Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/355 E. 2023/504 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
ASLİYE 2.TİCARET MAHKEMESİ

DOSYA NO : 2023/319
KARAR NO : 2023/505

DAVA : MENFİ TESPİT (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/01/2023
KARAR TARİHİ : 07/06/2023

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında görülen MENFİ TESPİT davasının mahkememizde yapılan yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı alacaklının, müvekkili aleyhine zayi edilen ve bu nedenle … 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E.sayılı Zayi Nedeniyle Çek İptali davasına konu olan ve hakkında ödeme yasağı bulunan çek nedeniyle … 6. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası üzerinden başlattığı takip ile aslen hakkı olmadığı bir alacağı, kötü niyetle ve müvekkilini zarara uğratmak kastıyla tahsil ettiğini, davalı alacaklının bu takibinde kötü niyetli olduğunu da, takibe konu çek hakkında ödeme yasağı olduğu halde ihtiyati haciz talepli yerine getirdiğini ve niyetini belli ettiğini, davalı alacaklının kötü niyetli olarak başlattığı ve haksız biçimde tahsil etmeye çalıştığı çeke konu borcun bulunmadığının tespit edilmesi ve devamında tahsil edilen miktarın istirdadına, … 6. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasına konu takibin bu şekilde iptaline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP;
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu icra dosyasının, dava dışı borçlu … adına dava dışı şahıs … tarafından ödenerek infaz olduğunu, icra dosyası borcunun davacı tarafından ödenen bir bedelin bulunmadığını, bu nedenle bedel istirdadı niteliğindeki bu davanın husumet yokluğu nedeniyle reddini talep ettiklerini, davada finans asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğunu, müvekkili şirketin 6361 sayılı Yasanın belirttiği tüm yükümlülüklerini yerine getirmek suretiyle dava konusu çeki istikap ettiğini, dolayısıyla müvekkiline herhangi bir kusur isnadının mümkün olmadığını, çekte ödeme yasağı olmasının takip başlatılmasına engel olmadığını belirterek, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
Dava; davalı faktoring şirketinin, gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek, kaybettikleri davaya konu çeki faktoring işlemlerinde kullanılmak üzere alarak icra takibine konulmasında sorumluluklarını ihlal ettiği gerekçesi ile icra takibine konu çek nedeniyle borçlu olmadıklarının tespiti istemine ilişkin Menfi Tespit istemine ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 1/1. maddesi uyarınca mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir ve göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması zorunludur.
Yargıda ihtisaslaşmaya ilişkin olmak üzere Yargıda Reform Stratejisi belgesinde yer alan “ihtisas mahkemelerine ve uzmanlaşmaya yönelik uygulamalar arttırılacaktır” ve yine İnsan Hakları Eylem Planı belgesinde yer alan “İhtisas Mahkemelerinin Güçlendirilmesi” başlıklı hedefler kapsamında HSK’nın 25/11/2021 tarihli kararına istinaden finansal uyuşmazlıklarla ilgili finans davalarına bakmak üzere ticaret mahkemelerinin HSK tarafından belirlenmesi öngörülmüştür.
Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin, İhtisas Mahkemelerinin belirlenmesine ilişkin 25/11/2021 tarihli 1232 sayılı kararı ile;
“Finans ile ilgili açılacak davalara bakacak mahkemeler nezdinde ihtisas mahkemelerinin belirlenmesi hususu görüşülerek;
26.09.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 5. maddesinin beşinci fıkrasında, özel kanunlarda başkaca hüküm bulunmadığı takdirde ihtisaslaşmanın sağlanması amacıyla, gelen işlerin yoğunluğu ve niteliği dikkate alınarak daireler arasındaki iş dağılımının Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenebileceği düzenlenmiştir.
Asliye ticaret mahkemelerine gelen işlerin vasıf ve mahiyeti itibarıyla çeşitli olması, bu çerçevede finans davalarının yoğunluğu ve niteliklerinin farklı olması göz önünde bulundurularak, gerek uygulama birliğinin sağlanması, gerekse etkinlik ve verimliliğin artırılması ile ihtisaslaşmanın önemi nazara alınarak, finans davalarında iş dağılımı bakımından iki veya daha fazla dairesi bulunan mahallerde ihtisaslaşmaya gidilmesinde fayda olacağı değerlendirilmiştir.
Kanuni düzenlemelerden ya da Hâkimler ve Savcılar Kurulunun kararlarından kaynaklı olarak, asliye ticaret mahkemesinin hangi dairelerinin iflâs ve konkordato, deniz ticareti ve deniz sigortaları gibi davalar dolayısıyla gelecek işlere ilişkin ihtisas mahkemesi sıfatıyla bakacağı gözetilerek, aynı dairelerde iş yoğunluğu oluşmaması bakımından finans davalarına olabildiğince farklı dairelerde bakılmak üzere ihtisas mahkemeleri belirlenmiştir.
Bu itibarla;
1) 13.01.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinden,
2) 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969. Maddelerinden,
3) 19.10.2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’ndan (142. Maddesinde düzenlenenler hariç),
4) 23.02.2006 tarihli ve 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’ndan,
5) 21.11.2012 tarihli ve 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman ve Tasarruf Finansman Şirketleri Kanunu’ndan,
6) 06.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’ndan,
7) 20.06.2013 tarihli ve 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun’dan, Kaynaklanan ve asliye ticaret mahkemesinin görev alanına giren ticari davalara ve ticari nitelikteki çekişmesiz yargı kapsamında gelecek işlere;
a) İki veya üç asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 2 numaralı,
b) Dört veya beş asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 4 numaralı,
c) Altı veya daha fazla asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 6 numaralı,
d) On veya daha fazla asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 6 ve 7 numaralı,
e) On dört veya daha fazla asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 6, 7 ve 8 numaralı,
f) Yirmi veya daha fazla asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 6, 7, 8 ve 9 numaralı asliye ticaret mahkemelerinin bakmasına,
(Örneğin asliye ticaret mahkemelerine bu kapsamda gelecek dava ve işlere;
a) Kayseri’de iki asliye ticaret mahkemesi bulunması nedeniyle 2 numaralı,
b) Konya’da dört asliye ticaret mahkemesi bulunması nedeniyle 4 numaralı,
c) İzmir’de yedi asliye ticaret mahkemesi bulunması nedeniyle 6 numaralı,
d) İstanbul Anadolu’da on üç asliye ticaret mahkemesi bulunması nedeniyle 6 ve 7 numaralı,
e) Ankara’da on dört asliye ticaret mahkemesi bulunması nedeniyle 6, 7 ve 8 numaralı,
f) İstanbul’da yirmi bir asliye ticaret mahkemesi bulunması nedeniyle 6, 7, 8 ve 9 numaralı asliye ticaret mahkemelerinin bakmasına)
Bu kapsamda görülmekte olan dava ve işlerin iş bölümüne dayanılarak mezkûr mahkemelere gönderilmemesine, 15.12.2021 tarihinden itibaren gelecek yeni dava ve işlerin ise anılan ihtisas mahkemelerine tevzi edilmesine ve dosya sayısına göre genel tevziden de iş verilmeye devam edilmesine, 25.11.2021 tarihinde karar verildi” dair karar verilmiştir.
Adı geçen HSK kararı uyarınca 15/12/2021 tarihinden itibaren, adı geçen kararda belirtilen kanuni düzenlemelerden kaynaklanan ve asliye ticaret mahkemesinin görev alanına giren ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı kapsamında gelecek işlere sadece yukarıda anılan mahkemelerce bakılacaktır.
Somut olaya bakıldığında; davacı dava dilekçesinde … 6. İcra Müdürlüğünün … sayılı icra takibine konu çek sebebiyle borçlu olmadığının tespitini talep etmektedir. Çekin kaybolduğunu ve davalı hamilin çeklerin iktisabında bilerek kendisinin zararına hareket ettiğini ileri sürerek ağır kusurlu ve kötü niyeli olduğu vakıasına dayanmıştır. Davalı ise cevap dilekçesinde icra takibine konu faktoring işlemleri ile ilgili düzenlemelerde belirtilen kurallara uyularak çekin iktisap edildiğini ileri sürmüştür.
Yasal düzenlemelere bakıldığında:
6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman ve Tasarruf Finansman Şirketleri Kanunun 9/2. maddesi “Faktoring şirketi Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilemeyen alacaklar ile Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilemeyen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir alamaz veya tahsilini üstlenemez. Aynı faturaya dayalı birden çok faktoring şirketine yapılan kısmi temliklerin toplam tutarı fatura tutarını aşamaz.”
6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman ve Tasarruf Finansman Şirketleri Kanunun 9/3. maddesi “Bir kambiyo senedinin ciro yoluyla faktoring şirketine devri hâlinde, kambiyo senedinden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri faktoring şirketine karşı ileri süremez; meğerki, faktoringşirketi kambiyo senedini iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.”
Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik 5/1. maddesinde “Kuruluş tarafından müşteriyi yeteri kadar tanıyacak şekilde istihbarat çalışmalarının yapılması, sadece müşterilerin beyanı veya sözlü teyidi ile işlem yapılmaması gerekir. İstihbarat çalışması;
a) Öncelikle ilgili mevzuatta yer alan faturanın tarifi, şekli ve nizamına ilişkin düzenlemeler de dikkate alınarak faturadaki bilgilerin kontrol edilmesi,
b) İç kontrol sisteminin devralınan faturalara ilişkin gerekli istihbarat ve araştırma yapılmasını sağlayacak ve Merkezi Fatura Kaydı Sisteminde bu faturaların mükerrer olmadığının kontrolü tamamlanmaksızın kullandırım yapılamayacak şekilde oluşturulması,
c) Müşterilerin mali durumlarının değerlendirilerek bunların itibarı ve işlem geçmişleri de dikkate alınmak suretiyle gerektiğinde fatura borçlusu ve kambiyo senedi veya diğer senedin keşidecisine de başvurularak borcun teyit edilmesini sağlayacak yöntemler geliştirilmesi ve ulaşılabilmesi mümkün olan ilgili veri tabanlarından yararlanılması yoluna gidilmesi hususları dâhil olmak üzere asgari olarak yukarıda belirtilen usul ve esasları içerecek şekilde yapılır ve bunların yetersiz kalması durumunda ilave yöntemlere başvurulur.” şeklinde düzenlenmiştir.
Anılan yasal hükümler uyarınca somut olayın ele alınması zorunludur.
Bu itibarla, iddianın ve savunmanın ileri sürülüş biçimine göre, davalı hamilin çekin iktisabında bilerek borçlunun zararına hareket edip etmediği, çekin iktisabında ağır kusurlu veya kötü niyetli olup olmadığı, özellikle bu kapsamda 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman ve Tasarruf Finansman Şirketleri Kanunun 9/2-3. maddesi ile Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik 5/1. maddesindeki yasal prosedürlerin yerine getirilip getirilmediği noktasında; anılan Kanun ve Yönetmelik hükümlerinin tartışılması ve değerlendirilmesinin zorunlu olduğu, anılan Yasa ve Yönetmelik hükümleri incelenmeksizin davalının yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğinin tespit edilemeyeeceği, esasen bu noktada anılan Yasa ve Yönetmelik hükümleri uyarınca faktoring mevzuatı yönünden bilirkişi incelemesi yapılması da gerekeceğinden uyuşmazlığın hallinde Hakimler ve Savcılar Kurulu Başkanlığı’nın 25/11/2021 tarihli ve 1232 sayılı İhtisas Mahkemelerinin belirlenmesine yönelik kararı uyarınca, finans ihtisas davalarına bakmakla belirlenmiş İstanbul 6, 7, 8. ve 9. Asliye Ticaret Mahkemelerince bakılması gerekmektedir.
Yine 1957 yılında yürürlüğe giren 6762 sayılı TTK ile asliye ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemeleri arasında iş bölümü ayrımının getirildiği, iş bölümüne dayalı olarak hukukumuzda sadece adı geçen mahkemeler arasında gönderme kararı verilmesinin mümkün hale geldiği açık ise de 01/07/2012 tarihinde 6102 sayılı TTK’nın yürürlüğe girmesiyle beraber bu mahkemeler arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüşmüş, usul hukuku tekniği anlamında artık “gönderme kararı” verilebilmesi de mümkün olmaktan çıkmıştır. Gönderme kararı hukukumuzda, 6762 sayılı TTK döneminde iş bölümü itirazı üzerine ve yasal koşulların oluşması durumunda, asliye hukuk mahkemesi ile asliye ticaret mahkemeleri arasında ancak verilebilen ve bağlayıcılığı olan bir karardır. Bu nedenle ihtisas mahkemesi olmayan asliye ticaret mahkemesinin, ihtisas mahkemesi sıfatı olan asliye ticaret mahkemesine yönelik olarak bir “gönderme kararı” verebilmesi artık usul hukuku tekniği açısından mümkün değildir.
Yapılan açıklamalar karşısında Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin 25/11/2021 tarih ve 1232 sayılı kararı gereği 15.12.2021 tarihinden sonra açılan davanın, HSK kararında anılan “iş dağılımı” gereği İstanbul 6., 7., 8., 9. numaralı Asliye Ticaret Mahkemelerinden birine tevzi edilmesi için görevsizlik kararı verilerek dosyasının İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-HSK Birinci Dairesinin 25/11/2021 tarih 1232 kararı gereği 15.12.2021 tarihinden sonra açılan davanın, HSK kararında anılan “iş dağılımı” gereği İstanbul 6., 7., 8., 9. numaralı Asliye Ticaret Mahkemelerinden birine tevzi edilmesi için dava dosyasının İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna İADESİNE,
2-Esasın bu şekilde KAPATILMASINA,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın niteliği gereği kesin olmak üzere karar verildi.07/06/2023

KATİP

HAKİM