Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/93 E. 2023/288 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/93 Esas
KARAR NO : 2023/288

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/02/2023
KARAR TARİHİ : 30/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … 36. İcra Müdürlüğü’nün … Esaslı dosyası ile davalı aleyhine tarafımızca ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının borca itiraz dilekçelerini sunmaları üzerine icra takibi durduğunu, söz konusu takibe devam edilebilmesi için itirazın iptali davası açmak zorunluluğu hasıl olduğundan işbu dilekçemiz ile itirazın iptali davasını ikame edildiğini, 08.07.2021 tarihinde müvekkil şirket nezdinde Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalanan, sigortalı … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpışması sonucu yaralanmalı ve çift taraflı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, söz konusu kazaya ilişkin kaza tespit tutanağında belirtildiği üzere ;”..Bu kazanın oluşumunda … plaka sayılı araç sürücüsü … 2918 Sayılı KTK’da yer alan 56/1-a maddesi (Şerit izleme ve değiştirme kurallarına uymamak) ihlal ettiği, … plaka sayılı araç sürücüsü …’ın ise herhangi bir kusurunun olmadığı tarafımızca görüş ve kanaatine varılmıştır.” kaza sonrası eksper çalışmaları yapılmış olup, müvekkil sigorta şirketi tarafından sigortalıya eksper raporunca tespit edilen 173.500,00 TL ödeme yapıldığını, olay sonrası tutulmuş bulunan kaza tespit tutanaklarında karşı araç sürücüsü …’un tam kusurlu olduğu anlaşıldığını, bu durumda davalı yanın TBK ve TTK ilgili hükümleri uyarınca sigorta şirketince sigortalısına ödemiş olduğu hasar meblağını, işlemiş faiz ve masrafları ile birlikte kusuru oranında müvekkil şirkete ödemesi gerektiğini, söz konusu kazada davalı yanın asli ve tam kusurlu olduğu dikkate alınarak tarafımızca açılan icra takibinde sigortalıya ödenen tutardan zorunlu trafik sigortasınca ödenen tutar düşülerek davalı yana rücu edildiğini, bu sebeplerle … 36. İcra Müdürlüğü’nün …E Esaslı dosyası ile tarafımızca icra takibi başlatılmış olup davalı yanca borca itiraz edilerek alacağımız engellenmeye çalışıldığını, 6102 sayılı TTK madde 1472 uyarınca “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” Bu maddede sigortacının üçüncü kişilere rücu hakkı düzenlendiğini, genel şartlar hükümlerince “Sigorta şirketi ödediği tazminat tutarınca sigortalıya halef olur”. Halefiyet ilkesine göre sigortacı ödediği tazminat ile sigortalının hakkına sahip olduğunu, davanın açılabileceğini, 08.07.2021 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davalı yan tam ve asli kusurlu olduğundan müvekkil şirketin davalı yana rücu hakkı doğduğunu, Tüm bu sebeplerle davamızın kabulü ile borçlunun … 36. İcra Müdürlüğü’nün … Esaslı dosyasındaki haksız itirazının iptaline, davalılar hakkında, likit bir borç bulunduğundan %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Somut olayda uyuşmazlık 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın haksız fiile sebebiyet veren davalı sürücüden rücuen tahsili istemine ilişkindir.
HMK’nın 1.maddesine göre göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. HMK’nın 114/1-c bendi ile mahkemenin görevli olması dava şartı olarak kabul edilmiş olup 115/1. maddesine göre de mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.
Dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’ nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; bu Kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır.
TTK’nın 1472. maddesinde düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûen ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak 31.03.1954 gün ve 1953/18 E., 1954/11 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir.17.01.1972 tarih ve 1970/2 E., 1972/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Türk Borçlar Kanununun 49 ve devamı maddelerine de dayanabileceği; tabiatıyla sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır.
Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22.03.1944 tarihli ve 37 E./9 K. Kararına göre de “Sigortacının sigorta poliçesinden münbais olmayıp kanundan aldığı bir salâhiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği dâvada hukuk mahkemesine başvurması gerekir.” (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesinin 2019/887 Esas, 2019/2131 Karar sayılı ilamı)
Sigortacının halefiyete dayalı olarak açacağı davalarda, görevli mahkemenin belirlenmesi konusunda; 22.03.1944 tarih, 37 Esas, 9 Karar sayılı (03.07.1944 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan) Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında “sigortacının halefiyete dayalı açtığı davanın aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” ilkesi benimsenmiştir. Buna göre; sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekir. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 2021/328 Esas, 2021/895 Karar sayılı ilamı)
Sigorta rücu davalarının TTK nun 1472. maddesi hükmünden kaynaklanması nedeniyle TTK’nın uygulanmasından bahisle, aynı yasanın 4. maddesi uyarınca bu tür davaların Ticaret Mahkemesinin görev alanında olduğu düşünülebilir ise de, davanın TTK 1472. maddeden kaynaklanmış olması, halefiyet ilkesi dikkate alındığında, davanın sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki ilişkiye göre, davada Ticaret Mahkemesinin görevli olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği gerek doktrinde gerekse de uygulamada çekişmesiz bir şekilde kabul edilmektedir. Bir başka deyişle, sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki dava, ticari dava niteliğinde ise davaya Ticaret Mahkemesinde bakılacak, böyle değilse yani esas uyuşmazlık ticari nitelikte değilse böyle bir dava da Ticaret Mahkemesi görevli olmayacaktır. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 2020/2138 Esas, 2020/2072 Karar sayılı ilamı)
Sigortacının halefiyete dayalı olarak açacağı rücuen tazminat davasında, görevli mahkemenin belirlenmesi konusunda; 22.03.1944 tarih, 37 Esas, 9 Karar sayılı (03.07.1944 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan) Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle halefiyet davası ticari dava sayılamaz. Bu dava aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” ilkesi benimsenmiştir. Buna göre; sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/175 Esas, 2016/4909 Karar sayılı ilamı)
Huzurdaki davanın rücu davası niteliği ve Yargıtay uygulaması gereğince mahkememizin görevinin tespitinde sigortalı kişinin tacir vasfında olup olmadığı önem arz ettiğinden, mahkememizin görevli olup olmadığının tespiti amacıyla taraflar arasında temel ilişki karşısında davalı …’un ve TTK m.1472 halefiyet hali dayanak yapılan davada kendisine halef olunan dava dışı haklarına halef olunan …’ın gerçek kişi olarak birinci sınıf tacir olup olmadığı, esnaf olup olmadığı, basit usul, işletme usulü veya bilanço usullerinden hangisine göre defter tutup tutmadığının araştırılması müzekkere cevabında 2017/12362 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı çerçevesinde esnaf sınırını aşıp aşmadığının tespiti amacıyla Gelir Vergi Beyannameleri ile eki performans bilgileri tablosu ve işletme hesap özetlerinin teminin müzekkere cevabında eklenerek İlgili Vergi Dairesi Müdürlüğüne, dava dışı gerçek kişinin ”Ticari işletme kaydı ve sicil kaydı” olup olmadığının araştırılması için İlgili Ticaret Sicil Müdürlüğüne ve Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanlığı’na ayrı ayrı müzekkere yazılmış; müzekkere cevaplarına göre dava dışı …’ ın tacir vasfının olmadığı, dava konusu … no’lu poliçe numarası ile kasko sigortalı bulunan … plakalı aracın ruhsat bilgilerine göre hususi araç niteliğinde olduğu ve aynı zamanda davalı …’un da tacir vasfının olmadığı görülmekle, sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerektiğinden, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen davalının her ikisinin de ayrı ayrı tacir vasfının olmaması karşısında, her iki tarafın da tacir vasfının zorunlu kılan davanın nispi ticari dava niteliğinin dahi bulunmadığı gözetilerek genel görevli Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu kanaati ile aşağıdaki şekilde hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1- HMK.’nın 114/1-c, 115/2. Maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan mahkememizin görevsizliği ile davanın USULDEN REDDİNE, Görevli Mahkemenin ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğuna,
2- HMK.nın 20. Maddesi uyarınca taraflardan birinin , bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten , süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak talep etmesi halinde dava dosyasının görevli İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE tevzi edilmek üzere hukuk mahkemeleri tevzi bürosuna GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nın 20 maddesine göre kararın kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ya da yetkili Mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği,
4- Harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, Tarafların yokluğunda, dosya üzerinden gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yasa yolu açık olmak üzere dosya üzerinde karar verildi.30/03/2023

Katip …

Hakim …