdiği keza objektif olmayabileceğinin bildirilmesinin yanında bu olgunun hayatın olağana akışına göre bilinen ve ispatlanmış bir vakıa olduğu, yatırımcının ekstrelerini takip etmesinin zorunlu olduğu, makul sürede itiraz edilmezse ekstrelerin kesinleşeceği, banka’nın hesap özetlerini davacıya birçok kez gönderdiği, yapılan incelemede onaysız işlemlere rastlanmadığı, taraflar arasındaki sözleşme ve SPK Kanunu ve tebliğleri açısından yapılan değerlendirmede sözleşmeye ve hukuka aykırılık unsuru tespit edilemediği, davalı bankanın kusur ve kastı tespiti ispat edilemediği dikkate alındığında davalı bankaya sorumluluk yüklenmesi, soyut ve şüpheye dayalı bir varsayıma dayalı olacağı, yukarıda belirtilen 10 işlemden ilk 8 adedi dava konusu yapılmamış olup, gerçekleştirilmiş 8 adet işlemlerden toplam 20.731 TL kar/gelir elde edilmiş olduğunun tespit edildiğini, dava konusu yapılmış opsiyon Ref. No.su … ve… olan 1.000.000 USD ve 500.000 EUR sözleşme tutarındaki 2 adet opsiyon işleminde ise; 320.500,00 TL zarar ettiğini, davalı bankaya atfı kabil bir kusurunun bulunmadığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanı, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava, davacı tarafça davalı banka aleyhine açılan taraflar arasındaki opsiyonlu döviz mevduatı ve opsiyon işlemleri çerçeve sözleşmesi, özel bankacılık hizmetinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Davacı taraf davalı banka çalışanları tarafından yanlış yönlendirildiğini, risk bildirimini, gerekli uyarıları yapmadan müvekkilini bu işleme dahil olmaya mecbur bıraktığını, müvekkilinin de tamamen güvene dayalı olarak tek sayfalık ve üzerinde hiç bir risk bildirimi olmayan 30.05.2013 tarihli formu imzaladığını, sırf mevduat toplama adına müvekkilinin aldatıldığını, ayrıca duyumlarına göre davalının bu türev/opsiyon işlemleri esnasında SPK tarafından henüz yetki belgesi de almadığını ileri sürerek uğradığı zarar miktarı olan 320.502,11-TL’nin reeskont faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı taraf ise işlemlerin davacının bilgisi ve kabulü ile gerçekleştirildiğini, yapılan işlemlerde müvekkili bankanın herhangi bir kusurunun bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı tarafça tüketici mahkemesine açılan dava sonucunda İstanbul … Tüketici Mahkemesi’nin 15/11/2018 tarih, … E.-… K. sayılı dosyasında görevsizlik kararı verildiği ve kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 24/06/2019 tarih 2019/1152 E.-2019/4773 K. sayılı ilamıyla görevsizlik kararının onanarak kesinleşmesi üzerine dosya mahkememize tevzi edilerek yukarıdaki esasa kaydedilerek davaya devam edilmiştir.
Bankacı Bilirkişi … tarafından sunulan 04/06/2020 tarihli bilirkişi raporuna göre; Davacı yanın davalı banka ile imzalamış olduğu Tezgah üstü Türev Araçlarına ilişkin Çerçeve Sözleşmesi kapsamında davacı …’nın;
Ref. No.su … olan 1.000.000,00 USD. Lik işlemde; vade bitimi 14.05.2014 tarihinde; 170.500,00 TL zarar,
Ref. No.su … olan 500.000,00 EUR. Lik işlemde; vade bitimi 30.05.2014 Tarihi itibariyle 150.000,00 TL zarar etmiş olduğunun tespit edildiği,
Dava konusu opsiyon işlemlerine ilişkin emir talimatlar ile çerçeve sözleşmelerinde yer alan bilgiler birlikte değerlendirildiğinde; Davacının hukuka aykırı olarak yönlendirildiği, kendisine karşı bilgilendirme yükümlülüğünün tam ve gereği gibi yerine getirilmediği, kendisinden bilgilerin gizlendiği iddiaları, açık ve net biçimde tespit edilemediğinden kabul edilemeyeceği gibi nihai hukuki taktirin sayın mahkemeye ait olduğu, davalı bankanın her bir işlem bazında müşteriye opsiyon işlemleri ve bu işlemlerde karşılaşılabilecek riskler hakkında bilgi verme yükümlülüğünün bulunamadığı, davalı bankanın sorumluluğuna gidilebilmesi için, davalı banka çalışanının hukuka aykırı işlem yaparak ve davacıyı yanlış yönlendirerek davacının zararına sebebiyet verdiğinin kanıtlanamadığı, davacının bu yönde herhangi bir somut kanıt ileri süremediği, ancak, yukarıdaki tespitlerimiz karşısında sayın mahkemenizce davacı zararlarının tazmininden davalı bankanın sorumlu olduğu ve iadesi gerektiğine ilişkin hukuki görüş ve kanaate varılır ise; toplam 320.502,11 TL. ya dava 06.02.2015 tarihinden itibaren davacı talebi ile bağlı olarak reeskont faizi uygulanması gerektiği bildirilmiştir.
Bankacı Bilirkişi … ile SPK Uzmanı Bilirkişi …tarafından sunulan 11/11/2019 tarihli bilirkişi raporuna göre; Davalı banka ile davacı arasındaki kurulmuş olan Çerçeve Sözleşmeleri’nin ve Opsiyon Sözleşmeleri’nin, Sermaye Piyasası mevzuatına tabi olmayan tezgahüstü piyasalarda tarafların serbest iradeleri ile hukuken geçerli olarak kurulmuş olan sözleşmeler oldukları, davalı banka ile davacı arasındaki kurulmuş olan davaya konu Opsiyon Sözleşmeleri’nin, yüksek risk barındıran, sonuçları önceden tahmin edilemeyen, talih ve tesadüfe dayalı işlemler oldukları ve müşterilerin de opsiyon işlemlerinin yüksek risk içeren, talih ve tesadüfe dayalı olan yapısının doğal ve çok sık karşılaşılan bir sonucu olarak oluşan zararı taşımakla yükümlü oldukları, davalı banka ile davacı arasındaki -tezgahüstü piyasalarda gerçekleştirilen ve Sermaye Piyasası mevzuatına tabi olmayan- davalara konu opsiyon işlemlerini ve hisse senedi işlemlerini yapmadan önce müşteriler ile imzaladığı Çerçeve Sözleşmeler’de bu işlemlerinin taşıdığı riskleri çok açık ve anlaşılır ifadelerle birkaç kez vurgulayarak, davacıyı bu riskler konusunda yeteri ölçüde uyardığı, davacının, davalı banka ile imzaladıkları Çerçeve Sözleşmeler’de yer alan ve birkaç kez vurgulanan risk uyarılarını anlayabilecek kapasitede ve döviz ve sermaye piyasalarındaki önceden öngörülmesi olanaksız oynaklık ve değişkenlik konusunda bilgi sahibi olduğu, davaya konu türev işlemlerine ilişkin olarak davalı banka ile davacılar arasındaki Çerçeve Sözleşmeleri’nin ve Opsiyon Sözleşmeleri’nde, davalı bankanın eksik veya hatalı bilgi vermediği, davalı bankanın özen yükümlülüğünü ihlal ettiğinin -diğer bir ifadeyle- sözleşmelere aykırı davrandığının kabul edilemeyeceği, davacının, daha önce yaptıkları ve kar ettikleri türev işlemlerinin hukuken geçerliliğine hiçbir itirazda bulunmayıp, elde ettikleri kârları davalı bankadan tahsil ederek -ya da zararı tazmin ederek-, davalı banka ile aralarındaki türev işlemlerin sözleşmesinin hukuken geçerli olduğunu kabul ettikten sonra, daha sonra aynı şekilde kurulan ve zarar ettikleri türev sözleşmelerinin ve işlemlerinin hukuken geçersiz olduğunu iddia etmelerinin çelişkili davranış oluşturduğu ve bu nedenle de bu iddianın hukuken korunamayacağı, davacının, davalı bankadan herhangi bir hukuki sebebe dayanarak bu zararlarının tazminini talep edemeyecekleri, türev işlemlerinin yüksek risk içeren, talih ve tesadüfe dayalı olan yapısının doğal ve çok sık karşılaşılan bir sonucu olarak üstlendikleri riskten kaynaklanan zararlarını bizzat taşımakla yükümlü olduğu, davacının iddia ettiği şekilde, davalı tarafın hukuka aykırı şekilde ve haksız fiil niteliğinde ispatlanmış hile emare ve olgusu tespit edilemediğinden haksız fiil nedeniyle davalıdan herhangi bir talepte bulunamayacağı, davalının özen ve sadakat borcunu yerine getirmeyerek sözleşme süresince özensizlik sonucu (emirleri vaktinde yerine getirmeyerek-sahip olduğu mesleki bilgisi ile bağdaşmayan öneri de bulunma, araştırma ve inceleme yükümlülüğü ihlal sonucu eksik veya yanlış bilgi aktarmak gibi) davacının zararına sebebiyet verdiğine ilişkin somut veri bulunmadığı, aynı formda aracı kurumların yorumlarının, öneri tavsiyelerinin eksik olabileceği veya onay gerektirdiği keza objektif olmayabileceğinin bildirilmesinin yanında bu olgunun hayatın olağana akışına göre bilinen ve ispatlanmış bir vakıa olduğu, yatırımcının ekstrelerini takip etmesinin zorunlu olduğu, makul sürede itiraz edilmezse ekstrelerin kesinleşeceği, banka’nın hesap özetlerini davacıya birçok kez gönderdiği, yapılan incelemede onaysız işlemlere rastlanmadığı, taraflar arasındaki sözleşme ve SPK Kanunu ve tebliğleri açısından yapılan değerlendirmede sözleşmeye ve hukuka aykırılık unsuru tespit edilemediği, davalı bankanın kusur ve kastı tespiti ispat edilemediği dikkate alındığında davalı bankaya sorumluluk yüklenmesi, soyut ve şüpheye dayalı bir varsayıma dayalı olacağı, yukarıda belirtilen 10 işlemden ilk 8 adedi dava konusu yapılmamış olup, gerçekleştirilmiş 8 adet işlemlerden toplam 20.731 TL kar/gelir elde edilmiş olduğunun tespit edildiğini, dava konusu yapılmış opsiyon Ref. No.su… ve … olan 1.000.000 USD ve 500.000 EUR sözleşme tutarındaki 2 adet opsiyon işleminde ise; 320.500,00 TL zarar ettiğini, davalı bankaya atfı kabil bir kusurunun bulunmadığı bildirilmiştir.
Dava konusu ihtilaf taraflar arasındaki 31/07/2012 tarihli Opsiyonlu Döviz Mevduatı ve Opsiyon İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi kapsamında yapılan bankacılık işleminden kaynaklı davacının zarara uğrayıp uğramadığı ve varsa davacının uğradığı zararın davalının kusurundan kaynaklı olup olmadığı ve davalının sorumluluğunun bulunup bulunmadığına ilişkindir.
Davacı tarafça davalı banka çalışanının yanlış yönlendirmesi, risk bildiriminin yapılmaması nedeniyle aklında olmamasına rağmen opsiyon türev işlemlerine dahil olmaya mecbur bırakıldığını, bu nedenle yapılan işlemlerden dolayı zarara uğradığından bahisle davalı banka aleyhine tazminat davası açılmış ise de; davacı tarafın söz konusu bankacılık işleminden dolayı zarara uğradığı ve bu zararın taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklandığı sabittir ancak dava konusu olan taraflar arasında 31/07/2012 tarihinde imzalanan opsiyonlu döviz mevduatı ve opsiyon işlemleri çerçeve sözleşmesi her iki tarafın serbest iradesiyle imzalanmış olup, sözleşmenin ekindeki risk bildirim formunda yapılan işlem nedeniyle getiri kadar uğranılacak muhtemel risklerin de yüksek olabileceğinin davacıya bildirildiği, davacı tarafça dava konusu sözleşmenin ve risk bildirim formunun okunup anlaşıldığının beyan edilerek imzalandığı bu haliyle davalı bankanın müşteriyi bilgilendirme ve bildirim yükümlülüğünü yerine getirdiği açık olup, sözleşme kapsamında yapılan tüm bankacılık işlemlerinde davacının icazetinin alındığı, davacının bilgisi dahilinde olmayan bir işlem bulunmadığı sabit olduğundan davacının irade fesadına uğratıldığına yönelik iddialarını ispatlayamadığı, davalı bankanın SPK yetki belgesine sahip olup olmamasının dava konusu bankacılık işleminin SPK tebliğlerine tabi olmaması nedeniyle önem arz etmediği, davacı nasıl ki önceden kar elde etmişse zarardan da kendisinin sorumlu olduğu açık olup, bu haliyle dava konusu zarar doğuran bankacılık işleminin usul ve yasaya aykırı bir yönünün bulunmadığı, Mahkememizce alınan her iki bilirkişi raporunda benzer tespitlerde bulunulduğu, bu tespitlerin dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli olması, dava konusu zarar doğuran bankacılık işlemlerinin davacının bilgisi ve talimatı doğrultusunda yapılmış olması, davacının onayı dışında işlem yapılmamış olması ve tüm risklerin davacıya bildirilmiş olması nedeniyle söz konusu davacının uğradığı zararın davalının bankanın kusur ve sorumluluğundan kaynaklanmaması nedeniyle davacı tarafça açılan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı tarafça açılan DAVANIN REDDİNE,
2- Davacı tarafça yatırılan peşin harçtan alınması gereken 59,30-TL maktu karar harcının mahsubu ile fazla yatırılan 5.414,07-TL peşin harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
3- Davacı tarafça yargılama sırasında yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı tarafça yargılama sırasında yapılan gider bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5- Davalı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 30.885,15-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6- Taraflarca yatırılan gider avansının karar tebliğ işlemleri tamamlandıktan ve karar kesinleştikten sonra kullanılmayan kısmının yatıran ilgili tarafa resen iadesine,
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe ile (dosya daha önce esastan temyiz incelemesi geçirmediğinden) İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.04/03/2021

Başkan
e-imza *
Üye
e-imza *
Üye
e-imza *
Katip
e-imza *

* Bu evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.