Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/292 E. 2023/387 K. 28.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/173
KARAR NO : 2023/284

DAVA : İflas (Adi Takipten Doğan İflas (İİK 156))
DAVA TARİHİ : 07/03/2022
KARAR TARİHİ : 27/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan iflas davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalı şirket hakkında inşaat işleri yüklenici sözleşmesi, mekanik tesisat işleri sözleşmesi, tesisat işleri yüklenici sözleşmesinden kaynaklanan alacak için … 30.İcra Müdürlüğünün …E.sayılı dosyası ile iflas yolu ile icra takibi başlatıldığını, tebliğ edilen ödeme emrine karşı davalı şirket tarafından herhangi bir şekilde itiraz edilmediğini, şikayet yoluna da gidilmediğini, davalı tarafça icra dosyasına hiçbir şekilde itiraz edilmemiş olması nedeniyle kesinleşen takip dosyasında takip konusu alacağın faiz ve ferileriyle birlikte ödenmesi için icra dosyasından alınmış olan kapak hesabı doğrultusunda depo kararı oluşturulmasını ve depo kararının yerine getirilmemesi halinde davalı şirketin iflasına karar verilmesi için dava açılmak zorunda kalındığını, öncelikle davalı şirket hakkında İİK 159.madde uyarınca muhafaza tedbirlerine ilişkin karar tesis edilmesini talep ettiklerini, mahkemenin ödeme emrine borçlunun itiraz etmemesi halinde alacaklının talebi üzerine mutlaka tedbirlere karar vermeye mecbur olduğunu, müvekkili şirketin ve diğer alacaklıların korunması için tensip kararı ile birlikte İİK 159.maddesi gereğince alınması gereken muhafaza tedbirleri kapsamında davalı şirketin mallarının defterinin tutulmasına, taşınır mallarının yediemine teslimine, mağaza dükkan ve depolarının mühürlenmesine, posta ve diğer vasıtalarla gönderilen mektup, paket, havale vs. şeylerin icra müdürlüğüne teslimi için posta ve gümrük idarelere ve bankalara yazı yazılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkemece depo kararı verilmemesini ve … 15.Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan …Esas sayılı dosyanın bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, taraflarınca 26/01/2022 tarihinde… Esas sayılı dosyasında davacı tarafa borçlarının bulunmadığına ilişkin olarak menfi tespit davası açıldığını, iflas davasının 07/03/2022 tarihinde açılmış olduğunu, bu kapsamda müvekkili şirket tarafından açılan menfi tespit davasının iflas davasının açılmasından iki ay öncesinde açılmış olması nedeniyle dava konusu olan menfi tespit davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, taraflarınca açılan … 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında ihtiyati tedbir kararının alınabilmesi için dosya borcu karşılığında 490.000,00 TL teminat mektubunun ve %100 tutarında olan 3.255.505,00 TL bedelli teminat mektubunun ise … 30. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasına borç tutarını karşılayacak olan teminatın hem mahkeme dosyasına hem de icra dosyasına sunulduğunu, teminat mektuplarının sunulmasından dolayı depo kararının verilmemesi veya depo kararının teminatına sayılmasını talep ettiklerini, ayrıca müvekkili şirketin inşaat sektöründe faaliyet gösteren ve ekonomik durumu oldukça iyi olan bir şirket olduğunu, davalı tarafça kötü niyetli olarak iflas yolu ile takip başlatıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Kesinleşmiş iflas takibine dayalı olarak dava açıldığı, aynı zamanda iflas takibi borçlusu tarafından takip alacaklısı aleyhine … 15.ATM de menfi tespit davası açıldığı, menfi tespit davasının iflas davasından önce açılmış olup, takip borçlusu lehine olmak üzere İİK m.72 hükmü uyarınca tedbir kararı verildiği, iflas yolu ile adi takiplere mahsus ödeme emrinin davalıya e-tebliğ yolu ile tebliğ olunduğu, iflas davası açılmadan açılan menfi tespit davasında borçlunun kesin ve süresiz teminat mektubunu icra dosyasına sunduğu tartışmasızdır.
Somut olayda tartışmalı olan husus kesinleşmiş iflas takibine dayalı olarak açılan davada iflas davası öncesi takip borçlusu tarafından menfi tespit davası açılması, takip borçlusu lehine İİK m.72/f.3 hükmü uyarınca tedbir kararı verilmiş olması ve akabinde bu kararın İstanbul BAM 15.HD’nin kararı ile kaldırılmış olması dikkate alındığında … 15.ATM de görülen menfi tespit davasının bekletici mesele yapılmasının gerekip gerekmediği, bu dava beklenmeksizin ve akabinde ilan ve depo emrine dair usuli işlemlerin yapılmasının gerekip gerekmediği, iflas kararı verilmesinin şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplanlanmaktadır.
Her ne kadar yargılamanın başında … 15.ATM nezdinde, Mahkememiz dosyasında davalı olan şirketin açmış olduğu …Esas sayılı menfi tespit davasında tedbir kararı verilmiş, akabinde bu nedenle bu dosyanın bekletici mesele yapılması takdir olunmuş ise de yargılama aşamasında İstanbul BAM 15.HD tarafından verilen karar sonucunda adı geçen menfi tespit dosyasındaki tedbir kararı kaldırılmıştır.
Halihazırda iflas takibine esas borç için sadece tek bir miktar ödenmesinin esas olması, bu noktada … 15.ATM deki tedbir kararının kaldırılması nedeniyle yapılan ödemenin hukuken mevcut bulunmadığının kabulünün gerekmesi, böylelikle tek bir borç için halihazırda iki farklı ödeme yapılmasının bu aşamadan sonra söz konusu olmadığının BAM ve icra müdürlüğü yazısından anlaşılması, … 15.Asliye Ticaret Mahkemesindeki tedbir kararının kaldırılmasıyla menfaat dengesinin davacı lehine ve davalı aleyhine değişmiş olması karşısında bu aşamadan sonra değişen ve gelişen hukuki durum nedeniyle depo emrinin tebliğine rağmen ödeme yapılmadığı taktirde müteakip duruşmada tahkikatın bitimi ve hüküm hususunun takdir edileceğinin tüm vekillere bildirilmesine dair ara karar oluşturulmuş, bu şekilde menfi tespit davasının bekletici mesele yapılmasına dair ara karar BAM 15.HD kararı sonrası uygulanmamıştır. Esasen bu konuda kanun boşluğu mevcut olmakla beraber değişen hak ve menfaat durumu karşısında bu durumun mutlak suretle dikkate alınması dahi gerekmektedir.
Öte yandan kambiyo senedine dayalı olsa dahi “itiraz edilmeden kesinleşen iflas yoluyla takipten sonra açılan menfi tesbit davasının bekletici sorun yapılmamasında bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA” şeklinde açıklanan Yargıtay gerekçesi, değişen menfaatler dengesi nedeniyle menfi tespit davasının bekletici mesele yapılmaması noktasındaki Mahkememizin ara kararı ile uyumlu olup değişen ve gelişen süreç karşısında Mahkememizce de benimsenmiştir. (Yargıtay 19.HD 2006/11948E. 2007/2561K.sayılı kararı; aynı yönde 1995/2033E. 1995/6512K.sayılı kararı))
Dosyamız davacısı tarafından davalı aleyhine iflas yolu ile adi takip yapıldığı, şeklen kesinleştiği, bu çerçevede iflas talep olunduğu, mahkememizin yetkili bulunduğu tartışmasızdır.
İİK m.43.hükmüne göre, “İflas yolu ile takip, ancak Ticaret Kanunu gereğince tacir sayılan veya tacirler hakkındaki hükümlere tabi bulunanlar ile özel kanunlarına göre tacir olmadıkları halde iflasa tabi bulundukları bildirilen hakiki veya hükmi şahıslar hakkında yapılır.” O halde davalı şirket olmakla iflas hükümlerine tabidir.
İİK m.155 hükmüne göre, iflas yoluyla adi takipte ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren borç ve takip giderlerinin yedi gün içinde ödeme emrini gönderen icra dairesindeki hesaba yatırması, bu süre içinde borcun olmadığına veya iflasa tabi şahıslarından olunmadığına dair bir itiraz var ise icra dairesine bildirilmesi ve aynı süre içinde borç ödenmediği takdirde alacaklının ticaret mahkemesinden iflas kararı isteyebileceği açıktır. İcra dairesine süresi içinde itiraz olmadığı açık olduğu gibi elektronik tebligat ile davalıya tebliğ yapıldığı, esasen bu yöne ilişkin şikayetinin de red edildiği, Mahkememizce de resen bu durumun tespitinin yapıldığı, bekletici meseleye dair talebin mevcut hal karşısında da mümkün olamayacağı kabul edilmiştir. Aksi düşünce gerek kanunun amacına gerek açık yasal düzenlemelere aykırı olacağı gibi hakkın kötü kullanılmasına yol açacaktır.
Nitekim somut olayda İİK m.156 hükmü çerçevesinde ödeme emrindeki müddet içerisinde borçlu tarafından gerekli itirazın yapılmadığı, buna göre iflas yoluyla takibin şeklen kesinleştiği, icra müdürlüğü tarafından düzenlenen belgelerden dahi bu durumun açıkça anlaşıldığı, bunun üzerine ödeme emrinin tebliğinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde de mahkememizde iflas davasının açıldığı anlaşılmaktadır.
İflas takibinin kesinleşmiş olması karşısında ise İİK m.166/f.2 hükmü çerçevesinde gerekli ilânlar, TTSG ile trajı 50.000 geçen ulusal bir gazetede yapılmıştır. İflas talebinin ilanından itibaren onbeş gün içinde diğer alacaklılar davaya müdahale veya itiraz ederek iflası gerektiren bir hal bulunmadığını ileri sürerek mahkemeden talebin reddini isteyebilirler. Ne var ki yapılan ilanlara rağmen mahkememize herhangi bir müdahale ve itiraz dilekçesi sunulmamıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama aşamasında halihazırda borcun ödenmediği, gerekli iflas avansının davacı vekili tarafından depo olunduğu, iflas takibinin kesinleştiği ve gerekli ilanların dahi yapıldığı anlaşılmakla bu defa depo emrine esas miktar Yargıtay uygulamasına uygun şekilde mahkememizce atanan bilirkişi marifetiyle hesaplanmıştır.
Bu hesaplama sonucunda, depo emrine esas olan miktarın, tebliğden itibaren yedi gün içinde faiz ve icra masrafları ile birlikte ifa veya o miktar meblağı mahkeme veznesine depo etmesi İİK m.158 hükmü uyarınca davalı vekiline emredilmiştir. Usulüne uygun olarak ve gerekli ihtaratı içeren ödeme emrinin davalı vekiline tebliğ olunmuştur.
Depo kararının duruşmada oluşturulması zorunluluk arz ettiğinden, depo emri kararına esas olan asıl alacak, faiz ve icra masrafları dahil tüm ferilerin müteakip duruşma günü itibariyle ve Yargıtay uygulamasına uygun şekilde hesaplanması, bu hesabın yapılması aşamasında davalı vekilinin 30/01/2023 tarihli dilekçesindeki hesaba yönelik itirazların dahi dikkate alınması, bu suretle depo kararının verileceği müteakip duruşma günü itibariyle yeniden ve güncel hesap yapılarak depo emrine esas miktarın açıklanması için bilirkişi …’den ek rapor alınmasına dair karar verilmiş, bu çerçevede yeniden hesap yapılmış, bu şekilde depo emrinin tam ve usulüne uygun olarak icrası için davalı vekiline yeniden bildirim yapılmıştır.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 26/10/2020 tarihli 2017/3091 E. 2020/3281 K.sayılı ilamı “…Dava, iflas istemine ilişkindir. İİK’nın 158. maddesine göre depo emrinin, verildiği güne kadar alacağın esas ve eklentileri hesaplattırılıp, buna göre bulunacak miktar üzerinden verilmesi ve bu miktarın yedi gün içinde depo edilmemesi halinde iflasa karar verileceği ihtarını içermesi gerekir. Depo kararı, verildiği gün için hesaplanan alacağı içermelidir…” Bu şekilde ve usulüne uygun olarak gerekli ihtaratlar yapılmış, şekle riayet edilmiştir.
Davalının, yasal süresi içerisinde ve ön görülen şekilde depo kararı gereği belirlenen meblağı depo ettiği ve davanın konusunun kalmadığı anlaşılmakla konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar oluşturulması Yargıtay uygulaması gereğidir. (Yargıtay 23.HD 2019/3535E. 2020/3544K.sayılı kararı: 2016/6806E. 2019/1399K.sayılı ve benzeri kararları ve bu kararı benimseyen İstanbul BAM 45.HD 2022/593E. 2022/919K.sayılı kararı)
Depo emrine konu bedelin yasal süresi içinde Mahkememiz veznesine depo edilmiş olması karşısında, bu bedelin davalı tarafın talebi nedeniyle nemalandırılmasının gerekip gerekmediği hususu ise ayrıca Mahkememizce değerlendirilmiştir. Buna göre sorun, mülkiyet hakkı kapsamında bu bedelin nemalandırılmasına dair Mahkememizce karar verilip verilemeyeceği noktasındadır. Bilindiği üzere mülkiyet hakkı, Anayasanın 35.maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 1.nolu ek protokolün 1.maddesinde düzenlenmiştir. Anayasa m.35 hükmüne göre “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” Esasen yukarıda açıklanan madde ile ek protokol içerik olarak benzer düzenleme taşımaktadır. Depo emrine konu olan bedelin bir mülkiyet hakkına konu olduğu, kanun gereği bu bedelin Mahkeme veznesine depo olunduğu, ne var ki bu ödemenin kanun yoluna gidilmesi halinde geç şekilde ödenme ihtimalinin olduğu, nemalandırma yapılmaması durumunda ve hükmün mevcut haliyle kesinleşmesi durumunda davacının, hükmün kanun yollarından geçerek kaldırılması veya Yargıtayca bozulması durumunda ise davalının enflasyon nedeniyle oluşan değer kayıplarına katlanmak zorunda kalacağı açıktır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında dahi, “ödemelerin gecikmesinin makul süreyi aşması halinde gecikme faizinin gecikme nedeniyle ortaya çıkan zararı karşılamaması halinde enflasyonun oluşan değer kayıplarını karşılayamaması mülkiyet hakkının ihlali olarak değerlendirilmektedir.” (AİHM Akkuş/Türkiye Kararı. B. No:19263/92 sayılı kararı) O halde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince de kabul olunduğu üzere “cebri icra sürecinin uzaması ve makul bir süre içerisinde sonuçlanmaması halinde, tarafların hak ve menfaatlerin korunması amacıyla her türlü tedbirin alınması, devletin hakimiyeti ve kontrolü altında bulunan borçlu veya alacaklıya ait hakların ekonomik değerini koruyan, idareye normal idari işleyişin dışında bir külfet yüklemeyecek tedbirlerin alınmaması mülkiyet hakkının ihlali” olarak kabul edilmektedir. Gerek yasal düzenlemeler gerek yargısal uygulamalar karşısında mülkiyet hakkının ihlâline yol açılmaması açısından depo edilen bedelin üçer aylık vadeli hesaba aktarılması gerektiği takdir olunmuştur.
Nitekim Mahkememizce yapılan bu yargısal yorum ile uyumlu olan İstanbul BAM 45.HD 2022/3591E. 2022/418K.sayılı kararında da “İİK’nin 134. maddesi ihalenin feshi ve neticesi başlığı altında yer almakta ise de; mahkemece verilen kararda; kararın kesinleşmesi halinde depo edilen paranın davacıya ödenmesine şeklinde hüküm kurulup, davacı tarafça bu kısma ilişkin bir istinaf talebinde de bulunmadığından davalı vekilinin talebi uyarınca, tarafların ekonomik olumsuzluklardan etkilenmesinin önüne geçilmesi adına üçer aylık vadeli hesap açılmak suretiyle depo bedelinin nemalandırılması yoluna gidilmesi gerekmektedir” şeklinde benimsenen gerekçe, mülkiyet hakkının ihlal olunmaması açısından iflas davasında depo edilen bedelin nemalandırılmasının mümkün olabileceğine işaret etmektedir. Yukarıda açıklanan gerekçe ile bu tespit sonuç olarak aynı yöndedir.
Öte yandan depo edilen bu bedelin hangi tarih itibariyle davacıya ödenmesi gerektiği hususu dahi değerlendirilmiştir. Doktrinde genel olarak kabul olunduğu üzere “Mahkemece, bilirkişi aracılığıyla yaptırılan hesaplama ile belirtilen borcun, mahkeme veznesine depo edilmesinin, bir ödeme niteliği taşımadığının kabulü gerekir. Bu nedenle hükme karşı başvurulacak kanun yolları ve bu sebeple yapılacak inceleme sonuçlanıncaya kadar, söz konusu meblağ (teminat olma niteliği ağır bastığından) İİK m.36 hükmü uyarınca, icranın terihine (geri bırakılmasına) dair verilmiş bir kararın varlığına lüzum duyulmadan alacaklıya ödenmemesi gerektiği” dahi kabul edilmektedir. (Y.Mete GÜNEL, İflas Davaları, Ankara, 2006, Sayfa 57) Esasen bu konuda kanunda açık bir düzenleme mevcut değildir. Nitekim bir kısım Yargıtay uygulamasında da depo emri kapsamında yatırılan miktarın davacı tarafa ödenmesi noktasında, hüküm tarihi ile kanun yoluna başvuru süresi ve yine tehiri icra talepli olarak kanun yoluna başvuru yapılıp yapılmama hali dikkate alınmak suretiyle depo emrine konu bedelin ödenme anının ne zaman olabileceği konusunda verilen Mahkeme kararları benimsenmektedir. (Yargıtay 23.HD 2014/3735E. 2015/292K.sayılı kararı)
Bu nedenle Yargıtay’ın benimsediği gibi depo emri uyarınca Mahkememiz veznesine yatırılan 3.844.550,10-TL paranın davacı tarafa ödenmesine; ancak hükmün verildiği 27/03/2023 tarihi ile kanun yollarına başvuru süresinin bitimine kadar olan süreç içinde adı geçen bedel üzerine mahkememizce talep çerçevesinde ihtiyati tedbir konulmasına ve bu aradaki süreç içinde herhangi bir ödemenin yapılmamasına, depo emrine konu bedelin, tehir-i icra talepli olarak kanun yollarına başvuru olmadığı taktirde tüm feriler ile birlikte davacı alacaklıya ödenmesi için icra müdürlüğüne müzekkere yazılmasına karar verilmiştir. Esasen hakların denkleştirilmesi, özellikle tehiri icra talepli olarak istinaf kanun yoluna başvuru halinde bu başvuru sonucundan beklenecek hukuki yararın ortadan kaldırılmaması, bu şekilde kanun koyucunun tehiri icra talepli olarak kanun yoluna başvurudan beklediği amacın gerçekleştirilmesi, tehiri icra talepli olarak kanun yoluna başvuran veya başvurmayan arasında menfaat dengesi açısından ayrım yapılmasının kaçınılmaz olması karşısında Yargıtay’ın dahi benimsemiş olduğu bu yöntem çerçevesinde hukuki değerlendirme yapılmıştır.
Yapılan açıklamalar karşısında takipli iflas davasında takibe konu alacağın davalı tarafça depo edilmesi sebebiyle konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, depo emri uyarınca mahkeme veznesine yatırılan 3.844.550,10-TL paranın davacı tarafa ödenmesine; ancak hükmün verildiği 27/03/2023 tarihi ile kanun yollarına başvuru süresinin bitimine kadar olan süreç içinde adı geçen bedel üzerine mahkememizce talep çerçevesinde ihtiyati tedbir konulmasına ve bu aradaki süreç içinde herhangi bir ödemenin yapılmamasına, depo emrine konu bedelin, tehir-i icra talepli olarak kanun yollarına başvuru olmadığı taktirde tüm feriler ile birlikte davacı alacaklıya ödenmesi için icra müdürlüğüne müzekkere yazılmasına, depo emrine konu bedelin, tehir-i icra talepli olarak kanun yollarına başvurulması durumunda ise depo emrine konu bu miktarın, hükmün kesinleşmesi sonrası ve tüm ferileri ile birlikte davacı tarafa ödenmesi için icra müdürlüğüne müzekkere yazılmasına, bu aşamada taraflar yönünden mülkiyet hakkının ihlaline yol açılmaması açısından, davalı tarafından depo emri uyarınca mahkememiz veznesine yatırılan 3.844.550,10-TL bedelin, … Bankası T.A.O … Şubesinde açılacak üçer aylık vadeli bir hesaba aktarılması için bankaya derhal müzekkere yazılmasına dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Takipli iflas davasında takibe konu alacağın davalı tarafça depo edilmesi sebebiyle konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
Depo emri uyarınca mahkeme veznesine yatırılan 3.844.550,10-TL paranın davacı tarafa ödenmesine; ancak hükmün verildiği 27/03/2023 tarihi ile kanun yollarına başvuru süresinin bitimine kadar olan süreç içinde adı geçen bedel üzerine mahkememizce talep çerçevesinde ihtiyati tedbir konulmasına ve bu aradaki süreç içinde herhangi bir ödemenin yapılmamasına,
Depo emrine konu bedelin, tehir-i icra talepli olarak kanun yollarına başvuru olmadığı taktirde tüm feriler ile birlikte davacı alacaklıya ödenmesi için icra müdürlüğüne müzekkere yazılmasına,
Depo emrine konu bedelin, tehir-i icra talepli olarak kanun yollarına başvurulması durumunda ise depo emrine konu bu miktarın, hükmün kesinleşmesi sonrası ve tüm ferileri ile birlikte davacı tarafa ödenmesi için icra müdürlüğüne müzekkere yazılmasına,
Bu aşamada taraflar yönünden mülkiyet hakkının ihlaline yol açılmaması açısından, davalı tarafından depo emri uyarınca mahkememiz veznesine yatırılan 3.844.550,10-TL bedelin, …Bankası T.A.O …Şubesinde açılacak üçer aylık vadeli bir hesaba aktarılması için bankaya derhal müzekkere yazılmasına,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 80,70TL harcın mahsup edilerek bakiye ‭99,20 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvuru harcı gideri toplamı olan 161,40‬ TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 575,53‬TL tebligat, posta gideri ile 1.338,12TL basın ilan kurumu ücreti, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 5.000,00 TL defter tutma bedeli olmak üzere toplam 7.913,65‬‬ TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte olan AAÜT gereğince 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde bakiye tüm avansların depo edene iade edilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren on günlük süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere vekillerin huzurunda ve oy birliği ile karar verildi. 27/03/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip