Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/113 E. 2023/416 K. 10.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/113 Esas
KARAR NO : 2023/416

DAVA : Menfi Tespit (Alım Satım)
DAVA TARİHİ : 18/01/2023
KARAR TARİHİ : 10/05/2023

İstanbul 41.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2023/18 Esas – 2023/9 Karar sayı ilamı gereğince görevsizlikle mahkememize gönderilen dosya mahkememizin 2023/113 Esas sırasına kayıt edilmiş olup, mahkememizce yapılan açık yargılamanın sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin … 25. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası ile müvekkil hakkında kambiyo takibine özgü icra takibi başlattığını, müvekkilinin icra takibine konu bonoları ödediği için davalı şirket ile irtibat kurmaya çalıştığını, uzun uğraşlar sonucu şirkete ulaştıktan sonra da durumu izah etmiş olmasına rağmen davalı şirketin icra takibinden vazgeçmediğini, bu arada da takibe itiraz sürelerini müvekkilinin kaçırmış olduğunu, bu nedenle de iş bu menfi tespit davası açmak zaruretinin hasıl olduğunu, davalı kurumun faizsiz ev ve araba almak için kurulan bir organizasyon şirketi olduğunu, müvekkilinin de bu organizasyona dahil olup kendisine bir araba aldığını, bu arabaya ilişkin olarak davalı şirkete sıralı senetler ile borçlandığını ve her ay düzenli olarak davalı şirketin vadesi gelen senetlerini ödediğini, müvekkilinin davalı şirkete karşı vadesi gelip de ödemediği herhangi bir senedi bulunmadığını, davalı tarafından müvekkili hakkında başlatılmış bulunan … 25. İcra Müdürlüğü’nün.. Esas sayılı icra takip dosyası içinde bulunan davalı şirketin takip dayanağı olarak sunmuş oldukları bonoların müvekkili tarafından davalı alacaklı şirkete ödendiğini, bu ödemelere ilişkin ödeme dekontlarının ekte mahkemeye sunulduğunu, müvekkilinin söz konusu ödemeleri … A.Ş … şubesi …ıban nolu hesabından, davalı şirkete ait … Bankası A.Ş. … ve … Bankası A.Ş. … Iban nolu hesaplarına her ay düzenli olarak 700,00 TL para gönderdiğini ve açıklama kısmına da davalı şirketten almış olduğu araç taksidi açıklamasını yazdığını, bu durumda müvekil tarafından davalı şirkete taksitlerin her ay düzenli olarak yatırılmış olmasına rağmen davalı şirketin müvekkili hakkında huzurdaki haksız iş bu icra takibini başlattığını, bu kapsamda açtıkları iş bu davanın kabulüne ve tensip ara kararı ile birlikte … 25. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı icra takip dosyası hakkında tedbirden durdurma kararı verilmesini, mümkün olmadığı takdirde icra dairesine gelecek paraların davalı alacaklısına ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve davalı tarafından müvekkili hakkında haksız ve kötü niyetli olarak iş bu davaya konu icra takibi icra takip çıkışının %20 den az olmamak üzere müvekkilin uğramış olduğu zararın davalıdan alınarak müvekkile verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Cevap: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından ikame edilen işbu dava için görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemeleri değil, tüketici mahkemeleri olduğunu, davalı müvekkilinin tacir, davacının tüketici olduğunu, işbu davaya bakmakla görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğunu, öncelikle dava şartı noksanlığından ötürü işbu davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin Tasfiye Halinde …A.Ş. (“müvekkil şirket”) hakkında Resmi Gazete’nin … tarihli ve … (Mükerrer) sayılı nüshasında yayımlanan BDDK’nın 01.07.2021 tarihli ve 9647 sayılı kararı uyarınca, 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman ve Tasarruf Finansman Şirketleri Kanunu hükümlerine göre intibak planı yeterli görülmeyerek 6361 sayılı Kanunun Geçici 7’nci maddesinin dördüncü fıkrası kapsamında tasfiye kararı verildiğini, 6361 sayılı Kanun’un 50/A maddesi uyarınca tasfiye sürecini yürütmek üzere Tasfiye Komisyonu üyeleri atandığı ve tasfiyeye ilişkin çalışmalar yapılmaya başlandığını, müvekkili şirketin de bulunduğu 21 adet tasarruf finansman şirketi ile ilgili olarak, 02.07.2021 itibarıyla ihtiyati tedbir de dahil her türlü icra ve iflas takibatının durduğu ve belirtilen şirketler hakkında yeni icra ve iflas takibi yapılamayacağı nazara alınarak, yetkili ve görevli mahkemeler ile icra ve iflas müdürlükleri tarafından tesis edilecek işlemlerde bu hususun göz önünde bulundurulmasını, davacı tarafın sözleşme kapsamında ödemesi gereken bedelin ödenmediğini, akabinde davacıya karşı … 25. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyaları ile bakiye borcun tahsili talebiyle icra takibi başlatıldığını, davada ispat yükünün davacının iddia ettiği gibi müvekkili şirkette değil tam aksine davacı tarafta olduğunu, davacının söz konusu senetlere ilişkin ödemelerin yapıldığını iddia ettiğini, davacı tarafından söz konusu ödemeler gerçekleştirilmediğini, davacının söz konusu senetlere ilişkin borcun banka kanalı ile ödenmesinin zorunlu olduğunu, aksinin ispatının davacı tarafa düştüğünü, ödeme yaptığını iddia eden davacının bu iddiasını ispatlayamadığını, müvekkili şirketin tüm alacaklılarının ve kamu menfaatinin gözetilerek şirket varlığında eksik her bedelin şirkete kazandırılmasını sağlamak adına davacı aleyhine usul ve yasaya uygun olarak başlatılan … 25. İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı dosyalarında takibin devamına karar verilmesi gerektiğini, … tarafından yönetilen müvekkili şirket aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesinin mümkün olmadığını, bu hususlar dikkate alındığında davacının tüm taleplerinin haksız ve dayanaksız olduğunu, davacının taleplerinin reddi gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle beraber her ne kadar davacı tarafından müvekkili şirketin kötüniyetli olması nedeniyle en az %20 oranında icra inkar tazminatıma hükmedilmesini talep etmiş ise de 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 138. Maddesinin açık olduğu, kanunun amir hükmü gereği müvekkili Şirket aleyhine İİK’dan doğan herhangi bir tazminat hükmedilmesinin açıkça kanuna aykırılık teşkil edeceğini, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle öncelikle usulden reddine, Davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine, haksız ve hukuka aykırı davanın esastan reddine, davanın kötüniyet tazminatı talebinin reddine, davanın açılmasında ve borcun ödenmemesinde tamamen kötüniyetli olan davacının İİK m.72/4 hükmü gereği alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmolunmasına, Yargılama harç ve giderlerinin davacı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 25. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası, banka dekontları, icra takibine dayanak bono suretleri, banka hesap hareketleri celp edilmiş, incelenmiştir.
Dava, icra takibinden sonra açılan ve takibe konu edilen senetlerin ödendiği iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
Davanın esasına geçilmeden evvel, öncelikle görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğunun tespit edilmesi gerekmektedir.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir ve görev hususu kamu düzenine ilişkin olduğundan taraflarca her zaman ileri sürülebileceği gibi hakim tarafından da yargılamanın her aşamasında resen nazara alınması zorunludur.
28.05.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/k maddesinde TÜKETİCİ tanımlanmış “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” 3/ı maddesinde ise TÜKETİCİ İŞLEMİ “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak tanımlanmıştır.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 4/5.maddesi; ”Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir.” şeklindedir.
Aynı Kanunun 73/1. maddesinde, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir.
6100 s. HMK’nın 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin görevli olması dava şartları arasında sayılmış olup, HMK’nın 115. maddesi hükümleri gereğince dava şartlarının mevcut olup olmadığı, yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen dikkate alınması gereken hususlardandır.
Dava dilekçesinde iddianın ileri sürülüş biçimine göre, davacının faizsiz ev ve araba almak için davalı şirketin organizasyonuna dahil olduğu, bu kapsamda davalı şirket aracılığıyla kendisine bir araba satın aldığı, satın alınan arabaya ilişkin taraflar arasında taksitler halinde sıralı senetler düzenlendiği, her ay senetlerin taksiti geldiğinde ödeme yapıldığı, icra takibine konu senetlerin de banka kanalıyla ödendiği ileri sürülerek menfi tespit isteminde bulunulmuştur. Davalı cevap dilekçesinde senet taksitlerinin ödenmediğini savunmakla birlikte, taraflar arasında taksitli araç satışına ilişkin akdi ilişkiyi kabul etmiş, işbu sözleşmenin tüketici işlemi olduğunu, davacının da esasen tüketici olduğunu, bu nedenle görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğunu ifade etmiştir.
Bu hali ile uyuşmazlık, taraflar arasındaki taksitli satış sözleşmesinden kaynaklanmaktadır.
Somut olayda, davanın açıldığı 18/01/2023 tarihi itibariyle 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun yürürlükte olduğu, davacı Özal Yıldırım’ın ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket ettiğinden tüketici, dava konusu taksitli araç satış sözleşmesinin de tüketici işlemi olduğu, nitekim davacının tüketici sıfatına sahip olması ve taksitle araç satışına yönelik işlemin tüketici işlemi olduğu noktasında taraflar arasında ihtilaf ve çekişme bulunmadığı, buna göre yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca işbu davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemesine ait bulunduğu açıktır.
Öte yandan, dava konusu olayla birebir aynı ve emsal bir istinaf ilamında, Tüketici Mahkemesince verilen karar istinaf mahkemesince incelenmiş, Tüketici Mahkemesinin usulden ret kararı dosyada işin esasına girilerek karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur. Dolayısıyla, Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu kabul edilmiş, karar görev yönünden ayrıca bozulmamıştır. Emsal karar için bkz. (İSTANBUL BAM 18. HUKUK DAİRESİ 2022/2383 E. 2022/2084 K.)
Yapılan açıklamalar ile emsal istinaf ilamı doğrultusunda; davacının ticari veya mesleki amaçlarla hareket etmediğinden tüketici sıfatına sahip olduğu, davacı ile davalı arasında akdedilen faizsiz taksitli araç satışına ilişkin sözleşmenin de tüketici işlemi niteliğinde olduğu, davaya konu senetlerin bu tüketici işlemine dayanılarak düzenlendiği, esasen bu hususta taraflar arasında ihtilaf ve çekişme konusu olmadığı, temel ilişkinin tüketici ilişkisi olduğundan Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu (İSTANBUL BAM 37. HUKUK DAİRESİ 2022/2863 E. 2023/1156 K.) anlaşılmakla, eldeki dava, 6502 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 28/05/2014 tarihinden daha sonra 18/01/2023 tarihinde açıldığına göre, 6502 s. Kanunun 73/1. ve 83/2. maddesine göre taraflar arasındaki faizsiz taksitli araç satışına ilişkin sözleşmenin tüketici işlemi olması ve bu nedenle Tüketici Mahkemesi görevli olduğundan mahkememizin görevsiz olması sebebiyle davanın görev yönünden dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Eldeki dava sürecinde dava konusu uyuşmazlık hakkında 16/02/2023 tarihinde teminat karşılığında icra veznesine girecek paranın davalı alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmiştir. İhtiyati tedbir, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilir (HMK 390). Dava açıldıktan sonra asıl davanın görüldüğü mahkemede ihtiyati tedbir kararı verildikten sonra aynı mahkemenin görevsizlik kararı vermesi ve davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermesi halinde pekala ihtiyati tedbirin de kaldırılması gerekir. Zira, HMK 390. madde hükmü bu konuda yorum gerektirmeyecek kadar açık ve emredici bir lafza sahiptir. Nitekim, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2012/13597 Esas, 2013/688 Karar sayılı ilamında “…HMK 390. maddesine göre ihtiyati tedbirin, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edileceği gözetildiğinde tedbir kararının görevsiz mahkemeden talep edildiği ve verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemenin bu yoldaki belirlemesi doğrudur. Ancak ihtiyati tedbir görevsiz mahkemeden istenmiş ve verilmiş bulunduğuna göre yine itiraz üzerine mahkemece görevsiz olduğu anlaşıldığına göre görevsizlik kararı verilmekle birlikte, görevsiz olarak verdiği ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına da karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir…” (Aynı yönde başka kararlar için bakınız. İstanbul BAM 16. HD: 2022/647 E., 2022/800 K.; Antalya BAM 11. H.D. 2019/1344 E., 2019/1845 K.). Açıklanan nedenlerle, mahkememizce verilen 16/02/2023 tarihli ihtiyati tedbir kararının mahkememizin görevli olmaması ve davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmesi sebebiyle ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmiş, nihayetinde aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-HMK.’nın 114/1-c, 115/2. maddeleri uyarınca mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğunda davanın USULDEN REDDİNE, görevli mahkemenin TÜKETİCİ MAHKEMESİ olduğunun tespitine,
2-HMK.nın 20. maddesi uyarınca taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak talep etmesi halinde dava dosyasının görevli İSTANBUL (NÖBETÇİ) TÜKETİCİ MAHKEMESİNE tevzi edilmek üzere hukuk mahkemeleri tevzi bürosuna gönderilmesine,
3-HMK’nın 20. maddesine göre kararın kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ya da yetkili Mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-Harç, yargılama gideri, vekalet ücreti ve arabuluculuk ücretinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
5-Mahkememizce verilen 16/02/2023 tarihli ihtiyati tedbir kararının mahkememizin görevli olmaması ve davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmesi sebebiyle ihtiyati tedbir kararının KALDIRILMASINA,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki (2) haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 10/05/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır