Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/281 E. 2020/296 K. 16.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/237 Esas
KARAR NO:2020/295

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:12/09/2019
KARAR TARİHİ:16/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından davalıya aralarındaki fiyat teklifi ve anlaşmaya uygun olarak verilen yükseltilmiş döşeme işi/hizmeti nedeniyle fatura karşılığı olarak toplam 2.472,82 Euro alacağı doğduğunu, alacağın ödenmemesi nedeniyle ….İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası 2.472,82 Euro’ nun tahsili talebiyle icra takibi başlatıldığını ve borçluya ödeme emri gönderildiğini, davalı tarafından itiraz edilerek takip durduğunu, davalının itirazının iptali ile takibin devamına, % 20’ sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
CEVAP:Davalı vekilinin mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle;
dava dilekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere sunulduğu iddia edilen “hizmet” kapsamında elinde başka hiçbir bilgi, belge bulunmayan davacının tek dayanağı cari hesap ekstresi ve faturalar olduğunu, oysaki hukuka ve somut gerçekliğe uygun olarak düzenlenen faturalar mevut olmadığı gibi aksi kabul halinde dahi bu husus tek başına alacağın varlığı için yeterli olmayıp taraflar arasında herhangi bir sözleşme bulunmadığı gibi davacının dava konusu fatura muhteviyatındaki hizmeti sunduğunu da ispatlayamadığını, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddi ile kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini, itirazın iptali davalarında icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için alacağın likit olması zorunlu olduğunu, dolayısıyla icra inkar tazminatının söz konusu olması için borçlunun talep edilen alacağı ve alacağın bütün unsurlarını şüpheye yer vermeyecek şekilde bilmesi gerektiğini, bu halde tarafların arasında bir sözleşme olması alacağın net ve şüphesiz olması açısından yeterli görülmediğini, sözleşme ile fatura konusu bedellerin net olarak belirlenmesinin şart olduğunu, davacının müvekkilden herhangi bir alacağı bulunmadığı halde haksız yere takip başlatan ve haksız ve tamamen asılsız olarak iddialarda bulunan davacının kötü niyetli olduğunu, bu nedenle davacının icra inkar tazminatı talebinin reddi ile kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-…. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası
2-Davacı ve davalının ticari defter ve kayıtları
3-Bilirkişi raporu
4-Faturalar ve ilgili teklif formları,
5-14/11/2018 tarihli teslim tutanağı,
6-BA-BS Mutabakat Formları
7-Davalı e-posta gönderisi
8-Arabuluculuk son tutanak aslı,
9-Taraf vekilleri beyan ve dilekçeleri ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, faturadan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (229. md.). Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır (231/5. md.). 6102 sayılı TTK’da da fatura konusunda hükümler vardır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” (6102 Sayılı TTK 21/1) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
Faturanın onu teslim alan kişiyi borç altına sokabilmesi için taraflar arasında borç doğurucu bir ilişkinin varlığı ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatap tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya sekiz günde itiraz edilmemiş olması onu borç altına sokmaz. Ancak TTK 21/2 maddesi uyarınca , faturalara 8 gün içerisinde itiraz edilmediği takdirde faturadaki gösterilen bu bedeli kabul edilmiş sayılır.
Fatura tek başına alacağın kanıtı değildir. Faturanın dayanağı olan temel ilişkinin ispatı gerekir. Tek yanlı düzenlenen faturanın, düzenleyen tarafın kendi ticari defterlerine kayıt edilmiş olması alacağın varlığını ispatlamaz.
Faturalarda belirtilen malların davalı alıcıya teslim edildiği iddiasını davacı ispatla yükümlüdür. Fatura içeriğindeki malların davalıya teslimi dayanak belgelerle kanıtlanmadığı sürece ticari defterler tek başına malın teslim edildiğini ispata yeterli değildir.
Ayıp yönünden; 6102 Sayılı TTK’nın 23. maddesinde “Bu maddedeki özel hükümler saklı kalmak şartıyla, tacirler arasındaki satış ve mal değişimlerinde de Türk Borçlar Kanununun satış sözleşmesi ile mal değişim sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulanır.” düzenlemesine yer verilmekle birlikte, maldaki ayıbın ileri sürülmesi ile ilgili olarak ise 23/c maddesinde “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir.
6098 Sayılı TBK’nun 223/2. maddesinde ise “alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse satılanı kabul etmiş sayılır.” Hükmüne yer verilmiştir.
TTK m. 23/c uyarınca ticari satışlarda malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir, açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde incelemek ve incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa durumu bu süre içerisinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Gizli ayıp basit bir muayeneyle anlaşılamayacak durumda ise bu tür bir ayıbın ortaya çıkması halinde TBK.’nun 223-2. fıkrası uyarınca ayıbın derhal satıcıya bildirilmesi gerekmektedir.
Bu açıklamalar ışığında davacı ve davalının sunmuş oldukları tüm deliller dosya içerisine alınmış, icra dosyası getirtilerek incelenmiş, tüm deliller toplandıktan sonra alanında uzman mali bilirkişiden rapor alınmıştır.
İcra takip dosyasının incelenmesinde; davacının …. İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasında 04/12/2018 tarihinde faturadan kaynaklanan 2.472,82 euro asıl alacak üzerinden icra takibi yapıldığı, borçlunun süresi içerisinde 06/12/2018 tarihinde borca ve ferilerine itiraz ettiği, borca itirazla birlikte takibin durduğu, durdurma kararının alacaklı vekiline tebliğ edilmediği , dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Mali bilirkişinin 04/06/2020 tarihli 8 sayfadan ibaret raporunda özetle; davacının 2018 yılına ait yevmiye kebir ve envanter defterlerinin açılış tasdikinin yasal süresi içinde yapılmış olduğu, yevmiye defterinin kapanış tasdikinin yapılmış olduğu, davacının 2018 yılı ticari defterlerinin sahibi lehine delil teşkil edeceği, davacıya ait 2018 yılı yevmiye defterinde davalının 120 32001657 cari hesap koduyla kayıtlı olduğu, bu cari kodla yevmiye defterinde yapılan işlemler kayıt altına alındığı, davacının davalı şirketten 04/12/2018 takip tarihi itibariyle 2.472,82 euro alacaklı olduğu, takip talebinin 2.472,82 euro ile birbirini teyit ettiği, davacı şirket tarafından düzenlenen 27/08/2018 tarih 166775 no lu faturanın euro cinsinden düzenlendiği, fatura toplam tutarının 5.084,81 euro olduğu, yasal defterlerin Türkçe ve Türk Lirası cinsinden yazılmasının zorunlu olmasından dolayı işlemin yapıldığı döviz kurundan TL’ye çevrilerek kayıt edilmesinin yasal bir zorunluluk olduğu, davacı şirket tarafından düzenlenen 03.08.2018 tarihli teklif formunun da euro cinsinden düzenlendiği ve davalı adına … kaşe ve imzasının var olduğunun tespit edildiği, davacı şirket tarafından düzenlenen 12/09/2018 tarih 166789 no lu faturanın euro cinsinden düzenlendiği, fatura toplam tutarının 2.395,64 euro olduğu, yasal defterlerin Türkçe ve Türk Lirası cinsinden yazılmasının zorunlu olmasından dolayı işlemin yapıldığı döviz kurundan TL’ye çevrilerek kayıt edilmesinin yasal bir zorunluluk olduğu, davacı şirket tarafından düzenlenen 27/04/2018 tarihli teklif formunun da euro cinsinden düzenlendiği ve davalı adına … kaşe ve imzasının var olduğunun tespit edildiği, 14/11/2018 tarihli teslim tutanağına göre davacının üstlendiği işi eksiksiz ve tam olarak yapıp davalı şirket temsilcisi olan Yeşim Demirel’e teslim ettiğinin anlaşıldığı, davalı tarafından düzenlenen 24/09/2018 tarih ve 24/10/2018 tarihli BA-BS mutabakat formlarında davacının mutabıkız işareti ile beraber kaşe ve imzasının var olduğu, davacı tarafından düzenlenen 27/08/2018 tarih ve 166775 no lu KDV hariç 29.417,00 TL ve 1.09.2018 tarih 166789 no lu KDV Hariç 15.205,00 TL tutarlı faturaların davalı şirket tarafından kabul edilip yasal defterlere kayıt edildiğinin anlaşıldığı, davalı şirketin 2018 yılı ticari defterlerinin TTK hükümlerine göre sahibi lehine delil teşkil edeceği, davalı şirketin 2018 yılı yevmiye defterinde davacı tarafın 320 003 697 003 cari hesap koduyla kayıtlı olduğu, bu cari kodla yevmiye defterinde yapılan işlemler kayıt altına alındığı, davalının davacı şirkete 04/12/2018 takip tarihi itibariyle 2.472,82 euro borçlu olduğu, davacı şirket yasal defter kayıtlarına göre de bakiyelerin birbirini teyit ettiği şeklinde rapor hazırlanmıştır.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; Mahkememizce taraflara tüm delillerini bildirmesi için taraflara verilen kesin süre içerisinde davacı ve davalı şirket tarafından ticari defterleri dosyaya sunulmuş, Davacı ve davalı tarafın dosyaya sunduğu ticari defterlerine takip konusu alacağa ilişkin faturaları işlediği yapılan bilirkişi incelemesi ile sabit olduğu, teklif formlarında davalı adına … kaşe ve imzasının var olduğunun tespit edildiği, 14/11/2018 tarihli teslim tutanağına göre davacının üstlendiği işi eksiksiz ve tam olarak yapıp davalı şirket temsilcisi olan Yeşim Demirel’e teslim ettiğinin anlaşıldığı, davalı tarafça sözleşme gereği ürünlerin teslim edilmediğine yönelik bir itiraz bulunmayıp, davacının hizmeti kusursuz ve eksiksiz olarak gerçekleştirmediğine yönelik itirazının mevcut olduğu anlaşılmıştır. Davalı taraf faturalardaki hizmetin ayıplı olduğunu bu nedenle borçlu olmadıklarından bahisle borca itirazda bulunmuş ise de davalı tarafça ürünlerin ayıplı olduğuna dair süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığı gibi ayıp ihbarı yapıldığı ve takip konusu faturalara süresinde itiraz edildiği ve ürünlerin ayıplı olduğu hususunu ispata yarar delil ibraz edememiştir. Bu haliyle davacı taraf takip konusu faturalardan dolayı ürünlerin ayıplı olduğu ispata elverişli delillerle ispatlanamadığından davacının davalı şirketten 2.472,82 euro alacaklı olduğunu ispat ettiği anlaşılmakla, düzenlenen uzman bilirkişi raporunun da mahkememizce dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli bulunması nedeniyle 2.472,82 euro alacağının bulunduğu anlaşıldığından davanın kabulü ile davacı tarafça borçlu davalı aleyhine başlatılan …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında 2.472,82 € (Euro) asıl alacağa yönelik borçlu davalı tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin belirtilen miktarlar yönünden kaldığı yerden devamına, ayrıca alacağın likit olması nedeniyle hüküm altına alınan alacağın takip tarihindeki kur üzerinden TL’ye çevrilmesi ile belirlenen miktarın %20 oranında hesaplanan 2.911,64-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dair oluşan vicdani kanıya göre aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR:Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1- Davacı tarafça açılan DAVANIN KABULÜ ile;
a) Davacı tarafça borçlu davalı aleyhine başlattığı …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında 2.472,82 € (Euro) asıl alacağa yönelik borçlu davalı tarafından yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, takibin belirtilen miktarlar yönünden kaldığı yerden devamına,
b)Hüküm altına alınan alacağın takip tarihindeki kur üzerinden TL’ye çevrilmesi ile belirlenen miktarın %20 oranında hesaplanan 2.911,64-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 1.078,05-TL nisbi karar harcından peşin yatırılan 196,39-TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 881,66-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-)Davacı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 3.400-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-)Davacı tarafça yatırılan 196,39-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-)Davacı tarafından yatırılan 44,40-TL başvuru, 6,40-TL vekalet harcı, 700,00-TL Bilirkişi ücreti ve 118,60-TL posta giderinden ibaret toplam 869,40-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-)Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320-TL’nin davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
7-)Taraflarca yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.16/07/2020

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı