Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/526 E. 2023/793 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/526
KARAR NO : 2023/793

DAVA : Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması)
DAVA TARİHİ : 04/08/2023
KARAR TARİHİ : 26/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan ticari şirkete kayyım atanması davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde; şirket müdürü olan …’ın, müdürlük görevini gerektirdiği sorumluluklara aykırı davranışlar sergilemiş olduğunu, üzerine düşen yükümlülüklerini on yıldır yerine getirmediğini, şirketin merkezi ve imalathanesi olarak kullanılan, ticari faaliyetinin sürdürüldüğü tek taşınmazının genel kurul kararı alınmaksızın rayiç değerinin kat be kat altında bir bedelle satışını göstererek şirketin içini boşaltmış olduğunu, bunun üzerine tapunun tescilinin iptali ile taşınmazın tekrar şirket adına tescili amacıyla … 10. Asliye Ticaret Mahkemesi …E.sayılı dosyasında …, …, … ve … aleyhine dava açılmış olduğunu, söz konusu eylemin güveni kötüye kullanma suçunu oluşturması nedeniyle şirket müdürü … ve ara malikler aleyhine … Cumhuriyet Savcılığı nezdinde … Soruşturma dosyası ile suç duyurusunda bulunulduğunu, şirket müdürü …’ın müdürlük görevinden alınması talebiyle … 10. Asliye Ticaret Mahkemesi … E.sayılı dosyası ile dava açıldığını, … 10. Asliye Ticaret Mahkemesi … E. Sayılı dosyası kapsamında yapılan 14.06.2023 tarihli celsede; ”Davalı şirket lehine tescil talep edildiği, buna karşılık davalılardan şirket temsilcisinin …’ın devir işlemini yaptığı, dolayısıyla şirket ile davalı yetkili arasında menfaat çatışması meydana geldiği anlaşıldığından davacı vekiline gelecek celseye kadar süre verilerek davamızda şirket temsil edebilecek temsil kayyımı atatmak üzere dava açmasının istenilmesine,” karar verilmiş olduğunu, … 10. Asliye Ticaret Mahkemesi …E. Sayılı dosyada taraflarına verilen yetki ile davalı …’ne temsil kayyımı atanması için Mahkeme nezdinde işbu davayı açmak zorunluluğu doğduğunu, davalı şirketin, açmış olduğu davada şirket müdürü …’ın temsil etmesinin açıkça menfaat çatışması yaratacağından ve şirket müdürünün usulsüz işleminin iptalini davada talep ettiğinden, şirket açısından temsil kayyumu atanması zorunluluk arz etmekte olduğunu, … 10. Asliye Ticaret Mahkemesi …E. Sayılı davada davalı şirket …ni temsil edebilecek temsil kayyımı atanmasını talep ettiğini, davanın kabulü ile … 10. Asliye Ticaret Mahkemesi …E.sayılı davada davalı şirket …ni temsil edebilecek temsil kayyumu atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde; müvekkili …, 06/11/1978 tarihinde kurulmuş olduğunu, başlangıçta eşit hisseli 4 ortak tarafından kurulan şirket, 11/11/2008 tarihli hisse devir sözleşmesi ile, … – … – … eşit hisselere malik üç ortaklı vaziyete dönüşmüş olduğunu ve yine 05/04/2011 tarihli hisse devir sözleşmesi ile şirket … % 50, … % 50 iki ortaklı limited şirket olarak faaliyetlerine devam ettiğini, halen de faaliyetine devam etmekte olduğunu, davacının şirketin zararına ilişkin eylemlerinde soruşturma dosyasına göre kendi kusurunun bulunması nedeniyle ve TTK 636/3 maddesinin de uygulanma şartları oluşmaması sebebiyle” ret edilmiş; davacı hüküm ile ilgili istinaf kanun yoluna başvurmamış ve hükmün ise kesinleşmiş olduğunu, somut olayda temsil kayyımı atanmasının şartlarının oluşmamış olduğunu, şirketi iyi yönetmediği, temsil edemediği, ortaklığı zarara uğrattığı gibi iddialar sonucunda şirkete kayyım tayin edilmesinin yargı kararları gereğince mümkün olmadığını, diğer bir anlatımla, organları iş başında olan bir şirket için yönetim kötülüğü nedeniyle kayyım atanmasına karar verilemeyeceğini, bir şirketin yasal temsilcisinin görevini yerine getirmesine bir engel bulunduğu taktirde kendisine o iş için temsil kayyımı atanabilir ise de somut olayda şirketin yasal temsilcisi görevinin başında olduğunu, görevine devam etmekte olduğunu, bu durumda, şirket müdürünün görevde olup yönetim boşluğu da bulunmamakta olduğunu, asıl olan şirketlerin ortakları tarafından alınan kararlar ile belirlenen yöneticiler tarafından yönetilmesi ve temsil edilmesi gerektiğini, şirkette organ boşluğu bulunmamakta olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, mevcut şirket müdürünün görevlerini gereği gibi yerine getirmiyor ve bu nedenle şirket zarara uğruyorsa, zarara yol açan yöneticinin şirkete ve dolayısıyla diğer ortaklara verdiği zararların tazmini için her zaman dava açılmasının mümkün olduğunu, yöneticilerin sorumluluğunun davasına konu olabilecek hususlar olup, şirkete temsil kayyımı atanmasının gerekçesi olamayacağını, şirketi yönetenlerin şirkete ve paydaşlara verdikleri zararların tazmini, açılabilecek bir sorumluluk davasında her zaman hükme bağlanabileceğini, şirket ortak ve yöneticileri arasındaki sorunların şirkete temsil kayyımı atanmasına gerekçe yapılmasının olanaksız olduğunu, dava tarihi itibarıyla davalı şirket adına kayıtlı başkaca bir taşınmaz ve banka hesaplarının bulunmakta olduğunu, şirketin tüm mal varlığının sadece anılan taşınmazdan ibaret olmadığını, anılan taşınmazın şirketin tek taşınmazı olmaması ve şirketin varlığını sürdürebilmesi için hayati öneme haiz olmaması sebebiyle müvekkil şirketin menfaati ve şirket müdürünün menfaati çatışmamakta olduğunu, müvekkili şirketin menfaati ve şirket müdürünün menfaati çatışmadığından somut olayda temsil kayyımı atanması şartları oluşmadığını, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davacının, davalı şirket aleyhine … 10.ATM’nin … E.sayılı dava dosyasına istinaden dava açtığı, yine aynı davada adı geçen şirketin müdürü bulunan …’ın müdür olarak yükümlülüklerine aykırı hareket etmek suretiyle şirketin tek taşınmazını genel kurul kararı almadan kat be kat düşük fiyata satıp satmadığı hususunun dava konusu olduğu, davada söz konusu taşınmazın tapu iptal ve tescili ile yeniden şirket adına tescilinin talep edildiği, tapu iptal ve tescil talebinin kabul edilip edilmeyeceği hususlarının halihazırda bu davada tartışma konusu bulunduğu, bu davanın halihazırda derdest olduğu tartışmasızdır.
Davacı pay sahibi olarak davalı şirket aleyhine ve ayrıca … dahil diğer davalılar aleyhine açmış olduğu davada, taşınmazın yeniden davalı şirket adına tescilini ve bu suretle tapusunun iptalini talep etmiştir. Adı geçen taşınmazın satış işlemini şirket adına yapan, halen şirketi temsilen yetkili olan …’tır. Bu durumda tapu iptal ve tescil davasına konu olan dava dosyasında davalı olan şirket ile diğer davalı ve ayrıca şirket temsilcisi … arasında menfaat çatışması olup olmadığı, buna göre şirkete temsil kayyımı atanmasının gerekip gerekmediği tartışma konusudur.
Dava, limited şirket temsil kayyımı atanması istemine ilişkindir.
TMK m.426/2 hükmü dikkate alındığında bir işte yasal temsilcinin menfaati ile kısıtlının menfaati çatışıyorsa, istek üzerine veya resen o işle sınırlı olmak üzere kısıtlıya temsil kayyımı atanabilir. Yine TMK m.418 hükmü dikkate alındığında vasi atanacak kişinin menfaati ile kısıtlının menfaatinin çatışmaması esastır. Bu hükümlerin kıyasen şirket tüzel kişiliği ile temsilcisi arasında menfaat çatışması halinde de kıyasen uygulanabileceği kabul edilmiştir. Aksi düşünce davalı şirket tüzel kişiliğinin, temsilcisinden farklı bir kişilik olduğu, ilkesinin göz ardı edilmesi, en önemlisi davalı şirket tüzel kişiliğinin savunma hakkının açık ihlâli sonucunu doğurduğu değerlendirilmiştir. O halde kural olarak bu hallerde şirket tüzel kişiliğine temsil kayyımı atanabilecektir.
Celbedilen dosya içerikleri dikkate alındığında, kendisine temsil kayyımı talep olunması istenen şirketin halihazırda … 10.ATM’nin …E.sayılı dosyasında dahi davalı konumunda bulunduğu, halihazırdaki şirketin yasal temsilcisi konumundaki …’ın ise adı geçen dosyada yine davalı konumunda olduğu, davanın tapu iptal ve tescile ilişkin olup tapusunun iptali talep olunan taşınmazın satış işlemini ise şirket adına yapan kişinin zaten davalı konumunda olan ve halihazırda şirketin dahi yasal temsilcisi konumunda bulunan … olduğu anlaşılmaktadır. Bu haliyle şirket lehine, taşınmazın tapusunun iptalinin davalı şirketin tüzel kişiliği yararına olacağı, buna mukabil şirket adına bu işlemi yapan ve halihazırda adı geçen dosyada davalı olan, yine şirket temsilcisi konumundaki …’ın ise yasal sorumluluğuna yol açabileceği, yine …’ın tüzel kişilik adına yapmış olduğu tapu devrinin iptalini talep etmesinin veya davayı kabul etmesinin hayatın olağan akışına aykırı bulunduğu, bu durumda … 10.ATM’nin …E.sayılı dava dosyasında davalı konumunda olan şirketin menfaati ile halihazırda adı geçen dosyada davalı konumunda bulunan şirketin yasal temsilcisi …’ın menfaatinin açık çatışma içinde bulunduğu sonucuna varılmıştır. Bu haliyle kanun koyucunun aramış olduğu somut koşul vakıaların gerçekleştiği açıktır.
6100 sayılı HMK m.187/f.1 hükmü dikkate alındığında ispatın konusu tarafların üzerinde anlaşamadığı ve uyuşmazlığın çözümü için gerekli vakıalardır. Bu vakıaların ispatı için ancak delil gösterilebilir. Buna göre şirkete temsil kayyımı atanması gerekip gerekmediği üzerinde taraflar anlaşamamış iseler de bu uyuşmazlığın çözümü açısından temsil kayyımı atanmasına esas olduğu iddia olunan dosya içeriğinin incelenmesi gerekli ve yeterlidir. Bu kapsamda somut olayın özelliği, celbedilen dava dosya içeriği nedeniyle başkaca bir delilin toplanması ise gerekmemektedir.
Şirketin davada temsili için dava açılması Mahkemenin vermiş olduğu ara karardan kaynaklanmıştır. Bir başka deyişle davacının dava açmama, davalının ise dava açılmaksızın bu davayı kabul etme hak ve imkanı bulunmamaktadır. Zira 4721 sayılı TMK’nın açıklanan hükümleri bu konuda Mahkemece temsil kayyımı atanmasını zorunlu tutmuştur. Bu nedenle davacı lehine yargılama gideri takdir edilmemiştir. Nitekim konuyla ilgili Yargıtay uygulaması dahi bu yöndedir.
Yapılan açıklamalar karşısında davacının davasının kabulüne, … 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E.sayılı dosyasında davalı …’ni temsil etmesi için Av. …’ın temsil kayyımı olarak atanmasına, kayyım için takdir edilen ücretin ise davalı şirketten tahsil olunmasına, davacı tarafından harcanan yargılama giderlerinin ise davacı üzerinde bırakılmasına dair karar vermek gerekmiştir. (Kayyım ücreti ve yargılama giderleri ile ilgili Yargıtay 11.HD 2016/11412E. 2018/3665K.sayılı ilamı esas alınmıştır.
HÜKÜM:Yukarıda yazılı nedenlerle;
1-Davacının davasının kabulüne,
… 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E.sayılı dosyasında davalı …’ni temsil etmesi için Av. …’ın temsil kayyımı olarak atanmasına,
Kayyım için 17.900-TL ücret taktirine,
Kayyımlık ücretinin davalı şirketten tahsil edilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin Yargıtay uygulaması gereği davacı üzerinde bırakılmasına,
Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacılara iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere vekillerin huzurunda ve oy birliği ile karar verildi. 26/10/2023

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …