Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1144 E. 2021/509 K. 22.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/1144 Esas
KARAR NO : 2021/509
DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 24/10/2019
KARAR TARİHİ : 22/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili mahkememize sunduğu 24/10/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında reasürans sözleşmesi olduğunu, taraflar arasındaki anlaşma uyarınca davalı şirket tarafından yüklenilen ödeme yükümlülüğünün yerine getirilmediğini, davalı şirket tarafından müvekkili şirkete sorumluluk tutarlarında ödeme yapılmamasının hukuken geçerli hiçbir nedeninin bulunmadığını beyanla davalı şirket tarafından sigortalının 25/08/2017 tarihinde işin durması nedeniyle gerçekleşmiş kar kaybına ilişkin haksız olarak ödenmemiş 294.538,45-USD tutarında tazminat ile davalı şirket tarafından sigortalının 18/01/2018 tarihinde gerçekleşmiş hasarına ilişkin haksız olarak ödenmemiş 376.200,00-USD tutarında tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili mahkememize sunduğu 18/06/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; yetki itirazında bulunarak taraflar arasında mevcut olan uyuşmazlığın sigorta sözleşmesinden kaynaklandığı hususu göz önüne alındığında söz konusu uyuşmazlığa ilişkin yetki de 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanunun 46.maddesi uyarınca Türk Mahkemelerinin yetkisi bulunmadığından yetkisizlik nedeni ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: 27/12/2016 tarihli Reasürans sözleşmesi ve yeminli tercümesi, sigorta poliçeleri, ekspertiz raporları, yurt dışı tebligat evrakları, arabuluculuk tutanağı ve sarf kararı ile tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanı, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava, davacı tarafça davalı aleyhine açılan sigorta reasürans sözleşmesi kapsamında sigortalıya ödenen bedele ilişkin davalının ödemekle sorumlu olduğu miktarın davalıdan rücuen tazmini istemine ilişkindir.
Davacı tarafça sigortalıya ödenen hasar bedelinin davalı ile aralarındaki reasürans sözleşmesi kapsamında davalının ödemekle sorumlu miktarı ödemediğini bu nedenle davalının sorumlu miktarın davalıdan rücuen tazminine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf ise mahkememizin yetkisiz olduğun be nedenle davanın reddi gerektiğini, aksi halde davacı tarafça açılan haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava hukuksal niteliği itibariyle, taraflar arasında imzalanan reasürans sözleşmesi gereğince rücuen tazminat istemine ilişkindir.
HMK’nın 115/1 maddesi gereğince Mahkemeler dava şartının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.
Davalı tarafça süresinde verilen cevap dilekçesi ile yetki itirazında bulunulmuş olup, taraflar arasındaki 27/12/2016 tarihli Reinsurance Sözleşmesinde yetki şartına ilişkin düzenleme ile anlaşmazlığı Türkiye Cumhuriyeti yasalarına tabi olarak çözümleneceği ve tarafların her biri Türkiye Cumhuriyeti içindeki herhangi bir yetkili mahkemenin yargı yetkisini ve bu mahkeme yargı yetkisini vermek için gerekli tüm şartlara uymayı kabul eder şeklinde belirlenmiş ise de Türkiye’deki hangi mahkemenin yetkili olduğu kararlaştırılmamıştır.
Öncelikle, yabancılık unsuru taşıyan sözleşmelerin çözümünde yetkili kanunun tayininden önce çözümü gereken sorun açılan davada mahkemenin milletlerarası yetkisinin bulunmasıdır. Milletlerarası özel hukukun konusuna giren bir uyuşmazlıkta, mahkemenin yetkili olduğu tespit edildikken sonra, kanunlar ihtilafı kurallarına göre olaya uygulanacak olan hukuk tespit edilir. Bu hukuk mahkemenin hukuku olabileceği gibi yabancı hukuk da olabilir. ( Prof. Dr. Aysel ÇELİKEL, Prof. Dr. Bahadır ERDEM, Milletlerarası Özel Hukuk 14. Bası sayfa:21)
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 17. maddesinde “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” düzenlemesi yer almaktadır.
Yetki sözleşmesinin geçerlilik şartları başlıklı 18. maddesi ” (1) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular ile kesin yetki hallerinde, yetki sözleşmesi yapılamaz. (2) Yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı olarak yapılması, uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olması ve yetkili mahkeme veya mahkemenin gösterilmesi şarttır.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu nedenle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 23/06/2020 tarih, 2019/3131 E. – 2020/1131 K. sayılı içtihadında belirtildiği üzere yetki sözleşmesinde kararlaştırılan yetkili mahkemenin somut olarak belirlenmemiş olması nedeniyle taraflar arasında düzenlenen yetki sözleşmesi geçerli değildir.
5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK)’un 46.maddesi uyarınca bir davada ileri sürülen alacak talebi sigorta sözleşmesinden kaynaklanıyorsa davaya bakmaya yetkili olan mahkeme; sigortacının esas işyeri veya sigorta sözleşmesini yapan şubesinin veya acentasının Türkiye’de bulunduğu yer mahkemesidir. Ancak sigorta ettirene, sigortalıya veya lehdara karşı açılacak davalarda yetkili mahkeme, onların Türkiye’deki yerleşim yeri veya mutad meskeni mahkemesidir.
Dava konusu somut olayda; sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkta, sigorta ettirene, sigortalıya veya lehtara karşı açılmadığından MÖHUK 46. maddesinin ilk cümlesi uyarınca sigortacının esas işyeri Türkiye’de ise veya sigorta sözleşmesini yapan şubesi veya acentesi bulunuyorsa söz konusu uyuşmazlığa ilişkin yetki esas işyeri, şube veya acentenin Türkiye’de bulunduğu yer mahkemesi yetkili olacaktır. Ancak dava konusu sözleşmenin sigortacı davalının şubesi veya acentası aracılığı ile imzalanmadığı bizzat davalı şirket tarafından akdedildiği, sigortacının esas iş yeri mahkemesi Viyana Mahkemesi olup MÖHUK 46. maddesi uyarınca Türk Mahkemelerinin yetkisi bulunmadığından mahkememizin yetkisiz olmasından dolayı davacı tarafça açılan davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı tarafça açılan DAVANIN, HMK 114/1-ç maddesi gereğince mahkememizin yetkisiz olması nedeniyle dava şartı yokluğundan HMK 115/2 maddesi gereğince USULDEN REDDİNE,
2- Davacı tarafça yatırılan peşin harçtan maktu 59,30-TL karar harcının mahsubu ile fazla yatırılan 66.033,38-TL peşin harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
3- Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin haksız olan davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
4- Davacı tarafça yargılama sırasında yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
5- Davalı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6- Taraflarca yatırılan gider avansının karar tebliğ işlemleri tamamlandıktan ve karar kesinleştikten sonra kullanılmayan kısmının yatıran ilgili tarafa resen iadesine,
Dair; tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe ile İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.22/06/2021

Başkan …
e-imza *

Üye …
e-imza *

Üye …
e-imza *

Katip …
e-imza *

* Bu evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.