Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/410 Esas
KARAR NO : 2023/927
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 12/06/2023
KARAR TARİHİ : 06/12/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının “…” adresinde … hizmet numarası ile elektrik enerjisi aboneliği bulunduğunu ve ticarethane tarifesi üzerinden faturalandırıldığını, kaçak kullanımın yapıldığı mahalde büfe işletmesi bulunduğunu, .. hizmet numaralı tüketim noktasına ait tesisatta müvekkili şirket yetkilileri tarafından yapılan kontrolde dağıtım sistemine müdahale etmek suretiyle “harici hat” çekerek kaçak enerji kullanımı yaptığının tespit edildiğini ve … numaralı kaçak tutanağı düzenlendiğini, tutanakta davalı tarafından sözleşmesiz sayaçtan “harici hat” çekilerek “kontaktör” vasıtası ile kaçak elektrik kullanıldığı kayıt altına alındığını, tespitler yapılırken müvekkili şirket yetkililerince çekilen video kaydının mahkeme dosyasına sunulacağını, müvekkili tarafından düzenlenen ve kaçak elektrik kullanıldığına ilişkin tespit içeren tutanağın, aksi sabit oluncaya kadar geçerli, resmi belge hükkmünde olduğunu, borçlu …’ın, “…” adresinde dağıtım sistemine müdahale etmek suretiyle “harici hat” çekerek kaçak enerji kullanımı yaptığı tespit edildiğini, … hizmet numaralı tüketim noktasına ait tesisatta müvekkili şirket yetkilileri tarafından yapılan kontrolde dağıtım sistemine müdahale etmek suretiyle “harici hat” çekerek kaçak enerji kullanımı yaptığının tespit edildiğini ve … numaralı kaçak tutanağı düzenlendiğini, yani borçlu elektrik faturası ödememek için profesyonel şekilde sayaca ve ekipmanlarına müdahale ettiğini, karşılığını ödemeden enerji kullandığını, zapta istinaden 87.948 kWh tahakkuk ile 774.661,13 TL (yedi yüz yetmiş dört bin altı yüz altmış bir lira on üç kuruş) ve 90.391 kWh tahakkuk ile 264.326,57 TL (iki yüz altmış dört bin üç yüz yirmi altı lira elli yedi kuruş) kaçak ek tahakkuk fatura edildiğini, borçlu Aslan Yıldırım tarafından müvekkili şirkete başvuruda bulunularak tahakkuka itiraz edildiğini, itiraz neticesinde yapılan araştırmada komisyon tarafından “Kaçak Tahakkuku: 15.08.2022/16.01.2023 tarihler arası: 158 gün x 18,375 kW x 14 h = 40.645 kWh olarak düzeltilmesi uygun olacaktır.” şeklinde sonuca ulaşıldığını, komisyon kararı neticesinde 355.061,35 TL tutarlı ve … seri numaralı fatura düzenlendiğini, bu hesaplamanın şirketin serbest tasarruf alanının olmadığı, tamamen yönetmelikteki çarpanlara ve yönteme göre yapılan bir işlem olduğunu, davalıya tahakkuk ettirilen fatura ve kaçak elektrik tüketim tutanakları incelendiğinde Müvekkilinin alacağının ortaya çıkacağını, müvekkili tarafından dava şartının yerine getirildiği ve … Arabuluculuk Bürosu … Büro dosya numarası, … arabuluculuk numarası ile 06.05.2023 tarihinde arabuluculuk süreci başlatıldığını, kötü niyetli borçlunun itirazının iptali ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerle davalının … 7. İcra Müdürlüğü’nün…Esas sayılı dosyası tahtında yapmış olduğu haksız ve kötü niyetli itirazının iptali ile icra takibinin devamına, davalının %20 den az olmamak üzere icra inkâr tazminatı ödemesine hükmedilmesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davalı müvekkilinin Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’nde … tarihinden itibaren kaydı bulunakta olduğunu, küçük ölçekteki … isimli büfeyi esnaf olarak işlettiğini, müvekkilinin tacir olup olmadığının tespiti için mahkemenizce Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliğine, … Ticaret Odasına ve Vergi Dairesi Başkanlığına müzekkereler yazıldığını, iş bu cevabi müzekkerelerde… Ticaret Odası müvekkilin tacir kaydının bulunmadığını, …Birliği ise müvekkilinin esnaf kaydının olduğunu ve halen devam etmekte olduğunu, tüm bu hususların müvekkilinin tacir olarak faaliyet göstermemekte olduğunu, işyeri esnaf niteliğinde bir işletmesi olduğunu, davacının alacak talebine konu kaçak tahakkuku harici hat çekmek suretiyle usulsüz elektrik kullanımı iddiasına dayandığını, harici hat çekilmek suretiyle kaçak elektrik kullanımı iddiası taraflar arasındaki ihtilafı tüketici niteliğinden çıkardığını, ayrıca müvekkilinin tacir de olmaması sebebiyle davadaki görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olması gerekirken Asliye Ticaret Mahkemesinde ikame edilen bu davada davacı tarafından usul kurallarına uyulmadığını, Mahkemece görevsizlik kararı verilerek dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep ettiklerini, huzurdaki dava ile konusu aynı olan, … 1.Asliye Hukuk Mahkemesi…Esas Sayılı menfi tespit davasında müvekkilinin kaçak tahakkukuna konu fatura ile ilgili borçlu olup olmadığının tespiti için menfi tespit davası açıldığını, bu davanın sonucunun huzurdaki dava ile aynı konuyu ihtiva ediyor olması sebebiyle mezkur davanın bekletici mesele olarak kabul edilmesine karar verilmesini talep ettiklerini, müvekkilinin davacı kurumun … hesap numaralı, … sayaç numaralı abonesi olduğunu, müvekkilinin 31.12.2010 tarihinden günümüze kadar kesintisiz olarak … Mahallesi, … içerisinde bulunan 25 m2 alandaki … isimli küçük büfeyi işlettiğini, müvekkilinin günümüze değin söz konusu büfeyi aralıksız olarak işlettiği hiçbir usulsüzlük veya hukuk dışı bir işlemle adının anılmadığını, müvekkilinin 01.07.2022 tarihinden 03.12.2023 tarihine kadar söz konusu büfenin eskimesi ve nispeten küçük olması sebebiyle söz konusu alanın ihyası için tadilat ve inşaat faaliyetini başlattığını, müvekkilinin böyle bir inşa faaliyeti için belediyeden izin alınması gerektiğini bilmediği için tadilat faaliyetleri … Belediye Başkanlığı Zabıta Müdürlüğü tarafından 25.07.2022 tarihinde tedbiren mühürlendiğini, müvekkilinin bilahare belediyeden gerekli izni aldığı ve tadilat faaliyetine devam ettiğini, bu süreçte söz konusu büfenin aktif olarak hizmet vermediğini ve kapalı kaldığını, büfe içerisinde sadece inşaat faaliyetlerinin yürütüldüğünü, müvekkili tarafından inşaat faaliyeti tamamlanmasının 1 ay kadar sonrasında, 20.01.2023 tarihinde … Dağıtıma bağlı ekipler tarafından… seri numaralı tutanak ile müvekkilin büfede harici hat çekmek suretiyle usulsüz elektrik kullandığı iddia edildiğini, bu iddia kapsamında büfede bulunan bütün elektrik ve elektronik ürünlerin harici elektrik hattı ile çalıştırıldığı hukuka aykırı bir biçimde tutanağa derç edildiğini, iş bu tutanakta müvekkilinin imzası bulunmadığını, tutanakta sadece harici hattın varlığından bahsedildiğini ve bu harici hattın nereden çekildiği, hangi bağlantılarının olduğu somut olarak tespit edilip fotoğraf, video, vb herhangi bir delille desteklenmediğini, açılan menfi tespit davasında tanzim edilen bilirkişi raporunda da harici hattın varlığının video veya fotoğraf suretiyle kayıt veya fotoğraflanmadığından zikredildiğini, usulsüz / kaçak elektrik kullanımından bahsedilebilmesi için tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde müdahale edilmesi, tüketilen elektriğin sayaçtan geçirilmemesi gerektiğini, müvekkilinin iş bu tutanaktan ve tahakkuk edilen cezalardan haberi olmadığını, 24.01.2023 tarihinde … Kurumundaki personeller tekrar müvekkilinin iş yerine geldiğini ve sayacı incelediğini, yapılan kontrollerde usulsüz kullanıma rastlanmadığı tutanak altına alındığını ve bağlantıların muntazam olduğu fotoğraflandığını, söz konusu tutanağın sonradan dosyaya sunulacağını, müvekkili tarafından söz konusu işletmeye elektrik sayacından geçirilmeden getirilen tek bir hat bulunmadığını, harici elektrik hattına ilişkin tek bir somut bulunmadan müvekkili aleyhine usulsüz elektrik kullanımı sebebiyle tahakkuk edilen faturaların tamamının hukuka aykırı olduğu, bu faturaya dayalı alacak iddiasının haksız olduğunu, davanın reddini talep ettiklerini, mezkur tutanak kapsamında müvekkili aleyhine … Fatura seri numaralı 264.326.57,00 TL tutarlı ve … fatura seri numaralı 774.661.13,00 TL tutarlı iki adet geçmiş 1 yıllık döneme yönelik 6 aylık periyotlarla tahakkuk eden fark elektrik kullanımı faturalandırıldığını, tek bir somut delile dayandırılmadan tanzim edilen haksız ve mesnetsiz usulsüz elektrik kullanım tespit tutanağı esas alınarak tahakkuk edilen faturalara yönelik müvekkilinin 26.01.2023 tarihinde kuruma yönelik sunduğu dilekçeler ile itiraz ettiğini, bu itiraz üzerine, tekrardan müvekkilin iş yerine gelen kurum yetkilileri burada sayaç üzerinde yaptıkları incelemede usulsüz bir kullanımın olmadığını, mahalin daha önce çay bahçesi olarak işletildiğini, kokoreç yapıldığını, 2022 içerisinde tadilat işlemi yapıldığını, tespit anında ve öncesinde yapılan kontrolde çok yoğun çalışan bir işletme olmadığını, bahsi geçen cihazların sürekli olarak çalışmadığını tutanak altına almışlardır. bu tespit tutanağında da açıkça müvekkilin usulsüz bir elektrik kullanımının söz konusu olmadığı net bir şekilde ortaya konulduğunu, müvekkilinin iş hacminin düşük olması ve elektrik kullanımının yoğun olmaması da düşünüldüğünde, usulsüz elektrik kullanımına yönelik haklı bir gerekçenin bulunmadığını ve müvekkilinin iş yerinde usulüne uygun bir şekilde elektrik kullandığının ortada olduğunu, müvekkilinin yapmış olduğu itiraz neticesinde mahalde inceleme yapıldıktan sonra, müvekkilin haklı olduğuna kanaat getirildiği ve yukarıda bahsedilen önceki iki faturanın iptal edildiği ve kaçak kullanım iddiası sebebiyle tahakkuk edilen fatura 355.061,00 TL’ye indirildiğini, müvekkilinin faaliyete başladığı 2010 tarihinden itibaren söz konusu işletmede bütün faturalarını eksiksiz ve tam olarak ödediğini, hiçbir zaman elektrik faturası hayatın olağan akışının dışında çok az gelmediğini, diğer işletmelere ne kadar gelmişse müvekkiline de benzer miktarda fatura geldiğini, bu hususa ilişkin müvekkilinin önceki elektrik faturaları delil dilekçe ile birlikte sunulacak olup gerek duyulması halinde davacı kurumdan celbini talep ettiğin, yukarıda da izah edildiği üzere müvekkilinin 5 ay boyunca büfeyi işletmediğini ve elektrik tüketimi oldukça minimal düzeyde kaldığını, bir işletmede usulsüz elektrik kullanımı kontrolünün ancak işletmenin yoğun olduğu zamanlarda yapılacağını, müvekkilinin tadilat işleri sırasında elektriğe çok az ihtiyaç duyduğunu, ayrıca mezkur tutanakta iş yerindeki bütün elektrik elektronik aletlerin usulsüz çekilen hattan kullanıldığının belirtildiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için böyle olduğu varsayılsa dahi müvekkiline önceki gelen elektrik faturalarının düşük olması gerektiğini, müvekkilinin ödediği önceki elektrik faturalarının bir işletmenin işleri sırasında olağan kullanım miktarı kadar olduğunu, tahakkuk edilen elektrik faturasının somut gerçeklikten uzak, hakkaniyete ve hukuka aykırı olduğunu, telaffuz edilen bu tutarın hangi verilere göre nasıl hesaplandığının dahi meçhul olduğunu, 355.061.00 TL fatura tutarlı ve 13.02.2023 son ödeme tarihli faturanın hukuka aykırı olarak tanzim edilmesi sebebiyle müvekkili aleyhine haksız icra takibi başlatıp icra takibine itiraz üzerine de haksız ve hukuksuz itirazın iptali davasının reddedilmesini talep ettiklerini, davacı tarafın henüz menfi tespit davası devam ederken açmış olduğu icra takibi ve buna mukabil huzurdaki itirazın iptali davası hukuka ve usule aykırı olduğunu, davacı tarafın takibinde ve davasında haksız olduğu hususu da gözetilerek kötüniyetli olması sebebiyle dava konusunun %20’sinden az olmamak üzere davacı taraf aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, detaylıca arz ve izah edilen gerekçeler ile; müvekkilin in 355.061.00 TL fatura tutarlı ve 13.02.2023 son ödeme tarihli faturadan kaynaklı olarak davacı kuruma bir borcunun olmaması, müvekkilin kaçak/usulsüz elektrik kullanmadığı hususları da bir arada değerlendirildiğinde huzurdaki davanın reddine karar verilmesini, … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi … E. Sayılı menfi tespit davasının huzurdaki davanın sonucunu etkileyeceği hususu da gözetilerek menfi tespit davasının bekletici mesele yapılmasını, haksız ve kötüniyetli olarak ikame edilen davanın reddini, kötüniyetli olduğu açıkça görülen davacının %20′ den az olmamak üzere kötüniyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 7.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası, 06/05/2023 tarihli arabuluculuk son tutanağı, H/599058 tutanak seri numaralı kaçak elektrik tüketim tahakkuku ve davalıya yansıtılan elektrik faturası sureti, … 1.Asliye Hukuk Mahkemesi … Esas sayılı dosyası, iş yeri abonelik dosyası, … Ticaret Odası, Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanlığı ve … Vergi Dairesi Başkanlığı yazı cevapları celp edilmiş incelenmiştir.
Dava, kaçak elektrik tüketim bedelinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile birlikte, davalının tacir olmadığını aksine esnaf olduğunu, bu nedenle görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu bildirerek görev itirazında bulunmuş, ayrıca işbu davaya konu edilen kaçak tüketim faturaları hakkında kendileri tarafından da menfi tespit davasının açıldığını, aynı gerekçelerle yani davalının tacir olmaması sebebiyle menfi tespit davasının Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmeye devam ettiğini bildirmiştir.
Davanın esasına geçilmeden evvel, görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğu konusunda değerlendirme yapılması zorunludur.
Bilindiği üzere, Mahkemelerin görevi Kanunla belirlendiğinden görev kamu düzenine ilişkin olup, taraflarca her zaman ileri sürülebileceği gibi, taraflarca ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen Mahkemece nazara alınması zorunludur.
6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesinde aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Bu nedenle ticari işlerle ilgili bütün davalar ticaret mahkemelerinin görev alanına sokulmamış, yalnızca uzmanlık gerektiren hususların ticaret mahkemelerince karara bağlanması esası getirilmiştir.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı TTK’nın19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında, kaçak elektrik tüketim bedelinden kaynaklanan davanın TTK’ da belirtilen davalardan olmadığı, ayrıca özel Kanunlar uyarınca da ticari dava olarak gösterilmemesi karşısında işbu davanın, mutlak ticari dava olmadığı açıktır.
Nispi ticari dava bakımından, davalı gerçek kişinin tacir – esnaf sıfatının araştırılması kapsamında ilgili kurumlara müzekkerelerin yazıldığı, … Ticaret Sicil Müdürlüğünce davalının gerçek kişi ticari işletme kaydının olmadığı, … Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanlığınca davalının 2011 yılınından itibaren esnaf kaydının bulunduğu, ayrıca davalının vergi kayıtlarına göre işletme hesabına göre defter tutuğu, eki performans tablolarına göre limitleri aşmadığından tacir sıfatının olmadığı bildirilmiştir.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre, bir kimsenin Vergi Usul Kanunu’na göre esnaf sayılması, TTK yönünden de esnaf kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret siciline ya da Oda’ ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir ispatı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez.
Mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1463. maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 18.06.2007 tarihinde kararlaştırılıp, 21.07.2007 tarih ve 26589 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında esnaf – tacir ayırımının nasıl yapılacağı belirlenmiştir. 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10. maddesinde ticari işletmeler hakkında 6102 sayılı TTK’nin 11/2 madde ve fıkrasında öngörülen Bakanlar Kurulu kararı çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtildiğinden, Bakanlar Kurulu kararının uygulanmasına devam edilerek esnaf ve tacir ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekmektedir. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 2018/1274 Esas, 2019/1137 Karar sayılı ilamı)
Nispi ticari dava bakımından, davacının ticari şirket olması sebebiyle tacir olduğu konusunda duraksama yoktur. Ne var ki, bu ayrıma göre her iki tarafın, yani davalının da tacir olması zorunludur. 19.02.1986 tarih 19024 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile T.T.K.’nun 1463. maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre;
1-Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usul Kanunu’nun 177. maddesinin 1. fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar,
2-Vergi Usul Kanunu’na istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Davalı …’ın tacir sıfatına yönelik yapılan araştırmalar kapsamında VUK 177/1-3. madde hükümleri uyarınca 1. sınıf tacir olmadığı, bilanço esasına göre defter tutan kimselerden de olmadığı, ticaret sicilde tacir olarak kayıtlı olmadığı, ticari işletmesinin de bulunmadığı, başka bir anlatımla tacir sıfatının bulunmadığı; tam aksine davalının … Vergi Dairesi Başkanlığı yazı cevabına göre işletme hesabına göre defter tutan kimselerden olduğu, celp edilen gelir beyannameleri ve eki performans tablolarına göre yukarıda değinilen Bakanlar Kurulu kararı uyarınca esnaf – tacir ayırımına göre faaliyetinin esnaf sınırını da aşmadığı (limit hadleri mahkememizce ayrıca denetlenmiştir, davalının esnaf sınırını aşmadığı tespit edilmiştir), başka bir anlatımla VUK 177. maddesinde belirtilen limitleri aşmadığı esnaf olarak faaliyetini sürdürdüğü, esasen bu hususun vergi dairesi yazı cevabı ile de sabit olduğu, kaldı ki … Sanatkarlar Odası Başkanlığının yazı cevabından davalının Büfeciler Esnaf Odasına esnaf olarak kayıtlı olduğu ve 2011 yılından itibaren esnaf olarak faaliyetine devam ettiği anlaşılmıştır.
Bu haliyle davalının faaliyetinin esnaf faaliyeti olduğu, işin hacmi itibariyle ticari muhasebeyi gerektirmediği, ticari faaliyet boyutuna erişmediği değerlendirilmiş olup; davalının tacir sıfatı bulunmadığı açık olduğundan her iki tarafın tacir olmadığı eldeki dava dosyası bakımından Mahkememizin görevli olmadığı, davalının niteliği itibariyle tüketici vasfının da olmaması karşısında davalının tüketici olarak kabul edilemeyeceği ve Tüketici Mahkemelerinin de görevli olmadığı anlaşılmakla, uyuşmazlığın genel görevli olan Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
Bu kapsamda benzer nitelikteki uyuşmazlıklarda yüksek mahkemelerce verilen içtihatların tetkiki yoluna gidilerek yapılan incelemede; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesinin 2022/2012 Esas, 2023/882 Karar sayılı ilamında “…Dosya kapsamına ve ticaret mahkemesince yapılan araştırmalara göre davalının tacir sıfatının bulunmadığı, elektrik aboneliğinin iş yeri olmasının davalıyı tacir olarak nitelendirmek için yeterli olamayacağı, uyuşmazlığın elektrik tüketim bedelinden kaynaklandığı, davalının tüketici ve tacir sıfatının bulunmaması nedeniyle davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir…” şeklindeki içtihadı uyarınca da mahkememiz görevli değildir. (Benzer yönde aboneliğin bulunduğu yerin dükkan olmasının tacir sıfatı için yeterli olmadığı hakkında İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesinin 2022/2625 Esas, 2023/1177 Karar; ticaret sicil müdürlüğünün yazı cevabına göre davacının tacir sıfatının bulunmadığı, kaçak elektrik kullanılan yerin iş yeri olmasının, davacıyı tacir olarak nitelendirmek için yeterli olamayacağı hakkında İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesinin 2022/1872 Esas, 2023/381 Karar sayılı ilamları)
Yapılan açıklamalar karşısında; kaçak elektrik tüketim bedelinden kaynaklanan davanın mutlak ticari dava olmaması, ayrıca davalının tacir olmaması sebebiyle nispi ticari dava da söz konusu olmadığından somut uyuşmazlığın çözümünde eldeki dava ticari bir dava olmadığı için Asliye Ticaret Mahkemelerinin / Mahkememizin görevli olmadığı, aksine davalının esnaf sınırında bulunması ve halihazırda esnaf olarak faaliyetini sürdürmesi sebebiyle işbu davada genel görevli Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli mahkeme olduğu anlaşılmakla, HMK 114/1-c ve HMK 115/2 madde hükümleri uyarınca mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-HMK.’nın 114/1-c, 115/2. maddeleri uyarınca mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğunda davanın USULDEN REDDİNE, görevli mahkemenin ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğunun tespitine,
2-HMK.nın 20. maddesi uyarınca taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak talep etmesi halinde dava dosyasının görevli İSTANBUL (NÖBETÇİ) ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE tevzi edilmek üzere hukuk mahkemeleri tevzi bürosuna gönderilmesine,
3-HMK’nın 20. maddesine göre kararın kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ya da yetkili Mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-Harç, yargılama gideri, vekalet ücreti ve arabuluculuk ücretinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki (2) haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 06/12/2023
Katip
¸e-imzalıdır
Hakim
¸e-imzalıdır