Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/776
KARAR NO : 2023/932
DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/03/2023
KARAR TARİHİ : 08/12/2023
Mahkememizde görülmekte olan tapu iptali ve tescil davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … A.Ş. ve müvekkili … Tic. Ltd. Şti. Arasında; 21/11/2017 tarihli …, Ticaret Merkezi İnşaatı Betonerme İnşaatı Betonerme İnşaat İşleri (Mekanik Tesisat Alt Yapı ve Mobilizasyon İşleri) Yüklenici Sözleşmesi, 04.05.2018 Tarihli …, Ticaret Merkezi İnşaatı Mekanik Tesisat İşleri Yüklenici Sözleşmesi, 09.01.2019 Tarihli …, Ticaret Merkezi İnşaatı Doğalgaz Tesisat İşleri Yüklenici Sözleşmesi akdedildiğini, taraflar arasında akdedilen 04.05.2018 Tarihli …, Ticaret Merkezi İnşaatı Mekanik Tesisat İşleri Yüklenici Sözleşmesi ve 09.01.2019 Tarihli …, Ticaret Merkezi İnşaati Doğalgaz Tesisat İşleri Yüklenici Sözleşmesi başka bir tip sözleşme aynen kopyalanarak alındığı için sözleşme ana taslağında birim fiyat üzerinden anlaşıldığı belirtilmiş olmasına rağmen taraflar arasında akdedilen 04.05.2018 Tarihli …, Ticaret Merkezi İnşaatı … Tesisat İşleri Yüklenici Sözleşmesi ve 09.01.2019 Tarihli …, Ticaret Merkezi İnşaatı Doğalgaz Tesisal İşleri Yüklenici Sözleşmesi, ihale görüşmelerinden teklif hazırlanmasına ve pazarlık görüşmelerine, hak edişlerin yapılış usulünden iş bitimi borç tasfiye görüşmelerine kadar sözleşme bedeli olarak anahtar teslimi götürü bedel üzerinden anlaşıldığı, dava konusu taşınmazların 3.kişilere devrinin ve üzerinde ayni hak tesisinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesine; bu talebin kabul edilmemesi halinde dava konusu taşınmazların tapu kaydına ‘davalıdır’ şerhi konulması, davacı müvekkil şirket ile davalı şirket arasında … İnşaatı ile ilgili olarak imzalanan 04.05.2018 tarihli Mekanik Tesisat İşleri Sözleşmesinin 22. Maddesi gereği … İli, … İlçesi, 3445 Ada 2 Parsel sayıhı taşınmazda bulunan A Blok 28 Nolu Bağımsız Bölümün, B Blok 20 Nolu Bağımsız Bölümün, … Blok 24 nolu Bağımsız Bölümün, C Blok …Nolu Bağımsız Bölümün, C Blok 28 Nolu Bağımsız Bölümün davalı şirket adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkil şirket adına tesciline, yargılama gideri ve vekalet ücrelinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davacı taraf arasında 04.05.2018 tarihli Mekanik Tesisat İşleri Sözleşmesi akdedilmiş olup, her iki tarafın tacir olduğunu, dava konusu ise ticari sözleşmeden kaynaklı taraflara yüklenen edimlerin yerine getirip getirilmediği hususu olduğunu, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 47. maddesi “Teknik Şartname, Sözleşme ve ekleri ile diğer belgelerin uygulanmasından doğabilecek her türlü ihtilafların çözümünde İstanbul Mahkemeleri ve İcra Müdürlükleri yetkilidir.” hükmü düzenlendiğini, düzenlenen iş bu hüküm HMK 17. maddesi uyarınca yetki sözleşmesi niteliğinde olup, 18. maddede düzenlenen geçerlilik koşullarını sağladığını, bu kapsamda taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 47. maddesi uyarınca yetkili mahkeme ”İstanbul Mahkemeleri” olduğundan işbu davada yetkisizlik karar verilmesini talep etmiştir.
Yetkisizlik kararı veren … 6.ATM …E. …K.sayılı gerekçesinde;
“Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Somut olayda dava konusu … ili, … ilçesi, 3445 Ada 2 Parsel sayılı taşınmaz üzerinde davalı şirketçe yapılan Projenin mekanik tesisat işlemlerinin yapımının davacı tarafından üstlenildiği ve bu konuda taraflar arasında 04.05.2018 tarihli Mekanik Tesisat İşleri Sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşmenin 47. Maddesi uyarınca “Teknik Şartname, Sözleşme ve ekleri ile diğer belgelerin uygulanmasından doğabilecek her türlü ihtilafların çözümünde İstanbul Mahkemeleri ve İcra Müdürlükleri yetkilidir.” hükmü öngörülmüştür. Davacı taraf, iş bu dava ile sözleşme gereğince barter usulü olarak kendilerine iş bedeli karşılığında verilmesi gereken bağımsız bölümlerin tapuda devredilmediğini belirterek, tapusunun iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş; davalı taraf ise sözleşmenin 47. Maddesi uyarınca süresi içerisinde yetki itirazında bulunulduğu anlaşılmıştır.
(…)
Taraflar arasındaki sözleşme niteliğince, TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde hükme bağlanan bir eser sözleşmesidir. Eser sözleşmelerinde yetkili mahkeme HMK’nın 6. Maddesine göre genel yetkili mahkeme olan davalının ikametgahı mahkemesi veya Kanun’un 10. Maddesinde düzenlenen sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesidir. Davacı, eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda davasını bu iki yer mahkemesinden birinde açabileceği gibi, tarafların tacir veya kamu tüzelkişisi olması kaydıyla HMK’nın 17. Maddesi gereğince yetki sözleşmesi ile kararlaştırdıkları yerde de açabilir.
Dosya kapsamına göre, taraflar arasında düzenlenen 04.05.2018 tarihli sözleşmenin 47. Maddesinde, sözleşmenin uygulanmasından doğabilecek her türlü uyuşmazlıkların çözümü için … Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkili kılınmıştır. Tarafların her ikisi de tacir olup, yetki sözleşmesi geçerli olduğundan, taraflar arasındaki yetki uyuşmazlığının yetki sözleşmesi hükümlerine göre çözümlenmesi gerekmektedir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın taşınmazın aynından değil, aralarındaki eser sözleşmesinden kaynaklandığı ve eser sözleşmesine ilişkin kuralların uygulanması gerekmektedir. (T.C. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15.H.D. 2023/317 Esas-2023/481 Karar)
Açıklanan nedenlerle davalı tarafın yetki itirazının kabulü ile dava dilekçesinin mahkememizin yetkisizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine, davaya bakma yetkisinin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğuna dair karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”
Gerek dava dilekçesi gerek cevap dilekçesi ve gerekse yetki itirazını kabul etmek suretiyle yetkisizlik kararını veren mahkemece yapılan nitelendirme dikkate alındığında davanın halihazırda davalı şirket adına kayıtlı bulunan taşınmazlara ilişkin tapu iptal ve tescil davası olduğu, davanın dayandığı vakıa ne olursa olsun bu davanın “ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalardan” olduğu kesin ve açıktır.
Bu duruma göre davada 6100 sayılı HMK m.114/f.1 – bend (ç) hükmü uyarınca mahkememizin mi yoksa taşınmazın bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinin mi kesin yetkili olduğu, kesin yetki kuralının uygulanmasının gerekip gerekmediği ele alınmalıdır.
Taşınmazın aynından doğan davalarda yetki başlıklı 6100 sayılı HMK’nın 12. maddesinin 1. fıkrasında “Taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoyma hakkına ilişkin davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir” hükmü yer almaktadır. Yasada yeni öngörülen bu düzenleme kamu düzenine ilişkin ve emredici bir yetki kuralı olduğundan sözleşme ile değiştirilemeyeceği gibi, mahkemece de re’sen gözetilmesi gerekir.
1086 sayılı HUMK m.13 hükmünden farklı olarak 6100 sayılı HMK 01/10/2011 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş olup taşınmazlarla ilgili kesin yetki hususu değerlendirilirken kanun koyucunun bu konudaki yapmış olduğu yeni değişikliğin, bu suretle kanun hükmünün açık içeriğinin ve kanun koyucunun amacının mutlaka dikkate alınması gerekir. Bu noktada adı geçen hüküm ile birlikte getirilen yeni düzenlemeye göre taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin davalar değil ayrıca ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar dahi taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde ancak açılacaktır. Nitekim kanun koyucu gerekçede açıkça “taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin dava, doğrudan doğruya taşınmaz üzerindeki bir ayni hakka, örneğin istihkak davasında olduğu gibi, mülkiyet hakkına ilişkin olabileceği gibi, şahsi bir talep hakkı doğuran sözleşmeye dayanarak taşınmaz üzerinde bir ayni hak sahipliği veya ayni hak sahipliğinde bir değişiklik ortaya çıkaran bir dava açılıyorsa, böyle bir talep hakkına ilişkin davada, taşınmazın aynına ilişkin dava olarak kabul edilip, madde kapsamında değerlendirilecektir”
Hal böyle olunca davacının sözleşmeden doğan bir şahsi talep hakkına istinaden dahi olsa açmış olduğu tapu iptali davasının mutlak anlamda taşınmazdaki ayni hak sahipliğinde bir değişiklik ortaya çıkaracağı kesin ve açıktır. Bu nedenle 1086 sayılı HUMK m.13 hükmünün yürürlükte olduğu dönemde kesin yetki kuralı uygulanamayacak olsa dahi, artık 6100 sayılı HMK döneminde taşınmaz üzerindeki ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek bu davada taşınmazın bağlı bulunduğu Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemelerinin kesin yetkili olacağı kanun hükmünden ve gerekçesinden anlaşılmaktadır.
Nitekim doktrinde de “Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu m.13’ten farklı olarak HMK’da “ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar” da taşınmazın aynından doğan davalar gibi kabul edilmiştir. HUMK’ta yer alan düzenlemeye göre, bu hususta çeşitli tereddütler ortaya çıkmakta idi; ancak HMK’daki yeni düzenleme ile bu tereddütlü hususlar ortadan kalkmıştır. Böylece mesela, taşınmazın satış vaadinden doğan davaların taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılması gerekecektir. (Prof.Dr. Abdurrahim Karslı, Medeni Muhakeme Hukuku Ders Kitabı, İstanbul, 2011, Sayfa 146)
Yine doktrinde ifade olunduğu üzere “taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin dava, doğrudan doğruya taşınmaz üzerindeki bir ayni hakka, örneğin istihkak davasında olduğu gibi, mülkiyet hakkına ilişkin olabileceği gibi, şahsi bir talep hakkı doğuran sözleşmeye dayanarak taşınmaz üzerinde bir ayni hak değişikliği veya ayni hak sahipliğinde bir değişiklik ortaya çıkaran bir dava açılıyorsa, böyle bir talep hakkına ilişkin davada, taşınmazın aynına ilişkin dava kabul edilip, madde (m.12) kapsamında değerlendirilecektir. (Prof.Dr.Baki KURU, Medeni Usul Hukuku El Kitabı, Cilt 1, Ankara, 2020, Sayfa 188)
Yine doktrinde “anılan düzenlemenin başlığını oluşturan taşınmazın aynından doğan davalardan maksat, taşınmaz üzerindeki ayni haklara ilişkin davalarla (örneğin, müdahalenin meni davası, tapu kütüğünün düzeltilmesi davası gibi), başlangıçta bir şahsi hakka dayanmasına rağmen, mahkemeden alınacak olan kararla tapu sicilindeki ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalardır” (Prof.Dr.Süha TANRIVER, Medeni Usul Hukuku, Cilt 1, Ankara, 2020, Sayfa 242)
Yukarıda açıklanan doktrin görüşleri dışında ve mevcut kanun hükmünün açıklığı karşısında, 6100 sayılı HMK m.12 hükmünde yapılan değişiklik nedeniyle kanun koyucu “ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalarda” taşınmazın bulunduğu yer mahkemesini kesin yetkili hale getirmiştir. Kanun koyucu bu noktada herhangi bir ayrım yapmaksızın düzenleme yapmıştır. “Genel hükümler genel yorumlanır” Ayrıca “kanun koyucunun yorum yapmadığı yerde, yorumcu ayrım yapamaz” kaideleri dahi dikkate alındığında taşınmazda “ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar” ile ilgili taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir. Somut davada somut davanın kabulü durumunda ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabileceği kesindir. O halde bu davanın, HMK m.12 hükmü uyarınca taşınmazın bulunduğu yer nedeniyle kesin yetkili … 6.Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerekmektedir.
1086 HUMK döneminde yürürlükte olan m.13 hükmüne göre verilen Yargıtay 13.HD kararı, yine bu karara atıf yapan İstanbul BAM 15.HD kararı, 6100 sayılı HMK m.12 hükmü ile getirilen “açık ve yeni değişikliği” dikkate almadığından Yargıtay kararı ve bu karara atıf yapan İstanbul BAM 15.HD kararının somut davada uygulanma imkânı kesin olarak yoktur.
Hal böyle olunca 1086 sayılı HUMK m.13 hükmü ve bu çerçevede oluşturulan Yargıtay kararlarının esas alınabilmesi ve buna göre yetki itirazının kabulü mümkün değildir.
Ayrıca belirtmek gerekir ki taraflar arasında yetki sözleşmesi gereği İstanbul mahkemeleri yetkili kılınmış olsa dahi mevcut kesin yetki hali karşısında HMK m.18/1 fıkra uyarınca yetki sözleşmelerinin bağlayıcılığı yoktur.
Yapılan açıklamalar karşısında davacının davasının Mahkememizin yetkisiz olması nedeniyle HMK m.114/f.1 bend (ç) hükmüne atfen HMK m.115 hükmü uyarınca ve usulden reddine, yetkili mahkemenin yetkisizlik kararı veren … 6.Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna, karara karşı kanun yoluna başvurulması halinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin ilgili dairesi tarafından verilecek karara göre; kanun yoluna başvurulmaksızın söz konusu kararın kesinleşmesi durumunda ise bu defa merci tayini için dosyanın gönderileceği İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin ilgili dairesinin vereceği karara göre yetkili mahkemenin belirlenmesine, yetkili mahkemenin belirlenmesi sonrası davaya yetkili mahkemece bakılmaya devam olunmasına, HMK 331/2 maddesi uyarınca davaya başka bir mahkemede devam olunacağından yargılama giderlerine bu aşamada hükmedilmemesine dair karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının Mahkememizin yetkisiz olması nedeniyle HMK m.114/f.1 bend (ç) hükmüne atfen HMK m.115 hükmü uyarınca ve usulden REDDİNE,
Yetkili mahkemenin yetkisizlik kararı veren … 6.Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna,
2-Karara karşı kanun yoluna başvurulması halinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin ilgili dairesi tarafından verilecek karara göre; kanun yoluna başvurulmaksızın söz konusu kararın kesinleşmesi durumunda ise bu defa merci tayini için dosyanın gönderileceği İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin ilgili dairesinin vereceği karara göre yetkili mahkemenin belirlenmesine,
3-Yetkili mahkemenin belirlenmesi sonrası davaya yetkili mahkemece bakılmaya devam olunmasına,
4-HMK 331/2 maddesi uyarınca davaya başka bir mahkemede devam olunacağından yargılama giderlerine bu aşamada hükmedilmemesine,
Dair, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ve bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/12/2023
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …