Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/282 E. 2022/166 K. 08.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/282 Esas
KARAR NO : 2022/166
DAVA : Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/11/2018
KARAR TARİHİ : 08/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 18/07/2014 tarihinde davalı şirket ile acentesi olarak faaliyete başladığını, Müvekkil acenteliğin tesisinden itibaren davalı şirket nam ve hesabına poliçelerin tanzimininde aracılık yaptğını ve acente komisyonları almaya hak kazandığını, sözleşmenin feshi tarihi olan 03/11/2017 tarihine kadar müvekkil üretim yaparak davalı şirkete portföy kazandırdığını Davalı şirket mail yoluyla sözleşmesi tek taraflı olarak fesih ettiğini, fesih iyiniyet kurallarına uymadığını fesih gerekçesiz olarak tek yanlı ve ani yapıldığını belirterek fazlaya ilişkin dava ve talep haklarının saklı kalmak üzere şimdilik 10.000-TL acenteliğin ani ve haksız feshinden dolayı denkleştirme tazminatının acenteliğin feshi tarihinden itibaren reeskont faizi masraf ve ücreti vekaletle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında acentelik ilişkisi kurulmasına temel olan sözleşme hükümleri incelendiğinde, gerek sigortacı müvekkil şirketin gerekse davacı Acentenin hak yükümlülüklerinin ayrıntılı olarak belirlendiğinin görüleceğini, işbu sözleşmelerde sadece tarafların hak ve yükümlülüklerinin çerçevesi çizilmemiş, aynı zamanda komisyon ve giderleri, muhasebe kayrt düzeni ve denetimi, denkleştirme talebi gibi bir çok husus ayrıntılı olarak işlendiğini, bu bağlamda denkleştirme talebine ilişkin sözleşme hükümlerinin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 122. Maddesinde yer alan düzenlemelerle paralel nitelikte düzenlenmiş olduğunu, bu kapsamda davacı Acentenin faaliyeti, acentelik ilişkisi, Acenteye ait veriler sözleşmede belirtilen kriterler ve metotlar kullanılmak suretiyle incelendiğini ve bu doğrultuda Acentenin üretimde yetersiz ve verimsiz olduğu, şirket genelinde ve bölge genelinde yapılan sıralamalarda son sıralarda yer almış olduğu hususları tespit edildiğini, yapılan bu inceleme ve değerlendirme neticesinde ulaşılan sonuçlar neticesinde müvekkili şirkete Acentenin sözleşmesinin feshinden başka bir çare bırakmadığını, bahsi geçen ve taraflar arasında acentelik ilişki kurulmasına temel teşkil eden sözleşmelerin kanuni düzenlemelere uygun olarak tanzim edilmiş olduğunu, bunun yanı sıra denkleştirme talebine ilişkin hükümler incelendiğinde, söz konusu talep için yapılacak hesaplamalarda baz alınacak kriterlerin ayrıntılı olarak düzenlenmiş olduğunun görüleceğini, bu meyanda tacir olan davacının, mezkur sözleşmeleri özgür iradesi ile imza etmiş bulunduğunu, bu anlamda sözleşme hükümlerinin davacının bilgisi dahilinde olmadığı yönündeki davranışlarının basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü ile bağdaşmadığını beyanla, davacı tarafın usul ve yasaya aykırı olarak ikame etmiş olduğu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Taraflar arasında imzalanan 18/07/2014 tarihli sözleşme yapma ve prim tahsil etme yetkisine haiz acentelik sözleşmesi, taraflar arasında imzalanan 20/04/2015 tarihli acentelik sözleşmesi, …. Noterliğinin 18/07/2014 tarihli … yevmiye numaralı vekaletnamesi, …. Noterliğinin 03/11/2017 tarih, … yevmiye numaralı azilname ve fesih ihbarnamesi, 28/07/2017 tarihli fesih bildirim yazısı, davacı acenteye ait acente karnesi, ticaret sicil ve kayıtları, acentelik sözleşmesi, tarafların ticari defter ve kayıtları, bilirkişi kök raporları, bilirkişi ek raporu ve tüm dosya kapsamı.
Dava ilk olarak … Asliye Ticaret Mahkemesinde 01/11/2018 tarihinde açılmış, … Asliye Ticaret Mahkemesinin 30/04/2019 tarihli 2018/ … E. 2019/ … K. Sayılı taraflar arasında bulunan yetki sözleşmesi gereğince İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine görevsizlik kararı verilmiş ve dosya Mahkememizin 2019/… Esas numarasını alıp Mahkememize tevzi edilerek yargılamaya devam olunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre; Dava, sigorta acentelik sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle portföy tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
Genel olarak portföy tazminatı, acentelik sözleşmesi sona erdikten sonra, bu ilişki devamı boyunca acentenin kişisel gayretiyle yarattığı müşteri çevresinden akidinin halen yararlanması, acentenin ise yararlanmaması nedeniyle uğradığı kaybın karşılığıdır. Somut olaydan sonra yargılama sırasında yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 122. maddesinde açıkça “denkleştirme istemi” olarak tanımlanan, doktrinde de “müşteri tazminatı”, “portföy tazminatı”, “portföy akçesi” olarak da ifade edilen bu tür tazminat, mülga 6762 sayılı TTK’nın sigorta hükümlerinde açıkça düzenlenmemiştir.
Acentenin portföy tazminatı talep edebilmesi için dört koşulun gerçekleşmesi gerekir: 1-Acentelik sözleşmesinin denkleştirme talep edecek şekilde sona ermiş olması, 2-Acentelik sözleşmesi sona erdikten sonra müvekkilin, acentenin çabasıyla oluşturulan yeni müşteri çevresinden önemli menfaatler elde etmeye devam etmesi, 3-Sözleşmenin sona ermiş olması nedeniyle acentenin, müvekkiline devrettiği yeni müşteri çevresinden gelir elde etme imkanını kaybetmiş olması, 4-Acenteye denkleştirme ödenmesinin hakkaniyete uygun (hakkaniyetin bir gereği) olması ( Özge Ayan, Acentenin Denkleştirme Talep Hakkı, Seçkin Yayınları, Ankara 2008, s. 146 vd; Arslan Kaya, Ticaret Kanunu Şerhi- Birinci Kitap Ticari İşletme- Yedinci Kısım-Acentelik, 2. Basım, İstanbul 2016, s.247 vd).
Bu açıklamaya göre, öncelikle bu dört koşulun gerçekleşip gerçekleşmediği tespit edilmelidir. Bundan sonra, koşulları varsa, alacağın hesaplanmasına geçilmelidir.
Denkleştirme alacağının hesaplanma şekli konusunda mevzuatta bir formül verilmemiştir. Bu durumda karşılaştırmalı hukuktan ve 6102 sayılı TTK’nın 122. maddesindeki düzenlemeden ve Yargıtay uygulamasından hareketle bir hesaplama yöntemi uygulanmalıdır.
Denkleştirme talebinin temelinde, acentenin (olayımızda bayinin) kendi çabasıyla oluşturduğu yeni müşteri çevresinin, sözleşme ilişkisi sona erdiğinde müvekkile devredilmiş olması ve bu yeni müşteri çevresinin ekonomik bir değerinin olması yatmaktadır. Bu nedenle, öncelikle oluşturulan yeni müşteri çevresinin tespiti yapılmalıdır. Acentenin göreve başladığı tarihte mevcut olan müşteri çevresi hariç, yeni oluşturulan müşteri çevresi belirlenmelidir.
Bundan sonra hesaplama üç aşamada yapılır:
Birinci aşamada, acentenin kendi çabasıyla kazandırdığı yeni müşteri çevresinden müvekkilin elde ettiği/ elde etmesi muhtemel menfaatler/gelirler hesaplanır. Daha sonra, acentenin yeni müşteri çevresiyle işlem yapamayacak olması nedeniyle uğradığı gelir kaybı hesaplanır. Bu kayıp, acentelik sözleşmesi devam etseydi, acentenin temel edimleri karşılığında elde edeceği ücret (provizyon) gelirleridir. Burada temel bir kural vardır: Müvekkilin menfaati, acentenin ücret kaybı kadardır. Bu nedenle, müvekkilin elde edeceği menfaatin, acentenin gelir kaybı kadar olduğu ilkesinden hareketle, öncelikle acentenin gelir kaybının hesaplanması uygun olacaktır. Bu hesaplama yapılırken, acentenin temel ediminin karşılığı olan ücretler esas alınmalı ve maliyetler düşüldükten sonraki net gelir esas alınmalıdır. Acenteye arızi olarak ödenen ücretler bu hesaplamada dikkate alınmamalıdır. Acentenin bir yıllık gelir kaybı bulunmalıdır.
Gerek müvekkilin elde edeceği menfaat miktarının gerekse acentenin yoksun kaldığı toplam gelir miktarının hesaplanabilmesi için, yeni müşteri çevresinin müvekkille ne kadar süreyle ticari ilişkide bulunacağının, somut olayın özelliklerine göre tahmin edilmesi gerekir.
Daha sonra, işin niteliğine ve acentelik ilişkisinin devam ettiği süredeki veriler dikkate alınarak, yıllık müşteri kayıp oranı belirlenir. Yeni müşterilerle müvekkilin tahmini ilişki süresi esas alınarak her yıl için belirlenen miktarlardan, müşteri kayıp oranında indirim yapılır. Her yıl için bulunan zararlar toplanır.
Bulunan bu ham alacak üzerinden, acentenin denkleştirme alacağını peşin olarak alacağı düşünülerek, faiz indirimi yapılır ve birinci aşamadaki ham alacak bulunur.
İkinci aşamada hakkaniyet denetimi yapılır. Bu aşamada üst sınır dikkate alınmaz. Somut olayın özelliklerine göre, hakkaniyet ilkesi gereğince alacak tutarında indirim veya artırım yapılabilir. Örneğin, müvekkilin markasının tanınmışlığı yeni müşteri çevresinin oluşumunda etkili olmuşsa, alacak miktarından uygun bir oranda indirim yapılmalıdır. Acente olağanüstü çaba göstermiş, önemli reklam ve tanıtım çalışmaları yapmışsa alacak miktarı hakkaniyet gereği artırılabilir. Hakkaniyet ölçüsü de uygulanarak, acentenin denkleştirme alacağı hesaplanmış olur.
Üçüncü aşamada, hesaplanan denkleştirme alacağının, yasal üst sınırı aşıp aşmadığı denetlenir. Eğer üst sınırın altındaysa hesaplanan alacağa aynen hükmedilir; üst sınırı aşıyorsa, alacak tutarı üst sınıra indirilerek hüküm altına alınır. Denkleştirme talebinin üst sınırı, 6102 sayılı TTK’nın 122/2. maddesinde şöyle tanımlanmıştır: “Tazminat, acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz. Sözleşme ilişkisi daha kısa bir süre devam etmişse, faaliyetin devamı sırasındaki ortalama esas alınır”. Üst sınırın hesaplanmasında, ilk basamaktaki hesaplamadan farklı olarak, acentenin her türlü geliri hesaplamaya dahil edilmeli ve bürüt gelir esas alınmalıdır. Üst sınır acentenin alacak talebini sınırlayan bir düzenleme olduğundan, hesaplamanın bu şekilde yapılması hakkaniyete uygun olacaktır. Yukarıda açıklandığı üzere, hesaplama aşamalarla yapılmalı ve üst sınır denetimi en son yapılmalıdır. (emsal nitelikte İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 2018/1472 E. 2019/1598 K. Sayılı ilamı)
Davalı vekilinin hak düşürücü süreye yönelik itirazlarının, taraflar arasında düzenlenen acentelik sözleşmesinin 03/11/2017 tarihi itibariyle feshedildiği ve yetkilerin iptal edildiği, bu nedenle davanın sözleşmenin sona ermesinden itibaren 1 yıl içerisinde 01/11/2018 tarihinde açıldığı anlaşıldığından itirazının reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce alınan 23/10/2020 tarihli mali müşavir ve sigortacı bilirkişilerden alınan bilirkişi heyet raporunda davacının 2015/2016-2017 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinde bulunduğu, ticari defterlerinde davalı ile ticari ilişkisinin bulunduğu, davacı kayıtlarında davalı yanın davacı yana ilgili yıllarda toplamda 60.866,97 TL komisyon ödemesi yapmış olduğu, davalının 2014-2015 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunmadığı, 2016-2017 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, davalı kayıtlarında davalı yanın davacı yana ilgili yıllarda toplamda 71.362,93 TL komisyon ödemesi yapmış olduğu, davacının denkleştirme tazminatı talebine ilişkin davacının son 4 yıllık faaliyetleri sonucunda aldığı komisyon ve sair ödemelerin yıllık ortalaması esas alındığı, tarafların 18/07/2014 tarihinde sözleşme imzalamış olduğu ve 03/11/2017 tarihi itibariyle de sözleşmenin fesh edilmiş olduğu göz önüne alındığında davacı acentenin 2014/Ağustos dönemi itibariyle aktif olarak kazanç elde etmeye başladığı ve 2017/ Kasım dönemi itibariyle kazancının sona erdiği, toplam 40 aylık süreçte 71.362,93 TL kazanç elde ettiği, aylık ortalama kazancının 1.784,07 TL olduğu, yıllık ortalama kazancının ise 21.408,88 TL olduğu, davacının talep edebileceği denkleştirme tazminatı tutarının 21.408,88 TL olduğu, dosyada mübrez performans değerlendirme ve puantaj listelerinin incelenmesi sonucunda davacı acentenin üretiminin hedef gerçekleştirme oranlarının ortalama %1 ile %30 arasında olduğu, taraflar arasında düzenlenen sözleşme gereği üretim/performans yetersizliğinin davalı açısından haklı fesih sebebi olacağı şeklinde rapor düzenlenmiştir. TTK 122 maddesindeki üst sınır belirtilmek suretiyle hesaplama yapıldığı anlaşılmakla hesaplama yönünden raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmakla bilirkişi heyetinden alınan 23/02/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda davacının ticari defter ve kayıtları dikkate alındığında üst limit denkleştirme tazminatının 18.260,09 TL olduğu, davalının ticari defter ve kayıtları dikkate alındığında üst limit denkleştirme tazminatının 21.408,88 TL olduğu, davacı acentenin hangi müşterilerinin davalı … şirketinde poliçe tanzim ettirmeye devam ettiği ve sigorta şirketinin davacının devam eden müşterilerinden ne kadar menfaat temin ettiği hangi müşterisine ait poliçenin davalı şirket portföyünde devam ettiği hangi poliçelerin yenilendiğine ilişkin bilgi ve belgelerin dosyaya ibraz edilmesi halinde davalı … şirketinin menfaat elde edip etmediğinin net olarak hesaplanmasının mümkün olabileceği şeklinde rapor düzenlendiği anlaşılmıştır. Düzenlenen 23/10/2020 tarihli ve 23/02/2021 tarihli bilirkişi raporlarında hesaplama konusunda TTK 122 maddesindeki üst sınır belirtilmek suretiyle yetinildiği, emsal içtihatlarda ve yukarıdaki açıklamalarda belirtildiği şekilde hesaplama yapılmadığı ve hesaplanan tutarların da birbirinden farklı olduğu anlaşılmakla raporların hükme ve denetime elverişli olmadığı anlaşılmakla; 6100 sayılı Yasanın 266.maddesi gereğince; iddia, savunma,sunulan deliller, tarafların iddia ve savunmaları, dosyaya sunulan tüm bilgi ve belgeler ile tarafların ticari defter ve kayıtları, sözleşme ve sözleşme fesih ihtarı incelenerek, acentelik sözleşmesinin fesih koşullarının oluşup oluşmadığı, davacı tarafın sözleşmeyi feshinin haklı olup olmadığı, sözleşmenin feshinde davacının kusurunun bulunup bulunmadığı, taraf defterlerinin usulüne uygun tutulup tutulmadığı, onayların bulunup bulunulmadığı, davacı acentenin portföyünün teknik zarara neden olup olmadığı, davacı acentenin hasar/prim dengesinin bozuk olup olmadığı ve davacı acentenin bundan dolayı sorumlu olup olmadığı, taraf ticari defter ve kayıtlarındaki davacının acente olduğu dönemdeki poliçelerin tespiti ile yıl bazlı olmak üzere davacının düzenlemiş olduğu poliçeler ile o yıl içerisinde iptal edilen poliçe tutarının çıkarılması suretiyle ile bulunacak net poliçe pirim tutarının ne kadar olduğu, davacının poliçe ürettiği müşterilerden hangileri ile davalı … şirketinin daha önceki dönemlerde poliçe düzenlediği, bu halde davacı tarafından davalıya yeni kazandırılan müşterilerin tespit edilerek, yeni kazandırılan müşterilerin ne kadarının davalı ile fesihten sonra devam ettiği, davalının bu şekilde yeni müşteriler sayesinde önemli menfaat elde edip etmediği, sigorta acentesinin ahdettiği yeni ya da yeni sayılabilecek sigorta sözleşmelerinin sayısı ve bu sözleşmeler dolayısıyla elde edilen prim miktarının ne kadar olduğu, hakkaniyet ilkesi gereği portföy tazminatı verilmesinin gerekip gerekmediği, davacının münhasır yetkili olup olmadığı, davacının talep ettiği denkleştirme tazminat alacağının TTK madde 122 ve Sigortacılık Kanunun madde 23 ve … Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesinin 2018/… E. 2019/… K. Sayılı ilamında belirtilen hesaplama ilkeleri doğrultusunda denkleştirme alacağının hesaplanması konusunda dosyanın denkleştirme tazminatı konusunda uzman tevdine karar verildiği, hesaplama konusunda uzman mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen 26/11/2021 tarihli bilirkişi raporunda 2017 yılı acentenin performansını temsil etmekte olduğu kanaati oluşması halinde, yapılması gereken hesaplamanın acentenin Gelir Tabloları incelendiğinde, acente sadece 2015 yılında net cironun %1,54 kadar faaliyet karı elde ettiği, 2014,2016 ve 2017 takvim yıllarında faaliyetinin zararlı olduğu, incelenen beyannamelerinden anlaşıldığı, davacının gelir tablosunda Portföy Kazancı olmadığından portföy tazminatından bahsedilemeyeceği, acentenin, acentelik sözleşmesine bağlı olarak 40 ayda elde ettiği toplam hasılat 62.241,65 olduğundan denkleştirme istemi üst sınır (62.241,65 / 40 )* 12 ; 18.672,50 TL olduğu, davalı … şirketinin yazı cevabına göre acentenin sigorta şirketine kazandırdığı müşterilerin, sözleşmenin feshinden sonra ne kadar menfaat sağladığı tespit edilemediği şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Davalı … ile davacı … Sigorta Aracılık Hizmetleri arasında 18/07/2014 tarihli sözleşme yapma ve prim tahsil etme yetkisine haiz acentelik sözleşmesi yapıldığı ve acentelik ilişkisinin kurulduğu, taraflar arasında 20/04/2015 tarihli acentelik sözleşmesi düzenlenmek suretiyle acentenin sözleşme şartlarının yenilendiği ve davalı tarafından davacıya …. Noterliğinin 18/07/2014 tarih, … yevmiye numaralı vekaletnamesi ile acentelik yetkisinin verilmiş olduğu, davalının …. Noterliğinin 03/11/2017 tarih, … yevmiye numaralı azilname ve fesih ihbarnamesi ile sözleşmenin feshedilmiş olduğu, davalı tarafça gönderilen 28/072017 tarihli fesih yazısı ve …. Noterliğinin 03/11/2017 tarih, … yevmiye numaralı azilname ve fesih ihbarnamesi davalı … herhangi bir sebep göstermeksizin fesih hakkını kullandığı, somut olayda, sigorta şirketi tarafından yapılan feshin, haklı sebep gösterilmesi şart olmayan 3 ay önceden ihbar yoluyla olağan fesih olduğu, fesihte acentenin kusuru söz konusu olmadığından acentelik sözleşmesinin haksız olarak feshedildiği, diğer koşulların da varlığı halinde davacı acentenin denkleştirme tazminatına hak kazanabileceği, 26/11/2021 tarihli bilirkişi raporuna göre acentenin gelir tabloları incelendiğinde, acente sadece 2015 yılında net cironun %1,54 kadar faaliyet karı elde ettiği, 2014,2016 ve 2017 takvim yıllarında faaliyetinin zararlı olduğu, davacı acentenin gelir tablosunda portföy kazancı olmadığından portföy tazminatından bahsedilemeyeceği anlaşılmakla; Mahkememizce hesaplama ve teknik veriler bakımından denetime elverişli olan 26/11/2021 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınmış ve denkleştirme tazminatı koşulları sağlanmadığından davacı tarafça açılan davanın reddine dair oluşan vicdani kanıya göre aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafça davalı aleyhine açılan davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre alınması gereken 80,70-TL harcın peşin alınan 170,78-TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 90,08-TL’nin davacıya iadesine,
3-Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap olunan 5.100,00- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5- Taraflarca yatırılan artan gider avansının karar kesinleştiğinde bakiye kısmının yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 08/03/2022

Katip …
e-imzalı*

Hakim …
e-imzalı*