Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/287 E. 2021/934 K. 28.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/287 Esas
KARAR NO : 2021/934
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 16/09/2019
KARAR TARİHİ : 28/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; 20/11/2012 tarihinde … …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile Diyarbakır istikametinden … istikametine seyir halinde iken … Köyü kavşağında sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile … Köyü istikametinden gelip Diyarbakır istikametine seyir halindeyken kavşak geçiş esnasında … plakalı aracın ön kısmıyla … plakalı araca sol yan orta kısımlarına çarpması neticesinde maddi hasarlı ve yaralanmaları trafik kazasının meydana geldiğini, müvekkilinin kaza neticesinde yaralandığını öncelikle dava konusu kazaya ilişkin olarak …. ATM.’nin 2019/… esas sayılı dosyası üzerinden açılan tazminat davasıyla huzurdaki davanın birleştirilerek şimdilik 1.000 TL tazminat talebi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretininde davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili kuruma geçerli bir başvuru yapılmaksızın dava açıldığını, 6704 sayılı kanun gereği başvuru şartı yerine getirilmeksizin açılan işbu davanın dava şartı eksikliği nedeniyle usulden reddi gerektiğini, trafik sigortası sigortalı aracın işleteninin üçüncü kişilere verdiği maddi zararın poliçe limitleri ve sigortalının kusuru oranında tazmini amacı ile oluşturulmuş bir sigorta türü olup, somut olayda da müvekkili kurumun sorumluluğunun belirlenebilmesi için öncellikle aracın kusur durumunun tespiti gerektiğini, somut olaya ilişkin açılan bir ceza davası var ise soruşturma ya da kovuşturma safhasında, savcılık ya da ceza mahkemesi tarafından belirlenen kusur oranı hukuk mahkemesi için bağlayıcı olmadığını, söz konusu duruma ilişkin olarak TBK’nın Ceza Hukuku ile ilişkisini düzenleyen 74. maddesi gereği ceza hâkiminin yahut cumhuriyet savcısının, kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı, hukuk hâkimini bağlamadığını, bu nedenle kusur durumuna ilişkin rapor alınması gerektiğini, yargılama neticesine aleyhe hüküm kurulması halinde, müvekkilinin sorumluluğu kaza tarihi itibariyle maluliyet hallerinde Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası teminat limiti ile sınırlı olduğunu, aleyhe karar verilmesi durumunda müvekkili şirketin sorumluluğu kaza tarihindeki teminat limitini aşamayacağını beyan ederek; yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
CEVAP:Davalı … vekilinin mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle;Davacının işbu dava ile ileri sürmüş olduğu iddialar soyut ve gerçeği yansıtmadığını, davacı yan dava dilekçesinde ileri sürmüş olduğu soyut ve mesnetsiz iddialar ile müvekkili …’tan haksız kazanç sağlama gayesi içerisinde olduğunu, söz konusu iddiaların ve taleplerin taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2012/… Sor. Sayılı dosyasında takipsizlik kararı verildiğini, verilen işbu takipsizlik kararı davacıda meydana gelen zararın basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olması ve bu nedenle şikayete bağlı suç niteliğinde olması nedeniyle davacı yanın şikayetçi olmaması üzerine verildiğini, mevzuatta yer alan hükümlere göre davacının iddiası yönünde maluliyet yaratacak nitelikteki yaralamalar şikayete bağlı suç niteliğinde olmayıp, savcılık makamınca resen soruşturması yürütülebileceğini, ancak … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından verilen takipsizlik kararı müştekinin şikayetinin olmaması nedeniyle verildiğini, dava dilekçesinde belirtilen nitelikte yaralanmaların 7 yıl önce meydana gelmiş olan bir kaza sonucu oluştuğuna yönelik somut bir delil de davacı tarafından dosyaya sunulmadığını, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını ve zamanaşımına uğradığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER: … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/… esas sayılı dosyası, … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/… esas sayılı dosyası, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2012/… Sor. Sayılı dosyası, arabuluculuk son tutanağı, davacıya ait tedavi evrakları, kaza tespit tutanağı, alkol raporları, davacıya ait epikriz raporları, davacı ve davalı …’ın sosyal ve ekonomik durum araştırması, sigorta şirketine başvuru dilekçesi ve tebliğ evrakı, SGK müzekkere cevabı, zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ve … no’lu hasar dosyası, … plaka numaralı ve … plaka numaralı araçların tescil bilgileri, 01/02/2021 tarihli ibraname ve sulh anlaşması, Adli Tıp Kurumu … İhtisas Dairesinin 09/06/2020 tarihli raporu, ATK … İhtisas Kurulunun 26/03/2021 tarihli maluliyet raporu, aktüer bilirkişi kök ve ek raporu, talep arttırım dilekçesi, ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı taraf; 20/11/2012 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu yaralanması nedeniyle … plakalı aracın sürücüsü … ve … plakalı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısı davalı … Sigorta A.Ş’ye yönelik olarak geçici iş göremezlikten kaynaklı 200,00 TL, sürekli iş göremezlikten kaynaklı 700,00 TL, tedavi ve tüm iyileşme gideri olarak 100,00 TL olmak üzere toplam 1.000,00 TL maddi tazminat isteminde … plakalı aracın sürücüsü …’a yönelik olarak 100.000,00 TL manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
… Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/… E. Sayılı dosyası ile davacı taraf … plakalı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısı … Sigorta A.Ş’ye yönelik olarak 20/11/2012 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu yaralanması nedeniyle 1.000,00 TL maddi tazminat isteminde bulunmuş, … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/… E. 2020/… K. Sayılı ilamı ile Mahkememiz dosyası ile birleştirme kararı verildiği, davacı vekilinin birleşen davadan feragat etmesi nedeniyle … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/… E. Sayılı dosyasının Mahkememiz dosyasından tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesine karar verildiği, Mahkememizin 2021/ … E. Sayılı sırasına kaydedildiği, 2021/… E. 2021/… K. Sayılı kararı ile … Sigorta A.Ş’ye yönelik olarak açılan birleşen davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
2918 sayılı Yasanın 85 ve devam maddeleri gereğince bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur. Sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilir. Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur. Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı Yasa’nın 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Anılan yasal hükümlerden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Sigorta şirketi kazaya karışan sigortalı aracın trafik sigortacısı (ZMSS) sıfatıyla, bu aracın sebebiyet verdiği trafik kazası sonucunda oluşan zarardan, kendisine sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olacaktır.
Zamanaşımı defi yönünden;
2918 sayılı KTK’nın 109. maddesinde haksız fiil niteliğindeki trafik kazalarından doğan tazminat taleplerinin zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı, davanın, cezayı gerektiren bir fiilden doğması ve ceza kanununun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş olması halinde, bu sürenin maddi tazminat talepleri içinde geçerli olacağı hüküm altına alınmıştır.
Yine maddi ve manevi tazminat istemlerinin bağlı olduğu zamanaşımı süreleri 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72. (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60.) maddesinde de düzenlenmiştir.
6098 Sayılı TBK’nın 72/1. maddesinde “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.” denilerek mülga 818 sayılı BK’nın 60. maddesinde olduğu gibi üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüştür.
6098 Sayılı TBK’nın 72/1. (BK’nın 60/1.) maddesi, özellikle zamanaşımının başlangıç anını belirleyen bir düzenlemedir. Bu düzenlemeye göre tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren iki yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Burada, uygulamada “kısa süreli zamanaşımı” olarak adlandırılan süre söz konusu olup, sürenin başlangıcı sübjektif bir koşula bağlanmıştır. Çünkü, sürenin başlaması zarar görenin zararı ve tazminat sorumlusu kişiyi öğrenmesi gibi sübjektif bir koşulun gerçekleşmesi ile mümkündür.
Mutlak nitelikteki “uzun süreli zamanaşımı”nın başlangıç tarihi ise zarar verici eylemin gerçekleştiği tarihtir. Buna göre, tazminat istemi her halde eylemin gerçekleştiği tarihten itibaren on yılın geçmesi ile zamanaşımına uğrar. Burada on yıllık sürenin başlangıç anı, zarar verici eylemin gerçekleştiği tarih gibi objektif bir koşula bağlanmıştır. Olağan zamanaşımı süresi iki yıllık olan kısa zamanaşımı süresidir. Diğer bir anlatımla iki yıllık zamanaşımı süresi on yıllık süre ile sınırlıdır. Zarar ve zararın sorumlusu olan kişi öğrenildiği takdirde davanın kısa zamanaşımı süresi içerisinde açılması gerekir. Zarar veren eylemin işlenmesinden itibaren on yıl geçtikten sonra zarar ve zararı veren kişi öğrenilmiş olsa bile tazminat istemi, zamanaşımı def’î ile karşılaştığında reddedilir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 20/12/2017 tarih ve 2017/3-2786 E., 2017/2016 K. Sayılı kararı).
TBK’nın 72/1. (BK’nın 60/2.) maddesinde düzenlenen üçüncü süre ise “ceza zamanaşımı süresi”dir. Zarara neden olan eylem, aynı zamanda ceza kanunları uyarınca suç teşkil eden bir eylem oluşturuyor ve bu eylem için ceza kanunlarının öngördüğü zamanaşımı süresi daha uzun bir süre ise bu takdirde uygulanacak olan zamanaşımı süresi, o suçun bağlı olduğu ceza zamanaşımı süresidir. Ceza zamanaşımı süresinin başlangıç anı da zarar verici eylemin gerçekleştiği tarihtir.
Dava konusu yaralamalı trafik kazası 20/11/2012 tarihinde meydana gelmiş, görülmekte olan dava ise 16/09/2019 tarihinde açılmıştır. Her ne kadar 2 yıllık kısa zamanaşımı süresi dolmuş ise de, somut olayda KTK’nın 109.maddesinde düzenlenmiş olan uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerekmektedir. Kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu kapsamında somut olay içi öngörülen ceza zamanaşımı süresi 8 yıl olup 8 yıllık uzun zaman aşımı süresinin dolmadığı anlaşılmakla davalı … vekilinin zamanaşımı definin reddine karar verilmiştir.
Yetki İlk İtirazı Yönünden;
6100 sayılı HMK’nun genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesinin 1. fıkrasında “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” hükmüne yer verilmiştir. Aynı yasanın 16. maddesinde ise, “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” hükmü yer almaktadır. HMK’nin haksız fiillerde yetkiyi düzenleyen 16. maddesinde haksız fiilden doğan davalarda uygulamada ve doktrinde oluşan görüşler dikkate alınarak haksız fiilin işlendiği yer dışında zararın meydana geldiği yer, gelme ihtimalinin bulunduğu yer ve karşılaştırmalı hukuktaki örnekler de dikkate alınarak zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkili olarak kabul edilmiştir. Bir dava için birden fazla (genel ve özel) yetkili mahkeme varsa, davacı, bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasının bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiç birisinde açmaz ve yetkisiz bir mahkeme de açar ise, o zaman seçme hakkı davalılara geçer. Somut olayda; diğer davalı … Sigorta A.Ş’nin adresi itibariyle Mahkememizin yetki alanında olması nedeniyle davalı …’ın yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
… CBS’nin 2012/… soruşturma sayılı dosyasının incelemesinde; … … ve … hakkında 20/11/2012 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle davacı müşteki …’ya yönelik olarak taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçundan soruşturma başlatıldığı müştekinin şikayetçi olmaması nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmıştır.
20/11/2012 günü saat 07:50 sıralarında sürücü … … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobil ile … yönünden Şanlıurfa istikametine doğru seyrederken otomobilin ön kısımları ile seyir istikametine göre sağ tarafta bulunan kavşak kolundan kavşağa girerek Diyarbakır istikametine geçmek isteyen sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobilin sol yan kısımlarına çarpması neticesinde dava konusu trafik kazasının meydana geldiği, dosyanın kusur incelemesi için ATK … İhtisas Dairesine gönderildiği, ATK … İhtisas Dairesinin 09/06/2020 tarihli raporuna göre; sürücü … … sevk ve idaresindeki aracıyla seyir sırasında aracının hızını sisli hava şartlarına göre ayarlamadığı, görüş mesafesine göre aracını sevk ettirmesi gerekirken bunu yapmadığı için kavşaktan katılımla hareket alanına giren araca karşı zamanında tedbir almayarak kazaya karıştığı anlaşılmakla gerçekleşen olayda tali derecede %30 oranında kusurlu olduğu, sürücü … sevk ve idaresindeki otomobil ile olay mahalli kavşaktan geçişine başlamadan önce yeterli kontrolleri yapması, bölünmüş yol üzerinde düz devam eden araçlara ilk geçiş hakkını vermesi, geçişine uygun bir anda başlaması gerekirken bu hususlara riayet etmeyerek mevcut sisli havaya rağmen kontrollerini tamamlamadan idaresindeki otomobil ile kavşağa giriş yaparak diğer sürücü idaresindeki otomobilin seyir şeridini kapatmış olmakla meydana gelen olayda %70 oranında asli kusurlu olduğu, söz konusu ATK … İhtisas Dairesinin 09/06/2020 tarihli raporu hukuka uygun ve denetime elverişli, kaza tespit tutanağı ve olay mahalli özellikleri ile uyumlu olduğu anlaşılmakla tazminat hesabında ve hükümde esas alınmıştır.
ATK … İhtisas Kurulunun 26/03/2021 tarihli maluliyet raporuna göre 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik dikkate alınarak yapılan değerlendirme sonucu davacının tüm vücut engellilik oranının %5,3 olduğu, iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 4 aya kadar uzayabileceği tespit edilmiştir.
Yargıtayın yerleşmiş uygulamalarına göre; haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde malûliyetin varlığı ve oranına ilişkin belirlemenin Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarih 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak düzenlenmiş raporla yapılmış olması gerekir. Kazanın 12/06/2009 tarihinde meydana geldiği ve ATK 2. İhtisas Kurulundan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre rapor alınmakla; düzenlenen rapor dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli olmakla hükme esas alınmıştır.
Dosyanın aktüerya bilirkişine tevdi edilmiş olup bilirkişinin 04/07/2021 tarihli raporunda özetle: “18.05.1963 doğumlu davacı …; 20.11.2012 kaza tarihinde 49 yıl, 3 ay, 3 gün üzerinden 50 yaşında olduğu, TRH 2010 Kadın yaşam tablosuna göre muhtemel bakiye ömrünün 30 yıl olduğu, 80 yaşına kadar muhtemelen yaşayacağı, Davacı …’ nın 20.11.2012 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası sonucu; geçici İş Göremezlik Zararı; 4 ay/ 120 gün geçici iş göremezlik zararının kazanın oluşumunda kusurunun bulunmadığının kabulü ile 2.762,48 TL olduğu, SGK tarafından davacıya herhangi bir geçici iş göremezlik ödemesi yapılmadığı, (17. Hukuk Dairesi 2019/6271 E. , 2020/8104 K. 03.12.2020 tarihli kararı dahilinde davalı sigorta şirketinin sorumluluğunda bulunduğundan söz edilebileceği) sürekli maluliyet Zararı; % 5,3 sürekli maluliyet oranı ve kazanın oluşumunda kusurunun bulunmadığının kabulü ile 42.811,44 TL olduğu, davacının davalılardan toplam talep edebileceği maddi zararının 45.573,92 TL olduğu, davalı sigorta şirketleri tarafından düzenlenen poliçe limitleri dahilinde bulunduğu, Ancak davalı … Sigorta Şirketinin yapmış olduğu ödeme ve ATK tarafından düzenlenen kusur raporu dikkate alınarak değerlendirildiğinde; davalı … plakalı aracın ZMMS sigortacısı … Sigorta Şirketinin davacının toplam 45.573,92 TL maddi zararının sigortalı araç sürücüsü …’ nın kazanın oluşumunda % 30 kusurunun bulunduğunun Sayın Mahkeme tarafından kabulü durumunda; 13.672,18 TL ‘sinden sorumlu olacağı, ancak taraflar arasında yapılan sulh anlaşması doğrultusunda 03.02.2021 tarihinde 38.398,75 TL ödeme yapıldığı, (elbette rücu hakkının bulunduğu- davalı … Sigorta Şirketi yönünden feragat edildiği ve davanın konusuz kaldığı) davalı … plakalı araç sürücüsü …’ ın kazanın oluşumunda % 70 kusurunun bulunduğunun kabulü durumunda; davalı araç işleteni ve sigortacısı (… Sigorta A.Ş.) … Sigorta A.Ş. nin işbu toplam 45.573,92 TL maddi zararın 31.901,74 TL’ sinden sorumlu olduğu, ancak davalı … Sigorta Şirketinin davacıya 38.398,75 TL ödeme yaptığı dikkate alındığında, davacının toplam zararından ödenen tutarın tenzili ile (45.573,92 TL toplam zarar – 38.398,75 TL ödenen) 7.175,17 TL bakiye maddi zarar alacağının davalı araç işleteni ve sigortacısı (… Sigorta A.Ş.) … Sigorta A.Ş. talep edilebileceği, davacı tarafından davalı sigorta şirketine yapılan yazılı başvurunun 03.05.2019 tarihinde davalı … Sigorta A.Ş. tarafından alındığı,03.05.2019 tarihini takip eden 8. İş günü bitim tarihi 16.05.2019 tarihinin temerrüt tarihi olarak kabulünün ve yasal faiz talep edilebileceği” şeklinde rapor düzenlenmiştir. Davacı vekilinin aktüer raporuna yönelik itirazlarının değerlendirilmesi amacıyla aktüer bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş, aktüer bilirkişiden alınan 26/09/2021 tarihli bilirkişi ek raporuna göre;” 45.573,92 TL asıl alacak miktarından ödenen 25.140,75 TL (Asıl alacak/ feriler hariç) tenzil edildiğinde; toplam davacının davalılardan talep edebileceği bakiye zararının 20.433,17 TL olduğu, davacının araç içinde yolcu konumunda olduğu ve kazanın oluşumunda kusurunun bulunmadığı anlaşılmakla, davalıların davacının işbu toplam zararından müteselsil sorumlu oldukları, ancak Davalı … Sigorta şirketinin sigortalı araç sürücüsünün % 30 kusuru oranında sorumluluğunun üzerinde bir tazminat ödemesi yaptığı (rücu hakkı elbette saklıdır) görülmekle, davalı … Sigorta A.Ş. ‘den … plakalı araç sürücüsünün (…) % 70 kusurlu olduğunun kabulü ile … Sigorta Şirketinden tahsil ettiği (25.140,75 TL ana para) miktarın tenzili sonrası hesaplanan 20.433,17 TL ‘ yi talep edebileceği” şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Aktüerya bilirkişi tarafından yapılan hesaplamanın Yargıtay 17. HD’ nin 2020/2598 E. 2021/34 K 14.01.2021 tarihli kararı ve T.C. Yargıtay 17. HD. 2019/3292 E. 2021/1848 K. 24.02.2021 tarihli doğrultusunda, TRH 2010 Yaşama Tablosu ve progresif rant yöntemi olarak adlandırılan hesaplama yöntemi dikkate alınarak düzenlendiği Davacının bilirkişi raporunda tespit edilen sürekli iş göremezlik maddi zararının 42.811,44 TL, geçici iş göremezlik maddi zararının 2.762,48 TL olmak üzere 45.573,92 TL olduğu, davacı tarafça … plakalı aracın %70 kusuruna denk gelen oranda sürekli ve geçici iş göremezlik toplam zararı 31.901,73 TL olarak talep arttırımında bulunmuşsa da; … plakalı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olan … Sigorta A.Ş tarafından davacıya 25.140,75 TL oranında ana para ödemesi yapıldığından 45.573,92 TL asıl alacak miktarından ödenen 25.140,75 TL tenzil edildiğinde; davacının davalılardan talep edebileceği bakiye zararının 20.433,17 TL olduğu, … Sigorta A.Ş kendi sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranından fazla ödemede bulunduğu için aksi durumun davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açacağından düzenlenen rapor denetime elverişli ve dosya kapsamına uygun olmakla hükme esas alınmış ve rapor doğrultusunda davacının maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile; davacı … için sürekli ve geçici iş göremezlik bakiye maddi zarar alacağı olan 20.433,17 TL’nin kaza tarihi 20/11/2012 tarihinden itibaren (davalı … Sigorta yönünden 16/05/2019 temerrüt tarihinden itibaren) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … Sigorta A.Ş ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, tedavi giderleri yönünden davacı tarafın tedavi giderlerine yönelik zararını ispatlayıcı bir belge sunulmadığı anlaşılmakla tedavi gideri talebinin ve fazlaya ilişkin istemin reddine dair oluşan vicdani kanıya göre aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Davacı taraf trafik kazası nedeniyle uğradığı manevi zararlara ilişkin manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
Manevi tazminatın miktarını tayin etme hakimin takdirine bırakılmış bir konu olmakla beraber, hükmedilecek miktarın uğranılan zararla orantılı, duyulan acıyı hafifletecek nitelikte olması gerekir. Takdir edilecek manevi tazminat hakkaniyete uygun olmalıdır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararı karşılaması da amaç edinmemiştir. Kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine zarara uğrayanda bir huzur duygusu doğurmalıdır. Tazminatın sınırı onun amacına uygun olarak belirlenmelidir. Manevi tazminatın takdiri yapılırken tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilmeli; manevi tazminatın miktarı bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmamalıdır. Manevi tazminatın miktarının belirlemesinde her olaya göre değişen özel hal ve şartlar gözetilmelidir. Ayrıca Yargıtay HGK’nın 23.6.2004 tarih ve 2004/13-291E.-2004/370K. sayılı kararında manevi tazminat ile ilgili olarak yapılan değerlendirmede; “Manevi tazminat, gelişmiş ülkelerde artık eski kalıplarından çıkarılarak caydırıcılık unsuruna da ağırlık verilmektedir. Gelişen hukukta bu yaklaşım, kişilerin bedenine ve ruhuna karşı yöneltilen haksız eylemlerde veya taksirli davranışlarda tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranlarda manevi tazminat takdir edilmesi gereğini ortaya koymakta; kişi haklarının her şeyin önünde geldiğini önemle vurgulamaktadır. Bu ilkeler gözetildiğinde; aslolan insan yaşamıdır ve bu yaşamın yitirilmesinin yakınlarında açtığı derin ızdırabı hiçbir değerin telafi etmesi olanaklı değildir. Burada amaçlanan sadece bir nebze olsun rahatlama duygusu vermek; öte yandan da zarar veren yanı da dikkat ve özen göstermek konusunda etkileyecek bir yaptırımla, caydırıcı olabilmektir.” denilmek sureti ile manevi tazminatın belirlenmesine caydırıcılık unsuru ve insan yaşamının önemine özellikle vurgu yapılmıştır.
Davaya konu somut olay anılı yasal düzenlemeler ve yukarıdaki ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde; davaya konu trafik kazası neticesinde, kazanın oluş şekli, kaza tarihi, tarafların kusur oranı, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, davacının yaşı, ülkenin ekonomik koşulları, paranın alım gücü birlikte değerlendirilerek kaza nedeniyle davacı tarafta yarattığı elem ve ızdırabın ağırlığı ve manevi tazminatın belirlenmesine ilişkin tüm ilke ve kurallar nazara alınarak manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; davacının manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, davacının 15.000,00 TL manevi tazminatının kaza tarihi olan 20/11/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine dair oluşan vicdani kanıya göre aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile; davacı … için sürekli ve geçici iş göremezlik bakiye maddi zarar alacağı olan 20.433,17 TL’nin kaza tarihi 20/11/2012 tarihinden itibaren (davalı … Sigorta yönünden 16/05/2019 temerrüt tarihinden itibaren) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … Sigorta A.Ş ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2- Davacının manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile; davacı … için 15.000,00 TL’nin kaza tarihi 20/11/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 2.420,44-TL nisbi karar harcından peşin yatırılan 344,97-TL harç ve 106,50-TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 451,47 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 1.968,97-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile (davalı … Sigorta A.Ş 944,31 TL’sinden sorumlu olmak kaydıyla) HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-)Davacı maddi tazminat yönünden; yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-)Davacı manevi tazminat yönünden; yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalı …’tan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-)Davalılar maddi tazminat yönünden yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 7/2 maddesine göre belirlenen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
7-)Davalı … manevi tazminat yönünden yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 3/2, 10/2 maddelerine göre belirlenen belirlenen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı …’a verilmesine
8-)Davacı tarafça yatırılan 44,40-TL başvuru harcı, 344,97-TL peşin harcı ve 106,50-TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 495,87-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
9-)Davacı tarafından yatırılan 850,00-TL Bilirkişi ücreti, 371,63-TL posta gideri ve 1.370,00-TL Adli Tıp Kurumu faturasından ibaret toplam 2.591,63 -TL yargılama giderinin kabul red oranına göre 695,59-TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, kalan kısmın davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
10-) Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
11-)Taraflarca yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 28/12/2021

Katip …
e-imzalı*

Hakim …
e-imzalı*