Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/244 E. 2021/530 K. 28.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/244 Esas
KARAR NO : 2021/530
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/09/2019
KARAR TARİHİ : 28/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle;Davalının müvekkili ile akdedilen hizmet sözleşmesini haksız ve kötü niyetli olarak feshettiğini, davalı firma ile …-… Programı kapsamında yapılacak projeyi başlatması, gerekli revizyonları, raporlamaları ve kapanış aşamasına kadar olan sürecin takibini yapması amacıyla 12/06/2018 tarihli hizmet sözleşmesinin imzalandığını, bu hizmetin bedeli olarak müvekkilinin 15.000-TL ödemeyi üstlendiğini, sözleşme akdedildikten sonra davacı ile davalı arasında herhangi bir sorun yaşanmaksızın süreç birlikte yürütülmekte iken davalı tarafın 20/06/2019 tarihinde KEP sistemi üzerinden ilettiği yazı ile sözleşmeden kar edemediklerini, bu nedenle 30.000-TL ek ücret ödeme yapılmasını, aksi taktirde sözleşmeyi feshedeceklerini belirttiklerini, yapılan yazışmalar neticesinde davalının haksız taleplerinin kabul edilmemesi üzerine davalının sözleşmeyi feshettiğini, müvekkilinin sözleşme gereği tüm edimlerini gereği gibi ve eksiksiz yerine getirmesine rağmen davalının haksız ve kötü niyetli olarak sözleşmeyi feshettiğini, sözleşme gereği sunması gereken hizmeti sunmayarak eksik ifa yaparak müvekkilini zarara uğrattığını, davalı ile müvekkili arasında akdedilen hizmet sözleşmesi ile davalının üstlenmiş olduğu edimi yerine getirmediğini, projenin 4 aşamadan oluştuğunu, davalının yalnızca ilk aşama olan 02/01/2019-02/04/2019 dönemine ilişkin faaliyet raporunun Kosgeb sistemine girişini tamamladığını, geriye kalan tüm aşamaların müvekkili tarafından yapıldığını, sözleşme bedeli olan 15.000-TL’nin tüm aşamaları kapsayan bir bedel olduğunu, müvekkilinin 11.250,00-TL alacağını talep etmesi gerekliyken iyi niyetli davranarak ödenen bedelin yarısı olan 7.500,00-TL+KDV’nin talep edildiğini beyanla müvekkili tarafından ödenen hizmet bedelinin 1/2’si oranında 7.500,00-TL + KDV’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle;Taraflar arasında 12.06.2018 tarihli “hizmet sözleşmesi” akdedildiğini, bu sözleşmeye göre müvekkili şirketin “Davacının talep etmiş olduğu “KOGİBEL-… Destek Programı kapsamında projesinin başlatılması, gerekli revizyonların, raporlamaların yapılması ve kapanış aşamasına kadarki sürecin takip edilmesi” konusunda hizmet vermeyi kabul ve taahhüt ettiğini, sözleşme bedeli konusunda taraflar 15.000 TL+KDV olarak anlaştıklarını, ancak müvekkilinin sözleşmeyi imzalarken yanılma söz konusu olduğuğu ve aşırı yararlanmaya maruz kaldığını, müvekkilinin bu anlaşmayı davacının başka işler de vermeyi taahhüt etmesi sebebiyle imzalamış olduğunu, müvekkilinin çalışma şeklinin 3000 TL+ Proje bedelinin %5’i oranında olduğunu, diğer tüm sözleşmeleri de bu şekilde olduğunu, Türk Borçlar Kanunu 30. Maddesi gereği “Sözleşme kurulurken esaslı yanılmaya düşen taraf, sözleşme ile bağlı olmaz” Yine TBK 31/1 e göre “Yanılan, kurulmasını istediği sözleşmeden başka bir sözleşme için iradesini açıklamışsa” bunun yanılma hali olduğunu, yine TBK 28. maddesine göre sözleşmeden davacı yönünden aşırı yararlanma söz konusu olduğunu, bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebileceğini, Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabileceğini, müvekkilinin yukarıda da arz edildiği üzere aynı işi 3000 TL+ proje bedelinin %5’i oranında ücretle yaparken davacının sırf başka işlerde vereceğini vaat etmesi üzerine sözleşmedeki tutarda anlaşmış olduğunu, bu sebeple sözleşmenin miktara ilişkin kısmının geçersiz olduğunu, gerçek emsal sözleşmelere göre ücretin belirlenmesi gerektiğini, projenin onayı 2018 yılı 10. Ayı olmasına ve ödemenin proje onayından 7 gün içinde olmasına rağmen ödemenin 2019 ocak ayında 3 ay gecikmeyle yapıldığını, Müvekkili şirketin sözlü uyarıda bulunup bu durumu ihtar edip hizmet vermeye devam ettiğini, 2019 şubat ayında ara rapor süresi gelmesine rağmen evraklar istenmiş ancak evrakların süresinde davacı tarafından teslim edilmemiş olduğunu, müvekkilinin yanılma ve aşırı yararlanma durumunu defalarca bildirmesine rağmen davacının durumu düzeltmediğini ve sözleşmeyi ihlale devam ettiğini, bu durumda müvekkilinin zaten zarar etmekte olduğu işten dolayı ve sözleşme de iki defa ihlal edilince sözleşmenin devam edebilmesi ve zararının giderilmesi için 30.000 TL ilaveten bedel ödenmesini talep ettiğini, kabul edilmediği taktirde sözleşmenin 5.4. Maddesi gereği kendiliğinden fesih olacağını davacının ” … tr” KEP adresine 20.06.2019 tarihinde gönderdiği ihtarname ile bildirdiğini, müvekkilinin hem yanılma, hem aşırı yararlanma hem de davacının sözleşme koşullarına uymaması sebebiyle sözleşmeyi feshettiğini, davacı firmanın müvekkili şirkete daha fazla iş vereceğini vadederek uygun fiyata işin yapılmasını sağladığını, ancak bir yıllık süre içinde müvekkili şirkete başka iş verilmemesi sebebiyle müvekkilinin ticari olarak zarara uğramasına sebep olduğunu, netice itibariyle müvekkili şirketin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini ve KOSGEB nezdinde porjenin onaylanmasını sağladığını, müvekkili şirketin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmiş olduğundan davacının ödenen bedelin yarısını geri istemesinin hukuki bir dayanağı bulunmadığından davanın reddi gerektiğini beyanla davanın reddine yargılama giderinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : 12.06.2018 tarihli Hizmet Sözleşmesi, taraflar arasındaki yazışmalar, tanık beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
Davacı tanığı … mahkememizin 09/09/2020 tarihli duruşmasında;” Ben davacı şirkette uzun yıllar değişik pozisyonlarda çalıştım şuanda da müdür yardımcısı olarak çalışmaktayım, davalı ile de Kosgeb kapsamında başka bir arkadaşın yönlendirmesi ile sözleşme imzaladık davalıyı oradan bilirim davadan haberdarım, 2018 yılında Kosgeb projesine başvurduk, 04/01/2019 tarihinde kosgeb ile sözleşme yapıp projeye başladık. Proje bir yıllık süreyi kapsıyordu, üç aylık periyodalarla istihdam ettiğimiz personel ve makinaların kaydını kosgeb bildiriyorduk, kosgeb’e yapmış olduğumuz başvuru esnasında davalı firma ile yapmış olduğumuz sözleşme kapsamında davalı firma bize hizmet vermeye başladı. Proje onaylandıktan sonra davalı firma bu işten zarar ettiklerini bana bildirerek ek ödeme talep ettiler bende kendilerine şirketimizin çok ortaklı bir şirket olduğunu, sözleşme harici ödeme yapılmasının mümkün olmadığını bildirdim, daha sonra sözleşmeyi sonlandırmak istediklerini, artık hizmet vermeyeceklerini söylediler bende bunu yazılı olarak bildirmeleri halinde gerekli yerlere ileticeğimi söyledim. Davalı firmada sözleşmeyi feshettiklerine dair ihtarname gönderdi, bu aşamadan sonra projenin tamamlanması kendi imkanlarımız ile gerçekleştirildi ve proje sona erdirilerek Kosgeb tarafından onaylandı.
biz davalı tarafa makina alımı ve personel alımı ile ilgili bilgilendirmeleri derhal yaptık, bize ulaşan belgeleri de davalı ile ulaşır ulaşmaz ilettik, aksi birşey olsaydı projenin onayını alamazdık, kabulüde yapılmazdı, makina alımlarının çoğunuda davalı sözleşmeyi feshettikten sonra yaptık, biz makinalar gelmeden önceki aşamalarda dahi verilen kapora bilgilerine kadar davalıya ilettik,
Kosgeb’in projeyi onaylama tarihi sözleşme imzalamış olduğumuz 04/01/2019 tarihinden bir ay öncesi olabilir çünkü önce proje onaylandı daha sonra sözleşme imzalandı, davalı şirkete sözleşme imzalarken başkaca işler verileğine dair herhangi bir taahütname verilmedi ancak çalıştığım şirket bu tarz işlerle uğraşan bir firma olduğundan ihtiyaç duyulması halinde davalı ile şartların uygun olduğu takdirde çalışılabileceği konuşuldu, ancak biz zaten kosgeb ‘e başka bir proje için başvurmadık başka bir proje çalışmamızda olmadı. Proje kapsamında işin başından sonuna takibini biz yaptık benim bilgim görgüm bundan ibarettir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı … mahkememizin 09/09/2020 tarihli duruşmasında;” ben davalı firmada genel müdürüm, davacı şirketle kosgeb projesi için sözleşme imzaladık, davacı şirketten ilk kez böyle bir projeye başvurduklarını daha sonra bu şekilde pek çok iş yapacaklarını ve bütün işleri bize getireceklerini bu nedenle uygun fiyat yapılmasını istemleri üzerine maliyetin altında bir fiyat vererek davacı ile sözleşme yaptık, normalde 60.000,00 TL ye yapacağımız sözleşmeyi davacınn başka işlerini de bize getireceğini söylemesi üzerine 15.000,00 TL üzerinden sözleşme yaptık, bizim standart işlerimizde de 3.000,00 TL + %5 üzerinden sözleşme yaparız, ancak davacının başkaca işler getireceği beyanına güvenerek düşük fiyattan sözleşme yaptık, ancak daha sonra davacı şirket sözleşmeye uygun hareket etmedi, yapması gereken ödemeyi zamanında yapmadı 12.000,00 TL lik ödeme için bizi 3 ay kadar bekletti, proje ara dönemlerinde rapor hazırlamamız gerekiyordu bu rapor için davacıdan gerekli evrak ve bilgileri istedik sözleşmeye göre 7 gün içinde sunmaları gereken evraklar için bizi 40 gün kadar beklettiler, biz daha sonra davacı şirkette … beyi ziyaret ettik, durumu izah ettik daha iyi teklif vermemize rağmen rakip firmaya iş verdiklerini, sözleşme başında bize başkaca işler getirme vaadinde bulunduklarını hatırlattık, bu işten zarar ettiğimizi ya zararımızı gidermelerini yada bu iş devam edemeyeceğimizi bildirdik. Davacı şirket bu teklifimizi kabul etmedi bizde bunun üzerine sözleşmeyi haklı nedenle feshettik.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mali Müşavir bilirkişi … tarafından düzenlenen 19/04/2021 tarihli raporda özetle;”Rapor içeriğinde yapılan açıklamalar muvacehesinde, dosyaya mübrez belge, bilgi, ile sınırlı olarak yapılan tespit, inceleme ve değerlendirmeler neticesinde; dava konusunun, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin davalının haksız olarak fesih ettiğinin tespiti ile hizmetin tamamlanmaması sebebiyle davacı tarafından ödenen hizmet bedelinin 16 kısmı olan 7.500,00 TL + KDV’nin tahsili talebinden ibaret olduğu, dosyaya mübrez 09.01.2019 tarihli İş Bankası dekontu ile davacı yan tarafından davalı yana 14.160,00 TL ödeme yapıldığı sabit olup dava dosyasına davalı yan tarafından sunulu 20.06.2019 fesih ihtarnamesinden ve dosya kapsamı beyanlarından anlaşılacağı üzere davalı taraf sözleşmenin feshine ilişkin gösterdiği gerekçeler incelendiğinde; Davalı yan tarafından talep edilen evrakların geç gönderilmesi; Bu hususta akdedilen sözleşmede “ … ğın istediği bilgi ve belgeler en geç 7 iş günü bitimnine kadar olağan dışı haller haricinde yararlanın … ğa ulaştırmakla yükümlüdür…” denmekte olduğu, dava dosyasına mail yazışmaları sunulmuş olup yukarıda da ayrıntılı incelendiği üzere davalı yan tarafından gönderilen mailin tarihi belli olmadığından iş bu fesih gerekçesi için değerlendirme yapılamadığı, diğer yandan davacı yan tarafından ilgili talep mailine 10.05.2019 tarihinde dönüş yapıldığı ve istenilen evrakların gönderildiği anlaşıldığı, Davacı yan tarafından verilen İş Getirme Taahhüdü ; Bu hususta taraflar almadığı, dosya bütünüyle incelendiğinde tanık beyanlarından başkaca bir yazılı delile rastlanılmadığı, Projenin Onaylanma ve Tamamlanma Hususları ; Davalı yan sözleşme akdedildikten sonra projenin onaylandığını, ödemeye hak kazandığını ifade ettiği, buna karşın davacı taraf tanığı ise KOSGEB’in projeyi onaylama tarihinin sözleşme tarihinden önce olduğunu ifade ettiği, bu hususta taraflar arasında 12.06.2018 tarihinde akdedilen sözleşmede “…Projenin onaylanması ile sözleşmede belirtilen bedeller kesinlik kazanır ve her hal şartta ödenecektir…” denmekte olduğu, bu doğrultuda dava dosyasında mübrez KOSGEB bildiri yazılarından anlaşılcağı üzere davaya konu projenin 29.11.2018 tarihinde onaylandığı, dava konusu projenin 21.04.2020 başarılı olarak tamamlandığı anlaşıldığı, Davalı yan sözleşme akdedildikten sonra projenin onaylandığını, ödemeye hak kazandığını ifade ettiği, buna karşın davacı taraf tanığı ise KOSGEB’in projeyi onaylama tarihinin sözleşme tarihinden önce olduğunu ifade ettiği, bu hususta taraflar arasında 12.06.2018 tarihinde akdedilen sözleşmede “…Projenin onaylanması ile sözleşmede belirtilen bedeller kesinlik kazanır ve her hal şartta ödenecektir…” denmekte olduğu, bu doğrultuda dava dosyasında mübrez KOSGEB bildiri yazılarından anlaşılcağı üzere davaya konu projenin 29.11.2018 tarihinde onaylandığı anlaşıldığı, yine dava konusu projenin 21.04.2020 başarılı olarak tamamlandığı anlaşıldığı, Neticete İtibariyle; Neticete İtibariyle; Davalı yanın sözleşmeyi haklı fesih edip etmediği hususun Sayın Mahkemenizin takdirinde olduğu, davacı yanın davasında haklı görülmesi halinde ise sözleşme %18 KDV kararlaştırıldığı da gözetilerek davalı yandan 7.500,00 TL + 1.350,00 TL KDV = 8.850,00 TL alacaklı olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı”şeklinde görüş bildirmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava, davacı tarafından davalı aleyhine sözleşmeye dayanan ifanın tam olarak yerine getirilmediğinden bahisle sözleşme kapsamında ödenen bedelin 7.500,00-TL artı KDV’si olmak üzere toplam 8.850,00-TL’nin iadesi istemine ilişkin olarak açılmış alacak davasıdır.
Davacı taraf, taraflar arasında akdedilen sözleşme kapsamında ödenen bedelin sözleşmenin bütün aşamalarını kapsadığını, davalı tarafça sözleşme kapsamındaki yükümlülüklerinin tamamı ifa edilmeden sözleşmenin haksız olarak feshedildiğini beyanla davalıya ödenen bedelin 7.500,00-TL artı KDV olmak üzere 8850,00-TL’sinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf, davacının başkaca işler getirmeyi vaat etmesi nedeniyle sözleşme bedelinin düşük belirlendiğini, sözleşme kurulurken esaslı yanılmaya düşüldüğünü, davacı yönünden aşırı yararlanma söz konusu olduğunu, davacının sözleşme bedelini kararlaştırılandan geç ödediğini, bir kısım evrakların davacı tarafından süresinde kendilerine ulaştırılmadığını, bu şekilde sözleşmenin iki defa ihlal edilmesi nedeniyle sözleşmenin devam edebilmesi ve zararının giderilmesi için 30.000 TL ilave bedel ödenmesinin talep edildiğini, kabul edilmemesi üzerine hem yanılma, hem aşırı yararlanma hem de davacının sözleşme koşullarına uymaması sebebiyle sözleşmenin feshedildiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava zorunlu arabuluculuğa tabi davalardan olup davacı tarafça dosyaya sunulan 22/08/2019 tarihli arabuluculuk son anlaşmazlık tutanağı ile davacı tarafça zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve tarafların anlaşamadığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında akdedilen 12/06/2018 tarihli sözleşmenin incelenmesinde; sözleşmenin konusunun “…-… Destek Programı kapsamında projenin başlatılması, gerekli revizyonların, raporlamalarının yapılması ve kapanış aşamasına kadar ki sürecin takip edilmesi” olduğu, sözleşme bedelinin “15.000-TL” olduğu, “KDV’nin bu bedele dahil olmadığı”nın kararlaştırıldığı, sözleşmenin yürürlük koşulları başlığı altında “5.8 maddesinde “Bu sözleşme imza edildiği tarihten başlamak üzere projenin sonlanmasına kadar geçerli olup, taraflardan herhangi birisinin sözleşme bitim tarihinden en az on gün önce sona erdirme talebi olmadığı sürece yürürlükte kalır. Sona erdirme talebi yazılı olarak karşı tarafa bildirilmelidir. Sözleşme proje onay alınmadan önce fesih edilirse proje onaylanmış gibi işlem yapılır.” düzenlemelerine yer verildiği anlaşılmıştır.
Tarafların KEP üzerinden yapmış olduğu yazışmaların incelenmesinde;
Davalı tarafça davacı tarafa gönderilen 20/06/2019 tarihli ihtarname ile; “…Projenin hazırlandığı, başvurunun yapıldığı, sürecin takip edildiği, projenin onaylanması ile devamındaki işlemlerin yapılarak başarı ile sürecin yürütüldüğü, sözleşmeye aykırı olarak evrakların geciktirildiğinden hizmetin durdurulduğu, ancak gelinen noktada sözleşme gereği anlaşılan tutar olan 15.000,00 TL bedelin işlerin maliyetinin çok altında olması nedeni kar edemedikleri gibi zarar ettikleri, zarar ettiklerini bildirmelerine rağmen yeni iş gelmediğini, bu yönde zararlarını giderecek adımların atılmamış olduğunu, diğer yandan zararlarının evrakların geç gönderilmesi sözleşmenin 5.5 maddesine aykırı olarak 7 günü aşmasının zararlarını ciddi artırdığı, diğer yandan 28.11.2018 tarihinde hak edişleri olan proje onay bedelinin sözleşmenin 5.2 maddesine aykırı olarak 09.01.2019 yılında ödendiğini, belirtilen koşullara uyulmadığından ek ücret olarak 30.000,00 TL ücretin ödenmemesi veya kabul edilmemesi durumunda başkaca ihtara gerek kalmaksızın 7 gün içinde sözleşmenin 5.4 maddesi gereği fesih edilmesine karar verildiğinin…” ihtar edildiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafça davalı tarafa gönderilen 22/07/2019 tarihli ihtarname ile; “… Sözleşme gereğince yükümlülüklerin yerine getirilmeyerek asılsız iddialarla sözleşmenin haksız olarak feshedildiği, hizmetin yarıda kesilmesi nedeniyle ödemiş oldukları sözleşme bedelinin 1/2’si olan 7.500,00-TL + KDV’nin ihtarnamenin tebliğinden itibaren 3 iş günü içinde ödenmesinin…” ihtar edildiği anlaşılmıştır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, dinlenen tanık beyanları, bilirkişi raporu, toplanıp değerlendirilen delillere göre; taraflar arasında 12/06/2018 tarihli hizmet sözleşmesinin imzalandığı, sözleşmenin konusu ve kapsamının “…-… Destek Programı kapsamında projenin başlatılması, gerekli revizyonların, raporlamalarının yapılması ve kapanış aşamasına kadar ki sürecin takip edilmesi” işlerinin olduğu, sözleşme bedelinin 15.000-TL artı KDV olarak belirlendiği, sözleşme bedelinin ödendiğinin davalı tarafın da kabulünde olduğu, davalı tarafça davacıya gönderilen 20/06/2019 tarihli ihtarname ile “sözleşme gereği anlaşılan tutar olan 15.000,00 TL bedelin işlerin maliyetinin çok altında olması nedeni kar edemedikleri gibi zarar ettikleri” gerekçesi ile sözleşme bedelinin kararlaştırılandan geç ödenmesi ve bir kısım evrakların geç gönderilmesi nedeniyle sözleşmenin 5.2 ve 5.4 maddeleri dayanak gösterilerek 30.000-TL ek ücret ödenmesinin istenildiği, aksi taktirde sözleşmenin feshedilmiş sayılacağının ihtar edilerek sözleşmenin feshedildiği, davacı tarafça işin yarıda bırakılarak sözleşme kapsamındaki yükümlülüklerin davalı tarafça yerine getirilmemesi nedeniyle sözleşme bedelinin yarısı olan 7.500,00-TL artı KDV’si olmak üzere toplam 8.850,00 TL’nin davalıdan tahsilinin talep edildiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar davalı tarafça sözleşme imzalanırken esaslı yanılmaya düşüldüğü iddiasında bulunulmuş ise de,6102 Sayılı TTK’nun 18/2 maddesi uyarınca, her tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli iş adamı gibi hareket etmesi gerektiğinin düzenlendiği, davalı tarafın tacir olduğu, davacı tarafın “başkaca işlerde getireceği” beyanının 6098 sayılı TBK’da belirtilen iradeyi sakatlayan hata (yanılma) hali sayılmayacağı anlaşılmakla davalı tarafın bu yöndeki savunmalarına itibar edilmemiştir.
Davalı tarafça fesih iradesini bildirildiği 20/06/2019 tarihli ihtarnamede sözleşmenin 5.2 gereği ödenmesi gereken sözleşme bedelinin geç ödendiği ve 5.4 maddesi gereği gerekli evrakların geç teslim edildiği dayanak gösterilmiş ise de; davacı tarafça geç yapılan ödemenin ve sunulan evrakların ihtirazi kayıt olmaksızın kabul edilerek sürecin devam ettirildiği, davalı tarafça kar edilmemesi üzerine davacıyı ek ödeme yapmaya zorlamak üzere geçmiş dönemde ihtirazi kayıt olmaksızın kabul edilen ödeme ve geç gönderildiği iddia edilen evrakların 20/06/2019 tarihli fesih ihtarnamesine konu edildiği, bu hali ile davalı tarafça sözleşmenin süresinden önce haksız olarak feshedildiği, davalı tarafça sözleşme kapsamında üzerine düşen yükümlülüklerin tam olarak yerine getirilmediği, düzenlenen dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli mali müşavir bilirkişi raporu da dikkate alınarak taktiren davacının ödemiş olduğu sözleşme bedelinin 7.500,00-TL ve bu bedelin KDV’si olmak üzere toplam 8.850,00-TL’nin davalıdan iadesini talep edebileceği anlaşılmakla, oluşan vicdani kanıya göre davacı tarafça açılan davanın kabulü ile; 8.850,00-TL’nin 30/07/2019 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafça açılan DAVANIN KABULÜ ile; 8.850,00-TL’nin 30/07/2019 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 604,54-TL nispi karar harcından peşin yatırılan 151,15-TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 453,39-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Davacı tarafça yatırılan 151,15-TL peşin ve tamamlama harcının davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 44,40-TL başvuru harcı, 97,05-TL posta masrafı, 600,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 741,45-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-Davacı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansının karar tebliğ işlemleri tamamlandıktan ve karar kesinleştikten sonra kullanılmayan kısmının yatıran ilgili tarafa resen iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde kabul edilen kısım yönünden İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.28/06/2021

Z. Kâtibi …
e-imza*

Hâkim …
e-imza*

* Bu evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.