Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/108 E. 2023/155 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/108 Esas
KARAR NO : 2023/155

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/02/2023
KARAR TARİHİ : 22/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait … plakalı aracın geçirmiş olduğu trafik kazasından sonra, Ana Sigorta tarafından hasar dosyası açıldığını, açılan hasar dosyasına istinaden müvekkilinin aracının sigorta şirketi tarafından onarıldığını, müvekkiline ait hasar dosyasının kendilerine gönderilmesi için 06.11.2022 tarihinde talepte bulunduklarını, hiç bir şekilde taleplerine geri dönüş yapılmadığını, davalı sigorta şirketinden talep edilen evraklar gönderilmediğinden davalı tarafa 24.01.2022 tarihinde iadeli taahhütlü yazılı ihtarname gönderildiğini, buna rağmen adı geçen sigorta şirketinin evrakları göndermekten kaçındığını, davalı sigorta şirketinin evrak göndermediğinden hem sigorta tahkim komisyonuna başvurmak için hem de dava açmak için yeterli evrak ve belgelerin ellerinde bulunmadığını, müvekkiline ait aracın evraklarının gönderilmemesi kanuna aykırılık teşkil ettiğini, ayrıca taraflarına evrak gönderilmemesi Türk medeni kanunun 2. ve 3. maddesinde belirtilen dürüstlük ve iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil ettiğini, ayrıca 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu madde 32.’de belirtildiği şekilde;” (1) Sigorta şirketleri ve aracılar, her çeşit broşür, izahname ve diğer belgeler ile ilan ve reklamlarını, taahhütleriyle sigortalıya sağlayacakları hak ve menfaatlerin sınır ve kapsamı dışında bir anlayışa neden olacak şekilde düzenleyemez ve kişi ve kuruluşlara gerçeğe aykırı, yanıltıcı, aldatıcı ve haksız rekabete yol açan beyanda bulunamaz. Bu hükme aykırılığın tespiti halinde durum, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun uyarınca faaliyet gösteren Reklam Kuruluna bildirilir.(2) Sigorta şirketleri, reasürans şirketleri, aracılar ve sigorta eksperleri sigortalıların hak ve menfaatlerini tehlikeye sokabilecek hareketlerden kaçınmak, mevzuat ve işletme planı esaslarına uygun faaliyette bulunmak, sigortacılığın icaplarına ve iyiniyet kurallarına uygun hareket etmek zorundadır.(3) Sigorta şirketleri, iyiniyet kurallarına aykırı olarak sigorta tazminatının ödenmesini geciktiremez.(4) Müsteşarlık, sigorta şirketleri, reasürans şirketleri, aracılar ve sigorta eksperlerinin yukarıda sayılan kurallara uymalarını sağlamak üzere gerekli her türlü tedbiri almaya yetkilidir.(5) Kişilerin, sigorta şirketini seçme hakkı sınırlandırılamaz. Bir sözleşmenin unsurları içinde, taraflardan birinin bu sözleşmede yer alan herhangi bir hususta sigorta yapmaya zorunlu tutulduğu hallerde, söz konusu sigortanın belli bir şirkete yaptırılmasına ilişkin sözleşmeye konulmuş her türlü şart hükümsüzdür.” belirtilen madde uyarınca müvekkiline ait aracın geçirmiş olduğu trafik kazasından dolayı açılmış olan hasar ve numarası bilinmeyen dosyasının bir nüshasının davalı sigorta şirketince davacıya verilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep dava etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Mail yazışmaları, iadeli taahhütlü tebligat parçası, ihtarname sureti celp edilmiş, incelenmiştir.
Dava, trafik kazası sebebiyle davalı sigorta şirketi tarafından açılan hasar dosyasının davacıya verilmesi istemine ilişkindir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, dava dilekçesinin talep sonucunda yalnızca hasar dosyasının verilmesi talebi bulunduğundan, davanın esasına geçilmeden evvel vaki talep açısından davacının hukuki yararının bulunup bulunmadığının tartışılması ve değerlendirilmesi zorunludur.
Bu aşamada, hukuki yarara ilişkin genel açıklamalar yapılmasında fayda olup davacının dava tarihi itibariyle bu davayı açmakta hukuki yararı olup olmadığı irdelenmelidir.
“Medeni Usul Hukuku’nda davacının, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir dava açılabilmesi için, bu davayı açmakta veya hukuki korunma istemekte haklı bir yararının bulunması gerekir. Öte yandan, bu hukuksal yararın, “hukuki ve meşru”, “doğrudan ve kişisel”, “doğmuş ve güncel” olması gerekir (Hanağası, E., Davada Menfaat, Ankara 2009, sh.135).
Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönem içinde öğreti ve yargısal kararlar, dava açarken hukuki yararın bulunması gereğini, “dava şartı” olarak kabul etmiştir. Bu şart, “dava konusuna ilişkin genel dava şartlarından biri” olup, davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi ve esas hakkında hüküm verilebilmesi için varlığı gerekli olduğundan “olumlu dava şartları” arasında sayılmaktadır.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda öğreti ve yargısal kararların bu uygulaması aynen benimsenerek, davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması “Dava Şartları” başlıklı 114. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendinde açıkça dava şartları arasında sayılmıştır.
Bir davada, hukuki yarar ilkesinin dava şartı olarak gözetilmesinin, yargılamanın amacına ve usul ekonomisi ilkesine uygun olarak yargılama yapılmasına yarar sağlayacağı, her türlü duraksamadan uzaktır.
Dava açmaktaki hukuki yarar için, hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar olmalı, bu yarar dava açan hak sahibi ile ilgili olmalı ve dava açıldığı sırada halen mevcut bulunmalıdır. Ayrıca, açılacak davanın ortaya çıkacak tehlikeyi bertaraf edecek nitelikte olması gerekir. Bir kimsenin, hakkına ulaşmak için, mahkeme kararının o an için gerekli olması durumunda hukuki yararın olduğundan söz edilebilir. Bir mahkeme kararına ihtiyaç yoksa hukuki yarardan söz edilemez (Pekcanıtez H., Atalay, O. Özekes, M., Medeni Usul Hukuku, Ankara 2011, sh.297).”
1136 sayılı Avukatlık Kanunun “Avukatlığın Amacı” üst başlıklı 2. maddesinin 3.fıkrasında “Yargı organları, emniyet makamları, diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüsleri, özel ve kamuya ait bankalar, noterler, sigorta şirketleri ve vakıflar avukatlara görevlerinin yerine getirilmesinde yardımcı olmak zorundadır. Kanunlarındaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu kurumlar avukatın gerek duyduğu bilgi ve belgeleri incelemesine sunmakla yükümlüdür. Bu belgelerden örnek alınması vekaletname ibrazına bağlıdır. Derdest davalarda müzekkereler duruşma günü beklenmeksizin mahkemeden alınabilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Yapılan açıklamalar ve anılan yasal düzenleme karşısında; davacının eldeki davada yalnızca hasar dosyasının celbine yönelik olarak davasını ikame ettiği, herhangi bir tazminat isteminin bulunmadığı, ancak davalı sigorta şirketinden hasar dosyasının celbi noktasında mahkememizde dava açılmasında korunmaya değer ve meşru bir hukuki yararın bulunmadığı, zira 1136 sayılı Avukatlık Kanunun 2/3.maddesi hükmü uyarınca eldeki dava açılmadan da davacının ya da vekillinin aynı sonuca ulaşmasının mümkün olduğu, dolayısıyla avukatın vekalet ilişkisi kapsamında anılan yasa hükmü gereği mahkemeden hukuki korunma talep etmeden de hasar dosyasını alabileceği, bu kapsamda yapılan başvurulara cevap verilmemesinin sonuca etkili olmadığı ve dava hakkı (hukuki korunma talebi) bahşetmediği / vermediği, yalnızca hasar dosyasının celbine ilişkin talep açısından mahkeme kararına ihtiyaç bulunmadığı, bu nedenle hukuki yararın da olmadığı, öte yandan hasar dosyasının celbi dışında talep sonucunda herhangi bir tazminat isteminin de yer almadığı, bu halde dava yoluna başvurulmadan hasar dosyasının vekalet ilişkisi kapsamında davacı veya vekil tarafından her zaman temin edilebileceği, bu noktada mahkememizde açılan işbu dava yönünden davacının korunmaya değer bir hukuki yararın bulunmadığı gözetilerek davanın hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle HMK 114/1-h. ve HMK 115/2. maddesi hükmü uyarınca usulden reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın hukuki yarar dava şartı yokluğu sebebiyle HMK 114/1-h. maddesinin atfı ve HMK 115/2. maddesi hükmü uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken harç davanın başında peşin olarak yatırıldığından başkaca ve yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333. maddesi uyarınca davacı yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde re’sen davacı tarafa veya vekillerine İADESİNE,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme soncunda ve tarafların yokluğunda, HMK 341/2. maddesi hükmü uyarınca miktar itibariyle KESİN olmak üzere karar verildi. 22/02/2023

Katip
E- İmza

Hakim
E-İmza