Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/156 E. 2020/166 K. 04.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/156 Esas
KARAR NO : 2020/166
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/09/2019
KARAR TARİHİ : 04/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; Davalı … şirketine sigortalı … ‘ün malik ve işleteni olduğu … plakalı aracın 22/06/2017 tarihinde müvekkiline ait … plakalı araca çarparak hasarlanmasına sebebiyet verdiğini, mevcut kazada davalıya sigortalı aracın sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde %100 asli kusurlu olduğunu, bu kaza sonucunda müvekkilinin aracında hasar meydana geldiğini, söz konusu hasar bedelinin bağımsız eksper tarafından 23.511,10-TL olarak tespit edildiğini, eksper hizmeti için 416,14-TL ödendiğini, kazaya sebebiyet veren taraf veya somut olayda olduğu gibi sigorta şirketinin kaza sebebiyle oluşan her türlü zararı karşılamakla mükellef olduğundan oluşan hasar onarım bedelinin de tazmin edilmesi gerektiği, davalıya 18/06/2019 tarihinde ihtarname gönderildiğini, davalının ihtarnameye herhangi bir cevap vermediği gibi müvekkiline ödeme de yapmadığını, bu nedenle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla kaza sebebiyle oluşan hasar onarım alacağının şimdilik 500,00-TL’sinin ticari işlerde uygulanan en yüksek temerrüt faiz oranı üzerinden kaza tarihinden itibaren, kabul görmemesi halinde ise ihtar tarihinden itibaren işletilecek en yüksek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tazminine, dava konusu hasar onarım bedelinin tespiti için yapılan ekspertiz ücreti masrafı olarak 416,14-TL’nin yargılama gideri olarak davalı tarafından müvekkiline ödenmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle;
Dava konusu kazanın 22.06.2016 tarihinde gerçekleşmiş olmakla, davacı tarafın kaza tarihinde zararı ve zarar sorumlusunu bilmesi gerektiği hususlarında da şüphe olmadığından işbu tarihten 2 yıl geçtikten sonra açılan bu dava tarihinde söz konusu alacağın zamanaşımına uğramış olduğundan reddi gerektiğini, davacı taraf öncesinde arabulucuk yoluna başvurmadığından, dava şartı yokluğu nedeniyle huzurdaki davanın reddi gerektiğini, davacının maliki olduğu ve işbu başvuru ile hasar bedelini talep ettiği … plakalı araca ilişkin müvekkil Şirkete yapılan başvuru üzerine açılan … hasar numaralı dosyada yaptırılan ekspertiz incelemesi sonucunda, söz konusu aracın hasar bedeli olarak tedarikçi ve başvurucu hesabına toplam 90.43,48.-TL ödeme yapıldığını, müvekkili şirket tarafından yapılan ödeme ile hasar bedeli tamamen karşılanmış olduğunu,açıklanan sebeplerle davanın tümden reddi gerektiğini, kabul manasında olmamak üzere hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminatları teminat dışında kalan hallerden olduğunu, bu sebeple kusur oranlarının tespiti için dosyanın adli tıp trafik ihtisas kurumuna sevk edilmesi gerektiğini, kabul manasında olmamak üzere davacı tarafça dayanak olarak sunulan ekspertiz raporunda tespit edilen tazminatın fahiş olduğunu beyan ederek davanın esastan ve usulden reddine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre;Davanın, maddi hasarlı trafik kazası sonucu hasar gören aracınhasar onarım bedelinin tazminine ilişkin kısmi dava olarak açıldığı anlaşılmıştır.
Trafik kaza tespit tutanağı, ZMMS poliçesi, değer kaybı tespit raporu, araçlara ilişkin ruhsat suretleri ve davalı … şirketinden hasar dosyası celp edilip incelenmiştir.
Davacının davalı … şirketine başvuruda bulunarak KTK 97. maddesi kapsamında dava şartını yerine getirdiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili dava dilekçesine verdiği cevap dilekçesinde zamanaşımı definde bulunmuştur.
Davacı vekili 11/12/2019 tarihli dilekçesi ile; 14/06/2019 tarihli ihtarname ile davalı … şirketine başvurduğunu, ihtarnamenin 18/06/2019 tarihinde davalı … şirketine tebliğ edildiğini, sigorta şirketine zamanaşımı başvuru süresi içinde başvuru yapıldığını, KTK 97’de öngörülen 15 günlük süre içinde cevap verilmemesi üzerine arabuluculuk başvuru yapıldığını, KTK 97’de öngörülen 15 günlük süreyi takiben yapılan arabuluculuk başvurusu karşısında zamanaşımı def’inin haklı bir yanının bulunmadığını beyan etmiştir.
Dava konusu olaya uygulanması gereken zamanaşımı, 2918 Sayılı KTK.’nun 109/1. maddesi uyarınca; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar göreninin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak on yıl olarak belirlenmiştir. Yasada öngörülen zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrenmekten kasıt, zararın tazminat miktarının öğrenilmesi değil, somut olayın varlığı ile olayı meydana getiren kişinin kim olduğunun öğrenilmesidir.
Somut olayda, maddi hasarlı trafik kazası 22/06/2017 tarihinde meydana gelmiştir. Davacı olay tarihi itibari ile zararı ve zarar vereni öğrenmiş olup dava tarihi olan 10/09/2019 dava tarihi itibari ile iki yıllık zamanaşımı süresi dolmuştur.
Davacı tarafça arabuluculuk başvurusu 04/07/2019 tarihinde yapılmış olup, arabuluculuk son oturum tutanağının taraflarca imzalandığı ve arabuluculuk sürecinin bittiği tarih 03/09/2019’dur. 6325 sayılı yasanın 16/2 maddesinde; “Arabuluculuk sürecinin başlamasından sona ermesine kadar geçirilen süre, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz”, 18-A/15 maddesinde;”Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez.” düzenlemelerine yer verilmiştir. Davacı tarafça arabuluculuk başvurusunun zamanaşımı süresi içinde yapıldığı kabul edilse dahi yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri uyarınca arabuluculuk sürecinin bittiği 03/09/2019 tarihinde zamanaşımı süresi kaldığı yerden işlemeye devam edeceğinden, 10/09/2019 dava tarihi itibari ile iki yıllık zamanaşımı süresi dolmuş olacaktır.
Davacı olay tarihi itibari ile zararı ve zarar vereni öğrenmiş olup dava tarihi olan 10/09/2019 dava tarihi itibari ile iki yıllık zamanaşımı süresi dolmuş olduğundan, davacının davasının zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre alınması gereken 54.40- TL harçtan peşin alınan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00-TL karar harcının davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
3-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yargılama sırasında yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca talep miktarına göre hesap ve taktir olunan 500,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan gider avansının karar tebliğ işlemleri tamamlandıktan ve karar kesinleştikten sonra kullanılmayan kısmının yatıran davacı tarafa resen iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize sunulacak bir dilekçe ile İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.04/03/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır