Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/239 E. 2023/948 K. 12.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/232 Esas
KARAR NO : 2023/895

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 29/03/2022
KARAR TARİHİ : 28/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “Davalı, … 25. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile yürüttüldüğünü 2.373,08 TL tutarındaki icra takibi nedeniyle düzenlenen alacağa itiraz ettiğini, borcun itirazının haksız olduğunu, borçlu itirazındaki icra takibi nedeniyle düzenlenen alacağa itiraz ettiğini, borcununun itirazının haksız olduğunu, borçlunun itirazında kötü niyetli olduğunu müvekkili şirket ile davalı arasında kargo sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme unsurları gereği taşıyıcının taşıma taahhüdünde bulunduğunu, gönderenin ise taşıma ücretini vermeyi borçlandığını, bu sözleşme içerisinde mesafelere ulaştırma saatleri, davalı ve müvekkili şirketin yükümlülükleri, ücret tarifesi ve ödeme şekli, uyuşmazlık durumunda yetkili mahkemeleri hususları belirtildiğini, müvekkili şirket, davalı ile aralarındaki kargo sözleşmesindeki taşıma taahhüdünü özen ve ivedilikle yerine getirdiğini, yapılan taşıma işlemleri neticesinde faturaların kesildiğini, buna karşılık davalı, Müvekkil şirket tarafından gerçekleştirilmiş olan taşıma hizmetine karşılık olarak ödenmesi gereken ücretin ödemediğini, bu fatura değerlerinin toplamının 2.373,08 TL olarak çıkmadığını. Müvekkili şirket taraflar arasında imzalanan Kargo Sözleşmesi gereğince ifa yükümlülüğünde olduğunu kendisine verilen kargoları tam ve özenle taşıma olan tüm edimleri eksiksiz bir şekilde yerine getirdiğini, Davalı – Borçlu taraf tek yükümlülüğü olan para verme edimini gereği gibi ifa etmediğini Toplam tutarının 2.373,08 TL olduğunu faturaların icra müdürlüğü dosyasına sunulduğunu, Şayet icra müdürlüğü dosyasına sunulmamış ise, taraflarınca Mahkememize sunulacacağını, davaya ve ilgili icra takibine konusu faturaların çoğu e arşiv fatura olarak düzenlendiğini, e-Arşiv fatura uygulaması kapsamında oluşturulan faturalar elektronik mali mühür ve zaman damgası ile imzalandığını, elektronik ortamda arşive alındığını, bu sebeple Mahkememize sunulan faturalar asıl niteliğinde olduğunu, E-Arşiv fatura kapsamında elektronik belge biçiminde oluşturulan faturalar Davalı tarafa hem elektronik ortamda hem de fiziken teslim edildiğini, dava dilekçelerinin ekinde yer alan faturaların üzerinde de not olarak yazdığını e-Arşiv izni kapsamında elektronik ortamda iletildiğini, Mahkememizce re’ sen değerlendirilecek nedenlerden dolayı; haklı davalarının kabulünü, borçlunun İstanbul … İcra Müdürlüğü … Sayılı takibine yaptığı itirazın iptali ve takibin devamına, kötü niyetli olarak takibe itiraz eden borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı yan üzerine tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Bilirkişi raporunda belirtilen … kargonun 2.469,09-TL’lik faturaları zaten bildiklerini, itirazlarının kayıp kargolarının aylar geçmesine ve taraflarına da iade edilmemesine rağmen mahsuplaşma isteklerinin sonuçsuz kalması olduğunu, sonuçta müşterilerine faturalarını kestiklerini ve bu kitapları gönderdiklerini ama ne müşterilerinin kitapları alabildi ne de kitapların kendilerine iade edildiği, bunlarla ilgili muhasebelerin kayıtlara işlemediği ödemelerinin olduğunu, ihtilafın konusu 2.469,00-TL davacı alacağına karşılık 2.373,00-TL borcunun olduğunu, davacının zayi olan kaybolan kargo bedellerini tazmin etmekle yükümlü olduğunu, bilirkişi raporunda yine … bu konuyla ilgili bir fatura kesmediklerinden bahsetmekte oldukların, oysaki faturalarını müşterilerine kestiklerini, zaten kargo firması da kendilerine sunduğu hizmet için kendilerine fatura kestiklerini, … mükerrer fatura kesmelerinin söz konusu olamayacağını, dilekçeleri ekindeki eklerin de önemle dikkate alınarak inceleme yapılmasını, … ile firmaları arasında mahsuplaşma yapılmasına karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin firmalarının hem mal hem de zaman kaybına yol açan davacı taraf olan kargo şirketi üzerinde bırakılmasını, talep etmiştir.
Toplanan Deliller:
… 25. İcra Dairesi’nin 2021/12891 Esas sayılı takip dosyasının UYAP kayıtları,
… tarafından hazırlanan 07/10/2022 tarihli bilirkişi raporu,
… tarafından hazırlanan 12/06/2023 tarihli bilirkişi raporu, ayrı ayrı celp edilerek dosya arasına alınmıştır.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava; ticari hizmet (kargo taşımacılığı) ilişkisi nedeniyle düzenlenen faturalara dayalı borcun ödenmemesi üzerine alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddeye göre, bu davanın açılabilmesi için:
1-İlamsız takip yapılmış olması,
2-Borçlunun bu takibe itiraz etmesi,
3-Alacaklının, itirazın kaldırılması için İcra mahkemesine başvurmaması,
4-İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının 1 yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının bir arada gerçekleşmesi gerekir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran, itirazla duran takibin devamınını amaçlayan bir dava olup yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır.
Somut olayda, … 25. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyasının tetkikinde; davacı tarafından borçlusu davalı aleyhine, 2.373,08-TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız takip başlatıldığı, takip dayanağının faturalar, sözleşme ve ihtarname olarak gösterildiği, ödeme emrinin borçluya tebliği üzerine yasal süresinde olan 31/05/2021 tarihli itirazı ile takibin durduğu, davalı tarafından borca ve fer’ilerine itiraz edildiği, eldeki itirazın iptali davasının hak düşürücü süre içinde olan 29/03/2022 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Kural olarak takip dayanağı faturaya itiraz edilmemesi akdi ilişkinin varlığının kanıtı değildir. Bu nedenle akdi ilişkinin inkarı halinde faturayı düzenleyen kimsenin bu ilişkinin varlığını da kanıtlaması gerekir. Ayrıca taraflar arasında sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura sayılmaz ve bu belgeye itiraz edilmemesi de bir sonuç doğurmaz (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 19/09/2018 Tarih 2017/19-915; 1338). Bir sözleşmeye dayanarak açılan davada fatura düzenleyen kimsenin sözleşmenin varlığını kanıtlaması gerekir. Akdi ilişki davalı tarafından inkar edildiğine göre, davalı akdin varlığını 6100 sayılı HMK’nın 200 ve sonraki maddeleri uyarınca yöntemine uygun kanıtlamalıdır (Yargıtay 19.Hukuk Dairesi 28/02/1997 Tarih 96-4290/2016, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17.Hukuk Dairesi 2021/1077 Esas 2021/1040 Karar). Zira fatura sözleşmenin kurulması aşaması ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31.Hukuk Dairesi 2020/409 Esas 2021/219 Karar).
Taraflar arasında ticari ilişkinin varlığının tartışma konusu olmadığı, davalı tarafın cevap dilekçesinde hizmetin ayıplı verildiğini ve alıcısına teslim edilmeyen kargoların kendilerine iade edilmediğini iddia ederek bu zararın mahsubundan sonra borçlarının kalmadığını savunarak borcu kabul etmediği, öyleyse çözümlenmesi gereken sorunun, davalının ayıplı hizmet savunmaları doğrultusunda davacının alacağının bulunup bulunmadığı, var ise miktarının ne olduğu noktasında toplandığı tespit edilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, dosya kapsamı ve tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle tanzim edilen bilirkişi raporları ile, davalı tarafın defter ve kayıtlarının yasal süresinde TTK hükümlerine göre usulüne uygun tasdik edildiği ve davaya konu iki adet faturanın madde ve sıra numaralarının birbiriyle uyuşmadığı, söz konusu kayıtlara göre, icra takibinin başlatıldığı tarihte davacının davalıdan 11.105,03-TL bakiye alacağının bulunduğu, 2021 yılı defter kayıt incelemelerinde görülen ve davaya konu faturaların mal ve hizmet açıklama kısmına sadece “Kargo Taşıma Hizmeti Bedeli”, miktar kısmına da “1” adet yazıldığı, başkada bir detay açıklamaya yer verilmediği, ayrıca faturalara ait herhangi bir ambar tesellüm fişine de ulaşılamadığı, yine davacı adına düzenlenmiş iade faturası, fiyat farkı faturası kaydı vs. tespit edilemediği, faturaların içeriğine bir itirazın olmadığı; davacı tarafın defter ve kayıtlarının da yasal süresinde TTK hükümlerine göre usulüne uygun tasdik edildiği ve lehine delil niteliği bulunduğu, yapılan incelmeye göre, tarafların arasındaki ticari ilişkinin 31/12/2020 tarihinde başladığı, davacı yanca toplamda 11.513,30-TL taşıma işlemlerine ilişkin fatura tanzim edildiği, davalı tarafça da işbu faturalara karşın 9.015,00-TL ödeme yapıldığı, davacı tarafın davalı taraftan 2.498,68-TL alacağının bulunduğu, taleple bağlı kalındığında davacının icra takibi itibari ile 2.373,08-TL alacaklı olabileceği kanaatinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, tanzim edilen bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde, davacı ile davalı tarafın ticari defterlerinin davalının borçlu olduğunu doğruladığı, kayıtların birbiriyle uyumlu olduğu, davacının dava konusu bedele hak kazandığı, nitekim söz konusu kayıtların tarafların ticari defterlerinde de kayıt altına alındığı anlaşılmış olup, yürütülen takibe yapılan itirazın yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Tüm bunlarla birlikte takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifade ile borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, 2021/6380 Esas, 2022/5655 Karar; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı).
Davacının talebine konu alacak likit (belirlenebilir) olduğu anlaşılan faturalara dayalı olduğundan, asıl alacak üzerinden davalının haksız itirazı nedeniyle takdiren % 20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: İzah olunan gerekçelerle,
Davanın KABULÜ ile,
1-Davacı tarafından davalı aleyhine yürütülen … 25.İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı takip dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın İPTALİNE, takibin 2.373,08-TL asıl alacak üzerinden aynı koşullarla DEVAMINA,
2-İcra takibine yapılan itiraz haksız olduğundan ve likit (belirlenebilir) hüküm altına alınan alacak (2.373,08-TL) üzerinden % 20 oranında hesaplanan 474,61-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL harçtan peşin alınan 80,70-TL’nin mahsubu ile 189,15-TLharcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça peşin olarak yatırılan 80,70-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan 2.432,50-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan ve takdir olunan 2.373,08-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Dava şartı arabuluculuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin, davada haksız çıkan davalıdan 6183 sayılı Kanuna göre tahsili ile hazineye irat kaydına,
9-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine re’sen iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, 6100 sayılı HMK’nın 341/2.maddesi gereği miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 28/11/2023

Katip Hakim