Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/184 E. 2023/214 K. 13.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/184
KARAR NO : 2023/214

DAVA : Şirketin Feshi
DAVA TARİHİ : 11/08/2021
KARAR TARİHİ : 13/03/2023

Mahkememizin 2021/533E. 2022/929K.sayılı gerekçeli kararının hüküm fıkrası çerçevesinde asli müdahale dilekçesi ile ilgili tüm dosya suretlerinin sunulması ve bu suretle talep bulunması karşısında, asli müdahale talebi Mahkememizin 2023/184E.sayılı dosyasını almakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asli müdahaleye dair … vekili Mahkememize sunmuş olduğu 11/11/2022 tarihli dilekçesinin asli müdahale dava dilekçesi niteliğinde olmadığı Mahkememizce tespit olunmuştur.
Akabinde Mahkememizce oluşturulan 25/11/2022 tarihli ara karar ile “… vekilinin 11/11/2022 tarihli ve asli müdahaleye yönelik davaya ilişkin dava dilekçesinde ve öncelikle davalı olarak göstermek istediği kişilerin adını ve açık adresini bu tutanağın tebliğinden itibaren bir haftalık kesin süre içinde açıklamasına, aksi halde HMK m.119/f.2 hükmü uyarınca asli müdahaleye dair talebin yapılmamış sayılmasına karar verileceğinin asli müdahale talep eden vekiline bildirilmesine, asli müdahale talebinde bulunan tarafın hak iddiasının ne olduğunu ve bu çerçevede asli müdahale davasına yönelik mahkememizce sunulan dilekçe içeriği karşısında asli müdahale davasına ilişkin talebinin ne olduğunu dahi bir haftalık kesin süre içinde açıklamasına, aksi halde HMK m.119/f.2 hükmü uyarınca asli müdahaleye dair talebin yapılmamış sayılmasına karar verileceğinin asli müdahale talep eden vekiline bildirilmesine, asli müdahale davasına yönelik dava dilekçesi sunan ve asli müdahale talep edenin söz konusu dilekçeyi sunmaktaki hukuki yararını dahi bir haftalık kesin süre içinde açıklamasına, aksi halde HMK m.114/f.1 bent (h) içeriği dikkate alınarak ve HMKm.115/f.2 hükmü uyarınca davanın dava şartı yokluğundan ve usulden red olunabileceğinin vekile bildirilmesine, yukarıda yapılacak açıklamaların sonucuna göre asli müdahale davasına yönelik dilekçe sunan … vekilinin talebinin sonucuna göre maktu harç veya nispi ilam harç eksikliğini dahi tamamlamasına; aksi halde Harçlar Kanunu m.27,30,32 hükümleri uyarınca müteakip işlemler ile ilgili herhangi bir karar oluşturulmayacağının bildirilmesine, asli müdahale talep eden vekilinin 11/11/2022 tarihli dilekçesinin” sonuç ve istem” kısmında yer alıp tedbire yönelik talebi var ise HMK m.31 hükmü uyarınca bu konuda dahi bir hafta içinde açıklayıcı beyan dilekçesini sunmasına” dair ara karar oluşturulmuştur.
Bunun üzerine bu defa asli müdahale talebinde bulunan … vekili 02/12/2022 tarihli dilekçesinde asıl davadaki davalı şirketi sadece davalı olarak göstermek suretiyle ve ara karar çerçevesinde dilekçesini sunmuş, sunmuş olduğu dilekçe de ise “HMK madde 65 uyarınca, davacı … ve davalı şirket hakkında verilecek kararlar %50 hisse ile şirket ortağı olan müvekkil …’nun haklarını doğrudan etkileyeceğinden, asli müdahale talebimizin kabulüne, TTK madde 636/3 uyarınca …’nün eylemleri nedeniyle haklı sebepler oluştuğundan, davalı şirketin feshine, haklı nedenlerin varlığının kabul edilmemesi halinde, alternatif çözüm yolu olarak; şirket ortağı …’nün şirket merkez adresinden tahliyesi veya şirket merkez adresinin …’nün ikamet ettiği yerden şirket deposu olarak halihazırda kullanılan mağaza/ofis niteliğindeki “…” adresine taşınması için ortaklar kurulu kararı alınmasının temini konusunda Yönetim Kayyımı …’e talimat verilmesine, şirket hesap mutabakatının çıkarılması ve müvekkilinin şirketten olan toplam alacağının belirlenmesi konusunda yönetim kayyımı …’e görev verilmesine” karar verilmesini talep etmiştir.
Öncelikle asli müdahilin davayı açmaktaki yararı irdelenmelidir.
a)Asli müdahale, 6100 sayılı HMK’nın 65. maddesinde “Bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden üçüncü kişi, hüküm verilinceye kadar bu durumu ileri sürerek, yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabilir. Asli müdahale davası ile asıl yargılama birlikte yürütülür ve karara bağlanır.” şeklinde düzenlenmiştir. Ferî müdahaleyi düzenleyen 66. madde ise “Üçüncü kişi, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer’î müdahil olarak davada yer alabilir.”şeklindedir.
Gerek doktrin gerek Yargıtay kararlarında da açıkça kabul olunduğu üzere, asli müdahale talep eden tarafın asli müdahil dilekçesinde ilk davanın taraflarını davalı olarak göstermesi, bu şekilde dava açması zorunludur.
Asli müdahale talep eden tarafın, asli müdahale talebine konu etmiş olduğu hususun asli müdahale dilekçesiyle ileri sürülmesi kanunun tarafa vermiş olduğu bir usuli imkandır. Asli müdahil olmak isteyen, davanın görüldüğü görevli ve yetkili mahkeme nezdinde asli müdahil dilekçesini kanuna uygun şekilde sunarak bu hakkını kullanacaktır. En önemlisi terditli dava olarak açılan asıl davadaki feri talep, yani şirketin feshi noktasındaki talep asli müdahale talebine konu edilmiştir.
Asıl davada davacının, terditli davadaki asli talebi hakkında Mahkememizin 2021/533E. 2022/929K.sayılı 30/12/2022 tarihli gerekçeli kararı ile ve TTK m.410/f.2 hükmü uyarınca şirketin genel kurulunun olağan üstü toplantıya çağrılmasına izin verilmiştir.
Asli müdahale davasının görülebilmesi ancak asıl davanın görülmesiyle mümkün olabilecektir. Oysaki asıl davadaki asli talep ile ilgili kesin olarak karar oluşturulmuş olup asıl davadaki asli talep ise, asli müdahale talebine konu olan haktan tamamen farklı bir talebe ilişkindir. Bu durumda asıl davadaki şirket feshine dair feri talebin incelenebilmesi, HMK m.111/f.2 hükmüne göre mümkün değildir. Hal böyle olunca asıl davaya sunulan asli müdahale dilekçesine konu şirket feshi talebinin, Mahkememizce görülebilmesinde hukuki yarar ortadan kalkmıştır.
Elbetteki hukuki yararın sadece davanın açılması aşamasında değil davanın görülmesi aşamasında da varlığını devam ettirmesi gerekir. Hukuki yararın dava şartı olmakla davanın esasına girebilmesi açısından her aşamada varlığını devam ettirmesi gereken bir şart olduğu Mahkememizce değerlendirilmiştir. Bu durumda asıl davadaki asli talep karara bağlanmış, asıl davadaki feri talep olan şirketin feshi talebinin ele alınması ise HMK m.111/f.2 hükmü gereği usulen mümkün olmamıştır. O halde görülmekte olan davaya, asli müdahale yolu ile sunulan dava dilekçesine konu şirketin haklı nedenlerle fesih ve tasfiyesi talebinin görülebilmesi açısından artık, asli müdahil davacının hukuki yararı ortadan kalkmıştır. Bir başka deyişle asli müdahil …’nun, asli müdahale davasına konu olan iddiasını bağımsız bir davaya konu etme hak ve imkanını kullanmadığı, bu imkan yerine bu davasını asıl davanın mukadderatına bağladığı anlaşılmaktadır. Asıl davadaki feri talebin karara bağlanabilmesi usulen mümkün olmadığı için, asli müdahale dilekçesindeki aynı talebin artık karara bağlanmasında da asli müdahil davacının hukuki yararı kalmamıştır. Yani asıl davadaki feri talep ele alınamayacağı için asli müdahil davacının talebinin dahi görülebilmesi açısından yarar ortadan kalkmıştır.
b)Öte yandan asli müdahale talebinin konusu, TTK’nın 636/3. maddesi uyarınca, haklı sebeplerle limited şirketin fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir. Ayrıca asli müdahale dilekçesinin sunulduğu asıl davadaki feri talebin konusu yine limited şirketin haklı sebeplerle fesih ve tasfiye istemine ilişkindir.
Yukarıda açıklandığı üzere HMK m.65 hükmü uyarınca, bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden üçüncü kişi, hüküm verilinceye kadar bu durumu ileri sürerek, yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabilir. Asli müdahale davası ile asıl yargılama birlikte yürütülür ve karara bağlanır.
Asıl davada asli müdahale talebinde bulunan … vekili, asıl davada feri talep olarak feshi istenen şirketin, yine haklı nedenle fesih ve tasfiyesini talep etmiştir. Bu durumda asli müdahale talebinde bulunan …, davalı olarak yer almış olduğu asıl dava dosyasında asıl davadaki feri talep yönünden, feri müdahil sıfatıyla davacının yanında yer almak suretiyle davayı takip etmesi gerekli ve yeterlidir. Asli müdahale talep eden … vekilinin, asıl davadaki feshi istenen şirket ile ilgili bu defa aynı yöndeki talebi asli müdahale davası yoluyla talep etmekte herhangi bir hukuki yararı söz konusu değildir.
Esasen yine asli müdahale talebine konu olan davalı şirketin, haklı nedenlerle feshi talebinin kabul olunmaması nedeniyle alternatif çözümlere hükmedilmesi suretiyle hüküm oluşturulması yönündeki talep dahi, yine asıl davadaki aynı yöndeki feri talebin görülmesi aşamasında zaten ele alınabilecek, tartışılabilecek, hükme bağlanabilecek bir usuli durumdur. Bu açıdan da asli müdahil olarak dava açan davacı …’nun talep tarihi itibariyle hukuki yararı mevcut değildir.
Hal böyle olunca TTK’nın 638/f.3 hükmü çerçevesinde haklı nedenlere dayalı olarak açılan bir fesih davasında, bu talebin ayrıca asli müdahaleye konu edilmesinde herhangi bir hukuki yarar mevcut değildir. Açıklandığı üzere asıl davada feri müdahil olmak yoluyla elde edilebilecek bir hukuki yararın asli müdahale talebine konu edilebilmesi Mahkememizce mümkün görülmemiştir. (Yargıtay 11.HD 2019/1741E. 2020/4807K.sayılı kararından hareket edilmiştir) Bir başka deyiş ile asli müdahale talebinin sunulmasında da hukuki yarar yoktur.
c)HMK m.65 hükmünde açıkça belirtilmiş olduğu üzere asli müdahale dilekçesinin yargılamanın taraflarına yöneltilmesi zorunludur. Bu nedenle 25/11/2022 tarihli ara karar ile asil müdahale dilekçesi sunan vekile kesin süre verildiği halde asli müdahale talep eden şirketin fesih ve tasfiyesi davasını amaçladığı için sadece ve sadece şirket tüzel kişiliğine dava yöneltmiştir. Bir başka deyişle asıl davada davacı konumunda olan …’yü davalı olarak göstermemiştir. …’nün taraf olmadığı hak üzerinde, asli müdahale talep edenin asli müdahale dilekçesi sunmakta yararı yoktur. Zira tüm taraflar asli müdahale dilekçesinde taraf olarak gösterilmediği sürece asli müdahale dilekçesine konu olan husus ile ilgili asli müdahale talep eden lehine veya aleyhine esasa yönelik bir hüküm oluşturulmasını talep edilebilmesi mümkün değildir. Bu açıdan dahi asil müdahale talep edenin bu dilekçe ile dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı değerlendirilmiştir.
“Medeni Usul Hukuku’nda davacının, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir dava açılabilmesi için, bu davayı açmakta veya hukuki korunma istemekte haklı bir yararının bulunması gerekir. Öte yandan, bu hukuksal yararın, “hukuki ve meşru”, “doğrudan ve kişisel”, “doğmuş ve güncel” olması gerekir (Hanağası, E., Davada Menfaat, Ankara 2009, sh.135).
Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönem içinde öğreti ve yargısal kararlar, dava açarken hukuki yararın bulunması gereğini, “dava şartı” olarak kabul etmiştir. Bu şart, “dava konusuna ilişkin genel dava şartlarından biri” olup, davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi ve esas hakkında hüküm verilebilmesi için varlığı gerekli olduğundan “olumlu dava şartları” arasında sayılmaktadır.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda öğreti ve yargısal kararların bu uygulaması aynen benimsenerek, davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması “Dava Şartları” başlıklı 114. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendinde açıkça dava şartları arasında sayılmıştır.
Bir davada, hukuki yarar ilkesinin dava şartı olarak gözetilmesinin, yargılamanın amacına ve usul ekonomisi ilkesine uygun olarak yargılama yapılmasına yarar sağlayacağı, her türlü duraksamadan uzaktır.
Dava açmaktaki hukuki yarar için, hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar olmalı, bu yarar dava açan hak sahibi ile ilgili olmalı ve dava açıldığı sırada halen mevcut bulunmalıdır. Ayrıca, açılacak davanın ortaya çıkacak tehlikeyi bertaraf edecek nitelikte olması gerekir. Bir kimsenin, hakkına ulaşmak için, mahkeme kararının o an için gerekli olması durumunda hukuki yararın olduğundan söz edilebilir. Bir mahkeme kararına ihtiyaç yoksa hukuki yarardan söz edilemez (Pekcanıtez H., Atalay, O. Özekes, M., Medeni Usul Hukuku, Ankara 2011, sh.297). (Yargıtay 22.HD 2015/10625E. 2015/13235K.sayılı kararı)
Bu nedenle asli müdahale talebi açısından gerek asli müdahil dilekçesinin sunulduğu tarih itibariyle ve gerekse hüküm tarihi itibariyle asli müdahale dilekçesinin sunulmasında güncel ve meşru bir hukuki yararın varlığı ispatlanamamıştır. Hukuki yararın varlığı dava şartı olup her zaman ve her aşamada ele alınması gerekli ve mümkündür.
HMK m.115 hükmü uyarınca hukuki yarar dava şartı olup her zaman ve her aşamada ele alınması ve değerlendirilmesi gerekli usuli bir durumdur. Gelinen aşama itibariyle dava şartına ilişkin bu eksiklik Mahkememizce tespit edilmiş olmakla davanın hukuki yarar yokluğundan ve usulden reddolunması gerekir. Söz konusu dava şartına ilişkin eksiklik giderilebilir bir nitelik ise taşımamaktadır.
Yapılan açıklamalar karşısında asli müdahil davacının açmış olduğu davanın, hukuki yararın olmaması ve bu yöne ilişkin dava şartının bulunmaması karşısında HMK m.114/f.1 bend h hükmü gereği ve HMK m.115/f.2 hükmü uyarınca dava şartı yokluğundan ve usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asli müdahil davacının açmış olduğu davanın, hukuki yararın olmaması nedeniyle HMK m.114/f.1 bend h hükmü gereği ve HMK m.115/f.2 hükmü uyarınca dava şartı yokluğundan ve usulden reddine,
2-Mahkememizin 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL peşin harçtan asli müdahilin Mahkememizin 2021/533E.sayılı dosyasında yatırmış olduğu 80,70TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20TL’nin asli müdahil davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Asli müdahil davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Asli müdahil davacının açtığı davanın reddolunduğu aşama ve dosya içeriği dikkate alınarak davalı lehine herhangi vekalet ücreti ve yargılama gideri takdirine yer olmadığına,
5-Artan avansın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda ve dosya üzerinden yapılan incelemede oy birliği ile karar verildi.13/03/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip