Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1218 E. 2020/425 K. 29.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/1218 Esas
KARAR NO : 2020/425
DAVA : Alacak (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/04/2018
KARAR TARİHİ : 29/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin ortak olarak hisse sahibi oldkları … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi muhasebecileri olan … tarafından haber verilmeden, izinsiz ve talimatsız bir şekilde elamanı … aracılığı ile devrettiğini, müvekkillerinden satış için herhangibir izin alınmadığı gibi hisse devir sözleşmesi de yapıldıktan sonra alınan hisselerin karşılığı olan bedelin kendilerine ödenmediğini, müvekillerine harici satış söleşmesi vekaletnamenin eki gibi imzalatılıp satışa konu yerler ile ilgili tüm borçların temizlenmesi ve rayiç bedel alınması için verilen yetkinin kötüye kullanıldığını, izinsiz olarak yapılmış olan Limited şirket hisse devir sözleşmesinin sonucunda uğranılan zararın giderilmesi gerektiğini, satış sözleşmesinde bedelin 15.000,00-TL gözükmekte olduğunu, ancak celp edilecek şahit ve banka kayıtları ile anlaşılacağı üzere bundan hariç 35.000,00-TL’lik çekin de alınmadığını, davalılara bu hususlarda ekte mübrez ihtarnamenin gönderildiğini, yine ihtarnameye olumsuz cevap alınınca delilleri olan suç duyurusunun yapıldığını, fakat bundan da netice alınamadığını, tüm bu nedenlerle, izinsiz olarak yapılmış olan limited şirket hisse devir sözleşmesi sonucunu taraflarına ödenmesi gerektiği halde ödenmeyen satış bedelinin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 15.000,00-TL’sinin yargılama giderleri ve avukatlık ücretleri ve ticari avans faizi ile birlikte taraflarına davalılarca ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekilinin mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle;
Müvekkillerimden …, davacıların eski ortağı ve yetkilisi oldukları … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin mali müşavirliğini yaptığını, diğer müvekkili … ise, …’nın yanında çalıştığını, Davacıların, müvekkili …’ya adı geçen şirketin borca batık durumda olduğunu, bu nedenle şirketteki hisselerini devretmek istediklerini, bu konuda hisseleri devralacak kişilerle anlaştıklarını beyan ederek işlemleri yapmasını istediğini, Davacıların, söz konusu işlemlerin yapılabilmesi için müvekkili …’ya ve yanında çalışanlara vekaletname verdiğini, Müvekkili …ın davacıların verdiği vekaletlere istinaden noterde devir sözleşmelerini imzaladığını, ancak ne müvekkili …, ne de müvekkili … bu devir nedeniyle devralanlardan ya da başka üçüncü şahıslardan herhangi bir para veya kıymetli evrak almadığını, Müvekkillerinin sadece Şirketin mali müşaviri olarak devir işlemlerini gerçekleştirdiğini, Müvekkillerinin bunun dışında söz konusu hisse devriyle alakalı hiçbir ilgileri ve bilgileri bulunmadığını, devir sözleşmesinden sonra 04.10.2010 tarihinde davacıların müvekkillerinden hiçbir talepte bulunmadan Şirket Ortaklar Kurulu olarak devrin yapılması için karar aldığını ve bu kararı imzaladığını , bundan sonra da müvekkillerine, 13.01.2016 tarihinde keşide ettikleri ihtarnameye kadar 5,5 yıla yakın bir zaman ne yazılı ve ne de sözlü olarak müvekkilleriinin hiçbir talepte bulunmadığını, Söz konusu ihtarnameye müvekkilleri tarafından cevap verildiğini, bu cevaptan sonra da davacıların dosya içerisinde mevcut … Cumhuriyet Başsavcılığının … Soruşturma nolu dosyası ile müvekkilleri hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, Söz konusu soruşturma sonucunda ise müvekkilleri hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, Bu karara karşı davacılar tarafından yapılan itiraz da reddedildiğini, müvekkillerinin dava konusu hisse devri için hisseleri devralanlardan ya da başka üçüncü şahıslardan herhangi bir para veya kıymetli evrak almadığını, Müvekkillerinin sadece mali müşavir olarak işlemleri yaptığını, … Cumhuriyet Başsavcılığının … Soruşturma nolu dosyası ile de de sabit olduğunu, müvekkillerinin almadığı ve bir sorumluluklarının da bulunmadığı hisse devir bedeli istendiğini, Bu talebin haksız ve kötü niyetli olduğunu, davada talep edilen alacağın zamanaşımına uğradığını da Gerek dava konusu işlemin yapıldığı 01.10.2010 tarihi itibariyle yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanununun 126/4. maddesi, gerekse halen yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 147/5. maddesi uyarınca, vekalet sözleşmesinden doğan alacaklar 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğundan zamanaşımının fazlasıyla geçtiğini, Bu nedenle, bir kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davada talep edilen alacak için zamanaşımı def’inde bulunduklarını, ileri sürerek davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre; Mahkememizce yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre; dava, davacıların hisse sahibi oldukları … Sanayi ve Tic Ltd Şti’deki hisselerinin davalılara verilen vekaletname ile düzenlenen hisse devir sözleşmesi ile satışından sonra hisse devir bedelinin vekil olan davalılardan talep edilmesine yönelik açılmış alacak davası olduğu anlaşılmaktadır.
… Asliye Hukuk Mahkemesinin … E. 2019/… K. Sayılı ilamı ile asliye ticaret mahkemesinin somut olayda görevli olması nedeniyle Mahkememize görevsizlik kararı verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılarak dava dışı … Sanayi ve Tic Ltd Şti’nin ticaret sicil kayıtlarının gönderilmesi ve davalıların şirket ortağı olup olmadığı konusunda bilgi verilmesi için müzekkere yazılmış, müzekkeremize cevap verilmediği anlaşılmış, İTO web sayfasından dava dışı şirketin ticaret sicil kayıtları dosya arasına alınmış, şirket ortakları kısmında davalıların bulunmadığı anlaşılmıştır, müzekkere cevabının beklenmesinden vazgeçilmiştir.
Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece resen göz önüne alınır.
Ticaret Mahkemesinin görev alanını düzenleyen 6102 Sayılı TTK’nın 4 ve 5 maddeleri şu şekildedir:
“MADDE 4- (1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447,  yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde,
öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.
MADDE 5- (1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.”
6100 Sayılı HMK’nın 2.maddesinde ise Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanı düzenlenmiş olup, bu madde;
Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” hükmünü haizdir.
Somut olayda dava,davacıların hisse sahibi oldukları … Sanayi ve Tic Ltd Şti’deki hisselerinin davalılara verilen vekaletname ile düzenlenen hisse devir sözleşmesi ile satışından sonra hisse devir bedelinin vekil olan davalılardan talep edilmesine yönelik açılmış alacak davası olup her ne kadar …. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/… E. 2019/… K. Sayılı görevsizlik ilamında hisselerin davalı … tarafından diğer davalıya satışından kaynaklı olarak alacak davasının açıldığı, davanın açıldığı tarih itibariyle davacılar ile davalı …’ın şirket ortağı olması ve şirket ortakları arasındaki işlemlerin TTK’da düzenlenmesi nedeniyle Mahkememize görevsizlik kararı verilmişse de; somut olayda davacıların … Sanayi ve Tic Ltd Şti’de hisse ortakları olduğu, davalılar … ve …’a vekaletname verdikleri ve davalıların İTO kaydından anlaşılacağı üzere eski ve yeni şirket ortağı olmadıkları, dava dilekçesinde ve davalı …’ın Mahkememizin 29/09/2020 tarihli celsesinde beyanından anlaşılacağı üzere şirketin muhasebecileri oldukları ve davanın davacılar tarafından davalılara verilen vekaletname ile düzenlenen hisse devir sözleşmesi gereğince hisse satış bedelinin davalılardan tahsili isteminden kaynaklandığı ve uyuşmazlığın temelinin vekalet sözleşmesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi uyarınca dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Davanın TTK’nın 4. maddesinde sayılan dava ve işlerden olmadığı ve vekalet sözleşmelerinden kaynaklanan dava ve işlere asliye ticaret mahkemesi tarafından bakılacağına dair özel bir kanuni düzenleme de bulunmamaktadır.. Bu halde; eldeki davaya bakma görevi 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olup, Asliye Hukuk Mahkemesince uyuşmazlığın genel mahkeme sıfatıyla sonuçlandırılması zorunludur.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde somut olayda 6102 sayılı TTK hükümlerinin uygulanamayacağı ve uyuşmazlığın çözümünde Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olmadığı kuşkusuzdur. Genel görevli mahkeme 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesidir. Yargıtay içtihatları, yasal düzenlemeler ve tüm bu açıklamalar uyarınca Mahkememizin görevli olmaması, eldeki davaya ilişkin aksine bir düzenleme bulunmadığından … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olması sebebiyle davanın görev yönünden usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafça açılan DAVANIN, HMK 114/1-c maddesi gereğince mahkememizin görevsiz olması nedeniyle dava şartı yokluğundan HMK 115/2 maddesi gereğince USULDEN REDDİ ile, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, …. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN GÖREVLİ OLDUĞUNA,
2- Mahkememizce verilen görevsizlik kararı istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşirse olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın merci tayininde görevli İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ … HUKUK DAİRESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
3- Karar kesinleştiğinde merci tayini ile görevli mahkeme …. Asliye Hukuk Mahkemesi olarak tespit edildiği takdirde dosyanın re’sen görevli mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4- Harç, yargılama giderleri, vekalet ücreti ve gider avansı hususunun görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair; davacılar ve davalılar vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe ile İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 29/09/2020

Katip …

Hakim …