Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/11 E. 2023/926 K. 06.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/11 Esas
KARAR NO : 2023/926

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 02/09/2022
KARAR TARİHİ : 06/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 06.09.2013 tarihinde …’ta meydana gelen trafik kazası neticesinde müvekkili …’in ağır şekilde yaralandığını, maddi ve manevi açıdan zarar uğradığını, söz konusu kazanın oluşumunda kaza tarihinde geçerli poliçesi bulunmayan … plaka sayılı motor sürücüsünün kusurlu ve sorumlu olduğunu, müvekkilinin ise yolcu konumunda olduğunu, kazanın meydana gelmesinde herhangi bir müterafik kusuru bulunmadığını, 24.09.2014 tarihinde … Hesabı tarafından 65.544,00 TL’lik tazminattan %50 indirim yapılarak 32.772,00 TL ödeme yapıldığını, ödeme sonrasında taraflarınca açılan davada … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… E., … K., sayılı ilamına davalı tarafın istinaf yoluna başvurduğunu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi’nin 2017/2261 E., 2019/3735 K., 24.10.2019 tarihli bozma kararı ile dosya … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyaya kaydediliğini ve yargılamanın derdest olup devam ettiğini, bahsi geçen dosyada alınan maluliyet ve aktüer raporlar çerçevesinde davacının %70 oranında maluliyetinin bulunduğu ve 611.606,07 TL sürekli iş göremezlik tazminatının hesaplandığı, davalı … Hesabının ise yapılan ödeme tutarı mahsup edildiğinde bakiye 217.228,00 TL daha teminat limitinin kaldığını, bu nedenle işbu ek davanın kabulüne, müvekkili için 217.228,00 TL’lik maddi tazminatın ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 19.08.2014’ten 8 iş günü sonrası olan 28.08.2014 temerrüt tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı yandan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 13/09/2022 tarihli kısmi feragat dilekçesinde özetle; Davadaki talep miktarının 217.228,00-TL olarak belirtildiğini, talep miktarının 168.228,00 TL’lik miktarından kısmi olarak feragat etme gereğinde olduklarını, bakiye 49.000,00 TL miktar bakımından davaya devam edileceğini, HMK m. 307; “Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.” hükmünün amir olduğunu, yerleşik yargı içtihatları gereği talep miktarında azaltmanın kısmi feragat anlamına geldiğini, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2017/4147 Esas – 2020/5500 Karar sayılı, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2019/4523 Esas – 2020/1599 Karar, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/6485 Esas – 2019/3437 Karar ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/6485 Esas – 2019/3437 Karar sayılı ilamları uyarınca, davada, davalının vekili bulunmadığından feragat sebebiyle vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini, yerleşik yargı içtihatlarında da feragat halinde feragatin dosyaya girdiği andan itibaren hüküm ifade edeceğini, feragat sonrasında dosyaya vekaletname sunulması halinde vekalet ücretine hükmedilmeyeceği hüküm altına alındığını, izah edilen nedenlerle ve mahkemenizce re’sen dikkate alınacak nedenlerle, dosyada talep miktarının 168.228,00 TL azaltılmasına, geriye kalan 49.000,00 TL bakımından davanın devamına, davadan feragat edilen kısım bakımından dosyada vekili bulunmayan … Hesabı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, kalan miktar üzerinden davanın kabulüne ve yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davanın, davacı yolcu konumunda olduğu bildirilen … plaka sayılı araç sürücüsüne ihbar edilmesini, öncelikle zamanaşımı itirazı incelenerek 2918 sayılı KTK. 109. maddesi uyarınca iki yıllık zaman aşımı süresi içinde açılmayan davanın reddinin gerektiğini, … 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. Sayılı dosyasında mevcut olduğunu, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …soruşturma,… karar sayılı 18.11.2013 tarihli kararında “müştekinin şüpheli …’dan şikayetçi olmadığını beyan etmiş olduğundan, müsnet suç takibi şikayete bağlı olduğu ve vazgeçmekle düşen suçlardan olduğundan Kamu Adına Kovuşturma Yer Olmadığına” kararı verildiğini, ortada herhangi bir ceza yargılaması olmadığından müvekkili aleyhine de uzamış ceza zaman aşımının uygulanmasını gerektirecek herhangi bir durumun söz konusu olamayacağını, sorumluluğun kaza tarihindeki teminat limit ile sınırlı olduğunu, dava dilekçesinde faiz, faizin türü ve başlangıç tarihi ile ilgili taleplerin kabul edilemeyeceğini, ihbar taleplerinin kabulünü, davanın zamanaşımı def’i sebebiyle esasına girilmeden reddini, mahkemenin farklı kanaatte olması halinde esas bakımından haksız ve mesnetsiz açılmış bulunan davanın reddi ile avukatlık ücreti dahil her türlü yargılama giderinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin…Esas sayılı dosyası celp edilmiş incelenmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara dayalı maddi (sürekli iş göremezlik) tazminat istemine ilişkindir.
İşbu dava dosyası ilk olarak … 21. Asliye Ticaret Mahkemesinin …Esas sırasına kaydedilerek açılmıştır. … 21. Asliye Ticaret Mahkemesi … E. …K. sayılı kararı ile … 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin…E.sayılı dosyası ile aralarında bağlantı bulunduğundan davaların birleştirilmesine karar vermiştir. … 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı dosyasında asıl dava ile birleşen işbu dava dosyası bir süre birlikte yürütülmüş ise de, birleşen … 21. Asliye Ticaret Mahkemesinin …E. sayılı dosyası hakkında 28/12/2022 tarihli celsede usul ekonomisi ilkesi gözetilerek asıl davadan tefrik edilmesine karar verilmiş, (kapsamlı tefrik gerekçesi için bakınız…. Esas sayılı dosyanın 9. celse (1) numaralı ara kararı) dosya … 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin… Esas sırasına kaydedilmiştir.
Davalı … Hesabı vekili yasal süre içinde sunduğu cevap dilekçesi ile zaman aşımı itirazında bulunmuştur. Bilindiği üzere, trafik kazasından kaynaklanan tazminat davalarında 2918 sayılı KTK’ nın 109/2. maddesi hükmü uyarınca eylem aynı zamanda cezayı gerektirir fiilden doğmuşsa uzamış ceza zaman aşımı sürelerinin geçerli olacağı, davaya konu trafik kazasında araç içinde yolcu olarak bulunan davacının yaralanması sebebiyle eylemin aynı zamanda cezayı gerektirir fiilden doğduğu, bu itibarla TCK 89, 66/1-e. maddesi hükmü uyarınca uzamış ceza zaman aşımı süresinin 8 yıl olduğu, dava konusu trafik kazası 06/09/2013 tarihinde meydana gelmiş olup, 8 yıllık zaman aşımı süresi eklendiğinde 06/09/2021 tarihinde kural olarak zaman aşımı süresinin dolacağı, işbu dava her ne kadar bu süreden sonra 02/09/2022 tarihinde dava açılmış ise de; davacının “gelişen durum” teorisine dayandığı, nitekim dava dilekçesinin 2. sayfasında davacının gelişen zararı sebebiyle tedavisine bağlı olarak maluliyetinin arttığının ifade edildiği görülmüştür. O halde, yerleşik içtihatlarda ve uygulamada kabul edilen gelişen durum teorisinin de zaman aşımı bakımından tartışılması ve değerlendirilmesi gereklidir.
“Gelişen Durum” teorisinin ve zaman aşımı başlangıç anının tahlil edildiği İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 2017/2392 Esas, 2019/3797 Karar sayılı ilamında:
“…Dava, trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin bulunmaktadır.
…bazı durumlarda zarar verici eylemin gerçekleştiği tarihe göre ceza zamanaşımı süresi dolmuş olsa bile davacının zararını tam anlamıyla öğrenememesi söz konusu olabilir. Bu nedenle zararı öğrenme ile amaçlanan şeyin ne olduğu ve buna göre zamanaşımı süresinin hangi tarihte başlayacağı hususlarının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Kısa süreli zamanaşımının başlaması için zarar görenin zarar ile birlikte zararın sorumlusunu da öğrenmesi gerekir. Zamanaşımı süresinin işlemeye başlaması, bu iki koşulun da gerçekleşmesine bağlıdır. Bu koşullardan birinin gerçekleşmemesi hâlinde zamanaşımı süresi işlemeye başlamaz. Zarar ve tazminat sorumlusundan hangisi daha sonra öğrenilirse, zamanaşımı süresi son öğrenme gününden itibaren işlemeye başlar. Belirtmek gerekir ki, kısa süreli zamanaşımının işlemeye başlaması için zarar görenin, zarar veren eylem veya olayı değil, zararı öğrenmesi gerekir.
Zarar, zarar verici fiil veya olayın zarar görenin hukuki varlık ve değerleri üzerindeki olumsuz etki ve sonuçlardır. Zararın öğrenilmesinden amaç, zarar verici olayı değil, zararın varlık ve niteliğini, unsurlarını, kapsamını öğrenmektir. Zararın varlığı ve bütün unsurları öğrenilmeden, zarar görenin dava yoluyla talep edeceği tazminat hakkında yeterli bir değerlendirme yapamayacağı açıktır. Hukuka aykırı bir eylem işlenilmesine karşın, onun doğuracağı zarar henüz ortaya çıkmamış, zararın ortaya çıkması için eylem tarihinden itibaren bir takım etkenlerin gerçekleşmesi veya belli bir zamanın geçmesi gerekiyor ise zararın bütün unsurlarıyla birlikte öğrenilmesi mümkün değildir. Oysa ki, zarar görenin mahkeme önünde ciddi bir dava açarak tazminat isteminde bulunabilmesi ve bu istemini objektif bir şekilde destekleyen, etkili gerekçelerini ortaya koyabilmesi için oluşan zararın niteliğini, kapsamını ve bütün unsurlarını öğrenmesi gerekir. Aksi hâlde, doğal olarak zamanaşımı süresi de işlemeye başlamayacaktır.
Bazı hâllerde, gerek zararı doğuran eylem veya işlemin ne olduğu ve kim tarafından gerçekleştirildiği ve gerekse zararın kapsam ve miktarı aynı anda ve tam bir açıklıkla belirlenebilir. Böyle durumlarda, zarar görenin uğradığı zararın varlığını, zarar verenin kim olduğunu, kapsam ve miktarının neden ibaret bulunduğunu öğrendiği andan itibaren, zarar verenden bunun tazminini isteme hakkının doğacağı ve bu hakkına ilişkin yasal zamanaşımı süresinin de o tarihte başlayacağı açıktır.
Buna karşılık, ortaya çıkan zarar, kendi özel yapısı içerisinde sonradan değişme eğilimi gösteriyor, zararı doğuran eylem veya işlemin doğurduğu sonuçlarda (zararın nitelik veya kapsamında) bir değişiklik ortaya çıkıyor ise artık “gelişen durum” ve dolayısıyla gelişen bu durumun zararın nitelik ve kapsamı üzerinde ortaya çıkardığı değişiklikler (zarardaki değişme) söz konusu olacaktır. Böyle hâllerde zararın kapsamını belirleyecek husus, gelişmekte olan bu durumdur ve bu gelişme sona ermedikçe zarar henüz tamamen gerçekleşmiş olmayacağı için zaman aşımı süresi bu gelişen durumun durduğunun veya ortadan kalktığının öğrenilmesiyle birlikte işlemeye başlayacaktır.
Önemle belirtilmelidir ki, burada sözü edilen “gelişen durum” kavramı, uygulamada çoğu kez yanlış anlaşıldığı şekilde zararın kapsamının zarar görence tam olarak öğrenilmesinin herhangi bir nedenle geciktiği (örneğin buna ilişkin bilirkişi raporunun geç alındığı) durumlara ilişkin olan, böylesi bir durumu ifade eden bir kavram değildir. Eş söyleyişle gelişen durum kavramı, salt zarar doğuran işlem ya da eylemin sonuçlarının gelişmesini ve bu nedenle zarar görenin bu konularda bilgi sahibi olabilmesinin zorunlu olarak bu gelişmenin tamamlanacağı ana kadar gecikmesini ifade eder.
Özellikle bedensel bütünlüğün zarar gördüğü ve tedavinin uzunca bir süreye yayıldığı durumlarda, oluşan zararın miktarı tıbbi bakım ve tedavi sonucunda düzenlenen hekim raporuyla belirli bir açıklığa kavuşmaktadır. Yukarıda anlatılan şekilde gelişen durumun bulunduğu, zararın niteliği ve kapsamının bu nedenle sonradan öğrenildiği hallerde zamanaşımının zararın kesin miktarının öğrenildiği tarihten başlayacağı Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bir çok kararında (21.03.2001 gün ve 2001/4-258 E., 2001/276 K.; 05.06.2002 gün ve 2002/4-470 E., 2002/477 K.; 15.05.2015 gün ve 2013/21-2035 E., 2015/1345 K. ve 01.03.2017 gün 2014/21-2372E., 2017/379K.) belirtilmiştir.
Kaldı ki, henüz tedavinin tamamlanmadığı, zararın kapsam ve miktarı konusunda belirsizliğin devam ettiği bir aşamada, zarar göreni süre aşımı kaygısıyla dava açmaya zorlamak hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkına da zarar verecektir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20/12/2017 tarih ve 2017/3-2786 E., 2017/2016 K. Sayılı kararı)” şeklinde bu husus vurgulanmıştır. Bu açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde; davacının 2013 yılında meydana gelen trafik kazasından sonra tıbbi tedavilerinin çeşitli hastanelerde / sağlık kuruluşlarında devam ettiği, tıbbi tedavisinin uzunca bir süreye yayıldığı, … Esas sayılı dosyada davacının kesin maluliyetinin diğer söyleyişle sürekli iş göremezlik zararının Adli Tıp Kurumu Genel Kurulunun …tarih ve … numaralı maluliyet raporu ile tespit edildiği, öncesinde tıbbi tedaviler devam ettiği için ve istinaf kaldırma ilamı uyarınca ancak 02/09/2021 tarihi itibariyle gelişen durumun sona erdiği ve zararın tespit edilebildiği, nitekim gelişen durum hakkında 02/09/2021 tarihli Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu raporunda “davacının trafik kazasına gelişen yaralanmasının” şeklinde (omurga ve medulla spinalis..) bu duruma açıkça işaret dahi edildiği, şu halde gelişen durum teorisi uyarınca zaman aşımının gelişen durumun son bulduğu ve davacının kesin olarak sürekli iş göremezlik zararının tespit edildiği 02/09/2021 tarihi itibariyle başlayacağı, eldeki davanın 02/09/2022 tarihinde açılması karşısında 2918 s. KTK 109.maddesi hükmü uyarınca zaman aşımı süresinin dolmadığı açık olduğundan davalının zaman aşımı itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Davacının dava dilekçesinden de açıkça görüleceği üzere, eldeki dava ek dava olarak açılmıştır.
Davacı trafik kazası sebebiyle uğradığı cismani zarara karşılık davalı … Hesabının kaza tarihi itibariyle geçerli olan teminat limitinden bakiye kalan tutar için sürekli iş göremezlik zararının tazmini talep etmektedir.
Hemen belirtmek gerekir ki, asıl dava dosyası olan Mahkememizin 2019/621 E. 2023/217 K. sayılı kararı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 2023/1076 E. 2023/1669 K. sayılı ilamı ile istinaf incelemesinden geçerek (davalı … Hesabı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine) kesinleşmiştir. Asıl dava dosyasında, dava konusu trafik kazasına ilişkin kusur, maluliyet, hak edilen maddi tazminat tutarı vs .. tüm değerlendirmeler kapsamlı şeklde yapılmış ve sonuçlandırılmıştır. Netice itibariyle kesinleşen mahkeme ilamı uyarınca, davacı …’in hak ettiği sürekli iş göremezlik maddi tazminatının 489.284,85 TL olduğu, ancak kaza tarihi itibariyle davalı … Hesabının poliçe üst limit sorunluluk miktarının 250.000,00 TL ile sınırlı olduğu, aşan kısım bakımından davalı … Hesabının sorumluluğunun bulunmadığı, davalı tarafından 24/09/2014 tarihinde davacı tarafa 32.772,00 TL tazminat ödemesinin yapıldığının çekişmesiz olduğu, poliçe üst limiti olan 250.000,00 TL ‘ den davacıya yapılan ödeme mahsup edildiğinde teminat limitinin 217.228,00 TL olduğu Mahkememizin 2019/621 E. 2023/217 K. sayılı kararında (istinaf incelemesinden geçerek kesinleşen) davacı … için 167.990,12 TL sürekli iş göremezlik maddi tazminata hükmedildiği, kalan teminat limiti olan 217.228,00 TL tutardan, mahkememizce kesinleşen hükümle ve hüküm altına alınan 167.990,12 TL mahsup edildiğinde; davalı … Hesabının işbu ek dava için bakiye teminat limitinin 49.237,88 TL olduğu anlaşılmıştır.
Başka bir anlatımla, davacının hak ettiği maddi tazminat tutarının 489.284,85 TL olduğu, davalı … Hesabının ise sigortalısının kusuru oranında ve ancak poliçe üst limitleri ile oluşan zarardan sorumlu olduğu, poliçe limitini aşan zarar bakımından davalının sorumluluğunun bulunmadığı, kaza tarihi itibariyle davalının sorumlu olduğu poliçe üst limiti 250.000 TL olup, bu tutardan davalı tarafından 24/09/2014 tarihinde yapılan 32.772,00 TL’ lik ödeme ile mahkememizce asıl davada hüküm altına alınan 167.990,12 TL tazminat tutarı düşüldüğünde davalının bakiye teminat limitinin işbu ek dava için 49.237,88 TL olduğu belirlenmiştir.
Davacı, işbu ek davada dava dilekçesinin talep sonucunda 217.228,00 TL tazminat isteminde bulunmuş, dava değeri olarak gösterilen bu tutar üzerinden harcını yatırmıştır.
Ancak, davacı vekili 13/09/2022 tarihli dilekçesi ile davanın başında talep ettiği tutardan kısmi feragat dilekçesi ibraz ederek, talep miktarının 168.228,00 TL tutarından kısmi feragat edildiğini, netice-i taleplerinin ise bakiye 49.000 TL maddi tazminat olduğunu beyan etmiştir.
Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Feragat dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. Feragatin hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir.Kısmen feragatte, feragat edilen kısmın dilekçede açıkça gösterilmesi gerekir Feragat kayıtsız ve şartsız olmalıdır ve hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Feragat kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Feragat beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir. Feragat, talep sonucunun sadece bir kısmına ilişkin ise yargılama giderlerine mahkûmiyet, ona göre belirlenir (HMK 312/1).
Anılan yasal düzenlemeler uyarınca, davacı vekilinin 13/09/2022 tarihli kısmi feragat dilekçesinin geçerli olduğu, davacının talep sonucundan kısmen feragat ettiği, kısmi feragat dilekçesinde feragat edilen kısmın açıkça gösterildiği / yazıldığı, kısmi feragatin kayıtsız ve şartsız olarak yapıldığı, ayrıca davacı vekilinin vekaletnamesinde “davadan feragat”e yönelik özel yetkisinin mevcut olduğu, bu noktada usuli bir eksiklik de bulunmaması karşısında mahkememizce davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş, bu itibarla davacının dava dilekçesinin talep sonucunda istediği toplam 217.228,00 TL tazminat tutarından, bu tutarın içerisinde yer alan 168.228,00 TL için 13/09/2022 tarihli kısmi feragat dilekçesi sunduğundan HMK 307.maddesi uyarınca 168.228,00 TL’lik alacak yönünden vaki feragat nedeniyle reddine, davacının dava dilekçesinin talep sonucu ve 13/09/2022 tarihli kısmi feragat dilekçesindeki talep sonucu birlikte gözetilerek, 49.000,00 TL (bakiye teminat limiti 49.237,88 TL olmakla birlikte davacı vekili kısmi feragat dilekçesinde 49.000,00 TL tazminat talep ettiğinden, mahkememizce taleple bağlılık ilkesi nazara alınarak) maddi tazminatın 28/08/2014 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmedilmiştir. Davacı temerrüt tarihinden itibaren her ne kadar avans faiz talep etmiş ise de; asıl dava dosyasında istinaf incelemesinden geçerek kesinleştiği üzere davacı lehine itibaren tıpkı asıl davada olduğu gibi işbu ek davada da yasal faize karar verilmiştir.
Ayrıca vurgulanmalıdır ki, işbu ek dava açıldıktan sonra davacı vekili 13/09/2022 tarihli dilekçesi ile kısmi feragat beyanında bulunmuş, feragat edilen tutar yönünden dilekçesinde davalı adına dosyaya giren bir vekaletname bulunmadığından davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesini talep etmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki, davalı … Hesabı adına vekaletname ve cevap dilekçesi dosyaya 22/09/2022 tarihinde sunulmuş olup, 13/09/2022 tarihli kısmi feragat dilekçesi tarihi itibariyle davalı adına dosyaya giren bir vekaletname ve cevap dilekçesi bulunmamaktadır. Bilindiği üzere, feragat, davalının cevap dilekçesi ve/veya vekaletname sunmasından önce gerçekleşir ise, davalı taraf yararına vekalet ücretine hükmedilemez (YARGITAY 17. HD. 2015/18297 E. 2016/586 K. ; YARGITAY 19. HD. 2015/5828 E. 2016/1215 K.). Somut olayda, davacı vekilinin 13/09/2022 tarihinde davadan kısmi feragat ettiği, davalı adına vekaletnamenin ise 22/09/2022 tarihinde sunulduğu, böylece davacının kısmi feragat beyanının, davalı adına vekaletname sunulmasından ve davalı adına vekalet ücreti talep olunan cevap dilekçesinden önce gerçekleştiği anlaşılmakla, kısmi feragat dilekçesinde feragat edilen tutar bakımından davalı yararına avukatlık/vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmiş, ayrıca 6100 s. HMK 312/1. maddesinde “Feragat, talep sonucunun sadece bir kısmına ilişkin ise yargılama giderlerine mahkûmiyet, ona göre belirlenir” hükmü uyarınca diğer yargılama giderleri için (harç, yargılama masrafları ve arabuluculuk ücreti) anılan yasa hükmüne uygun takdir edilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile;
1-Davacının dava dilekçesinin talep sonucunda istediği toplam 217.228,00 TL tazminat tutarından, bu tutarın içerisinde yer alan 168.228,00 TL için 13/09/2022 tarihli kısmi feragat dilekçesi sunduğundan HMK 307.maddesi uyarınca 168.228,00 TL’lik alacak yönünden vaki feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Davacının dava dilekçesinin talep sonucu ve 13/09/2022 tarihli kısmi feragat dilekçesindeki talep sonucu birlikte gözetilerek, 49.000,00 TL maddi tazminatın 28/08/2014 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Kabul edilen dava değeri (49.000,00 TL) üzerinden alınması gereken 3.347,19 TL karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 741,95 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 2.605,24 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 741,95 TL peşin harç ve 104,25 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 846,20 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 190,87 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kalan yargılama giderinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri (49.000,00 TL) üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi uyarınca maktudan az olmamak koşulu ile belirlenen 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak bu davacıya VERİLMESİNE,
6-Davalı … Hesabı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirmekle birlikte feragat nedeniyle davanın reddine karar verilen kısım (168.220,00 TL) yönünden, davalı adına feragat tarihinden sonra dosyaya vekaletname ve cevap dilekçesi sunulduğundan (ve emsal YARGITAY 17. HD. 2015/18297 E. 2016/586 K. ; YARGITAY 19. HD. 2015/5828 E. 2016/1215 k. gözetilerek) davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
7-6183 sayılı Kanuna göre dava şartı arabuluculuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin tarafların haklılık durumlarına göre;
a) 351,88 TL’sinin davalıdan tahsil edilerek HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
b) 1.208,12 TL’nin davacıdan tahsil edilerek HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
8-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 06/12/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır