Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/293 E. 2023/386 K. 28.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
ASLİYE 2.TİCARET MAHKEMESİ

DOSYA NO : 2023/293
KARAR NO : 2023/386

DAVA : TAZMİNAT (Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/04/2023
KARAR TARİHİ : 28/04/2023

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında görülen TAZMİNAT davasının mahkememizde yapılan yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının 15.09.2013 yılından itibaren müvekkilinin kiracısı olup 15.09.2019 tarihli ek kira kontratı ile kiracılık süresinin 5 yıl süre ile 14.09.2024 tarihinde bitmek üzere uzatıldığını, davalı şirketin kiralananı kuaför salonu olarak işletilmek üzere kiraladığını, davalının kiracı olduğu iş yerinde 09.12.2021 tarihinde yangın meydana geldiğini, … 5.ATM.nin… E. …K.sayılı dosyasında davalı kiracının tamamen kusurlu olduğu tespit edilerek tazminat ödemesine karar verildiğini, zararın müvekkili tarafından karşılandığını, hasarın giderildiğini, toplamda 128.855,69.-TL bedel ödemek zorunda kalındığını belirterek yangın tarihi olan 09.12.2021 tarihinden geçerli ticari avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
Uyuşmazlık; taraflar arasında imzalanan kira sözleşmesine dayanan ve kiracının kusurundan kaynaklanan 3.kişilere verilen zararın malik davacı tarafından giderilmesi sebebiyle ödenen zararın rücuen kiracıdan tahsili istemine ilişkin tazminat davasıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 1/1. maddesi uyarınca mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir ve göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması zorunludur.
Bir davanın Ticaret Mahkemelerinde görülebilmesi için açılan davanın mutlak veya nispi ticari davalardan olması gerekmektedir. Mutlak ticari davalar 6102 sayılı TTK’nun 4. Maddesi uyarınca TTK’nda düzenlenmiş olan bütün hususlardan doğan davalar ile TTK’nun 4. Maddesinde belirtilen özel kanunlardaki davalardır.
Huzurdaki dava; Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde yer alan mutlak ticari dava değildir.
Nispi ticari davalar ise her iki tarafın tacir olduğu ve dava konusu uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğu davalardır.
Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 05/07/2017 Tarih ve 2014/22319 E. 2017/7227 K.sayılı kararında, yine Yargıtay 11. Hukuk dairesinin 18.04.2017 tarih ve 2016/982 E. 2017/2214 K.sayılı kararlarında da işaret edildiği üzere 6100 Sayılı HMK’nun “Sulh hukuk mahkemelerinin görevi” başlığı altındaki 4. Maddesinde; “(1) Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın;
a) Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları,
b) Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları,
c) Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları,
ç) Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hakimini görevlendirdiği davaları, görürler.” hükmüne yer verilmiştir.
6098 sayılı TBK.nun “Yapı Malikinin Sorumluluğu” ve al başlık olan “Giderim Yükümlülüğü” başlıklı 69. Maddesi gereğince “Bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. İntifa ve oturma hakkı sahipleri de, binanın bakımındaki eksikliklerden doğan zararlardan, malikle birlikte müteselsilen sorumludurlar. Sorumluların, bu sebeplerle kendilerine karşı sorumlu olan diğer kişilere rücu hakkı saklıdır.”
Taraflar arasında kira sözleşmesi olduğu davacının beyanı ile de sabittir. Davalı şirket kira sözleşmesine dayanarak davacının taşınmazını kullanmaktadır. Kendi kusuru sonucunda kiralananda çıkan yangın nedeniyle dava dışı … A.Ş.ne zarar vermiş ve … 5.ATM.nin … E. …K.sayılı dosyasında mahkum olmuştur. Bu zarar davacı malik tarafından giderilerek davalı kiracıdan rücu edilmiştir.
Taraflar arasındaki temel ilişki kira sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davalının dava dışı üçüncü kişiye kendi kusuru ile verdiği zararı, davacı malik/kiralayan, kira sözleşmesi nedeniyle ödemek zorunda kalmıştır. Ödediği zararı da kira sözleşmesine dayanarak rücu etmektedir. Yukarıda belirtilen yasa hükmüne göre kira sözleşmesine dayanan uyuşmazlıklarda mahkememizin görevsiz, sulh hukuk mahkemesinin görevlidir. Uyuşmazlık, geçerli bir kira sözleşmesinin bulunup bulunmadığı, var ise kira sözleşmesine konu taşınmazın kullanımından kaynaklanan kusur nedeniyle verilen zararın giderilmesinden kaynaklı bir borcun bulunup bulunmadığının tespitinden ibarettir.
Açıklanan nedenlerde dava bakmak görevinin Sulh Hukuk Mahkemelerine ait olduğu sonucuna varıldığından davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
Açılan davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle HMK.nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince davanın usulden REDDİNE,
6100 sayılı HMK.nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra iki haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli İSTANBUL NÖBETÇİ SULH HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
İki haftalık süre içinde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
6100 sayılı HMK.nun 331.maddesi gereğince harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerin görevli mahkemece, davaya bir başka mahkemede devam edilmemesi ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde ise yargılama giderlerinin davanın açıldığı mahkemenin dava dosyası üzerinden KARARA BAĞLANMASINA,
Varsa artan gider avansının dosyasına AKTARILMASINA,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK.nun 345.maddesi gereğince, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.28/04/2023

KATİP …

HAKİM …