Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/47 E. 2023/873 K. 22.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/47 Esas
KARAR NO : 2023/873

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/03/2018
KARAR TARİHİ : 22/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 11/09/2009 tarihli İş Ortaklığı Sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmede davalı … iş ortaklığı aracılığı ile …’çe belirlenen iş ve işlemlerin yapılması, internet erişim ve veri hizmetleri, sabit telefon hizmeti gibi ürün ve/veya hizmetlerin müşterilere satışının gerçekleştirilmesi amacıyla tarafların hak ve yükümlülüklerinin tek tek belirlendiğini, müvekkili şirketin sözleşmede yer alan bütün yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirdiğini, ancak davalı şirket tarafından sözleşme şartları gereği gibi yerine getirilmediğini, işlemiş prim alacakları müvekkile ödendiğini, bu itibarla müvekkil şirketin eksik ödenen muaccel prim alacaklarının avans faizi ile tahsilinin talep edilmesi zorunluluğunun doğduğunu, alacağın miktarı tahkikat sonucu belirleneileceğinden belirsiz alacak davası olarak açıldığını, HMK 389 ve devamı hükümlerince icra takibine konu alacaklarının teminat altına alınabilmesi için davalının menkul ve gayrimenkul malvarlıkları ile üçüncü kişilerdeki hak, alacak ve istihkakları üzerine teminatsız ihtiyati tedbir kararı verilerek bunların davalı borçlulara ödenmeyerek dava kesinleşinceye kadar en yüksek mevduat faizi veren bir bankada açılacak bir hesapta değerlendirilmesine karar verilmesini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL’sinin işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; İşbu davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 194. maddesi hükmü yerine getirilmediğini, taraflar arasında münakit ticari simsarlık sözleşmesi uyarınca uygulanacak komisyon oranlarının sabit olmadığını, ödemelere ilişkin faturalar davacı tarafından düzenlendiğini ve tamamı müvekkili şirketçe itiraza uğramaksızın ödendiğini, davacının hak kazandığı ödenmemiş komisyon alacağı olmadığını, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, bu nedenlerle öncelikle dava belirsiz alacak davası olamayacağından davanın HMK’nın 114’üncü maddesinin 1’inci fıkrasının h bendi ile 115’inci maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca usulden reddine, bu talebinin kabul edilmediği takdirde davanın yukarıda izah olunan sebeplerle esastan reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Tartışılması, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Mahkememizce kaldırma ilamı öncesinde;
“… Dava, taraflar arasında akdedilen 11/09/2009 tarihli iş ortaklığı sözleşmesi kapsamında bakiye komisyon ve prim alacağı istemine ilişkindir.
Davacı tarafça sözleşme kapsamında yapılan iş nedeni ile % 20 oranında ödenmesi gereken komisyon oranının % 3 oranında ödendiği ,bakiye prim alacağı bulunduğu, dava dilekçesi ekine ödenmesi gereken prim tutarının 8.774,21 TL olarak gösterilerek belirsiz alacak davası ikame edildiği anlaşılmaktadır. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/13485 E 2018/4815 K sayılı emsal ilamı uyarınca; somut olaya dönüldüğünde; işbu davada talep edilen komisyon ve prim tutarlarının miktar itibariyle belirsiz olmadığı anlaşılmakla hukuki yarar yokluğundan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir …” şeklinde karar verilmiş, işbu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 08/12/2022 tarih ve 2020/344 Esas – 2022/1666 Karar sayılı ilamında;
“…Dava, acentelik sözleşmesi uyarınca davacının davalı nezdinde doğan ve eksik ödenen komisyon / pirim alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı gerekçesiyle hukuki yarara ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Dava, davacının taraflar arasındaki sözleşe uyarınca belirlenen komisyon oranları kapsamında eksik ödendiği ileri sürülen komisyon/ prim alacaklarının tahsili için belirsiz alacak davası şeklinde açılmıştır. Davalı yanca davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağı ileri sürülmüş, mahkemece de davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarara bulunmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
HMK’nın 107.maddesi uyarınca, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, belirsiz alacak davası açabilir. Buna göre, belirsiz alacak davasının açılabilmesi için davacının, davaya konu ettiği alacağın miktarını ya hut değerini hesaplamasının davacıdan beklenemeyecek olması ya da bu hesaplamanın yapılmasının imkânsız olması gerekir.
Somut olayda, taraflar arasında ihtilafsız olan “… Sözleşmesi” başlıklı sözleşmenin 8.2 maddesinin” … tarafından iş bu sözleşme nedeniyle İş Ortağı’ na yapılacak komisyon ödemeleri müşteriden hizmet bedelinin tahsil edilmiş olması ön şartına bağlıdır. …’ nın hizmet sözleşmesinin düzenlenmesi suretiyle gerçekleştirdiği satışlar nedeniyle müşteriden tahsilatın yapılmasını takip eden hafta içinde, bütün hafta tatil ise tatili izleyen hafta Ek-1 ‘ de belirtilen oranları esas alarak İş Ortağı tarafından tanzim edilecek komisyon faturası karşılığı komisyon ödeyecektir. İş Ortağının komisyon miktarı hesaplanırken müşteriye kesilen fatura esas alınacaktır.” düzenlemesinin yer aldığı anlaşılmaktadır.
Söz konusu sözleşme hükmü de dikkate alındığında, davacının komisyon tutarının müşteriye kesilen fatura tutarları dikkate alınarak ve Ek-1 deki oranlarla hesaplanacağının belirtildiği, müşteriye davalı tarafından kesilen fatura tutarları üzerinden komisyon alacağının belirlenebileceği dikkate alındığında, davalının kayıtları bilirkişi eliyle incelenmeden davacının alacak miktarını belirlemesi mümkün olmadığından davanın belirsiz alacak davası olarak açılıp görülmesi mümkündür. Buna göre mahkemece davanın belirsiz alacak davası olarak açılıp görülemeyeceği yönündeki gerekçesi isabetsiz olup, davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmüştür…” denilerek Mahkememiz kararı kaldırılmış, dosya yukarıda belirtilen esas sırasına kaydedilmiştir.
İstinaf kaldırma ilamından sonra ticari defter ve belgeler üzerinde inceleme yaptırılmıştır.
Mali Müşavir … tarafından dosyaya sunulan 27/07/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “… Tafsilen arz edilen hususlar nedeniyle, takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, Davalı şirketin incelenen ticari defterlerinde, 2014 yılı sonu itibariyle taraflar arasında borç veya alacak bakiyesinin bulunmadığının kayıtlı olduğunu, Davacı şirketin, dava dışı … ile ilgili işlemlere ilişkin davalı şirkete düzenlediği satış faturalarında % 3 oranında 56.919,40 TL komisyon aldığı, Sayın Mahkemece davacı şirketin işbu işlemlerden dolayı alması gereken komisyon alacağı tutarının %20 oranında olması gerektiğine karar verilmesi halinde; davacı şirketin dava dışı … ile ilgili işlemlerden dolayı alması gereken komisyon tutarının 379.462,67 TL (56.919,40 /3 X 20 = 379.462,67 ) olacağı, davacı şirketin dava dışı … ile ilgili işlemlerden dolayı davalı şirketten %17 oranında 322.543,27 TL (379.462,67- 56.919,40 = 322.543,27) davaya konu komisyon tutarını eksik almış olacağı hesap edildiğini …” şeklinde tespit edilmiştir.
Davacı vekili 11/10/2023 tarihli bedel arttırım dilekçesinde bilirkişi tarafından tanzim edilen rapor sonucunda, müvekkili şirketin 322.543,27 TL komisyon alacağının bulunduğunun tespit edildiğini, bilirkişi raporu doğrultusunda iş bu bedel artırım dilekçesini dosyaya sunduklarını, bedel artırım dilekçesinin kabulü ile 322.543,27 TL komisyon bedelinin her bir prim alacağı için ödenmesi gereken tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, acentelik sözleşmesinden kaynaklanan prim alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
Taraf şirketler arasında 11/09/2009 tarihli “İş Ortaklığı Sözleşmesi” isimli acentelik sözleşmesi akdedilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşme hükümleri incelendiğinde; sözleşmenin 7.2.maddesinde davacının gerçekleştirdiği satışlar karşılığında davalının müşteriden tahsilat yapması halinde davacıya komisyon ödemekle yükümlü olduğu, sözleşmenin 8.2.maddesi uyarınca davalının müşteriden tahsil ettiği alacağı takip eden hafta içinde EK-1 ‘de belirtilen oranlar esas alınarak davacı tarafından kesilecek komisyon faturası karşılığında komisyon bedelinin ödeneceği, sözleşmenin 7.4. maddesinde davalının komisyon oranlarında her zaman değişiklik yapma hakkının bulunduğu, sözleşmeye ek olarak akdedilen EK-1 protokolünde davalının ürün ve hizmet liste fiyatlarının yanı sıra davacının komisyon oranlarını pazar ve rekabet şartlarına göre davalının değiştirebileceği hususları kararlaştırılmıştır.

Davacı, acentelik sözleşmesi uyarınca yükümlülüklerini yerine getirdiğini, özellikle 2010 yılı Nisan ayında Toprak Mahsulleri Ofisi (dava dış müşteri) yönünden yapılan satışlar karşılığında EK-1 ‘ de yer alan %20 oranında komisyon yerine %3 oranında komisyon ödemesi yapıldığından davalı tarafından bu müşteri yönünden %17 oranında prim alacaklarının eksik ödendiğini iddia etmiştir.
Davalı, sözleşemenin 7.4. maddesi ve EK-1 protokolü uyarınca komisyon oranlarında değişiklik yapma hakkının bulunduğunu ve yapılan değişiklik uyarınca da davacının kestiği faturalar üzerinden tüm komisyon alacaklarının ödendiğini, bakiye eksik prim alacağı bulunmadığını savunmuştur.
Uyuşmazlığın temeli; acentelik sözleşmesi hükümleri nazara alınarak davacının prim alacağı bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Bu noktada, davacı dava dilekçesinde delil olarak ticari defter ve belgelere dayanmıştır.
Mahkememizce, ticari defter ve belgeler üzerinde mali bilirkişi vasıtasıyla inceleme yaptırılmış, usulüne uygun şekilde tutulan ticari defter ve kayıtlarda; taraflar arasındaki ticari ilişkinin sona erdiği 2014 yılı (Ekim ayı) itibariyle davacının herhangi bir komisyon alacağının bulunmadığı, aksine davacı tarafından düzenlenen tüm komisyon faturalarının davalı tarafından tamamen ödendiği anlaşılmıştır. Davacı şirketin dava konusu ettiği özellikle Toprak Mahsulleri Ofisi müşterisi yönünden davalı tarafa düzenlediği tüm komisyon faturalarının da eksiksiz olarak ödendiği belirlenmiştir. Hatta, mali bilirkişi raporunda vurgulandığı üzere, özellikle Toprak Mahsulleri Ofisi müşterisi yönünden davacının komisyon faturası düzenlerken EK1 ‘de yer alan %20 oranında değil, aksine %3 oranında fatura düzenleyerek bizatihi kendisi tarafından düzenlenen komisyon faturalarında EK-1 ‘ de belirtilen orandan daha düşük oranda komisyon faturası düzenlendiği tespit edilmiştir.
Davacının hem ihtarnamede hem de dava dilekçesinde komisyon oranının %20 oranında olması gerektiğini ileri sürmesine rağmen; bizatihi kendisi tarafından düzenlenen faturalarda komisyon oranını %3 olarak uygulamış, taraflar arasındaki ticari ilişki bu yönde sürmüş, davacının sözleşme süresi boyunca bu duruma herhangi bir itirazı yahut çekincesi de olmamıştır. O halde; EK1 ‘ de belirtilen komisyon oranlarının davalı tarafından değiştirildiği, davacının da bu durumu (zımnen) kabul ettiği, kaldı ki daha düşük oranlarda komisyon faturası düzenleyerek alacağını tümüyle ve çekincesiz olarak tahsil ettiğinden sözleşmenin 7.4. maddesi ve EK-1 protokolü uyarınca artık bakiye talep edebileceği eksik prim alacağının bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Önemle belirtmek gerekir ki, bu konuya ilişkin emsal bir karar da bulunmaktadır. Nitekim, yalnızca davacısının farklı olduğu, ancak diğer tüm hususların işbu dosya ile bire bir aynı olduğu emsal İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/2236 E. 2022/1525 K. sayılı ilamında:
“…Somut uyuşmazlıkta; taraflar tacir olup ilişki ticaridir. TTK 18/2 maddesi “her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir” hükmünü içermektedir. Davacı taraf, bu ticari ilişkide sözleşmenin 5.1.maddesi gereğince uzun süre davalıya verilen hizmetlerin karşılığını sözleşmelerde belirlenen komisyon oranlarının altında fatura ettiği ve bu faturalar karşılığı ödenen bedelleri kabul ettiği, bu konuda sessiz kalıp herhangi bir ihtirazi kayıtta bulunmadığı, ticari ilişkinin uzunca bir süre devam ettiği, bu davranışın sözleşmedeki oranlara ilişkin hükmün tadil edildiğini anlamını taşıdığı, davalının, düzenlenen faturalar gereğince tüm ödemeleri yaptığı, tarafların ticari defter ve belgelerinde alacak/borç kaydının bulunmadığı… davacının istinaf başvurusunun esastan reddine…” şeklinde ifade edilmiştir.
Yapılan açıklamalar karşısında; taraflar ticari şirket tüzel kişi tacir olup aralarındaki acentelik sözleşmesi ilişkisi ticaridir. TTK 18/2. maddesi “her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir” hükmünü içermektedir. Davacı taraf, bu ticari ilişkide sözleşmenin 7.4. maddesi ve EK-1 protokolü gereğince uzun süre davalıya verilen hizmetlerin karşılığını sözleşmelerde belirlenen komisyon oranlarının altında fatura ettiği ve bu faturalar karşılığı ödenen tüm bedelleri kabul ettiği, bu konuda sessiz kalıp herhangi bir çekince yahut ihtirazı kayıtta bulunmadığı, ticari ilişkinin uzunca bir süre devam ettiği, bu davranışın sözleşmedeki oranlara ilişkin hükmün tadil edildiğini anlamını taşıdığı, davalının, düzenlenen faturalar gereğince tüm ödemeleri eksiksiz yaptığı, tarafların ticari defter ve belgelerinde alacak/borç kaydının bulunmadığı anlaşılmakla, işbu davaya emsal teşkil eden İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/2236 E. 2022/1525 K. sayılı ilamı da gözetilerek davacının eksik prim alacağı bulunmadığından ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 170,78 TL’nin ve 5.340,00 TL tamamlama harcının mahsubu ile fazladan alınan 5.240,93 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep edilmesi halinde davacıya veya vekiline İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri (322.543,27 TL) üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ nin 13/1. maddesi uyarınca 50.381,49 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği, ancak önceki kararın yalnızca davacı tarafından istinaf edilmesi ve davalının ise herhangi bir istinaf talebinde bulunmaması nedeniyle davacı lehine vekalet ücreti yönünden usuli kazanılmış hak oluştuğundan, önceki hükümde karar altına alınan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 22/11/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır