Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/53 E. 2023/850 K. 15.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/53 Esas
KARAR NO : 2023/850

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/03/2015
KARAR TARİHİ : 15/11/2023

İstanbul 17. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/103 Esas – 2018/221 Karar sayılı ilamının istinaf incelemesi sonucunda görevsizlik kararı verilmesi yönünde kaldırılması üzerine, mahkememize tevdi edilen Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ürünleri ve kurumsal marka imajı ile cam sektöründe dünyada üçüncü, Avrupa’da ikinci, Türkiye’de ise birinci büyük kuruluşu olarak sektörün önde gelen isimlerinden olduğunu, müvekkilinin Türk Patent Enstitüsü nezdinde 79 adet marka, 337 adet tasarım tescili bulunduğunu, ayrıca “…” markasının da tanınmış marka olarak TPE nezdinde … numara ile kayıtlı olduğunu, “…” markası ile birlikte toplam 4 markasının ayrıca yurt dışında 100 ülkede tescilli olduğunu, davalı tarafın … adresli Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşu Platformunda paylaştığı çıktıları sunulan 15/02/2015 tarihli yazıda, “…’nin kopyacılığı malumdu ancak bu kadar barizini görmemiştim!” şeklindeki gerçeğe ve somut olaydaki oluşa aykırı beyanları ile müvekkilinin ticari faaliyetlerine konu ürünlerini haksız yere kötülediğini ve ticari itibarına zarar verdiğini, müvekkilince davalıya … 26. Noterliği aracılığıyla gönderilen … tarih, … yevmiye numaralı ihtarname ile müvekkili şirketin ticari itibarını zedeleyen beyanlarını düzeltmesinin istendiğini, davalı tarafın üstünkörü ve müvekkili hakkında isnat ettiği hususların doğru olmadığı ifadesini de içermeyen beyanlar olduğunu, müvekkilinin müşterileri nezdinde itibar kaybettiğini, bu nedenle 100.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine, müvekkilinin haklarına tecavüz niteliğindeki beyanlarının hukuka aykırılığının tespitine, bu aykırılığın men’ine, mahkeme kararının tecavüz niteliğindeki yazıların yer aldığı sitede yayınlanmasına, Türkiye genelinde yayın yapan tirajı en yüksek üç ulusal gazetede yayınlanmasına karar verilmesine talep etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin dilekçesinde iddia ettiği iddiaların gerçeğe aykırı olduğunu, söz konusu iddiaların kabul edildiği anlamına gelmemekle birlikte anılan meslek iletişim platformunun en fazla 1500 üyesi bulunan kapalı meslektaşlararası yazışma grubu olduğunun öncelikle bilinmesi gerektiğini, dolayısıyla davacı şirketin müşterilerinin ya da diğer şirketlerin görebileceği açık bir alan olmadığından ticari itibarın zedelenmesinin de söz konusu olmayacağını, müvekkilinin davacı şirkete karşı eleştiri sınırlarını aşan herhangi bir söylemde bulunmadığını, müvekkilinin davacı şirketin dava dilekçesinde belirtmiş olduğu gibi mesleği itibariyle sektör hakkında yeterli bilgiye sahip olduğunu, söz konusu tasarımların kime veya kimlere ait olduğunu bildiğini, olayda davacı şirketin ticari itibarının zedelenmesi gibi bir durumun bulunmadığını, Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşu Platformu kapalı bir platform olduğunu, bir seti yayını veya kamuya açık bir iletişim organında paylaşım söz konusu olmadığını, davacı şirketin müşterilerinin yada diğer şirketlerin erişebileceği bir platform olmadığını, bu nedenle davacının bunu dayanak göstererek manevi tazminat talebinde bulunmasının mesnetsiz olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Tasarımcılar Meslek Kuruluşu yazı cevabı ve bilirkişi raporları celp edilmiştir.
… 17. Asliye Hukuk Mahkemesi … E…. K. sayılı dava dosyasında somut uyuşmazlık bakımından esastan inceleme yapmış, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, ancak işbu karar davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurularak istinaf edilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/480 E. 2022/1688 K. sayılı ilamında:
“…DAVA; HAKSIZ REKABETİN TESPİTİ VE ÖNLENMESİ ile HAKSIZ REKABET NEDENİYLE UĞRANILAN MANEVİ ZARARIN TAZMİNİ istemine ilişkindir.
Somut olayda; davacı vekilince, davalının internet sitesinde yazdığı yazının müvekkilinin ticari itibarını zedelediği ve aynı zamanda haksız rekabet fiilini oluşturduğu ileri sürülerek, yazının hukuka aykırılığının tespiti ve önlenmesi, kararın ilanı ve manevi tazminata hükmedilmesi talep edilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 33. maddesi kapsamında bir davada olayları açıklamak taraflara, hukuki niteleme ise hakime aittir. Bu doğrultuda davacı tarafın istemi, 6102 SAYILI TTK’NIN 54 VD. MADDELERİ İLE 6098 SAYILI TBK’NUN 58. MADDESİNE DAYANMAKTADIR.
6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde mutlak ticari davalar belirtilmiş olup, 5. maddesinde ise asliye ticaret mahkemesinin tüm ticari davalara bakmakla görevli olduğu ifade edilmiştir. Haksız rekabet, 6102 sayılı TTK’nın 54 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş, haksız rekabet sayılan bazı durumlar, TTK’nın 55. maddesinde sayılmıştır. TTK’nın 56. maddesinde ise; haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimsenin, fiilin haksız olup olmadığının tespitini, haksız rekabetin önlenmesini, haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, kusur varsa zararın tazminini, TBK’nın 58. maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği belirtilmiştir. Bu durumda eldeki davaya bakma görevi asliye ticaret mahkemesine aittir.
…. ilk derece mahkemesinin eldeki davaya bakmada görevli olmadığı, görev dava şartının gözetilmemiş olduğu anlaşılmakla; davacı vekilince ileri sürülen istinaf nedenleri incelenmeksizin, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, dosyanın görevli bulunan İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir…” şeklindedir.
Dosya, istinaf incelemesinden önce tasarımların benzerliği noktasında bilimsel mütalaa sunulması için … Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü Öğretim Üyesi ve Dekan Yardımcısı …’A tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 17/07/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “… Davacı tarafından sunulan ürün ile davalı tarafından sunulan ürünler arasında kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıktar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları, davacı tarafından sunulan ürünün, kendisine ait … numaralı tasarım tescilinin koruması kapsamında olduğu, sonuç ve kanaatine varılmıştır
…” şeklinde tespit edilmiştir.
Dosya, haksız rekabet konusunda uzman öğretim üyesi …’a tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 21/09/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “… dava konusu eylemin ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı; davalının beyanlarının haksız rekabet teşkil etmediği sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır. Değerlendirmelerimiz, asli ve nihai hukuki takdiri ile tavsifi HMK m. 266/c.2 ve m. 279 /ffA4 hükmü ile 6754 sayılı Kanun m.3/f.3 hükmü icabı tamamen ve münhasıran Mahkemeye ait olmak üzere Sayın Mahkemenin takdirine saygıyla arz olunur. Ancak, Muhterem Mahkemeyi bilirkişi görüşü takyit etmediğinden, sayın yargı makamının tamamen davacı savları veya tamamen davalı savunmaları yönünde hüküm kurmakta bütünüyle muhtar olduğu, meselenin asli ve nihai hukuki tavsifinin sadece Sayın Mahkemeye ait bulunduğu tartışma dışıdır …” şeklinde tespit edilmiştir.
Dava, haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi ile haksız rekabet nedeniyle uğranılan manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.
Haksız rekabet, TTK’nın 54. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
TTK’nın 54/1. maddesinde haksız rekabetin amacı “bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması” olarak ifade edilmiştir.
TTK’nın 54/2. maddesinde ise haksız rekabet tarif edilerek “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır” şeklinde tanımlanmıştır.
TTK’nın 55. maddesinde haksız rekabet sayılan bazı haller, sınırlayıcı olmamak üzere sayılmıştır. Bu nedenle sayılan haller dışındaki eylemlerin haksız rekabet oluşturup oluşturmadığının da somut olayın özelliklerine göre değerlendirilmesi gerekmektedir.
TTK’nın 56. maddesinde ise; haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimsenin, fiilin haksız olup olmadığının tespitini, haksız rekabetin önlenmesini, haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, kusur varsa zararın tazminini, TBK’nın 58. maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği belirtilmiştir.
6098 s. TBK 58. maddesi “Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.” şeklinde düzenlenmiş olıp, TTK 56/1-e maddesi “Türk Borçlar Kanununun 58. maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebilir” denilmiştir.
Davacı, davalı tarafından 2015 yılı Şubat ayında “…” adlı internet sitesinde yazılan yazıların kendisi açısından haksız rekabet teşkil eden eylemler olduğu iddiasını ileri sürmüştür.
Davalı, kamuya kapalı platform olan internet sitesindeki yazıların davacının ticari itibarini zedelemeyeceği gibi açıklamaların mesleki eleştiri kapsamında düşünce açıklaması olduğundan haksız rekabet koşullarının oluşmadığını savunmuştur.
Uyuşmazlığın temeli, davalının 2015 yılı Şubat ayında “www.etmk.org.tr” adlı internet sitesinde yazdığı yazının haksız rekabet teşkil eden eylem olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
6102 sayılı TTK’nın 55(1)a-1 maddesinde, “Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek” eylemi haksız rekabet teşkil edecek davranışlar olarak nitelendirilmiştir.
Somut olaya bakıldığında; davalı tarafından 2015 yılı şubat ayında “…” adresinde yazılan yazıların davacının ticari itibarini zedelemek ızrarıyla ve açıkça başka firmaların ürünlerini öne geçirmek için davacının ürünlerini kötülemek kastıyla yapılmadığı, her şeyden evvel “…” adlı internet sitesinin kamuya kapalı bir platform olduğu, dolayısıyla dileyen herkesin özellikle de davacının müşterilerinin burada yazılan yazıları görme ve bilme imkanın bulunmadığı, aksine ilgili kuruluşa yazılan 17/02/2016 tarihli müzekkere cevabında “…” adlı internet sitesinin yalnızca 1389 üyesinin bulunduğu ve sadece meslek mensuplarının üye olarak yer aldığının bildirildiği, kamuya kapalı bir mecra olduğunun açıklandığı, bu itibarla bahsi geçen sitede davalı tarafından yazılan yazıların muhatabının, meslek mensupları ile sektöre ilişkin / sektörel nitelikte olduğu, alelade müşteri çevresi ile tüketiciler olmadığı, bu nedenle davacının ve özellikle müşterilerinin yazılara erişme imkanın olmadığı, öte yandan yazılan yazıların mesleki eleştiri niteliğinde olduğu, yazının bütünü incelendiğinde meslekle ilgili ve özellikle tasarım konusunda düşünce açıklamalarının bulunduğu, tasarım hakkındaki mesleki yazının ifade özgürlüğü hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, olumsuz ifadeler kullanılmasının ise tek başına haksız rekabet teşkil eden eylem olarak kabul edilemeyeceği, öte yandan kamuya kapalı ve sadece meslek mensuplarının bulunduğu internet sitesinde yazılan yazının yanlış, yanıltıcı ya da incitici bir mahiyetinin de bulunmadığı, zira istinaf ilamı öncesinde yapılan araştırma ve alanında uzman bilirkişiden alınan raporda da belirtildiği üzere, yazıda belirtilen tasarımların sunulan örnekler (kase tasarımları) karşılaştırılarak yapılan incelemede belirgin farklılıklar bulunmadığı ve benzer olduklarının / algılandığı belirtildiğinden davalının mesleki eleştirilerinin ve yazdığı yazıların yanlış, gereksiz incitici yahut kötüleyici olarak kabul edilmesinin de mümkün olmadığı (Yargıtay 11. HD. 2016/12322 E. 2018/3983 K.), nihayetinde yazının bütününe ve amacına bakıldığında davacının ticari itibarini zedelemek ızrarıyla ve açıkça başka firmaların ürünlerini öne geçirmek için davacının ürünlerini kötülemek kastıyla yapılmadığı, aksine davalı tarafından yazılan yazının mesleki eleştiri ile ifade özgürlüğü kapsamında düşünce açıklaması niteliğinde olduğu, haksız rekabet teşkil eden eylem olarak kabul edilemeyeceği, diğer taraftan yazıda kullanılan ifadeler yönünden mesleki eleştiri ile ifade özgürlüğü kapsamındaki düşünce açıklamalarının haksız fiil olmadığı, dolayısıyla haksız (hukuka aykırı) fiil bulunmadığı için ayrıca manevi tazminata ilişkin koşulların da bulunmadığı anlaşılmakla, bu itibarla 6102 s. TTK 54. vd. maddeleri ile 6098 s. TBK 58. maddesi hükmü uyarınca haksız rekabete ve haksız rekabet nedeniyle uğranılan manevi tazminata ilişkin yasal koşulların ayrı ayrı oluşmadığı sonucuna varılmış, davanın tümden reddine karar verilmiştir.
Haksız rekabeti tespiti ve önlenmesi ile haksız rekabet nedeniyle uğranılan manevi zararın tazmini davasında, vekalet ücreti yönünden mahkememizce yapılan değerlendirmede; bilindiği üzere haksız rekabeti tespiti ve önlenmesi istemi yönünden ayrıca vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir. (İSTANBUL BAM 13 HD. 2021/153 E. 2023/353 K. ). Zira, objektif dava yığılması söz konusu olduğundan haksız rekabeti tespiti ve önlenmesi istemi (manevi tazminattan) ayrı bir talep olduğundan ve bu talebin konusu para ile değerlendirilemediğinden maktu vekalet ücreti takdir edilmelidir. (İSTANBUL BAM 13. HD. 2023/1063 E. 2023/1125 K.). Bununla birlikte, haksız rekabet nedeniyle uğranılan manevi zarara (manevi tazminat) ilişkin talep bakımından AAÜT 10/3,4. maddesi uyarıca vekalet ücreti verilmesi gerekmektedir. Hasılı, somut olayda haksız rekabeti tespiti ve önlenmesi için bir maktu vekalet ücreti ve manevi tazminat için (manevi tazminat tümden reddedildiğinden) AAÜT 10/3. maddesi uyarınca bir maktu vekalet ücreti olmak üzere, davalı lehine iki maktu vekalet ücreti takdiri zorunlu olup, bu husus gözetilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
(Not: … 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dava dosyasında ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş ve hükümde davalı lehine 2.180,00 TL olmak üzere tek bir maktu vekalet ücretine hükmedilmiştir. İşbu karar yalnızca davacı tarafından istinaf edilmiş olup, davalının istinaf talebi bulunmamaktadır. İlk bakış itibariyle, hüküm davalı tarafından istinaf edilmediğinden, davacı lehine vekalet ücreti bakımından usuli kazanılmış hak doğduğu düşünülebilir. Ancak, bilindiği üzere kamu düzenine ilişkin olan görev hususu usuli kazanılmış hakkın en temel istisnasını teşkil etmektedir. Başka bir anlatımla, kamu düzenine aykırılık ve görev hususlarında usuli kazanılmış hak ilkesi geçerli değildir, Bu itibarla, istinaf merci tarafından Asliye Hukuk Mahkemesi kararı görev yönünden dava şartlarına aykırılık sebebiyle kaldırıldığından, Asliye Hukuk Mahkemesinin vekalet ücreti yönünden kararı davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşturmayacaktır.)
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 1.707,75 TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 1.437,90 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep edilmesi halinde davacıya veya vekillerine İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA.
4-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi talebi bakımından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 17.900,00 TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden haksız rekabet sebebiyle manevi tazminat talebi bakımından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/3. maddesi uyarınca davanın tümden reddine karar verildiğinden 17.900,00 TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-HMK 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde re’sen ilgili tarafa veya vekillerine İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 15/11/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır