Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1044 E. 2021/370 K. 21.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/1044 Esas
KARAR NO : 2021/370
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/09/2018
KARAR TARİHİ : 21/04/2021

…. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/… esas sayılı dava dosyası 16/04/2019 tarih ve 2019/… karar sayılı YETKİSİZLİK kararı ile mahkememize gönderilmiş olup, mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalıların oluştukları ortaklık arasında sanat yapıları taşeron sözleşmeleri imzalandığını, 13.05.2017 tarihli sözleşme ile , … Yapım İşi kapsamındaki “Sanat Yapıları Bünyesinde tüm Beton-Demir-Kalıp Yapım işçilikleri” işinin müvekkili şirket tarafından üstlenildiğini, 01.06.2017 tarihli sözleşme ile, … Yapım İşi kapsamındaki “Sanat Yapıları Bünyesinde tüm Beton-Demir-Kalıp Yapım işçilikleri” işinin müvekkili şirket tarafından üstlenildiğini, sözleşmelerin 8.1.2 maddelerinde 30 (otuz) günde bir, izleyen ayın ilk günü itibariyle hakedişlerin düzenlenmesi gerektiği ve sözleşmelerin 8.1.1 maddesi gereğince 30 (otuz) gün içerisinde nakit veya banka hesabına havale ile ödemelerin yapılması gerektiğinin düzenlendiğini, sözleşmelerin 13.05.2017 ve 01.06.2017 tarihli olmasına rağmen Kasım 2017 tarihine kadar aylık olarak düzenli şekilde hak edişler yaptırılmadığını, hakediş ve ödemelerin aylık ve düzenli olarak yapılması gerekirken davalı tarafın bu hususa riayet etmediğini ve davalı tarafın müvekkili şirketin alacaklarını süresi içerisinde hesaplayarak kendisine ödemediğini, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre aylık olarak hakedişlerin ve ödemelerin yapılması gerekirken davalı tarafın sözleşme hükümlerine uymadığı için meydana gelen sonuçtan sorumlu olması gerektiğini, davalı tarafın kendi üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmemesinden ötürü, müvekkili şirketin ekonomik zorluk yaşamasının kaçınılmaz olduğunu, davalı tarafın, ücretlerini alamadıkları için çalışmak istemediğini iddia ettiği müvekkili şirketin 20 çalışanını istenmeyen adam ilan edip 8 saat içerisinde şantiye sahası dışına çıkartılmasının istendiğini, herhangi bir tespit yapılmadan ve ihtarname keşide edilmeden müvekkili şirketin sözleşmelerinin askıya alındığını veya feshedildiğini, fesih için müvekkiline ihtar gönderilmeden ve işin sona erdirilmesi tarihine kadar yapılan işin miktarı tespit edilmeden müvekkilinin şantiye alanına alınmamasının, davalının hakim durumunu kötüye kullandığının kanıtı olduğunu, müvekkili şirket, şantiye alanında olan malzemelerini almak istemiş ise de şantiye alanına alınmamış ve işin yapılması ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın iş sahasında bulunan tüm eşyalara el konulduğu belirtilerek eşyaların müvekkili şirkete teslimine engel olunduğunu, müvekkili şirket adına … Noterliğinin 03.11.2017 tarih … yevmiye sayılı ihtarnamesi keşide edilerek eşyaların teslimi talep edilmiş ise de söz konusu ihtara rağmen ekipman ve demirbaşların müvekkiline teslim edilmediği gibi müvekkilinin zararlarının da giderilmediğini, müvekkili şirketin işini zamanında ve tam olarak yaptığını ve herhangi bir gecikme veya eksik iş yapılması halinde, tarafların ortaklaşa bir tespitinin varlığına gerek olduğunu beyan ettiğini, davalı tarafın yapılan işin miktarı ile ilgili kesin bir tespit /inceleme yapmaksızın tamamen tek taraflı olarak böyle bir iddia ileri sürmek suretiyle müvekkil şirket ile arasındaki sözleşmeleri feshettiğini, davalı tarafın ihtarnamede müvekkili şirket çalışanlarının işe gitmediğini belirtmek suretiyle müvekkil şirketin eylemli olarak sözleşmeyi sona erdirdiğini iddia ederek kendi iddiası ile çelişki yarattığını, davanın kabulü ile fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik, 50.000 TL Maddi tazminat – (Kar/Kazanç kaybı/Kira bedeli, ), 25.000 TL Teslim/İade alınmayan malların bedeli, 75.000-TL Manevi tazminat olmak üzere toplam 150.000-TL’nin 01.11.2017 tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkil şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş.
CEVAP : Davalılar vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Yetki ve husumet itirazlarının bulunduğunu, davacı ile davalı müvekkili Şirketler arasında hiçbir akdi bağ ve münasebet bulunmayıp, davacının tarafı olduğu Sözleşmenin diğer tarafı dava dışı … olduğu, dava dışı “ticari işletmenin” tek başına davada taraf olma ehliyeti bulunduğundan, diğer bir deyişle, müvekkillerinden tamamen bağımsız bir tüzel kişiliği bulunduğu cihetle, müvekkilleri Şirketler açısından pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle “reddine” karar verilmesi gerektiğini, Husumet itirazı baki kalmak ve kesinlikle kabul anlamına gelmemek kayıt ve koşulu ile; dava dışı ticari işletme, ana yüklenici sıfatıyla mezkür sözleşmenin kendisine yüklemiş bulunduğu “tüm edimlerini zamanında, tam olarak ikmal ve ifa etmiş olup, buna karşılık; davacı alt yüklenici, söz konusu sözleşme ile üstlenmiş olduğu edimlerini başta sözleşme ve ekleri ile kanun, yönetmelik, taahhütname ve sözleşme kapsamındaki şartlarına aykırı olarak yerine getiremediğinden; temerrüde düşmüş ve bunda direngen olduğunu, davacı sözleşme bedeli üzerinden %5 oranında ticari işletmeye vermesi gereken banka kesin teminat mektubunu teslim etmediğini, sözleşmesel yükümlülüğünü açıkça ihlal etmiş olduğunu, sözleşmenin 7.2.1.md.si ticari işletmeye fesih yetkisi / hakkı verdiğini, davacı alt yüklenici çalışanlarının işe çıkmayıp, sözleşme ile taahhüt etmiş bulunduğu iş programını aksatmış olması; verilen işlerin hiçbirinin zamanında yapılmayıp; üstlenmiş olduğu edimin ifasında temerrüde düşerek, bunda direngen olması ve tüm şifahi ve yazılı uyarılara rağmen verilen süreler içerisinde vaki aykırılığa da son vermemiş olması nedeniyle, “eylemli” olarak sözleşmeyi sona erdirmiş ve işi bırakmış bulunduğundan, taraflar arasındaki mevcut sözleşme “feshedilmiş” olmakla, davacı Sözleşmenin Tasfiyesi ve Feshi” başlıklı 26.1maddesinin (13.05.2017 tarihli Sözleşmede 29.1.md.) (e) bendine uygun şekilde yazılı olarak ihtara rağmen aykırılıklarına son vermemiş olmaması nedeniyle, her ne kadar aksi iddia edilse de, zaten mezkur sözleşme hükmünün “ayrıca ihbar etmeye ve hüküm almaya gerek kalmaksızın işveren, taşeronun sözleşmesini feshetmeye yetkilidir.” şeklindeki hükmü gereği de sözleşme feshedilmiş sayılmakta ve mezkur madde gereği de bu konuda ayrıca bir ihtara gerek bulunmadığından, taraf teşkilinin sağlanmasını müteakip, yapılacak olan Bilirkişi İncelemesi neticesinde de ortaya çıkacağı üzere, davacı, dava dışı Ticari İşletmeye borçlu olmasına karşın, herhangi bir ödemede bulunmadığından, Ticari İşletme, Sözleşmenin yukarıda yer verilen mezkür madde hükmü ve TMK’nın 950.md.si gereği “hapis hakkı”nı kullanmış olmakla, davacının maddi tazminat (kar/kazanç kaybı/kira bedeli) ve teslim/iade alınmayan malların bedeline ilişkin taleplerinin hukuki hiçbir dayanağı bulunmadığını, zira, ana yüklenici firmanın yasal ve sözleşmesel hakkını kullanmış olup, bundan kaynaklı da hiçbir sorumluluğu olamayacağından, davacının manevi tazminat talebine ilişkin hiçbir açıklamada bulunmamış, hangi durumdan kaynaklı nasıl bir ihlal ve zarar olduğunu belirtmemiş olması nedeniyle “dinlenme kabiliyeti bulunmadığından”,tüm talepleri kötüniyetli, yasa, usul ve hadiseye aykırı, gerçek dışı, haksız ve mesnetsiz olmakla, davacı ile müvekkilleri arasında hiçbir akdi bağ ve münasebet/ticari ilişki bulunmadığı cihetle, öncelikle davanın “pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeni ile reddine”, ayrıca, esas yönünden de hiçbir maddi ve hukuki olgu ve dayanak bulunmayan işbu haksız ve kötüniyetli “davanın reddine” karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : … nden … otoyol İnşaatı Adi Ortaklığına ait ticaret sicil kaydı, … Noterliğinin 20.11.2017 tarih ve … yevmiyeli İhtarname sureti, … Noterliğinin 03.11.2017tarih ve … yevmiyeli ihtarname sureti, taraflar arasında imzlanan 13.05.2017 tarihli sözleşme ile 01.06.2017 tarihli sözleşme, bilirkişi heyet raporu ve tüm dosya kapsamı.
SMMM Bağımsız Denetçi Prof. Dr. …, İnşaat Mühendisi … ve Borçlar Mevzuatından Kaynaklı Nitelikli Hesaplamalar Uzmanı Prof. Dr. … tarafından düzenlenen 21/01/2021 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; “Taraf iddiaları ve savunmaları ile bağlantılı olmak üzere farklı hususların ayrı başlıklar altında değerlendirilmesinin uygun görüldüğü,
Davalı tarafından verilen cevap dilekçesi ile, davalıların kurduğu adi ortaklığın ticaret siciline tescilli, kendi sözleşmesi bulunan, ayn defterleri mevcut ayrı bir tüzel kişilik olduğu, bu sebeple husumetin söz konusu işletmeye yönetilmesi gerektiğinin bildirildiği, hukukumuzda adi ortaklığın tüzel kişiliğinin bulunmadığı, somut olay bakımından “…”, nitelik olarak tüzel kişiliği bulunmayan, aksine kurucuları durumunda bulunan davalıların kontrolünde, bu kapsamda yönetici olarak atanan kişilerin de ortak şirketlerle organik bağlantı içinde bulunan kişilerden olduğu, adi şirketin malvarlığı bulunmayacağı, bunların ortaklarının elbirliği ortaklığında kabul edildiği, davalı tarafından, ticaret siciline tescil, kendi ticari defterlerinin bulunması gibi hususların davalıların oluşturduğu adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunduğunu gösteren hususlar olmadığı, davanın tarafının adi şirketin tüm ortakları olduğu ve husumet bakımından davanın doğru şekilde açıldığı,
Yukarıda incelenen davalı adi ortaklık işletmesi tarafından davacıya keşide edilen … Noterliğinin 20.11.2017 tarih ve … yevmiyeli İhtarnamesinin incelenmesinde,
•Davalının sözleşme gereğince vermesi gereken teminat mektubunu belirlenen süre içinde vermediği,
•Taşeron olarak kendi çalışanlarının ücretlerini karşılayamaz durumdu bulunması sebebiyle sözleşmenin fesih şartlarının oluştuğu,
•13.10.2017 tarihinde davalını çalışanlarının kendilerine gösterilen işi yapmadıkları, işe çıkmadıkları ve çalışmaktan imtina ettiklerinin görüldüğü, bu şekilde şantiyede huzurun bozulduğu ve genel iş akışının aksadığı,
•Davalının verilen işleri sürekli geciktirdiği, işlerin zamanında yapılmadığı, uyarılara rağmen bu durumun devam ettiği ve davalının uyarılara rağmen bunu sürdürmesi sebebiyle eylemli olarak sözleşmeyi sone erdirmiş olduğu,
•En son 25.10.2017 tarihli yazılı uyarı verilerek 5 günlük süre tanındığı, buna rağmen davalının işi gereği gibi yapmama konusunda direngen olduğu,
Bu kapsamda incelendiğinde, ilk olarak davalılar vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde ve …Noterliğinin 20.11.2017 tarih ve … yevmiyeli cevabi ihtarnamesinde, davacının teminat verme yükümlülüğünü yerine getirmediğinin belirtilmekte olduğu, bu konuda taraflar arasındaki her iki sözleşmede de yer alan 7. Madde hükmünün ortaya konulması gerektiği, hükme göre, sözleşmenin kurulmasından itibaren on beş gün içinde taşeron tarafından iş sahibine sözleşme bedelinin % 5 oranında kesin ve süresiz teminat mektubu verilmesi gerektiği, burada buna aykırı davranış halinde sözleşmenin 26. Maddesinin uygulanabileceği belirtilmişse de, atıf yapılan bu sözleşme hükmünün devir ve temlike ilişkin olduğu, yapılmak istenen atfın 29. Madde olduğunun kabul edilmesi, TBK md. 19 düzenlemesine uygun sayılması gerektiği, ikinci olarak davalının çalışanlarına ücret ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediği hususu, davalı ticari defterlerinde ve dosyaya sunulu bulunan bir kısım banka dekontu ile hesap özetinden anlaşılmakta olduğu, taraflar arasındaki sözleşme gereğince davalının çalışanlarının ücretlerini ve SGK primlerini ödeme yükümlülüğü bulunmamakta olduğu, buna karşın kanuni düzenlemenin taşeronun işçilerinden kaynaklanan ücret ve diğer yükümlülükler bakımından davalı adi ortaklığı müteselsil borçlu kıldığı, buna bağlı olarak çalışanların ödenmeyen ücretleri alt işveren durumundaki davacı ile asıl işveren durumundaki davalının adi ortaklığın yükümlülüğü olarak ortaya çıktığı, bu sebeple davalının müteselsil yükümlü olduğu bu bedelleri ödemesi, kendi yükümlülüğünü yerine getirmesi sonucunu vermekte olduğu, ancak taraflar arasındaki sözleşme gereği bu miktarların aynı zamanda davacıdan rücu edilebilecek miktarlardan olduğu, davalı defterlerinde bu ödemelerin davacı cari hesabına aktarıldığının görüldüğü, bu haliyle davacının kendi işçilerinin ücretini ödeyememesi, işçilerin işi yavaşlatması ve bırakmasına sebep olduğu, bu vakıanın davalı ve davacının iddiaları ile uyumlu olduğu, zira davacının dilekçesinde işçilerin şantiyeden çıkartıldığının ifade edildiği, davalı kayıtlarında bu konuda yazının davacıya gönderildiğinin anlaşılmakta ve ödenen ücretleri takip eden dönemde bu durumun toplu olarak gerçekleşmesi, belirtilen iş yavaşlatma ve bırakmanın ücret alacağı ile bağlantılı olduğu görüşünü güçlendirmekte olduğu, işlerin gecikmeli olarak gerçekleştiği, tamamlanamayan işlerin üçüncü kişilere yaptırıldığına ilişkin tutanakların, ihtarnamede belirtilen gecikme iddialarını güçlendirmekte olduğu, son hakkediş raporu her ne kadar davalı tarafından imzalanmamış bulunsa da, heyetlerinde bu yönde kanaat oluşmuş olduğu, tüm bu tespitler ışığında davalı adi ortaklığın davacı ile arasındaki sözleşmeyi haklı olarak feshettiğinin kabul edilmesi gerektiği,
Davacının gerek adına ve hesabına işçilere ve Sosyal Güvenlik Kurumuna, gerek icra dosyalarına yapılan ödemeler ile bir kısım ayıplı imalattan dolayı davalıya borçlu olduğu hususunun davalı ticari defterlerinden anlaşılması ve davacı ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmaması ve konu ile ilgili kayıtlatın 2017 yılı defterlerinden 2018 yılı defterlerine aktarılmaması sebebiyle bunların davacı lehine kullanılamaması karşısında , davalı defterinde yer alan 176.650,03-TL alacağın varlığının kabul edilmesi gerektiği, son hakediş sonrası davalının bir kısım alacağının bulunduğunun görüldüğü, Kesim 1 Kesin hesap alacağı (firma tarafından imzalanmamıştır.) Tüm yasal kesintiler ve şantiye kesintileri dahil 45.385,97-TL, Kesim 7 Kesin Hesap Alacağı(Firma Tarafından İmzalanmamıştır.) (Tüm Yasal Kesintiler ve Şantiye Kesintiler Dahildir.) 26.799,78-TL, Kusurlu İmalat Sebebiyle Geçici Ödenmeyen İmalatlar 20.677,80-TL olmak üzere toplam 92.863,55-TL olduğu, Belirtilen miktar defterlerde yer alan 176.650,03-TL’den mahsup edildiğinde; 176.650,03-92,863,55= 83.686,48-TL borcun halen devam ettiğinin anlaşıldığı, bu miktar ödeninceye kadar davalının söz konusu malzeme üzerinde el koyma hakkının bulunduğu, bu hakkın borcun ödenmesi üzerine sona ereceği ve söz konusu malzemenin tesliminin gerekeceği,
Sonuç olarak;1.Davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin sona ermesine davacının sözleşmeyi ihlal eden davranışlarının neden olduğu,
2.Davalının davacı adı ve hesabına ödeme yapmış olması sebebiyle alacaklı olduğu ve davacının yaptığı imalatlardan kaynaklanan karşı alacağının mahsubundan sonra 83.686,48-TL davacı borcunun bulunduğu
3.Davacının sözleşmenin sona ermesine sebebiyet vermesi karşısında tazminat talebinde bulunmasının mümkün olmadığı,
4.Davacı tarafından şantiyeye getirilen malzemenin, davacının davalıya olan borcu sebebiyle hapis hakkına konu edildiği anlaşıldığından, bu malzemeye yönelik davalı adi ortaklık tarafından hesaplanan 83.686,48-TL’nin ödenmesi halinde belirtilen malzemelerin davacıya iadesinin gerekeceği,” şeklinde görüş beyan edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava, davacı şirket tarafından davalı şirketler aleyhine, davacı ile davalı şirketlerin oluşturduğu dava dışı … arasında imzalanan 13/05/2017 tarihli ve 01/06/2017 tarihli sözleşmeler kapsamında, maddi tazminat (kar, kazanç kaybı, kira bedeli), teslim/iade edilmeyen mal bedelinin tazmini ve manevi tazminat istemine ilişkin açılan tazminat davasıdır.
Davacı taraf, davalı şirketlerin oluşturduğu adi ortaklık işletmesi ile imzalanan sözleşmeler kapsamında fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile kar/kazanç kaybı ve kira bedelinden kaynaklı maddi tazminatın, teslim edilmeyen malların bedelinin ve manevi tazminatın davalılardan tahsili ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı taraflar, davanın pasif husumet yokluğundan reddine, davacının yasal ve sözleşmesel hapis hakkını kullandığından davanın reddine, davacının kişilik değerlerine saldırı oluşturulacak bir eylem olmadığından manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava konusu ihtilaf, taraflar arasındaki 13/05/2017 tarihli ve 01/06/2017 tarihli sözleşmelerin haksız feshedilip feshedilmediği, davacının uğradığı maddi ve manevi zarar olup olmadığı varsa davalının bundan sorumlu olup olmadığı ve davacının teslim/iade edilmeyen mal bedelinin tazminini talep etme hakkı olup olmadığı hususlarından kaynaklıdır.
Her ne kadar davalı taraflarca pasif husumet yokluğundan davanın reddi gerektiği savunmasında bulunulmuş ise de; adi ortaklığın tüzel kişiliğinin bulunmaması, adi ortaklığa yöneltilecek husumetin adi ortaklığı oluşturan bütün ortaklara yöneltilmesi gerektiği, eldeki davada davacı tarafça husumetin adi ortaklığı oluşturan bütün ortaklara yöneltildiği anlaşılmakla, davalıların bu yöndeki savunmalarına itibar edilmeyerek yargılamaya devam olunmuştur.
Taraflar arasında 13/05/2017 tarihli Sanat Yapıları Taşeron Sözleşmesi ve 01/06/2017 tarihli Sanat Yapı Taşeron sözleşmelerinin imzalandığı, sözleşmelerin konusunun “davalıların idare ile imzalamış olduğu 01/07/2016 tarihli sözleşme kapsamındaki sanat yapıları bünyesindeki tüm beton-demir-kalıp yapımı işçilikleri işinin davacı taşeron tarafından yapılması ve proje uygulaması ile ilgili diğer idari, teknik, mali ve hukuki sorumlulukların yerine getirilmesi olarak düzenlendiği anlaşılmıştır.
SMMM Bağımsız Denetçi Prof.Dr. …, İnşaat Mühendisi … ve Borçlar Mevzuatından Kaynaklı Nitelikli Hesaplamalar Uzmanı Prof. Dr. … tarafından düzenlenen bilirkişi heyet raporu ile; davalı adi ortaklığın davacı ile arasındaki sözleşmeyi haklı olarak feshettiğinin kabul edilmesi gerektiği, davacı adına ve hesabına işçilerine, SGK’ya, icra dosyalarına yapılan ödemeler ile bir kısım ayıplı imalattan dolayı davalıya borçlu olduğunun davalının ticari defterlerinden anlaşıldığı, davacının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmaması karşısında bunların davacı lehine kullanılamaması karşısında davalı defterlerinde yer alan 176.650,03-TL davalıların alacağının bulunduğu, davacının son hak edişinden kalan tutar mahsup edildiğinde davacının 83.686,48-TL borcunun devam ettiği, bu miktar ödeninceye kadar davalıların söz konusu malzeme üzerinde el koyma hakkı bulunduğu, bu hakkın borcun ödenmesi üzerine sona ereceği, davalının davacı adı ve hesabına ödeme yapmış olması sebebiyle alacaklı olduğu ve davacının yaptığı imalatlardan kaynaklanan karşı alacağının mahsubundan sonra 83.686,48-TL davacı borcunun bulunduğu, davacının sözleşmenin sona ermesine sebebiyet vermesi karşısında tazminat talebinde bulunmasının mümkün olmadığı, davacı tarafından şantiyeye getirilen malzemenin, davacının davalıya olan borcu sebebiyle hapis hakkına konu edildiği anlaşıldığından, bu malzemeye yönelik davalı adi ortaklık tarafından hesaplanan 83.686,48-TL ödenmesi halinde belirtilen malzemelerin davacıya iadesinin gerekeceği, tespit edilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, düzenlenen bilirkişi raporu, toplanıp değerlendirilen delillere göre; Taraflar arasında 13/05/2017 tarihli Sanat Yapıları Taşeron Sözleşmesi ve 01/06/2017 tarihli Sanat Yapı Taşeron sözleşmelerinin imzalandığı, bu sözleşmeler kapsamında taraflar arasında ticari ilişkinin kurulduğu, davacı tarafça sözleşmeler kapsamında maddi-manevi tazminat ve iade edilmeyen malların bedelinin tahsili talebinde bulunulduğu, Mahkememizce alınan bilirkişi heyet raporu ile taraflar arasındaki sözleşmelerin sona ermesine davacının sözleşmeyi ihlal eden davranışlarının neden olduğu, davalı şirketlerin oluşturduğu adi ortaklık tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğinin kabulünün gerekeceği, davacı şirket ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı, davalı şirket ticari defterlerine göre davacı ad ve hesabına yapılan ödemeler ve ayıplı imalattan kaynaklı eksik işlerin yapılması nedeniyle davacının davalıların oluşturduğu adi ortaklığa borçlu olduğu, davalı ticari defterlerinde kayıtlı ödemelerin banka dekontları ile teyit edildiği ve işbu dekontların dosya kapsamına sunulduğu, davacının son hakedişi sonrası yapılan mahsup neticesinde davacının 83.686,48-TL borcunun devam ettiği, davacının sözleşmenin sona ermesine sebebiyet vermesi nedeniyle maddi tazminat talebinde bulunamayacağı, davacı tarafından şantiyeye getirilen malzemelerin davacının davalılara olan borcundan dolayı hapis hakkına konu edildiği, davacının borcunu ödemesi sonrasında malzemelerin iadesini talep hakkının doğacağı tespit edilmiş olmakla, dosya kapsamına, denetime ve kanaat edinmeye elverişli bilirkişi heyet raporu hükme esas alınarak, davacı tarafça davalılardan dava konusu sözleşmeler kapsamında maddi tazminat talebinde bulunulamayacağı ve hapis hakkına konu edilen malzeme bedelinin tazmini talebinde bulunulamayacağı anlaşılmakla, davacının maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafça 75.000-TL tutarındaki manevi tazminatın müvekkili şirkete ödenmesine karar verilmesi talep edilmiş ise de; manevi tazminat istemine dayanak bir iddia da bulunulmayarak bu hususta bir delil sunulmadığı gibi, yukarıdaki açıklama ve değerlendirmeler kapsamında davalının sözleşmeyi haksız feshettiğinden bahsedilemeyeceği şüphesiz olup, haksız fesih halinde dahi haksız feshin davacı şirketin kişilik haklarına saldırı olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı, davalıların sözleşmedeki yükümlülüklerine aykırı davranmadığı gibi davacının ticari itibarını zedeleyecek nitelikte haksız bir eylemi bulunmadığından manevi tazminat koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla davacının manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Tüm bu açıklamalar ve değerlendirmeler neticesinde, davacı tarafça davalılar aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat davasının reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafça davalılar aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre alınması gereken 59,30-TL harcın peşin alınan 2.561,93-TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 2.502,63-TL peşin harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf maddi tazminata ilişkin yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 13.450,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davalı taraf manevi tazminata ilişkin yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 10/3’e göre belirlenen 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan gider avansının karar tebliğ işlemleri tamamlandıktan ve karar kesinleştikten sonra kullanılmayan kısmının davacı tarafa resen iadesine,
Dair, davacı ve davalılar vekilinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.21/04/2021

Katip …
e-imza *

Hakim …
e-imza *

* Bu evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.