Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/206 E. 2023/419 K. 12.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/987
KARAR NO : 2023/346

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 23/10/2018
KARAR TARİHİ : 18/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekilinin dava dilekçesi ile müvekkillerinin her biri için ayrı ayrı olmak üzere destekten yoksun kalma tazminatı, sağlık giderleri, cenaze ve def’in giderleri olmak üzere şimdilik toplamda 1.000,00TL maddi tazminatın davalılardan … ve … yönünden olay tarihi olan 15/01/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalılardan … Sigorta A.Ş. Yönünden ise sigorta şirketine tazminat ödenmesine ilişkin başvurunun yapıldığı tarih olan 19/07/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, müvekkillerinin her biri için ayrı ayrı 150.000,00TL olmak üzere toplamda 750.000,00TL manevi tazminatın olay tarihi olan 15/01/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan … ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili yönünde karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili ise; sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinden kusurunun bulunup bulunmadığı, var ise kusur oranının Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesince belirlenmesini istediği, davacıların karşılanmamış zararının kalıp kalmadığı, yapılan ödemenin de dikkate alınmak ve güncellenmek suretiyle aktüer sıfatını haiz ve aktüerler siciline kayıtlı bilirkişi marifetiyle saptanması, 5510 sayılı yasa gereği Sosyal Güvenlik Kurumu’nun müvekkil şirkete rücu hakkı bulunup bulunmadığı hususlarının araştırılarak tazminatın buna göre belirlenmesi gerektiğini savunmuştur.
Diğer davalılar davayı inkar eder durumundadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava dilekçesinin içeriği gözetildiğinde destekten yoksun kalma tazminatı, cenaze ve defin gideri, sağlık giderine dair maddi tazminat ve kaza nedeniyle manevi tazminat talep edilebilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacıların murisinin trafik kazasına bağlı olarak vefat ettiği, bu nedenle ceza yargılamasının yapıldığı, davacıların muris …’ın mirasçı konumunda bulunduğu tartışmasızdır.
Dava mahkememizde 23/10/2018 itibariyle açılmış olup, dava öncesi murisin vefatı nedeniyle davalı sigorta şirketine gerekli başvuru ise davacılar vekili tarafından yapılmış bu yöne ilişkin özel dava şartı tamamlanmıştır.
Bilindiği üzere davacılar somut olayda ihtiyari dava arkadaşıdır. Buna göre her bir davacı yönünden usul işlemlerinin ve taleplerin ayrı ayrı değerlendirilmesi zorunludur.
Davacıların tazminat taleplerinin hesaplanması için kusur ve hesap uzmanı bilirkişisi atanmış olup ayrıca maluliyet durumu dahi incelenmiştir.
Adli Tıp Kurumu’nun 27/04/2020 tarihli raporuna göre davalı sürücü …’ın %20, davacıların murisinin %80 oranında kusurlu olduğu yapılan incelemelerden anlaşılmıştır. ATK’nın kusur açısından son bilirkişi konumunda bulunmaması, davacı vekilinin itiraz dilekçe içeriği, kusur raporunun sonuca etkisi ve davacının dinlenilme hakkının dahi kısıtlanmaması açısından bu defa kusur konusunda İTÜ’de görevli akademisyen bilirkişi kurulu aracılığı ile yeniden inceleme yapılarak rapor alınmasına dair ara karar oluşturulmuştur. Bu oluşturulan ara karar sonrası İTÜ Makine Mühendisliği Fakültesinden üç akademisyen kusur bilirkişisinin hazırlamış olduğu 16/11/2020 tarihli raporda dahi olay yeri ile ilgili yapılan ayrıntılı inceleme ve değerlendirmeler sonucunda araçlara ilk geçiş hakkı vermeyen davacıların murisi …’ın yine %80 oranında kusurlu olduğu, davalı …’ın ise %20 kusurlu olduğu saptanmıştır. Ceza dava dosyasında davacıların murisinin asli kusurlu olarak tespit olunması, ayrıca gerek ATK raporu gerek İTÜ de görevli akademisyen bilirkişilerin rapor içeriğinin birbiri ile uyumlu olması karşısında kusura ilişkin yeniden bilirkişi incelemesi yapılması talebinin, dosya kapsamı ve usul ekonomisi kuralları gözetilerek reddine dair ara karar oluşturulmuştur.
Davacıların murisi …’ ın ölümüne yol açan yaralanmasının şekli, tarzı, nitelikleri karşısında davacıların yapması muhtemel olan belgeli veya belgeye bağlanamayan tedavi giderlerinin, davacıların dava dilekçesi, cevaba cevap dilekçesi ile bağlı kalınmak suretiyle tespiti, ameliyat olacak ise sarf edilecek giderin ne olduğu, iddia edilen yaralanmanın ne tip tedaviyi gerektirdiği, olay tarihi itibariyle uygulanan ve ileride uygulanacak olan tedavinin kapsamı da gözetildiğinde; 15/01/2010 tarihi itibari ile yaralanan ve akabinde aynı gün yani 15/01/2010 tarihinde vefat eden davacıların murislerinin tedavi giderleri yönünden 2918 sayılı Yasanın 98. maddesi kapsamında kalan tedavi giderlerinden olup olmadığının araştırılması, olay tarihi 15/01/2010 olsa da dava tarihi 2011 yılından sonra olmakla, SGK’nın sorumluluğunda olan ve olmayan miktarlar var ise tek tek tespiti, buna göre her bir davalının hangi kalemler nedeni ile olay tarihi itibari ile hangi miktar tutarında sorumlu olduğunun tespiti için bilirkişi incelemesi yapılmasına dair ara karar oluşturulmuştur.
Buna göre tıp doktoru bilirkişi tarafından sunulan 03/05/2021 tarihli bilirkişi raporuna göre “davaya konu, 15.01.2010 günü meydana gelen trafik kazasında davacılar murisi …’ın; trafik kazasına bağlı beyin kanaması, akciğer ezilmesi, kaburga ve etraf kırıklarının müşterek etkisi sonucu meydana gelen dolaşım ve solunum sisteminin durması sonucu götürüldüğü Taksim (İlkyardım) EAH’de 2 saat içinde vefat ettiği, kaza sonrası tedavileri kamu hastanelerinde yapılmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından ödemelerin ilgili sağlık hizmet sunucularına (SHS) yapıldığı, davacıların murislerinin cenazelerini kaldırmak için toplamda 2.100,00TL harcama yaptıkları” şeklinde görüş bildirmiştir.
Dava dilekçesi içeriğini ve davacı vekilinin belirsizliği gideren 25/04/2019 tarihli dilekçesi içeriği, sigortadan gelen 03/05/2019 tarihli ödeme miktarı bankadan 16/07/2019 tarihli yazı cevabını, murisin gelir durumuna ilişkin araştırma ve tanık beyanları ve konuya ilişkin Yargıtay kararları, kusura ilişkin ATK ‘nın 27/04/2020 tarihli raporu ve İTÜ’de görevli akademisyen bilirkişi kurulu raporu, doktor bilirkişinin 03/05/2021 tarihli raporunu, bu arada Anayasa Mahkemesi tarafından verilen iptal kararının etkileri ve 2021 yılı itibari ile beliren Yargıtay 17. H.D. uygulaması dikkate alındığında, her bir davacının her bir davalıdan destekten yoksun kalma gideri, sağlık gideri, cenaze defin gideri talep edip edemeyeceği, dosyada mevcut bulunan 04/09/2018 tarihli mirasçılık belgesi karşısında hangi tarih itibari ile hangi davacının kaç TL talep edebileceği hususlarının tek tek araştırılması için bilirkişi incelemesi yapılmasına dair ara karar oluşturulmuştur.
Bu defa aktüer bilirkişi tarafından hazırlanan 12/09/2021 tarihli rapor içeriğine göre “rapor tanzim tarihi 30.08.2021 tarihi itibariyle; müteveffanın hak sahibi davacı eş eşi …’a ilişkin ödenebilir tazminat tutarı 41.708,13 TL, oğlu …’a ilişkin ödenebilir tazminat tutarı 447,16 TL, oğlu …’a ilişkin ödenebilir tazminat tutarı 828,24 TL olmak üzere eş ve çocuklarına ilişkin hesaplanan tazminat tutarının 42.983,53 TL olduğu, rapor tanzim tarihi 30.08.2021 tarihi itibariyle; müteveffanın hak sahibi davacı eşi …’a ilişkin ödenebilir bakiye tazminat tutarının 19.950,13 TL olduğu, oğlu …’a ve Oğlu …’a ilişkin sorumluluğun yerine getirildiği, … tarafından hazırlanan ve Mahkemeye sunulan 03/05/2021 tarihli raporda, mezar yeri kazma 100 TL, …(7’si) 1.000 TL ve …(40*1) 1.000 TL olmak üzere toplam 2.100 TL harcama yapacakları hesaplanmış olup müteveffanın kusur oranı dikkate alındığında, 420 TL gider olabileceği, ancak, Yargıtay kararları gereği, davalıların gerçek defin gideri zararlarını tazmini ile sorumlu olduğundan, zorunlu olmayan cenaze merasimi giderlerine yönelik istem konusunda takdirin Mahkemelerinin olduğu, müteveffanın kaza sonrası tedavilerinin kamu hastanelerinde yapıldığı, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından sağlık hizmet sunucularına ödemeler yapıldığı anlaşılmış olup, davacıların kendileri tarafından karşılanmış herhangi bir ödeme belgesi, fatura dava dosyasına sunmadıkları, anılan ve yerleşik ilkeler göz önünde bulundurularak kaza tarihinde 19 ve 22 yaşında olan ve babasının destekliğini talep eden davacılar … ve … lehine tazminat hesabının yapılabilmesi için fiili destekliğin ispatı gerektiği ancak, dosya mevcudunda bu hususu destekler bir bilgi yer almadığı, davacıların 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 53/3 maddesi uyarınca destekten yoksun kalma tazminat talebinin reddi gerektiği, ayrıca … ve … yönünden ise bu kişiler hak ettikleri destekten yoksun kalma tazminatının zaten dava öncesi ödenmiş olarak kabul edilmesi gerektiği, bu nedenle bu kişilerin de tazminat talep edemeyecekleri” şeklinde görüş bildirmişlerdir.
Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2019/2103 E.-2020/7130 K.sayılı emsal ilamına göre “6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53. maddesinde cenaze giderlerinin de ölüm nedeniyle meydana gelen zararlardan olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu nedenle zarar sorumlusu, ölüm halinde yapılan cenaze giderlerinden de sorumludur. Cenaze giderleri; ölümle doğrudan doğruya ilgili bulunan ve ölenin dini ile sosyal ve ekonomik durumuna uygun giderlerden ibaret olup ölenin taşınması, yıkatılması, gömülmesi, mezarlık ücreti gibi giderleri kapsar. Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları gereği davalı taraf, davacıların meydana gelen trafik kazası sonucu oluşan gerçek defin gideri zararlarının tazmini ile sorumlu olup davacı tarafın yerel örf ve adetlerine göre yaptığı özel giderlerden sorumlu değildir. Somut olayda; dava dilekçesi ile davacılar cenaze ve defin gideri talebinde bulunmuş yine yargılama sırasında bilirkişi raporuna itirazlarında cenaze ve defin giderlerinin … Belediyesi ve … Müftülüğünden sorulmasını talep etmişlerdir. Ancak mahkemece savunmanın genişletilmesi süresinden sonra delil bildirme sonucu gerekçesi ile işbu talepleri red edilmiştir. Dava dilekçesinde davacılar cenaze-defin gideri talebi mevcut olup hakimin davayı aydınlatma ödevi karşısında mahkemece cenaze-defin giderleri yönünden araştırma yapılmadan, davacıların dava dilekçesindeki bu talepleri yönünden olumlu veya olumsuz bir karar verilmeyip eksik inceleme ile hüküm kurulmuştur. Buna göre Mahkemece cenazenin defnedilmesi için yapılması zorunlu masraflardan davalı tarafın sorumlu tutulabileceği, taziyeye ilişkin giderlerden sorumlu tutulamayacağına ilişkin Dairemiz’in yerleşik uygulaması göz önünde bulundurularak; ölüm nedeniyle yapılan cenaze ve defin giderlerinin neler olduğu ve cenaze dolayısıyla yapılması zorunlu olan masrafların ilgili Müftülük ve Belediye’ye sorulması suretiyle makul, uygun miktarda cenaze ve defin masrafı tespit edilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi doğru olmamıştır.” yeklindeki emsal uygulaması dikkate alındığında konu ile ilgili müftülükten ve belediyeden gelen cevabi yazıların tek tek incelemesi suretiyle olay tarihi itibari ile kaç TL cenaze giderinin olduğunun incelenmesi, ayrıca davacı vekilin 13/01/2022 tarihi sonrası her bir davacı yönünden her bir alacak kalemi ile ilgili kaç TL talep ettiğini tek tek ve HMK m.31 hüküm uyarınca açıklaması sonrası bu dilekçe içeriğinin dahi incelenmesi, sonuç olarak davacı vekilinin dava dilekçesindeki her bir alacak talebi için her bir davacının kaç TL talep edebileceğinin sonuç olarak belirtmesi amacıyla aktüer bilirkişisinden ek rapor alınmasına dair ara karar oluşturulmuştur.
Bunun üzerine aktüer bilirkişi bu defa hazırlamış olduğu 09/04/2022 tarihli raporunda “…, …ve … tarafından hazırlanan ve TC kusur raporuna göre; “..dava konusu olayda davacıların murisi yaya …’ın %80 (yüzdeseksen) oranında asli kusurlu olduğu, davalı sürücü …’ın %20 (yüzdeyirmi) oranında tali kusurlu olduğu,…” şeklinde görüş ve kanaatine varıldığı, rapor tanzim tarihi 9.04 2022 tarihi itibariyle; müteveffanın hak sahibi davacı; eşi …’a ilişkin ödenebilir tazminat tutarı 59.034,61 TL, oğlu …’a ilişkin ödenebilir tazminat tutarı 447,16 TL, oğlu …’a ilişkin ödenebilir tazminat tutarı 828,24 TL olmak üzere eş ve çocuklarına ilişkin olarak hesaplanan tazminat tutarı toplamı 60.310,01 TL olduğu, rapor tanzim tarihi 9.04.2022 tarihi itibariyle; Müteveffanın hak sahibi davacı; eşi …’a ilişkin ödenebilir bakiye/ek tazminat tutarının 36.639,02 TL olduğu, oğlu …’a ve oğlu …’a ilişkin sorumluluğun yerine getirildiği, takdir Mahkemenin olmak üzere, mirasçılık belgesi dikkate alındığında, 291,60 TL cenaze ve defin gideri hesaplanmış olup bu durumda, müteveffanın eşine 72,90 TL ve her bir davacıya 54,68 TL veya … tarafından (kusur durumu dikkate alındığında) 420 TL cenaze ve defin gideri hesaplanmış olup müteveffanın eşine 72,90 TL ve her bir davacıya 54,68 TL cenaze ve defin gideri ödenebileceği, müteveffanın kaza sonrası tedavilerinin kamu hastanelerinde yapıldığı, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından sağlık hizmet sunucularına ödemeler yapıldığı anlaşılmış olup, davacıların kendileri tarafından karşılanmış herhangi bir ödeme belgesi, fatura dava dosyasına sunmadıkları, kaza tarihinde 19 ve 22 yaşında olan ve babasının destekliğini talep eden davacılar … ve …’ın destekten çıktığı ve davacıların 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 53/3 maddesi uyarınca destekten yoksun kalma tazminat talebinin reddi gerektiği, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk /T RAFİK sigorta poliçesinin kişi başına sakatlanma ve ölüm teminatı ayrı ayrı 150.000 TL olduğu, davacılar vekili tarafından 1.000,00 TL maddi ve 750.000 TL manevi tazminat talep edildiği” şeklinde görüş bildirmişlerdir.
Davacılar vekili 01/12/2022 tarihli dilekçesi ile talep arttırım dilekçesi sunmuş olup söz konusu dilekçe davalılara usulüne uygun şekilde tebliğ olunmuştur.
Yerleşik Yargıtay kararlarında da açıklandığı üzere “2918 sayılı KTK hükümlerine göre, trafik kaydı “işleteni” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmü mevcuttur. Bu nedenle davalı gerçek kişiler sürücü ve işleten olarak pasif sıfat sahibi, yine işletenin zorunlu sigortasını yapan sigorta şirketi de maddi tazminatlar yönünden pasif sıfat sahibi, manevi tazminat yönünden ise sadece davalı gerçek kişiler pasif sıfat sahibidir.
Dava dilekçesindeki maddi tazminat taleplerine ilişkin belirsizlik söz konusu ise de yargılama aşamasında davacılar vekiline maddi tazminat taleplerine ilişkin her bir zarar için ne miktar talep edildiği hususu da açıklattırılarak davacıların gerçek zararının belirlenmesi için dosyada raporu bulunan aktüer bilirkişiden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık ek rapor alınmıştır.
Aktüer bilirkişinin hazırlamış olduğu 11/04/2022 tarihli ek raporda AYM karar içeriği, kusur durumu, müteveffanın eş durumuyla çocuklarına bakmadığı, anne ve babasına bakma durumu, yaşam tablosu, kazanç durumu, hak sahipleri ve destek durumu, geride kalan eşin yeniden evlenme şansı ile pay durumları, rapor tarihi itibariyle güncel değerlendirmede, müteveffanın eşi ile çocukları yönünden bilinen dönem zarar hesabı, bilinen pasif dönem zarar hesabı, pasif dönem zarar hesabı, destek süresiyle orantılı maddi tazminat ve dağıtım hesaplamaları tek tek dikkate alınmıştır.
Buna göre “destekten yoksun kalma zararının hesabında, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış olduğu/olacağı yardımın miktarı doğru şekilde belirlenmelidir. Buna göre aktüer raporunda desteğin, bakiye ömrünün sonuna kadar gelirinin %50 si oranında eşine pay ayıracağı varsayılarak hesaplama yapılması, davacı eş dışında hak sahibi olan anne yönünden de pay ayrılması gerektiğinin dikkate alınması gerekmekle bu yöndeki rapora dikkat etmek suretiyle hesaplama yapılmıştır.
Ayrıca bilirkişi tarafından yapılan aktüer hesabında ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellere göre (devre başı ödemeli belirli rant yöntemi, % 1,8 teknik faizle) tazminat hesabının yapılmasına ilişkin olarak KTK’nun 90. maddesinde yapılan değişikliğin Anayasa Mahkemesince iptal edildiği, Yargıtay kararlarına göre uygulama birliğinin sağlanması yönünde tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınması için içtihat geliştirdiği, ancak hesaplamalarda progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi suretiyle tazminatın hesaplanması bilirkişi tarafından eksiksiz gerçekleştirilmiştir.
Öte yandan bilirkişinin bu raporunu hazırlaması aşamasında, pasif devre zararının hesaplanması sırasında esas alınan ücret, bir çalışmanın karşılığı değil ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığı olduğu, bu nedenle ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin, ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı, pasif devre zararının hesaplanması sırasında dikkate alınamayacağı, zira asgari geçim indirimi ücretin eki olmadığından, tazminat alacaklarının hesaplanmasına esas ücrete dahil edilemeyeceği, bu nedenle pasif devre hesabının net asgari ücret üzerinden yapılması gerektiği bilirkişi tarafından dikkate alınmış ve bu çerçevede açıklanan yönteme uygun olarak ek rapor hazırlanmıştır. (Yargıtay 17.HD 2014/14500E. 2014/11317K.sayılı kararı)
Aktüer raporunda da irdelenmiş olduğu üzere davacı …’a ödenmesi gereken tazminat miktarı, ödenen tazminatın güncel değerlerinin tenzil edilmesi sonrası 36.639,02 TL’dir. Bu noktada yapılan hesaplama yukarıda açıklanan Yargıtay uygulamasına uygun olarak gerçekleştirilmiştir. Öte yandan yine destekten yoksun kalma tazminatı talep eden davacılar … ve …’ın hak ettiği miktarla ilgili zaten dava öncesi ödeme yapılmıştır. Adı geçen davacıların hak etmiş oldukları miktar ödenmiş olduğu halde bu davacılar yönünden bu kalem miktarına ilişkin dava açılması karşısında bu miktarla ilgili adı geçen bu davacıların bu miktar yönünden davanın usulden reddolunması gerekmiştir. Yine destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin … ve … talepte bulunmuş iseler de kaza tarihi itibariyle adı geçenler destekten çıkmış konumdadırlar. Hal böyle olunca adı geçenlerin babalarının destekliğinden yoksun kalma nedenine dayalı olarak talep ettikleri, tazminatının kabulü mümkün bulunmamaktadır.
Davacıların diğer talebi ise cenaze ve defin giderine ilişkindir.
“6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53.maddesinde(818 sayılı TBK madde 45) cenaze giderlerinin de ölüm nedeniyle meydana gelen zararlardan olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu nedenle zarar sorumlusu, ölüm halinde yapılan cenaze giderlerinden de sorumludur. Cenaze giderleri; ölümle doğrudan doğruya ilgili bulunan ve ölenin dini ile sosyal ve ekonomik durumuna uygun giderlerden ibaret olup ölenin taşınması, yıkatılması, gömülmesi, mezarlık ücreti gibi giderleri kapsar. Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları gereği de davalılar, davacıların meydana gelen trafik kazası sonucu oluşan gerçek defin gideri zararlarını tazmin ile sorumlu olup, davacıların kendi milli değerlerine göre yaptığı özel giderlerden sorumlu değildir.”
Somut olayda davacıların gerçek cenaze ve defin gider zararlarının ne kadar olduğunun saptanması için, ilgili belediye mezarlıklar şube müdürlüğünden ölüm tarihi itibariyle cenaze ve defin hizmetlerinin giderleri sorulmuş, ayırca müftülükten giderler celbedilmiştir.
Gerek celbedilen kayıtlar gerek olay tarihi itibariyle kadri maruf miktarlar ve ayrıca gönderilen yazı ekindeki tablo içerikleri bir arada gözetildiğinde toplam olarak talep edilebilecek cenaze ve defin giderinin 420,00 TL olduğu yönündeki rapora iştirak edilmiş, bu rapor benimsenmiştir. Bu miktara itibar edilmesine engel bir itiraz olmadığı gibi olay tarihindeki cenazenin yıkanması, taşınma ve benzeri zorunlu giderler de gözetildiğinde hakkaniyete uygun bir tutar olduğu kanaatine varılmıştır. Yargılama aşamasında davacı vekili 18/04/2023 tarihli duruşmada hangi davacı hangi defin gideri talep ettiğini dahi HMK m.31 hükmü gereği olduğunu açıklamış ve bu çerçevede hüküm oluşturulmuştur.
Davacıların diğer talebi ise sağlık giderlerine ilişkindir.
Somut olay yönünden uzman doktor bilirkişiden davacı tarafından somutlaştırılan belge içerikleri dikkate alınmak suretiyle rapor alınmıştır. Buna göre davacılar tarafından talep edilen tedavi giderlerinden 2918 sayılı Yasanın 98. maddesi kapsamında kalanların ve Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğuna esas olanların belirlenerek 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesi kapsamında kalan tedavi giderleri yönünden Sosyal Güvenlik Kurumu’nun, yasa kapsamı dışında kalan giderler var ise, davalıların sorumlu olduğu değerlendirilecektir. Bu arada tıp doktorunun belirtmiş olduğu üzere müteveffanın kaza sonrası tüm tedavi giderleri kamu hastanesinde giderilmiştir. Buna göre SGK Başkanlığı tarafından sağlık hizmet sunucularına ise ödemelerin yapıldığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davacılar tarafından karşılanmış herhangi bir ödeme belgesi ve fatura mevcut değildir. Bu itibarla yargılama aşamasında ve 18/04/2023 tarihli duruşmada her bir davacı adına 50,00 TL sağlık gideri talep edilmiş ise de bu kaleme ilişkin talep sübut bulunmadığından bu taleplerin reddolunması gerekmiştir.
Davacılar vekili kazada vefat eden …’ın eşi ve çocukları için ayrı ayrı manevi tazminat talep etmiştir. Bu durumda 6098 sayılı TBK.m.51 hükmü uyarınca davacıların talebinin değerlendirilmesi gerekir. Zira adı geçen hükümde de belirtildiği üzere “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını gözönüne alarak belirler.” Bir başka deyişle davacılar vekilinin talebi çerçevesinde adı geçen kanun hükmünde de belirtildiği üzere kusurun ağırlığı dikkate alınarak ve mevcut dosya kapsamı çerçevesinde manevi tazminat talebinin değerlendirilmesi hukuka uygun olacaktır.
Yargıtay 17.HD’sinin yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere “H.G.K’nun 2010/4-77 E, 2010/82K.sayılı kararında da belirtildiği üzere, “Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir. Maddede belirtilen kişilik haklarına, kişinin yaşamı, sağlığı, beden ve ruhsal bütünlüğü gibi varlıkların tümü girmektedir. Kişinin duygu yaşantısı ve düşünce dünyası da kişisel varlıklar olup, yasa tarafından korunmuştur. Duygu yaşantısı da ruhsal uyum ve denge, ruhsal sükun, yakınlarla olan gönül bağlılığı, aile birliği kişisel varlıklardır. Manevi acılar verdirilmek yolu ile de ruhsal varlıklara saldırılmış olur. Kişisel değerlere saldırı yolu ile kişiye manevi acılar verdirmek kişinin ruhi varlığına ve sonuçta kişilik hakkına saldırıyı ortaya koyar”.
BK 47.madde de düzenlenen “Hakim, hususi halleri nazara alarak cismani zarara düçar olan kimseye yahut adam öldüğü takdirde ölünün ailesine manevi zarar namiyle adalete muvafık tazminat verilmesine karar verebilir.” hükmünden de anlaşılacağı üzere cismani zarara uğrayan kimseye manevi tazminat verilebilecektir. Doktrinde ve yerleşik içtihatlarda da belirtildiği gibi cismani zarar kavramına ruhi bütünlüğün ihlali, sinir bozukluğu veya hastalığı gibi hallerin de girdiği, bir kimsenin cismani zarara maruz kalması sonucunda onun ana babası gibi çok yakınlarından birinin de aynı eylem nedeniyle hukuken korunan ruhi ve asabi sağlık bütünlüğü ağır bir şekilde haleldar olmuşsa bu durumda yansıma yolu ile değil doğrudan doğruya zarara maruz kalmasının söz konusu olduğu, çocuklarının yaralanması nedeniyle ana babanın manevi tazminat isteyebileceği kabul edilmiştir. Bu husus Hukuk Genel Kurulu’nun 26.4.1995 Tarih, 1995/11-122 esas, 430 Karar sayılı ilamında da belirtilmiştir. “
Bu durumda öncelikle vefat eden … olup davacılar ise murisin eşi ile çocuklarıdır. Manevi tazminat talebi, somut olayın özellikleri gözetilerek değerlendirilmelidir.
Yargıtay uygulamalarında belirtildiği üzere manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, TMK.’nun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Meydana gelen kaza sonucunda davacıların murisi …’ın vefat ettiği, kazanın meydana gelmesinde alınan raporlara göre murisin %80 oranında kusurlu bulunduğu, davalı sürücünün ise %20 oranında kusurlu bulunduğu anlaşılmaktadır. Elbetteki meydana gelen olayın sonucunda davacıların açıklanan acılara maruz kalması, davacıların murisinin vefat şekli, vefat eden kişinin eş ve ayrıca baba olması nedeniyle davacıların bu olayı uzun süre hatırlarından çıkarmalarının hayatın olağan akışı içinde mümkün bulunmaması karşısında bu vefat olayının gerek davacı eş ve gerek çocuklar yönünden doğrudan manevi zarar oluşturacağı, bu noktada yine davacı olan ve müteveffanın eşi olan …’ın meydana gelen kaza sonucunda eşi ve hayat arkadaşı durumundaki …’ın varlığından yoksun kaldığı, aynı şekilde diğer tüm çocukların babalarının manevi yakınlık ve desteğine ihtiyaç duydukları halde bu destekten yoksun kaldıkları, bu kişilerin fiilen en yakınlarındaki kişiyi kaybetmiş oldukları, öte yandan tüm davacıların vefat nedeniyle meydana gelen kaybı hayat boyu tam ve eksiksiz olarak doldurmasının imkansız olduğu, bu durumun davacı eş ile davacı çocuklar açısından manevi elem ve acıyı arttıracağı, davacıların yaşadıkları sürece olayı tam olarak unutmalarının ise mümkün olamayacağı, bu kaybın oluşturacağı elem ve üzüntünün etkileri, kazanın meydana geldiği tarih ve bu tarih itibariyle tarafların mali ve sosyal durumları, davacı sayısı ve dosya kapsamı karşısında davacı eş açısından da … lehine 16.000,00TL diğer davacı çocuklar lehine ayrı ayrı 8.000,00 TL manevi tazminat takdir edilmiştir. Davacı annenin gerek yaşı gerek konumu itibariyle murisin vefatından en derin şekilde etkilenen kişi konumunda bulunması karşısında davacı anne lehine çocuklara nispeten daha fazla miktarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekir. Ne var ki tüm davacılar açısından takdir edilecek manevi tazminattan matematiksel oranda olmamakla birlikte mutlak suretle bir indirim gerekmiştir. Zira davacıların murisi, kazanın meydana gelmesinde azımsanması mümkün olmayacak şekilde ve %80 oranında kusur sahibidir. Davacıların murisinin %80 oranında kusurlu bulunması karşısında hayatın olağan akışı, yargısal uygulamalar ile kabul edilen miktarlar ve bu noktada olay tarihi itibariyle hükmedilen miktarla ilgili Yargıtay görüşleri dikkate alındığında, dava aşamasında sağ olan … yönünden 16.000,00 TL, vefat eden çocukları olan olan … için 8.000-TL, … için 8.000-TL, … için 8.000-TL, … için 8.000-TL manevi tazminatın somut olayın özelliğine ve hakkaniyete uygun olduğu değerlendirilmiştir. Bu takdir sırasında 2010 yılı itibariyle gerçekleşen trafik kazalarındaki Yargıtay’ın emsal uygulamaları dikkate alınmak suretiyle hukuki istikrar dahi sağlanmaya çalışılmıştır. (Yargıtay 17.HD 2014/11067E. 2016/11150K; 2014/12264E. 2016/10840K; 2013/20619E. 2015/6339K.sayılı kararları)
Davacıların dava dilekçesindeki maddi tazminat kalemleri ve manevi tazminat kalemleri yönünden 6100 sayılı HMK m.26 hükmü ve ayrıca talebin niteliği gözetildiğinde yasal faiz hükmedilmiştir.
Davacıların temerrüt faizine ilişkin olarak hangi tarihten itibaren talepte bulunabilecekleri ise ayrıca irdelenmiştir. Buna göre haksız fiil faili olan sürücünün eylemi sonucu oluşan zararla ilgili, araç işleteninin sorumluluğunu teminat altına alan trafik sigortacısının, 2918 sayılı KTK’nun 99/1. maddesi ile ZMSS Genel Şartları’nın B.2.maddesi uyarınca, rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalı sigortacının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Öte yandan sürücü ile işleten yönünden ise haksız fiil tarihinden itibaren ise temerrüt faizi işleyecektir. Buna göre sigorta şirketine davadan önce başvuru yapıldığı, başvuru tarihinden itibaren sekiz iş günü ilave olunduğu takdirde davalı sigorta şirketi açısından açısından hükmedilen tazminatların tamamına temerrüt tarihi olan 20/07/2010 tarihinden itibaren, buna mukabil davalı gerçek kişiler yönünden ise haksız fiil tarihi olan 15/01/2010 tarihinden itibaren faiz talep edilebilecektir. Yeri gelmişken belirtilmelidir ki dava dilekçesinde açıkça davanın belirsiz alacak davası olduğu ifade olunmuştur. Bu durumda davacılar vekili tarafından bedel arttırım dilekçesi sunulmuş olsa da bu durum hükmedilen alacaklar için yukarıda belirtilen tarihlerden itibaren temerrüt faizi işletilmesine engel olmayacaktır. Esasen belirsiz alacak davasının, kısmi davadan farklarından biri bu noktada ortaya çıkmaktadır.
Yapılan açıklamalar karşısında maddi tazminat yönünden destekten yoksun kalma tazminatı talebi yönünden; davacı …’a isabet eden 36.639,00-TL miktar nedeniyle … 17. Noterliğince düzenlenen … tarihli ve … yevmiye numaralı mevcut mirasçılık belgesi doğrultusunda, 1/4’er hisse nedeniyle 9.159,75-TL olarak mirasçı …’a; 9.159,75-TL olarak …’a; 9.159,75-TL olarak …’a; 9.159,75-TL olarak …’ a isabet eden destekten yoksun kalma tazminatının, davalı …, …, … Sigorta (eski ünvanı … Sigorta A,Ş) den müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen-davalı sigorta şirketinin sorumluluğu poliçe limiti ile sınırlıdır.-davacılara belirtilen miktarlar çerçevesinde verilmesine, her bir davacı mirasçıya isabet ettiği açıklanan bu miktarlara, davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihi olan 20/07/2010 tarihinden, davalı … ile … yönünden ise haksız fiil tarihi olan 15/01/2010 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, davacı … ve … yönünden talep edilen destekten yoksun kalma tazminatı dava tarihi öncesi ödenmiş olmakla bu miktar ile ilgili adı geçen davacıların adı geçen davalılar aleyhine açmış olduğu davanın hukuki yarar yokluğundan ve usulden reddine, davalı … ve …’a talep edilen destekten yoksun kalma tazminatının sübut bulmaması nedeniyle ayrı ayrı reddine, cenaze ve defin gideri yönünden; davacı …’a isabet eden 84,00-TL miktar karşısında … 17. Noterliğince düzenlenen … tarihli ve … yevmiye numaralı mevcut mirasçılık belgesi doğrultusunda, 1/4 er hisse nedeniyle 21,00-TL miktarın mirasçı …’ a; 21,00-TL miktarın …’a , 21,00-TL miktarın Mirkelam Köksal ‘a, ;21,00-TL miktarın …’ a isabet etmesi nedeniyle bu miktarların, ayrıca kendi adlarına asaleten davacı …’ a isabet eden 84,00-TL; davacı …’ a isabet eden 84,00-TL; davacı …’ a isabet eden 84,00-TL; davacı …’ a isabet eden 84,00-TL’nin, davalı …, …, … Sigorta A.Ş (eski ünvanı … Sigorta A,Ş) den müştereken ve müteselsilen tahsili ile -davalı sigorta şirketinin sorumluluğu poliçe limiti ile sınırlıdır.- adı geçen davacılara belirtilen miktarlar çerçevesinde verilmesine, her bir davacıya mirasçı sıfatıyla ve asaleten isabet ettiği açıklanan bu miktarlara, davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihi olan 20/07/2010 tarihinden, davalı … ile … yönünden ise haksız fiil tarihi olan 15/01/2010 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, davacıların fazlaya ilişkin taleplerinin reddine, sağlık giderleri yönünden; davacı muris …’ ın yargılama sırasında vefat etmesi nedeniyle davacı mirasçıları olan …, …, …, …’ ın mirasçılık sıfatlarına istinaden ve ayrıca asaleten kendi adlarına talep etmiş oldukları sağlık giderleri taleplerinin sübut bulmadığından, tüm davalılar aleyhine açılmış davalarının ayrı ayrı reddine, manevi tazminat yönünden, davacıların manevi tazminata ilişkin taleplerinin kısmen kabulüne, davacı olup yargılama sırasında vefat eden … lehine takdir olunan 16.000-TL manevi tazminat karşısında … 17.Noterliğince düzenlenen 30/09/2020 tarihli ve 41181 yevmiye numaralı mevcut mirasçılık belgesi doğrultusunda, 1/4’er hisse nedeniyle 4.000-TL olarak …’a; 4.000-TL olarak …’a; 4.000-TL olarak …’a; 4.000-TL olarak …’ a mirasçı olarak isabet eden manevi tazminatın, yine kendi adlarına asaleten davacılar … için 8.000-TL, … için 8.000-TL, … için 8.000-TL, … için 8.000-TL olarak takdir edilen manevi tazminatın, davalılar … ile … ‘tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacılara mirasçı sıfatıyla ve ayrıca asaleten olmak üzere belirtilen miktarların ayrı ayrı verilmesine, davacıların fazlaya ilişkin manevi tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, hükmedilen manevi tazminatlara olay tarihi olan 15/01/2010 tarihinden itibaren ayrı ayrı yasal faiz işletilmesine dair karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
I-MADDİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN
1-Destekten yoksun kalma tazminatı talebi yönünden;
a)Davacı …’a isabet eden 36.639,00-TL miktar nedeniyle … 17. Noterliğince düzenlenen … tarihli ve … yevmiye numaralı mevcut mirasçılık belgesi doğrultusunda, 1/4’er hisse nedeniyle 9.159,75-TL olarak mirasçı …’a; 9.159,75-TL olarak …’a; 9.159,75-TL olarak …’a; 9.159,75-TL olarak …’a isabet eden destekten yoksun kalma tazminatının,
Davalı …, …, … Sigorta A.Ş. (eski ünvanı … Sigorta A.Ş.) den müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen-davalı sigorta şirketinin sorumluluğu poliçe limiti ile sınırlıdır.-davacılara belirtilen miktarlar çerçevesinde verilmesine,
Her bir davacı mirasçıya isabet ettiği açıklanan bu miktarlara, davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihi olan 20/07/2010 tarihinden, davalı … ile … yönünden ise haksız fiil tarihi olan 15/01/2010 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine,
b)Davacı … ve … yönünden talep edilen destekten yoksun kalma tazminatı dava tarihi öncesi ödenmiş olmakla bu miktar ile ilgili adı geçen davacıların adı geçen davalılar aleyhine açmış olduğu davanın hukuki yarar yokluğundan ve usulden reddine,
c)Davalı … ve …’a talep edilen destekten yoksun kalma tazminatının sübut bulmaması nedeniyle ayrı ayrı reddine,
2-Cenaze ve defin gideri yönünden;
Davacı …’a isabet eden 84,00-TL miktar karşısında … 17. Noterliğince düzenlenen … tarihli ve … yevmiye numaralı mevcut mirasçılık belgesi doğrultusunda, 1/4 er hisse nedeniyle 21,00-TL miktarın mirasçı …’a; 21,00-TL miktarın …’a, 21,00-TL miktarın Mirkelam Köksal’a, 21,00-TL miktarın …’a isabet etmesi nedeniyle bu miktarların,
Ayrıca kendi adlarına asaleten davacı …’a isabet eden 84,00-TL; davacı …’ a isabet eden 84,00-TL; davacı …’ a isabet eden 84,00-TL; davacı …’a isabet eden 84,00-TL’nin,
Davalı …, …, … Sigorta A.Ş (eski ünvanı … Sigorta A,Ş) den müştereken ve müteselsilen tahsili ile -davalı sigorta şirketinin sorumluluğu poliçe limiti ile sınırlıdır.- adı geçen davacılara belirtilen miktarlar çerçevesinde verilmesine,
Her bir davacıya mirasçı sıfatıyla ve asaleten isabet ettiği açıklanan bu miktarlara, davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihi olan 20/07/2010 tarihinden, davalı … ile … yönünden ise haksız fiil tarihi olan 15/01/2010 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine,
3-Sağlık giderleri yönünden;
Davacı muris …’ ın yargılama sırasında vefat etmesi nedeniyle davacı mirasçıları olan …, …, …, …’ın mirasçılık sıfatlarına istinaden ve ayrıca asaleten kendi adlarına talep etmiş oldukları sağlık giderleri taleplerinin sübut bulmadığından, tüm davalılar aleyhine açılmış davalarının ayrı ayrı reddine,
II. MANEVİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN,
Davacıların manevi tazminata ilişkin taleplerinin kısmen kabulüne,
Davacı olup yargılama sırasında vefat eden … lehine takdir olunan 16.000-TL manevi tazminat karşısında … 17.Noterliğince düzenlenen … tarihli ve … yevmiye numaralı mevcut mirasçılık belgesi doğrultusunda, 1/4’er hisse nedeniyle 4.000-TL olarak …’a; 4.000-TL olarak …’a; 4.000-TL olarak …’a; 4.000-TL olarak …’ a mirasçı olarak isabet eden manevi tazminatın,
Yine kendi adlarına asaleten davacılar … için 8.000-TL, … için 8.000-TL, … için 8.000-TL, … için 8.000-TL olarak takdir edilen manevi tazminatın,
Davalılar … ile … ‘tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacılara mirasçı sıfatıyla ve ayrıca asaleten olmak üzere belirtilen miktarların ayrı ayrı verilmesine,
Davacıların fazlaya ilişkin manevi tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine,
Hükmedilen manevi tazminatlara olay tarihi olan 15/01/2010 tarihinden itibaren ayrı ayrı yasal faiz işletilmesine,
III-)Harç ve Vekalet Ücreti Yönünden;
a)Maddi Tazminat Yönünden;
492 sayılı Harçlar Kanuna göre hükmolunan maddi tazminat nedeniyle alınan 36.723,00 TL miktar üzerinden alınması gereken 2.508,54 TL ilam harcından, maddi tazminat talebine ilişkin olarak en başta alınan 3,41 TL harç ile 59,60 TL tamamlama harcı, 526,15 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 1.919,38‬ TL ilam harcının -tahsilde tekerrür olmamak üzere- davalılar …, …, … Sigorta A.Ş.’den müteselsilen tahsili ile -davalı sigorta şirketinin sorumluluğu poliçe limiti ile sınırlıdır.- hazineye gelir kaydına,
Açılan maddi tazminat davası nedeniyle davanın başında yapılan 3,41 TL peşin harcın, 35,90 başvuru harcı toplamı 59,60 TL tamamlama harcı, 526,15 TL ıslah harcı toplamı 625,06 TL ‘nin davalılar …, …, … Sigorta A.Ş.’den müteselsilen -tahsilde tekerrür olmamak üzere- tahsili ile davacılara verilmesine,
Davacı … lehine hükmedilen 36.723,00 TL maddi tazminat üzerinden AAÜT gereği hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılar …, …, … Sigorta A.Ş.’den müteselsilen -tahsilde tekerrür olmamak üzere- tahsili ile tek olarak davacı … mirasçıları …, …, … ve …’a eşit hisseler nispetinde (her bir mirasçı lehine isabet eden miktar 2.300,00 TL’dir) verilmesine,
Davacılar …, …, … ve …’ın asaleten talep ettikleri cenaze ve defin giderleri nedeniyle her bir davacı lehine ayrı ayrı 84,00 TL tazminata hükmolunduğundan, adı geçen her bir davacı lehine ayrı ayrı takdir olunan 84,00 TL vekalet ücretinin davalılar …, …, … Sigorta A.Ş.’den müteselsilen -tahsilde tekerrür olmamak üzere- tahsili ile adı geçen her bir davacıya ayrı ayrı verilmesine,
Davacılar … (mirasçıları …, …, …, …) ve yine kendi adlarına asaleten …, …, …, … yönünden ayrı ayrı reddolunan maddi tazminat miktarları 50,00 TL olmakla, her bir davacı aleyhine ayrı ayrı takdir olunan 50,00 TL vekalet ücretinin her bir davacıdan ayrı ayrı tahsil olunarak sadece davalı … Sigorta A.Ş.ye verilmesine,
b)Manevi Tazminat Yönünden;
492 sayılı Harçlar Kanuna göre manevi tazminat nedeniyle davacı … için 16.000,00 TL manevi tazminat, davacı … için 8.000,00 TL manevi tazminat, davacı … için 8.000,00 TL manevi tazminat, davacı Mirkelam KÖKSAL için 8.000,00 TL manevi tazminat, davacı … için 8.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere 48.000,00 TL üzerinden alınması gereken 3.278,88 TL ilam harcından, manevi tazminat talebine ilişkin olarak davanın başında alınan 2.561,62 TL harcın mahsubu bakiye 717,25 TL harcın -tahsilde tekerrür olmamak üzere- davalılardan sadece …, …’tan müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacılar tarafından davanın başında yapılan 2.561,62TL’lik harç manevi tazminat talebi nedeniyle alınmış olduğundan, 2.561,62 TL harcın sadece davalılar …, …’tan müteselsilen -tahsilde tekerrür olmamak üzere- tahsili ile adı geçen davacılara takdiren eşit hisseler nispetinde verilmesine,
Manevi tazminata ilişkin davacı …’ın manevi tazminat talebinin 16.000,00 TL’lik kısmı kabul edildiğinden yürürlükte bulunan AAÜT gereği davacı … lehine takdir olunan 9.200,00TL vekalet ücretinin (…’ın her bir mirasçı lehine ayrı ayrı isabet eden miktar 2.300,00 TL’dir), asaleten davacılar …, …, …, …’ın manevi tazminat taleplerinin 8.000,00 TL’lik kısımları ayrı ayrı kabul olunduğundan adı geçen davacılar …, …, …, … yönünden asaleten ayrı ayrı lehe takdir olunan 8.000,00 TL vekalet ücretinin sadece davalılar …, …’tan müteselsilen -tahsilde tekerrür olmamak üzere- tahsili ile adı geçen davacılara gerek mirasçılık sıfatlarıyla ve gerekse asaleten ayrı ayrı verilmesine,
4-Davacılar tarafından maddi ve manevi tazminat talepleri nedeniyle harcanan 5.100,00 TL bilirkişi ücreti, 1.146,55‬ TL posta ve tebligat gideri 323,00 TL ATK gideri toplamı olan 6.569,55‬ TL’nin harca esas değer dikkate alındığında %11 kabul oranına isabet eden 722,00TL’nin davalılardan müteselsilen tahsili (… Sigorta A.Ş.’nin sorumluluğu sadece maddi tazminat olup maddi tazminatın kabul oranının harca esas toplam değeri olan oranı %4 olmakla şirketin sorumluluğu 262,80TL ile sınırlıdır) ile hükmolunan miktarlar çerçevesinde davacılara verilmesine,
5-Artan avansın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere davacılar vekilleri ile davalı asilin huzurunda diğerlerinin yokluğunda ve oy birliği ile karar verildi.18/04/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip