Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/151 E. 2023/659 K. 06.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/151 Esas
KARAR NO : 2023/659
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/09/2019
KARAR TARİHİ : 06/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili tarafından sunulan 10/09/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 01.03.2017 başlangıç tarihli yurtdışı bayilik sözleşmesi imzalandığını, sözleşme çerçevesinde sipariş verilen mallar ve faturalar davalıya teslim edildiğini, davalılar üzerine düşen ödemeyi yapmadıklarını, malları da davacıya iade etmediklerini, ödeme yapmayan davalılar tarafından 31.01.2018 tarihli 104.293,36 TL tutarlı ve 31.01.2018 tarihli 77.002,50 TL tutarlı faturaları düzenleyerek davacı şirkete gönderdiğini, bunun üzerine yasal süre içinde 09.02.2018 tarihli ihtarname ile itiraz edilip iade edildiğini, davacının cari hesap ekstresinden kalan bakiye alacağı olduğunu, açıklanan nedenlerle itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili tarafından sunulan 04/11/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; İhtilaf ve dava konusu ürünlerin davalının muvafakati olmadan davalıya yollandıktan sonra davacı yanca fahiş liste fiyatları tensip edilerek davalıya fatura edilmeye çalışılması bir yana ürünlerin belirtilen ülkeye geldiğinde satışa sunulma aşamasında ve sonrasında talep edilen evsafa uygun olmadığı gibi hatalı etiketlenme suretiyle ürünün etiketi ve içindekilerin uyuşmadığı görüldüğünü, bir kısım satışa sunulan yerlerden davalıya iadeler başladığını, davalı bu durumu derhal elektronik posta yoluyla ürünleri ve ihdas edilen fiyatları kabul etmediğini, ürünlerin kusurlu ve ayıplı olduğunu, Amerika’daki davacının indirdiği depoda bulunduğunu, bir yetkili ile gelip sayım yaparak iade almaları gerektiği bildirildiğini, ürünlerin Amerikan Gıda Standartların uygun olmadığını, ürünlerin gıda olduğu için … tarafından kontrol edildiği ve kullanım ömrü tükendiği sebebiyle periyodik olarak kullanım süresi dolanın imha edildiğini, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Tarafların bildirdiği deliller toplanmış, Arabuluculuk anlaşamama tutanağı, … İcra Müdürlüğü 2018/… Esas sayılı icra dosyası, Mailler, Faturalar, İrsaliyeler, Gümrük evrakları, Bayilik sözleşmesi, Ödeme kayıtları dosya arasına alınmış ve bilirkişi raporu, bilirkişi ek raporu alınmıştır.
… İcra Müdürlüğü 2018/… Esas sayılı takip dosyası celp edilmiş, incelenmesinde, davalı borçlu hakkında 16/05/2018 tarihinde 11.835,04TL faturadan kaynaklı asıl alacağının tahsili amacıyla ilamsız icra takibi yapıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya tebliğ edildiği(19/06/2018), davalı borçlunun süresi içinde (22/06/2018) borca, faize ve faiz oranına itiraz ettiği, itiraz ile birlikte takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Muhasebeci bilirkişi … ve Gıda yüksek mühendisi bilirkişi … tarafından hazırlanan 17/06/2022 tarihli bilirkişi raporuna göre; Dava konusunun, taraflar arasında akdedilen 01.03.2017 tarihli sözleşme kapsamında davacı yan tarafından tanzim edilen faturalardan kaynaklı 42.952,63 USD cari hesap bakiye alacağının davalı yandan tahsili amacıyla yürüttüğü takibe yapılan itirazın iptali talebinden ibaret olduğu, davacı …San. Tic. Ltd. Şti.nin ticari defterleri üzerinde … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/… Tal. Sayısı ile inceleme yapılmış olup tanzim edilen 27.01.2021 tarihli Bilirkişi Raporunda; -Davacı tarafından ibraz edilen 2017-2018 yılına ait e-ticari defterlerin açılış ve kapanış beratlarının mevcut olduğu, sahibi lehine delil teşkil edebileceği, muhasebe kayıtlarının dava konusu hesaplar açısında usulüne uygun – tutulduğu, Davacı defterlerinde davalı adına açılan hesaba, davacı tarafından düzenlenen faturaların borç olarak, davalı tarafından yapılan ödemelerin ve düzenlenen iade faturalarının alacak olarak kayıt edildiği, davacı defterlerinde takip tarihi itibariyle davalının 158.581,32 TL tutarında davacıya borcunun bulunduğu, davacı tarafından davalıya düzenlenen faturaların döviz üzerinden düzenlendiği, takip tarihi itibariyle davalının 42.952,63 USD tutarında davacıya borcunun bulunduğu…” denmekte olduğu, davalının 2017-2018 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, davalının incelenen ticari defterlerine göre; Davalı yanın kendi ticari defterlerine göre davacı yana takip tarihi (16.05.2018) itibariyle davacı yana 6.468,30 TL borçlu olduğu, taraflar arasındaki cari hesap farklılığının, takip tarihi (16.05.2018) itibariyle davacı yanın 158.581,32 TL alacaklı olmasına karşın davalı yan 6.468,30 TL borçlu olduğu, aradaki farkın (158.581,32 TL – 6.468,30 TL-) 152.113,02 TL olduğu, taraflar arasındaki cari hesap farklılığının ilk sebebi, davacı kayıtlarında yer alan “Davalı tarafından yapılan tahsilat” açıklamalı kayıtların davalı yanın ticari defterlerinde kayıtlı olmadığından davalı yan kendi ticari defterlerinde daha fazla borçlu gözükmektedir. Diğer bir anlatımla davalı yan davacıya yaptığı ödemeleri ticari defterlerine kaydetmediği, Taraflar arasındaki cari hesap farklılığının sebebi, tabloda detaylarına yer verilen davalı yan tarafından davacı adına tanzim edilen faturaların davacı yanın ticari defterlerinde kayıtlı olmadığından kaynaklandığı, taraflar arasındaki 152.113,02 TL cari hesap farklılığının yukarıda yer verilen hususlardan kaynaklandığı (davalıda kayıtlı olup davacıda olmayan 167.866,54 TL – 15.753,51 TL davacıda kayıtlı olup davalıda olmayan) tespit edildiği, taraflar arasında 01 Mart 2017 tarihli Yurtdışı Bayi Sözleşmesi akdedildiği, davalı yan tarafından davacı adına tanzim edilen 2 adet faturanın bedeli ödenmemiş (açık fatura) şeklinde usulüne uygun olarak düzenlediği, faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmasına karşın davacı yanın ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalı tarafından tanzim edilen iki adet reklamasyon faturasına davacı tarafça …. Noterliğinin … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile 09.02.2018 tarihinde itiraz ve iade edildiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın iş bu faturalardan kaynaklandığı anlaşılmakla davalı yanın cevap dilekçesinde belirttiği hususlar çerçevesinde dava konusu uyuşmazlık üzerinden yapılan teknik yönden incelemelerimize aşağıda yer verildiği, Neticeten; Davalı yan tarafından davacı adına düzenlenen reklamasyon faturalarının kabul edilip/edilmeyeceği ile ilgili Takdirin Mahkemenize ait olduğu, faturaların kabul edilmemesi halinde davacı yanın incelenen ticari defterlerine göre takip tarihi (16.05.2018) itibariyle davalı yandan 158.581,32 TL/42.952,63 USD cari hesap bakiye alacaklı olacağı, Mahkemece faturaların kabul edilmesi halinde ise davacı yanın takip tarihi (16.05.2018) itibariyle cari hesap farklılığı bölümünde detaylıca açıklandığı üzere davalı yanın ticari defterlerine göre davacı yanın herhangi bir alacağının olmayacağı, dosyaya sunulun bilgiler ışığında üretici firmanın öncelikle Gıda ve Yem Kanuna Bitkisel Gıda ve Yem İhracatında Sağlık Sertifikası Düzenlenmesi ve İhracattan Geri Dönen Ürün İçin Uygulama Yönetmeliğine göre İhracatta öncelikli olarak alıcı ülke talepleri dikkate alınarak üretim yapması gerektiği halde Davalı yan tarafından dosyaya ibraz edilen, … tarafından davalı şirket muhatap alınarak düzenlenen 15.10.2019 tarihli tercüme edilmiş olan bildirime göre üretim yapmadığı, Davalı yan tarafından 21.11.2017 günü gönderilen mailine göre ve Türk Gıda Kodeksi Etiketleme ve Tüketicileri Bilgilendirme Yönetmeliğine göre (Alerjen uyarısı ve içindekiler kısmı) etiketlenmenin doğru yapılmadığının görüş ve kanaatine varılmıştır.
Muhasebeci bilirkişi …, Gıda yüksek mühendisi bilirkişi … ve Nitelikli hesaplamalar uzmanı bilirkişi … arafından hazırlanan 25/04/2023 tarihli bilirkişi ek raporuna göre; Kök rapordaki kanaatin aynen korunduğu, davaya konu malların etiketlerinde, etiket içeriklerinde sorun olduğu ve bu nedenle satılamadığı, davalının 21 Kasım 2017 tarihli e-mailinin ayıp ihbarı niteliği taşıyabileceği, ayıbın varlığının kabulü halinde bunların açık ayıp olduğunun sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HUKUKİ NİTELENDİRME ve GEREKÇE
Dava, İİK’nun 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, yapılan ilamsız icra takibine karşı davalının itirazının iptali ve icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması istemine ilişkindir. Mahkememiz davanın konusu nedeniyle görevli ve taraflar tacir olduğundan yetki sözleşmesi (HMK 17) gereği yetkilidir. Tarafların incelenen icra dosyasına göre taraf ve dava ehliyeti vardır.
İtirazın iptali davasının yasal dayanağını oluşturan İİK.nun 67/1. maddesinde; takip talebine itiraz edilen alacaklının, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir yıl içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebileceği öngörülmüştür.
Davacı alacaklı taraflar arasındaki ticari sözleşme nedeniyle davalıdan alacaklı olduğu iddiasıyla faturaya dayalı icra takibi başlatmış olup; ödeme emri davalı borçluya 19/06/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlu yasal süresi içinde ödeme emrine itiraz ettiğinden takibin durdurulmasına karar verilmiştir. İtirazın iptaline yönelik olarak açılan iş bu dava hak düşürücü yasal süresi içerisinde açıldığından işin esasına girilerek inceleme yapılmıştır.
Uyuşmazlık, taraflar arasında taraflar arasındaki sözleşme ve faturadan kaynaklı alacak istemine dayalı olarak icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın haklı olup olmadığı, alacağın tespiti halinde miktarı, icra inkar tazminatı şartlarının oluşup oluşmadığı hususundadır.
Fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi ispat etmesi gerekmektedir.
TTK’nın 23/1-c maddesi gereğince, malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı, malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya inceletmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbar etmekle yükümlüdür.
Taraflar arasındaki ilişki ticari satım olup, TTK’nın 23/1-c maddesinde ayıplı mal hakkında alıcıya ihbar yükümlülüğü getirilmiştir. Alıcı muayene ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmeden ayıp nedeniyle satıcıdan mal bedeli ve zarar giderimi isteminde bulunamaz. Davalı alıcı, süresinde ayıp ihbarında bulunduğunu yazılı belge ile kanıtlamak zorundadır.
Türk Borçlar kanununun 226. Maddesinde: ”Başka yerden gönderilen satılanın ayıplı olduğunu ileri süren alıcı, bulunduğu yerde satıcının temsilcisi yoksa, satılanın korunması için gerekli önlemleri geçici olarak almakla yükümlüdür. Alıcı, ayıplı olduğunu ileri sürdüğü satılanın korunması için gerekli önlemleri almaksızın onu satıcıya geri gönderemez. Alıcı, satılanın durumunu gecikmeksizin usulüne göre tespit ettirmekle yükümlüdür. Bunu yaptırmazsa, ileri sürdüğü ayıbın, satılanın kendisine ulaştığı zamanda var olduğunu ispat yükü alıcıya düşer. Satılanın kısa zamanda bozulma tehlikesi varsa, alıcı onu bulunduğu yerdeki mahkeme aracılığıyla sattırmaya yetkili, hatta satıcının yararı gerektiriyorsa sattırmakla yükümlüdür. Alıcı, durumu satıcıya en kısa zamanda bildirmezse, bundan doğan zarardan sorumlu olur.” şeklinde, TBK Madde 227:”Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme. 2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme. 3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme. 4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme. Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.” şeklinde yasal düzenleme bulunmaktadır.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı 01/03/2017 tarihinde taraflarca imzalanan bayilik sözleşmesi kapsamında temin ettiği ürünlerden doğan 18/10/2017 tarih … numara 21.070,02 usd tutarlı ve 27/10/2017 tarih … numara 27.692,67 usd tutarlı faturalardan kaynaklanan alacağı için icra takibi başlattığını ve davalının takibe haksız olarak itiraz ettiği belirtmiş, bu kapsamda toplanan delillerden sonra alınan bilirkişi raporu, sunulan deliller üzerinde yapılan incelemeler sonucu; tarafların incelenen defter ve kayıtlarına göre ticari ilişkilerinin bulunduğu, taraflar arasında 01/03/2017 tarihinde beş yıl süreli Yurtdışı Bayilik Sözleşmesi”nin imzalandığı, davacı ve davalı yanın ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, dolayısıyla yasal defterlerin tarafların lehine delil olarak kullanılabileceği, taraflar arasındaki ticari ilişki gereği oluşan ticari kayıtlarda yapılan bilirkişi incelemesi ile yapılan tespitler sonucunda, taraflar arasında … şirketinin lokum ve şekerleme grubunun ABD de dağıtımı ve satışı konusunda anlaşma yapıldığı, bu kapsamda davalılara ürün tedarik edildiği, sözleşmede ürünün üretiminden kaynaklı kalite sorunu halinde sorumluluğun davacıya ait olduğunun kararlaştırıldığı, 18/10/2017 ve 27/10/2017 tarihli faturalar kapsamında davalılara ürün tedarik edildiği tarafların kayıtlarından anlaşılmakla taraflar arasındaki uyuşmazlık tedarik edilen ürünlerin ayıplı olup olmadığından kaynaklanmakta olup davalı taraf 21/11/2017 tarihinde ürünlerin ve ambalajların ayıplı olduğuna dair mail gönderdiği anlaşılmıştır. Dosya kapsamında ürünlerin ve ambalajların ayıplı olduğuna dair usulüne uygun olarak ayıp bildirimi yapılmış olduğu görülmekle teslimat ve sonrasında yaşanan süreçle ilgili olarak taraflar arasında mail yazışmalarının bulunduğu, yapılan yazışmalarda davaya konu ürünlerin davacının bildireceği şirkete devredilerek geri alınması konusunda anlaşılmaya çalışıldığı ancak davalı tarafın 02/02/2018 tarihinde gönderilen mailde kutu, nakliye ve depolama gibi masraflar sebebi ile 18.000,00 usd ödendikten sonra malların teslim edileceği bildirilmiştir. ABD de bulunan … firması tarafından 15/10/2019 tarihli yazısı ile kullanım tarihi geçen 13 palet Türk lokumunu 11 aralık 2018 tarihinde imha ettiklerini tutanak altına aldıkları görülmüş olup davalı tarafından ürünlerin iade alınması yönünde yazışmalar bulunsa da davacının iadeyi kabul etmesi üzerine 02/02/2018 tarihinde gönderilen mailde kutu, nakliye ve depolama gibi masraflar sebebi ile 18.000,00 usd ödendikten sonra mal teslimi yapabileceğini beyan ettiği ayrıca davalının bir kısım ürünlerin etiketi değiştirildikten sonra satışı yapılabileceğine dair yazışmaları da dikkate alındığında, ürünlerin ABD olması sebebi ile ayıp yönünden net bir tespit yapılamamış ise de davalı tarafın ayıp bildirimini yaptıktan ve iade alınmasını talep ettikten ve davacının ürünlerin başka bir firmaya devredilmesini kabul ettikten sonra davalının 02/02/2018 tarihinde gönderilen mail ile 18.000,00usd ödenmesini talep etmesi sebebi ile tasfiyenin yapılamadığı anlaşılmış olup bu aşamada davalının borcun hiç ve gereği gibi ifa edilmemesi sebebi ile uğramış olduğu zararları ürünleri iade ettikten sonra talep edebilecek iken bozulma ve son tüketim tarihi bulunan ürünleri iade etmemesi sebebi ile ayıplı ürünün teslimi konusunda davalını temerrütü oluştuğundan davalının TBK 226 maddesi kapsamında ürünlerin imha edilmesinin sorumlusu olduğu anlaşılmakla davalının, davacıya takipteki gibi borçlu olduğundan davacı tarafın başlattığı takibe vaki itirazın iptaline, takibin takip talebinde belirtilen şartlarda kaldığı yerden aynen devamına, ayrıca alacağın likit olması nedeniyle takibe haksız itiraz eden borçlu davalı aleyhine asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının borçlu davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın Kabulü ile; Davacı tarafın başlattığı … İcra Müdürlüğü’nün 2018/… Esas sayılı icra dosyasında borçlu davalı tarafından yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, takibin takip talebindeki şartlarla kaldığı yerden DEVAMINA,
2-) Hükmolunan asıl alacağın %20’si olan 38.367,00TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
3-Harçlar kanunu gereğince dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 13.104,25-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 2.316,89-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 10.787,36-TL harcın davalılardan müştereken müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan; 44,40-TL Başvuru Harcı, 2.316,89-TL Peşin/nisbi Harcı, 2.400,00-TL Bilirkişi ücreti, 1.438,00-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 6.199,29TL’nin davalılardan müştereken müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T (madde-13 Üçüncü Kısım) göre hesaplanan 30.693,60-TL nisbi vekalet ücretinin davalılardan müştereken müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davalılardan müştereken müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
8- Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne, davalı tarafın yokluğunda HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 06/10/2023

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı