Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/333
KARAR NO : 2023/568
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 15/05/2023
KARAR TARİHİ : 22/06/2023
Mahkememizde görülmekte olan şirketin ihyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile davacı lehine ve terkin olan şirket aleyhine … 1.AHM nin …E.sayılı dosyasına istinaden yolsuz tescil nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davası açtığını, adı geçen şirketin 09/10/2014 tarihinde resen terkin edildiğini, gerekli ilanın yapıldığını, mahkemece taraf teşkilinin sağlanması için kesin süre verildiğini, bu nedenle adı geçen şirketin ihyasını, TTK Geçici 7.madde gereği şirketin ihya olunmasından sonra tescil ve ilanı ile tasfiye memuru atanmasına dair karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı sicil müdürlüğü vekili cevap dilekçesi ile, müvekkil Ticaret Sicil Müdürlüğüne … ticaret sicil numarası ile kayıtlı bulunan … Limited Şirketi’nin dosyasında yapılan inceleme neticesinde; dava konusu şirketin, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 20/1 maddesi ve Anonim ve Limited Şirketlerin Sermayelerini Yeni Asgari Tutarlara Yükseltmelerine ve Kuruluşu ve Esas Sözleşme Değişikliği İzne Tabi Anonim Şirketlerin Belirlenmesine İlişkin Tebliğ’in 7. maddesi kapsamında; “vergi kaydının terkin edildiği” ve “sebebi ne olursa olsun aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantısının yapılmadığı” hususlarının belirlenmesinin ardından, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7’nci maddesi ile “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ”in 5’inci maddesi gereğince re’sen terkin kapsamına alındığını, tebligat ve ilan prosedürlerinin yerine getirilmesinin ardından 09/10/2014 tarihinde sicil kaydının re’sen terkin edildiğinin anlaşılmış olduğunu, müvekkil Ticaret Sicili Müdürlüğünce söz konusu şirkete, belirtilen süre içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldıran işlemlerin yerine getirildiğinin ispatlayıcı belgelerle birlikte bildirilmemesi ya da tasfiye memurunun bildirilmemesi hâlinde söz konusu şirketin unvanının ticaret sicilinden silineceği, şirkete ait malvarlığının kaydın silinme tarihinden itibaren on yıl sonra Hazineye intikal edeceği ve bunun kesin olduğu ihtarında bulunulduğunu, ancak bu ihtara rağmen söz konusu şirketin yükümlülüklerini yerine getirmemiş olduğunu, re’sen terkin işleminin hukuka ve kanuni prosedüre uygun olduğu gibi, davacı vekilince re’sen terkin işleminin eksik veya usulsüz olduğuna dair bir iddia ileri sürülmemiş olduğunu, dava konusu şirket bakımından üçüncü kişi konumunda olan davacı tarafça re’sen terkin işleminin usule aykırı olduğu iddiasının ileri sürülmesinin mümkün olmadığını, TTK Geçici 7.Madde Fıkra 2 hükmüne aykırı bir durum bulunmadığını, nitekim bu yönde bir iddia da ileri sürülmediğinden müvekkil müdürlük aleyhine isnat edilebilecek bir kusur ve sorumluluğun bulunmamakta olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Taraflar arasında tartışma ihyası talep olunan şirket aleyhine açılan tapu ve iptal tescil davasının varlığı karşısında ve ayrıca adı geçen şirketin terkin olunması nedeniyle TTK Geçici Madde 7 hükmüne göre şirketin ihyası ile tasfiye memuru atanması gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
İhyası talep olunan şirketin 09/10/2014 tarihinde ve resen TTK-Geçici 7 madde hükmüne göre resen terkininin gerçekleştiği, bu çerçevede taraf teşkilinin tam ve eksiksiz sağlandığı tartışmasızdır.
İhyası talep olunan şirketin, halihazırda Gaziosmanpaşa 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/451E.sayılı dosyası ile açılan davada aleyhine tapu iptal ve tescil davası açılan şirket konumunda olduğu, bu noktada davacıya taraf teşkilinin sağlanması açısından şirket ile ilgili ihya davası açılması için süre verildiği ise anlaşılmaktadır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki 6102 sayılı TTK Geçici Madde 7/f.15 hükmüne göre haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurularak şirket ihyasının istenebileceği, dosya kapsamında silinme tarihinden itibaren beş yıl geçtiği açık olsa da halihazırda terkin olan şirket aleyhine açılan tapu iptal ve tescil davasının tespit olunduğu, ihya kararı verilmemesi halinde davacının AİHS m.6 ve Anayasa m.36 ile düzenlenen hak arama ve adil yargılanma hakkının ihlalinin söz konusu olacağı açıktır. Bu noktada davacının hak arama hürriyetinin sınırlanmasına yol açacak yorum tarzı, konuyla ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ve Anayasa Mahkemesinin yerleşik uygulamalarına son Yargıtay kararlarına aykırılık teşkil edecektir. Bu itibarla davanın süresi içinde açıldığı kabul edilmiştir.
Dava TTK’nın Geçici Madde 7 hükmü çerçevesinde açılmış olup ihyası istenen şirketin merkez adresi karşısında ise mahkememiz yetkilidir.
“6102 Sayılı TTK’nun yürürlük tarihinden önce veya 01.07.2015 tarihine kadar şirketin münfesih olmaları, aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantılarının yapılamaması,TTK’nun yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanılmış olmakla birlikte genel kurulun toplanamaması nedeniyle ara bilançoların ve kati bilançonun genel kurula tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin edilememeleri sebepleriyle şirketler re’sen terkin edilebilirler.Ticaret sicil müdürlüklerince kapsam dahilindeki şirketlere bir ihtar gönderilir.Bu şirketler tasfiye memuru bildirdikleri takdirde maddede gösterilecek usulde tasfiye edilecek olup,ihtara rağmen tasfiye memuru bildirmeyen şirketlerin unvanı ise ticaret sicilinden re’sen silinir.Ancak, devam eden davası bulunan şirketler için bu madde hükmü uygulanmayacağı gibi sicilden kaydı silinen şirket alacaklıları ile hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplere dayanarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilirler.”
Somut uyuşmazlıkta, davacı gerçek kişinin ihyası talep olunan şirket aleyhine halihazırda tapu iptal ve tescil davası açtığı, ihyası talep olunan şirket ile ilgili tapu iptal ve tescil davasının görülebilmesi açısından ihya davası açmakta davacının hukuki yararının olduğu, bu nedenle davacının aktif sıfat sahibi olduğu açıktır.
Nitekim Yargıtay son uygulamalarında TTK Geçici Madde 7 hükmüne göre verilen kararda tasfiye memuru atanması gereğine işaret etmektedir. Yargıtay 11.HD 2022/5532E. 2022/6950K.sayılı kararına esas olan Ankara BAM 21.HD 2021/1421E. 2022/924 K.sayılı kararın gerekçesinde “Ankara Batı 2. Tüketici Mahkemesinin 2019/580 Esas (bozmadan önce 2013/4131 Esas) sayılı dosyasında davacı tarafından ihyası talep olunan şirket aleyhine tapu iptali ve tescil talebi ile dava açıldığı, yargılama aşamasında şirketin ticaret sicilinden terkin edildiğinin anlaşılması üzerine 08/10/2020 tarihli celsede davacı vekiline ihya davası açmak üzere yetki ve süre verildiği tespit olunduktan sonra … 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/06/2021 tarih ve … Esas … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, davalının sair istinaf itirazlarının reddine, akabinde davanın KABULÜNE, … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … ticaret sicil numarasında kayıtlı iken terkin olunan … Ltd. Şti.’nin tasfiyeyle sınırlı olmak üzere ihyasına, tasfiye işlemlerini yapmak üzere TTK’nun 547/2. maddesi gereğince tasfiye memuru olarak şirket ortaklarından Sukuti Deveci’nin atanmasına, tasfiye memuruna takdiren ücret tayinine yer olmadığına, kararın tescil ve ilanına” dair karar verilmiştir. Adı geçen karar davacı vekili tarafından temyize edilmiş ise de karar Yargıtay 11.HD’nin 2022/6618E. 2022/8467K.sayılı ilamı ile onanmıştır.
Yine Yargıtay 11.HD 2022/2187E. 2022/3135K.sayılı kararında” Dava, 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca ticaret sicilinden resen terkin edilen şirketin adına kayıtlı taşınmaz malvarlığının tasfiyesinin sağlanması amacıyla ihyası istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulü ile şirket tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 547/2. maddesi “Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiyesi için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” hükmünü haiz olup, mahkemece, şirketin ihyasına karar verilmesinin yanı sıra 6102 sayılı TTK’nın 547/2. maddesi uyarınca tasfiye memuru atanması ile tescil ve ilanı gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir” şeklinde gerekçe oluşturmuştur. BAM’ın vermiş olduğu kararın Yargıtay tarafından bozulmasından sonra oluşturulan İstanbul BAM 43.HD 2022/1311E. 2022/1073K.sayılı kararında ise bu defa “.. Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün .. sicil numarasında kayıtlı … Şirketi’nin adına kayıtlı … İli, … İlçesi … Mahalllesi 338 ada 1 parsel sayılı taşınmazın satılması, şirket ana sözleşmesine uygun olarak tasfiyesi işlemleri ile sınırlı olarak resen terkin kararının iptali ile tüzel kişiliğinin ihyasına, yeniden ticaret siciline kayıt ve tesciline, Tasfiye memuru olarak davacı …………atanmasına, takdiren ücret takdirine yer olmadığına” şeklinde verilen kararlar dahi Yargıtayca onanmaktadır.
Yapılan açıklamalar karşısında mevcut gerekçe ve Yargıtay uygulaması dahi gözetilerek davacının davasının KABULÜNE, … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … ticaret sicil numarasında kayıtlı iken terkin olunan … Limited Şirketi’nin tasfiyeyle sınırlı olmak üzere ihyasına, tasfiye işlemlerini yapmak üzere TTK’nun 547/2. maddesi gereğince tasfiye memuru olarak şirket ortaklarından …’ın atanmasına, tasfiye memuruna takdiren ücret tayinine yer olmadığına, karar kesinleştiğinde kararın tescil ve ilanına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının KABULÜNE,
… Ticaret Sicil Müdürlüğünün … ticaret sicil numarasında kayıtlı iken terkin olunan … Limited Şirketi’nin tasfiyeyle sınırlı olmak üzere ihyasına,
2-Tasfiye işlemlerini yapmak üzere TTK’nun 547/2. maddesi gereğince tasfiye memuru olarak şirket ortaklarından …’ın atanmasına,
3-Tasfiye memuruna takdiren ücret tayinine yer olmadığına,
4-Karar kesinleştiğinde kararın tescil ve ilanına,
5-Davacının talebi nedeniyle davacı lehine herhangi bir vekalet ücreti ve yargılama gideri takdirine yer olmadığına,
6-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
7-Davacı tarafından harcanan masrafların davacı vekili beyanı karşısında davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının taraflara iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda ve oy birliği ile karar verildi.22/06/2023
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …