Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1168 E. 2022/576 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/1168 Esas
KARAR NO : 2022/576

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/10/2019
KARAR TARİHİ : 29/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili tarafından sunulan 25/10/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile davalı arasında 29.08.2018 tarihinde taşeron sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme kapsamında davacı şirketin davalıdan 814.362,38 TL değerinde alacağı bulunduğunu ve bu alacağını tahsil etmek için icra takibi başlattığını,.. Tasarım ve inşaatını gerçekleştirmek amacıyla davalı ile …A.Ş. arasında bir sözleşme kurulduğunu, davacı şirket ile davalı arasındaki taşeron sözleşmesi de ana sözleşme kapsamındaki işlerin bir kısmının davacı şirkete taşere edilmesine ilişkin olduğunu, Taşeron sözleşmesinde ana sözleşmede tanımlanan edimlerin davacı şirket ile davalı arasında yarı yarıya gerçekleştirileceğini, davacı şirketin ana sözleşmedeki işler bakımından taşeron konumunda olduğu için yaptığı işleri ve masrafları üzerine karını ekleyerek davalıya fatura ettiğini, davacı şirket de faturalarını buna uygun şekilde kestiğini, ancak her faturanın karşılığı ödenmediğini, taraflar arasında ödemenin takibi için bir cari hesap ilişkisi tutulduğunu, davacı şirketin proje süresince düzenlenen tüm faturaları bir araya getirerek davalıya tebliğ ettiğini, davalının davacı şirketin yaptığı işin karşılığı olan hak edişlerin kendisine düşen kısmının yanında davacı şirkete düşen %50 nispetindeki kar payını da davacı şirket banka hesabına yatırmayı reddettiğini, taşeron sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ihlal ettiğini, açıklanan nedenlerle davanın kabulü ile davalının takip dosyasına baki 814.362,80 TL tutarındaki borca ilişkin itirazlarının iptali ile takibin devamına, davalı borçlu takibe haksız olarak itiraz ettiğinden alacak tutarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine ve arabuluculuk aşamasında giderler de dahil olmak üzere yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP: Davalı vekili tarafından sunulan 30/01/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki sözleşme bir tür adi ortaklık olan iş ortaklığı sözleşmesi olduğunu, sözleşmeden dolayı taraflara yani ortaklara tahakkuk eden istisnasız her türlü vergi yükümlülüğünden %50 oranında eşit oranda sorumlu olduklarını, taraflar arasında bir cari hesap sözleşmesi olmadığını, davacının davalıya fatura tebliğ etmiş olmasının bir önemi olmadığını, çünkü davacı tarafça tanzim edilen faturalar kendisinin koymayı taahhüt ettiği sermaye borcunu oluşturduğunu, dolayısı ile davacının davalıdan bu faturalardan doğan bir alacağı olmadığını, davacının herhangi bir kar payı alacağının kalıp kalmadığı ancak iş bu dava sayesinde gerçekleştirilecek tasfiye sonunda ortaya çıkabileceğini, taraflarca ödenen vergi ve diğer yükümlülüklerin gider kalemleri içinde sayılması zorunluluğu olduğunu, arz ve izah olunan nedenlerle davacının davasının ve icra inkar tazminatının reddine, davanın kabulü anlamına gelmemek kaydıyla işbu davanın taraflar arasındaki ortaklık ilişkisinin tasfiyesi olarak addedilerek tarafların tasfiye paylarının tespitine, davacı uhdesinde bulunan davalı lehine tahakkuk etmiş veya edecek tasfiye paylarına dava tarihinden itibaren ticari faiz yürütülmesine, davacının haksız ve hukuka aykırı icra takibine girişmiş olmasından bahisle %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER: İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün…Esas sayılı dosyası, Taraf şirketler arasındaki 29.08.2018 tarihli taşeron (adi ortaklık) sözleşmesi, Davalı Şirket ile … İkram Hizmetleri A.Ş. arasında yapılan 28.08.2018 tarihli ana sözleşme, Geçici Kabul Belgesi, Faturalar, Cari Hesap, Beşiktaş … Noterliği’nin 19/06/2019 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi, İzmir… Noterliğinin 01.07.2018 tarih ve… sayılı cevabi ihtarnamesi, İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D.İş. … Karar sayılı dosyası, Taraflara ait ticari defter ve kayıtlar, Banka kayıtları, Vergi Dairesi kayıtları, Arabuluculuk tutanağı, Arabulucu sarf kararı, Bilirkişi raporları, Tasfiye Raporu ve tüm dosya kapsamı.
İstanbul … İcra Dairesi’nin …esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; alacaklı … Ltd. Şti. tarafından borçlu …Ltd.Şti. aleyhine, faturalardan kaynaklanan toplam 816.755,25-TL alacağa ilişkin adi takip yoluyla icra takibi başlatıldığı, borçlu davalı şirketin süresinde takibe itirazı nedeniyle takibin durdurulmasına karar verildiği ve itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, icra takibinin derdest olduğu anlaşılmıştır.
İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin…Talimat sayılı dosyası kanalıyla davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi sonrası Mali Müşavir Bilirkişi tarafından düzenlenen 20/01/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davalı şirketin 2018-2019 yılları yevmiye, kebir ve envanter defterlerinin açılış ibraz onaylarının yasal süresi içerisinde yapıldığı. yine davalı şirketin 2018-2019 yılları yevmiye defterlerinin kapanış ibraz onaylarının yasal süresi içerisinde yapıldığı, Ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu ve birbirini doğrular nitelikte olduğu, Davalı şirketin 2018-2019 yılları ticari yasal defter kayıtlarına göre; davacı şirket tarafından, davalı şirkete 7.903.34849 TL toplam tutarlı fatura düzenlendiği ve düzenlenen faturaların davacı şirketin ticari defterlerine alacak kaydı olarak işlendiği, davalı şirket tarafından davacı şirkete 6.911.134,95 TL banka havalesi ile ödeme yapıldığı bu ödemelerin ticari yasal defterlere borç kaydı olarak işlendiği, ayrıca davalı şirket tarafından, davacı şirkete 5 adet fatura karşılığı 1.138.245,53 TL toplam tutarlı fatura düzenlendiği ve davalı şirketin ticari defter kayıtlarına borç kaydı olarak işlendiği bu durumda, davalı şirketin 2018-2019 yılları ticari yasal defter kayıtlarına göre; davacı şirketin, davalı şirkete 146.031,99 TL borcunun bulunduğu, yani davacı şirkete, davalı şirketin 146.031,99 TL fazladan ödeme yapmış göründüğü, Tarafların beyanları ve davalının ticari defter kayıtları incelendiğinde aradaki farkın davalı tarafın davacı aleyhine tahakkuk ettirdiği 22.08.2019 tarihli 960.394,35-TL bedelli faturadan kaynaklandığı, bu fatura değerlendirilmediğinde davacının davalı taraftan 814.362.,38-TL alacaklı gözüktüğü, defterlerin karşılıklı incelenmesinin ve inceleme sonrasında kayıtlarının HMK-222 gereği değerlendirilmesinin diğer delillerle beraber taktirinin Yüce Mahkemeye ait olduğu, Taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi gözükmekte olup, kar payı ve sermaye payı isteminin normalde fesih ve tasfiyeye bağlı olduğu, ancak sözleşmenin “Ana Sözleşmenin 8.2 maddesinde belirtilen işveren tarafından onaylanan hak edişlerin yüklenici hesabına yatırılmasını müteakip S işgünü içerisinde alt yüklenicinin belirtilen banka hesabına yatırılacağı”, düzenlemesinin ara hesap görme niteliğinde değerlendirilmesinin de mümkün olmakla Yüce Mahkemenin taktirinde olabileceği, Davalı şirketin 2018-2019 vılları ticari yasal defter kayıtlarına göre: davalı şirket tarafından, dava dışı şirkete 14.741.780,44 TL toplam tutarlı fatura düzenlendiği ve düzenlenen faturaların davalı şirketin ticari defterlerine borç kaydı olarak işlendiği, dava dışı şirket tarafından, davalı şirkete 14,802.988,58 TL banka havalesi ile ödeme yapıldığı bu ödemelerin ticari yasal defterlere alacak kaydı olarak işlendiği, dava dışı şirketi alacaklandıran sözleşme damga vergisi olarak 58.867,94 TL alacak kaydı yapıldığı, dava dışı şirket tarafından davalı şirkete iade faturası bedeli olarak 7.788,00 TL alacak kaydı yapıldığı, davalı şirket tarafından dava dışı şirkete gönderilen banka havalesi kaydının da 127.864,62 TL borç kaydının bulunduğu. ayrıca dava dışı şirketin bakiyesinin sıfırlanması amacıyla 0.54 TL nin yuvarlama bakiyesi olarak alacaklandırıldığı, Buna göre talebin tasfive sonucu kar payı ve tasfiye pavı olarak değerlendirilmesi halinde tasfiyenin sözleşme hükümleri ile ilgili maddeleri göz önünde bulundurularak Yüce Mahkeme nezdinde atanacak tasfiye memurları tarafından gerçekleştirilebileceği tespit olunmuştur.
Muhasebeci Bilirkişi … ve Borçlar Hukuku Bilirkişi… tarafından hazırlanan 18/11/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacının bu davadaki talebinin, taraflar arasındak kurulmuş olan olan “adi ortaklığın” tasfiyesi ve davacının payına düşen “tasfiye karı” tutarının davacıya ödenmesi talebi olarak anlaşılması gerektiği; Ortaklık sözleşmesinde öngörülen amacın gerçekleşmiş olduğu ve dolayısıyla da adi ortaklığın sona erdiği; işin tamamlanarak davadışı/işverene teslim edildiği tarihte adi ortaklığın sona ermiş olduğu; fakat bu tarihin dava dosyasından anlaşılamadığı; Dolayısıyla, Mahkemece adi ortaklığın tasfiyesine karar verilmesi gerektiği; taraflar tasfiyenin birlikte gerçekleştirmesi veya ortak olarak atayacakları bir tasfiye memuru tarafından gerçekleştirilmesi hususunda anlaşamadıkları takdirde, Mahkemece tasfiye görevlisi (memuru) atanması (TBK.md.644) ve tasfiyenin, bu tasfiye görevlisi tarafından, TBK.md.642 ve 643 hükümlerine göre yapılması gerektiği; Bu hükümlere göre tasfiye aşamalarının özetle; önce ortaklık malları satılıp alacakların tehsil edilmesi; sonra borçların ödenmesi; daha sonra da ortakların verdikleri avansların ve ortaklık için yaptıkları giderlerin karşılanması; geriye bir şey kalırsa, ortakların sermaye paylarının kendilerine ödenmesi; yine bir şey artarsa bu “tasfiye karının” ortaklar arasında karın paylaştırılmasına ilişkin ilkelere göre dağıtılması, olduğu; yönünde sonuç ve kanatine varılmıştır.
Tasfiye Memurları tarafından düzenlenen 24/08/2022 tarihli taraf şirketlerin oluşturduğu adi ortaklığın tasfiyesi sonucu düzenlenen tasfiye raporunda özetle; Davacı … Ticaret Ltd. Şti.’nin davalı… Ltd. Şti. İle yapmış olduğu adi ortaklıktaki payından kaynaklı olarak 1.288.057,72-TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhine taraflar arasındaki taşeron (adi ortaklık) sözleşmesinden kaynaklı alacağa ilişkin başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali isteminden ibarettir.
Davacı taraf, davalı şirket ile aralarında yapılan taşeron sözleşmesi uyarınca ödenmesi gereken tutar ödenmediğini, davalının %50 nispetindeki kar payını davacı şirket banka hesabına yatırmayı reddettiğini, taşeron sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ihlal ettiğini, bu nedenle davalıdan alacaklı olduklarını, buna ilişkin başlatılan icra takibine davalı borçlu tarafça yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, kötüniyetli karşı tarafın icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf ise davacının herhangi bir kar payı alacağının kalıp kalmadığının ancak iş bu dava sayesinde gerçekleştirilecek tasfiye sonunda ortaya çıkabileceğini, davacının alacaklı olmadığını, bu sebeplerle davacı tarafından ikame olunan haksız davanın reddini talep etmiştir.
Dava konusu olan İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; alacaklı … Ltd. Şti. tarafından borçlu … Ltd.Şti. aleyhine, faturalardan kaynaklanan toplam 816.755,25-TL alacağa ilişkin adi takip yoluyla icra takibi başlatıldığı, borçlu davalı şirketin süresinde takibe itirazı nedeniyle takibin durdurulmasına karar verildiği ve itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, icra takibinin derdest olduğu anlaşılmıştır.
Dava zorunlu arabuluculuğa tabi davalardan olup davacı tarafça dosyaya sunulan 14/10/2019 tarih ve 2019/94537 numaralı arabuluculuk son anlaşmazlık tutanağı ile davacı tarafça zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve tarafların anlaşamadığı anlaşılmıştır.
Dava konusu ihtilaf davacı ve davalı şirket arasındaki sözleşme uyarınca davacı tarafın davalı şirketten alacaklı olup olmadığından kaynaklıdır.
Mahkememizce dava konusu itibariyle taraf şirketlerin ticari defter ve kayıtları üzerinde Serbest Muhasebeci Mali Müşavir kanalıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmış, düzenlenen bilirkişi raporları ile tarafların arasındaki ilişkinin adi ortaklıktan kaynaklı olduğu bu nedenle tarafların alacak ve borçlarının adi ortaklığın tasfiyesi sonucunda belirlenebileceği belirtilmiştir.
Mahkememizce taraflar arasındaki 29.08.2018 tarihli taşeron sözleşmesinin incelenmesi sonucunda taraflar arasında İstanbul Havalimanındaki yapım işine ilişkin elde edilen karın %50 oranında paylaştırılmasının kararlaştırıldığı bu haliyle taraflar arasındaki sözleşmenin adi ortaklık sözleşmesi niteliğinde olduğu ve taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi kurulduğu anlaşıldığından Mahkememizin 09/12/2021 tarihli 7 numaralı celsesindeki ara karar doğrultusunda Taraflar arasındaki 29/08/2018 tarihli sözleşmenin (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2013/13168 esas, 2013/13360 karar sayılı içtihadın da belirtildiği üzere) adi ortaklık sözleşmesi olduğu anlaşıldığından ve sözleşme kapsamında tasfiyenin yapılış şekline ilişkin düzenleme bulunmadığından Türk Borçlar Kanununun 642.madde ve devamı hükümlerine göre tasfiye işlemini gerçekleştirilmek üzere taraf vekillerine anlaşarak tasfiye memur/larını belirlemeleri ve belirledikleri tasfiye memurunu bildirmeleri için 1 aylık kesin süre verilmiş taraflarca tasfiye memuru belirlenmediğinden Mahkememizin 14/02/2022 tarihli ara karar ile taraf şirketlerin oluşturduğu adi ortaklığın tasfiyesini sağlayarak tarafların alacak borç durumunun tespiti için Mahkememizce tasfiye memuru olarak Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Meryem Tüfekçi ve Hukukçu Av. … atanmış ve adi ortaklığın tasfiyesi sağlanarak rapor düzenlenmesi istenilmiştir.
Tasfiye Memurları tarafından düzenlenen 24/08/2022 tarihli taraf şirketlerin oluşturduğu adi ortaklığın tasfiyesi sonucu düzenlenen tasfiye raporunda özetle; Davacı … Ticaret Ltd. Şti.’nin davalı… Ltd. Şti. İle yapmış olduğu adi ortaklıktaki payından kaynaklı olarak 1.288.057,72-TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Davalı tarafça tasfiye raporuna yönelik tasfiye sürecinin usulüne uygun yürütülmediği, tasfiye sürecinin taraf şirketler tarafından yapılan işlerin teknik bilirkişiler vasıtasıyla incelenerek düzenlenen faturaların yapılan işle uygun olup olmadığı ve vergi yükümlülükleri de değerlendirilerek tasfiye raporu alınması gerektiği yönünde itirazda bulunulmuş ise de, yargılama sırasında gerek davacı gerekse davalı tarafça taraflar arasındaki sözleşme konusu yapılan işlere yönelik herhangi bir itiraz da bulunulmadığı, Mahkememizin 04/03/2021 tarihli 4 numaralı celsesinde davacı vekilinin işin tamamlandığı bu hususta taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı bu nedenle keşfe gerek olmadığı yönündeki beyanı ve davalı vekilinin de taraflar arasındaki ilişkinin adi ortaklık olduğu yönündeki beyanı ve sözleşme konusu işlere yönelik itirazda bulunulmaması ayrıca yapım işi sonrası kabulün gerçekleşmesi asıl işverenden iş bedelinin tahsil edilmiş olması nedeniyle davalı tarafın yapılan işlerin incelenerek bu işlere yönelik düzenlenen faturaların denetlenmek suretiyle yeni tasfiye raporu alınmasına yönelik talebinin düzenlenen tasfiye raporunun dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli bulunması ve yapılan işin ihtilaf konusu olmaması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Bu haliyle davacı şirket ile davalı şirket arasında akdedilen 29/08/2019 tarihli adi ortaklık sözleşmesi kapsamında tarafların alacak ve borç durumunun tespiti açısından adi ortaklığın tasfiyesinin gerektiği, benzer olayda Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2013/13168 Esas, 2013/13360 Karar sayılı içtihadın da belirtildiği üzere adi ortaklığın tasfiyesi sağlanması gerektiğinin belirtildiği, bu durumda taraf şirketlerin oluşturduğu adi ortaklığın tasfiyesi sonrası haklılık durumun tespit edilebileceği açık olduğundan taraflarca belirlenmemesi nedeniyle Mahkememizce resen atanan tasfiye memurları kanalıyla taraf şirketler arasındaki adi ortaklığın tasfiyesi gerçekleştirilmiş olup, taraflar arasındaki sözleşme konusu yapılan işlere yönelik tarafların itirazının bulunmaması, yapılan işin asıl işveren tarafından kabul edilerek bedelinin ödenmiş olması ve yapılan işlere ve düzenlenen faturalara yönelik davalı tarafça süresinde itirazda bulunmadığı açık olup, taraf şirketlerin incelenen ticari defter ve kayıtlar ile sözleşme konusu işe ilişkin düzenlenen faturalar ve yapılan ödemeler kapsamında düzenlenen dosya kapsamına uygun ve karar vermeye elverişli tasfiye raporu ile davacı şirketin davalıdan 1.288.057,72-TL alacaklı olduğu sabit olup, davalı tarafça davacı şirkete borçlarının bulunmadığı yönünde icra takibine itirazda bulunmuş ise de bu hususu ispata yarar delil ibraz edilmemesi ve taraflar arasındaki adi ortaklığın tasfiyesi sonucunda davacı şirketin davalıdan alacaklı olduğunu ispat ettiği anlaşılmakla, davacı tarafın davalıdan 1.288.057,72-TL alacaklı olduğu tespit edilmiş ise de taleple bağlılık ilkesi gereği davacı tarafın davalı hakkında başlattığı icra takibine konu faturalardan dolayı davalıdan toplam 814.362,38-TL alacağının bulunduğu, davalı tarafın icra takip tarihi itibariyle temerrüte düştüğü anlaşıldığından davacı tarafça başlatılan icra takibine borçlu davalı tarafından yapılan itirazın belirtilen miktar yönünden iptaline, takibin kaldığı yerden devamına ayrıca fatura konusu alacağın likit ve takibe itirazın haksız olması nedeniyle asıl alacağın (814.362,38-TL’nin) %20’si oranında icra inkar tazminatının borçlu davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı tarafça açılan DAVANIN KABULÜ ile; Davacı tarafın başlattığı İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı icra dosyasında;
a) Borçlu davalı tarafından 814.362,38-TL asıl alacağa yönelik yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, takibin borçlu davalı yönünden takip talebinde belirtilen şartlarla kaldığı yerden devamına,
b) Asıl alacağın (814.362,38-TL’nin) %20’si oranında icra inkar tazminatının borçlu davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
2- Davacı tarafça dava açılırken yatırılan peşin harcın alınması gereken 55.629,09-TL harçtan mahsubu ile bakiye 45.805,59-TL karar harcının borçlu davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
3- Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin haksız çıkan taraf olan davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
4- Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 44,40-TL başvurma harcı, 9.823,50-TL peşin harç olmak üzere toplam 9.867,90-TL harç giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5- Davacı tarafça yargılamanın yürütülmesi nedeniyle yapılan 29 adet tebligat-posta gideri 378,50-TL, bilirkişi ücreti 2.000,00-TL ve tasfiye memuru ücretinin yarısı olan 17.500,00-TL olmak üzere toplam 19.878,50-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6- Davalı tarafça yargılama sırasında yapılan 2.000,00-TL bilirkişi ücreti ve 50,00-TL talimat posta masrafından oluşan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7- Davacı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen nisbi 107.579,86-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
8- Taraflarca yatırılan gider avansının karar tebliğ işlemleri tamamlandıktan ve karar kesinleştikten sonra kullanılmayan kısmının yatıran ilgili tarafa resen iadesine,
Dair; davacı vekillerinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe ile İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/09/2022

Başkan
e-imza*
Üye
e-imza*
Üye
e-imza*
Katip
e-imza*

*Bu evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.