Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1178 E. 2022/671 K. 15.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/1178 Esas
KARAR NO :2022/671

DAVA:Tazminat (Cismani Zarardan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:25/10/2019
KARAR TARİHİ:15/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Cismani Zarardan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; 07.05.2016 tarihinde davalı … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpması sonucu müvekkili … ağır olarak yaralandığını, olaya ilişkin soruşturma…l Cumhuriyet Başsavcılığı… Soruşturma numarası ile tamamlandığını, davalı … hakkında …. Asliye Ceza Mahkemesi … E. Numarası ile dava açıldığını ve davanın davacı lehine sonuçlandığını, kazaya karışan davalı … sevk ve idaresindeki aracın davalı sigorta şirketi tarafından … numaralı ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, 07.05.2016 günü meydana gelen trafik kazası nedeniyle yaralanan ve malul kalan davacı için fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00TL maddi ve 30.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı … vekilinin mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; Davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesi gerektiğini, müvekkilinin kusurlu veya asli kusurlu olmadığını, davacının kusurunun daha ağır olduğunu, manevi zararın para ile tazmin ve telafisi hiçbir zaman haksız kazanca ve sebepsiz zenginleşmeye kaynak teşkil etmemesi gerektiğini, davacı, günümüz durumlarında ve olayın oluş şekli dikkate alındığında, müvekkilinin de kusuru olmadığı dikkate alınarak fahiş bir manevi tazminat talep ettiğini, müvekkilinin maddi durumunun olmadığını geçimini zor sağladığını, davacının kurallara uymadığını, yapmaması gereken eylemlerde bulunduğunu ve dikkatli davranmadığını beyan ederek; davacının maddi manevi tazminat davasının reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı Sigorta şirketi vekilinin mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesi ile sigortalanan … plakalı aracın 07.05.2016 tarihinde işletilmesi sırasında oluşan kazada davacı yaya …’in yaralandığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte; maddi tazminat talepleri açısından, poliçe limitleri dâhilinde ve sigortalı aracın sürücüsünün kusuru oranında davacının zararlarını gidermekle yükümlü olduklarını beyan ederek, davacı yayanın kendisine kırmızı ışık yanarken caddeyi kontrol etmeksizin KTK 68/b-1 kuralını ihlal ederek karşıya geçmeye çalıştığından kazanın oluşumuna sebep olduğunu ve bu nedenle davacı yaya asli kusurlu olduğundan davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davacının müvekkili şirkete usulüne uygun başvuru yaptığını kabul etmemekle birlikte, davacı yayanın her ne kadar kazadan kaynaklı %12 maluliyet oranı olduğunu iddia etse de müvekkili şirket medikal raporunda belirtildiği üzere davacı yayanın yaralanmasının (sağ femur boyun kırığının) ile 07.05.2016 tarihinde geçirdiği trafik kazası arasında nedensellik bağı bulunmadığını beyan ederek, uzman hekimlere yaptırılan incelemede davacı yayanın maluliyet raporundaki maluliyet oranın gerçeği yansıtmadığını ve maluliyet oranının kaza ile bir nedensellik bağı bulunmadığının belirtildiğini, … Devlet Hastanesi’nin 01/02/2018 tarihli Engelli Sağlık Kurulu Raporu: 30/03/2013 tarih 28603 sayılı resmi gazete ile yürürlüğe giren Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine göre düzenlenmiş olmakla birlikte hesaplama hatası yapıldığını, kişinin trafik kazası nedeniyle oluşan yaralanmasının 01/02/2018 tarihli raporda kayıtlı muayene bulgularına göre “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerince %8 oranında tüm vücut fonksiyon kaybına neden olabilecek nitelikte bulunduğunu, dava dilekçesinde talep edilen 1.000,00 TL maddi tazminatın neye ilişkin olduğunun belli olmadığını ve bu talepler geçici iş göremezlik, bakıcı gideri, tedavi gideri ve sair taleplere ilişkinse bu konularda cevap verme haklarını saklı tuttuklarını beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 08/12/2020 tarihli duruşmasında tanık …; “… benim komşum olur olay günü trafik lambasının bulunduğu yerde karşıdan karşıya geçerken …’e araç çarpmıştır, yayaların geçmesi gereken ışık yanmıştır, ben ışığın hangi renk olduğunu şuan hatırlamıyorum sadece çarpan araç geçmiştir, diğer araçlar durmaktaydı, daha sonra başka bir araçta bana çarpmıştır, araç hızlı bir şekilde geliyordu, ben araca yanan ışığın rengini bilmiyorum ayrıca karşıdan karşıya sadece … ile ben geçiyordum başkalarının geçip geçmediğini bilmiyorum dedi ayrıca kaza yapan kişi kaza yaptıktan sonra yere çömelip ben ne yaptım demiştir, kazayı yapan araç sürücüsü davalı asil … duruşma salonunda bulunmakla davacıya çarpan kişinin olup olmadığı soruldu: Evet kazayı gerçekleştiren davacıya çarpan kişidir, ben araç çarparken korna ve fren sesi duymadım sadece araç çarptıktan sonra büyük bir fren sesi duydum, biz … ile karşıdan karşıya geçerken bize ışıkların yanmasını ve araçların durmasını bekledik, yol gidiş dönüşlü bir yoldur, bana çarpan araç benim hatam ile olmuştur, ters yönden gelen araç bana çarpmıştır, kaza olmadan önce sağımızda yada solumuzda herhangi bir otobüs yoktu, biz … ile ışıkların yanmasını bekledik, daha sonra bir iki adım attık ben fatmanın yanında biraz arkasında kalıyordum, daha sonra araç hızla gelip …’ya çarpmıştır, eğer fatmanın yerinde ben olsaydım araç bana çarpacaktı, çarpan araçtan başka geçen araç olmamıştır” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizin 08/12/2020 tarihli duruşmasında tanık …; “Davacı … benim ablam olur, ben kaza anına şahit olmadım, kaza olduktan sonra ablam 1,5 ay yatalak kalmıştır, 1,5 ay boyunca tüm ihtiyaçlarını ben karşıladım ve kendisine ben baktım daha sonra 15 gün diğer ablam olan …’ın yanında kalmıştır, daha sonrasında da eşi ve çocukları bakmıştır, 1,5 aydan sonra kendisi değnek ile yürüyebiliyordu ancak yinede ihtiyaçlarını tek başına karşılayamıyordu, ablam fiziksel ve psikolojik olarak yıpranmıştır kendisine aniden araba çarptığı için korkmuştur, kendisine uzun zaman gelememiştir ablam hastaneye gidip gelirken ambulans ile gidip gelmiştir sadece 1 kere şahsi araçla hastaneye gitmiştir, ev işi dahil tüm bakımlarını ben yaptım” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizin 08/12/2020 tarihli duruşmasında tanık …; “Davalı … benim babam olur, kaza anında araç içerisinde yanındaydım, yeşil ışık araçlara yanıyordu, kırmızı ışık ise yayalara yanıyordu, önümüzde bir araç vardı, aracın arkasında da bizim aracımız bulunmaktaydı, önümüzdeki araç geçince bizde geçtik, trafik ışıklarına geldiğimizde biraz bekledik, daha sonra önümüzdeki araç geçince bizde geçtik, araç hızlı değildi, yaralanan kişi kazadan önce panikleyerek hızlı bir şekilde yürüyordu ayrıca tek kişiydi yanında kimse yoktu, daha sonra aracın çarpmasıyla yaralandı, geçeceği tarafta ailesi onu bekliyordu, kaza olduktan sonra ailesi olduğunu anladım, önümüzdeki araç ile mesafe burun buruna değildi, trafik lambalarına geldiğimizde önümüzdeki araç durunca bizde durduk daha sonra ışıklar bize yanınca geçtik, aramızdaki mesafe orta derecedeydi, yaralanan kişi bir anda araya girdi öndeki araç geçtikden sonra önümüze çıktı, kazadan sonra yaralanan kişi yerdeydi yanına koştuk, bende oradaydım yakınlarıda gelmiştir, hastaneye kiminle gittiğini bilmiyorum ben savcılıkta ifade vermedim, daha sonrasında karakola gittik sadece babam ifade vermiştir” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizin 08/12/2020 tarihli duruşmasında tanık …; “Kaza günü …’ın kullandığı araçta ben aracın arka koltuğunda oturuyordum, ön koltuğunda …’ın yanında oğlu oturuyordu, kaza anında önümüzde araç vardı, trafik ışıklarına yaklaştığımızda önümüzdeki araç durdu aracın durmasıyla bizde durduk, trafik ışıkları önce bize kırmızıydı, daha sonra yeşil yanması üzerine araç hareket aldı, araç çok hızlı değildi normal hızındaydı, daha sonra diğer ters yön şeritten otobüsün geçmesinden sonra panik halinde bir kişi geçiyordu ve araç kişiye çarptı ve yaralandı, yaralanan kişi diğer şeritten geçtikten sonra bizim şeritten geçmek istemiştir o sırada kaza meydana geldi, tek kişiydi yanında kimse yoktu, yaralandıktan sonra yanına gittik, yanında kimse yoktu, kazadan sonra yaralanan kişinin durumu çok ağır değildi kendisi ayağa kalktı, daha sonrasında ambulans ve polis gelmemiştir, kaza yapılan aracın modeli Kartal’dır ve beyaz renkliydi, trafik ışıkları ile kaza yapılan yer arasında 1 metre kadar mesafe bulunmaktaydı ayrıca ben daha önceden ifade vermedim, mahkemeniz tarafından çağırılmam üzerine şuanda ifade veriyorum, …’ı kaza yerinde görmedim” şeklinde beyanda bulunmuştur.
DELİLLER: …. Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, arabuluculuk son tutanağı, … plakalı aracın trafik tescil bilgileri, … Devlet Hastanesinin 01/02/2018 tarihli Engelli Sağlık Kurulu Raporu, …-1 nolu hasar dosyası, … nolu ZMSS Poliçesi, 07.05.2016 tarihli trafik kazası tespit tutanağı, … İlçe Emniyet Müdürlüğünün 02/12/2019 tarihli müzekkere cevabı, … Sosyal Güvenlik Merkezinin 09/12/2019 tarihli müzekkere cevabı, … Şehir Hastanesinin davacıya ait tedavi evrakları, Adli Tıp Kurumu Başkanlığının maluliyet ve kusur raporları, bilirkişi kök ve ek raporları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre; dava, trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı taraf 07/05/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasından kaynaklı olarak maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuş ve kazaya karışan … plakalı aracın sürücüsü ve sigortacısına karşı maddi tazminat davası ve aracın sürücüsüne karşı manevi tazminat davası açtığı anlaşılmıştır.
07.05.2016 tarihinde saat:00.16 sıralarında davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobil ile … istikametinden … yönüne seyir halinde iken kaza mahalli olan trafik ışıklarına geldiği esnada aracının sol ön kısmıyla; seyir istikametine göre sol tarafından sağ tarafına doğru karşıdan karşıya geçiş yapmak isteyen davacı yaya …’a çarpması ile neticelenen …’ın yaralandığı dava konusu yaralamalı trafik kazasının meydana geldiği anlaşılmıştır.
Zamanaşımı defi yönünden;
2918 sayılı KTK’nın 109. maddesinde haksız fiil niteliğindeki trafik kazalarından doğan tazminat taleplerinin zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı, davanın, cezayı gerektiren bir fiilden doğması ve ceza kanununun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş olması halinde, bu sürenin maddi tazminat talepleri içinde geçerli olacağı hüküm altına alınmıştır.
Yine maddi ve manevi tazminat istemlerinin bağlı olduğu zamanaşımı süreleri 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72. (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60.) maddesinde de düzenlenmiştir.
6098 Sayılı TBK’nın 72/1. maddesinde “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.” denilerek mülga 818 sayılı BK’nın 60. maddesinde olduğu gibi üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüştür.
6098 Sayılı TBK’nın 72/1. (BK’nın 60/1.) maddesi, özellikle zamanaşımının başlangıç anını belirleyen bir düzenlemedir. Bu düzenlemeye göre tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren iki yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Burada, uygulamada “kısa süreli zamanaşımı” olarak adlandırılan süre söz konusu olup, sürenin başlangıcı sübjektif bir koşula bağlanmıştır. Çünkü, sürenin başlaması zarar görenin zararı ve tazminat sorumlusu kişiyi öğrenmesi gibi sübjektif bir koşulun gerçekleşmesi ile mümkündür.
Mutlak nitelikteki “uzun süreli zamanaşımı”nın başlangıç tarihi ise zarar verici eylemin gerçekleştiği tarihtir. Buna göre, tazminat istemi her halde eylemin gerçekleştiği tarihten itibaren on yılın geçmesi ile zamanaşımına uğrar. Burada on yıllık sürenin başlangıç anı, zarar verici eylemin gerçekleştiği tarih gibi objektif bir koşula bağlanmıştır. Olağan zamanaşımı süresi iki yıllık olan kısa zamanaşımı süresidir. Diğer bir anlatımla iki yıllık zamanaşımı süresi on yıllık süre ile sınırlıdır. Zarar ve zararın sorumlusu olan kişi öğrenildiği takdirde davanın kısa zamanaşımı süresi içerisinde açılması gerekir. Zarar veren eylemin işlenmesinden itibaren on yıl geçtikten sonra zarar ve zararı veren kişi öğrenilmiş olsa bile tazminat istemi, zamanaşımı def’î ile karşılaştığında reddedilir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 20/12/2017 tarih ve 2017/3-2786 E., 2017/2016 K. Sayılı kararı).
TBK’nın 72/1. (BK’nın 60/2.) maddesinde düzenlenen üçüncü süre ise “ceza zamanaşımı süresi”dir. Zarara neden olan eylem, aynı zamanda ceza kanunları uyarınca suç teşkil eden bir eylem oluşturuyor ve bu eylem için ceza kanunlarının öngördüğü zamanaşımı süresi daha uzun bir süre ise bu takdirde uygulanacak olan zamanaşımı süresi, o suçun bağlı olduğu ceza zamanaşımı süresidir. Ceza zamanaşımı süresinin başlangıç anı da zarar verici eylemin gerçekleştiği tarihtir.
Dava konusu yaralamalı trafik kazası 07/05/2016 tarihinde meydana gelmiş, görülmekte olan dava ise 25/10/2019 tarihinde açılmıştır. Her ne kadar 2 yıllık kısa zamanaşımı süresi dolmuş ise de, somut olayda KTK’nın 109.maddesinde düzenlenmiş olan uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerekmektedir. Kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu kapsamında somut olay içi öngörülen ceza zamanaşımı süresi 8 yıl olup 8 yıllık uzun zaman aşımı süresinin dolmadığı anlaşılmakla davalıların zamanaşımı definin reddine karar verilmiştir.
…. Asliye Ceza Mahkemesinin … E. Sayılı dosyasının fiziken gönderildiği, dosyanın yapılan incelemesinde … hakkında İstanbul CBS … sor sayılı dosyası ile taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçundan 08/08/2016 tarihinde …. Asliye Ceza Mahkemesinde kamu davası açıldığı, …. Asliye Ceza Mahkemesinin … E. … K. 12/10/2017 tarihli kararı ile TCK 89/1 maddesi uyarınca neticeten 2.240,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın 12/10/2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce alınan ATK Trafik İhtisas Kurulunun 27/02/2020 tarihli kusur raporunda; “olay anında trafik ışıklarının taraflardan hangisi için yeşil yandığı anlaşılamadığından bu konuda kesin kanaat Mahkememize bırakılarak alternatif kusur dağılımı yapıldığı, davalı sürücü …’ın seyir yönüne hitaben yeşil ışık yandığı kabulü halinde; davalı sürücü … sevk ve idaresindeki otomobil ile olay mahalli trafik ışıklarına geldiğinde kendisine hitaben yanan yeşil trafik ışığı nedeniyle seyrini sürdürdüğü sırada sol tarafından sağ tarafına doğru karşıdan karşıya kendilerine hitaben yanan kırmızı trafik ışığında geçiş yapmak isteyen davacı yayaya çarptığı olayda atfı kabil bir kusuru bulunmadığı, davacı yaya … karşıdan karşıya geçiş yapmadan evvel yol üzerinde seyir halinde olan araçların seyir durumlarını kontrol altında bulundurması ve kendisine hitaben yeşil ışık yanarken seyreden araçlara ilk geçiş hakkını vermesi gerekirken bu hususlara riayet etmediği, kendi can güvenliğini tehlikeye atıp, kırmızı ışık ihlali yaparak karşıdan karşıya geçiş yapmak istediğinde davalı sürücü idaresindeki otomobilin sadmesine uğradığı anlaşılmakla kazanın oluşumunda kusurlu olduğu, davacı yaya …’ın seyir yönüne hitaben yeşil ışık yandığı kabulü halinde; davalı sürücü … sevk ve idaresindeki otomobil ile olay mahalli trafik ışıklarına geldiğinde kendisine hitaben yanan kırmızı trafik ışığı nedeniyle durması akabinde yeşil trafik ışığı yandığında seyrini sürdürmesi gerekirken bu hususa riayet etmediği, kırmızı ışık ihlali yaparak seyrini sürdürdüğünde ise sol tarafından sağ tarafına doğru karşıdan karşıya kendilerine hitaben yanan yeşil trafik ışığı yanmasından dolayı geçiş yapmak isteyen davacı yayaya etkin fren ve direksiyon tedbiri almadan çarptığı anlaşılmakla kusurlu olduğu, davacı yaya … kendisine hitaben yanan yeşil trafik ışığı nedeniyle karşıdan karşıya geçiş yapmak istediğinde davalı sürücü idaresindeki otomobilin sadmesine uğradığı olayda atfı kabil bir kusuru bulunmadığı” şeklinde rapor düzenlendiği anlaşılmıştır. Mahkememizce davacı ve davalı tanıklarının dinlenilmesine karar verilmiş, dinlenen davacı tanığı … beyanında kaza esnasında yayaların geçmesi gereken ışığın yandığını, hangi ışık yandığını şu an hatırlamadığını beyan ettiği, dinlenen davalı tanıkları … ve … beyanlarında kaza olduğu esnasında çarpan aracın içerisinde bulunduklarını, davacının araçlara yeşil ışık yandığı esnada karşıya geçtiğini, tek kişi olduğunu, aracın hızının normal olduğunu, önlerinde bulunan araç geçtikten sonra davacının önlerine çıktıklarını beyan etmiştir. Dinlenen davalı tanıklarının kolluk, savcılık ve mahkeme aşamasında beyanlarının olmadığı, yapılan kolluk aşamasında yapılan araştırmalarda da bilgi veren olarak dosyada yer almadıkları, kazanın meydana gelmesinde bilgi sahibi olduklarını söyleyen tanıkların ceza yargılamasının üç aşamasında da tanık olarak yer almamalarının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, ayrıca kazanın meydana geldiği alanda davacı tanığı …’ın da başka bir kazaya karışmış olduğu ve bu tanığı kaza mahallinde görmediklerini beyan ettikleri anlaşılmakla Mahkememizce beyanları çelişkili olduğu değerlendirilerek davalı tanık beyanları hükme esas alınmamıştır. Kazanın trafik ışık lambalarının bulunduğu mahalde meydana geldiği, dinlenen davacı tanığı …’ın kolluk, mahkeme aşamasında alınan beyanları ile Mahkememizce alınan beyanın uyumlu olduğu, yayaların geçmesi gereken ışık yandığı anda karşıdan karşıya geçtiklerini beyan ettiği, davalı tarafın araçlara kırmızı ışık yandığı esnada durduğunu yeşil ışık yandığı esnada yoluna devam ettiğini beyan ettiği, davacının ağır şekilde ve kemik kırığına yol açacak şekilde yaralandığı dikkate alındığında bir anda hızlanmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu ve …. Asliye Ceza Mahkemesinin … E. … K. 12/10/2017 tarihli kararı ile davalı sürücü …’ın para cezası ile mahkumiyetine karar verildiği ve kesinleştiği anlaşılmakla; Borçlar Kanunu 74. (818 sayılı Borçlar Kanunu 53.) maddesi hükmü gereğince, hukuk hakiminin kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi olgu ile bağlı olduğu, ceza mahkemesinin gerekçeli kararında davalı sürücü olan sanığın seyir halinde iken gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek karşıdan karşıya geçmekte olan davacı …’e çarptığı tespiti yapıldığı ve maddi olgularla hukuk hakimi bağlı olmakla; ATK Trafik İhtisas Kurulunun 27/02/2020 tarihli raporundaki 2. Durum uyarınca davalı sürücü … sevk ve idaresindeki otomobil ile olay mahalli trafik ışıklarına geldiğinde kendisine hitaben yanan kırmızı trafik ışığı nedeniyle durması akabinde yeşil trafik ışığı yandığında seyrini sürdürmesi gerekirken bu hususa riayet etmediği, kırmızı ışık ihlali yaparak seyrini sürdürdüğünde ise sol tarafından sağ tarafına doğru karşıdan karşıya kendilerine hitaben yanan yeşil trafik ışığı yanmasından dolayı geçiş yapmak isteyen davacı yayaya etkin fren ve direksiyon tedbiri almadan çarptığı anlaşılmakla %100 oranında kusurlu olduğu Mahkememizce kabul edilmiştir.
ATK 2. İhtisas Kurulunun 17/06/2021 tarihli maluliyet raporuna göre 03/08/2013 tarih, 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği ile bu yönetmelik kapsamında yer almayan bölüm, cetvel ve listeler için, 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri E cetveline göre: %8.2(yüzdesekiznoktaiki) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği, kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik Hükümleri dikkate alınarak yapılan değerlendirme sonucu davacının tüm vücut engellilik oranının %0 olduğu, iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği tespit edilmiştir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/3119 E. 2021/2025 K. Sayılı ilamına göre yerleşmiş uygulamalarına göre; haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde malûliyetin varlığı ve oranına ilişkin belirlemenin Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, maluliyete ilişkin alınacak raporların, 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından alınan rapor dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli olmakla hükme esas alınmış kazanın 07/05/2016 tarihinde meydana geldiği dikkate alınarak somut olayda Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerinin uygulanması gerektiği anlaşılmakla bu yönetmelik hükümlerine göre yapılan tespitler hükme esas alınmıştır.
Dosya aktüerya bilirkişisine tevdi edilmiş olup aktüer bilirkişi …’ın 29/12/2021 tarihli raporunda dava dilekçesinde sadece bakıcı gideri ve tedavi giderleri talep edildiğinden geçici ve sürekli iş göremezlik zararı hesaplanmadığı, bakıcı giderine ilişkin tespitin olmadığı ve tedavi giderleri yönünden uzmanlık alanı olmadığına dair rapor düzenlendiği, davacının maddi zarar açıklamasına ilişkin 14/09/2020 tarihli dilekçesi de gözetilerek heyete doktor bilirkişi de eklenerek ek rapor düzenlenmesine karar verilmiş, aktüer bilirkişi … ve doktor bilirkişi …tarafından düzenlenen 10/05/2022 tarihli raporunda aktüer bilirkişi tarafından mahkememiz ara kararına rağmen geçici ve sürekli iş göremezlik hesabı yapılmadığı, doktor bilirkişi tarafından dosyadaki tedavir evrakları değerlendirilerek bakıcı gideri olup olmadığına dair değerlendirme yapılmadığı gibi davacının sadece ulaşım giderleri gözetilerek 84,00 TL tedavi giderinin bulunduğu anlaşılmıştır. Aktüer bilirkişi … ve doktor bilirkişi …tarafından düzenlenen 10/05/2022 tarihli raporunun hükme ve denetime elverişli olmadığı hesaplama yapılmadığı anlaşılmakla hükme esas alınmamış olup yeni bir bilirkişi heyetinde rapor alınmasına karar verilmiştir. Aktüer bilirkişi … ve doktor bilirkişi … tarafından düzenlenen 14/06/2022 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; ” davacının maruz kaldığı trafik kazası nedeniyle sağ bacak femur kemiği boyun kırığı oluştuğu, … Eğitim ve Araştırma Hastanesinde ameliyat edilerek K teli ve vida ile stabilizasyon sağlandığı, ek komplikasyon gelişmemesi üzerine taburcu edildiği anlaşılmakla kişinin memur kemik kırığı yaralanması nedeniyle iyileşme süresinin 9 aya kadar uzayabileceği, femur boyun kırığının optimal şartlarda kaynaması için en az 2 ay mutlak yatak istirahati gerektiği, bu nedenle kişinin 2 ay yatak istirahati gerektiğinden bu süreçte özbakım ihtiyaçları için bir başkasının bakımına ihtiyaç olacağı, bakıcı gideri olarak 3.294,00 TL olarak hesaplanmış olup, ilk 2 aylık süreden sonra kalan iyileşme sürecinde kanadyen yardımı ile özbakım ihtiyaçlarını kendi kendine karşılayabileceği, davacının yaralanması, iyileşme süresinin uzunluğu, harcamaların yapıldıkları tarih dikkate alındığında bu kapsamda yapılması muhtemel toplam tedavi giderinin 3.000,00 TL olarak takdirinin uygun olacağı, davacının Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre sürekli maluliyet zararının bulunmadığı, davacının Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre sürekli maluliyet zararının 79.633,21 TL olduğu, davacının geçici iş göremezlik zararının 11.832,59 TL olduğu” şeklinde rapor düzenlenmiştir. Aktüerya bilirkişi tarafından yapılan hesaplamanın Yargıtay 17. HD’in 2020/2598 E. 2021/34 K 14.01.2021 tarihli kararı ve T.C. Yargıtay 17. HD. 2019/3292 E. 2021/1848 K. 24.02.2021 tarihli doğrultusunda, TRH 2010 Yaşama Tablosu ve progresif rant yöntemi olarak adlandırılan hesaplama yöntemi dikkate alınarak düzenlendiği, düzenlenen raporun dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli olduğundan hükme esas alınmıştır. Doktor bilirkişi tarafından bakıcı gideri ve tedavi gideri konusunda davacının tedavi evrakları, yaralanması, iyileşme süresi ve yapıldıkları tarih itibariyle hesaplamanın yapıldığı dosya kapsamına ve denetime uygun olduğu anlaşılmakla hükme esas alınmıştır.
Mahkememizin 08/09/2020 tarihli duruşma ara kararı ile davacı vekilinin dava dilekçesinde sonuç kısmında maddi tazminat kalemi olarak 1.000,00 TL değer belirttiği ancak dilekçe içeriğinde bahsetmiş olduğu alacak kalemlerini ayrıştırmadığı anlaşıldığından her bir alacak kalemi olarak öncelikle talebini ayrı ayrı harca esas değeri göstererek açıklaması için HMK’nın 31 ve 119 maddeleri uyarınca 1 haftalık kesin süre verildiği, kesin süre içerisinde dosyaya sunulan davacı vekilinin 14/09/2020 tarihli beyan dilekçesi ile maddi tazminat kalemlerini ayrıştırdığı ve 300,00 TL geçici iş göremezlik nedeniyle iş ve kazanç kaybı, 300,00 TL tedavi giderleri ve tüm iyileşme sürecinde yapılan masraflar, 200,00 TL ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar ve 200,00 TL rehabilitasyon, psikolojik destek masrafı şeklinde maddi tazminat alacak kalemlerini ayrıştırdığı anlaşılmıştır. Davacının dava dilekçesinde dava konusu trafik kazası nedeniyle maddi zarar talebinde bulunduğu, 14/09/2020 tarihli dilekçesi ile geçici iş göremezlik zararı talebi konusunda bir tereddüt bulunmadığı, her ne kadar 14/06/2022 tarihli bilirkişi raporunda davacının sürekli iş göremezlik zarar talebinin bulunmadığı belirtilmişse de “ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar” sürekli iş göremezlik zararını da kapsadığından davacının sürekli iş göremezlik zararı talebinin dava açılırken bulunduğu Mahkememizce kabul edilmiş ve raporun bu kısmı hükme esas alınmamıştır.
Davacı taraf davasını belirsiz alacak davası olarak açmış olmakla; 19/09/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile geçici iş göremezlik zararını 11.832,59 TL’ye, sürekli iş göremezlik zararını 79.633,21 TL’ye, geçici bakıcı gideri zararını 3.294,00 TL’ye, tedavi gideri zararını 3.000,00 TL’ye arttırdığı ve dilekçesinin davalılara tebliğ edildiği ve tamamlama harcını yatırdığı anlaşılmıştır.
Davacının 14/06/2022 tarihli bilirkişi raporunda tespit edilen geçici iş göremezlik maddi zararının 11.832,59 TL, bakıcı gideri zararının 3.294,00 TL, tedavi gideri zararının 3.000,00 TL olduğu,, davalı …’ın araç sürücüsü olarak davalı sigorta şirketinin aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olarak meydana gelen zarardan sorumluluğunun bulunduğu ve poliçe limiti içerisine kaldığı anlaşılmakla davacı vekilinin dava öncesi davalı sigorta şirketine yazılı başvuru yapmış olmasına karşın, davacının sağlık kurulu raporu ve diğer eksikliklerin dava öncesi sigorta şirketine gönderilemediği; usulüne uygun temerrüt gerçekleşmediğinden davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi temerrüt tarihi olarak kabul edilmiş ve kazanın gerçekleşmesinde kusurlu olan … plakalı aracın hususi araç olması nedeniyle yasal faize hükmedilmiş ve sonuç olarak davacının maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile; davacının 11.832,59 TL geçici iş göremezlik tazminatının 07/05/2016 tarihinden itibaren(davalı … Sigorta A.Ş yönünden dava tarihinden itibaren) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacının 3.294,00 TL bakıcı gideri tazminatının 07/05/2016 tarihinden itibaren(davalı … Sigorta A.Ş yönünden dava tarihinden itibaren) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacının 3.000,00 TL tedavi gideri tazminatının 07/05/2016 tarihinden itibaren(davalı … Sigorta A.Ş yönünden dava tarihinden itibaren) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, sürekli iş göremezlik zararı yönünden davacının kaza tarihinde yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre tüm vücut engellilik oranının %0 olduğu yani sürekli maluliyetinin bulunmadığı anlaşılmakla sürekli iş göremezlik zarar talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı taraf trafik kazası nedeniyle uğradığı manevi zararlara ilişkin manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
Manevi tazminatın miktarını tayin etme hakimin takdirine bırakılmış bir konu olmakla beraber, hükmedilecek miktarın uğranılan zararla orantılı, duyulan acıyı hafifletecek nitelikte olması gerekir. Takdir edilecek manevi tazminat hakkaniyete uygun olmalıdır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararı karşılaması da amaç edinmemiştir. Kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine zarara uğrayanda bir huzur duygusu doğurmalıdır. Tazminatın sınırı onun amacına uygun olarak belirlenmelidir. Manevi tazminatın takdiri yapılırken tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilmeli; manevi tazminatın miktarı bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmamalıdır. Manevi tazminatın miktarının belirlemesinde her olaya göre değişen özel hal ve şartlar gözetilmelidir. Ayrıca Yargıtay HGK’nın 23.6.2004 tarih ve 2004/13-291E.-2004/370K. sayılı kararında manevi tazminat ile ilgili olarak yapılan değerlendirmede; “Manevi tazminat, gelişmiş ülkelerde artık eski kalıplarından çıkarılarak caydırıcılık unsuruna da ağırlık verilmektedir. Gelişen hukukta bu yaklaşım, kişilerin bedenine ve ruhuna karşı yöneltilen haksız eylemlerde veya taksirli davranışlarda tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranlarda manevi tazminat takdir edilmesi gereğini ortaya koymakta; kişi haklarının her şeyin önünde geldiğini önemle vurgulamaktadır. Bu ilkeler gözetildiğinde; aslolan insan yaşamıdır ve bu yaşamın yitirilmesinin yakınlarında açtığı derin ızdırabı hiçbir değerin telafi etmesi olanaklı değildir. Burada amaçlanan sadece bir nebze olsun rahatlama duygusu vermek; öte yandan da zarar veren yanı da dikkat ve özen göstermek konusunda etkileyecek bir yaptırımla, caydırıcı olabilmektir.” denilmek sureti ile manevi tazminatın belirlenmesine caydırıcılık unsuru ve insan yaşamının önemine özellikle vurgu yapılmıştır.
Davaya konu somut olay anılı yasal düzenlemeler ve yukarıdaki ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde; davaya konu trafik kazası neticesinde, kazanın oluş şekli, kaza tarihi, tarafların kusur oranı, maluliyet oranı, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, davacının yaşı, ülkenin ekonomik koşulları, paranın alım gücü birlikte değerlendirilerek kaza nedeniyle davacı tarafta yarattığı elem ve ızdırabın ağırlığı ve manevi tazminatın belirlenmesine ilişkin tüm ilke ve kurallar nazara alınarak manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; davacının 10.000,00 TL manevi tazminatının kaza tarihi olan 07/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, dair oluşan vicdani kanıya göre aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davacının maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile,
a.)Davacının 11.832,59 TL geçici iş göremezlik tazminatının 07/05/2016 tarihinden itibaren(davalı … Sigorta A.Ş yönünden dava tarihinden itibaren) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
b.)Davacının 3.294,00 TL bakıcı gideri tazminatının 07/05/2016 tarihinden itibaren(davalı … Sigorta A.Ş yönünden dava tarihinden itibaren) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
c.)Davacının 3.000,00 TL tedavi gideri tazminatının 07/05/2016 tarihinden itibaren(davalı … Sigorta A.Ş yönünden dava tarihinden itibaren) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
d.)Koşulları oluşmadığından davacının sürekli iş göremezlik talebinin reddine,
2-)Davacının manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile, davacının 10.000,00 TL manevi tazminatının kaza tarihi olan 07/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar kanunu gereğince alınması gereken 1.921,33-TL harcın davacı tarafça yatırılan 529,41-TL peşin harç + 1.653,00-TL ıslah harçtan mahsubu ile fazladan alınan 261,08-TL’nin davacıya iadesine,
4-)Maddi tazminat yönünden; Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davalılardan müştereken müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-)Manevi tazminat yönünden; Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T (madde-13 İkinci Kısım İkinci Bölüm) göre hesaplanan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davalı …’dan tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-)Maddi tazminat yönünden; Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre red edilen kısım üzerinden hesaplanan 12.741,31-TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-)Manevi tazminat yönünden; Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T (MADDE-10-2) göre hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine,
8-)Davacı tarafça yatırılan 44,40-TL başvuru harcı, 1.921,33 TL peşin harç (yatırılan harçlardan iadesine karar verilen kısım düşüldükten sonra kalan) olmak üzere toplam 1.965,73 TL harcın (davalı … Sigorta A.Ş 1.282,63 TL’sinden sorumlu olmak kaydıyla) davalılardan müştereken müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
9-)Davacı tarafından yatırılan 3.550,00-TL Bilirkişi ücreti, 1.120,00-TL bedelli ATK fatura ücreti ve 504,30-TL posta giderinden ibaret toplam 5.174,30 -TL yargılama giderinin kabul red oranına göre 1.827,56-TL’nin davalılardan müştereken müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, kalan kısmın davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
10-)Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin kabul red oranına göre 466,22-TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine, 853,78-TL’sinin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
11-)Taraflarca yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı vekili, davalı asil … ve davalı … vekilinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 15/11/2022

Katip …
e-imzalı*

Hakim …
e-imzalı*