Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/666 Esas
KARAR NO : 2023/996
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 19/11/2020
KARAR TARİHİ : 27/12/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 03.09.2018 tarihinde müvekkilinin … önünde plakası ve kodunu hatırlayamadığı halk otobüsünden ineceği esnada otobüsün bir anda hareket etmesi neticesinde tek taraflı, yaralanmalı trafik kazasının meydana geldiği, müvekkilinin ağır bir şekilde yaralandığı, kazaya sebebiyet veren halk otobüsü tespit edilemediğinden … Cumhuriyet Başsavcılığı… soruştuma yürütülerek daimi arama kararı çıkarıldığı, zararın … Hesabı tarafından karşılanması gerektiği, kaza tarihindeki kişi başına ölüm ve sakatlanma teminatının 360.000,00 TL olduğu, zararın tam olarak karşılanması için huzurdaki davayı açma zarureti hâsıl olduğu, zararın progressif rant yöntemi kullanılarak ve TRH 2010 Mortalite Yaşam Tablosu’na göre tespit edilmesi gerektiği, kaza neticesinde müvekkilinin ağır derecede yaralanarak yüksek oranda malul kaldığı, günlük yaşantısına eskisi gibi devam edemez bir hale geldiği, alçıları alındıktan sonra dahi kazadan önceki yaşam kalitesine geri kavuşamadığı, uzun süreli ayakta kalamadığı, … Üniversitesi’nden alınan raporda sürekli iş göremezliği %32, geçici iş göremezliği 12 ay, geçici bakıcı ihtiyacının 4 ay tespit edildiği, müvekkilinin ev hanımı olup gelirinin asgari ücret üzerinden hesaplanmasına muvafakatlerinin bulunduğunu, uğradığı zararların tazmini için davalı … Hesabı’na başvurulduğu, ancak davalı tarafından olumsuz yanıt verildiği, arabuluculuk faaliyetlerinde uzlaşma sağlanamadığı bu nedenle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik sürekli iş göremezliği dolayısıyla 100,00 TL, geçici iş göremezliği dolayısıyla 100,00 TL, geçici bakım ve bakıcı gideri için 100,00 TL olmak üzere toplam 300,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalılar tarafından müşterek ve müteselsilen tazmin edilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi vekâleten arz ve talep edilmiş, deliller sunulmuştur.
Cevap: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen araç sürücüsüne kazanın meydana gelmesinde atfı kabil kusur bulunmadığı, davanın reddi gerektiği, 03.09.2018 tarihinde hastane muayene formuna göre hastane kayıtlarına düşme olarak giriş kaydının yapıldığı, davacının soyut iddiaları dışında meçhul sürücüsünün kazaya sebep olduğu hususunda herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı, sunulan belgelerden olayın oluş şekli hakkında kanaat getirilemediğinden kurumca bir değerlendirme yapılmadığı, araç sürücüsünün kazaya sebebiyet verdiğinin ispata gerektiği, … Hesabı’nın yönetmeliği gereği bedensel zararlardan sorumlu olduğu, kusur oranında ancak olay tarihinde geçerli ZMS sigorta limiti ile sınırlı olmak üzere sorumluluğa karar verilmesi gerektiği, geçici iş göremezlik tazminatının dolaylı zarar kavramı içerisinde değerlendirildiği, geçici iş göremezlik tazminatından, gelir kaybına ilişkin sorumluluğu bulunmadığı, davacının kaza tarihinde 72 yaşında olduğu, geçici olarak iş göremez olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, müvekkili kurumun geçici bakıcı giderinden ve tedavi giderinden sorumlu olmadığı, geçici bakıcı ve tedavi giderleri talebinin muhatabı SGK’ya yöneltilmesi gerektiği, maluliyete ilişkin alınan raporların kazanın gerçekleştiği tarih itibarıyla yürürlükte bulunan yönetmeliğin dikkate alınarak düzenlenmesi gerektiği, … Üniversitesi’nin %32 maluliyet belirten raporun kabulünün mümkün olmadığı, sunulan raporda sürekli maluliyet olduğunu bildiren bir husus bulunmadığı, raporun Özürlülük Ölçütü,
Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporu hükümlerine uygun olarak tanzim edilmediği, zararın tespit edilmesi, plakalı tespit edilemeyen aracın varlığının ve davacının maluliyetinin gerçekleştiğinin ispatı durumunda kusur oranının belirlenmesi gerektiği, toplu taşımada birden fazla yolcu taşındığı, tek yaralananın davacı olduğu, üzerine düşen dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmediğinden asli kusurlu olduğu, sorumluluğun teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğu, SGK’nın ödemiş olduğu tazminat varsa tespit edilerek ödenecek tazminat miktarından düşülmesi gerektiği, … Hesabı’nın temerrüdü bulunmadığı, faizin dava tarihinden itibaren yürütülebileceği diğer hususlarla birlikte belirtilerek haksız, mesnetsiz, usul ve yasaya aykırı davanın reddine, yargılama masraf ve vekâlet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe;
… Cumhuriyet Başsavcılığının ..Esas Soruşturma sayılı dosyası, … Üniversitesi Adli Tıp Başkanlığı’nın 04/09/2019 tarihli raporu, … Hesabına başvuru dilekçesi, davacının trafik kazası nedeniyle görmüş olduğu tıbbi tedaviye yönelik tüm hastane kayıtları, SGK tarafından rücuya tabi herhangi bir ödeme yapılmadığına ilişkin müzekkere cevabi yazısı, Adli Tıp İhtisas raporları ve bilirkişi raporu celp edilmiş, incelenmiştir.
Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen… tarihli adli tıp raporunda özetle ve sonuç olarak; “… Mevcut belgelere göre; … kızı 08/06/1946 doğumlu, …’ya ait tüm hastane evrakları ve özellikle radyolojik görüntülerin Kurulumuzca yapılan incelenmesinde tespit edilen sağ femur intertorakanterik kırığın lokalizasyonu ve görünümüne göre düşme, düşülme, çarpma veya künt travmanın direk etkisi ile meydana gelebilecek nitelikte olduğu, bu tür kırıkların sorulduğu üzere geçirdiği trafik kazasına bağlı gelişebileceği gibi düşmesi sonucu da meydana gelebileceği, aralarında tıbben ayrım yapılamayacağı oy birliği ile mütalaa olunur …” şeklinde tespit edilmiştir.
İstanbul Teknik Üniversitesi Makina Uzman Yüksek Mühendisi Bilirkişi …, Uzman Doktor … ve Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı …’dan oluşan bilirkişi kuruluna tevdi edilmiş, bilirkişi kurulu tarafından dosyaya sunulan 13/02/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “…Plaka ve kapı numarası bilinmeyen belediye halk otobüsünün kimliği belirlenemeyen sürücüsünün % 100 (yüzde yüz) oranında tamamen asli kusurlu olduğu, Davacı kazazede ..’nun kusursuz olduğu, yaralanmasının teknik açıdan trafik kazası geçirerek yaralanma sonucunda oluşabileceği, Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı sağ femur boynunda parçalı ve deplase fraktür ve sağ ayak 5.parmak falanks kırıklarının meydana gelmesinde otobüsten inerken araç sürücüsünün kusuru sonucu düşmesi nedeniyle mi, yoksa araç sürücüsünün kusuru olmaksızın kişinin kendisinin düşmesi sonucumu olduğu yönünde değerlendirmede Kalça kırığının meydana gelme sebebi hakkında görüş bildirilemeyeceği, kişinin yaşı ve kemik yapısından dolayı daha kolay veya kendiliğinden kırılabileceği, otobüsten inerken kırılmaya sebep olacak herhangi bir etken olup olmadığı olayın oluş şekli ile değerlendirilebileceği, b)Sol ayak 5.parmak falanks kırığı içinde, sol ayağına travma hikayesi olmadığı, düşerken ayağının rotasyonu veya herhangi bir yere takılması sonucu da oluşabileceği, tespit, sonuç, hesap görüş ve kanaatine varılmıştır …” şeklinde tespit edilmiştir.
Dosya, maluliyet durumunun tespiti amacıyla Adli Tıp Kurumuna gönderilmiş, Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 23/06/2023 tarihli adli tıp raporunda özetle ve sonuç olarak; “… Mevcut belgelere göre; … kızı 08/06/1946 doğumlu, …’nun 03/09/2018 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının, 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı resmi gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik dikkate alındığında; Kas-İskelet Sistemi, Alt ekstremiteye ait sorunlar, Yürüyüş bozukluğuna göre özürlülük oranları, Tablo 3.4’e göre; kişinin Tüm Vücut Engellilik Oranının %24 (yüzdeyirmidört) olduğu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği, iyileşme (iş göremezlik) süresi içerisinde 3 (üç) ay boyunca başka birisinin yardımına ihtiyaç duyabileceği oy birliği ile mütalaa olunur …” şeklinde tespit edilmiştir.
Dosya, kusur durumunun tespit edilmesi ve maddi tazminatın hesaplanması amacıyla İ.T.Ü. Makine Fakültesi Öğretim Üyesi ve Yüksek Makine Mühendisi …ile aktüer bilirkişi …’tan oluşan bilirkişi kuruluna tevdi edilmiş, bilirkişi kurulu tarafından dosyaya sunulan 02/10/2023 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle ve sonuç olarak; ””… Tüm delillerin hukuki münakaşası, her türlü hukuki tavsif, tarafların, masraf, vekalet ücreti ve benzeri diğer istemleri ile İİK Md. 67/2 kapsamına giren taleplerin takdiri ve nihai kararı tamamıyla Yüce Yargı Makamlarına ait olmak üzere; dosya incelemesi kapsamında elde edilen bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilmesi sonucunda yukarıda açıklanan nedenlerle; Rapor, tazminat talebinin hukuken oluşup oluşmadığına dair bir değerlendirme içermeyip, sadece tazminatın hesabına ilişkindir. 6754 sayılı bilirkişi kanunu 6. Maddesi kapsamında Bakanlık tarafından 07.09.2020 tarihli bilirkişilerin uyacağı rehber ilkelerin 27. Maddesi gereği (asli kusurlu, tali kusurlu, kusur oranı) tespiti Hakim yetkisindedir. 1. Talep Konusu; 03/09/2018 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeni ile yaralanan ve malul kalan davacı için, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik, 100,00 TL sürekli maluliyet, 100,00 TL geçici iş göremezlik ve 100,00 TL bakıcı giderleri zararı olmak üzere, şimdilik toplam 300,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … Hesabından tahsili talebi 2. Talep Konusu Olay; 03/09/2018 günü sabah erken saatlerde … hastanesinin önünden plakasını ve kod numarasını bilmediği halk otobüsüne binip … mahallesine geldiğinde… caddesi üzerinde bulunan oto yıkama dükkanında ineceği sırasında aracın durduğu, yaşlı olduğu için ağır hareket ettiği, kapı açıldıktan sonra ayağını aşağıya attığı sırada otobüsün hareket etmesi ile dengesini kaybetmesi sonucu sert olarak düşmesi ile dava konusu yaralanmalı trafik kazasının meydana geldiği, 3. Kusur Durumu; Yapılan değerlendirmeler sonucunda; 1-) Plaka ve kapı numarası bilinmeyen belediye halk otobüsünün kimliği belirlenemeyen sürücüsünün %100 (yüzde yüz) oranında tamamen asli kusurlu olduğu, 2-) Davacı kazazede …’nun kusursuz olduğu, 3-) Olayın meydana gelmesinde, yaralanma ile sonuçlanmasında, dava konusu zararın doğmasında veya artmasında başkaca kusurlu kişi, kurum, kuruluş, etkili faktör bulunmadığı, görüş ve kanaatine varılmıştır. 4. Maluliyet Raporu;
Adli Tıp Kurumu- Adli Tıp 2. İhtisas Kurulunun … tarih … karar numaralı raporunda; 08/06/1946 doğumlu, …’ nun 03/09/2018 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının, 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı RG yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik dikkate alındığında; Kişinin Tüm Vücut Engellilik Oranının % 24 (yüzdeyirmidört) olduğu, İyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği, İyileşme (iş göremezlik) süresi içinde 3 (üç) ay boyunca başka birisinin yardıma ihtiyaç duyabileceği oy birliği ile mütalaa olunduğu, 5. MADDİ ZARAR; Hesap / Rapor tarihi itibariyle, Davacının 03/09/2018 tarihinde geçirmiş olduğun trafik kazası sonrası; – 9 ay süre ile geçici iş göremezlik zararının 14.973,95 TL olduğu, SGK tarafından davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığı, % 24 maluliyet oranı dahilinde sürekli maluliyet zararının 321.884,96 TL olduğu, kaza tarihi itibarı ile ZMMS poliçesi azami limiti 360.000,00 TL ‘ nin içinde bulunduğu, 3 ay süre ile Geçici Bakıcı Giderleri zararının 6.088,50 TL olduğu, hesaplanmış olup, dava öncesi davalı … Hesabına 03/01/2019 tarihinde başvuruda bulunulduğu, davacının maluliyetini gösterir Sağlık Kurulu Raporunun 04/09/2019 tarihli olduğu (… Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli tıp Anabilim Dalı tarafından düzenlenen) işbu raporun 10.09.2019 tarihli yazı ile davalı tarafa gönderildiği, 20/09/2019 tarihinde ise davalı tarafından talebin ret edildiği görülmekle, 20/09/2019 tarihinin temerrüt tarihi olarak kabul edilebileceğinin hukuki takdirinin elbette Yüce Mahkemeye ait olduğu kanaatlerine ulaşılmıştır ..” şeklinde rapor sunulmuştur.
Davacı vekili bedel arttırım dilekçesinde özetle; sürekli iş göremezlik, geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı gideri zararı olmak üzere toplam 342.947,41 TL maddi tazminat bedelinin, fazlaya ilişkin talep ve ek dava açma hakları saklı kalmak kaydı ile davalıdan tahsili ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara dayalı maddi (geçici iş göremezlik, sürekli iş göremezlik ve geçici bakıcı gideri) tazminat istemine ilişkindir.
… ili … ilçesinde 03/09/2018 tarihinde, plakası tespit edilemeyen otobüsün … Mahallesi / …caddesi üzerinde bulunan oto yıkama dükkanı önünde yolcuları indireceği sırada, davacı …’nun halk otobüsünden inerken kimliği tespit edilemeyen halk otobüsü sürücüsünün bir anda hareket etmesi sonucunda davacının otobüsten düşerek trafik kazasının meydana geldiği, bahse konu trafik kazası nedeniyle davacı …nun yaralandığı anlaşılmıştır.
Davaya konu trafik kazasının yaralanma ile sonuçlanmasından ötürü soruşturma yürütülmüştür. Ancak, kazaya neden olan halk otobüsü sürücüsü tespit edilemediğinden … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Soruşturma sayılı dosyasında faili meçhul olarak daimi arama kararı verilmiştir. Nitekim, soruşturma dosyası içindeki belgeler incelendiğinde, kolluk makamları tarafından olay yeri çevresinde yapılan araştırmada mobese ya da güvenlik kamerası bulunmadığından şüpheli şahıslara ulaşılamadığına dair tutanak tutulduğu tespit edilmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde olay hakkında trafik kazası tespit tutanağının tutulmadığını ve hastane kayıtlarında olayın düşme olarak belirtildiğini, davacının yaralanmasının trafik kazası sebebiyle oluşup oluşmadığı hakkında davacının bu yöndeki iddiasını ispatlaması gerektiğini savunmuştur. Gerçekten de; davacı taraf yaralanmasının trafik kazası sonucunda meydana geldiğini ispat külfeti altındadır (Yargıtay 17. HD. 2016/14120 E. 2019/5753 K.). Nitekim, zarar gören, zararının varlığını ve karşı tarafın kusurunu ispat etmelidir (TBK 50/1). Mahkememizce davacının yaralanmasının trafik kazası mı yoksa davacının kaza dışında düşmesi sonucunda mı meydana geldiği noktasında tüm araştırma eksiksiz yapılmıştır. Uzman doktor bilirkişi kurulu 23/11/2021 tarihli raporlarında tıbben ayrım yapılmasının mümkün olmadığını, olayın oluş şekline göre mahkememizce bir değerlendirme yapılmasının uygun olacağını ifade etmiş; akabinde alınan Adli Tıp Kurumu 26/09/2022 tarihli raporunda aynı şekilde somut olay bakımından davacının yaralanmasının ve kalça kemiği kırığının trafik kazasına bağlı gelişecebileceği gibi, düşmesi sonucunda da meydana gelebileceği, aralarında tıbben ayırım yapılamayacağı mütalaası sunulmuştur. Görüleceği üzere, alınan tıbbi mütalaalar neticesinde sonuca ulaşılması mümkün olmayıp, dosya içindeki diğer delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi zorunludur. Somut olayda, savcılık ve kolluk makamları tarafından her ne kadar olayın şüphelilerine ulaşılamasa da, soruşturma dosyasında olayın trafik kazası olarak kabul edildiği ve taksirle yaralama suçundan tahkikat yürütüldüğü, davacının yaralanmasının hemen akabinde kaldırıldığı … Eğitim ve Araştırma Hastanesi Ortopedi Servisi kayıtlarında “otobüs şoförünün kendisine çarpmasından bahsediyor, takma dişleri olmadığından konuşması zor anlaşılıyor” notu ile davacının yaralanmasının trafik kazası neticesinde meydana geldiğinin hastane kayıtlarına işlendiği, öte yandan davacının müşteki sıfatıyla verdiği kolluk ifadesinde otobüsten ineceği sırada otobüsün hareket etmesi sonucunda trafik kazası sebebiyle düşerek yaralandığını ifade ettiği ve çevresine toplanan kalabalığın kendisine yardımcı olduğunu söylediği, davacı ile herhangi bir akrabalık, çıkar ya da menfaat ilişkisi bulunmayan objektif kamu tanıkları yeminli olarak mahkememize verdikleri beyanlarda / tanık anlatımlarında, davacının otobüsten inerken düştüğünü, trafik kazası neticesinde yaralandığını, otobüs şoförünün servis saati olduğu için yaralanan davacıya ambulansla hastaneye bırakabileceğini söyleyerek olay yerinden ayrıldığını ifade etmeleri karşısında, davacının yaralanmasının trafik kazasına bağlı olarak meydana geldiği, davacının yaralanması ile trafik kazası arasında uygun illiyet bağının bulunduğu kesin olarak tespit edildiğinden aksi yöndeki davalı savunmalarına itibar edilmemiştir.
Davaya konu trafik kazasının meydana gelmesinde, plakası ve kimliği tespit edilemeyen halk otobüsü sürücüsünün otobüste yolcu olarak bulunan davacının durak noktasında tamamen inmesini beklemeden servis saati sebebiyle acele ederek aniden hareket etmesi sonucndan kazanın meydana gelmesinde tamamen ve asli kusurlu kusurlu olduğu, davacı …’nun ise kaza tarihinde 72 yaşında olduğu, kolluk ifadesinde belirttiği üzere yaşlılığı sebebiyle ağır hareket ettiği, durakta ineceği sırada otobüs şoförünün tamamen inmesi beklemeden hareket ettiğinden kazanın önlenmesi açısından alabileceği muhtemel bir tedbir bulunmadığından kusurunun bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Trafik kazasında kusur durumunun tespitine yönelik olarak dosya, ayrıca trafik kazaları kusur uzman İ.T.Ü. Makine Fakültesi Öğretim Üyesi ve Yüksek Makine Mühendisi bilirkişi …’e tevdi edilmiştir. Mahkememizin kusur dağılımı yönündeki tespiti destekleyen ve benimseyen uzman bilirkişinin 23/11/2021 ve 02/10/2023 tarihli raporlarındaki tespitler, kazanın oluş şekli, kimliği tespit edilemeyen otobüs sürücüsünün ihlal ettiği trafik kuralları, yasal geciktirici nedenler ve bilimsel yönden yapılan detaylı açıklamalar içeren kusur raporuna gerekçeli ve denetime açık olduğundan itibar edilmiştir. Mevcut raporlarda da ifade edildiği üzere, plakası ve kimliği tespit edilemeyen otobüs sürücüsünün yolcuların tamamen indiklerinden emin olduktan sonra kapıları kapatması ve hareket etmesi gerektiği halde aksine davranarak henüz inmekte olan yolcusunu dikkate almadığından 2918 s. Karayolları Trafik Kanunun 47/d, 58, 110/a,b, 145/e madde hükümleri uyarınca %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, davacı …’nun kazanın oluş şekli bakımından otobüsten yolcu olarak durakta ineceği sırada otobüs şoförünün inmesi beklemeden hareket ettiğinden kazanın önlenmesi açısından alabileceği muhtemel bir tedbir bulunmadığından kusurunun bulunmadığı doğru bir şekilde ve somut olaya uygun olarak takdir ve tayin edilmiştir.
Esasen, trafik kazası hakkında alınan kusur raporlarına karşı tarafların herhangi bir itirazları da bulunmamaktadır.
Davacı … trafik kazasında yaralanması sebebiyle maddi tazminat olarak geçici iş göremezlik, sürekli iş göremezlik ve geçici bakıcı gideri isteminde bulunmuştur.
Davacının yaralanmasına ilişkin olarak görmüş olduğu tıbbi tedavilere yönelik tüm hastane kayıtları getirtilmiş, akabinde dosya küll halinde Adli Tıp Kurumu sevk edilmiştir. İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu 23/06/2023 tarihli raporunda, davacının trafik kazasında yaralanması nedeniyle %24 oranında maluliyetinin oluştuğunu, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren dokuz ay (9) aya kadar uzayabileceğini, iyileşme süresi içinde geçici olarak üç (3) ay başka birisinin bakımına ihtiyaç duyabileceğini tespit etmiştir. Bahse konu Adli Tıp Kurumu raporu, kaza tarihi ( 03/09/2018 ) itibariyle yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmeliğine göre tanzim edildiğinden mevzuata uygun, denetime açık ve elverişli olup, rapordaki maluliyet oranına, iyileşme süresine ve geçici bakıcıya muhtaçlık durumuna itibar edilmiş, işbu maluliyet raporu hükme esas alınmıştır.
Esasen, tmaluliyet raporlarına karşı tarafların herhangi bir somut itirazları da bulunmamaktadır.
Kusur durumunun tespit edilmesi ve maluliyetin tayininden sonra dosya, maddi tazminat hesabı yapılması için aktüerya konusunda uzman bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Aktüer bilirkişi … tarafından sunulan 02/10/2023 tarihli raporda, davacı …’nun geçici iş göremezlik tazminatı 14.973,95 TL; sürekli iş göremezlik tazminatı 321.884,96 TL; geçici bakıcı gideri 6.088,50 TL olmak üzere toplam 342.947,41 TL maddi tazminat hesaplanmıştır. Aktüer raporun ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli olması, kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerince belirlenmiş maluliyet oranlarının esas alınması, davacının ev hanımı ve asgari ücret üzerinden geliri (dava dilekçesinde davacı, gelirin asgari ücret üzerinden olmasını kabul etmiş, bu yönde hesaplama yapılması talebinde bulunmuştur) tespit edilerek yapılan hesaplamanın isabetli ve doğru olarak yer verilmesi, özellikle 03/09/2018 kaza tarihi itibariyle yapılan hesaplamada güncel içtihatların ve Yargıtay uygulamasının takip edilerek TRH 2010 yaşam tablosunun ve prograssive rant formülüne göre hesaplama yapıldığından aktüer rapor hüküm kurmaya elverişlidir, bu nedenle raporun içeriği de denetlenerek hükme esas alınmıştır. (Yargıtay 4. H.D. 2021/3033 E., 2021/1560 K; İstanbul BAM 9. H.D. 2022/591 E., 2022/1026 K.)
Davacı vekili aktüer rapora karşı hesaplama tarihi itibariyle davacının bakiye yaşam süresinin raporda 9 yıl olarak belirtildiği halde hata yapıldığını, bakiye yaşam süresinin 7 yıl olması gerektiğini ileri sürmüş ise de; davacı …’nun 08/06/1946 doğumlu olduğu, hesaplama yapılan 2023 yılı itibariyle 77 yaşında olup, hesaplama tarihindeki yaşı itibariyle TRH 2010 yaşam tablosu uyarınca bakiye ömür süresinin 9 yıl olduğu (bkz. TRH 2010 yaşam tablosu), dolayısıyla raporda maddi hata bulunmadığı, aksine hesaplamanın isabetli olduğu, davacı vekilinin ikinci itirazının geçici iş göremezlik zararı bakımından hesaplamada AGİ’siz ücret üzerinden yapılarak tazminatın eksik hesaplandığını ileri sürülmüş ise de; raporda çok uzun açıklanmakla birlikte kısaca gerekçe oluşturmak gerekirse, davacının kaza tarihinde 72 yaşında ve pasif devrede olduğu, bilindiği üzere pasif devrede AGİ hariç asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması gerektiği, yerleşik uygulamanın da esasen bu yönde olduğu (Yargıtay 4. HD. 2022/4832 E. 2022/14273 K.), dolayısıyla davacı vekilinin itirazlarının yerinde olmadığı, rapordaki hesaplamanın bu yöne ilişkin ayrıca yerinde ve doğru olarak takdir edilmesi karşısında davacı vekilinin itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Davalı … Hesabı tazminat hesabında, 04/12/2021 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren Genel Şartlar uyarınca 1,65 iskonto oranı hesabı yapılarak ve TRH 2010 yaşam tablosu kullanılmak suetiyle tazminatın belirlenmesi gerektiğini ifade etmiş ise de; olaya esas trafik kazası ile dava tarihi itibariyle Genel Şartların değinilen maddesinin yürürlükte dahi bulunmadığı, bu nedenle kaza ve dava tarihi itibariyle yürürlükte olmayan 1,65 iskonto oranı yöntemine göre hesap yapılmasının zaten mümkün olmadığı, diğer taraftan bakiye ömür hesabında raporda TRH 2010 yaşam tablosu esas alındığından, bu tablonun esas alınması gerektiğine ilişkin itirazın dosya kapsamıyla bağdaşmadığının / yersiz olduğu, tekrar vurgulamak gerekir ise Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin güncel içtihat ve uygulamalarında tazminat hesabında TRH 2010 Yaşam Tablosu ve prograssivve rant (devre başı rant) formülünün uygulanması gerektiği belirtilediğinden davalının itirazları yerinde görülmemiştir. Öte yandan, davalı … Hesabı rapora karşı geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri zararından sorumlu olmadıklarını ileri sürmüş ise de; 2918 sayılı KTK 90. maddesi ve Genel Şartlar uyarınca sağlık ve tedavi giderleri teminatı kapsamında sigorta şirketlerinin / … Hesabının geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri zararından hukuken sorumlu olmaya devam ettikleri ( Yargıtay 17. HD. 2020/12659 E. 2021/1625 K. ; Yargıtay 4. HD. 2021/3471 E. 2021/6012 K), davacının geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri zararından davalı … Hesabının sorumlu olduğu açık olduğundan, davalının bu yöndeki savunmalarına itibar edilmemiştir.
Davacı vekili, aktüerya bilirkişisinin 02/10/2023 tarihli raporu doğrultusunda bedel artırım dilekçesi sunmuş, artırılan dava değeri üzerinden eksik harcı ikmal etmiştir. Bedel artırım dilekçesinde maddi tazminat toplam 342.947,41 TL olarak talep edilmiştir.
Bedel artırım dilekçesinin bir sureti davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı vekili tarafından zamana aşımı itirazında bulunulmuştur. Ancak, davalı vekili 08/12/2023 tarihli bedel artırım dilekçesine karşı her ne kadar zaman aşımı itirazında bulunmuş ise de; davacının trafik kazasında yaralanması sebebiyle eylem aynı zamanda cezayı gerektirir fiilden doğduğundan uzamış ceza zaman aşımı sürelerinin geçerli olduğu, bu bağlamda 2918 s. KTK 109/2. maddesi atfı TCK 89/1, 66/1-e madde hükümleri uyarınca 8 yıllık uzamış zaman aşımı süresinin geçerli olduğu, dava konusu trafik kazasının 03/09/2018 tarihinde meydana gelmesi ve talep artırım dilekçesi tarihi itibariyle 8 yıllık zaman aşımı süresi dolmadığından ve ayrıca davanın belirsiz alacak davası olması alacağın tamamı için dava tarihi itibariyle zaman aşımı kesildiğinden davalının zaman aşımı itirazını reddine karar verilmiştir.
Nihayetinde; davaya konu trafik kazasında plakası ve kimliği tespit edilemeyen araç sürücüsünün kusurlu olması nedeniyle davalı … Hesabının 5684 sayılı Sigortacılık Kanunun 14/2-a. maddesi ve … Hesabı Yönetmeliğinin 9/1-a. maddesi uyarınca davacının kaza sebebiyle uğramış olduğu cismani zarardan ve maddi tazminattan anılan Yasa ve Yönetmelik hükümleri uyarınca sorumlu olduğu, esasen bu sorumluluğunun plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe üst limitleri dahilinde geçerli olduğu, 02/10/2023 tarihli aktüer bilirkişi raporunun denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, bahsi geçen raporun içeriği denetlenerek mahkememizce hükme esas alındığı, bakıcı gideri ve geçici iş göremezlik zararı bakımından yerleşik Yargıtay içtihatları doğrultusunda davalı … Hesabının tedavi / iyileşme giderleri kapsamında sorumlu olduğu, sürekli iş göremezlik zararı ile birlikte davacının toplam 342.947,41 TL maddi tazminata hak kazandığı, bu bağlamda aktüer bilirkişi tarafından hesap edilen maddi tazminatının poliçe limitleri dahilinde kaldığı anlaşılmakla, davacı vekilinin 08/12/2023 tarihli bedel artırım dilekçesi doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, davacı vekili her ne kadar davalı … Hesabından kaza tarihinden itibaren ticari avans faizi talep etmiş ise de; somut olayda uygulanması gereken faizin yasal faiz olduğu, zira kazaya karışan aracın tespit edilemediği (bkz. Yargıtay 17. HD. 2013/6725 E. 2014/5835 K.), öte yandan davalının sorumluluğunun 5684 sayılı Kanun 14/2-a. maddesine dayandığından yasal faiz uygulanması gerektiği, davalı sigorta şirketleri için temerrütün kaza tarihi itibariyle oluşmadığı, 2918 sayılı KTK’ nın 99. maddesi hükmü uyarınca temerrüte ilişkin yasal düzenleme bulunduğu, somut olayda dava öncesinde yapılan yazılı başvuruya davalı … Hesabı tarafından 20/09/2019 tarihinde açıkça tazminat taleplerinin karşılanmayacağı bildirildiğinden davalı bakımından temerrütün dava öncesi ve verilen yazılı ret cevap gözetilerek 20/09/2019 tarihinde gerçekleştiği mahkememizce tespit edilerek 20/09/2019 temerrüt tarihinden itibaren yasal faize hükmedilerek, davanın bedel artırım dilekçesindeki beyanlar ve talepler doğrultusunda kabulüne karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere );
Davanın 08/12/2023 tarihli bedel arttırım dilekçesi doğrultusunda KABULÜ ile;
1-Davacı … için 14.973,95 TL geçici iş göremezlik, 321.884,96 TL sürekli iş göremezlik ve 6.088,50 TL geçici bakıcı gideri olmak üzere toplam 342.947,41 TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 20/09/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
2-Kabul edilen dava değeri (342.947,41 TL) üzerinden alınması gereken 23.426,73 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 54,40 TL’nin ve 1.171,00 TL tamamlama harcının mahsubu ile eksik kalan bakiye 22.201,33 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 54,40 TL peşin harç, 1.171,00 TL tamamlama harcı, 4.905,00 TL ATK ücreti, 265,50 TL posta ve tebligat masrafı ve 6.250,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 12.645,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri (342.947,11 TL) üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 53.442,11 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin davalıdan tahsil edilerek HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
6-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan anacak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 27/12/2023
Katip
¸e-imzalıdır
Hakim
¸e-imzalıdır